Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
26 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 17
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Ortak Akıl Geliştirmek...
Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı
çıkaramaz ya.. Çok keskin bir dönüşle hortlayan
terör karşısında, kimilerimiz demokratik açılımın
açılamaması üzerinden, kimilerimiz Erdoğan
hükümetlerinin epeyce yüzlerine gözlerine
bulaştırmış oldukları Ortadoğu poltikalarının son
virajlarının ardından, dış odakların da iştahları
kabarmış olarak işin içine burunlarını
sokmalarının da tırmandırıcı etkisi üzerinden..
geleceğimizi kurtarabilme adına, nedenler,
önlemler öncelikleri üzerinden kafa patlatıp
duruyoruz...
Türkiye’nin tüm olumsuzluklara karşın,
toplumsal refleksleri, birikimleriyle “ortak akıl
geliştirme” arayışları öne çıkıyor. Biri ülke
çapında örgütlü, diğeri Güneydoğu eksenli STK
örgütlerinin bir araya gelişleri, çağrıları bu
anlamda nefes aldırıcı.
Yine de ülke çapında STK’lerin uzlaşma
sağladıkları ortak duyurunun “terörün şiddetle
kınanması, demokratik adımlardan geri
dönmeme” ile sınırlı kalmış olması, bu genel,
mezhebe göre de yorumlanabilecek iki
kavramın ötesinde, sivil toplum
örgütlenmelerinin görüşlerinde önemli çerçeve
farklılıklarının olduğunun göstergesi. Diyarbakır
merkezli sivil toplum örgütlenmelerinin
“silahların kullanılmaması” ortak çağrısı aynı
gerçekçi bakış açısıyla, barış adına yaptırım,
baskı gücü daha bir zayıf içerik taşıyor.
Ortak akıl geliştirmek bu ağır çıkamazda sihirli
tek formül, reçete olsa da, ortak akıl
geliştirmenin gerçekçi kalın çizgileri üzerinde,
evrensel standartlarda buluşulamaz, dürüstçe
ayrımcı, kirli çıkarlar hesaplarından arınılamazsa
hiçbir işe yaramaz...
Şimdi biraz daha dürüstçe, yürekli, ayrımcılık
kavramı, olmazsa olmazlar üzerinden
konuşabilmeyi deneyelim.. Örneklemeleri aynı
sorun üzerinden, geçmişte yaşadığımız
tanıklıklarla vererek, olmazlara ilişkin kimi
çerçeveleri çizmeye çalışalım.. Özal iktidarında
PKK terörünün atağa geçtiği günlerde, sıcak
çatışmaların, dökülen kanların çok öne çıktığı bir
süreçte İnsan Hakları Derneği merkez, şube
yönetim kurulu üyeleri, kalabalık bir grup aydın
bölgedeyiz.. Kimi anlar uzaktan çatışmaları
izleyen noktada, kimi anlar gündüz ateş hattının
ortasında hedef olmamak üzere önümüz
arkamız askeri koruma konvoyları ile, sürekli
aramalardan geçerek yol almaktayız...
Jirki Dağları’nın bir yanı dik yamaç, bir yanı
uçurum, dar yollarında karşıdan gelen askere
yiyecek taşıyan kamyonun üstünde her an
pusuya düşme, ölüm tehdidi altında, gözleri
fıldır fıldır, bir hareketi atlamamak üzere
çevresini tarayan, elindeki makinelinin yönünü
de aynı hızla dolandırıp duran askerin gözleri
bunca yıl sonra belleğimde. Güvenlik
gerekçesiyle boşaltılan köylerden indirilmiş Jirki
aşiretinin üyeleri, barınacak yerleri olmadığı için,
meraların da kapatılmış olmasıyla bağlantılı
satılmış hayvanlara ait akrabalarının ahırlarında
barınıyor...
Türkçe bilmeyen, çevirmen aracılığı ile konuşan
bir kadın, evlerini basan askerlerin buğday, şeker
torbalarını birbirlerine karıştırdıklarını, köylerini terk
etmeye zorlandıklarını, açlıkla yüz yüze
bırakıldıklarını.. korkuyu delmiş olarak komutan
yanımızda iken anlatıyor. Komutan, kocasının
nerede olduğunu sormamızı istiyor. Soruyu
gülerek yanıtsız bırakıyor. Komutan, kocasının
Apo’nun yanında olduğunu, köyün terör
eylemcilerine, ama baskı altında ama gönüllü
sürekli erzak yardımı, habercilik yaptığını söylüyor.
Köylerin boşaltılmasının temel gerekçesi güvenlik,
ancak devletin dağdan, köyünden indirdiği
vatandaşını akrabasının ahırında çaresiz bırakma
lüksü var mı?
Güvenlik sağlanması koşullarında geçici mola
verdiğimiz bir askeri karakolda, Kürt kökenli
dernek yöneticisi arkadaşlarım duvarda
gördükleri bir afişi çok haklı bir tepki içinde
gizliden gösteriyorlar; yeni gelmiş askerlere
eğitim, motivasyon amaçlı olduğu besbelli afişte
çizilmiş asker görüntülerinin altında, “Avcısın
sen, ava giderken avlanma, iyi avlar...”
sözcükleri var.. Arkadaşların isyanı yanıt
verilemeyecek kadar haklı ve yalın: “Biz av
mıyız?”
Derken alacakaranlık bastığı için güvenlikli
yola devam edebilmemizin koşullarının pazarlığı
başlıyor.. Karakol komutanı belirlenmiş önlü
arkalı güvenlik araçları eşliğinde ancak yola
çıkma izni verebileceklerini, en sıcak çatışma
bölgelerinden birinde olduğumuzu söylüyor.
Kürt kökenli dernek yöneticisi kimi arkadaşlar
ışıklı araçların aynı zamanda saldırı çağrısı
anlamını taşıdıklarını, ötekilerin bizim konvoydan
haberli oldukları, dolayısıyla risk altında
olmadığımızı kulağıma fısıldıyor, bu gerçeği
açıklamadan komutanı ikna etmemi istiyorlar.
Komutan bu koşullarda karakolda kalmamızı
öneriyor, “Olmaz her an baskın olabilir” uyarısını
alıyorum...
Zaten ayrımcılığın değil kendisinin,
düşüncesinin bile bağışlanamayacağı insan
hakları algılanmasında, sürekli “Apocu
kardeşim, Kürdistan” kavramlarının
kullanılmasından kaynaklanan ilkesel ayrışma
yaşanıyordu. Barış konvoyu içinde
tanıklıklarımız, yaşadıklarımızdan sonra bu
ayrışma, hızla cepheleşmeye dönüştü...
soner@cumhuriyet.com.tr
Dört yõl küçük bir kabinde, tozdan göz gözü görmeyen bir ortamda çalõşan işçiler dramlarõnõ anlattõ
Dramõn adõ silikozisMUSTAFA ÇAKIR
ANKARA - Kot kumlama işinde çalõştõklarõ
için silikozis hastalõğõna yakalanan işçiler, ken-
dilerine “maluliyet maaşı” bağlanmasõ için 3
gün boyunca Abdi İpekçi Parkõ’nda eylem yap-
tõ. Eyleme katõlan 21 işçinin adresi aynõydõ. Bin-
göl’ün Karlõova ilçesi Taşlõçay köyü...
Terör nedeniyle köylerini terk ederek çalõşmak
için İstanbul’a giden işçilerin tamamõ silikosiz
hastalõğõna yakalandõ. Köyde 300 silikozis has-
tasõ bulunuyor. Hiçbir önlem alõnmadan günde
12 saat toz içerisinde çalõştõrõldõklarõnõ belirten
işçiler, “Kumlamanın hastalık yapacağını
bilmiyorduk. Kandırdılar bizi. Şimdi oksijen
tüpüne bağlı yaşıyoruz. Çalışamıyoruz, yü-
rüyemiyoruz” diyerek bir an önce emeklilik iş-
lemlerinin yapõlmasõnõ istedi.
Türkiye’de yaklaşõk 2 bin silikozis hastasõ bu-
lunuyor. Bu kişilerden 600’ünün hastalõklarõ ile-
ri aşamalarda. Kot Kumlama İşçileri Dayanõş-
ma Komitesi’nden Engin Bodur’un verdiği bil-
giye göre şimdiye kadar 39 işçi bu hastalõktan ya-
şamõnõ yitirdi. Bodur, silikozis hastasõ işçilere ma-
luliyet maaşõ bağlanmasõnõ istediklerini söyledi.
Bakanlar Kurulu kararõ ile silikozis hastasõ işçilere
ücretsiz tedavi olanağõ getirildiğini belirten Bo-
dur ancak bu hastalõğõn tedavisinin olmadõğõnõ
vurguladõ. Hastanede sadece yatak için para alõn-
madõğõnõ, oksijen ve ilacõn paralõ olduğunu an-
latan Bodur, emeklilik için hasta işçilerden iş-
vereni bulmalarõ ve kumlama işinde çalõştõğõnõ
ispatlamalarõnõn istendiğine dikkat çekti. Bunun
olanaklõ olmadõğõnõ anlatan Bodur, büyük fir-
malar ile işçiler arasõnda en az 3 tane taşeron şir-
ket bulunduğunu, ayrõca işçilerden birçoğunun
da sigortasõz çalõştõrõldõklarõnõ vurguladõ.
Köyü terk etmek zorunda kaldılar
Eyleme katõlan Said Gündoğdu 47 yaşõnda.
Bingöl’ün Karlõova ilçesi Taşlõçay köyünden ça-
lõşmak için İstanbul’a gelmiş. 4 yõl çalõştõktan son-
ra işten ayrõlmõş, 2005’te hasta olduğunun far-
kõna varmõş. Gündoğdu, çalõştõğõ yeri de şöyle
anlatõyor: “Küçük bir kabindi. Tozdan göz gö-
zü görmezdi. Özel giysilerden verilmezdi.
Sadece bezle ağzımızı kapatırdık. 1994’te 40
bin koyun vardı köyümüzde. Terör nedeniyle
hepsini satmak, köyü terk etmek zorunda kal-
dık. İstanbul’a gittik çalışmak için. Kandır-
dılar bizi. 12 saat çalışıyorduk. Şimdi oksije-
ne bağlı yaşıyoruz. Çalışamıyorum, yüreye-
miyorum bile...”
Vedat Yıldırak da Said Gündoğdu ile aynõ
köyden. 26 yaşõnda. O da çalõşmak için İstanbul’a
gitmiş. Aynõ köyden 26 yaşõndaki Ergin Yetkin
15 yaşõnda, 22 yaşõndaki Oktay Oral ile Şahin
Oral 12 yaşõnda İstanbul’da aynõ işi yapmõşlar.
Hepsi de hastalõğa yakalanmõşlar. Akyürek
2004’te 20 yaşõnda ölünce köylerindeki herkes
gibi onlar da çalõşmayõ bõrakmõşlar.
PKK teröründen kaçtõlar, çalõşma yasalarõnõ hiçe sayan kâr hõrsõna yenilmiş
işveren ve taşeron terörüne kurban gittiler. Aynõ köyden 300 kişinin kot
kumlarken yakalandõğõ hastalõk için malulen emeklilik hakkõnõn şimdi kayõt dõşõ
çalõşanlara da umut olmasõ için uğraşõyorlar.
THY’NİN PİSTİ UZATILDI
Atatürk Havalimanõ’ndaki, “bakõm-onarõm ve
uzatma çalõşmalarõ” son aşamaya gelen “06-24
pisti” (kõsa pist), 30 Haziran’da hava trafiğine açõ-
lõyor. 210 milyon liraya mal olan pistin devreye gir-
mesi ve yapõlacak düzenlemelerle havalimanõndaki
yolcu kapasitesi kademeli olarak 50 milyona ula-
şacak. DHMİ’den verilen bilgiye göre, pis 2 bin
300 metreden 2 bin 600 metreye çõkarõldõ. Uygu-
lama ile saatlik 40 olan uçak iniş-kalkõş kapasi-
tesi 45’e çõkaracak. (ÖZCAN YAŞAR)
TAV’IN RAPORU SERGİ OLDU
TAV Havalimanlarõ Holding, 2009 Faaliyet Raporu’nun temasõ olan
ve çalõşanlarõn çocuklarõnõn objektifine yansõyan havalimanõ ka-
relerinden oluşan “Geleceğimizden Kareler” fotoğraflarõnõ sanat
platformu TAV Galeri’ye taşõdõ. Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğ-
rafçõlõk Bölümü ile geliştirilen ve çocuklarõn gözüyle havalimanlarõnõ
anlatan projenin fotoğraflarõ TAV Galeri’de ziyarete açõldõ. “Ser-
ginin açõlõşõnõ, Devlet Hava Meydanlarõ İşletmesi Genel Müdürü Or-
han Birdal ve TAV Havalimanlarõ Holding İcra Kurulu Başkanõ M.
Sani Şener yaptõ. Öte yandan TAV, Maldivler Cumhuriyeti’nin baş-
kenti Male’de yapõlacak havalimanõ ihalesi için teklif sundu.
ATLASJET- KTHY EVLİLİĞİ ÇABUK BİTTİ
Atlasjet Havayollarõ, Kõbrõs Türk Hava Yollarõ (KTHY) ile işbirli-
ği görüşmelerini durdurduğunu açõkladõ. Atlasjet’in Airporthaber.com
sitesindeki açõklamasõnda, “Şirket çalõşanlarõ ve yöneticileri ile en
üst seviyede işbirliği içinde olabilmesi ile aşõlabilecek bu tür şirket
kurtarma krizinde, çalõşanlarõn bizlerle dayanõşma içinde olmadan,
sadece tek taraflõ iyi niyetli çabalarõmõzla, bu işte başarõlõ olama-
yacağõmõz son derece aşikârdõr. Bu nedenle gelinen noktada Kõbrõs
Türk Hava Yollarõ ile bir işbirliği görüşmelerimizi durdurma kara-
rõ aldõk” denildi. Teklif verildiği tarihte uçuşlarõn sürdüğünün ha-
tõrlatõldõğõ açõklamada, şirketin verilerine ulaşõlamadõğõ dile getirildi.
Nahcõvan-İstanbul arasõna vuslat köprüsü
SİBEL BAHÇETEPE
NAHÇIVAN - THY’nin alt markasõ AnadoluJet, Sabiha
Gökçen Uluslararasõ Havalimanõ’ndan Nahçõvan Özerk Cum-
huriyeti’ne 24 Haziran’da doğrudan uçuşlara başladõ. Hafta-
da üç gün karşõlõklõ yapõlacak uçuşlar İstanbul’dan salõ, per-
şembe ve cumartesi günleri saat 23.15’te, Nahçõvan’dan ise
çarşamba, cuma ve pazar günleri saat 06.00’da yapõlacak.
2008 yõlõnda 5 uçaklõk filosuyla 20 noktaya uçuş düzenle-
yen AnadoluJet’in ağustos ayõ itibarõyla 22 uçaklõk filoya ula-
şacağõ, Ankara ve İstanbul Sabiha Gökçen’den yurtiçi ve yurt-
dõşõnda toplam 40 noktaya sefer düzenleyeceği kaydedildi.
Sabiha Gökçen-Nahçõvan uçuşunun ilki önceki gün Türki-
ye’den bir grup basõn mensubu ve AnadoluJet yetkililerinin
katõlõmõyla önceki gün gerçekleştirildi. AnadoluJet uçağõnda
yer alan heyeti, Nahçõvan Devlet Başkanõ 1. Muavini Azer Zey-
nalov, Türkiye’nin Nahçõvan Başkonsolosu Ayhan Enginar,
Türkiye’nin Bakû Büyükelçisi Hulusi Kılıç ve diğer yetkili-
ler Uluslararasõ Nahçõvan Havaalanõ’nda karşõladõ. Törende
konuşan THY Bölgesel Uçuşlar Başkanõ Sami Alan, ger-
çekleştirilecek seferler sayesinde Nahçõvan’a Türk işadam-
larõnõn gelebileceğini, kültürel ve sosyal kaynaşmada yeni bir
trafik oluşacağõnõ söyledi.
THY Genel Müdür Yardõmcõsõ Orhan Sivrikaya, seferle-
rin Nahçõvan ile Türkiye arasõndaki dostane ilişkileri daha da
geliştireceğini vurgulayarak, “Nahçıvan hattı Anadolu-
Jet’in yurtdışı açılımında önemli bir adım olarak görül-
mektedir” açõklamasõnõ yaptõ.
Otonun
devleri üretimi
durduruyor
Ekonomi Servisi - Tofaş ve OYAK
Renault, temmuzdan itibaren
bakõm-onarõm ve yõllõk izinler
nedeniyle değişik sürelerle
üretimlerini durduracak. AA
muhabirinin aldõğõ bilgiye göre,
Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde
kurulu OYAK Renault’da çalõşan 4
bin 610 işçi, 26 Temmuz-23
Ağustos tarihleri arasõnda üretim
yapmayacak.
Bu süreçte, bakõm-onarõm
bölümünde görevli belli sayõdaki
personel, çalõşmalarõnõ sürdürecek.
“Fluence”, “Symbol”, 3 ve 5 kapõlõ
“Clio” ve “Clio Grand Tour” üreten
OYAK Renault, üç vardiyalõ
çalõşma sistemini sürdürüyor.
Hafif ticari araç segmentindeki
“Doblo”nun yanõ sõra Peugeot ve
Citroen markalarõnõ bünyesinde
barõndõran Fransõz PSA Grubu ve
Fiat için “Mini Cargo” ile “Linea”
ve “Albea” üreten Tofaş’ta da 5 bin
600 işçi, 26 Temmuz-16 Ağustos
tarihleri arasõnda yõllõk izin
yapacak. Bakõm-onarõm için
yaklaşõk 1000 personel çalõşmayõ
sürdürecek.
Alacaklar 1 Temmuz’u
bekliyor
Araç alõmõnda sõfõr kilometre
araçlarõna binmek için tüm
hazõrlõklarõnõ tamamlayan
tüketiciler, motorlu taşõtlar
vergisinin ilk taksitini ödememek
için, otomobil hayallerini 1
Temmuz’a erteliyor. Temmuzda
ödenen ilk taksitler 202 ile 1345 lira
arasõnda değişiyor.
Taşlama işçisine umut aranıyor
AYŞE SAYIN
ANKARA - Kayõt dõşõlõğõn en yo-
ğun olduğu “kot taşlama” işinde ça-
lõşan ve ölümcül silikozis hastalõğõna
yakalanlar, başta “malulen emekli”
olmak, sosyal güvenlik şemsiyesi al-
tõna alõnabilmek için geçen hafta ka-
põsõnõ çaldõklarõ Meclis’ten “somut”
bir çözüm sözü alamazken CHP İs-
tanbul Milletvekili Çetin Soysal, dok-
tor raporuyla hastalõğõnõ kanõtlayanlara
“malulen emeklilik” yolunu açacak
yasa önerisi hazõrlõyor.
Hafta başõnda Ankara’ya gelen ve
seslerini duyurabilmek için Abdi İpek-
çi Parkõ’nda “kamp kuran”, Meclis’te
siyasi parti gruplarõnõ ziyaret ederek,
sorunlarõna çözüm isteyen silikozis
hastasõ kot taşlama işçileri için hükü-
met, “iyileştirme yaptık ancak emek-
lilik veya maaş bağlanmasına yasal
mevzuat engel” gerekçesiyle somut
bir çözüm sunamadõ. Çalõşma Ba-
kanlõğõ, büyük bölümü merdiven altõ
işletme olarak bilinen ve taşeron ola-
rak çalõşmõş silikozis hastasõ işçilerden,
çalõştõklarõ yerleri kanõtlamalarõ halinde
“malulen emeklilik” hakkõ sağlandõğõ
ve sağlõk hizmetlerinden yararlandõ-
rõldõğõ açõklamasõ yapmasõna karşõn,
sektördeki işçilerin büyük bölümü, o
işyerlerinde çalõşõrken hastalõğa ya-
kalandõklarõna ilişkin belge olmadõğõ
için hem emeklilik haklarõndan yok-
sun hem de sağlõk hizmetlerine ulaş-
mada geç kalõyor.
CHP’li Çetin Soysal, Ocak 2009’da
Meclis araştõrma önergesi verdiğini,
ancak bu güne kadar Meclis günde-
mine alõnmadõğõna dikkat çekti.
Bu konuda hazõrlayacağõ yasa öne-
risini önümüzdeki hafta TBMM Baş-
kanlõğõ’na sunmayõ planladõğõnõ anla-
tan Soysal, yasa önerisinin özürlüle-
re, yardõma muhtaç yaşlõlara nasõl
maaş bağlõyorsa, aynõ kapsamda has-
talõğõnõ kanõtlayanlara da “malulen
emeklilik” ya da başka bir ad altõnda
belli miktarda maaş bağlanmasõnõ içe-
receğini söyledi.
ARDAHAN MERKEZİ TÜİK’İ DOĞRULAMIYOR
SELDA GÜNEYSU
KARS - Türkiye İstatistik Ku-
rumu, Ardahan’õ işsizliğin en dü-
şük olduğu iller arasõnda gösterdi
ancak kentin merkezinde işsiz on-
larca gencin doldurduğu kahve-
haneler bu veriyi doğrulamõyor.
Ardahanlõlara göre kentte her 5
kişiden biri işsiz. İlde en büyük ge-
çim kaynağõnõn hayvancõlõk oldu-
ğunu belirten Ardahanlõlar, ken-
tin işsizlik nedeniyle her geçen gün
biraz daha Batõ’ya göç verdiğini
vurguluyor. Ardahanlõ yurttaşlar iş-
sizlikle ilgili şunlarõ söylüyor:
Ercan Sarıyer (Esnaf): İlimiz,
Türkiye’nin en ücra köşesinde yer
aldõğõ için devletten yeterli destek
görmüyor. Ardahan’daki halk,
devletin nöbetçisi durumunda. İn-
sanlar hayvancõlõkla geçimini sağ-
lõyordu. Ancak et ithalatõ ile birlikte
buradaki hayvancõlõk da dibe vur-
du. Eğitim de 15 yõldõr çok kötü.
Ardahan geçmişte okur-yazar ora-
nõnõn en yüksek olduğu yerdi. Es-
kiden öğrenciler Cilavuz Köy En-
titüsü’ne giderlerdi. Şimdi polislere
bile öğretmenlik yaptõrõyorlar.
Murat Erkoç (Tekstille uğra-
şõyor): Kentteki iş olanaklarõ çok
sõnõrlõ olduğundan, okulunu bitiren
Batõ’ya göç ediyor. İş bulacakla-
rõnõ düşünüyorlar. 10 yõl önce
hayvancõlõk ciddi gelir getiriyordu.
Şimdi o da yok.
Cengiz Arabul (İşsiz bir baba):
6 çocuğunun geçimini haftada bir
gün hayvancõlõk yaparak sağla-
maya çalõştõğõnõ söylüyor. “Kah-
vehanelerde bir bardak çayı 50
kuruş. Bir kilo sütü 40 kuruşa
satıyoruz. Bu gelirle çocukları
okutmaya çalışıyoruz” diyor.
İbrahim Koç: Kõşõn il il iş ara-
maya gidiyor. Kentteki gençlerin
yüzde 90’õ gibi.
İlk uçuşun ardından yapılan törende, her iki ülke temsilcileri kar-
şılıklı olarak birbirlerine çeşitli hediyeler verdi.
İşsizliğin nedeni özelleştirme
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - TÜİK’in tahmini iş-
sizlik raporunda 6 puanlõk artõşla ilk sõrada yer alan Ada-
na’da, işsizliğe istihdam kapõlarõnõn kapatõlmasõ ve özel-
leştirmelerin neden olduğu bildirildi. Türk-İş 4. Bölge
Temsilcisi Edip Gülnar, “Kriz işsizlikte etkili oldu ama
esas neden onlarca tekstil fabrikasõnõn kapanmasõ ve TE-
KEL, Sümerbank gibi kurumlarõn özelleştirilmesidir”
dedi. KESK Dönem Sözcüsü Güven Boğa da tarõmõn bi-
tirilmesine, 4-C dayatmasõna ve özelleştirilmelere tep-
ki gösterdi. Boğa, “Üreticilerin beli bükülürse, insan-
lar iş güvencesiz çalõştõrõlõrsa, ekmek kapõlarõ bir bir ka-
patõlõrsa sonuç bu olur” diye konuştu.
Türk-İş Genel Teşkilatlandõrma Sekreteri Cumail Ba-
kõndõ da “Türkiye’nin istihdam krizi yaşadõğõnõ ancak
bu sorunun aile bağlarõnõn güçlü olmasõ sayesinde sos-
yal patlamaya dönüşmediğini” söyledi.
İŞSİZLİK REKORUNA
TEPKİ:
CHP İstanbul Milletvekili Soysal, malulen emeklilik için yasa tasarõsõ hazõrlõyor