19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ 16 EKONOMİ K imi halen iş sahibi olan ve işini büyütmek isteyen kadõnlar, kiminin gerçek- leştirmek istediği ve ayaklarõ yere basan bir projesi var... Kimi genç, kimi orta yaşlõ... Ama hepsinin de gözleri põrõl põrõl. Nisan ayõndan be- ri Özyeğin Üniversitesi’nin Giri- şimcilik Sertifika Programõ’nõ he- vesle sürdürüyor. 3 grup halinde al- dõklarõ eğitim bu yõlõn sonunda so- na erecek. Ancak Özyeğin Üniver- sitesi’nin verdiği koçluk onlar işle- rini kurup sağlam temeller üzerine oturtana kadar sürecek. Üstüne üst- lük proje önümüzdeki 2 yõl daha sü- recek ve belirlenen kriterlere uygun her kadõna açõk... İlk yıl 1225 başvuru oldu Aslõnda uluslararasõ bir proje bu. Finans kuruluşu Goldman Sachs’õn “10.000 Kadın” projesi kapsamõn- da. Özyeğin Üniversitesi Girişimci- lik Merkezi tarafõndan yürütülüyor. İşin başõndaki kişi olan merkezin di- rektörü Prof. Dr. Ali Beba ile projeyi konuşuyoruz. Akademik ve özel sektörde 30 yõlõ aşkõn deneyime sahip, aranõlan ve bilinen bir isim Prof. Ali Beba. Kimya mühendisi ve çalõşmalarõnõ ağõrlõklõ olarak çevre, yenilenebilir enerji, eğitim ve endüstri danõş- manlõğõ alanlarõnda yaptõ. Farklõ dö- nemlerde BM Çevre Teşkilatõ için Kenya’da çalõşmõş, farklõ Ameri- kan ve Türk üniversitelerinde öğre- tim üyesi olarak görev yapmõş. Üst düzey yöneticilik görevine ise Proc- ter&Gamble firmasõnda başlamõş. ÇEVKO’nun eski başkanlarõndan olan Prof. Beba, “10.000 Kadın” projesini de sanki çocuğu gibi sa- hiplenmiş ancak ne yazõk ki eş du- rumundan Hong Kong’a gitmeye hazõrlanõyor. Zira eşi Ümran Beba PepsiCo Asya Pasifik Bölgesi Başkanõ. “İlk yıl için 1125 başvuru oldu. 3 aşa- malı bir eleme sonunda 85 kadın girişimci adayı ile dersler başladı. 3 grup halinde veriliyor dersler. Bu yıl gerekli nitelikte ancak 85 aday seçebildik. İkinci ve üçüncü yıl bu sayı 120’ye çıkacak ve toplam 340 kadın bu eğitimlerden yararlanıp sertifika alacak” diyen Beba, eği- timlerin 6 modülden oluşacağõnõ be- lirterek başlõklarõ şöyle sõralõyor: “İş planı hazırlama, temel giri- şimcilik becerileri, muhasebe ve fi- nans, finans kaynaklarına ulaş- mak, satış ve pazarlama, üretim planlaması ve organizasyonel plan- lama.” Kapımız bütün kadınlara açık “Türk vatandaşıysanız, en az li- se, tercihen üniversite mezunuy- sanız, işletme, lisans veya yüksek lisans eğitimi almamışsanız, istih- dam sağlayacak ve ciro yapacak bir iş fikrine veya en az iki yıllık bir iş tecrübesine sahipseniz başvur- makta tereddüt etmeyin. Kapı- mız herkese açık” diyen Beba, pro- jenin en önemli özelliğinin “bu ka- dınların sertifika aldıktan sonra da takip edilmesi ve desteklenmesi” olduğunun altõnõ çiziyor. Prof. Beba, “Bir Türk erkeği olarak, kadın girişimciliği söz ko- nusu olduğunda OECD ülkeleri sı- ralamasında en gerilerde olmamızı içime sindiremiyorum” diyerek kendisinin de Anadolu’nun pek çok kentinde düzenlenen girişimci kadõn buluşmalarõna katõlõp seminerler ver- diğini, özellikle de kadõnlara ulusal ve uluslararasõ hibe ve kredi des- teklerinden nasõl yararlanabilecek- lerini anlattõğõnõ söylüyor. Ayrõntõlõ bilgi: www. 10000ka- din.org Küreselleşmeyle birlikte artan rekabette, işletmeler ya da şirketler sahip oldukları tüm varlıklarını koruyabilmek için maliyetleri, sermayeyi, teknolojiyi, iletişim ve pazarlara ulaşım olanaklarını ve belki de en önemlisi risklerini paylaşarak büyümeyi tercih etme durumunda. Bunun içinde çözümü çeşitli ortaklıklar kurmak (şirket evliliği) ve stratejik işbirlikleri yapmak zorunda olduklarını görüyorlar. Tüm bunların ortamını sağlayacak en önemli koşullardan biri de kurumsallaşmadan geçiyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin temel sorunlarından biri olan aile şirketi statüsünden kurumsal bir yapıya geçememek. “Kurumsallaşma”, bir şirketin ömür süresinden tutunuz da ulusal ve uluslararası pazarlarda sürdürebilir rekabet gücüne sahip olma, katma değerli üretim için Ar- Ge ve yenilikçi ürün alanlarında çalışmaları başarıyla sürdürebilmenin koşullarını sağlayan ve tüm bunların yaşama geçirilmesini kolaylaştıran bir olgudur. Kurumsallaşan bir KOBİ ya da firma, şirket evliliği veya stratejik işbirliği süreçlerini iyi yönetebilecek bir konumda olacaktır. Üretim, pazarlama ve satış konularında stratejik işbirliklerini başaran işletmeler, uluslararası pazarlara açılmada ve pazarlarda rekabet güçlerini arttırmada başarılı oldular. Geçen günlerde bu konuda, başarı ve başarısız olan iki arkadaşımla birlikte olduk. Her ikisiyle de ayrı ayrı konuşma olanağını buldum. Kurumsallaşma ve stratejik işbirliğini başarıyla gerçekleştirerek katma değerli üretimi ve yeni pazarlara açılmayı başarıyla gerçekleştiren otomotiv yan sanayii alanında başarıyı yakalamış duayen, değerli dostum Ahmet Arkan’nın görüşlerini sizlere aktarmak isterim. “Küresel rekabetin getirdiği acımasızlıklar, dönem dönem ülkemizin ekonomi yönetiminde ve sanayi stratejilerinin zamanında belirlenememesi, krizlerde yeterli ve zamanında önlem alınmaması gibi konularda yapılan yanlışlıklar, işletmelerin karşılaştıkları sorunların artmasında önemli sonuçlar doğurabiliyor. Bir başka önemli sorun da bazı işletme sahiplerinin ve dünyadaki gelişmeleri yakından izleyemeyen yöneticilerin vizyonsuzlukları, tutum ve uygulamalarından kaynaklanıyor. Günümüzde hâlâ kurumsallaşmanın, birlikte iş yapmanın önemini kavrayamayanlar var. Ülkemizde, ortaklık ve birlikte iş yapma kültürünün gelişememesinin nedeni ise ‘Küçük olsun, benim olsun’ anlayışından, alışkanlığından bir türlü kurtulamadığımızdandır. Ekonomiyi, sanayiyi yönetenler yanlışlarını hızla görüp düzeltmezler, işletmelerini ve işlerini beceriksizce yönetenler yanlışlıklarını inatla sürdürürlerse ülkemizde işletmelerin, KOBİ’lerin ayakta kalmaları elbette söz konusu olamaz.” Ağzına sağlık Ahmet Arkan demekten başka ne denebilir. Bir başkası da üniversiteden sınıf arkadaşım. Bütün çabasına karşılık aile şirketinden kurtulup bir türlü kurumsallaşamadı. İşini gerçekten yoktan var etti. Yatırımlar nedeniyle aldığı kredileri geri ödemede zorluklar yaşadı. İşletmesine taze para girişini bir türlü sağlayamadı. Alanında çok başarılı olmasına karşın borç sarmalından bir türlü kurtulamadı. Sonunda borçlarını ödeyebilmek için 40 yıllık işletmesini satmak zorunda kaldı. Kredi aldığı banka olumlu yaklaşım gösterseydi bugün işini hâlâ sürdürüyor olacaktı. Kurumsallaşma, birlikte iş yapma, işbirliklerinin geliştirilmesi konusunda başarı ve başarısızlık örneğini sizlerle paylaşmak istedim. İşbirliği ve birlikte iş yapma konusunda olumlu bir adımı da sizlere hatırlatmakta yarar görüyorum. KOSGEB İşbirliği- Güçbirliği Destek Programı kapsamında ortak tedarik, ortak tasarım, ortak pazarlama, ortak laboratuvar ile ortak imalat ve hizmet sunumu gibi alanlarda bir araya gelen işletmelere destekler sağlanacak. Program kapsamında, 250 bin TL geri ödemesiz ve 500 bin TL geri ödemeli destek verilecek. Destek oranı 1’inci ve 2’nci bölgelerde yüzde 50; 3’üncü ve 4’üncü bölgelerde ise yüzde 60 olarak uygulanacak. Umarım KOBİ’ler bu olanağı kullanırlar. S A T I R A R A S I HİLMİ DEVELİ [email protected] 3 yõlda 340 kadõn girişimci B u hafta, vergi adaletsizliğinde 2 milyonu aşkın kişiyi ilgilendiren bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Konu Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki (BES) ödemelerle ilgili. Ancak öncelikle BES’in Türkiye’de işleyişi ve geldiği aşama hakkında birkaç noktaya değinelim. BES, kişilerin emeklilik dönemlerinde daha rahat yaşayabilmeleri ve ihtiyaç duyacakları ek harcamaların karşılanabilmesi için oluşturulan özel bir emeklilik sistemi. BES şirketleri ise sizin verdiğiniz paraları “yatırım mantığıyla” sizin adınıza değerlendiren ve biriken paraları bir dönem sonra size, anlaştığınız ölçülerde geri ödeyen kurumlardır. Ancak hep vurguladığım, kamuoyundaki genel bir yanılgının altını burada bir kez daha kalınca çizmekte yarar var. BES şirketleri bir SSK ya da Bağ-Kur gibi size ölene kadar ödeme mantığı ile çalışan şirketler değildir. Genel yaklaşımları, sizin sisteme yaptığınız ödemelerin, nemalandırılmasıyla biriken paraların belli bir takvimde size geri ödenmesinden ibarettir. Konumuza gelirsek… 28 Mayıs 2010 itibarıyla Türkiye’de bireysel emeklilik sistemine dahil olmuş 2 milyon 124 bin 656 kişi var. Katılımcıların toplam fon tutarı ise 10 milyar TL’yi aşmış durumda. Ve istatistiklere göre her 100 katılımcıdan 72’si 25-44 yaş grubunda. Bilindiği üzere katılımcılar, mevcut gelir düzeyleri ve emeklilik dönemine ait beklentilerini göz önüne alarak, katkı payı tutarını belirleyerek gönüllü olarak sisteme giriyor. İşte buraya kadar her şey iyi. “Peki, kötü olan ne?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Sorun şu değerli okurlarım: Bireysel Emeklilik Sistemi’nden ayrılmak istediğinizde sizi sürpriz bir vergi kesintisi bekliyor. İşleyiş nasıl? İsterseniz öncelikle kısaca sistemin genel vergi işleyişini görelim. BES katılımcılarının ödeyecekleri katkı paylarının vergi matrahlarının tespitinde indirim konusu yapılması, katkı paylarının değerlendirileceği emeklilik fonlarının kazançlarının vergilenmesi ve nihayet bireylerin sistemden elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesi Gelir Vergisi Kanunu’nda oldukça açık bir şekilde tanımlı. Buna göre; sistemden elde edilen gelir Menkul Sermaye İradı’dır. BES’ten yapılan ödemelerin vergilendirilmesinde ise tevkifat yani stopaj esası geçerli. Zaten beyanname de verilmiyor. Ancak, BES’ten çeşitli nedenlerle ayrılan katılımcılara yapılan ve ilgili kanunla “Menkul Sermaye İradı” olarak kabul edilen ödemeler, diğer menkul sermaye iratlarının aksine, sermayenin, yani anaparanın vergilendirilmesi sonucunu doğuracak bir şekilde vergilendiriliyor. Şaşılacak şey değil mi? Gelelim kesinti oranlarına. 10 yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemelerden yüzde 15, 10 yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlara yapılan ödemelerden yüzde 10 tevkifat yapılıyor. Sistemden emeklilik hakkını kazananlar ile vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlardan yapılan tevkifat oranı ise yüzde 5. Anlaşılacağı üzere, bu kurum ve kuruluşlar tarafından katılımcılara yapılan ödemelerin tamamının “Menkul Sermaye İradı” olarak dikkate alınması yanlış ve haksız bir vergileme tekniğidir. Bunu bir örnekle de açıklamak mümkün. BES’ten ayrılan kişiye ödenen tutar ile bankaya belli bir süreliğine yatırılan ve vade sonunda çekilen tutar birbirine benzemektedir. Her iki tutar da anapara ve elde edilen artı değerden (faiz, kâr payı vb.) oluşmaktadır. Ancak, mevduat faizinde sadece elde edilen faiz üzerinden stopaj yapılırken, BES’te yapılan ödemenin tamamı üzerinden, yani sistemden çıkılan tarihe kadar ödenen katkı payları ile bu katkı paylarının değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan artı değerin toplamı üzerinden stopaj yapılmaktadır. Oysa Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinde belirtildiği üzere, vergilendirme konusu matrah sermaye değil, elde edilen kâr payı, faiz, kira vb. iratlardır. Özetle; BES sözleşmesi dolayısıyla katılımcılara yapılan ödemelerde de sadece katılımcının elde ettiği kâr payının stopaja tabi tutulması gerekmektedir. Mevcut durum vergide adalet ve eşitlik ilkesine aykırıdır. İlgililere “ivedilikle” duyurulur… Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Beba, kadõnlara “Projeniz varsa ne duruyorsunuz” diye sesleniyor 11 Haziran 1969 doğumluyum. SSK başlangıcım meslek lisesinde 1 Ey- lül 1987. 1988’de askeri okula girdim, toplam 11 yıl 7 ay Emekli Sandı- ğı’na bağlı çalıştım. 1999-2004 arası isteğe bağlı ve Ocak 2004’ten 2009 Ağustos’una kadar SSK’li olarak çalıştım. Ne zaman emekli olu- rum? Özcan Yeşiltepe Meslek lisesinde staj dönemi sigorta başlangıcına sayılmaz. SSK’den emekli olabilmek için memurluktan sonra 3.5 yıldan fazla SSK primi ödemeniz gereki- yor. Normal şartlarda 1 Eylül 1987 işe giriş tarihine göre, 50 yaşını ve 5375 gün sayısını doldurmalısınız. Ancak memurlar, fiili çalışmalarına ilaveten 23 Mayıs 2002’ye kadar almış oldukları fiili hizmet zammını da ilave ederek toplam hiz- metlerini kadınlarda 20, erkeklerde 25 yılı tamamlamalarına kalan süreyi bularak fiili hizmet zammını yaştan düşmektedir. Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr ad- resine mail ata- bilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek ce- vaplanacaktır. MESLEK LİSESİ STAJI SİGORTA BAŞLANGICI SAYILMAZ Amaç, bir fikri olan, iş kurmak veya işini büyütmek ve daha fazla istihdam yaratmak isteyen işletme eğitimi almamõş kadõnlarõ güçlendirmek, sadece girişimci değil, ülke ekonomisine ivme kazandõracak küresel girişimciler yetiştirmek. Birlikte İş Yapma Kültürünün Gelişmesi İŞÇİ RAPORLARINI BİLDİRMEYENE CEZA VAR Klasik ama güldüren fıkralardan biridir. Bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdi- rememiş. “Öyle bir şey yapayım ki, gazete- ciler artık aleyhimde yazamasın” diye düşü- nürken aklına bir fikir gelmiş. Bir basın bildirisi yayımlamış; “Pazar gü- nü bakan denizin üzerinde yürüyecek...” Tüm basın mensupları bildirilen yerde toplanmışlar... Bakan elinde bastonuyla denizin üzerinde yürürken halkın da şaşkın bakışları arasında karşı kıyıya geçmiş. Ba- kan ertesi gün gazetelerde bu inanılmaz ic- raatını keyifle okumayı beklerken tüm ga- zetelerde şu başlık yer almış: “Bakan yüzme bilmiyor!..” Evet değerli okurlarım, SGK yönetimi de, artık aynı bakan gibi ne yapsa eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. Bizce bunda etken, sosyal güvenlik mevzuatının sıkça değişti- rilip, takibinin zorlaştırılmasıyla yaratılan belirsizlik havasıdır. En son çıkartılan bir tebliğ, buna en güzel örnek aslında. Sigor- talıların raporlu oldukları sürelerde işyerin- de “Çalışılmadığına Dair Bildirim İşlemle- ri”nin raporlarının bitim tarihinden itibaren 5 işgününde internet üzerinden yapılması- na yönelik bir zorunluluk getirildi. Yani, ra- por işçi tarafından işverene verilmiş ise “Çalışılmadığına Dair Bildirim İşlemleri” in- ternet üzerinden yapılacak, ancak işçi tara- fından rapor verilmemişse, bu durumda si- gorta müdürlüğü işverene bir yazı gönde- rerek “Çalışılmadığına Dair Bildirim İşlemle- ri”nin sisteme girilmesini isteyecek. Buna uymayan işverenler hakkında aylık asgari ücretin 5 katı tutarında; 5 işgünü geçtikten sonra veren işverenler hakkında ise aylık asgari ücretin 2 katı tutarında idari para cezası uygulanacak. Oysa yasada buna ilişkin bir para cezası yer almıyor. Dolayısıyla bu idari para cezaları mahke- melerde iptal ettirilebilir. YAHYA ARIKAN e-posta: [email protected]  Türkiye’de girişimciler yeni iş kurmak için gerekli beceriye sahip olduğuna inanõyor (yüzde 44). Ancak gelecek 3 yõl içinde yeni bir iş kurma beklentisi yüzde 21 oranõnda kalõyor.  Türkiye verimlilik bazlõ ekonomiler sõralamasõnda yüzde 10.7 ile 12. sõrada yer alõyor ancak dünya genelinde ortalamanõn çok altõnda ve 33. sõrada yer alõyor.  Türk girişimciler yeni bir iş kurmak için gerekli beceriye sahip olduklarõna inanmakla birlikte, eğitime önem vermiyor.  Türkiye’de okulda gönüllü olarak girişimcilik eğitimi almõş kişi oranõ yüzde 1.9, zorunlu girişimcilik eğitimi almõş kişi yüzdesi ise sadece yüzde 0,6. Yani toplamda sadece yüzde 2.5 oranõnda kişi gönüllü ve/veya zorunlu girişimcilik eğitimi almõş bulunuyor. Oysa bu oran Şili, Slovenya, Kolombiya’da yüzde 24 mertebesinde. Bu açõdan bakõldõğõnda Türkiye girişimcilik eğitiminde en alt sõrada bulunuyor. 2008 KÜRESEL GİRİŞİMCİLİK MONİTÖRÜ (GEM) RAPORUNA GÖRE: Prof. Dr. Ali Beba Bireysel emekliye vergi golü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle