29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2010 PAZARTESİ 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI İlk Ulusal Kürt Devleti İktidarın “Kürt Açılımı” bir deney/deneme idi. Burada Erdoğan tek başına yola çıktı. Nereye kadar gideceğini hiçbirimiz bilmiyorduk. Açılımdan amacı neydi? Hâlâ bilmiyoruz... Şimdi tam tersine, teröristleri yok edeceğiz gibi kalıplaşmış söylemlere geri döndüklerine göre, demek ki PKK’yi falan aldatmakmış! Onları açmazda bırakıp Kürtlerin oylarını almakmış... Kürt sorunu ulusal/uluslararası/ bölgesel bir karakterde. Bir parti tek başına yola çıkıyorsa, amacı “parsayı toplamak”tır! Kazancı da vebali de omuzlarında! Erdoğan ve adamları, Kürt sorununda da oy kaybettiklerini görünce, Açılım’dan yan çiziyorlar. Ama sahi açılımın içeriği neydi ki? Kürtlerin meselesi üniversitelerde Kürt dili enstitüleri açmak, Kürtçe TV yayını başlatmak mıydı? Yoksa bunlar çerez miydi? İktidar konuya “parti politikası” olarak yaklaştığına göre, diğer partilerin kendisine engel olduğu suçlamasında bulunamaz! İktidar destekçileri, ne kadar güçlü olursa olsun, bu sorunu bir partinin çözemeyeceğini bilmezlikten geldiler.. AKP’yi arkadan iterek çözersin çözersin diye bu duruma düşürdüler. Anayasa değişiklikleri gibi ulusal sözleşmeleri bile yalnız ve tek başına gerçekleştirmeye çalışan.. ülkeyi derin parçalanmışlığa iten ve kendisi dışında her şeyi ötekileştiren, medyayı tekleştirme çabalarına girişen ve bir korku imparatorluğu yaratanlar, şimdi açmaza girdikleri noktada, bakalım muhalefetle ulusal bir stratejiye yanaşacaklar mı?.. Kürt meselesi, salt terör meselesi değildir. Arkasındaki dinamik, PKK ve BDP’dir! Sorunun temelinde, Kürt ulusal devleti kurulması yatar. Bunları, KCK gibi örgütlenmelerden, Kürt liderlerinin stratejik açıklama ve belgelerinden, Irak’taki stratejik dayanışmalardan, büyük Kürdistan politikalarından biliyoruz... Türklerle birlikte yaşamak isteğindeki Kürt liderlerin varlıkları zayıftır; silahlı güç onları sahneden bertaraf etmiştir. Onların varlığı, Kürtlerin ulus devletleşme politikalarında bir değişikliğe yol açmaz. PKK/BDP dinamizmi ve arkalarındaki bölgenin dinamik güçleri olan ABD ve kısmen AB belirleyicidir. PKK/BDP’nin ilk aşama hedefleri de anadilde eğitim ve özerk bölgedir, yani siyasi terminolojideki adı ile federatif yapı... Sonrası ise sen sağ ben selamet’tir! Bu hedeflere varıldıktan sonra, kimsenin şüphesi olmasın ki terör hemen biter! Artık onunla mücadele etmeniz gerekmez. Öcalan zaten bunu söylüyor! TÜSİAD’da bazı kimseler, PKK’nin şartlarını dikkate alalım, anayasada Kürtlerin de kurucu ulus olarak yer alma isteğini kabul edelim, diyor. Şüphesiz her şey tartışılabilir ama Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın liderliğinde Kürtler mi vardı? Ancak bütün bunların nereye varacağını bilmek gerekir... Ara aşama, sorunu çözmeyecektir. Çünkü bölge dinamizmi, Kürt ulusal devletinin kuruluşuna çalışıyor. Kürtler ulus devletleşmede en hızlı başarıyı Türkiye’de yakalama şansına sahipler. Irak’tan bile önce! Dahası: Kurulacak bir Kürt devletinin ilk hedefi de Irak Kürtlerini yutma çalışmaları olacaktır. Çünkü, ABD, Irak’ta bağımsız bir Kürt devletini kurarsa, Irak’ın da tamamen ortadan kalkmasına, Suriye ve İran’ın güçlenmesine yol açağını görüyor. Bu nedenle, Kuzey Irak, yani Kürtler, bir yama gibi Irak’ta tutuluyor! ABD için Türkiye’de bir Kürt devletinin kurulmasında bir sakınca yoktur! Bu gerçekleşirse ne Suriye ne de İran güçlenir... Türkiye’nin bu anlamda küçülmesinin bölgede ABD’ye bir zararı yoktur. ABD, Türkiye’deki bu sürecin mümkün olduğunda kendi doğallığında gelişmesine destek vermekte. Ülkemizde de, sürecin arzulanan doğallığında akışının hızlanması için gerekeni yapacak çok sayıda etkin insan vardır. Asker cinayetleri, bu konuda gerekli ortamı da yaratıyor. Evlatlarımız boşuna ölüyor sedaları arşı alaya yükseldikçe, biliyorlar ki “çözüme” daha çok yaklaşılıyor... “Türk tarafı”nın elinde tek koz var: Kürtlerin çoğunluğunun ayrılmayı isteyip istemedikleri! Çünkü, doğal veya anormal, tüm ayrılıkların, herkese bir faturası olacaktır... Bu nedenle, bu kozun güçlendirilmesi gerekir, bu amaçla da Kılıçdaroğlu’nun Doğu bölgesinin Batı’yla ekonomik olarak hızla bütünleşmesini, iş ve aş olanaklarının hızla arttırılmasını öngören politikaları doğrudur... İlginçtir ki Kılıçdaroğlu da çok kimlikli, bütünleştirici değil parçalayıcı politikaların içine itilmek istenmektedir. Kendisine dayatılan şudur: Kürt de bakiiim! Kimse başka yolların aranmasına ve ayrılıkçılığı küçültecek politikalara ne razı ne de hazır... Bugün bütün ana politika, Kürt ulusal devletinin Türkiye’de kurulmasını hedeflemektedir... İstanbul Haber Servisi - Gazete- miz Cumhuriyet ve Yeni Gün ga- zetelerinin kurucusu, milletvekili, yazar Yunus Nadi Abalıoğlu, bugün ölümünün 65. yõldönümünde Edir- nekapõ Şehitliği’ndeki mezarõ başõn- da törenle anõlacak. Nadi, 7 Mayõs 1924’te Cumhuriyet’in ilk sayõsõnda gazetesinin “vazgeçilmez varlık ne- denini” ve “yayın politikasını”, “Cumhuriyet sadece Cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle de- mokrasinin savunucusudur. Cum- huriyet ve demokrasi fikir ve esas- larını yıkan ve yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele edecektir. Memlekette halkın halk tarafından halk için idaresi bizim idealimizdir. Ve biz yalnız bu idealin esiriyiz. Başka bir kuvvetin değil” sözleriy- le okurlarõna aktarmõştõ. Fethiye’de doğdu 1880’de Fethiye’de doğan Yunus Nadi, Rodos Adasõ’ndaki Süleyma- niye Medresesi ve Galatasaray Lise- si’nde okuduktan sonra hukuk öğre- nimi gördü. Gazetecilik ve yazarlõk hayatõna Baba Tahir’in çõkardõğõ Malumat gazetesinde başladõ. Meş- rutiyetin ilan edilmesi üzerine İstan- bul’a dönerek İkdam ve Tasvir-i Ef- kâr gazetelerinde yurt sorunlarõnõ işleyen yazõlarõyla dikkat çekti. 1910’da Selanik’te çõkan İttihat ve Te- rakki’nin yayõn organõ Rumeli gaze- tesinde başyazarlõk yaptõ ve ertesi yõl Mebusan Meclisi’ne Aydõn millet- vekili olarak katõldõ. 1918’de kurdu- ğu Yeni Gün gazetesinde işgal devletlerine karşõ yazdõğõ yazõ- lardan dolayõ tutuklanacağõnõ an- layõnca 1920’de Ankara’ya ka- çarak gazetesini Anadolu’da Yeni Gün adõyla çõkarmaya devam etti. Aynõ yõl Muğla milletvekili olan Yunus Nadi, 7 Mayõs 1924’te İstanbul’da kur- duğu Cumhuriyet ga- zetesinde yaşamõnõ yi- tirene dek başyazar- lõk yaptõ. N adi, mücadelesi sõrasõnda en büyük desteği Gazi Mustafa Kemal’den gördü. İttihat ve Terakki’nin Merkezi Umumisi, İstanbul işgal al- tõndayken İngiliz İşgal Komutanlõ- ğõ’nõn yerleştiği “Pembe Konak”, Gazi Paşa’nõn isteğiyle, Nadi’nin çõkaracağõ yeni gazeteye tahsis edil- di. Gazetenin adõnõ da yine Kemal Pa- şa koyacaktõ: “Cumhuriyet” Cumhuriyet gazetesi, Cumhuriyetin ilanõndan yedi ay sonra yayõn hayatõna baş- ladõ. “Bir gün İstanbul’a yeniden ve zaferle döneceğine” inanan Yunus Nadi, 7 Mayõs 1924’te, gazetesinin ilk sayõsõnda bu sevincini okurlarõyla paylaştõ. Bunu paylaşõrken de, gaze- tenin vazgeçilmez varlõk nedenini ve yayõn po- litikasõnõ şu sözlerle ortaya koydu: “Cumhuriyet’in siyasi programı isminden belli olduğu gibi, onu yayımlayanların siyasi hayatları da bellidir. Cumhuriyet, Türki- ye’de büyük kavgalarla elde edilmiş tarihi bir sonuçtur. Biz elde edilen bu amaç uğrunda fii- len çalışmış insanlarız. Memlekette bu mu- zaffer ve galip fikrin çok kuvvetli tarafları var- dır. Cumhuriyet memlekete mal olmuş bir fi- kirdir. Biz onun temsilcisi ve koruyucusuyuz. Bu temel düşünce göz önünde tutulduktan son- ra kesin olarak söyleriz ki ga- zetemiz ne hükümet gazetesi ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet sadece Cumhuriyet’in, bilim- sel ve yaygın ifade- siyle demokrasinin savunucusudur. Cum- huriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkan ve yıkmaya çalışan her kuv- vetle mücadele edecektir. Memleket- te her anlamı ile gerçek bir demokrasi ku- rulması için gazetemiz bütün varlığı ile ça- lışacaktır. Memlekette halkın halk tara- fından halk için idaresi bizim idealimiz- dir. Ve biz yalnız bu idealin esiriyiz. Baş- ka bir kuvvetin değil.” Yunus Nadi, tedavi için gittiği Cenev- re’de 28 Haziran 1945’te yaşamõnõ yitirdi. Na- di’nin cenazesi İstanbul’a getirilerek Edirne- kapõ Şehitliği’nde toprağa verildi. IŞIK KANSU YOZGAT - Güneş tam tepemizdey- di, Yozgat’õn köyleri desen, harlanmõş yanõyordu. Sõcaktan neredeyse pancar çapalayan Adõyamanlõ işçileri buharlaş- tõracaktõ. Sarõnõnören köyünün kahvesinde so- ğuk gazoz içmek, erimişken yeniden di- rilmek gibi bir şeydi anlayacağõnõz... En çok Süleyman Demirel’den din- lemişizdir, “benim köylüm”ü anlatõr- ken: Efendim; mazot şu kadar, gübre bu kadar, ama bir kilo buğday da şu kadar... Kahvedekiler, yani Hasan Çekiç, İs- mail Ersoy, Yusuf Baygül, Ali Ekber Şen, gündelik yaşamõn alõşõlmõş tümce- lerini kurdular, Demirel gibi: Mazot o, gübre bu, pancar da şu kadar... Verilen örneklerin hepsi aynõ çõkmaza dayanõp yüzünüze yüzünüze çarpõyor: Pancar da, buğday da, arpa da para etmiyor. Hayata cuk oturan söz Kahvedekilerden birinin dediği, yaşa- nan hayata cuk oturuyor işte: “Ekiyorsun, biçiyorsun, yapıyor- sun, ediyorsun, işin yükü, eşekliği ya- nına kalıyor.” Kurulan bir diğer tümce de, isyan ile alay arasõnda bir yere yerleşiyor: “Doğrudan çiftçi desteği aldatma- cadır. Mazot desteği veriyorlar, 2 li- ra. 2 liraya top olan var, inan. Allah razı olsun diyor, ama baksan acından ölüyor. Şükürle karın doymaz ki...” Bir de kota sorunu var. “Seçim bitti, kota geldi” diyorlar kõsaca. Pancarõ şu kadara ekeceksin diyorlar çiftçiye. Ki- mine kotayõ yüksek tutuyorlar, kimine az. Partiye (AKP) yakõnsan, cõlõz da ol- san, yenilmez pehlivansõn, sõrtõn yere gelmez. Köylüleri unutan banka Kredi desen, Ziraat Bankasõ unutmuş köyleri, söylenenlere bakõlõrsa “zengin- leri görüyor” yalnõzca. Ziraat Bankasõ’nõn yerini bir başkasõ doldurmuş. Bir özel banka, bol bol kre- di dağõtõyormuş. Traktör alacaksõn di- yelim, borçlanõyor alõyorsun. Ödeye- medin mi, faiz yüksek, yandõn gitti. Yöreden örnek verdiler: “Taşkışlalı Muharrem var ya, bor- cunu ödeyemedi. Tarlayı, evi sattı. Gariban oldu çıktı.” Ya hayvancõlõk? Neredeyse hep bir ağõzdan atõlõyorlar sorunun üstüne: “Köyde 3 sürü koyun vardı. 150 baş kaldı. 300 tane büyükbaş vardı, 30 tane kaldı. Anla artık.” Tavuk varmõş, arõ varmõş. O da yok. Niye? Para yok... Köye hizmet geldi mi? Yok, gelme- miş: “Kanalizasyon hâlâ gelecek... Yol desen, dön de bir bak, yapıştırılmış asfalt.” ‘Köylüye fareler bile düşman’YOZGAT’IN KÖYLERİNDEN YOZGAT’IN KÖYLERİNDEN Arazilerartıkbeşkuruşbileetmiyor Bayatören’in muhtarõ Arslan Ünal’õ da, yol- dan yana dertli bulduk: “20 kere dilekçe verdim, bir türlü köyün içini asfalt- latamadım. Yol siyaset işi çünkü.” Yol durumu belli. Ya köylü- nün durumu? Tebligatlar muhtara gelir: “En az 20 icra mektubu aldım yakınlarda. Bizim bu- radan biri dedi ki: Banka- dan 4 milyar çekmiştim, 5 bin 900 lira geri ödedim, fai- ziyle.” Yan yana köylerin sorunlarõ ayrõ düşer mi hiç? Düşmü- yor... Buğday mõ ektin, 3 te- feci geliyor, kuruyor çadõrõ. 250’ye alõyor tarladan, 550’ye satõyor ofise. Kâr iki kat, yan gel yat. Köylü ne uğraşacak, göçü- yor, gidiyor kente. Bu yüzden eskiden araziye paha biçil- mezdi, şimdi beş kuruş etmi- yor. Dönümü 300 lira. O yüz- den yol boyu, yõllardõr ekil- memiş, nadasa bõrakõlmamõş, üstünde ot bitmiş tarlalar gö- rüyoruz, uçsuz bucaksõz... Çiftçi tefecinin elinde Kaşkõşla köyündeyiz. Nev- zat Aslan’õn evine konuk olu- yoruz. Amcasõ Hamit Aslan, uzun uzun anlatmaya gerek duymuyor: “Çiftçinin hali çok peri- şan. Tefecinin elinde...” Bu tefecilik denen şey, hani sanki bir kader, Hitit güneşi kadar da eski. Bir türlü aşõla- mõyor. Nevzat Aslan’õn eşi Beser Aslan’õn aktardõklarõ, köyler- de sosyal devletin hemen tü- müyle aşõndõğõnõ algõlatõyor bize: “Evin önündeki şu kö- tü arabayı görüyorsunuz ya, işte onun yüzünden yeşil kartı kaldırdılar. Hastamız vardı, sosyal güvencemiz yoktu. Geçenlerde hastane- ye gittik, iyileşme karşılığı senet verdik.” Cumhuriyet adõnõ Gazi Paşa koydu Sarınınören köyünün kahvesinden çıkan sonuç: “Köylü ekip biçiyor, işin yükü, eşekliği yanına kalıyor.” (Fotoğraf: Işõk Kansu) Köylü çalışıyor didiniyor, ama pancar da, buğday da para etmiyor. Özlüce köyü muhtarı Şakir Çetiner’e göre, köylülere yerdeki fareler bile düşman... Oyvermemişseniktidaraavucunuyalarsın Özlüce köyü muhtarõ Şakir Çetiner, se- lam verip giriyor içeriye. Onun der- di sulama birliği ile: “Birlik başkanı iktidara yakın. Bir şey- ler dönüyor içeride, ayrıcalık yapılıyor. Sav- cılığa suç duyurusunda bulunduk, mahal- li idarelere başvurduk, valiliği uyardık. Aşa- mıyoruz, aşamıyoruz.” Kaşkõşla köyü susuzluk çekiyor. İşin başõ- nõ köyden Sadık Karabulut çekmiş, imece yöntemiyle eski bir kaynaktan su bulmuşlar. Kendileri kuyu açtõrmõşlar, borularõ kendile- ri döşeyecekler, kendileri depoya çekecekler. İl özel idareden, şuradan, buradan destek beklesen, gelmez çünkü... Köylünün genel kanõsõ bir: Adamõn varsa yaptõrõrsõn işini. Yok eğer, oy vermemişsen iktidara, avucunu yalarsõn. Sulama birliğin- den ekiciler birliği kooperatifine kadar düzen aynõ düzen. Yönetimi destekleyen suyu da alõ- yor, kotayõ da... Düzen, bozuk düzen. Muh- tar Şakir Çetiner’in, başaklara dadananlarõ anõp söylediği gibi: “Köylülere yerdeki fareler bile düşman.” ‘Cumhuriyet fikrinin esiriyiz’ Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi, ölümünün 65. yõldönümünde mezarõ başõnda anõlacak Askeri öğrenciler diploma aldı BURSA (Cumhuriyet) - Işõklar Askeri Hava Lisesi’nin 152. dönem mezunlarõ, diplomalarõnõ törenle aldõ. Lisenin bahçesinde düzenlenen töre- ne, Hava Kuvvetleri Komutanõ Hava Orgeneral Hasan Aksay, Bursa Valisi Şahabettin Harput ile öğrenci ve velileri katõldõ. Okul Komutanõ Hava Pilot Kurmay Albay Mehmet Eldem, mezun olan 159 gence hitaben “Onlar Atatürkçü düşünce sis- temi ile yoğrulmuş olarak, laik ve demokratik cumhuriyetimizin temelini oluşturan Atatürk ilke- lerinin yõlmaz savunucusu olacaklardõr” dedi. Polis memuru suda kayboldu MANAVGAT (AA) - Antalya’nõn Manavgat ilçesinde yakõnlarõyla pikniğe giden Osmaniye Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Ömer Faruk Arõkan (46), serinlemek için Köprü Çayõ’na girdi. Sulara kapõlan Arõkan bir süre sonra gözden kayboldu. Arõkan’õn bulunmasõ için olay yerine ekipler gönderilirken, kaymakam ve İlçe emniyet müdürü çalõşmalar hakkõnda bilgi aldõ. Termik santrala karşı klasik müzik YALOVA (Cumhuriyet) - Son Irmak Doğa Orkestrasõ, Yalova’da Çiftlikköy ilçesinin Taş- köprü beldesinde kurulmasõ planlanan termik santrala karşõ klasik müzik konseri verdi. 12 ki- şilik orkestra, Yalova Çevre Platformu tarafõn- dan Gazipaşa Caddesi’nde organize edilen et- kinlikte, ünlü bestecilerin eserlerini seslendirdi. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle