28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S aat 16.00 dolaylarõ. Başbakan’õn kulağõ kirişteydi. Daha doğrusu kulağõna kar suyu kaçmõştõ. Hava ve Deniz Kuvvetleri’nde “kırmızı alarm” verildiği yaygõnlaşõyordu. 16.30’da Milli Savunma Bakanõ Bi- rincioğlu ile İçişleri Bakanõ Eren’i çağõrdõ. Savunma Bakanõ’na göre, “anormal bir durum” görünmüyordu. İçişleri Bakanõ Eren ise yapõlan kimi ha- zõrlõklarõn “normal işlemleri aşar” bir görüntü verdiğini söylüyordu. Günlerden perşembeydi, Genelkur- may Başkanõ, Cumhurbaşkanõ Vekili Çağlayangil’le “haftalık görüşmesini” yapacaktõ. ‘Genelkurmay Başkanı’nı yoklayın’ Demirel, Çağlayangil’i aradõ: “Değişik bir hava var çevrede. Ge- nelkurmay Başkanı’nı yoklayın, ba- kalım, ne çıkacak” dedi. Demirel, Çağlayangil’in yönetici ya- şamõnõn Emniyet Genel Müdürlüğü’nde başladõğõnõ bildiği için, “Bir polis gibi koklayın havayı” diye şaka yollu bir de eklenti de yaptõ. Çağlayangil, 18.00’de Demirel’i aradõ. “Bir hava alamadım, Genelkurmay Başkanı ‘normaldi’” dedi. İç ve dõş sorunlar çevresinde klasik “gö- rüş alışverişinden” sonra, Konya mitingi söz konusu olmuş, İçişleri Bakanõ’nõn mi- tingi baştan sona filme aldõrdõğõ, öteki kay- naklardan gelen filmlerle birleştirip bir de- ğerlendirme yapõlacağõndan söz edil- mişti. Çağlayangil’e göre “Savcılık görevi- ni yapacak, Erbakan’ın dokunulmaz- lığı kalkacaktı”. Dokunulmaz Genelkurmay Başkanõ Evren, “doku- nulmazlığın kalkacağından” kuşku- luydu. Haklõydõ da. Milletvekilleri için da- va açõlma noktasõna gelindiğinde, doku- nulmazlõğõn kaldõrõlmasõ “dönem sonu- na ertelenirdi”. Ordu, Konya mitinginden çok rahat- sõzdõ. Fakat Genelkurmay, ordunun “nab- zını elinde tutuyordu”. Başkaca bir “sıkıntı” söz konusu değildi. Çağlayangil ile Evren arasõndaki bu ko- nuşmanõn tarihi 11 Eylül! 12 Eylül sabahõ Genelkurmay Başka- nõ Evren, Çağlayangil’i aradõ. “Dün sordunuz size söy- leyemedim. Söyleyemez- dim” dedi. Bir çeşit özür di- lemekti bu davranõş.. Yõllar sonra Ali Baran- sel’e 12 Eylül sabahõ duygu- larõnõ şöyle açõklayacaktõ İh- san Sabri Çağlayangil: “11 Eylül 1980 günü sabahtan gece yarısına kadar Cumhurbaşkanı Vekili olarak beni ko- ruyan asker ve sivil yetkililer, 12 Eylül sa- baha karşı, alacaka- ranlıkta ellerinde ağır makineli tüfek- lerle evimi abluka al- tına almışlardı”. Bu kadar! CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ 18 DİZİ Çağlayangil’inikipartiliderinibuluşturacağõgecedenGenelkurmayBaşkanõEvren’inumuduyoktu Muhtıra söylentisi M HP çevrelerinden bir haber yayõldõ. Hükümete bir muhtõra verilmişti. Haber fos çõktõ. Aynõ gün 18.30’da Genelkurmay Başkanõ Cumhurbaşkanõ Vekili Çağlayangil’le hafta- lõk mutat görüşmesini yapmõş, Köşk’ten ay- rõlmõştõ. Çağlayangil’i aradõm. Muhtõra haberini sor- dum. “Bana böyle bir şeyden söz etmedikleri gi- bi buna yakın bir şey de söylemediler” de- di ve arkasõndan ekledi: “Hatta gezi izlenimlerini Başbakanlık’a anlatmışlar onu bana da aktarmak neza- ketini gösterdiler... Konuşma ister istemez akşamki üçlü ye- meğe geldi. İki partinin liderlerini bu gece buluşturacağımı söyledim. Ve ‘Umutlu mu- sunuz Sayõn Paşam’ diye sordum. Umudu yok Sayın Evren, ‘Hiç umudun yok’ diye cevap verdi... Sayın Evren’e ‘Tõpkõ Papa seçimle- rinde olduğu gibi ikisini bir odaya kapayaca- ğõm. Sonuç alõnõncaya kadar çõkarmayacağõm’ dedim.” Temmuzun son günleri Kudüs sorunu gündeme geldi. İsrail’in Kudüs’ü başkent yapmasõndan sonra MSP’nin kõşkõrtmasõy- la esasen açmazlar içinde olan siyasal yaşam daha derin görüş ayrõlõklarõna doğru yol ala- caktõ, aldõ. CHP gensorusunda AP hükümeti lehine oy veren MSP, Kudüs’ü bahane ederek hareke- te geçti. Görüş birliği Çankaya’daki yemekten sonra Çağlayangil bir açõklama yaptõ. Askerlerin üzerinde durduğu yasalarõn Meclis’ten geçmesi için iki partinin görüş birliğine vardõklarõnõ duyurdu... Bu kez askerlerin yeni bir uyarõ mektubunu Çağlayangil’e verdiğini Ecevit söyledi. Çağ- layangil yalanladõ. Bu gelişmeleri geride bõrakarak ağustos ayõ başladõ. 42 gün sonra 12 Eylül!.. O sõralar İstanbul’dayõm. Hasan Pulur, Oktay Ekşi yemeğe gittik. Rejim bitmişti Ortak yargõ: Demokratik rejim bitmişti! Hasan Pulur haklõ olarak partilerle ilgili kõz- gõnlõğõnõ alaylõ bir dille açõklõyordu. Gözlerini denize çevirdi Pulur: “Rejim bit- miş, çökmüş gidiyor” dedi. Sonra eliyle Bo- ğaz’da akõp giden kotralarõ gösterdi: “Başımıza bu kotraların direkleri devri- lecek, altında biz kalacağız. Bu kotradaki- ler yine diledikleri gibi yaşayacak!” Erken seçim önergesi Artõk işin iyice cõvõğõ çõktõ. AP erken seçim önergesi verdi. Komisyonda CHP ve MSP mil- letvekillerinin oylarõ ile önerge “erken seçim anayasaya aykırıdır” gerekçesiyle reddedildi. Ecevit o günlerde 75. yaşõna giren Çağla- yangil’i Hitler’i iktidara getiren Mareşal Hindenburg’la eşdeğerde gören bir benzetme yaptõ. Çağlayangil anlatõyor: “Geçenlerde Sayın Genelkurmay Başkanı haftalık mutat gö- rüşme için gelmişti. Sayın Evren’e ‘Bugü- ne kadar yanõnõzda hep sõkõlarak oturuyordum. Çünkü askerlikte üsteğmenliği geçemedim. Ama artõk rahatõm.’ Evren nedenini sordu. Dedim ki ‘Baksanõza ana muhalefet lideri beni mareşalliğe yükseltti. Artõk üsteğmen de- ğilim yanõnõzda.’ Sayın Evren’le karşılıklı güldük” Artõk olaylarõn gelişmesi hõz kazanmõştõ. Dõşişleri Bakanõ Hayrettin Erkmen hak- kõnda verdiği gensorudan olumlu sonuç alõr- sa MSP; Maliye Bakanõ İsmet Sezgin hakkõnda da gensoru verecekti. 11 Eylül sabahõ ordunun yönetime müdahale edeceğini gösteren en küçük bir işaret bile yoktu ‘Ankara’dayaprakkõmõldamõyordu’ 11 Eylül günü saat 14.00’te Bakanlar Ku- rulu toplantõsõ sona erdiğinde, Başba- kan Demirel’in-kendi anlatõmõna göre- “kulağına bazı laflar gelmişti.” O sabah ordunun yönetime müdahale edeceğini gösteren en küçük bir işaret bile yoktu. Demirel’e göre, “Ankara’da yaprak bile kıpır- damıyordu.” Gazetelerini okudu, makam arabasõna bindi, Baş- bakanlõk’a gitti. Bakanlar Kurulu da bu hava içinde toplandõ. An- cak İçişleri Bakanõ Orhan Eren, bir gün öncesin- den başlayan kimi kõpõrdanmalardan kuşkulanmõş- tõ. Hükümet toplantõsõ sürerken Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlõ güçlerin sõkõyönetime çağrõl- dõklarõnõ, “kimi önemli görevler için programla- nacakları” haberlerini almõştõ. Başbakan’a bu bilgileri aktardõ. Çevre kontrolü Fakat, ortalõğõ “velveleye vermeye” neden ola- cak bir “girişim” pek görünmüyordu. Çünkü o günlerde, Ankara’da yüzlerce pankartõn asõldõğõ düşünülürse, bunlarõn patlamasõ olasõlõğõ dikkate alõnarak kimi önlemlere gidilmekte olduğu varsayõ- labilirdi. Ya da sõkõyönetimin başkentte “büyük bir operasyon” hazõrlõklarõ içinde olduğu gibi bir başka değerlendirme de söz konusu olabilirdi. Demirel, basõna uzun bir açõklama yaparken “ar- kadaşları çevreyi kontrol” ediyorlardõ. AP lideri -kesin olarak müdahalenin geldiğini söylemiyordu- ama sanki yapacağõ açõklama siya- sal yaşamõnõn bu dönemindeki son demeçmiş gibi uzun uzadõya konuşuyordu: “...Bakanlar Kurulu’nun bugünkü toplantısı- nın sonunda kamuoyuna duyurmayı gerekli saydığımız hususları şimdi size söyleyeceğim. Bakanlar Kurulu anarşi, terör, bölücülük, yıkı- cılık ile devletin mücadelesinde ne yapıldığı, ne- rede olunduğu, ne çeşit olayların cereyan ettiği, bu konuda devletin ne yaptığı hususunu, her hafta gözden geçirmektedir, bu hafta da göz- den geçirmiştir. Bu arada söyleyeceğim şey şu- dur. Türk milletini rahatsız etmek isteyenler, Türk devletine zarar vermek isteyenler, Türki- ye’nin bölünmez bütünlüğüne zarar vermek is- teyenlerin bu arzuları mutlaka kursaklarında kalacaktır. Türk devleti azimkâr bir mücadele- nin içindedir, bu mücadele topyekûn bir müca- deledir ve netice alıcı bir mücadeledir. Esasen olay bir milli meseledir. Ve bir milli meselenin gerektirdiği şekilde mücadelenin yapılmasına gayret sarf edilmektedir. Hükümet devlet de- mek değildir. Ama devletin önemli bir uzvu- dur. Devletin şevki idaresinde kalp mesafesin- dedir. Hükümet canla başla Türkiye’nin düş- manlarına, Türk devletinin düşmanlarına, Türk milletinin düşmanlarına kanunlar daire- sinde gerekli dersi vermek için yürütülen mü- cadeleyi takip etmekte, şevki idare etmektedir. Üstüne düşeni yapmaktadır, üstüne düşeni yapmaya da devam edecektir...” G enelkurmay Başkanõ Evren bir partide çevresindeki AP’lilere şayet Dõşişleri Bakanõ istifa ederse hükümetin durumunu gözden ge- çirmesi ve bu durumda istifa etmesi ge- reğine değinmiş. Bu görüş parti içinde dalgalanmalara yol açtõ. Demirel’e sordum: “Erkmen istifa eder mi?” “Ne yapacak, elbette istifa edecek.” ..“Ya etmez, hep bir- likte geldik, hep beraber gidelim derse?” “Evet ama Meclis’in düşüremediği hükümeti kendisi dü- şürmüş olmayacak mı?” AP Genel Yönetim Kurulu’nda da “durum” müzakere edildi. Erkmen hükümetin istifasõnõ savundu. Hatta Evren’in kendisine şayet gensoru- da olumsuz sonuç alõr da hükümet istifa etmezse… müdahalede bulunmak zo- runda kalacaklarõ imasõnda bulunduğunu söylemesine karşõn kurul hükümetin isti- fasõnõ uygun bulmadõ. Erkmen istifa etti. 6 Eylül’de Erbakan’õn MSP adõna düzenlediği yeşil bayraklarõn açõldõğõ gerici mitingi büyük tep- ki aldõ. Son damla! “…Diğer taraftan Konya mitingi gericili- ğin ne boyuta ulaştığını göstermiştir. Milletimizin bu olay kar- şısında gözleri açılmış, tehlikeyi bütün boyutlarıyla görmüştür.” (16 Eylül 1980. Devlet Başkanõ Genelkurmay Baş- kanõ Orgeneral Kenan Evren’in basõn toplantõsõnda yaptõğõ konuşmadan.) Olaylara damga vuran söz CHP lideri Ecevit İstanbul’da Petrol- İş Sendikasõ’nõn genel kurulunda bir ko- nuşma yaptõ. Şöyle diyordu: “Türkiye’de sanki bir maç oynanıyor. Bu maçta sahada si- yasal partiler ve siyaset adamları vardır. Top- lumun büyük kesimi ise tribünlerde seyirci du- rumundadır. Sahada oynanan kavgalı, dö- vüşlü, tatsız tuzsuz sıkıcı ve sabır taşırıcı bir maç- tır. Bu maçı izlemekten usananlar artık zaman zaman tuttukları ta- kımlara bile kızar olmuşlardır. Ortada bir yanlışlık var. Bu yanlışlık nerede? Yanlışlık sahada aranıyor, takımlarda aranıyor, kaptanlarda aranıyor, ku- rallarda aranıyor. Bence asıl yanlışlığı daha derin bir yerde aramak lazımdır… …Sonunda korkarım ki biri çıkar, düdüğü çalar, ‘Oyun bitti, herkes evine’ der ve bir anlamsız oyuna dönüşen de- mokrasi de böylece sona erer…” Dışişleribakanı düşürülürse Başbakan’õn kulağõna kar suyu kaçmõştõ LİDERLERİN GÜNLÜK PROGRAMLARI (11-12 Eylül 1980) Kenan Evren Bülent Ecevit Necmettin Erbakan S Ü R E C E K (Demirel’in programı): saat : 10.00-14.00 Bakanlar Kurulu saat: 14.30-15.00 Basın Açıklaması saat: 15.00-16.00 Kabuller saat: 16.30-0.30 Milli Savunma Bakanı Ahmet İhsan Birincioğlu, İçişleri Bakanı Orhan Eren, parti başkanlık divanı üyeleri ile konuşmalar, çalışma saat: 23.00-04.00 İçişleri Bakanı Orhan Eren saat: 24.00-06.45 Milli Savunma Bakanı Ahmet İhsan Birincioğlu saat: 06.45-12.45 Hamzakoy / Gelibolu’ya hareket ve varış (Ecevit’in programı): Trabzon’da yapılacak konuşmanın hazırlıkları 23.00 dolaylarında Oran’daki eve geliş. 06.45-12.45 Hamzakoy / Gelibolu’ya hareket ve varış AYDINLANMA EMRE KONGAR Boş Mezar... Herkesin bir boş mezarı vardır... Bir gün dolacak. Herkesin bir ömrü vardır... Bir gün bitecek. Herkesin bir bedeni vardır... Bir gün bir boş mezarı dolduracak. Son günlerde boş mezarlar şehitlerle dolmaya başladı... 17 yaşındaki Buse... Muşlu Kürt kızı Elif’in eşi, Türkan Saylan’ın Kardelenlerinin damadı 21 yaşındaki Uzman Çavuş Çağlar... Ve elliyi aşan şehit! Sorun “Olmak ya da olmamaktır”. “Olmayanlar” bir boş mezarda bile “yoktur”... “Olanlar” ise hiçbir mezara sığmaz! O şehitler, “ölmek, öldürmek” için değil, “olmak, oldurmak” için “var olanlardı”... Mezarlarına sığmadılar... Türkiye’nin kalbine gömüldüler... Hacıbektaş’taki boş mezarın başında... Kardeşi Ülfet Ertel ile... Yüzlerce can... Bekliyoruz... Gözlerimiz önümüzdeki boş mezara dikili... Zihnimiz ve yüreğimiz İlhan Selçuk’a kilitli... Bekliyoruz... Hakka yürüyen bir faniyi... Hayır, hayır... “Gömmek” için değil... Miyase İlknur’un dediği gibi: “Ekmek” için! Yeni fidanlar yetişsin… Yeni filizler versin diye! O boş mezar... İlhan Selçuk’la doluyor... Taşıyor: İnsanların beyinlerine... Yüreklerine yerleşiyor! İlhan Selçuk’un bedeni... Bir tohuma dönüşüyor. Tabiat Ana’ya düşen bir tohumdan... Binlerce, milyonlarca çiçek açıyor. Bir düşünce... Bir ideal... Bir insan... Enel Hak felsefesi içinde... Evrenle yek vücut oluyor... Sonsuzla bütünleşiyor! Bir boş mezar... İlhan Selçuk’la doluyor. Bir boş mezar... Buse’yle doluyor. Bir boş mezar... Çağlar’la doluyor. Bir boş mezar... Bir şehitle, bir düşünürle, bir anayla, bir babayla, bir evlatla, bir kardeşle, bir sevgiliyle doluyor... Bir boş mezar... Yaradılış denilen... O sırrın... O döngünün... O yeniden doğuşun... İtici gücü oluyor! [email protected] www.kongar.org TTB Genel Kurulu başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Ta- bipleri Birliği’nin (TTB) 59. Büyük Kongresi, TTB Merkez Konseyi Başkanõ Gençay Gürsoy’un açõlõş konuşmasõyla başladõ. Gürsoy, AKP iktida- rõnõ, kendi çõkar alanlarõnda durmaksõzõn top çevi- ren, akan kanõ durdurmak adõna siyasi irade kul- lanmaktan aciz, neoliberal siyasetin ipine dört el- le sarõlmõş, bir iktidar olarak tanõmladõ. Atatürk Havalimanı’nda kaza İstanbul Haber Servisi - Atatürk Havalima- nõ apronunda park halindeki Onur Havayollarõ’na ait uçağõn kanadõna çarpan yakõt tankerinin sürücüsü yaralandõ. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, tankerin şoför mahallinin tavan kõsmõnõ keserek, uçağõn ka- nadõnõ tankerden kurtardõ. Yaralanan sürücü Ercan Cengiz, hastanede tedavi altõna alõndõ. Borsada kaybedince intihar etti Haber Merkezi - Hatay’õn Samandağ ilçesinde beyaz eşya mağazasõ bulunan Abdulkerim Tarsus- lu dün kendini iple asarak intihar etti. Tarsuslu, ge- ride bõraktõğõ notta ölümünden parasõnõ borsada kay- beden bankacõnõn sorumlu olduğunu yazdõ. Tar- suslu’nun geçen yõl bir banka şubesinde müdür yar- dõmcõsõ olarak görev yapan ve bazõ müşterilerine ait paralarõ borsaya yatõrõp kaybettiği gerekçesiyle tutuklanan Çiğdem Berber’e 1 milyon lira bulunan hesabõyla ilgili işlem yetkisi verdiği öğrenildi. Satanist davasında yine müebbet İstanbul Haber Servisi - İstanbul Orta- köy’de 11 yõl önce Şehriban Coşkunfõrat’õ ‘şey- tana kurban etmek’ amacõyla öldürdükleri ge- rekçesiyle haklarõnda daha önce verilen hüküm- ler dört kez Yargõtay tarafõndan bozulan tutuklu sanõklar Ömer Çelik, Engin Arslan ve Zinnur Gülşah Dinçer’in yargõlanmasõna devam edildi. Davayõ karara bağlayan mahkeme heyeti, sanõk- larõ müebbet hapis cezasõna çarptõrdõ. Bayar’ın torunu rektör oldu İSTANBUL (AA) - Yeni Yüzyõl Üniversi- tesi Rektörlüğü’ne, üçüncü Cumhurbaşkanõ Ce- lal Bayar’õn torunu Prof. Dr. Akile Gürsoy atan- dõ. Üniversiteden yapõlan yazõlõ açõklamada, Va- tan Sağlõk ve Eğitim Vakfõ (VASEV) Başkanõ Dr. Azmi Ofluoğlu’nun 200 milyon dolarlõk yatõrõmla kurduğu ve tamamlandõğõnda toplam yatõrõmõn 500 milyon liraya ulaşacağõ belirtilen Yeni Yüzyõl Üni- versitesi’nin, 2010-2011 eğitim dönemi için ha- zõrlõklarõnõ tamamladõğõ belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle