Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ
6 HABERLER
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
İlhan Selçuk’suz
Cumhuriyet
Bu yazıyı yazmakta olduğum 24 Haziran
Çarşamba günü İlhan Selçuk için iki büyük
uğurlama töreni yapıldı.
İlkinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda
sahneye tabutu getirildiğinde ayakta dakikalarca
alkışlayan birkaç bin kişi arasında ben de vardım.
Bu alkışlar çok daha uzun sürebilirdi.
Çünkü içten alkışlardı.
Çünkü yaşamını hiçbir kişisel çıkar
gözetmeksizin yurdunun mutluluğuna adamış
çağdaş bir bilgeye olan gönül borçlarımızın
ödenmesi içindiler.
Yaşamım boyunca hiçbir törende hiç kimseyi ve
hiçbir şeyi bu kadar uzun süre alkışlamadım.
Alkışların sona ermesi alkışlama duygumuzun
azalıp sona ermesinin değil, avuçlardaki takatin
tükenmesinin sonucuydu.
Bugünkü törene katılan binlerce kişiden tek tek
her birinin bu gözlemimi ve duygumu
paylaşacağından kuşku duymuyorum.
İkinci tören Cumhuriyet’in küçük avlusunda ve
çevresinde, şiddetli yağmur altında gerçekleşti.
Onu yarın (perşembe) Hacıbektaş’ta sonsuzluğa
uğurlayacağız.
Ben de orada ve yollarda olacağım için
cumartesi yazımı şimdiden yazıyorum.
Cemal Süreya kendi ölümü için yazdığı birkaç
dizelik ünlü şiirinde “bu da oldu işte…” der.
İlhan Selçuk’un ölüm haberini aldıktan sonra
durmaksızın bu dize geldi aklıma:
“Bu da oldu işte…”
Bekleniyordu, ama yine de, bir umut…
Bu umut, kuşkusuz, sadece çok sevdiğimiz bir
insan ve usta için değil, gazetemiz Cumhuriyet’in
geleceği içindi de…
Çünkü Cumhuriyet’i, onunla özdeşleşmiş İlhan
Selçuk’suz düşünmek kolay değildi.
Fakat, bu da oldu işte…
Şimdi İlhan Selçuk’suz Cumhuriyet’in ne olacağı
konusundaki soru olanca kaçınılmazlığıyla
karşımızda duruyor…
Cumhuriyet’teki köşemde ilk yazım 4 Mart
1995’te, demek ki 15 yılı aşkın bir süre önce
yayımlanmış…
O günden bu güne, kısa tatil araları dışında,
düzenli olarak yazdım.
Bir süre sonra “Cumartesi Yazıları”na “Pazar
Söyleşileri” de eklendi…
Bu kadar süreye ve bu kadar yazıya karşın,
kendimi Cumhuriyet ailesinden sayabilir miyim?
Bu soruya sadece bu nedenlerle evet diyebilmek
kolay değil…
Çünkü Cumhuriyet, yazarıyla, çizeriyle,
çalışanıyla ve okuruyla gerçekten de bir ailedir ve
bu ailenin bir ferdi olmayı hak etmek gerekir.
Bu hak orada sadece yazmakla, herhangi bir
kurumda çalışır gibi çalışmakla ya da herhangi bir
gazeteyi okur gibi okumakla kazanılamaz…
Cumhuriyet, tıpkı adını aldığı Cumhuriyet’in
kendisi gibi, özgün ve benzersizdir.
Onu eleştirebilir, eksikleri olduğunu
düşünebilirsiniz.
Fakat ona bağlılığınız her şeyden önce bir kafa
ve gönül bağı demektir.
Bunu, bugünkü törenlerde, başsağlığı dilemek
için ülkenin birçok yerinden çıkıp gelmiş
Cumhuriyet okurlarının içten üzüntülerinde ve
gazetenin geleceğine ilişkin kaygı dolu sorularında
da gördüm.
Onları dinlerken Cumhuriyet ailesinden olmanın
övüncünü ve ondan daha da çok bu aileden
olmanın gerektirdiği sorumluluğu duyumsadım.
Çünkü, Cumhuriyet ailesinden olmak (ne kadar
uzun süreli olursa olsun) orada yazmış ya da
çalışmış olmakla bile değil, bu gazetenin öneminin
bilincinde olmak ve geleceği konusunda
sorumluluk duymakla ilgilidir…
Eğer kendimi Cumhuriyet ailesinden sayıyorsam,
her şeyden çok böyle bir bilince sahip olduğum ve
bu sorumluluğu duyduğum içindir…
İlhan Selçuk’suz Cumhuriyet’in ne olacağı
konusunda kehanette bulunamam.
Fakat sevgili Cumhuriyet okuruna
söyleyebileceğim bence en önemli şey, biz
Cumhuriyet yazarlarının, çizerlerinin, çalışanlarının,
her birimizin, gazetenin geleceği konusunda aynı
sorumluluk duygusuna sahip olduğumuzdur…
Sanıyorum, her türlü maddi olanaksızlığa, her
çeşit düşmanlığa, Cumhuriyet okuru olabilecekken
kafa karışıklığı ya da zihin tembelliği nedeniyle
gazeteye uzak duran potansiyel bir okur kitlesinin
ilgisizliğine karşın, İlhan Selçuk sonrası
Cumhuriyet’in en sağlam güvencesi de bu kolektif
sorumluluk duygusudur.
[email protected]
Faks: (0212) 343 72 64
Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Gürel, hudut birlikleri için ön çalõşma başlatõldõğõnõ açõkladõ
Sõnõrda profesyonelleşmeBARKIN ŞIK
ANKARA - Genelkurmay Başkanlõ-
ğõ Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit
Güler, Gediktepe olayõ sonrasõnda gün-
deme gelen hudut birliklerinin de pro-
fesyonel askerlerden oluşturulmasõ kap-
samõnda bir ön çalõşma başlatõldõğõnõ bil-
dirdi.
Genelkurmay Başkanlõğõ, demokratik
açõlõm çalõşmalarõ kapsamõnda İçişleri
Bakanlõğõ’nõn Ocak 2010’da yayõmla-
dõğõ, “Yayla ve meraların hayvancılı-
ğa açılması ile arama ve yol kontrol
noktalarının belirlenmesi” konusun-
daki genelgelerden duyduğu
rahatsõzlõğõ isim vermeden
dile getirirken, bu durumun
terörle mücadeleye verdiği
zararlarõ sõraladõ. Genelkur-
may Başkanlõğõ İç Güvenlik
Harekât Daire Başkanõ Tüm-
general Fahri Kır, “Vatan-
daşlarımızın yaylaları ser-
bestçe kullanarak geçim-
leri için çok önemli olan
hayvancılığı yapmaları bi-
zim de isteğimizdir. Ancak bu durum
terör örgütü tarafından istismar edil-
mektedir. Yaylaların terörist faali-
yetler için kullanılması bazı sorunlar
yaratmakta, güvenlik güçlerimizin
halkla teröristi birbirinden ayırmada
zorluk yaşamasına neden olmaktadır.
Zaman zaman yaşanan tereddütler-
de güvenlik güçleri zayiat verebil-
mektedir. Bu durum, hem vatandaş-
larımız hem de güvenlik güçlerimiz
açısından riskler oluşturmaktadır.
Nitekim bu ikilem, Gediktepe’de de
yaşanmıştır” dedi.
Kõr, 11 şehit verilen Gediktepe ola-
yõndan sonra da 21 Haziran’da Diyar-
bakõr’õn Silvan ilçesi Bağdere Jandarma
Karakolu’nda bir onbaşõnõn şehit oldu-
ğu ve 5 kişinin yaralandõğõ terör saldõ-
rõsõnõ örnek göstererek, “Teröristlerin
kullandığı yöntem dikkat çekicidir. Bi-
lindiği gibi, bir süreden beri vatan-
daşlarımızın daha rahat hareket et-
melerini sağlamak için bölgedeki yol
kontrol noktaları kaldırılmıştır. Te-
röristler bu olayda da görüldüğü gi-
bi, yol kontrol noktalarının bulun-
mamasını istismar ederek, sivil bir
araçla karakolun önüne gelerek sal-
dırıyı gerçekleştirdiler” diye konuştu.
Genelkurmay Başkanlõğõ, artan terör
saldõrõlarõ nedeniyle dün basõn bilgilen-
dirme toplantõsõ düzenledi. Genelkurmay
Başkanlõğõ Genel Sekreteri Tümgeneral
Ferit Güler, Gediktepe olayõ sonrasõnda
gündeme gelen hudut birliklerinin de ko-
mando tugaylarõ gibi profesyonel as-
kerlerden oluşturulmasõ kapsamõnda bir
ön çalõşma başlatõldõğõnõ bildirdi. Ça-
lõşmalarõn Irak hududundan başlayaca-
ğõnõ anlatan Güler, “Burada önemli
olan şu, bu birliklerin de operasyonel
unsurları profesyonelleşecektir. Ör-
neğin bir komando tugayında bulu-
nan hizmet, destek unsurları, şoför gi-
bi diğer faaliyetlerde görevli olan
personel, normal yine şu anki temel
askerlik sisteminde 15 aylık askerlik
görevini yapan erbaş ve erlerden olu-
şacaktır” dedi. Komando tugaylarõnõn
profesyonelleşmesinin şu anda yüzde 84
olduğunu ve Ağustos 2010’da yüzde yü-
ze ulaşacağõnõ bildiren Güler, bu bir-
liklerin sadece operasyonel unsurlarõnõn
uzman erbaşlardan olu-
şacağõnõ söyledi.
Güler, Gediktepe’ye
düzenlenen terör saldõ-
rõsõ konusunda da şun-
larõ söyledi: “Çok bil-
diğini zanneden, as-
lında konudan hiç bil-
gileri olmayan bazı yo-
rumcuların söylediği
gibi, 100-200 kişilik
bir grup toplu halde
tören geçişi yapar gibi hudutlardan
girmiyor. Günlerce önceden başlayan,
3-5 kişilik grupların sızması, sonra
bunların değişik yerlerde 15-20 kişi-
lik gruplar halinde bir araya gelme-
leri ve nihayet saldırıdan hemen ön-
ce hedef bölgesinde bir araya gelme-
leri şeklinde bir taktik izleniyor. Bu
nedenlerle insansız hava araçlarının
ya da diğer istihbarat vasıtalarının 200
kişiyi tespit edemedikleri gibi bir du-
rum ortada yok.”
NÜZHET KANDEMİR:
Sınır, Iraklı
Kürtler
yüzünden
değişmedi
Türkiye ile Irak arasõnda sõnõr tashihi
görüşmelerini 1983 yõlõnda başlatan
dönemin Bağdat Büyükelçisi Nüzhet
Kandemir, değişikliğin Irak yönetimindeki
Kürtler ve PKK’nin girişimleriyle
engellendiğini söyledi.
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - Son dönemde terör örgütü PKK’nin
saldõrõlarõ sonrasõnda yeniden gündeme gelen
Türkiye-Irak sõnõrõnõn tashih edilerek Türkiye
lehine değiştirilmesi konusunun, 1983 yõlõnda
Ankara ve Bağdat arasõnda ele alõndõğõ, ancak
dönemin Kürt kökenli Irak Devrim Komuta
Konseyi Başkan Yardõmcõsõ Taha Muhittin
Maruf’un engellemesiyle bu görüşmelerin
askõya alõndõğõ ortaya çõktõ. Türkiye ile Irak
arasõnda sõnõr tashihi görüşmelerini başlatan
dönemin Bağdat Büyükelçisi Nüzhet Kandemir,
görüşmelerin askõya alõnmasõnda PKK ve bazõ
Kürt gruplarõn çabalarõnõn da etkili olduğunu
açõkladõ. Kandemir, Türkiye ile Irak arasõndaki
sõnõr tashihine ilişkin görüşmelerin bugüne kadar
günyüzüne çõkmamõş ayrõntõlarõnõ Cumhuriyet’e
anlattõ. Kandemir, “1980’li yıllarda PKK
saldırıları başlamıştı. Yani PKK’nin azdığı
günlerdi. 1983 yılında dönemin devlet başkanı
Kenan Evren yine dönemin İçişleri Bakanı olan
General Selahattin Çetiner’i Türkiye-Irak
sınırının değiştirilmesi önerisi getiren bir
mektupla Bağdat’a gönderdi” dedi. Mektubun
Bağdat’a gelmesinden sonra çeşitli kademelerde
ziyaretler yapõldõğõna işaret eden Kandemir,
böylece konunun gündeme getirilmiş olduğunu
belirtti ve “O dönemde Irak’ın başında
Saddam Hüseyin vardı. Saddam Hüseyin bu
talepleri başlangıçta olumlu buldu” diye
konuştu. Kandemir, Türkiye ile Irak arasõnda
teknik görüşmeler sürerken dönemin Devrim
Komuta Konseyi’nin Kürt kökenli başkan
yardõmcõsõ olan Taha Muhittin Maruf’un iki ülke
arasõnda sõnõrõn Türkiye lehine değiştirilmesine
karşõ çõktõğõnõ belirtti. Buna ek olarak PKK’nin
ve PKK’nin etkisindeki bazõ Kürt gruplarõn
girişimiyle sõnõr tashihi görüşmelerinin
tartõşõlmaya başlandõğõnõ vurgulayan Kandemir,
Irak’ta sõnõr tashihinin Türkiye’nin lehine Irak’õn
aleyhine olacağõ yönünde bir hava çõkmaya
başladõğõnõ kaydetti. Bu yönde yapõlan
propagandalarõn yoğunluk kazanmasõ üzerine de
sõnõr tashihi görüşmelerinin askõya alõndõğõnõ dile
getiren Kandemir, “O zaman Türkiye’de
hükümet değişikliği oldu. Kamuoyunun
gündeminden bu konu kalktı” dedi.
Tayyip Erdoğan ve İlker Başbuğ’un Gediktepe’de çömelerek
aldığı brifing eleştirilere neden olmuştu.
‘Çömelmekaskerigereklilik’
Genelkurmay Başkanlõğõ Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit
Güler, toplantõda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve
komutanlarõn Gediktepe ziyareti esnasõnda mevzilerde
çömelmeleriyle ilgili tartõşma konusunda, “Orası Türkiye-Irak
sınır hattının tam üzerindedir. Her zaman birkaç teröristin
veya keskin nişancıların civarda bulunması mümkündür.
Erler ayakta değil mevzilerde iken, Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı’nı ve komutanlarını tehdide açık bir şekilde ayakta
tutmak doğru bir hareket tarzı olmazdı. Kısacası bu askeri bir
gerekliliktir” yanõtõnõ verdi. Güler, “Burada önemli olan, belirli
bir risk alınarak Gediktepe’ye gidilip oradaki personel ile
birlikte olmaktır” dedi. Erdoğan ise eleştiriler üzerine dün
yaptõğõ açõklamada “Ayakta durduğum da oldu. Sürekli o
halde değildim. Aç biraz tarih oku, aç biraz Gazi Mustafa
Kemal Atatürk’ün siper arkasında nasıl durduğunun
resimlerini gör” diye konuştu.
Genelkurmay Başkanlõğõ, artan terör saldõrõlarõ
nedeniyle dün basõn bilgilendirme toplantõsõ düzenledi.
Tümgeneral Ferit Güler, hudut birliklerinin
profesyonelleşmesi için çalõşma başlatõldõğõnõ açõklarken
Tümgeneral Fahri Kõr ise yayla ve meralarõn açõlmasõ ile
yol kontrol noktalarõ hakkõndaki genelgelerin terörle
mücadeleye zarar verdiğini savundu.
Haber Merkezi - Şanlõurfa’da bir gün önce
hayatõnõ kaybedip gömülen bir kişinin mezarõn zi-
yaret eden yakõnlarõ mezardan ses geldiğini iddia
edince, ailesi cesedi mezardan çõkardõ.
Önceki gün kalp krizi geçirerek ölen 37 yaşõn-
daki İbrahim Acaba’nõn kardeşi İsa Acaba, anne-
siyle kõz kardeşinin mezarlõğa dua etmek üzere
gittiklerini belirterek, “Annemle kız kardeşim
kulaklarını mezara dayadıklarında bir anda
tak tak diye bir ses gelmiş. Mezarın başına gi-
den halam ve dayımın oğlu da ses geldiğini
söyledi. Bunun üzerine biz de mezarı açtık.
Oturur gibi duruyordu, gözünden yaş akmıştı
ve burnu kanıyordu. Kan kefeninin çeşitli nok-
talarına dağılmıştı. Biz hemen otomobille has-
taneye götürdük. Fakat burada yaşamadığı
söylendi ama onu çıkardığımız sırada mezarda
kurtulmaya çalışır şeklinde görüntüsü vardı”
dedi. Acaba’nõn cenazesi yapõlan otopsinin ardõn-
dan çõkarõldõğõ mezarlõkta yeniden toprağa verildi.
Köydeki hücre evine baskõn düzenlendi. Çatõşma yaklaşõk 1 saat sürdü
Erzincan’da iki terörist öldürüldü
Yurt Haberleri Servisi - Er-
zincan’õn Hürrem Palangasõ kö-
yündeki bir hücre evine dü-
zenlenen baskõnda çõkan çatõş-
ma sonucunda 2 terörist öldü-
rüldü. Artan terör olaylarõ ne-
deniyle Karadeniz bölgesinde
güvenlik önlemleri arttõrõlõr-
ken, Trabzon’da giriş ve çõkõş-
lar kontrol altõna alõndõ.
Erzincan Emniyet Müdürlü-
ğü İstihbarat Şubesi’nin yaptõ-
ğõ teknik takip sonucu Tunce-
li’den giden 2 teröristin Gire-
sun’a bölgesine sõzmaya çalõş-
tõğõ ve 60 haneli Hürrem Pa-
langasõ köyünde mola verdikleri
tespit edildi. Bunun üzerine
PKK’li teröristlerin bulunduğu
Hürrem Palangasõ köyüne giden
Emniyet Özel Harekât timi ile
jandarma ekipleri, Erzincan-
Sivas karayolunun hemen ya-
nõnda bulunun köyü ablukaya
aldõ. Teröristlerin bulunduğu
ev kõsa sürede belirlendi.
Güvenlik güçlerinin “teslim
ol” çağrõsõna teröristler ateşle
karşõlõk verince çatõşma çõktõ.
Yaklaşõk 1 saat süren çatõşma so-
nunda evdeki teröristlerin yan-
larõndaki dokümanõ yakarak im-
ha etmek istemesi üzerine evde
yangõn çõktõ. Çatõşmada 2 terö-
rist öldürüldü. 2 Kalaşnikof tü-
fek, 2 el bombasõ ve çok sayõda
mermi ele geçirildi.
Cumhuriyet savcõsõ bölgede in-
celeme yaptõ. Çatõşma nedeniyle
yaklaşõk 1.5 saat trafiğe kapatõlan
Erzincan-Sivas karayolu yeniden
ulaşõma açõldõ. Çatõşmanõn oldu-
ğu evin sahiplerinin ise yaylada
bulunduğu belirtildi.
Facia 5 saniyeyle önlendi
Bitlis-Baykan karayolunun 10.
kilometresindeki Bitlis Deresi
Kermete bölgesinde askeri aracõn
geçişi sõrasõnda teröristler tara-
fõndan yola yerleştirilen mayõn,
uzaktan kumandayla patlatõldõ.
Askeri aracõn geçişinden 5 sani-
ye sonra mayõnõn patlamasõ so-
nucu araçta bulunan 3 asker ya-
ra almadan kurtuldu.
Halkalı
saldırısında
tutuklu
sayısı
4’e çıktı
İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da
polis ve askeri personel taşõyan servis araç-
larõna yönelik bombalõ saldõrõlarla ilgili
gözaltõna alõnarak adliyeye sevk edilen 3
kişiden biri tutuklandõ. Söz konusu saldõrõ-
lara ilişkin tutuklanan kişi sayõsõ 4’e ulaştõ.
Ergin’den OHAL tepkisi
‘Teröre
hizmet
eder’
BOLU (Cumhuriyet) - Fet-
hullah Gülen’e yakõnlõğõyla bili-
nen Abant Platformu’nun bu yõl-
ki “Vesayet ve Demokrasi”
başlõklõ toplantõsõnda konuşan
Adalet Bakanõ Sadullah Ergin,
terör olaylarõnõ sona erdirmek
için olağanüstü hal ilan edilmesi
önerisine karşõ çõkarak, “Ola-
ğanüstü hal ilan etmek demek,
terör örgütünün amacına ka-
palı da olsa hizmet etmek de-
mektir” dedi.
Abant Platformu’nun “Vesa-
yet ve Demokrasi” konulu top-
lantõsõ Bolu Abant Palace Otel’de
dün başladõ. Toplantõda konuşan
Adalet Bakanõ Ergin, Türkiye’de
demokrasiyi güçlendirmeye ça-
lõştõklarõnda terör olaylarõnõn art-
tõğõnõ savunarak “Hain emelleri-
ne ulaşamayacaklar. Kendi ka-
ranlıklarında boğulacaklardır.
Şiddet sarmalına teslim olma-
yacağız” diye konuştu. Olağan-
üstü hal ilan edilmesi önerilerini
de eleştiren Ergin, “Biz tam de-
mokrasi, daha çok hak, daha
çok özgürlük, normalleşme
derken, birileri ise olağanüstü
hal çağrısı yapıyor. Olağanüstü
hal ilan etmek demek, terör ör-
gütünün amacına kapalı da ol-
sa hizmet etmek demektir. Bu
milli bir davadır. Bu mücadele-
ye hizmet etmek boynumuzun
borcu” dedi.
Cuma namazını Sultanahmet Camii’nde kılan Başbakan Erdoğan, namaz sonrası ca-
mi etrafını dolaştı. Yurttaşlarla sohbet eden Erdoğan, fotoğraf çektirdi. (Fotoğraf: AA)
‘Kim silah bırakacak?’
İstanbul Haber Servisi - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, sivil toplum kuruluşlarõnõn
“Silahların gölgesinde demokratik açılım
süreci yürütülemez” şeklindeki açõklama-
larõna “Kim silah bırakacak? STK’lar bu-
nu dillendirsin öncelikle” diye tepki gösterdi.
G20 zirvesine katõlmak üzere Kanada’ya gi-
den Başbakan Erdoğan, hareketinden önce
Atatürk Havalimanõ’nda basõn toplantõsõ dü-
zenledi. “Mevcut gündemin dışında başta
Sayın Obama olmak üzere liderlerle birçok
görüşmelerimiz olacak” diyen Erdoğan,
ağõrlõklõ gündem maddesinin terörle mücadele
olacağõnõ, üçlü mekanizma konusunu da gö-
rüşme fõrsatõ bulacağõnõ söyledi.
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ile yaptõk-
larõ toplantõnõn ardõndan bir sivil toplum
kuruluşu temsilcisinin “Silahların gölgesinde
demokratik açılımdan söz edilemez” ifa-
desini kullandõğõnõ anõmsatan gazetecinin
sorusu üzerine Başbakan, şunlarõ söyledi:
“Yani kimin silah bırakması isteniyor,
burası çok önemli. Burada güvenlik güç-
lerinin silah bırakması mı isteniyor, yok-
sa terör örgütünün silah bırakması mı is-
teniyor? Güvenlik gücünün silah bırakması
bir defa hiçbir zaman mümkün değil...
Eğer bölücü terör örgütü silah bırakıyor-
sa, operasyonel noktada ne yapacaktır, gü-
venlik güçlerimiz de operasyon noktasın-
daki sayılarını minimize edecektir. Bütün
mesele huzur ortamının olmasındadır.
Huzur ortamı olduğu anda zaten güvenlik
gücü de operasyonlarını minimize ede-
cektir... Kim silah bırakacak? STK’lar bu-
nu dillendirsin öncelikle.”
Mezardan ses gelince
cesedi çıkardılar