29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 HAZİRAN 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ZAMANSIZ YAZILAR FÜSUN AKATLI Bunalım Hayata Dahildir Yıllar önce bir kitabı çok etkilenerek okumuştum: Nermi Uygur’un “Bunalımdan Yaşama Kültürü”. Nermi Uygur hem akademisyen olarak, hem de felsefe öğrenimi ve öğretiminin yanında, hatta önünde, felsefeyi tüm bir yaşam ile yoğurmuş çok önemli bir kültür adamıdır. Öğrenim ve öğretim düzeyinde felsefe; kavram tanımlarıyla, filozof adlarıyla, yöntem irdelemeleriyle, yapıt çözümlemeleriyle, felsefenin branşları ve tarihiyle uğraşır. Buna bir öneri olarak teknik felsefe bilgileri diyelim. Meslekte bunlarsız olunmaz. Ancak felsefeyi hayatıyla bütünleştiren, giderek ayrılmazcasına örtüştüren felsefeciler teknik felsefeyi bir birikim olarak içselleştirmenin ötesinde asıl “felsefe”yi yaşarlar. Yaşamın her anında, iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, seçimler ve yadsımalarla... İşte Nermi Uygur felsefeyi bir bilinçlilik süreci, bir yaşama kültürü olarak serer önümüze. Kitabını ilk okuduğumda beni onca etkileyen de bu olmuştu. Kitabın odağındaki bunalım, altı damarının değiştirildiği bir by-pass ameliyatı. Ama bunalımın kişiyle yaşamla ve felsefeyle alışverişi yaklaşık 500 sayfa boyunca çok daha kapsamlı sunuluyor bize. Tam da Cumhuriyet’te yazmaya başlamışken, tam son kitabımın son okumalarını yaparken, hatta tam umut yeşertirken yakaladı beni “bunalım”. İki haftadır yoğun bakımdayım. Solunum açlığı içinde bir enfeksiyonla mücadele ediyorum. Daha ikinci yazıdan mızıkçılık etmek istemedim. İkinci defadır ki yaşama geri dönüyorum. Buradayım ama bunalımlar elbet peşimi bırakmıyor. Hastalığımın dışında da bunalımlarım var. Çoğumuz gibi. Ülkemin yurtsever aydınlık insanları ile paylaştığımız bunalımlar. “Kanın ateşlerin ve seslerin böyle cömertçe kullanıldığı Böyle sorumsuzca kullanıldığı bir dönemde Herkesin şimdilik hakkı vardır hüzünlenmeye (...) Başarısız boktan bir kış geçirdik Kanımız bile doğru dürüst akmadı Bir sürü çocuğu öldürdüler” (Turgut Uyar) “Herkesin ağırlığı kendi yaşam- değerbağlamının ağırlığında” “Bunun için de bunalımı tüm yaşamımızdaki önem bağlamıyla çepeçevre algılayabildiğimizce algılamamız gerekiyor.” “Bunalım yaşantısı, geçmişi yadsımaktan çok, geleceği geçmişten başka türlü var etmekte kendini gösterir” diyor Nermi Uygur. İlhan Selçuk işte tam böyle biriydi: Bir bilgeydi. Yaşamı boyunca karşısına çıkan kendi bunalımlarını yorumlayışı ve yansıtışıyla farklıydı, büyüktü. Çok acılar çekildi. İlhan Ağabey artık bu acıların ötesine geçti. Geçti ama... “(İlhan) Ağabey, güzelim, bir mendil niye kanar?” Diş değil tırnak değil bir mendil niye kanar? Mendilimde kan sesleri” (Edip Cansever) Sanatçıların duyarlığı, aydınların sorumluluğu, düşünürlerin kavrayışı bir yanda; öte yanda onların bunalımlarını koyultan keyif ehilleri. İkinciler ne bunalımı yaşarlar, ne hiçbir yüksek değer tanırlar. “İnsan” için ne büyük kayıp, ne büyük eksiklik! T aşõn, ağacõn ve gökyüzünün zaman- sõzlõkta birleştiği, kayalarõn arasõndan sarõsõyla, mavisiyle, moruyla çiçek- lerin bittiği bir tepedeyiz. Aşağõda sürülü tar- lalarõ, dikili ağaçlarõyla doyumsuz bir man- zara sunan Anadolu toprağõ uzanõyor. Geri- de bõraktõğõmõz yolda adak olarak üst üste di- zilmiş taşlar, ağaç dallarõna asõlõ dilek ça- putlarõ... Hafif bir rüzgâr var, çiçekler, dallar ve çaputlar, aşağõda ağaçlar usul usul salõnõ- yorlar ahenk içinde, gökyüzünde beyaz bu- lutlar koşuyor. Anadolu’nun harcõna katõlmõş en önemli birikimlerden birinin merkezin- deyiz. Hünkâr’õn bir güvercin donunda gelip konduğu Hacõbektaş’tayõz. Sağda solda hey- keller: Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal... Kalabalõk biraz önce dağõl- dõ. Tepede, yan yana iki mezar... 2005 yõlõydõ sanõyorum. İlhan Abi, Miya- se İlknur ve gazeteden birkaç arkadaş birlikte yemeğe gitmiştik. Hacõbektaş Festivali’nin ku- rucularõndandõ İlhan Abi. Oradan dönmüş- lerdi Miyase’yle birlikte. Mutluydu, heye- canlõydõ. “Tamamdır, yerimizi aldık artık” dedi. “Ne oldu” diye sordum. Miyase açõk- ladõ: “İlhan Abi ile Turhan’a Hacıbek- taş’tan mezar yeri aldık.” Yõl 2010, Haziran’õn 24’ü... Hacõbektaş’ta, kayanõn, toprağõn, çiçeğin, ağacõn iç içe dur- duğu bir tepede yan yana iki mezar... 21 Ha- ziran’da, bir gündönümünde kaybettiğimiz İl- han Selçuk biraz önce Turhan’a kavuştu, Ha- cõbektaş toprağõna karõştõ. SÖZÜYLE BÜTÜNLEŞMEK İlhan Selçuk, “Enelhakk’ın Hakkı” kita- bõnda, “Bilge insan kaç yüzyıl önce dile gel- di: ‘Enelhak’ dedi. Söyleyenin derisini yüz- düler, ama bir söz bir kez söylendi mi dün- ya değişir; artık hiçbir şey eskisi gibi ola- maz” diye yazmõştõ. Gerçekten de bir SÖZ adamõydõ İlhan Abi; hem söyleyecek bir sö- zü vardõ ve o sözle bütünleşmişti, hem de öm- rü boyunca ağzõndan çõkan sözlerin arkasõn- da durdu, peşinden gitti. Her türlü değer yi- timini, ideallerin yerini bayağõ çõkarlarõn al- masõnõ çağõn gereği olarak kabul edip içsel- leştirmiş bir toplumda bu özelliğiyle “çağı”nõn dõşõndaydõ elbette. Ama siyasetten felsefeye, Anadolu’nun kültür birikiminden Japon ge- leneklerine, edebiyattan resme, şiirden tiyat- roya, halk türkülerinden tangoya, evinde beslediği saka kuşuyla kurduğu ilişkiden ya- zõlarõnõn ve sohbetlerinin arasõna serpiştirdi- ği Bektaşi fõkralarõna kadar uzanan çok ge- niş bir alanda çağõyla, ülkesiyle, dünyayla bü- tünleşmiş bir insandõ. Hem ödünsüz bir yurt- severdi, hem de dünya vatandaşõydõ. Su ka- tõlmamõş, gerçek bir aydõndõ... Ama onda da- ha derinden akan bir damar da vardõ. TRAJİK HÜZÜN O muzip gülümsemenin, en karmaşõk ko- nularõ iki cümlede özetleyiveren damõtõlmõş zekânõn, insana huzur veren bilgece dingin- liğin ardõnda, kelimenin gerçek anlamõyla tra- jik bir hüzün gizliydi. Gideni, yiteni hisset- menin, yanan mumun kaçõnõlmaz tükenişinin farkõnda olmanõn hüznüydü belki de bu. Ölümünden bir gün önce, 20 Haziran 2010’da Cumhuriyet’te yeniden yayõmlanan bir “Pen- cere” yazõsõnda, “Ama mumun ancak yan- dıkça eridiği unutulmasın. Pervaneyi mu- mun alevine çeken, belki de alevin mumu yiyip bitiren sıcaklığıdır” demiş. Türkiye’nin aydõnlõk geleceğine yönelik umudu ve inan- cõ en zor günlerde bile sarsõlmadõ İlhan Abi’nin, hepimize o cesaret verdi, umutlan- dõrdõ, neşelendirdi, mumun alevi oldu ka- ranlõğõn içinde. Ama Nâzım Hikmet’in “Sa- na zaman diyorlar” diye seslendiği o sonu gelmez ve insanõ aşkõn akõşla arasõnda çok farklõ, ilmek ilmek bir bağ dokumuştu. Za- manõn hem içindeydi İlhan Abi, hem de dõ- şõnda, üstünde bir yerlerde... Bir seferinde, uy- ku ile uyanõklõk arasõndaki gri bölgede yaşa- dõklarõnõ anlatmõştõ: “Uyku ile uyanıklık ara- sında bir yerlerdeyim. Dipsiz boşluklara bir dalıp bir çıkıyorum sanki, sonsuzluğa adım atıyorum neredeyse, sonra dışarıdan bir ses geliyor, tekrar yeryüzündeyim.” Za- manla ilişkisi de buna benziyordu. Hem bu- radaydõ, hem de sanki bizim bilmediğimiz bir başka algõ boyutunda... Belki de asla telaşa kapõlmamasõnõn, o derviş sabrõnõn, insan iliş- kilerinde zamanõn dönüştürücü ve çözücü bü- yüsüne hep olanak tanõmasõnõn altõnda bu farklõ algõ vardõ. Ama o farklõlõk bitmek bil- meyen bir trajik hüznün de kaynağõydõ. Çünkü onun durduğu yerden, “Vişne Bah- çesi”ne inen baltalarõn sesi çok daha yüksek işitiliyordu sanõrõm. Taşõn, ağacõn, gökyüzünün ve toprağõn zamansõzlõkta birleştiği, kayalarõn arasõndan sarõsõyla, mavisiyle, moruyla çiçeklerin boy attõğõ bir tepedeyiz. Aşağõda sürülü tarlalar, dikili ağaçlar... Karşõmdaki tepede yan yana iki mezar. İlhan, Turhan’a kavuşmuş. Rahat uyu İlhan Abi, rahat uyu can dostum, balta ses- leri bitti artõk, zamansõzlõğa açõlan penceren salt õşõk oldu, şimdi ana kucağõndasõn, Ana- dolu toprağõndasõn, canlarõn sofrasõndasõn... [email protected] Rahat uyu İlhan Abi, rahat uyu can dostum, balta sesleri bitti artõk, zamansõzlõğa açõlan penceren salt õşõk oldu, şimdi ana kucağõndasõn, Anadolu toprağõndasõn, canlarõn sofrasõndasõn... Zamansõzlõğa açõlan pencere TOKAT (AA) - Anadolu halk anla- tõlarõnõ kendine özgü çağdaş bir yorumla ele alan ünlü şair Cahit Külebi için Tokat’õn Niksar ilçe- sinde bir anõt mezar açõldõ. Küle- bi’nin vefatõnõn 13. yõldönümü dolayõsõyla bir anma programõnõn da gerçekleştirildiği açõlõş töre- ninde, Niksar Kaymakamõ Uğur Turan ve Niksar Belediye Başka- nõ Duran Yadigar birer konuşma yaptõlar. Külebi’nin oğlu Ali Kü- lebi ise 1979 yõlõnda yazdõğõ şiirle duygularõnõ aktardõ. Yapõlan ko- nuşmalarõn ardõndan Ankara Dev- let Tiyatrosu sanatçõlarõ Cahit Kü- lebi’nin şiirlerini okudu. Niksar İlçe Müftüsü Salahattin Şan- ver’in okuduğu duanõn ardõndan protokol üyeleri anõt mezarõn açõ- lõş kurdelesini kesti. Şair Cahit Külebi ve eşinin naaşõ, bir süre önce oğlunun isteği üzerine An- kara’dan Niksar’a nakledilmiş, belediye de burada anõt mezar yaptõrmõştõ. 1917 yõlõnda Tokat’õn Zile ilçesinde doğan ünlü şair Ca- hit Külebi, Niksar’da Gazi Ahmet Danişment İlkokulu’nu bitirdi. 1936’da Sivas Lisesi’nden, 1940’da İstanbul Yüksek Öğret- men Okulu Türk Dili ve Edebiya- tõ bölümünden mezun olan Küle- bi, 20 Haziran 1997’de Anka- ra’da tedavi gördüğü hastanede 80 yaşõnda yaşamõnõ yitirdi. Cahit Külebi için anõt mezar ŞAİRİN 13. YILDÖNÜMÜ Kültür Servisi - Kalem Ajans tarafõndan bu yõl ikincisi düzen- lenen İTEF-İstanbul Tanpõnar Edebiyat Festivali, yazarlarla ya- kõndan tanõşmak, onlara rehberlik etmek ve edebiyat dolu birkaç gün geçirmek isteyenleri İTEF’e gönüllü olmaya çağõrõyor. Bu yõl 30 Ekim-2 Kasõm 2010 ta- rihlerinde yapõlacak festivalde; otuz farklõ ülkeden 70 yazar, ta- nõşma-sohbet toplantõlarõndan, ya- zar-öğrenci buluşmalarõna; edebi- yat okumalarõndan partilere çok sa- yõda etkinlikte İstanbullularla iç içe olacak. Yeraltõ edebiyatõnõn çağdaş yorumcusu, Rus yazar Vladimir Makanin; Nobelli yazar Necip Mahfuz’un manevi oğlu ilan etti- ği, çağdaş Mõsõr edebiyatõnõn önemli ismi Gamal Gitani; “Tir- za” isimli romanõ eleştirmenlerden büyük övgü alan Arnon Grunberg ve “Limon Ağacı” ile on binlerce okura ulaşan Sandy Tolan gibi isimlerin katõlacağõ İTEF’in bu yõlki en çarpõcõ etkinliklerinden biri, Uluslararasõ Ahmet Hamdi Tanpõnar Sempozyumu. Eserleri 30’dan fazla dile çevri- len Ahmet Hamdi Tanpınar’õn editör ve çevirmenlerini Türki- ye’ye getirecek olan sempozyum, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üni- versitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatõ Bölümü ve Kültür ve Turizm Bakanlõğõ işbir- liğiyle gerçekleşecek. İTEF, Hare Kahveli Likörler’in ana sponsor- luğunda gerçekleşiyor. (Bilgi için: 0 212 245 44 06 - www.istanbul- tanpinarliteraturefestival.com) ‘Tanpınar’ gönüllülerini bekliyor İSTANBUL TANPINAR EDEBİYAT FESTİVALİ MEHMET ALİ SOLAK ANTAKYA - Türk halk müziğinin başarõlõ ismi, bağlama ustasõ Erdal Erzincan, Antakya’da se- venleriyle bir araya geldi. Antakya Anfi Tiyat- ro’da düzenlenen konseri izleyenlere unutulmaz bir gece yaşatan bağlama ustasõ Erdal Erzincan, konser öncesi yaptõğõ konuşmada, bağlamanõn sadece bir bağlama olmadõğõnõ, bağlama saye- sinde insanlarõn bir araya geldiğini ve birbiri- ne kenetlendiğini söyledi. Erzincan, daha son- ra Çalõn Davullarõ, Gurbet Yollarõnda, Ceke Ce- ke gibi bilinen türkülerin yanõ sõra Antakyalõ- lara unutulmaz bir şelpe ziyafeti de çekti. Kon- ser sonrasõ yerel sanatçõ Mithat Azazi ve öğ- rencileri de kõsa bir konser verdiler. Erdal Erzincan sevenleriyle buluştu Kültür Servisi - ‘Babam ve Oğlum’ ve ‘Issõz Adam’ filmlerinin yönetmeni Çağan Irmak bir Mimar Sinan filmi çekmeye hazõrlanõyor. Süleymaniye Camii’nin yapõmõ sõrasõnda Mimar Sinan’õn Kanuni ile yaşadõğõ çekişmeyi konu alan film, Fazõl Hayati Çorbacõoğlu’nun kaleminden çõkan ‘Koca Sinan’ adlõ oyundan uyarlanacak. Şu sõralar ‘Prensesin Uykusu’ adlõ projenin post- prodüksiyonuyla meşgul olan Irmak, bir yõl içinde bu projenin çekimlerine başlayacak. Çağan Irmak’tan Mimar Sinan filmiD ünyaca ünlü haber fotoğrafçısı Ron Haviv’in kar- ma sergisi, Kadıköy’deki PhotoWorld Fotoğraf Merkezi’nde görülebilir. Ron Haviv’in farklı ku- rum ve kuruluşlar için dünyanın farklı yerlerinde çekmiş olduğu fotoğraflardan oluşan karma sergisi, 25 Temmuz’a dek gezilebilir. (0 216 418 19 76) Ron Haviv’den sergi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle