19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 26 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Mahkemelerde Sürünmek Bizde birine kızınca, “Seni mahkemelerde süründürürüm” denir. İnsanların haklarını aradığı, eğer haklıysa en büyük güvencesi olarak görmesi gereken mahkemeler, bizde “sürünülecek yer” sayılır. Ama konuşmaya gelince herkes “Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu”ndan söz eder. Kendi kendinize sorun. Size göre birinin mahkemeye gidip mahkûm olması her zaman onun suçlu olduğunu gösterir mi? Peki ya bir davadan beraat eden herkesin gerçekten suçsuz olduğuna inanıyor musunuz? Türkiye’de adalet de herkese göre farklı algılanıyor. İnsanlar müebbet hapis istemiyle tutuklanıyor, hapse atılıyor, gazetelerde, televizyonlarda suçlu ilan ediliyor, sonra serbest bırakılıyor. Ama yine de birilerine göre suçlu olmaya devam ediyor. Ya da tam tersi, bir suçtan mahkûm oluyor ama yine birilerine göre haksızlığa uğramış, komploya kurban gitmiş oluyor. Devletin en üst düzeyinde yargıya sürekli bir eleştiri var. Herkes hukuku başka türlü okuyor, başka türlü yorumluyor. Yargıçlar dinleniyor, savcılar görevden alınıyor, başsavcılar tutuklanıyor. Belli ki şu an görevdekiler fazla konuşmasa da yargıda büyük bir savaş yaşanıyor. Hükümet kendi cezalandırmak istediği insanlarla ilgili davalarda yapılan hukuk dışılıkları görmezden geliyor ama istemediği kararlar çıktığı zaman yargıya söylemediğini bırakmıyor. Başbakan açıkça, “yargıya güvenmediği”ni söylüyor. Yargı reformu ve demokratikleşme sözü dillerden düşmüyor ama “özel yetkili” mahkemeler kaldırılmıyor. Dava dosyalarının gizliliği tüm yasalara karşın sağlanamıyor. Kişilik hakları ayaklar altında. Bütün hukukçular, gözaltıların, tutuklamaların yargı sürecinde çok nadir kullanılacak önlemler olduğunu söyleyip durmasına karşın mahkeme kararı bile olmadan bu işlemler gerçekleştirilebiliyor. Bazen tutuklamalar yapılmadan önce haber oluyor! Zamanı, yeri, kapsamı belirsiz dinlemeler yapılması için mahkeme kararları verildiği ortaya çıkıyor. Böyle bir ülkede hangi mahkeme kararının gerçekten bir anlamı kalır? Bu ülkede, “mahkemelerde süründürme” anlayışı ortadan kalkmadıkça, mahkemeler gerçekten de insanların haklarını aradığı, güçsüzün güçlüye, masumun suçluya karşı sığındığı yer olmadıkça, tüm yurttaşlar makamı, serveti, kökeni, rütbesi ne olursa olsun orada eşit olduğunu bilmedikçe geri kalan hiçbir şeyi konuşmanın anlamı kalmaz. [email protected] Türkiye’de zamanaşõmõna uğrayan Jetpa davasõnõn mağduru 21 Haziran’da başvurusunu yaptõ Jet Fadõl AİHM’lik olduAYKUT KÜÇÜKKAYA Yargõtay’õn kamuoyunda “Jet Fadıl” olarak olarak bilinen Jetpa Holding Yönetim Kurulu Başka- nõ Fadıl Akgündüz’ün temyize götürülen “nitelikli dolandırıcılık suçunun zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması” kararõnõ onamasõ üzerine Jetpa mağduru Avrupa İnsan Haklarõ Mahkeme- si’ne (AİHM) başvurdu. Latif Yıl- maz avukatõ Acun Papakçı ara- cõlõğõyla yaptõğõ “21 Haziran 2010” tarihli başvurusunda, “Av- rupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) madde 6 ile korunan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinin” tespitini talep etti. 1962 Horasan doğumlu Al- manya Bremen’de oturan Latif Yõlmaz adlõ Jetpa mağdurunun avukatõ Papakçõ başvuru dilekçe- sinde Bakõrköy’de görülen ve za- manaşõmõna uğrayan Jetpa dava- sõnõn 8 yõllõk sürecini özetledi. Pa- pakçõ şunlarõ kaydetti: “Jetpa Holding Yönetim Ku- rulu Başkanı Memet Fadıl Ak- gündüz yurtdışında yaşayan bin- lerce insandan kendi kontrolün- de bulunan; Almanya’da Jetpa International Marketing and Trading GmbH (Jetpa GmbH), İsviçre’de Jetpa International Marketing and Trading AG (Jet- pa AG) şirketlerini kurarak ve bu şirketlerin adlarını kullanarak para toplamıştır. Daha sonra bu şirketlerin içi boşaltılarak iflas et- tirilmişlerdir. Akgündüz hak- kında nitelikli dolandırıcılık su- çunu işlediği gerekçesi ile 2002 yı- lında iddianame hazırlanarak Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahke- mesi’nde E. 2002/614 sayılı dava açılmıştır. Yerel mahkeme yapı- lan yargılama sonucunda, sanığın yurtdışındaki şirketlerini para- van olarak kullanıp Türkiye’de- ki Jetpa Holding’e ve şahsi he- saplarına para aktardığı gerek- çesiyle nitelikli dolandırıcılık su- çunu işlediğine karar vererek hapis ve para cezasına hükmet- miştir. Dosyanın Yargıtay nez- dinde yapılan incelemesi ise ba- zı müdahale talepleri hakkında bir karar verilmediği gerekçe gösterilerek yerel mahkemeye geri gönderilmiştir. Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi Yargı- tay’ın bozma kararına uymuş ve dosyanın zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına ka- rar vermiştir. Yargılama uzatı- larak dosyanın zamanaşımına uğraması için bir bakıma ne ge- rekiyorsa yapılmıştır.” AİHM’in yerleşik kararlarõ uya- rõnca adil yargõlama hakkõnõn sõ- nõrõ kabul edilen 7 yõlõn çoktan aşõldõğõna dikkati çeken Papak- çõ’nõn başvurusunda, “Mahke- menin AİHS’nin ihlal edildiği- ne karar vermesi durumunda Latif Yılmaz’ın doğan tüm mad- di ve manevi zararlarının Tür- kiye Cumhuriyeti devleti tara- fından ödenmesine karar ver- mesini talep ediyoruz” denildi. ‘İFLAS EDEN ŞİRKETİ GENEL KURULA ÇAĞIRDI’ Hukukçu Papakçõ AİHM’ye yaptõğõ başvuruda önemli bir ayrõntõyõ aktardõ: “Almanya’da kurulu Jetpa GmbH şirketi Jetpa Holding’in ortağı olup; Frankfurt am Main Asliye Mahkemesi’nin 72 HRB 44922 sayılı dosyası üzerinden göndermiş olduğu 02.02.2008 tarihli yazısında belirtildiği üzere FGG (Çekişmesiz Yargı İşleri Kanunu) 141/a maddesi uyarınca bu şirketin ticaret sicilinden kaydı silinmiştir. (EK6) Jetpa AG hakkında da 2001 yılında Liechtenstein’da iflas davası açılmış ve şirketin malvarlığının olmadığına 2007 yılında karar verilerek kaydı ticaret sicilinden silinmiştir. (EK7) Bu şirketlerin olmadığına ve kullanılmaları suretiyle nitelikli dolandırıcılık faaliyetlerinin devam ettirildiğine temyiz dilekçemizde ve beyan dilekçemizde yer verilmiş olmasına rağmen dava zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmıştır. Akgündüz’ün, tek yetkili olarak yönettiği Jetpa GmbH ve Jetpa AG şirketlerinin iflas ettiğini bilmemesi mümkün değildir. Buna rağmen Akgündüz tarafından her iki şirkete de Jetpa Holding’in 31.07.2009 tarihli genel kurullarına katılmaları için davet mektubu gönderilmiştir. Dolayısıyla varlığı o tarihte son bulmuş olan bir kişiye mektup gönderilmiş ve sanki iflasa dair bu konudan hiç haberdar değilmiş gibi genel kurul toplantıları yapılmıştır. Her iki toplantıya ve ardında gizlenen amaca Türk mahkemeleri bilerek kayıtsız kalmıştır.” HİLAL KÖSE İstanbul 9. Ağõr Ceza Mahkemesi yargõcõ Yıl- maz Alp, Balyoz soruşturmasõnda verdiği tahli- ye kararõnõn arkasõnda olduğunu belirterek, “Tu- tuklama kararları gerekçeli olmak zorunda. Tutuklama bir tedbirdir. Benim hukuk görü- şüm o yönde. Birilerinin tahliye edilmiş olma- sı o kişilerin ceza almayacağı anlamına gelmi- yor. Mahkemeler cezaları infazla görevli ku- rumlar değildir. Cezaları infaz edecek merci- ler kolluk kuvvetleri ve cumhuriyet savcılıkla- rıdır” diye konuştu. Alp, bazõ gazetelerde “yasadışı örgüt üyesi olduğu” yönünde “molotofçu hâkim, DHKP/C’li hâkim” başlõğõyla verilen haberlere ilişkin açõklama yaptõ. Alp, 1991’de katõlmadõğõ bir öğrenci eylemi nedeniyle orada bulunduğu için gözaltõna alõndõğõnõ, 7 günlük gözaltõndan sonra Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’nca serbest bõrakõldõğõnõ belirtti. Mahkemeye dahi sevk edilmediğini söyleyen Alp, CMUK’nin 163. maddesi gereğince verilen 26 Şubat 1991 ta- rihli takipsizlik kararõnõ gazetecilere okudu. Ka- rarda, “Yılmaz Alp’in yasadışı illegal örgütlerle ilgisi tespit edilememiş, o tarihe kadar da ka- yıtlara geçirilmiş herhangi bir eylemi de gö- rülmemiştir” dendiğine dikkat çekti. Emniyet hakkında suç duyurusu Hakkõndaki bilgi formunun emniyet müdürlü- ğünde yasaya aykõrõ olarak tutulduğunu kayde- den Alp, ilgililer hakkõnda Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na suç duyurusunda bulunduğunu kaydetti. Hakkõndaki haberlere ilişkin de suç du- yurusunda bulunacağõnõ ifade eden Alp, “Sonu- na kadar hukuki haklarımı takip edeceğim. Ben hukukçuyum, hâkimim. Kendi haklarımı koruyamazsam benden hiç kimse başkaları- nın haklarını korumamı bekleyemez” dedi. Alp, DHKP/C davasõnda beraat istemesinin de basõna konu olduğuna değinerek, dosyanõn Yar- gõtay’da temyiz aşamasõnda olduğunu belirtti. Balyoz tahliyelerinde usule uymadõğõ yönün- deki iddialara da yanõt veren Alp, Adalet Komis- yonu Başkanlõğõ’nõn yazõsõna göre, bir yargõcõn nöbeti içinde gelen taleplere, nöbet süresi bitse dahi o yargõcõn bakacağõnõ kaydetti. Emekli Al- bay Ali Rıza Sözen’in tahliye talebinin kendi nöbetine denk geldiğini ifade eden Alp, “Daha önce heyetlerin tahliye taleplerini reddetmesi beni bağlayan bir husus değildir. Çünkü ben yaptığım görevle bağımsızım. Kanunlar doğ- rultusunda bu kararımı verdim. Vicdani an- lamda herhangi bir rahatsızlığım da yok” de- di. Alp, bir soru üzerine “Bu kararla okların bana döneceğini elbette düşündüm” dedi. Mahkeme ceza infaz etmez AİHM’in, tutuklamalardan dolayõ Türkiye’yi birçok tazminata mahkûm ettiğini ifade eden Alp, “Tutuklama kararları gerekçeli olmak zorunda. Ben kararımda AİHM Ilijkov kara- rını örnek verdim” diye konuştu. Balyoz şüphe- lilerin 1 Nisan’da tahliye edildikten sonra üç beş gün içerisinde valizleriyle gelip teslim olduklarõ- na dikkat çeken Alp, “Bu kaçma şüphelerinin olmadığının göstergesiydi. Tamamen serbest bırakmayı uygun bulmadım. Yurtdışına çıkış yasağı tedbirini uyguladım” dedi. YARGIÇ ALP İDDİALARI YANITLADI ‘Tutuklama kararlarõ gerekçeli olmalõ’ Yağışlı hava sürecek Meteoroloji yetkilileri Karadeniz bölgesinde etkili yağõşlar beklendiğini ifade ederken, serin hava ve yağmurun salõ gününe dek etkili olacağõnõ belirtti İSTANBUL - KOCAELİ (Cumhuriyet) - Yurt genelinde etkili olan yağõşlarõn hafta ba- şõna kadar etkili olacağõ bildirildi. Bugün Mar- mara’nõn doğusu, İç Ege, Göller Yöresi, Do- ğu Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri sağanak ve gök gürültülü sağanak, diğer bölgeler ise az bulutlu olacak. Yağõşlarõn, Sinop, Kastamo- nu, Çorum, Amasya, Samsun, Ordu, Tokat, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin ve Yozgat çev- relerinde ise kuvvetli olmasõ bekleniyor. İs- tanbul’da da hafta başõndan bu yana etkisini sürdüren serin hava ve yağmur, salõ gününe kadar etkisini sürdürecek. Hafta başõndan bu yana İstanbul’da etkili olan sağanak nedeniyle kent genelinde hava sõcaklõklarõ mevsim normallerinin altõnda seyrediyor. Dün aralõklarla süren yağõşlar nedeniyle kentte ölçülen en düşük sõcaklõk 17 dereceye kadar indi. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre İstan- bul’da bugün gök gürültülü sağanak beklen- tisi var. Kentte görülecek en düşük sõcaklõk 19 en yüksek sõcaklõğõn ise 26 derece olmasõ bek- leniyor. Yarõn da gök gürültülü sağanağõn gö- rüleceği İstanbul’da sõcaklõk değerlerinde önemli bir değişiklik olmayacak. Kõzõlay, İs- tanbul’da geçen çarşamba günü etkili olan sa- ğanak sonrasõ su baskõnlarõnõn yaşandõğõ Tuzla’da mağdur yurttaşlara yardõm için böl- geye araç ve personel sevk etti. Tespitlerin ar- dõndan bölgeye battaniye, yatak, kampet ve mobil yemek servisi gönderildi. Selde kaybolan ceset bulundu Kocaeli’nin Gebze ilçesinde meydana ge- len sel felaketinde kaybolan Esin Do- ğan’õn cesedi Darõca’da denizde bulundu. Darõca Yalõ Mahallesi’nde kõyõdan yakla- şõk 200 metre açõkta denizde ceset gören ba- lõkçõlar, polis ekiplerine haber verdi. Olay yerine giden polis ekipleri ile sa- hil güvenlik ekipleri, cesedi denizden çõ- kardõ. Çayõrova İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin yaptõklarõ incelemede cesedin, önceki selde kaybolan Doğan’a ait oldu- ğunu belirledi. Doğan’õn cesedi, otopsi yapõlmak üze- re Darõca Farabi Devlet Hastanesi’ne kal- dõrõldõ. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitü- sü Merkez Yerleşkesi’nden geçen Sazlõk Deresi’nin denize döküldüğü alanda, Öz- gür Doğan’õn cesedi bulunmuş, eşi Esin Doğan ise kaybolmuştu. YÖK Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Muhit- tin Şimşek Gebze Yük- sek Teknoloji Enstitü- sünü ziyaret etti. Sel fe- laketinde kaybolan Do- ğan’ın (küçük fotoğraf) cesedi Darıca’da deniz- de bulundu. Uyuşmazlõğõn giderilmesi için dosya Yargõtay Ceza Genel Kurulu’na gönderildi Cihaner ve Çiçek’in davasõ birleşti HİLAL KÖSE Erzincan Cumhuriyet Başsav- cõsõ İlhan Cihaner’in davasõ, Al- bay Dursun Çiçek’in “İrticayla Mücadele Eylem Planı” dava- sõ ile birleştirildi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Köksal Şengün karara muhale- fet etti. Yargõtay 11. Ceza Dairesi ile İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi arasõndaki uyuşmazlõğõn giderilmesi için dosyanõn Yargõ- tay Ceza Genel Kurulu’na gön- derilmesine karar verildi. Şengün’ün muhalefetine kar- şõn, üye yargõçlar Sedat Sami Haşıloğlu ve Hasan Hüseyin Özese’nin oyuyla alõnan kararda, Cihaner dosyasõ ile Dursun Çi- çek’in yargõlandõğõ davanõn, Er- zurum 2. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nce 10 Mayõs 2010’da birleş- tirildiği anõmsatõldõ. Yargõtay 11. Ceza Dairesi’nin de söz konusu dosyayõ Cihaner’in “görevi kö- tüye kullanma” suçundan yar- gõlandõğõ dava ile birleştirmesi üzerine uyuşmazlõk oluştuğu be- lirtildi. Erzurum’daki davada başsavcõ haricinde 13 sanõğõn olduğu, bu sanõklarõn Yargõtay 11. Ceza Dairesi’nde görülen da- vayla bir ilgilerinin bulunmadõ- ğõ belirtilen kararda, dairenin kararõnõn mahkemelerinin yar- gõlama yetkisine müdahale anla- mõna gelebileceği savunuldu. Daire’nin birleştirme kararõnõ aslõ elde olmayan onaysõz foto- kopi belgeler üzerinden verdiği ifade edilerek, hukuki güvenirli- ği olmayan bir evrak üzerinde in- celeme yapõlarak tahliye kararõ ve- rilmesinin hukuka aykõrõ olduğu öne sürüldü. Yargõtay’õn temyiz mercii olarak yerel mahkemele- rin üst mahkemesi olduğu ifade edilen kararda, “Yargılama yet- kisinin kullanılmasına ilişkin, yerel mahkemeye talimat ver- me hak ve yetkisinin bulun- madığı” ifadesi yer aldõ. MAHMUT LICALI ANKARA - Türkiye’de YouTube sansürü 5 Mayõs 2008 tarihinden bu yana devam eder- ken, Telekomünikasyon İletişim Başkanlõ- ğõ’nõn (TİB) IP temelli yasaklama kararõ alma- sõ sansürü daha da etkin hale getirdi. İnternet Teknolojileri Derneği (İNETD) Başkanõ ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Akgül, matbaadaki direnişe benzer bir direnişin bugün Türkiye’de internete yöne- lik yapõldõğõnõ belirtti. Ulaştõrma Bakanõ Binali Yıldırım’õn açõkla- malarõna tepki gösteren Doç. Dr. Akgül, Yõldõ- rõm’õn bilinçli olarak kamuo- yunu yanõlttõğõnõ kaydetti. Ankara 1. Sulh Ceza Mah- kemesi’nin YouTube yasa- ğõyla ilgili aldõğõ tedbir ka- rarõnõn uluslararasõ hukuku tersyüz etmeye çalõştõğõnõ ifade eden Akgül “Bizim mahkemelerimizin yetki- si Türkiye ile sınırlıdır. Halbuki mahke- memiz dolaylı olarak yetkilerinin bütün dünyada geçerli olduğunu söylüyor. Türki- ye’de kaldırılan içeriğin bütün dünyada kalkmasını talep ediyor” dedi. Ulaştõrma Bakanõ Yõldõrõm’õn yasağõ ulusal önlem ve mücadele olarak tanõmlamasõnõ eleştiren Ak- gül, şunlarõ dile getirdi: “Türkiye matbaada- ki direnişe benzer bir direnişi yapıyor. İn- terneti ve internetin temsil ettiği bilişimi al- gılayamadığı için tepki veriyor. Şunu açık yüreklilikle kabul edelim: İnternet yasakla- rı muasır medeniyeti yakalamak, AB üyesi olmak, ilk 10’a girmek isteyen bir ülke için bir ayıptır, utanç kaynağıdır.” Bankadan 50 bin lira çaldılar İstanbul Haber Servisi - Türkiye İş Banka- sõ’nõn Telsiz Mahallesi 72. Sokak’taki Zeytinbur- nu Şubesi’ne başlarõnda kasklarla ve yüzleri mas- keyle kapatõlmõş şekilde giren iki kişi silah tehdi- diyle güvenlik görevlisini etkisiz hale getirdi. Da- ha sonra veznedeki görevlilerden yaklaşõk 50 bin lira alan soyguncular, geldikleri motosiklete bine- rek kayõplara karõştõ. Polis, kaçan soyguncularõ yakalayabilmek için bir helikopterin de destek verdiği operasyon başlattõ. Yaklaşõk 3 ay önce de Fatih’te motosikletli 2 kişi 15 bin TL’yi çalmõştõ. TİB’in yasağõna tepki artõyor ‘MATBAA DİRENİŞİNİN BENZERİ’ ŞENGÜN: USULE VE YASAYA UYGUN DEĞİL Karara muhalefet eden mahkeme başkanõ Köksal Şengün, Erzurum’da yargõlama başlamadan önce Yargõtay 11. Ceza Dairesi’nin dosyayõ incele- mek amacõyla istemesine karşõn Erzurum 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin birleştirme kararõ verdiğine dikkat çekti. Şengün, itirazlara rağmen Yargõ- tay’a gönderilmeyen ve Diyarbakõr ile Erzurum arasõnda gidip gelen dos- yanõn daha sonra İstanbul’a gönderildiğini hatõrlattõ. Mahkemenin birleştir- me kararõnõn usul ve yasaya uygun bulunmadõğõnõ belirten Şengün, “Bu şe- kilde verilecek birleştirme kararından mahkemelerin keyfi olarak dos- yaları ellerinden çıkarmak, en azından zaman kazanmak ve o dosya sanıklarının mağduriyetlerine sebep olabilecek ve giderek keyfiliğe yol açacak bir uygulama olarak değerlendirilmektedir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle