Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İstanbul sonbaharı yaşıyor gibi...
Gökyüzü gri bulutlarla örtülü.
Sabah saatlerinde yağmur
başladı, bir süre sonra dindi...
İlhan Selçuk’u önceki gün
Hacıbektaş’ta Turhan Selçuk’un
yanı başında toprağa verdik...
On bini aşkın insan gelmişti
Hacıbektaş’a İlhan Ağabey için...
Yürekleri Atatürk sevgisiyle çiçeklenen,
yurtsever, devrimci, solcu, sosyalist,
demokrat, genç, yaşlı, işçi, emekçi, aydın
Hacıbektaş Belediyesi karşısındaki alanı ve
tribünleri doldurmuştu.
12 Mart’ın ardından ilk tutuklandığında
kaldığı Maltepe Askeri Cezaevi’ndeki
arkadaşlarından, Adana’dan, Kayseri’den,
Diyarbakır’dan, Batman’dan, Elazığ’dan,
Ankara, İstanbul, İzmir, Trabzon,
Edirne’den...
Türkiye’nin dört bir yanından.
Gelenlerin hepsi aynı duyguları yaşıyordu:
“Aydınlık bir Türkiye... Laik, demokratik
Türkiye Cumhuriyeti... Üniter devlet... Etnik
ve dinsel kimlik değil özgür yurttaşlık...
Demokrasi... Temel hak ve özgürlükler...”
Eli kanlı terör örgütü işi azıtmıştı... Kanla
beslenen “taşeron örgüt” salt askerlerimizi
değil, daha önceleri de Diyarbakır’da
dershaneye giden çocuklarımızı, parkta
oturan yurttaşlarımızı, İstanbul
Güngören’deki insanlarımızı vuruyordu...
Yaşanan olaylar çok açık seçikti.
Habur’da başlayan görkemli karşılama
töreni, oraya kurulan çadır mahkemeleri,
dağdan inen PKK’lilerin otobüsle bir
kahraman gibi dolaştırılması, demokratik
açılımın bir parçası değil miydi?..
Şimdi AKP iktidarı, dinci ve tarikatçı
takımı, liboş tayfa, PKK’nin Ergenekon’un
taşeronu olduğunu yazıp çiziyorlar.
Geçin bunları beyler geçin!
Bu ülkede birileri şehitlerimiz için “kelle”
derse, dağdan inen eli kanlı teröristlerin
“ulusal kahraman” gibi karşılanmasına göz
yumarsa, ulus devletin gücü ortadan
kalkmış olur.
Hacıbektaş Alanı’nda dostlarla
söyleşirken birisi şöyle dedi:
“Ben Diyarbakırlı bir öğretmenim ve
Kürt’üm. İlhan Ağabey’le Maltepe’de birlikte
yattım. Laik demokratik Cumhuriyete,
Aydınlanma Devrimi’ne hep sahip çıktım,
demokrasiyi ve insan haklarını savundum.
PKK ayrılıkçı bir terör örgütüdür. İlhan
Ağabey’in hep değindiği gibi etnik
milliyetçiliğe karşıyım. Kul değil bireyim.”
Olayın özü buydu!
ABD emperyalizminin maşası, AB
ülkelerinin kullandığı PKK, saldırılarını
sürdürüyor ve sürdürecek.
Irak’ı kan gölüne çeviren ABD
emperyalizmi acımasızdır...
Şiiymiş, Sünniymiş, Türkmüş, Kürtmüş,
Arapmış demez...
Yoksul halkları içinden böler, birbiriyle
vuruşturur.
Lozan’ı yırtıp çöp sepetine atmak ister,
İlhan Ağabey’in deyişiyle.
Büyük bir terörist topluluğunun
Şemdinli’de askeri birliğe saldırmasını
Türkiye’nin önemsemesi gerekir...
Bu saldırıyı iyi analiz etmezsek, “taşeron
örgüt” deyip geçersek, “bir ucu
Ergenekon” diye hayallere dalarsak
sonucuna katlanmış oluruz.
Dinci, tarikatçı, yandaş medya kıvırıyor...
PKK’nin arkasında ABD ve Barzani
vardır...
Bunu neden açık seçik
yazmıyorlar, söylemiyorlar?
Eğer söylerlerse dillerinin
kesileceğinden mi korkuyorlar?
Yağmurlu, insanın içini bunaltan
bir İstanbul öğleden sonrası...
İlhan Ağabey’i de sonsuzluğa
uğurladık...
Cumhuriyet çalışanları ve okurları olarak
acımız büyük.
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın,
Aydınlanma Devrimi’nin yolundan
ayrılmayacağız.
Demokrasimizin, temel hak ve
özgürlüklerimizin gelişmesi için
çabalayacağız, sermaye-emek çelişkisini
vurgulayacağız. Ezenden değil ezilenden
yana olup, solcu ve devrimci çizgimizden
ödün vermeyeceğiz.
Emperyalizmin ağababalarından korkup
gerçekleri yazmaktan çekinmeyeceğiz...
İlhan Selçuk ne diyordu:
“Bu coğrafya, Türk’üyle, Kürt’üyle,
Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle,
Süryanisiyle, Ermenisiyle hepimize yeter.”
Başa dönerek yazımı noktalayayım:
“PKK Kuzey Irak’ta Barzani ve ABD
tarafından korunup kollanıyor. Bu denli ağır
silahlarla donatılmış PKK grupları korunup
kollanmasa Şemdinli’deki askeri birliğimize
saldırı düzenleyebilirler miydi?”
Olay ortada...
PKK Kuzey Irak’ta korunup kollanıyor,
onlardan habersiz ve korumasız ağır
silahlarla dağları aşıp Şemdinli’ye
gelmiyorlar.
Apo’yu Kenya’dan getirten ABD, isterse
PKK’nin Kuzey Irak’taki üslerini 24 saatte
dağıtır...
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
imrendirmek gibi olmasın ağdalandırarak
anlatması başkaydı. Sohbetin bir yerinde de taşı
gediğine koyardı:
“Mustafa Kemal’i özümsemeden Türkiye’de
hiçbir şey olunmaz.”
İlhan Selçuk, Fransız Devrimi’nin, Sovyet
Devrimi’nin ve Anadolu Devrimi’nin ülkesel,
evrensel anlamını çok iyi harmanlamış Anadolu
Aydınlanmasının ufkunu açmıştı.
Kimi hareketler vardır, sadece ulusal değerler
üzerine oturur, dünyaya gözlerini kapar...
Kimileri vardır, gözü küresel hareketlerdedir,
ulusal değerleri görmez...
İlhan Selçuk bir pergel gibiydi; ana ekseni
Anadolu, açıyı olabildiğince genişletip tüm dünyayı
kavrardı.
İlhan Selçuk’un “sol” tarifi de hem evrensel hem
tarihsel uzama dayalıydı. Yıllar önceki bir yazısında
“solun ne demek olduğunu evrim teorisiyle
anlatmak gerekirse” diyordu, şöyle devam
ediyordu:
“Ayağa kalkan ilk maymun solcuydu.”
Demokrasiyi anlatırken de en öne laikliği koyar,
laiklik olmadan demokrasinin olamayacağını
özellikle vurgulardı. Mustafa Kemal’in böyle bir
coğrafyada, böyle bir toplumsal yapıyla
gerçekleştirdiklerini de her sohbette, içine hayret
sözcükleri katarak paylaşırdı.
Cumhuriyet gazetesinin yayın politikasının da bu
ilkeler doğrultusunda olması için olağanüstü bir
hassasiyet gösterirdi. Ancak bu hassasiyeti salt
“gelenek bekçiliği” bağlamında değildi. Aynı
zamanda “gelecek kuruculuğu” içinde. Türkiye’nin
geleceğinin “temellerinde” olduğunu ne güzel
anlatırdı.
İlhan Abi katında Ankara’nın ayrı bir önemi vardı.
Uzun yıllar ortalama iki ayda bir Ankara’ya geldi.
Genellikle ilk akşam baş başa yemek yerdik. Ertesi
gün sabahtan itibaren onu yalnız bulmak
olanaksızdı. Kimseyi de kırmazdı.
Her gelişinde ortalama dört gün kalırdı. Son gün
sabah kahvesini içer ya da öğle yemeğini yer
yolcu ederdim. Bu sohbetlerden çok şey
öğrendim. Gazetede olup bitenlerden dünyanın
öteki ucundaki bir habere kadar her şeyi
konuşurduk.
Bir gün konu, pek çok günkü gibi Cumhuriyet’ti,
İlhan Abi Yunus Nadi’den aktarılan o kuruluş
günlerini anlattı. Nadir Nadi’nin karşı karşıya
kaldığı durumları anlattı. O günlerde de pek çok
günlerdeki gibi gazetenin maddi durumu iyi
değildi.
Denk geldi, şakayla karışık sordum:
“Abi be Cumhuriyet’in adını Atatürk koymuş.
Bina sorununu çözmüş, Atatürk’le Yunus Nadi
yıllarca birlikte hareket etmiş, gazetenin kalıcı
gelirlerinin olacağı bazı şeyler yapılamaz mıydı?”
“Daha ötesi olmazdı” dedi, devam etti:
“Cumhuriyet’in bir gazete olarak başlıca amacı
devrimlerin yerleşmesini sağlamak, geleceğe
taşımaktı. Ticari bir amaç gütmedi, güdemezdi.
Genlerinde, yapılarında böyle bir şey yoktu. Bizim
başlıca gücümüz ideolojimiz ve okurumuz.”
Gazetenin iç kurul toplantılarında da benzer
konu açılırsa, İlhan Abi söze şöyle girerdi:
“Arkadaşlar Cumhuriyet’in sahibi çalışanları ve
okurlarıdır. Böyle bir gazete dünyada yok.”
Nadi ailesinin bütün değerleriyle bütünleşerek
Cumhuriyet’in sahipliğini üstlenen İlhan Selçuk’un
oluşturduğu iklim, tıpkı dünyayı koruyan ozon
tabakası gibidir...
Cumhuriyet’i koruyacak, güçlendirecek yeni on
yıllara taşıyacaktır.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Bu sözün anlamı nedir: Demek ki bugüne dek
akıllı politikalar izlenmediği için terör def
edilememiş!
Bir başka incisi daha var Çankaya’nın: “PKK
panik içinde” diyor...
Panik içindeki PKK dağdaki karakollarımızı
vuruyor. Panik içinde PKK İstanbul gibi kentte
saldırıyor. Nasıl paniklemekse?
Asıl panikleyen devlet. Devleti yönetenler.
Sorumlu olan hükümet.
Terörle mücadelede ne yapacağını hâlâ
bilemeyen, her terör dalgasından sonra yeni
mücadele yolları arayan ve.. bulamayan bu
hükümet!
Terörle mücadelede kararlıyım diyor hükümet.
Sonuç: Terör kan izleri bırakarak yoluna devam
ediyor...
Bir ortak akıl lafıdır gidiyor.
Bütün partilerin katılımı, üniversiteden sivil
toplum örgütlerine değin hemen her kesimin
katılımıyla ortak akıl oluşturmak?
Örneğin TÜSİAD gibi kurumlar, kuruluşlar zaten
ortak akıl açıklamaları yapıyor.
Geniş bir yelpazede açıklamalar yapılıyor;
örneğin eski DYP milletvekili, ama TÜSİAD
kulislerindeki açılımlarına göre BDP’li olmaya aday
Sedat Aloğlu, çözüm aşamasında İmralı ile
masaya oturulmasını, anayasaya bu ülkeyi
Türklerle Kürtlerin kurduğu ifadesinin eklenmesini,
bölgeye özerklik verilmesini öneriyor. Ortak akıl bu
ise; işte size ortak akıl!
Hükümet hâlâ arayışlar içinde.
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın “sınır
düzenlemeleri” ile ilgili açıklamaları hükümette de
güvenlikle ilgili toplantılarda da bir plan, program
üzerinde -kararlılık dışında- bir uzlaşmaya
varılamadığı izlenimi veriyor.
Güney sınırlarımızı geriye mi çekeceğiz, yoksa
sarp dağların ötesinde Irak ovalarında 10 veya 60
km. derinliğinde Kuzey Irak’taki PKK varlığı sona
erinceye kadar Türk askerinin bulunduğu bir
tampon bölge mi istiyoruz? Belli değil. Yeni bir
konu da değil.
Değil tampon bölgeye olanak sağlamak...
1990’larda TSK’nin Kuzey Irak topraklarında 40
km. içeri girerek yaptığı bir operasyona bile
Başkan Clinton’dan öyle sert tepkiler geldi ki..
asker kısa sürede geri çekilmek zorunda bırakıldı...
Washington, Mesut Barzani’yi öne sürerek Irak
savaşında da Kuzey Irak’ta karakol görevi yapan,
PKK hareketlerini kontrol eden sayısı az Türk
birliklerinin çekilmesini dayatmadı mı?
Bugüne kadarki deneyimler terör sorununun
çözüm yollarını sadece içeride değil, dışarıda da
aramak gerektiğini bir kez daha anımsatıyor.
Askerin teröristleri Kuzey Irak’ta kovaladığı son
olaylardan sonra Davutoğlu’nun “Kak” ağabeyi
Mesut’tan ve Bağdat hükümetinden gelen
açıklamalar yalnız sınır ötesi harekâta değil,
Türkiye’nin tampon bölge isteğine de sıcak
bakmadıklarını duyumsatıyor.
Bağdat’tan da Erbil’den de yine aynı masallar:
Irak toprakları komşu saldırı için kullanılamaz!
Bağdat’a temizle PKK’yi diyorsun. Gücüm yok
diye başlıyor, Barzani’ye topu atıyor. Barzani tek
bir Türk askerinin “özerk topraklarında”
görülmesine asla izin vermeyeceğini, savaşacağını
söylüyor.
ABD’ye işgalci askerin Irak’ta, Cenevre
anlaşmasına göre temizle PKK’yi diyorsun. Bin
dereden su getiriyor. Önce askersel bir harekete
girişmesinin olanaksızlığını öne sürdü; sonra
Barzani ile savaş çıkar. Bölge karışır falan filan gibi
bahanelerle uyuttu, (uyutuyor) Ankara’yı.
Eee tabii ABD, PKK’nin düşmanıdır.
Dost Türkiye’ye anlık istihbarat gibi kimi
yardımlar yapıver.. işte teröre karşı işbirliğinin,
dostluğun somut örneği!
İçeride asker her zorluğa göğüs geriyor. PKK ile
savaşıyor.
Çözümün önemli ayağı dışarıda ama bu
hükümetle olanaksız.
Bölgede benden başka büyük yok diye övünen
Başbakan RTE:
K. Irak’ta tampon bölgeye... PKK varlığını çözün
ya da çözmeme ses çıkarmayın diyebiliyor mu
Bağdat’taki hükümete ve Mesut Barzani’ye ve
hatta Washington’a?
Bu cesareti gösterebilmek için hükümette yürek
ister, bir.
Diplomatik maharet ister, iki.
Bu hükümette ne Bağdat’a, ne Barzani’ye ne de
Washington’a gerçeği dayatacak kararlılık yok, bu
da üç!
Dört? Bu kafalarla ne yazık ki terör daha çoook
can alır, can yakar!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 26 HAZİRAN 2010 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Haziran
Oslo B 21
Helsinki Y 15
Stockholm Y 18
Londra PB 23
AmsterdamB 21
Brüksel PB 25
Paris Y 17
Bonn B 27
Münih Y 28
Berlin A 24
Budapeşte Y 20
Madrid Y 23
Viyana Y 22
Belgrad Y 21
Sofya B 17
Roma Y 23
Atina PB 24
Zürih Y 25
Moskova B 32
Aşkabat A 29
Taşkent A 31
Bakû A 31
Bişkek B 22
Tiflis A 32
Kahire A 31
Şam PB 28
İstanbul Y 26
Edirne PB 26
Kocaeli Y 26
Çanakkale PB 24
İzmir PB 29
Manisa B 30
Denizli B 29
Zonguldak Y 23
Sinop Y 22
Samsun Y 21
Trabzon Y 24
Giresun Y 23
Ankara Y 25
Eskişehir Y 24
Konya Y 26
Sıvas Y 19
Antalya B 31
Adana Y 32
Mersin Y 30
Diyarbakır B 33
Şanlıurfa B 32
Mardin PB 30
Siirt PB 31
Hakkâri B 25
Van Y 23
Kars Y 23
Ülkemiz geneli
parçalı bulutlu,
Marmara’nın
doğusu, İç Anadolu,
Batı Akdeniz’in iç
kesimleri, Doğu
Akdeniz ile Doğu
Anadolu’nun kuzey
ve batısı, Van
çevreleri sağanak
ve gök gürültülü
sağanak yağışlı
geçecek. Yağışların
Orta Karadeniz,
Sinop, Kastamonu,
Karabük, Çankırı,
Yozgat ve Giresun
çevrelerinde
kuvvetli olması
bekleniyor.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
PKK’yi ABD Koruyor...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
ERDEM GÜL
Ankara - Hükümetten, “gayrimüs-
lim” kavramõnõ değiştirecek bir adõm
geldi. Devlet Bakanõ ve Başmüzakere-
ci Egemen Bağış, Avrupa Birliği Ge-
nel Sekreterliği’nin (ABGS) tüm res-
mi yazõşmalarõnda artõk “gayrimüs-
lim” yerine “farklı inanç grupları”
kavramõnõ kullanmaya başladõklarõnõ
açõkladõ.
“Gayrimüslim” kavramõnõn değiş-
tirilmesi talebi Bağõş’a, geçen yõl gör-
üştüğü Süryani Ortodoks Patrik Vekili
Yusuf Çetin tarafõndan iletildi. Bağõş,
bu talebin ardõndan “gayrimüslim”
yerine, ABGS bünyesinde yeni bir
kavram arayõşõna girdiklerini belirte-
rek şunlarõ söyledi:
“Sayın patriğin bu uyarısı bizi bu
değişikliği yapmak zorunda bıraktı.
Ben de sayın patriğin bu uyarısını
benimsedim. Sayın patrik, bu uyarı-
yı yaparken ‘Bizim konuştuğumuz
dil olan Aramicede de müslim inanan
anlamõna geliyor. Haliyle biz de bu
kavramõ kullanõyoruz. Bu yüzden bizi
gayrimüslim kavramõyla nitelendirdi-
ğinizde ‘inanmayan’ demiş oluyorsu-
nuz’ gerekçesini ifade etti. Dilbilim-
sel nitelikli bu açıklaması sayesinde
fark ettik ki bu kavramla hata yapı-
yoruz. Sayın patriğin uyarısı üzeri-
ne gayrimüslim yerine farklı inanç
grupları kavramını gündemimize
aldık. Hem bilimsel hem de teolojik
nitelikli bu uyarıyı ve gayrimüslim
yerine farklı inanç grupları kavra-
mını kabinedeki bakan arkadaşla-
rımla da paylaştım. Onlardan da
olumlu tepki geldi. ABGS’nin tüm
yazışmalarında bir süredir gayri-
müslim yerine farklı inanç grupları
kavramını kullanmaya başladık.”
Azınlık kavramında Lozan sorunu
Bağõş’õn, “Türkiye’de kimin kök-
lerinin daha eskiye dayandığının
araştırma konusu olduğunu, dolayı-
sıyla kimin azınlık kimin çoğunluk
olduğunun tartışmalı bir konu ol-
duğu” görüşüyle ‘azınlık’ kavramõna
da sõcak bakmadõğõ, bunun yerine da-
ha farklõ bir kavram kullanõlmasõnõ
doğru bulduğu öğrenildi. Ancak kav-
ramõn Lozan Antlaşmasõ’na dayanma-
sõ ve Lozan belgelerinde yer almasõ
nedeniyle ABGS yazõşmalarõnda azõn-
lõk yerine yeni bir kavram arayõşõna
gidilmediği belirtildi.
Karadeniz müziğinin sevilen sesi Kâ-
zım Koyuncu ölümünün 5. yılında Art-
vin’in Hopa ilçesindeki mezarı başında
ve İstanbul’da anıldı. Hopa’da Koyun-
cu’nun mezarını çiçeklerle süsleyen se-
venleri, onunla ilgili anılarını anlattı. An-
ma törenine, Gürcistan’dan “Laz ve
Megrel” isimli grubu ile İstanbu’daki
Kâzım Koyuncu Kültür Merkezi üyeleri
de katıldı. Anma töreni, sanatçının şarkı-
larının söylenmesinin ardından sona er-
di. İstanbul Taksim’deki Mis Sokak’ta
dün akşam saatlerinde “Bu ölüm değil
yıkımdır” pankartı açarak toplanma-
ya başlayan Kâzım Koyuncu’nun se-
venleri de Trabzonspor formaları ve
ellerinde Koyuncu’nun fotoğrafları ile
tulum eşliğinde Galatasaray Meyda-
nı’na dek yürüdü. Yürüyüş boyunca
sık sık “Denizin çocuğu Kâzım Koyun-
cu”, “Katil Çernobil, bu kaçıncı
ölüm”,“Kâzım ölmedi, İstiklal’de yaşı-
yor” sloganları atıldı. Hazırlanan açık-
lamayı okuyan Sinan Avseren “Kâzım
Koyuncu’da fobim dediği kanser has-
talığından yaşamını yitirdi. Şimdi bu-
radan onunda istediği gibi bir kez da-
ha haykırıyoruz: Hidroelektrik sant-
rallara, doğanın katledilmesine, Ha-
sankeyf’in, Munzur’un yok edilmesine
karşıyız” dedi. Yeniden yürüyüşe ge-
çen grup, Tünel Meydanı’nda bir süre
yere oturarak Koyuncu’nun parçaları-
nı hep bir ağızdan seslendirdi.
Hükümet bundan sonra ‘farklõ inanç gruplarõ’ kavramõnõn kullanõlacağõnõ açõkladõ
‘Gayrimüslim’ açılımı
MEHMET MENEKŞE
SİVAS - Pir Sultan Ab-
dal’õ anma etkinlikleri bugün
Sivas’ta Pir Sultan Abdal’õn
köyü Banaz’da başlõyor.
Etkinliklerde Arif Sağ, Ali
Kızıltuğ, Gülcihan Koç,
Hikmet Karadeniz, İsmail
Kaya, Ali Sultan’õn da ara-
larõnda bulunduğu 20 halk
ozanõ, türkü ve deyişler ses-
lendirecek. Etkinliğin birinci
gününde Emel Sungur’un
yöneteceği “Alevi Çalıştay-
ları ve Gelinen Sürecin De-
ğerlendirilmesi” konulu pa-
nele Arif Sağ, Doç. Dr. Ali
Yaman, Muharrem Erkan,
Esat Korkmaz konuşmacõ
olarak katõlacak. Etkinliğin
ikinci gününde ise türkü ve
deyişler eşliğinde semah
gösterileri yapõlacak ve İs-
mail Ateş’in yönettiği, Sela-
hattin Özel, Doç. Dr. Ah-
met Taşgın, Hüseyin Dede-
kargınlıoğlu, Hamza Ak-
süt’ün konuşmacõ olarak ka-
tõlacağõ “Alevi ocaklarının
işlevi bağlamında Alevi
Bektaşi kurumları” konulu
bir panel gerçekleştirilecek.
Gökçek’e
metro kıyağı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - TBMM
Genel Kurulu’nda Kara-
yollarõ Genel Müdürlü-
ğü’nün teşkilat ve görev-
leri ile ilgili tasarõ görü-
şülürken, büyükşehirler-
de yarõm kalan metrolarõn
Ulaştõrma Bakanlõğõ ta-
rafõndan tamamlanmasõ-
na ilişkin önerge kabul
edildi. CHP Grup Baş-
kanvekili Akif Hamza-
çebi bu düzenlemeyi
“Melih Gökçek patentli
partizan önerge” diye
nitelendirirken “Ankara
Belediyesi’ne Hazine’ye
olan borçlarını da sora-
lım” dedi.
TBMM Genel Kuru-
lu’nda önceki gün ak-
şamki görüşmeler sõra-
sõnda tasarõda bazõ deği-
şiklikler yapõldõ. Tasarõya
önergelerle eklenen yeni
maddelere göre bazõ be-
lediyeler tarafõndan ya-
põmõna başlanan ancak
bitirilemeyen metro ve
benzeri raylõ sistemlerin
yapõmõnõn Ulaştõrma Ba-
kanlõğõ’nca tamamlan-
masõ amaçlanõyor. Ham-
zaçebi, önergenin “An-
kara Büyükşehir Bele-
diyesi patentli” olduğu-
nu vurgulayarak “Sayın
Başbakan’a, Sayın Ba-
kan’a sormak gerekir:
Siz diğer kentlere eşit mi
davranıyorsunuz, kendi
belediyelerinize dav-
randığınız gibi? Parti-
nizden olmaması nede-
niyle dışladığınız bele-
diyeler için ne söyleye-
ceksiniz? Mersin Bü-
yükşehir Belediyesi de-
falarca Başbakan’a pro-
je sunduğu halde bu
projesi kabul görme-
miştir. Ankara Büyük-
şehir Belediyesi’ne de
‘Şu Hazine’ye olan borç-
larõnõ ödedin mi? Ne za-
man ödeyeceksin’ diye
de soralım” dedi.
Pir Sultan Abdal anõlõyor
Tercüman yayınına ara verdi
Haber Merkezi - Akşam ve Güneş gazetesiy-
le birlikte Çukurova Grubu bünyesinde yayõn ya-
pan Tercüman gazetesi dün son kez okuycularõy-
la buluştu. Gazetenin genel yayõn yönetmeni
Ufuk Büyükçelebi, Tercüman’õn kapanmadõğõnõ
yayõnõna ara verdiğini açõkladõ. Büyükçelebi, ça-
lõşanlarõn mağdur edilmeyeceğini alacaklarõnõn
son kuruşuna kadar ödeneceğini söyledi.
AKP Kayseri il yönetimi istifa etti
Haber Merkezi - AKP Kayseri il yönetimi,
Genel Merkez’den gelen telkin sonucu istifa etti.
İl Başkanõ Mahmut Cabat ve yönetim kurulu
üyeleri uzun süreden beri genel merkezin istifa
yönündeki çağrõlarõna yanõt vermemişti. İl Ba-
kanlõğõ’na GESİAD eski il başkanõ Kent Konseyi
Başkanõ Ömer Dengiz veya MÜSİAD İl Başkanõ
İsmail Ruhlukürçü’nün getirilmesi bekleniyor.
Fotoğraf:ALİAÇAR
Kâzım Koyuncu unutulmadı