25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 HAZİRAN 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 KÖŞK’TEKİ GÖRÜŞMELERİN İÇERİĞİ DIŞARIYA SIZIYOR... SÜRECEK Cumhurbaşkanı Ş ubat ayõnõn son günleri, bir ge- ceydi. Sokak sessiz ve kimsesiz. AP liderinin evinde çalõşma oda- sõ. Uzun süredir görüşmediğim AP lideri Demirel’le söyleşiye başlarken, acaba Demirel de Aristo mantõğõna sõğõnarak “hükümetlerin alın yazısını tayin edenler daima silah taşıyanlardır” diye düşünüyor mu diye bir soru vardõ kafamda. Zira yavaş yavaş tõrmanan, artõk önü- müze ateşten bir top gibi geliveren Cumhurbaşkanõ seçimi pek çok olaya ge- be görünüyordu. Askerlerin “kendilerinden birini” Çankaya’da görmek istedikleri, hatta bu isteklerini partilere, üstelik parla- mentoda çoğunlukta olan AP’ye ve Ec- evit gibi demokrasiye bağõmlõ bir lide- re şu ve bu biçimde kabul ettirecekleri- ne yüzde yüze yakõn şans tanõyanlar çok- lukta idi. Bu bölümde de Demirel adõndan ne- den sõk sõk söz edildiğini merak edenler veya sorgulayanlar olabilir. AP ve lideri 12 Mart süreci boyunca, cumhurbaşkanõ seçimi sõrasõnda ön plan- daydõ; askerler de sürekli dayattõklarõ re- formlarõn ve kurulacak hükümete bu- yurduklarõ konularõn AP’nin katkõsõ ol- madan gerçekleşmeyeceğinin bilincinde idiler. Çünkü AP parlamentoda çoğunlukta idi ve tek söz sahibi lider Demirel’di... Cumhurbaşkanõ seçimiyle ilgili geliş- meleri öğrenebilmek ancak çoğunlukta olan AP’yi izlemekle olanaklõydõ. Üstelik askerler de biliyor ve hesap- larõn ona göre yapõyorlardõ: Parlamentoda “kendilerinden birinin” seçilmesi an- cak AP oylarõyla olanaklõydõ. AP’yi günübirlik izlemek hem her açõ- dan önemliydi hem de haberin kaynağõ lider Demirel’di. Kulislerde Genelkurmay Başkanõ Or- general Faruk Gürler’in Sunay’dan son- ra cumhurbaşkanõ olacağõ yaygõndõ. Demirel’e; “Faruk Gürler diyor- lar?” dedim. Ayağa kalktõ. Önümde dur- du, “Seçilemeyecek” dedi. Kulis hesaplarõnõ altüst eden bu sözü üzerine şaşõrõp kaldõğõmõ görünce bu kez, “Seçilmemesi gerekir” dedi. Ve nedenlerini açõklamaya koyuldu. “Çünkü” diyordu. “AP Meclis gru- bu, milletvekilleri ve senatörleriyle ona oy vermeyecek. Her siyasal darbo- ğazda, her siyasal dönemeçte bilinçle davrandıkları gibi davranacaklar ve tarihsel görevlerini yerine getirecek- lerdir. Buna bütün kalbimle inanıyo- rum.” Odada bir aşağõ bir yukarõ geziyor, ara- da duruyor, kimi açõklamalar yapõyor. Bu sözlerinin “bir kararlılığın” ifa- desi olduğunu söylüyor. “Eğer Gürler’i seçersek halkın karşısına onun tem- silcileri olarak nasıl gideceğiz? Sen oyunu bana ver, zor karşısında ben bu yetkiyi başkasına devredeyim mi di- yeceğiz?” Ayağõnõ yere vurdu: “Yok öyle bir şey!” Aksi halde insanlara milli iradenin er- demini anlatamayacaklarõnõ söylüyordu. İyi ama 150’ye yakõn AP’li parla- menterin oy vereceklerini Gürler’e bir mektupla bildirdiklerinden söz edili- yordu. Yaptõğõ hesaplara göre TBMM’de toplam 317 olan AP’liden 30’u Gürler’e oy verebilirdi ama.. hiçbiri millet irade- sine dayanan bu partide kalamazlardõ.” Kulislerde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Gürler’in Sunay’dan sonra cumhurbaşkanı olacağı konuşuluyordu F akat Köşk’teki görüşmelerin içeri- ği yavaş yavaş sõzmaya başladõ. Sunay, parti liderlerinden “ordu adına” bir ricada bulunmuş; Genelkurmay Başkanõ Gürler’i cumhurbaşkanõ seçiver- melerini istemişti! AP merkezinden alõnan sağlõklõ bilgilere göre Cumhurbaşkanõ; “buhranın sonunu iyi görmediğini” söylemiş, ortalõğõn ‘vahim ve karışık’ olduğundan söz etmiş, MGK’nin parti liderleriyle görüşmesini istemesi üze- rine bu görüşmeleri yapmaya karar vermişti. Komutanlar Çankaya’ya gelmiş, Su- nay’dan görev süresinin uzatõlmasõnõ istediklerini söylemişler. Cumhurbaş- kanõ da komutanlara bir koşulla uzatmayõ bütün partilerin kabul etmesi du- rumunda kabul edebilece- ği yanõtõnõ vermişti. Fakat Melen’in yaptõğõ görüşmelerden sonra Su- nay’õn görev süresini uzat- ma formülü yatmõştõ. Bu- nun üzerine komutanlar Sunay’a tekrar gelmişler ve bu kez: “Görev sürenizin uza- tılması yattığına göre… Faruk Gürler Paşa cum- hurbaşkanı olsun” de- mişlerdi. Gürler’in cumhurbaş- kanlõğõ resmiyet kazan- mõştõ. Sunay bir başka deneme daha yaptõ. Ko- mutanlara partiler Gürler’i cumhurbaşkanõ seçeceklerini yazõyla taahhüt ederlerse Ge- nelkurmay Başkanõ için derhal üzerine dü- şeni yapacağõnõ söyledi. Aportta Gürler’in aday olacağõnõn resmen ifade edilmesini bek- leyen Demirel, “Hayır böyle yazıya imza atamayız” demişti. Diğer partilerin, özel- likle CHP’nin de böyle bir girişime destek olacağõ söylenemezdi. Turhan Feyzioğlu’nun Güven Partisi? Olabilir de olmayabilir de! DP lideri Ferruh Bozbeyli gayet açõk konuştu. Köşk’te Gür- ler adõnõn cumhurbaşkanõ adayõ olarak adõ- nõn geçtiğini basõna açõkladõ. Partilerin Gürler’e karşõ tavõr almalarõnõn yayõlmasõndan sonra -beklendiği gibi- bir- takõm senaryolardan söz edilmeye başlan- dõ. Tabii en önemlisi: Gürler’i seçmezse TBMM, Türk Silahlõ Kuvvetleri yönetime el koyacaktõ! Neden? “Ordu, prestiji ile oynatmazdı.” Bu arada kontenjan senatörü İsmet İnö- nü’nün cumhurbaşkanlõğõndan söz edildi. Damadõnõn kimi AKP’lilerle konuyu gö- rüşmüş, fakat Demirel, “Gürler’in cum- hurbaşkanlığını millete anlatırız ama İs- met Paşa’yı hayır” diyerek olayõ kapatmõştõ. Bir ara Ecvet Güresin’le Yılmaz Çetiner bir cumhurbaşkanõ adayõ buldular: Eski Hava Kuvvetleri Komutanõ İrfan Tansel. Demirel’le konuştular. AP liderinin söy- lediklerinden Tansel’i destekleyeceği sanõ- sõna kapõlõp, Hürriyet’te tam sayfa Tansel’in adaylõğõnõ ilan ettiler ve… o sabah AP’den yalanlama geldi. Tansel adõ da listeden si- lindi. Gürler giderek Köşk’e õsõnõyor ama seçilmesini sağlayacak partiler giderek Gür- ler’in cumhurbaşkanlõğõndan uzaklaşõyordu. O gün Köşk’te dört komutan Sunay’la 3 Mart 1973 günü cumhurbaşkanõ seçimini ko- nuşuyordu. Toplantõya katõlan Gürler hiç ko- nuşmadõ. O dönemeyeceği bir yola çõkmõştõ bir ke- re. Örneğin o gece Jandarma Astsubay Okulu’ndaki yemekte “Belki asker olarak okulunuzu son ziyaretindir” demişti. Bu arada hem AP’de hem CHP’de oyla- ma günü parti merkezlerinde bir başka sõkõntõ yaşanõyordu. Her iki partide Gürler’e oy vereceklerin sayõsõ bir hayli kabarõk görünüyor- du. Hatta AP’den kimile- ri Gürler’e oy vereceklerin listesini hazõrlayõp ver- mişlerdi. 5 Mart 1973 günü Faruk Gürler’in emekliliği işleme konuldu. K omutanlarla görüştükten sonra evin- de yakõn çalõşma arkadaşlarõyla bir araya gelen CHP lideri Bülent Ecevit: “Cumhurbaşkanlõğõ seçimi üzerinde bir iki önemli izlenim edindim” diye anlatmaya baş- ladõ: “Sunalp Paşa yeni cumhurbaşkanõnda bu- lunmasõnõ istedikleri nitelikleri sõralõyor ama bir isim söylemiyor. Fakattt Sunalp Paşa’nõn tarif ettiği insan Gürler Paşa olarak biçimle- niyor, renkleniyor” dedikten sonra komu- tanlara açõkladõğõ görüşünü anlattõ: “Gürler Paşa’nõn kişiliğiyle, bilinen yete- nekleriyle niteliklerine karşõ olmadõğõmõzõ söyledim. Ancak Genelkurmay Başkanlõ- ğõ’ndan Cumhurbaşkanlõğõ’na giden yolu be- nimsememizin olanaksõzlõğõnõ vurguladõm.” AP ve CHP’nin, Genelkurmay Başkanõ Gürler’in cumhurbaşkanõ seçilmesine karşõ ol- duklarõ böylece kesinlik kazanõyordu. Cumhurbaşkanõ seçimi giderek karmaşõk bir biçimsellik alõyordu. MGK uzun bir toplantõ yaptõ. Yayõmladõğõ bil- diride Cumhurbaşkanõ’nõn partilerle temas ede- rek “soruna” bir çare, bir çözüm bulmasõnõn kararlaştõrõldõğõnõ açõkladõ. Yorumlar doğruydu: Askerler Sunay aracõ- lõğõyla Köşk sorununa çözüm yolu açõlacağõ- nõ sanõyordu. Parti genel başkanlarõyla görüştü Sunay. Köşk her şeyden söz ediyordu. Fakat “o duyarlõ soruna” gelince fazla bilgi almak olanaksõz- dõ. TBMM, yeni cumhurbaşkanõnõ seçerken anayasada yazõlõ yetkilerini kullanacaktõ. Köşk’teki görüşmelerin özünde bu vardõ; ay- rõca örneğin cumhurbaşkanõ parlamento dõ- şõndan olacak mõydõ? Yanõt, hayõrdõ! Örneğin Demirel’e göre zaten Çankaya’nõn şu ya da bu kişiyi “empoze” etmeye yetkisi yok- tu. Ama? Ordunun vardõ. O ysa uyumuştuk.Cumhur- başkanõ seçimiyle ilgili ordu kararlarõ iki ay önce, 23 Ocak 1973 Salõ günü, Başbakan Ferit Melen tarafõndan AP liderine bildi- rilmiş, bana göre tebliğ edilmişti. Melen konuşmaya “ordu üst ka- demelerinin kararlarını anlatmaya çalışacağını” söyleyerek başladõ ve or- dunun isteklerini özetledi: “Ordu komuta heyeti (12 Mart cuntası) 13 Mart’ta yapılacak cum- hurbaşkanı seçimini müzakere etti. Devletin başıyla ilgili bu sorunda or- dunun dileği ve eğilimi şudur: Sayın Sunay’ın görev süresi üç yıl daha uzatılacak. Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler görevinde üç yıl da- ha kalacak. Orduya gereken çeki- düzeni verecek.” Demirel, Melen’in (ordu komuta he- yetinin) beklemediği bir çõkõş yaptõ: “Söylediklerinizin gerçekleşmesi olanaksızdır” dedi. Ona göre parlamentonun hür ira- desini hiçe saymaktõ. AP liderine gö- re bu kararlarõn içeriğinde Faruk Gürler’in adõ gizliydi. Bu kararlar Gürler’in adaylõğõ ve seçimiyle ilgili ön hazõrlõklardõ. Sunay’õn görev süresinin uzatõla- mayacağõ anlaşõlõnca komuta heyeti cumhurbaşkanõ seçimine doğrudan müdahale edeceğini açõğa vurdu. 21 Şubat 1973 günü devlet radyosu 13.00 haberlerinde bir “ordu bildiri- si” yayõmladõ: Bildiri “komutanların kimi siyasal liderlerle ülke sorunlarını görüştü- ğünü, AP liderinin ‘kendine özgü ne- denlerle’ bu görüşmeye katılmadı- ğını” açõklõyordu. Lakin siyasal kulisler; ülkede huzur, reformlarõn geleceği gibi konularõn el- bette konuşulduğuna.. ancak komu- tanlarõn bu görüşmelerde dolaylõ bi- çimde isim vermeden Faruk Gürler’in adaylõğõnõ ve seçilmesini gündeme getirdiklerine inanõyordu... Haklõydõlar. Çünkü komutanlar (ko- muta heyeti adõna konuşan Genel- kurmay İkinci Başkanõ Orgeneral Turgut Sunalp portreyi çiziyor) or- dunun yeni cumhurbaşkanõnda bu- lunmasõnõ istediği nitelikleri sõrala- mõştõ: “Tarafsız bir kişi. Partisiz. 27 Mayıs’a ve 12 Mart’a karşı çıkma- mış bir insan. Özgeçmişinde kötü notlar bulunmayan, adı herhangi bir yolsuzluğa karışmamış, ordunun başkomutanlığını üstleneceğine gö- re Türk Silahlı Kuvvetleri’nin di- linden anlayan, sorunları yakın- dan bilen, enerjik yapıya sahip bir kişi.” Görüşmelerde Hava Kuvvetleri Komutanõ Muhsin Batur da bulun- muştu. ‘İSİM SÖYLEMİYORLAR AMA…’ ECEVİT İNÖNÜ DEMİREL HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Haber Güvercinleri Yasaklansın Bence artık telefonların üzerine de, sigaralarda olduğu gibi uyarı yazıları konulmalı. “Dikkat, görüşmeleriniz ileride dava dosyanıza girebilir,” “telefon konuşmalarınız ağrılı ve uzun bir rezalete yol açabilir” gibi uyarılar... Uzun bir süredir hemen her gün yeni birinin telefon dinleme kaydı düşüyor internete ve basına. Gerçi bu işler bizde yeni değil. Eskiden kablolu ev telefonlarında dinlendiğinden kuşkulananlar, dinleyenlere, “polis, kardeşim aradan çekil, duyamıyorum” diye fırça atardı. Gerçi o zamanlar hatlar o kadar karışıktı ki, alt komşunun konuşmalarını yukarıdan dinlemek, hiç tanımadığınız insanların konuşmasının arasına girmek de mümkündü. Hatta böyle topluca konuşma rastlantıları arasında birbirine doktor tavsiye edenler, karı koca arasına girip hakemlik yapanlar duyulurdu. Yıllardır bu dinleme işini kime sorduysak doğru dürüst bir cevap alamadık. Bu konu da hep ilgimi çeker, herkesi dinleyen bunca insandan biri bile sonradan çıkıp şöyle dinledik, böyle dinledik, şu emir verdi diye anlatmaz mı? Ülkemizde artık malum önüne gelen günah çıkartıyor, katiller bile kimi nasıl öldürdüm diye anlatıyor, en ünlü tarihi kişiliklerin en gizli sırları ifşa ediliyor da telefon dinlemecilerinin bilmediğimiz bir yemini mi var? Nasıl olup da hiçbiri tam olarak bu işin nasıl yapıldığını anlatamıyor merak ediyorum. Ne ketum insanlar bunlar! Yine merak ettiğim bir konu daha var. Madem herkes dinlenebiliyor, niye yalnızca insanların çapkınlıkları veya olur olmaz gevezelikleri çıkıyor? Örneğin çete kurduğu iddia edilen insanların niye bu çetenin para kaynaklarıyla ilgili bir konuşması çıkmıyor. Eğer bu çapta bir dinleme varsa, niye hep magazin haberi olacak şeyler veya olur olmaz politik geyikler dinleniyor? Niye karakol baskını yapan teröristler ve bağlantılarının konuşmaları teknik takibe takılmıyor? Ne bileyim, İskenderun’a roketle gelenler cep telefonu kullanmıyor mu? Niye uyuşturucu kaçakçılığı, terör, insan kaçakçılığı, gasp, yolsuzluk, cinayet, mafya türü suçlara karışanlar bu dinlemelere yakalanmıyor? Bunlar haber güvercini ya da duman işaretleri aracılığıyla mı görüşüyorlar birbirleriyle? Güvercinleri dinleyecek bir teknoloji henüz gelmedi mi ülkemize? Haber güvercini beslemek neden yasaklanmıyor? kursatbasar63@gmail.com HUBER KÖŞKÜ’NDE KALACAK Gülyazboyunca Tarabya’da BARKIN ŞIK ANKARA - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün, yaz aylarõ boyunca çalõşmalarõnõ Cumhurbaşkanlõ- ğõ’na ait Tarabya yerleşkesinde sürdüreceği öğrenildi. Ağustos ayõnda yapõlacak Milli Güvenlik Kurulu top- lantõsõnõn da bu nedenle İstanbul’da gerçekleştiri- lebileceği belirtiliyor. İçinde Huber Köşkü’nün de bulunduğu Tarabya yerleşkesi, 7. Cumhurbaşkanõ Kenan Evren döne- minde, Cumhurbaşkanlõğõ’na tahsis edildi. Huber Köşkü’nün 1986-1988 yõllarõ arasõnda gördüğü kõsmi tadilattan sonra Evren, yaz aylarõnda ikişer ay süre ile bu köşkü kullandõ. Tarabya yerleşkesinde, Cumhurbaşkanlõğõ’nõn, yazlõk konut ve çalõşma ofisi ihtiyaçlarõna ek olarak yabancõ devlet başkan- larõnõn ağõrlanabileceği ve büyük resepsiyonlarõn ve- rilebileceği tesisleri de yer alõyor. Yerleşkenin içinde yer alan Huber Köşkü, 19. yüz- yõl sonu, 20. yüzyõl başõnda Alman Mauser ve Krupp firmalarõnõn temsilciliğini yapan silah komisyoncusu Huber Kardeşler tarafõndan yaptõrõldõ. İkinci Meş- rutiyet’ten sonra Huber Kardeşlerin ülkelerine dön- mesi üzerine köşkün mülkiyeti 1932 yõlõna kadar Mõ- sõrlõ Prenses Kadriye ve eşi Mahmut Hayri Paşa’ya geçti. Köşk, bu tarihten sonra Notre Dame de Sion Okulu’na bağõşlandõ. 1985 yõlõnda ise kamulaştõrõ- larak Cumhurbaşkanlõğõ Genel Sekreterliği’ne tah- sis edildi. Huber Köşkü, 34 hektarlõk korusuyla Bo- ğaziçi’nin en geniş yeşil alanlarõndan biri olma özel- liğini de taşõyor. Erdoğan’ahakaret soruşturması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cebeci Kõz Teknik ve Meslek Lisesi’nde bilgisayar öğretmeni olarak görev yapan Oğuz Eminoğlu hakkõnda, Fa- cebook hesabõnda bulunan bir fotoğraftaki eşeğe “RTE” etiketlemesi yapõlmasõ üzerine Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’a “hakaret” suçlamasõyla so- ruşturma açõldõ. Eminoğlu, savcõlõğa verdiği ifadede tüm iletişim bilgilerinin açõk olarak yazõldõğõ profilindeki söz ko- nusu fotoğrafõn kendine ait olduğunu, ancak fotoğraf üzerindeki ‘RTE’ etiketlemesini kendisinin yap- madõğõnõ belirtti. Hesabõndaki 500 arkadaşõndan bi- rinin bu etiketlemeyi yapmõş olabileceğini ifade eden Eminoğlu, “Benim fotoğraf üzerinde yapılan bu etiketlemeyle ilgili herhangi bir şekilde Başba- kan’a hakaret etme kastım yoktur, ben böyle bir etiketleme olduğunu fark etseydim kaldırır- dım” savunmasõnda bulundu. FACEBOOK’TA ETİKETLEME
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle