19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 26 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 17 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Ortak Akıl Geliştirmek... Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz ya.. Çok keskin bir dönüşle hortlayan terör karşısında, kimilerimiz demokratik açılımın açılamaması üzerinden, kimilerimiz Erdoğan hükümetlerinin epeyce yüzlerine gözlerine bulaştırmış oldukları Ortadoğu poltikalarının son virajlarının ardından, dış odakların da iştahları kabarmış olarak işin içine burunlarını sokmalarının da tırmandırıcı etkisi üzerinden.. geleceğimizi kurtarabilme adına, nedenler, önlemler öncelikleri üzerinden kafa patlatıp duruyoruz... Türkiye’nin tüm olumsuzluklara karşın, toplumsal refleksleri, birikimleriyle “ortak akıl geliştirme” arayışları öne çıkıyor. Biri ülke çapında örgütlü, diğeri Güneydoğu eksenli STK örgütlerinin bir araya gelişleri, çağrıları bu anlamda nefes aldırıcı. Yine de ülke çapında STK’lerin uzlaşma sağladıkları ortak duyurunun “terörün şiddetle kınanması, demokratik adımlardan geri dönmeme” ile sınırlı kalmış olması, bu genel, mezhebe göre de yorumlanabilecek iki kavramın ötesinde, sivil toplum örgütlenmelerinin görüşlerinde önemli çerçeve farklılıklarının olduğunun göstergesi. Diyarbakır merkezli sivil toplum örgütlenmelerinin “silahların kullanılmaması” ortak çağrısı aynı gerçekçi bakış açısıyla, barış adına yaptırım, baskı gücü daha bir zayıf içerik taşıyor. Ortak akıl geliştirmek bu ağır çıkamazda sihirli tek formül, reçete olsa da, ortak akıl geliştirmenin gerçekçi kalın çizgileri üzerinde, evrensel standartlarda buluşulamaz, dürüstçe ayrımcı, kirli çıkarlar hesaplarından arınılamazsa hiçbir işe yaramaz... Şimdi biraz daha dürüstçe, yürekli, ayrımcılık kavramı, olmazsa olmazlar üzerinden konuşabilmeyi deneyelim.. Örneklemeleri aynı sorun üzerinden, geçmişte yaşadığımız tanıklıklarla vererek, olmazlara ilişkin kimi çerçeveleri çizmeye çalışalım.. Özal iktidarında PKK terörünün atağa geçtiği günlerde, sıcak çatışmaların, dökülen kanların çok öne çıktığı bir süreçte İnsan Hakları Derneği merkez, şube yönetim kurulu üyeleri, kalabalık bir grup aydın bölgedeyiz.. Kimi anlar uzaktan çatışmaları izleyen noktada, kimi anlar gündüz ateş hattının ortasında hedef olmamak üzere önümüz arkamız askeri koruma konvoyları ile, sürekli aramalardan geçerek yol almaktayız... Jirki Dağları’nın bir yanı dik yamaç, bir yanı uçurum, dar yollarında karşıdan gelen askere yiyecek taşıyan kamyonun üstünde her an pusuya düşme, ölüm tehdidi altında, gözleri fıldır fıldır, bir hareketi atlamamak üzere çevresini tarayan, elindeki makinelinin yönünü de aynı hızla dolandırıp duran askerin gözleri bunca yıl sonra belleğimde. Güvenlik gerekçesiyle boşaltılan köylerden indirilmiş Jirki aşiretinin üyeleri, barınacak yerleri olmadığı için, meraların da kapatılmış olmasıyla bağlantılı satılmış hayvanlara ait akrabalarının ahırlarında barınıyor... Türkçe bilmeyen, çevirmen aracılığı ile konuşan bir kadın, evlerini basan askerlerin buğday, şeker torbalarını birbirlerine karıştırdıklarını, köylerini terk etmeye zorlandıklarını, açlıkla yüz yüze bırakıldıklarını.. korkuyu delmiş olarak komutan yanımızda iken anlatıyor. Komutan, kocasının nerede olduğunu sormamızı istiyor. Soruyu gülerek yanıtsız bırakıyor. Komutan, kocasının Apo’nun yanında olduğunu, köyün terör eylemcilerine, ama baskı altında ama gönüllü sürekli erzak yardımı, habercilik yaptığını söylüyor. Köylerin boşaltılmasının temel gerekçesi güvenlik, ancak devletin dağdan, köyünden indirdiği vatandaşını akrabasının ahırında çaresiz bırakma lüksü var mı? Güvenlik sağlanması koşullarında geçici mola verdiğimiz bir askeri karakolda, Kürt kökenli dernek yöneticisi arkadaşlarım duvarda gördükleri bir afişi çok haklı bir tepki içinde gizliden gösteriyorlar; yeni gelmiş askerlere eğitim, motivasyon amaçlı olduğu besbelli afişte çizilmiş asker görüntülerinin altında, “Avcısın sen, ava giderken avlanma, iyi avlar...” sözcükleri var.. Arkadaşların isyanı yanıt verilemeyecek kadar haklı ve yalın: “Biz av mıyız?” Derken alacakaranlık bastığı için güvenlikli yola devam edebilmemizin koşullarının pazarlığı başlıyor.. Karakol komutanı belirlenmiş önlü arkalı güvenlik araçları eşliğinde ancak yola çıkma izni verebileceklerini, en sıcak çatışma bölgelerinden birinde olduğumuzu söylüyor. Kürt kökenli dernek yöneticisi kimi arkadaşlar ışıklı araçların aynı zamanda saldırı çağrısı anlamını taşıdıklarını, ötekilerin bizim konvoydan haberli oldukları, dolayısıyla risk altında olmadığımızı kulağıma fısıldıyor, bu gerçeği açıklamadan komutanı ikna etmemi istiyorlar. Komutan bu koşullarda karakolda kalmamızı öneriyor, “Olmaz her an baskın olabilir” uyarısını alıyorum... Zaten ayrımcılığın değil kendisinin, düşüncesinin bile bağışlanamayacağı insan hakları algılanmasında, sürekli “Apocu kardeşim, Kürdistan” kavramlarının kullanılmasından kaynaklanan ilkesel ayrışma yaşanıyordu. Barış konvoyu içinde tanıklıklarımız, yaşadıklarımızdan sonra bu ayrışma, hızla cepheleşmeye dönüştü... [email protected] Dört yõl küçük bir kabinde, tozdan göz gözü görmeyen bir ortamda çalõşan işçiler dramlarõnõ anlattõ Dramõn adõ silikozisMUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Kot kumlama işinde çalõştõklarõ için silikozis hastalõğõna yakalanan işçiler, ken- dilerine “maluliyet maaşı” bağlanmasõ için 3 gün boyunca Abdi İpekçi Parkõ’nda eylem yap- tõ. Eyleme katõlan 21 işçinin adresi aynõydõ. Bin- göl’ün Karlõova ilçesi Taşlõçay köyü... Terör nedeniyle köylerini terk ederek çalõşmak için İstanbul’a giden işçilerin tamamõ silikosiz hastalõğõna yakalandõ. Köyde 300 silikozis has- tasõ bulunuyor. Hiçbir önlem alõnmadan günde 12 saat toz içerisinde çalõştõrõldõklarõnõ belirten işçiler, “Kumlamanın hastalık yapacağını bilmiyorduk. Kandırdılar bizi. Şimdi oksijen tüpüne bağlı yaşıyoruz. Çalışamıyoruz, yü- rüyemiyoruz” diyerek bir an önce emeklilik iş- lemlerinin yapõlmasõnõ istedi. Türkiye’de yaklaşõk 2 bin silikozis hastasõ bu- lunuyor. Bu kişilerden 600’ünün hastalõklarõ ile- ri aşamalarda. Kot Kumlama İşçileri Dayanõş- ma Komitesi’nden Engin Bodur’un verdiği bil- giye göre şimdiye kadar 39 işçi bu hastalõktan ya- şamõnõ yitirdi. Bodur, silikozis hastasõ işçilere ma- luliyet maaşõ bağlanmasõnõ istediklerini söyledi. Bakanlar Kurulu kararõ ile silikozis hastasõ işçilere ücretsiz tedavi olanağõ getirildiğini belirten Bo- dur ancak bu hastalõğõn tedavisinin olmadõğõnõ vurguladõ. Hastanede sadece yatak için para alõn- madõğõnõ, oksijen ve ilacõn paralõ olduğunu an- latan Bodur, emeklilik için hasta işçilerden iş- vereni bulmalarõ ve kumlama işinde çalõştõğõnõ ispatlamalarõnõn istendiğine dikkat çekti. Bunun olanaklõ olmadõğõnõ anlatan Bodur, büyük fir- malar ile işçiler arasõnda en az 3 tane taşeron şir- ket bulunduğunu, ayrõca işçilerden birçoğunun da sigortasõz çalõştõrõldõklarõnõ vurguladõ. Köyü terk etmek zorunda kaldılar Eyleme katõlan Said Gündoğdu 47 yaşõnda. Bingöl’ün Karlõova ilçesi Taşlõçay köyünden ça- lõşmak için İstanbul’a gelmiş. 4 yõl çalõştõktan son- ra işten ayrõlmõş, 2005’te hasta olduğunun far- kõna varmõş. Gündoğdu, çalõştõğõ yeri de şöyle anlatõyor: “Küçük bir kabindi. Tozdan göz gö- zü görmezdi. Özel giysilerden verilmezdi. Sadece bezle ağzımızı kapatırdık. 1994’te 40 bin koyun vardı köyümüzde. Terör nedeniyle hepsini satmak, köyü terk etmek zorunda kal- dık. İstanbul’a gittik çalışmak için. Kandır- dılar bizi. 12 saat çalışıyorduk. Şimdi oksije- ne bağlı yaşıyoruz. Çalışamıyorum, yüreye- miyorum bile...” Vedat Yıldırak da Said Gündoğdu ile aynõ köyden. 26 yaşõnda. O da çalõşmak için İstanbul’a gitmiş. Aynõ köyden 26 yaşõndaki Ergin Yetkin 15 yaşõnda, 22 yaşõndaki Oktay Oral ile Şahin Oral 12 yaşõnda İstanbul’da aynõ işi yapmõşlar. Hepsi de hastalõğa yakalanmõşlar. Akyürek 2004’te 20 yaşõnda ölünce köylerindeki herkes gibi onlar da çalõşmayõ bõrakmõşlar. PKK teröründen kaçtõlar, çalõşma yasalarõnõ hiçe sayan kâr hõrsõna yenilmiş işveren ve taşeron terörüne kurban gittiler. Aynõ köyden 300 kişinin kot kumlarken yakalandõğõ hastalõk için malulen emeklilik hakkõnõn şimdi kayõt dõşõ çalõşanlara da umut olmasõ için uğraşõyorlar. THY’NİN PİSTİ UZATILDI Atatürk Havalimanõ’ndaki, “bakõm-onarõm ve uzatma çalõşmalarõ” son aşamaya gelen “06-24 pisti” (kõsa pist), 30 Haziran’da hava trafiğine açõ- lõyor. 210 milyon liraya mal olan pistin devreye gir- mesi ve yapõlacak düzenlemelerle havalimanõndaki yolcu kapasitesi kademeli olarak 50 milyona ula- şacak. DHMİ’den verilen bilgiye göre, pis 2 bin 300 metreden 2 bin 600 metreye çõkarõldõ. Uygu- lama ile saatlik 40 olan uçak iniş-kalkõş kapasi- tesi 45’e çõkaracak. (ÖZCAN YAŞAR) TAV’IN RAPORU SERGİ OLDU TAV Havalimanlarõ Holding, 2009 Faaliyet Raporu’nun temasõ olan ve çalõşanlarõn çocuklarõnõn objektifine yansõyan havalimanõ ka- relerinden oluşan “Geleceğimizden Kareler” fotoğraflarõnõ sanat platformu TAV Galeri’ye taşõdõ. Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğ- rafçõlõk Bölümü ile geliştirilen ve çocuklarõn gözüyle havalimanlarõnõ anlatan projenin fotoğraflarõ TAV Galeri’de ziyarete açõldõ. “Ser- ginin açõlõşõnõ, Devlet Hava Meydanlarõ İşletmesi Genel Müdürü Or- han Birdal ve TAV Havalimanlarõ Holding İcra Kurulu Başkanõ M. Sani Şener yaptõ. Öte yandan TAV, Maldivler Cumhuriyeti’nin baş- kenti Male’de yapõlacak havalimanõ ihalesi için teklif sundu. ATLASJET- KTHY EVLİLİĞİ ÇABUK BİTTİ Atlasjet Havayollarõ, Kõbrõs Türk Hava Yollarõ (KTHY) ile işbirli- ği görüşmelerini durdurduğunu açõkladõ. Atlasjet’in Airporthaber.com sitesindeki açõklamasõnda, “Şirket çalõşanlarõ ve yöneticileri ile en üst seviyede işbirliği içinde olabilmesi ile aşõlabilecek bu tür şirket kurtarma krizinde, çalõşanlarõn bizlerle dayanõşma içinde olmadan, sadece tek taraflõ iyi niyetli çabalarõmõzla, bu işte başarõlõ olama- yacağõmõz son derece aşikârdõr. Bu nedenle gelinen noktada Kõbrõs Türk Hava Yollarõ ile bir işbirliği görüşmelerimizi durdurma kara- rõ aldõk” denildi. Teklif verildiği tarihte uçuşlarõn sürdüğünün ha- tõrlatõldõğõ açõklamada, şirketin verilerine ulaşõlamadõğõ dile getirildi. Nahcõvan-İstanbul arasõna vuslat köprüsü SİBEL BAHÇETEPE NAHÇIVAN - THY’nin alt markasõ AnadoluJet, Sabiha Gökçen Uluslararasõ Havalimanõ’ndan Nahçõvan Özerk Cum- huriyeti’ne 24 Haziran’da doğrudan uçuşlara başladõ. Hafta- da üç gün karşõlõklõ yapõlacak uçuşlar İstanbul’dan salõ, per- şembe ve cumartesi günleri saat 23.15’te, Nahçõvan’dan ise çarşamba, cuma ve pazar günleri saat 06.00’da yapõlacak. 2008 yõlõnda 5 uçaklõk filosuyla 20 noktaya uçuş düzenle- yen AnadoluJet’in ağustos ayõ itibarõyla 22 uçaklõk filoya ula- şacağõ, Ankara ve İstanbul Sabiha Gökçen’den yurtiçi ve yurt- dõşõnda toplam 40 noktaya sefer düzenleyeceği kaydedildi. Sabiha Gökçen-Nahçõvan uçuşunun ilki önceki gün Türki- ye’den bir grup basõn mensubu ve AnadoluJet yetkililerinin katõlõmõyla önceki gün gerçekleştirildi. AnadoluJet uçağõnda yer alan heyeti, Nahçõvan Devlet Başkanõ 1. Muavini Azer Zey- nalov, Türkiye’nin Nahçõvan Başkonsolosu Ayhan Enginar, Türkiye’nin Bakû Büyükelçisi Hulusi Kılıç ve diğer yetkili- ler Uluslararasõ Nahçõvan Havaalanõ’nda karşõladõ. Törende konuşan THY Bölgesel Uçuşlar Başkanõ Sami Alan, ger- çekleştirilecek seferler sayesinde Nahçõvan’a Türk işadam- larõnõn gelebileceğini, kültürel ve sosyal kaynaşmada yeni bir trafik oluşacağõnõ söyledi. THY Genel Müdür Yardõmcõsõ Orhan Sivrikaya, seferle- rin Nahçõvan ile Türkiye arasõndaki dostane ilişkileri daha da geliştireceğini vurgulayarak, “Nahçıvan hattı Anadolu- Jet’in yurtdışı açılımında önemli bir adım olarak görül- mektedir” açõklamasõnõ yaptõ. Otonun devleri üretimi durduruyor Ekonomi Servisi - Tofaş ve OYAK Renault, temmuzdan itibaren bakõm-onarõm ve yõllõk izinler nedeniyle değişik sürelerle üretimlerini durduracak. AA muhabirinin aldõğõ bilgiye göre, Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu OYAK Renault’da çalõşan 4 bin 610 işçi, 26 Temmuz-23 Ağustos tarihleri arasõnda üretim yapmayacak. Bu süreçte, bakõm-onarõm bölümünde görevli belli sayõdaki personel, çalõşmalarõnõ sürdürecek. “Fluence”, “Symbol”, 3 ve 5 kapõlõ “Clio” ve “Clio Grand Tour” üreten OYAK Renault, üç vardiyalõ çalõşma sistemini sürdürüyor. Hafif ticari araç segmentindeki “Doblo”nun yanõ sõra Peugeot ve Citroen markalarõnõ bünyesinde barõndõran Fransõz PSA Grubu ve Fiat için “Mini Cargo” ile “Linea” ve “Albea” üreten Tofaş’ta da 5 bin 600 işçi, 26 Temmuz-16 Ağustos tarihleri arasõnda yõllõk izin yapacak. Bakõm-onarõm için yaklaşõk 1000 personel çalõşmayõ sürdürecek. Alacaklar 1 Temmuz’u bekliyor Araç alõmõnda sõfõr kilometre araçlarõna binmek için tüm hazõrlõklarõnõ tamamlayan tüketiciler, motorlu taşõtlar vergisinin ilk taksitini ödememek için, otomobil hayallerini 1 Temmuz’a erteliyor. Temmuzda ödenen ilk taksitler 202 ile 1345 lira arasõnda değişiyor. Taşlama işçisine umut aranıyor AYŞE SAYIN ANKARA - Kayõt dõşõlõğõn en yo- ğun olduğu “kot taşlama” işinde ça- lõşan ve ölümcül silikozis hastalõğõna yakalanlar, başta “malulen emekli” olmak, sosyal güvenlik şemsiyesi al- tõna alõnabilmek için geçen hafta ka- põsõnõ çaldõklarõ Meclis’ten “somut” bir çözüm sözü alamazken CHP İs- tanbul Milletvekili Çetin Soysal, dok- tor raporuyla hastalõğõnõ kanõtlayanlara “malulen emeklilik” yolunu açacak yasa önerisi hazõrlõyor. Hafta başõnda Ankara’ya gelen ve seslerini duyurabilmek için Abdi İpek- çi Parkõ’nda “kamp kuran”, Meclis’te siyasi parti gruplarõnõ ziyaret ederek, sorunlarõna çözüm isteyen silikozis hastasõ kot taşlama işçileri için hükü- met, “iyileştirme yaptık ancak emek- lilik veya maaş bağlanmasına yasal mevzuat engel” gerekçesiyle somut bir çözüm sunamadõ. Çalõşma Ba- kanlõğõ, büyük bölümü merdiven altõ işletme olarak bilinen ve taşeron ola- rak çalõşmõş silikozis hastasõ işçilerden, çalõştõklarõ yerleri kanõtlamalarõ halinde “malulen emeklilik” hakkõ sağlandõğõ ve sağlõk hizmetlerinden yararlandõ- rõldõğõ açõklamasõ yapmasõna karşõn, sektördeki işçilerin büyük bölümü, o işyerlerinde çalõşõrken hastalõğa ya- kalandõklarõna ilişkin belge olmadõğõ için hem emeklilik haklarõndan yok- sun hem de sağlõk hizmetlerine ulaş- mada geç kalõyor. CHP’li Çetin Soysal, Ocak 2009’da Meclis araştõrma önergesi verdiğini, ancak bu güne kadar Meclis günde- mine alõnmadõğõna dikkat çekti. Bu konuda hazõrlayacağõ yasa öne- risini önümüzdeki hafta TBMM Baş- kanlõğõ’na sunmayõ planladõğõnõ anla- tan Soysal, yasa önerisinin özürlüle- re, yardõma muhtaç yaşlõlara nasõl maaş bağlõyorsa, aynõ kapsamda has- talõğõnõ kanõtlayanlara da “malulen emeklilik” ya da başka bir ad altõnda belli miktarda maaş bağlanmasõnõ içe- receğini söyledi. ARDAHAN MERKEZİ TÜİK’İ DOĞRULAMIYOR SELDA GÜNEYSU KARS - Türkiye İstatistik Ku- rumu, Ardahan’õ işsizliğin en dü- şük olduğu iller arasõnda gösterdi ancak kentin merkezinde işsiz on- larca gencin doldurduğu kahve- haneler bu veriyi doğrulamõyor. Ardahanlõlara göre kentte her 5 kişiden biri işsiz. İlde en büyük ge- çim kaynağõnõn hayvancõlõk oldu- ğunu belirten Ardahanlõlar, ken- tin işsizlik nedeniyle her geçen gün biraz daha Batõ’ya göç verdiğini vurguluyor. Ardahanlõ yurttaşlar iş- sizlikle ilgili şunlarõ söylüyor: Ercan Sarıyer (Esnaf): İlimiz, Türkiye’nin en ücra köşesinde yer aldõğõ için devletten yeterli destek görmüyor. Ardahan’daki halk, devletin nöbetçisi durumunda. İn- sanlar hayvancõlõkla geçimini sağ- lõyordu. Ancak et ithalatõ ile birlikte buradaki hayvancõlõk da dibe vur- du. Eğitim de 15 yõldõr çok kötü. Ardahan geçmişte okur-yazar ora- nõnõn en yüksek olduğu yerdi. Es- kiden öğrenciler Cilavuz Köy En- titüsü’ne giderlerdi. Şimdi polislere bile öğretmenlik yaptõrõyorlar. Murat Erkoç (Tekstille uğra- şõyor): Kentteki iş olanaklarõ çok sõnõrlõ olduğundan, okulunu bitiren Batõ’ya göç ediyor. İş bulacakla- rõnõ düşünüyorlar. 10 yõl önce hayvancõlõk ciddi gelir getiriyordu. Şimdi o da yok. Cengiz Arabul (İşsiz bir baba): 6 çocuğunun geçimini haftada bir gün hayvancõlõk yaparak sağla- maya çalõştõğõnõ söylüyor. “Kah- vehanelerde bir bardak çayı 50 kuruş. Bir kilo sütü 40 kuruşa satıyoruz. Bu gelirle çocukları okutmaya çalışıyoruz” diyor. İbrahim Koç: Kõşõn il il iş ara- maya gidiyor. Kentteki gençlerin yüzde 90’õ gibi. İlk uçuşun ardından yapılan törende, her iki ülke temsilcileri kar- şılıklı olarak birbirlerine çeşitli hediyeler verdi. İşsizliğin nedeni özelleştirme ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - TÜİK’in tahmini iş- sizlik raporunda 6 puanlõk artõşla ilk sõrada yer alan Ada- na’da, işsizliğe istihdam kapõlarõnõn kapatõlmasõ ve özel- leştirmelerin neden olduğu bildirildi. Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, “Kriz işsizlikte etkili oldu ama esas neden onlarca tekstil fabrikasõnõn kapanmasõ ve TE- KEL, Sümerbank gibi kurumlarõn özelleştirilmesidir” dedi. KESK Dönem Sözcüsü Güven Boğa da tarõmõn bi- tirilmesine, 4-C dayatmasõna ve özelleştirilmelere tep- ki gösterdi. Boğa, “Üreticilerin beli bükülürse, insan- lar iş güvencesiz çalõştõrõlõrsa, ekmek kapõlarõ bir bir ka- patõlõrsa sonuç bu olur” diye konuştu. Türk-İş Genel Teşkilatlandõrma Sekreteri Cumail Ba- kõndõ da “Türkiye’nin istihdam krizi yaşadõğõnõ ancak bu sorunun aile bağlarõnõn güçlü olmasõ sayesinde sos- yal patlamaya dönüşmediğini” söyledi. İŞSİZLİK REKORUNA TEPKİ: CHP İstanbul Milletvekili Soysal, malulen emeklilik için yasa tasarõsõ hazõrlõyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle