23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İstanbul sonbaharı yaşıyor gibi... Gökyüzü gri bulutlarla örtülü. Sabah saatlerinde yağmur başladı, bir süre sonra dindi... İlhan Selçuk’u önceki gün Hacıbektaş’ta Turhan Selçuk’un yanı başında toprağa verdik... On bini aşkın insan gelmişti Hacıbektaş’a İlhan Ağabey için... Yürekleri Atatürk sevgisiyle çiçeklenen, yurtsever, devrimci, solcu, sosyalist, demokrat, genç, yaşlı, işçi, emekçi, aydın Hacıbektaş Belediyesi karşısındaki alanı ve tribünleri doldurmuştu. 12 Mart’ın ardından ilk tutuklandığında kaldığı Maltepe Askeri Cezaevi’ndeki arkadaşlarından, Adana’dan, Kayseri’den, Diyarbakır’dan, Batman’dan, Elazığ’dan, Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon, Edirne’den... Türkiye’nin dört bir yanından. Gelenlerin hepsi aynı duyguları yaşıyordu: “Aydınlık bir Türkiye... Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti... Üniter devlet... Etnik ve dinsel kimlik değil özgür yurttaşlık... Demokrasi... Temel hak ve özgürlükler...” Eli kanlı terör örgütü işi azıtmıştı... Kanla beslenen “taşeron örgüt” salt askerlerimizi değil, daha önceleri de Diyarbakır’da dershaneye giden çocuklarımızı, parkta oturan yurttaşlarımızı, İstanbul Güngören’deki insanlarımızı vuruyordu... Yaşanan olaylar çok açık seçikti. Habur’da başlayan görkemli karşılama töreni, oraya kurulan çadır mahkemeleri, dağdan inen PKK’lilerin otobüsle bir kahraman gibi dolaştırılması, demokratik açılımın bir parçası değil miydi?.. Şimdi AKP iktidarı, dinci ve tarikatçı takımı, liboş tayfa, PKK’nin Ergenekon’un taşeronu olduğunu yazıp çiziyorlar. Geçin bunları beyler geçin! Bu ülkede birileri şehitlerimiz için “kelle” derse, dağdan inen eli kanlı teröristlerin “ulusal kahraman” gibi karşılanmasına göz yumarsa, ulus devletin gücü ortadan kalkmış olur. Hacıbektaş Alanı’nda dostlarla söyleşirken birisi şöyle dedi: “Ben Diyarbakırlı bir öğretmenim ve Kürt’üm. İlhan Ağabey’le Maltepe’de birlikte yattım. Laik demokratik Cumhuriyete, Aydınlanma Devrimi’ne hep sahip çıktım, demokrasiyi ve insan haklarını savundum. PKK ayrılıkçı bir terör örgütüdür. İlhan Ağabey’in hep değindiği gibi etnik milliyetçiliğe karşıyım. Kul değil bireyim.” Olayın özü buydu! ABD emperyalizminin maşası, AB ülkelerinin kullandığı PKK, saldırılarını sürdürüyor ve sürdürecek. Irak’ı kan gölüne çeviren ABD emperyalizmi acımasızdır... Şiiymiş, Sünniymiş, Türkmüş, Kürtmüş, Arapmış demez... Yoksul halkları içinden böler, birbiriyle vuruşturur. Lozan’ı yırtıp çöp sepetine atmak ister, İlhan Ağabey’in deyişiyle. Büyük bir terörist topluluğunun Şemdinli’de askeri birliğe saldırmasını Türkiye’nin önemsemesi gerekir... Bu saldırıyı iyi analiz etmezsek, “taşeron örgüt” deyip geçersek, “bir ucu Ergenekon” diye hayallere dalarsak sonucuna katlanmış oluruz. Dinci, tarikatçı, yandaş medya kıvırıyor... PKK’nin arkasında ABD ve Barzani vardır... Bunu neden açık seçik yazmıyorlar, söylemiyorlar? Eğer söylerlerse dillerinin kesileceğinden mi korkuyorlar? Yağmurlu, insanın içini bunaltan bir İstanbul öğleden sonrası... İlhan Ağabey’i de sonsuzluğa uğurladık... Cumhuriyet çalışanları ve okurları olarak acımız büyük. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, Aydınlanma Devrimi’nin yolundan ayrılmayacağız. Demokrasimizin, temel hak ve özgürlüklerimizin gelişmesi için çabalayacağız, sermaye-emek çelişkisini vurgulayacağız. Ezenden değil ezilenden yana olup, solcu ve devrimci çizgimizden ödün vermeyeceğiz. Emperyalizmin ağababalarından korkup gerçekleri yazmaktan çekinmeyeceğiz... İlhan Selçuk ne diyordu: “Bu coğrafya, Türk’üyle, Kürt’üyle, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, Süryanisiyle, Ermenisiyle hepimize yeter.” Başa dönerek yazımı noktalayayım: “PKK Kuzey Irak’ta Barzani ve ABD tarafından korunup kollanıyor. Bu denli ağır silahlarla donatılmış PKK grupları korunup kollanmasa Şemdinli’deki askeri birliğimize saldırı düzenleyebilirler miydi?” Olay ortada... PKK Kuzey Irak’ta korunup kollanıyor, onlardan habersiz ve korumasız ağır silahlarla dağları aşıp Şemdinli’ye gelmiyorlar. Apo’yu Kenya’dan getirten ABD, isterse PKK’nin Kuzey Irak’taki üslerini 24 saatte dağıtır... CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada imrendirmek gibi olmasın ağdalandırarak anlatması başkaydı. Sohbetin bir yerinde de taşı gediğine koyardı: “Mustafa Kemal’i özümsemeden Türkiye’de hiçbir şey olunmaz.” İlhan Selçuk, Fransız Devrimi’nin, Sovyet Devrimi’nin ve Anadolu Devrimi’nin ülkesel, evrensel anlamını çok iyi harmanlamış Anadolu Aydınlanmasının ufkunu açmıştı. Kimi hareketler vardır, sadece ulusal değerler üzerine oturur, dünyaya gözlerini kapar... Kimileri vardır, gözü küresel hareketlerdedir, ulusal değerleri görmez... İlhan Selçuk bir pergel gibiydi; ana ekseni Anadolu, açıyı olabildiğince genişletip tüm dünyayı kavrardı. İlhan Selçuk’un “sol” tarifi de hem evrensel hem tarihsel uzama dayalıydı. Yıllar önceki bir yazısında “solun ne demek olduğunu evrim teorisiyle anlatmak gerekirse” diyordu, şöyle devam ediyordu: “Ayağa kalkan ilk maymun solcuydu.” Demokrasiyi anlatırken de en öne laikliği koyar, laiklik olmadan demokrasinin olamayacağını özellikle vurgulardı. Mustafa Kemal’in böyle bir coğrafyada, böyle bir toplumsal yapıyla gerçekleştirdiklerini de her sohbette, içine hayret sözcükleri katarak paylaşırdı. Cumhuriyet gazetesinin yayın politikasının da bu ilkeler doğrultusunda olması için olağanüstü bir hassasiyet gösterirdi. Ancak bu hassasiyeti salt “gelenek bekçiliği” bağlamında değildi. Aynı zamanda “gelecek kuruculuğu” içinde. Türkiye’nin geleceğinin “temellerinde” olduğunu ne güzel anlatırdı. İlhan Abi katında Ankara’nın ayrı bir önemi vardı. Uzun yıllar ortalama iki ayda bir Ankara’ya geldi. Genellikle ilk akşam baş başa yemek yerdik. Ertesi gün sabahtan itibaren onu yalnız bulmak olanaksızdı. Kimseyi de kırmazdı. Her gelişinde ortalama dört gün kalırdı. Son gün sabah kahvesini içer ya da öğle yemeğini yer yolcu ederdim. Bu sohbetlerden çok şey öğrendim. Gazetede olup bitenlerden dünyanın öteki ucundaki bir habere kadar her şeyi konuşurduk. Bir gün konu, pek çok günkü gibi Cumhuriyet’ti, İlhan Abi Yunus Nadi’den aktarılan o kuruluş günlerini anlattı. Nadir Nadi’nin karşı karşıya kaldığı durumları anlattı. O günlerde de pek çok günlerdeki gibi gazetenin maddi durumu iyi değildi. Denk geldi, şakayla karışık sordum: “Abi be Cumhuriyet’in adını Atatürk koymuş. Bina sorununu çözmüş, Atatürk’le Yunus Nadi yıllarca birlikte hareket etmiş, gazetenin kalıcı gelirlerinin olacağı bazı şeyler yapılamaz mıydı?” “Daha ötesi olmazdı” dedi, devam etti: “Cumhuriyet’in bir gazete olarak başlıca amacı devrimlerin yerleşmesini sağlamak, geleceğe taşımaktı. Ticari bir amaç gütmedi, güdemezdi. Genlerinde, yapılarında böyle bir şey yoktu. Bizim başlıca gücümüz ideolojimiz ve okurumuz.” Gazetenin iç kurul toplantılarında da benzer konu açılırsa, İlhan Abi söze şöyle girerdi: “Arkadaşlar Cumhuriyet’in sahibi çalışanları ve okurlarıdır. Böyle bir gazete dünyada yok.” Nadi ailesinin bütün değerleriyle bütünleşerek Cumhuriyet’in sahipliğini üstlenen İlhan Selçuk’un oluşturduğu iklim, tıpkı dünyayı koruyan ozon tabakası gibidir... Cumhuriyet’i koruyacak, güçlendirecek yeni on yıllara taşıyacaktır. GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Bu sözün anlamı nedir: Demek ki bugüne dek akıllı politikalar izlenmediği için terör def edilememiş! Bir başka incisi daha var Çankaya’nın: “PKK panik içinde” diyor... Panik içindeki PKK dağdaki karakollarımızı vuruyor. Panik içinde PKK İstanbul gibi kentte saldırıyor. Nasıl paniklemekse? Asıl panikleyen devlet. Devleti yönetenler. Sorumlu olan hükümet. Terörle mücadelede ne yapacağını hâlâ bilemeyen, her terör dalgasından sonra yeni mücadele yolları arayan ve.. bulamayan bu hükümet! Terörle mücadelede kararlıyım diyor hükümet. Sonuç: Terör kan izleri bırakarak yoluna devam ediyor... Bir ortak akıl lafıdır gidiyor. Bütün partilerin katılımı, üniversiteden sivil toplum örgütlerine değin hemen her kesimin katılımıyla ortak akıl oluşturmak? Örneğin TÜSİAD gibi kurumlar, kuruluşlar zaten ortak akıl açıklamaları yapıyor. Geniş bir yelpazede açıklamalar yapılıyor; örneğin eski DYP milletvekili, ama TÜSİAD kulislerindeki açılımlarına göre BDP’li olmaya aday Sedat Aloğlu, çözüm aşamasında İmralı ile masaya oturulmasını, anayasaya bu ülkeyi Türklerle Kürtlerin kurduğu ifadesinin eklenmesini, bölgeye özerklik verilmesini öneriyor. Ortak akıl bu ise; işte size ortak akıl! Hükümet hâlâ arayışlar içinde. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın “sınır düzenlemeleri” ile ilgili açıklamaları hükümette de güvenlikle ilgili toplantılarda da bir plan, program üzerinde -kararlılık dışında- bir uzlaşmaya varılamadığı izlenimi veriyor. Güney sınırlarımızı geriye mi çekeceğiz, yoksa sarp dağların ötesinde Irak ovalarında 10 veya 60 km. derinliğinde Kuzey Irak’taki PKK varlığı sona erinceye kadar Türk askerinin bulunduğu bir tampon bölge mi istiyoruz? Belli değil. Yeni bir konu da değil. Değil tampon bölgeye olanak sağlamak... 1990’larda TSK’nin Kuzey Irak topraklarında 40 km. içeri girerek yaptığı bir operasyona bile Başkan Clinton’dan öyle sert tepkiler geldi ki.. asker kısa sürede geri çekilmek zorunda bırakıldı... Washington, Mesut Barzani’yi öne sürerek Irak savaşında da Kuzey Irak’ta karakol görevi yapan, PKK hareketlerini kontrol eden sayısı az Türk birliklerinin çekilmesini dayatmadı mı? Bugüne kadarki deneyimler terör sorununun çözüm yollarını sadece içeride değil, dışarıda da aramak gerektiğini bir kez daha anımsatıyor. Askerin teröristleri Kuzey Irak’ta kovaladığı son olaylardan sonra Davutoğlu’nun “Kak” ağabeyi Mesut’tan ve Bağdat hükümetinden gelen açıklamalar yalnız sınır ötesi harekâta değil, Türkiye’nin tampon bölge isteğine de sıcak bakmadıklarını duyumsatıyor. Bağdat’tan da Erbil’den de yine aynı masallar: Irak toprakları komşu saldırı için kullanılamaz! Bağdat’a temizle PKK’yi diyorsun. Gücüm yok diye başlıyor, Barzani’ye topu atıyor. Barzani tek bir Türk askerinin “özerk topraklarında” görülmesine asla izin vermeyeceğini, savaşacağını söylüyor. ABD’ye işgalci askerin Irak’ta, Cenevre anlaşmasına göre temizle PKK’yi diyorsun. Bin dereden su getiriyor. Önce askersel bir harekete girişmesinin olanaksızlığını öne sürdü; sonra Barzani ile savaş çıkar. Bölge karışır falan filan gibi bahanelerle uyuttu, (uyutuyor) Ankara’yı. Eee tabii ABD, PKK’nin düşmanıdır. Dost Türkiye’ye anlık istihbarat gibi kimi yardımlar yapıver.. işte teröre karşı işbirliğinin, dostluğun somut örneği! İçeride asker her zorluğa göğüs geriyor. PKK ile savaşıyor. Çözümün önemli ayağı dışarıda ama bu hükümetle olanaksız. Bölgede benden başka büyük yok diye övünen Başbakan RTE: K. Irak’ta tampon bölgeye... PKK varlığını çözün ya da çözmeme ses çıkarmayın diyebiliyor mu Bağdat’taki hükümete ve Mesut Barzani’ye ve hatta Washington’a? Bu cesareti gösterebilmek için hükümette yürek ister, bir. Diplomatik maharet ister, iki. Bu hükümette ne Bağdat’a, ne Barzani’ye ne de Washington’a gerçeği dayatacak kararlılık yok, bu da üç! Dört? Bu kafalarla ne yazık ki terör daha çoook can alır, can yakar! ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 26 HAZİRAN 2010 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Haziran Oslo B 21 Helsinki Y 15 Stockholm Y 18 Londra PB 23 AmsterdamB 21 Brüksel PB 25 Paris Y 17 Bonn B 27 Münih Y 28 Berlin A 24 Budapeşte Y 20 Madrid Y 23 Viyana Y 22 Belgrad Y 21 Sofya B 17 Roma Y 23 Atina PB 24 Zürih Y 25 Moskova B 32 Aşkabat A 29 Taşkent A 31 Bakû A 31 Bişkek B 22 Tiflis A 32 Kahire A 31 Şam PB 28 İstanbul Y 26 Edirne PB 26 Kocaeli Y 26 Çanakkale PB 24 İzmir PB 29 Manisa B 30 Denizli B 29 Zonguldak Y 23 Sinop Y 22 Samsun Y 21 Trabzon Y 24 Giresun Y 23 Ankara Y 25 Eskişehir Y 24 Konya Y 26 Sıvas Y 19 Antalya B 31 Adana Y 32 Mersin Y 30 Diyarbakır B 33 Şanlıurfa B 32 Mardin PB 30 Siirt PB 31 Hakkâri B 25 Van Y 23 Kars Y 23 Ülkemiz geneli parçalı bulutlu, Marmara’nın doğusu, İç Anadolu, Batı Akdeniz’in iç kesimleri, Doğu Akdeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısı, Van çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışların Orta Karadeniz, Sinop, Kastamonu, Karabük, Çankırı, Yozgat ve Giresun çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA PKK’yi ABD Koruyor... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 ERDEM GÜL Ankara - Hükümetten, “gayrimüs- lim” kavramõnõ değiştirecek bir adõm geldi. Devlet Bakanõ ve Başmüzakere- ci Egemen Bağış, Avrupa Birliği Ge- nel Sekreterliği’nin (ABGS) tüm res- mi yazõşmalarõnda artõk “gayrimüs- lim” yerine “farklı inanç grupları” kavramõnõ kullanmaya başladõklarõnõ açõkladõ. “Gayrimüslim” kavramõnõn değiş- tirilmesi talebi Bağõş’a, geçen yõl gör- üştüğü Süryani Ortodoks Patrik Vekili Yusuf Çetin tarafõndan iletildi. Bağõş, bu talebin ardõndan “gayrimüslim” yerine, ABGS bünyesinde yeni bir kavram arayõşõna girdiklerini belirte- rek şunlarõ söyledi: “Sayın patriğin bu uyarısı bizi bu değişikliği yapmak zorunda bıraktı. Ben de sayın patriğin bu uyarısını benimsedim. Sayın patrik, bu uyarı- yı yaparken ‘Bizim konuştuğumuz dil olan Aramicede de müslim inanan anlamõna geliyor. Haliyle biz de bu kavramõ kullanõyoruz. Bu yüzden bizi gayrimüslim kavramõyla nitelendirdi- ğinizde ‘inanmayan’ demiş oluyorsu- nuz’ gerekçesini ifade etti. Dilbilim- sel nitelikli bu açıklaması sayesinde fark ettik ki bu kavramla hata yapı- yoruz. Sayın patriğin uyarısı üzeri- ne gayrimüslim yerine farklı inanç grupları kavramını gündemimize aldık. Hem bilimsel hem de teolojik nitelikli bu uyarıyı ve gayrimüslim yerine farklı inanç grupları kavra- mını kabinedeki bakan arkadaşla- rımla da paylaştım. Onlardan da olumlu tepki geldi. ABGS’nin tüm yazışmalarında bir süredir gayri- müslim yerine farklı inanç grupları kavramını kullanmaya başladık.” Azınlık kavramında Lozan sorunu Bağõş’õn, “Türkiye’de kimin kök- lerinin daha eskiye dayandığının araştırma konusu olduğunu, dolayı- sıyla kimin azınlık kimin çoğunluk olduğunun tartışmalı bir konu ol- duğu” görüşüyle ‘azınlık’ kavramõna da sõcak bakmadõğõ, bunun yerine da- ha farklõ bir kavram kullanõlmasõnõ doğru bulduğu öğrenildi. Ancak kav- ramõn Lozan Antlaşmasõ’na dayanma- sõ ve Lozan belgelerinde yer almasõ nedeniyle ABGS yazõşmalarõnda azõn- lõk yerine yeni bir kavram arayõşõna gidilmediği belirtildi. Karadeniz müziğinin sevilen sesi Kâ- zım Koyuncu ölümünün 5. yılında Art- vin’in Hopa ilçesindeki mezarı başında ve İstanbul’da anıldı. Hopa’da Koyun- cu’nun mezarını çiçeklerle süsleyen se- venleri, onunla ilgili anılarını anlattı. An- ma törenine, Gürcistan’dan “Laz ve Megrel” isimli grubu ile İstanbu’daki Kâzım Koyuncu Kültür Merkezi üyeleri de katıldı. Anma töreni, sanatçının şarkı- larının söylenmesinin ardından sona er- di. İstanbul Taksim’deki Mis Sokak’ta dün akşam saatlerinde “Bu ölüm değil yıkımdır” pankartı açarak toplanma- ya başlayan Kâzım Koyuncu’nun se- venleri de Trabzonspor formaları ve ellerinde Koyuncu’nun fotoğrafları ile tulum eşliğinde Galatasaray Meyda- nı’na dek yürüdü. Yürüyüş boyunca sık sık “Denizin çocuğu Kâzım Koyun- cu”, “Katil Çernobil, bu kaçıncı ölüm”,“Kâzım ölmedi, İstiklal’de yaşı- yor” sloganları atıldı. Hazırlanan açık- lamayı okuyan Sinan Avseren “Kâzım Koyuncu’da fobim dediği kanser has- talığından yaşamını yitirdi. Şimdi bu- radan onunda istediği gibi bir kez da- ha haykırıyoruz: Hidroelektrik sant- rallara, doğanın katledilmesine, Ha- sankeyf’in, Munzur’un yok edilmesine karşıyız” dedi. Yeniden yürüyüşe ge- çen grup, Tünel Meydanı’nda bir süre yere oturarak Koyuncu’nun parçaları- nı hep bir ağızdan seslendirdi. Hükümet bundan sonra ‘farklõ inanç gruplarõ’ kavramõnõn kullanõlacağõnõ açõkladõ ‘Gayrimüslim’ açılımı MEHMET MENEKŞE SİVAS - Pir Sultan Ab- dal’õ anma etkinlikleri bugün Sivas’ta Pir Sultan Abdal’õn köyü Banaz’da başlõyor. Etkinliklerde Arif Sağ, Ali Kızıltuğ, Gülcihan Koç, Hikmet Karadeniz, İsmail Kaya, Ali Sultan’õn da ara- larõnda bulunduğu 20 halk ozanõ, türkü ve deyişler ses- lendirecek. Etkinliğin birinci gününde Emel Sungur’un yöneteceği “Alevi Çalıştay- ları ve Gelinen Sürecin De- ğerlendirilmesi” konulu pa- nele Arif Sağ, Doç. Dr. Ali Yaman, Muharrem Erkan, Esat Korkmaz konuşmacõ olarak katõlacak. Etkinliğin ikinci gününde ise türkü ve deyişler eşliğinde semah gösterileri yapõlacak ve İs- mail Ateş’in yönettiği, Sela- hattin Özel, Doç. Dr. Ah- met Taşgın, Hüseyin Dede- kargınlıoğlu, Hamza Ak- süt’ün konuşmacõ olarak ka- tõlacağõ “Alevi ocaklarının işlevi bağlamında Alevi Bektaşi kurumları” konulu bir panel gerçekleştirilecek. Gökçek’e metro kıyağı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda Kara- yollarõ Genel Müdürlü- ğü’nün teşkilat ve görev- leri ile ilgili tasarõ görü- şülürken, büyükşehirler- de yarõm kalan metrolarõn Ulaştõrma Bakanlõğõ ta- rafõndan tamamlanmasõ- na ilişkin önerge kabul edildi. CHP Grup Baş- kanvekili Akif Hamza- çebi bu düzenlemeyi “Melih Gökçek patentli partizan önerge” diye nitelendirirken “Ankara Belediyesi’ne Hazine’ye olan borçlarını da sora- lım” dedi. TBMM Genel Kuru- lu’nda önceki gün ak- şamki görüşmeler sõra- sõnda tasarõda bazõ deği- şiklikler yapõldõ. Tasarõya önergelerle eklenen yeni maddelere göre bazõ be- lediyeler tarafõndan ya- põmõna başlanan ancak bitirilemeyen metro ve benzeri raylõ sistemlerin yapõmõnõn Ulaştõrma Ba- kanlõğõ’nca tamamlan- masõ amaçlanõyor. Ham- zaçebi, önergenin “An- kara Büyükşehir Bele- diyesi patentli” olduğu- nu vurgulayarak “Sayın Başbakan’a, Sayın Ba- kan’a sormak gerekir: Siz diğer kentlere eşit mi davranıyorsunuz, kendi belediyelerinize dav- randığınız gibi? Parti- nizden olmaması nede- niyle dışladığınız bele- diyeler için ne söyleye- ceksiniz? Mersin Bü- yükşehir Belediyesi de- falarca Başbakan’a pro- je sunduğu halde bu projesi kabul görme- miştir. Ankara Büyük- şehir Belediyesi’ne de ‘Şu Hazine’ye olan borç- larõnõ ödedin mi? Ne za- man ödeyeceksin’ diye de soralım” dedi. Pir Sultan Abdal anõlõyor Tercüman yayınına ara verdi Haber Merkezi - Akşam ve Güneş gazetesiy- le birlikte Çukurova Grubu bünyesinde yayõn ya- pan Tercüman gazetesi dün son kez okuycularõy- la buluştu. Gazetenin genel yayõn yönetmeni Ufuk Büyükçelebi, Tercüman’õn kapanmadõğõnõ yayõnõna ara verdiğini açõkladõ. Büyükçelebi, ça- lõşanlarõn mağdur edilmeyeceğini alacaklarõnõn son kuruşuna kadar ödeneceğini söyledi. AKP Kayseri il yönetimi istifa etti Haber Merkezi - AKP Kayseri il yönetimi, Genel Merkez’den gelen telkin sonucu istifa etti. İl Başkanõ Mahmut Cabat ve yönetim kurulu üyeleri uzun süreden beri genel merkezin istifa yönündeki çağrõlarõna yanõt vermemişti. İl Ba- kanlõğõ’na GESİAD eski il başkanõ Kent Konseyi Başkanõ Ömer Dengiz veya MÜSİAD İl Başkanõ İsmail Ruhlukürçü’nün getirilmesi bekleniyor. Fotoğraf:ALİAÇAR Kâzım Koyuncu unutulmadı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle