19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU İlhan Selçuk’suz Cumhuriyet Bu yazıyı yazmakta olduğum 24 Haziran Çarşamba günü İlhan Selçuk için iki büyük uğurlama töreni yapıldı. İlkinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda sahneye tabutu getirildiğinde ayakta dakikalarca alkışlayan birkaç bin kişi arasında ben de vardım. Bu alkışlar çok daha uzun sürebilirdi. Çünkü içten alkışlardı. Çünkü yaşamını hiçbir kişisel çıkar gözetmeksizin yurdunun mutluluğuna adamış çağdaş bir bilgeye olan gönül borçlarımızın ödenmesi içindiler. Yaşamım boyunca hiçbir törende hiç kimseyi ve hiçbir şeyi bu kadar uzun süre alkışlamadım. Alkışların sona ermesi alkışlama duygumuzun azalıp sona ermesinin değil, avuçlardaki takatin tükenmesinin sonucuydu. Bugünkü törene katılan binlerce kişiden tek tek her birinin bu gözlemimi ve duygumu paylaşacağından kuşku duymuyorum. İkinci tören Cumhuriyet’in küçük avlusunda ve çevresinde, şiddetli yağmur altında gerçekleşti. Onu yarın (perşembe) Hacıbektaş’ta sonsuzluğa uğurlayacağız. Ben de orada ve yollarda olacağım için cumartesi yazımı şimdiden yazıyorum. Cemal Süreya kendi ölümü için yazdığı birkaç dizelik ünlü şiirinde “bu da oldu işte…” der. İlhan Selçuk’un ölüm haberini aldıktan sonra durmaksızın bu dize geldi aklıma: “Bu da oldu işte…” Bekleniyordu, ama yine de, bir umut… Bu umut, kuşkusuz, sadece çok sevdiğimiz bir insan ve usta için değil, gazetemiz Cumhuriyet’in geleceği içindi de… Çünkü Cumhuriyet’i, onunla özdeşleşmiş İlhan Selçuk’suz düşünmek kolay değildi. Fakat, bu da oldu işte… Şimdi İlhan Selçuk’suz Cumhuriyet’in ne olacağı konusundaki soru olanca kaçınılmazlığıyla karşımızda duruyor… Cumhuriyet’teki köşemde ilk yazım 4 Mart 1995’te, demek ki 15 yılı aşkın bir süre önce yayımlanmış… O günden bu güne, kısa tatil araları dışında, düzenli olarak yazdım. Bir süre sonra “Cumartesi Yazıları”na “Pazar Söyleşileri” de eklendi… Bu kadar süreye ve bu kadar yazıya karşın, kendimi Cumhuriyet ailesinden sayabilir miyim? Bu soruya sadece bu nedenlerle evet diyebilmek kolay değil… Çünkü Cumhuriyet, yazarıyla, çizeriyle, çalışanıyla ve okuruyla gerçekten de bir ailedir ve bu ailenin bir ferdi olmayı hak etmek gerekir. Bu hak orada sadece yazmakla, herhangi bir kurumda çalışır gibi çalışmakla ya da herhangi bir gazeteyi okur gibi okumakla kazanılamaz… Cumhuriyet, tıpkı adını aldığı Cumhuriyet’in kendisi gibi, özgün ve benzersizdir. Onu eleştirebilir, eksikleri olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat ona bağlılığınız her şeyden önce bir kafa ve gönül bağı demektir. Bunu, bugünkü törenlerde, başsağlığı dilemek için ülkenin birçok yerinden çıkıp gelmiş Cumhuriyet okurlarının içten üzüntülerinde ve gazetenin geleceğine ilişkin kaygı dolu sorularında da gördüm. Onları dinlerken Cumhuriyet ailesinden olmanın övüncünü ve ondan daha da çok bu aileden olmanın gerektirdiği sorumluluğu duyumsadım. Çünkü, Cumhuriyet ailesinden olmak (ne kadar uzun süreli olursa olsun) orada yazmış ya da çalışmış olmakla bile değil, bu gazetenin öneminin bilincinde olmak ve geleceği konusunda sorumluluk duymakla ilgilidir… Eğer kendimi Cumhuriyet ailesinden sayıyorsam, her şeyden çok böyle bir bilince sahip olduğum ve bu sorumluluğu duyduğum içindir… İlhan Selçuk’suz Cumhuriyet’in ne olacağı konusunda kehanette bulunamam. Fakat sevgili Cumhuriyet okuruna söyleyebileceğim bence en önemli şey, biz Cumhuriyet yazarlarının, çizerlerinin, çalışanlarının, her birimizin, gazetenin geleceği konusunda aynı sorumluluk duygusuna sahip olduğumuzdur… Sanıyorum, her türlü maddi olanaksızlığa, her çeşit düşmanlığa, Cumhuriyet okuru olabilecekken kafa karışıklığı ya da zihin tembelliği nedeniyle gazeteye uzak duran potansiyel bir okur kitlesinin ilgisizliğine karşın, İlhan Selçuk sonrası Cumhuriyet’in en sağlam güvencesi de bu kolektif sorumluluk duygusudur. [email protected] Faks: (0212) 343 72 64 Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Gürel, hudut birlikleri için ön çalõşma başlatõldõğõnõ açõkladõ Sõnõrda profesyonelleşmeBARKIN ŞIK ANKARA - Genelkurmay Başkanlõ- ğõ Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, Gediktepe olayõ sonrasõnda gün- deme gelen hudut birliklerinin de pro- fesyonel askerlerden oluşturulmasõ kap- samõnda bir ön çalõşma başlatõldõğõnõ bil- dirdi. Genelkurmay Başkanlõğõ, demokratik açõlõm çalõşmalarõ kapsamõnda İçişleri Bakanlõğõ’nõn Ocak 2010’da yayõmla- dõğõ, “Yayla ve meraların hayvancılı- ğa açılması ile arama ve yol kontrol noktalarının belirlenmesi” konusun- daki genelgelerden duyduğu rahatsõzlõğõ isim vermeden dile getirirken, bu durumun terörle mücadeleye verdiği zararlarõ sõraladõ. Genelkur- may Başkanlõğõ İç Güvenlik Harekât Daire Başkanõ Tüm- general Fahri Kır, “Vatan- daşlarımızın yaylaları ser- bestçe kullanarak geçim- leri için çok önemli olan hayvancılığı yapmaları bi- zim de isteğimizdir. Ancak bu durum terör örgütü tarafından istismar edil- mektedir. Yaylaların terörist faali- yetler için kullanılması bazı sorunlar yaratmakta, güvenlik güçlerimizin halkla teröristi birbirinden ayırmada zorluk yaşamasına neden olmaktadır. Zaman zaman yaşanan tereddütler- de güvenlik güçleri zayiat verebil- mektedir. Bu durum, hem vatandaş- larımız hem de güvenlik güçlerimiz açısından riskler oluşturmaktadır. Nitekim bu ikilem, Gediktepe’de de yaşanmıştır” dedi. Kõr, 11 şehit verilen Gediktepe ola- yõndan sonra da 21 Haziran’da Diyar- bakõr’õn Silvan ilçesi Bağdere Jandarma Karakolu’nda bir onbaşõnõn şehit oldu- ğu ve 5 kişinin yaralandõğõ terör saldõ- rõsõnõ örnek göstererek, “Teröristlerin kullandığı yöntem dikkat çekicidir. Bi- lindiği gibi, bir süreden beri vatan- daşlarımızın daha rahat hareket et- melerini sağlamak için bölgedeki yol kontrol noktaları kaldırılmıştır. Te- röristler bu olayda da görüldüğü gi- bi, yol kontrol noktalarının bulun- mamasını istismar ederek, sivil bir araçla karakolun önüne gelerek sal- dırıyı gerçekleştirdiler” diye konuştu. Genelkurmay Başkanlõğõ, artan terör saldõrõlarõ nedeniyle dün basõn bilgilen- dirme toplantõsõ düzenledi. Genelkurmay Başkanlõğõ Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, Gediktepe olayõ sonrasõnda gündeme gelen hudut birliklerinin de ko- mando tugaylarõ gibi profesyonel as- kerlerden oluşturulmasõ kapsamõnda bir ön çalõşma başlatõldõğõnõ bildirdi. Ça- lõşmalarõn Irak hududundan başlayaca- ğõnõ anlatan Güler, “Burada önemli olan şu, bu birliklerin de operasyonel unsurları profesyonelleşecektir. Ör- neğin bir komando tugayında bulu- nan hizmet, destek unsurları, şoför gi- bi diğer faaliyetlerde görevli olan personel, normal yine şu anki temel askerlik sisteminde 15 aylık askerlik görevini yapan erbaş ve erlerden olu- şacaktır” dedi. Komando tugaylarõnõn profesyonelleşmesinin şu anda yüzde 84 olduğunu ve Ağustos 2010’da yüzde yü- ze ulaşacağõnõ bildiren Güler, bu bir- liklerin sadece operasyonel unsurlarõnõn uzman erbaşlardan olu- şacağõnõ söyledi. Güler, Gediktepe’ye düzenlenen terör saldõ- rõsõ konusunda da şun- larõ söyledi: “Çok bil- diğini zanneden, as- lında konudan hiç bil- gileri olmayan bazı yo- rumcuların söylediği gibi, 100-200 kişilik bir grup toplu halde tören geçişi yapar gibi hudutlardan girmiyor. Günlerce önceden başlayan, 3-5 kişilik grupların sızması, sonra bunların değişik yerlerde 15-20 kişi- lik gruplar halinde bir araya gelme- leri ve nihayet saldırıdan hemen ön- ce hedef bölgesinde bir araya gelme- leri şeklinde bir taktik izleniyor. Bu nedenlerle insansız hava araçlarının ya da diğer istihbarat vasıtalarının 200 kişiyi tespit edemedikleri gibi bir du- rum ortada yok.” NÜZHET KANDEMİR: Sınır, Iraklı Kürtler yüzünden değişmedi Türkiye ile Irak arasõnda sõnõr tashihi görüşmelerini 1983 yõlõnda başlatan dönemin Bağdat Büyükelçisi Nüzhet Kandemir, değişikliğin Irak yönetimindeki Kürtler ve PKK’nin girişimleriyle engellendiğini söyledi. BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Son dönemde terör örgütü PKK’nin saldõrõlarõ sonrasõnda yeniden gündeme gelen Türkiye-Irak sõnõrõnõn tashih edilerek Türkiye lehine değiştirilmesi konusunun, 1983 yõlõnda Ankara ve Bağdat arasõnda ele alõndõğõ, ancak dönemin Kürt kökenli Irak Devrim Komuta Konseyi Başkan Yardõmcõsõ Taha Muhittin Maruf’un engellemesiyle bu görüşmelerin askõya alõndõğõ ortaya çõktõ. Türkiye ile Irak arasõnda sõnõr tashihi görüşmelerini başlatan dönemin Bağdat Büyükelçisi Nüzhet Kandemir, görüşmelerin askõya alõnmasõnda PKK ve bazõ Kürt gruplarõn çabalarõnõn da etkili olduğunu açõkladõ. Kandemir, Türkiye ile Irak arasõndaki sõnõr tashihine ilişkin görüşmelerin bugüne kadar günyüzüne çõkmamõş ayrõntõlarõnõ Cumhuriyet’e anlattõ. Kandemir, “1980’li yıllarda PKK saldırıları başlamıştı. Yani PKK’nin azdığı günlerdi. 1983 yılında dönemin devlet başkanı Kenan Evren yine dönemin İçişleri Bakanı olan General Selahattin Çetiner’i Türkiye-Irak sınırının değiştirilmesi önerisi getiren bir mektupla Bağdat’a gönderdi” dedi. Mektubun Bağdat’a gelmesinden sonra çeşitli kademelerde ziyaretler yapõldõğõna işaret eden Kandemir, böylece konunun gündeme getirilmiş olduğunu belirtti ve “O dönemde Irak’ın başında Saddam Hüseyin vardı. Saddam Hüseyin bu talepleri başlangıçta olumlu buldu” diye konuştu. Kandemir, Türkiye ile Irak arasõnda teknik görüşmeler sürerken dönemin Devrim Komuta Konseyi’nin Kürt kökenli başkan yardõmcõsõ olan Taha Muhittin Maruf’un iki ülke arasõnda sõnõrõn Türkiye lehine değiştirilmesine karşõ çõktõğõnõ belirtti. Buna ek olarak PKK’nin ve PKK’nin etkisindeki bazõ Kürt gruplarõn girişimiyle sõnõr tashihi görüşmelerinin tartõşõlmaya başlandõğõnõ vurgulayan Kandemir, Irak’ta sõnõr tashihinin Türkiye’nin lehine Irak’õn aleyhine olacağõ yönünde bir hava çõkmaya başladõğõnõ kaydetti. Bu yönde yapõlan propagandalarõn yoğunluk kazanmasõ üzerine de sõnõr tashihi görüşmelerinin askõya alõndõğõnõ dile getiren Kandemir, “O zaman Türkiye’de hükümet değişikliği oldu. Kamuoyunun gündeminden bu konu kalktı” dedi. Tayyip Erdoğan ve İlker Başbuğ’un Gediktepe’de çömelerek aldığı brifing eleştirilere neden olmuştu. ‘Çömelmekaskerigereklilik’ Genelkurmay Başkanlõğõ Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, toplantõda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve komutanlarõn Gediktepe ziyareti esnasõnda mevzilerde çömelmeleriyle ilgili tartõşma konusunda, “Orası Türkiye-Irak sınır hattının tam üzerindedir. Her zaman birkaç teröristin veya keskin nişancıların civarda bulunması mümkündür. Erler ayakta değil mevzilerde iken, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı ve komutanlarını tehdide açık bir şekilde ayakta tutmak doğru bir hareket tarzı olmazdı. Kısacası bu askeri bir gerekliliktir” yanõtõnõ verdi. Güler, “Burada önemli olan, belirli bir risk alınarak Gediktepe’ye gidilip oradaki personel ile birlikte olmaktır” dedi. Erdoğan ise eleştiriler üzerine dün yaptõğõ açõklamada “Ayakta durduğum da oldu. Sürekli o halde değildim. Aç biraz tarih oku, aç biraz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün siper arkasında nasıl durduğunun resimlerini gör” diye konuştu. Genelkurmay Başkanlõğõ, artan terör saldõrõlarõ nedeniyle dün basõn bilgilendirme toplantõsõ düzenledi. Tümgeneral Ferit Güler, hudut birliklerinin profesyonelleşmesi için çalõşma başlatõldõğõnõ açõklarken Tümgeneral Fahri Kõr ise yayla ve meralarõn açõlmasõ ile yol kontrol noktalarõ hakkõndaki genelgelerin terörle mücadeleye zarar verdiğini savundu. Haber Merkezi - Şanlõurfa’da bir gün önce hayatõnõ kaybedip gömülen bir kişinin mezarõn zi- yaret eden yakõnlarõ mezardan ses geldiğini iddia edince, ailesi cesedi mezardan çõkardõ. Önceki gün kalp krizi geçirerek ölen 37 yaşõn- daki İbrahim Acaba’nõn kardeşi İsa Acaba, anne- siyle kõz kardeşinin mezarlõğa dua etmek üzere gittiklerini belirterek, “Annemle kız kardeşim kulaklarını mezara dayadıklarında bir anda tak tak diye bir ses gelmiş. Mezarın başına gi- den halam ve dayımın oğlu da ses geldiğini söyledi. Bunun üzerine biz de mezarı açtık. Oturur gibi duruyordu, gözünden yaş akmıştı ve burnu kanıyordu. Kan kefeninin çeşitli nok- talarına dağılmıştı. Biz hemen otomobille has- taneye götürdük. Fakat burada yaşamadığı söylendi ama onu çıkardığımız sırada mezarda kurtulmaya çalışır şeklinde görüntüsü vardı” dedi. Acaba’nõn cenazesi yapõlan otopsinin ardõn- dan çõkarõldõğõ mezarlõkta yeniden toprağa verildi. Köydeki hücre evine baskõn düzenlendi. Çatõşma yaklaşõk 1 saat sürdü Erzincan’da iki terörist öldürüldü Yurt Haberleri Servisi - Er- zincan’õn Hürrem Palangasõ kö- yündeki bir hücre evine dü- zenlenen baskõnda çõkan çatõş- ma sonucunda 2 terörist öldü- rüldü. Artan terör olaylarõ ne- deniyle Karadeniz bölgesinde güvenlik önlemleri arttõrõlõr- ken, Trabzon’da giriş ve çõkõş- lar kontrol altõna alõndõ. Erzincan Emniyet Müdürlü- ğü İstihbarat Şubesi’nin yaptõ- ğõ teknik takip sonucu Tunce- li’den giden 2 teröristin Gire- sun’a bölgesine sõzmaya çalõş- tõğõ ve 60 haneli Hürrem Pa- langasõ köyünde mola verdikleri tespit edildi. Bunun üzerine PKK’li teröristlerin bulunduğu Hürrem Palangasõ köyüne giden Emniyet Özel Harekât timi ile jandarma ekipleri, Erzincan- Sivas karayolunun hemen ya- nõnda bulunun köyü ablukaya aldõ. Teröristlerin bulunduğu ev kõsa sürede belirlendi. Güvenlik güçlerinin “teslim ol” çağrõsõna teröristler ateşle karşõlõk verince çatõşma çõktõ. Yaklaşõk 1 saat süren çatõşma so- nunda evdeki teröristlerin yan- larõndaki dokümanõ yakarak im- ha etmek istemesi üzerine evde yangõn çõktõ. Çatõşmada 2 terö- rist öldürüldü. 2 Kalaşnikof tü- fek, 2 el bombasõ ve çok sayõda mermi ele geçirildi. Cumhuriyet savcõsõ bölgede in- celeme yaptõ. Çatõşma nedeniyle yaklaşõk 1.5 saat trafiğe kapatõlan Erzincan-Sivas karayolu yeniden ulaşõma açõldõ. Çatõşmanõn oldu- ğu evin sahiplerinin ise yaylada bulunduğu belirtildi. Facia 5 saniyeyle önlendi Bitlis-Baykan karayolunun 10. kilometresindeki Bitlis Deresi Kermete bölgesinde askeri aracõn geçişi sõrasõnda teröristler tara- fõndan yola yerleştirilen mayõn, uzaktan kumandayla patlatõldõ. Askeri aracõn geçişinden 5 sani- ye sonra mayõnõn patlamasõ so- nucu araçta bulunan 3 asker ya- ra almadan kurtuldu. Halkalı saldırısında tutuklu sayısı 4’e çıktı İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da polis ve askeri personel taşõyan servis araç- larõna yönelik bombalõ saldõrõlarla ilgili gözaltõna alõnarak adliyeye sevk edilen 3 kişiden biri tutuklandõ. Söz konusu saldõrõ- lara ilişkin tutuklanan kişi sayõsõ 4’e ulaştõ. Ergin’den OHAL tepkisi ‘Teröre hizmet eder’ BOLU (Cumhuriyet) - Fet- hullah Gülen’e yakõnlõğõyla bili- nen Abant Platformu’nun bu yõl- ki “Vesayet ve Demokrasi” başlõklõ toplantõsõnda konuşan Adalet Bakanõ Sadullah Ergin, terör olaylarõnõ sona erdirmek için olağanüstü hal ilan edilmesi önerisine karşõ çõkarak, “Ola- ğanüstü hal ilan etmek demek, terör örgütünün amacına ka- palı da olsa hizmet etmek de- mektir” dedi. Abant Platformu’nun “Vesa- yet ve Demokrasi” konulu top- lantõsõ Bolu Abant Palace Otel’de dün başladõ. Toplantõda konuşan Adalet Bakanõ Ergin, Türkiye’de demokrasiyi güçlendirmeye ça- lõştõklarõnda terör olaylarõnõn art- tõğõnõ savunarak “Hain emelleri- ne ulaşamayacaklar. Kendi ka- ranlıklarında boğulacaklardır. Şiddet sarmalına teslim olma- yacağız” diye konuştu. Olağan- üstü hal ilan edilmesi önerilerini de eleştiren Ergin, “Biz tam de- mokrasi, daha çok hak, daha çok özgürlük, normalleşme derken, birileri ise olağanüstü hal çağrısı yapıyor. Olağanüstü hal ilan etmek demek, terör ör- gütünün amacına kapalı da ol- sa hizmet etmek demektir. Bu milli bir davadır. Bu mücadele- ye hizmet etmek boynumuzun borcu” dedi. Cuma namazını Sultanahmet Camii’nde kılan Başbakan Erdoğan, namaz sonrası ca- mi etrafını dolaştı. Yurttaşlarla sohbet eden Erdoğan, fotoğraf çektirdi. (Fotoğraf: AA) ‘Kim silah bırakacak?’ İstanbul Haber Servisi - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sivil toplum kuruluşlarõnõn “Silahların gölgesinde demokratik açılım süreci yürütülemez” şeklindeki açõklama- larõna “Kim silah bırakacak? STK’lar bu- nu dillendirsin öncelikle” diye tepki gösterdi. G20 zirvesine katõlmak üzere Kanada’ya gi- den Başbakan Erdoğan, hareketinden önce Atatürk Havalimanõ’nda basõn toplantõsõ dü- zenledi. “Mevcut gündemin dışında başta Sayın Obama olmak üzere liderlerle birçok görüşmelerimiz olacak” diyen Erdoğan, ağõrlõklõ gündem maddesinin terörle mücadele olacağõnõ, üçlü mekanizma konusunu da gö- rüşme fõrsatõ bulacağõnõ söyledi. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ile yaptõk- larõ toplantõnõn ardõndan bir sivil toplum kuruluşu temsilcisinin “Silahların gölgesinde demokratik açılımdan söz edilemez” ifa- desini kullandõğõnõ anõmsatan gazetecinin sorusu üzerine Başbakan, şunlarõ söyledi: “Yani kimin silah bırakması isteniyor, burası çok önemli. Burada güvenlik güç- lerinin silah bırakması mı isteniyor, yok- sa terör örgütünün silah bırakması mı is- teniyor? Güvenlik gücünün silah bırakması bir defa hiçbir zaman mümkün değil... Eğer bölücü terör örgütü silah bırakıyor- sa, operasyonel noktada ne yapacaktır, gü- venlik güçlerimiz de operasyon noktasın- daki sayılarını minimize edecektir. Bütün mesele huzur ortamının olmasındadır. Huzur ortamı olduğu anda zaten güvenlik gücü de operasyonlarını minimize ede- cektir... Kim silah bırakacak? STK’lar bu- nu dillendirsin öncelikle.” Mezardan ses gelince cesedi çıkardılar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle