Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
28 MAYIS 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Lütfen Sendikacılığı
Yozlaştırmayın
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Kimi sendikalarımız, TEKEL İşçilerinin sonuç
alınamayan grevinin hemen ardından
Zonguldak’taki grizu patlamasında işçi sınıfının
30 evladını yitirmesi de gelince iktidarı ciddi bir
uyarı hareketi ile uyarmak için ciddi bir eylem
yapılmasını masaya getirdiler.
Bunun için seçilen tarih 26 Mayıs’tı ve
düşünülen de genel grevdi. DİSK ve KESK’in
öncülük ettiği proje Türk-İş ile Hak-İş ve
Memur-Sen’in ayak sürçmesi üzerine önce 1
günlük uyarı eylemine, bu düşünceyi öneren emek
örgütlerini, eylemin biçim ve süresinden dönmek
zorunda bıraktı.
TEKEL direnişinin dayanağı olan ünlü 4/C ve
4/B maddeleri ve yine 657 sayılı yasanın 50/D
maddelerinin kendilerine uygulanmaması için
direnen emek örgütleri arasında birlikteliği
sağlamak amacıyla önce genel grevin
ertelenmesi, daha sonra da iktidarın hışmını
azaltmak amacıyla da 1 günlük eylemden
vazgeçilmesi masaya taşınmış oldu.
İşçinin güvencesi olan sendikalaşmayı
sınırlayan, kimilerini geçici; kimilerini de mevsimlik
çalışanlar olarak değerlendiren bu hükümlerin,
özelleştirmeyi tam bir peşkeş çekme olarak
algılayan siyasi iktidar tarafından emeği adeta yok
etmek için kullanıldığını kamuoyu, son TEKEL
işçileri direnişi nedeniyle yakından izledi.
Erdoğan’ın inadını kırmak, o direnişlerle de
başarılamadı.
Özellikle 4/C ve 4/D’nin kaderi Anayasa
Mahkemesi’nin vereceği karara bırakıldı.
Yargı hızlı davranmalı
Binlerce işçi, geleceklerini güvence altına almak
amacıyla önceki gün yurdun çeşitli kentlerinde
hem yasama ve yürütme organlarına bir kez daha
seslerini duyurmak, hem de Yüksek Mahkeme’yi
daha hızlı sonuç almaya çağırmak amacıyla
alanlarda toplanmak istedi.
Toplandı da, ancak bu toplanışlar ve belirli
mesafeler içindeki yürüyüşler, başlangıçta
tasarlandığı gibi çalışanların oluşturduğu sendika
örgütlerinin yöneticileri arasında, emekten doğan
güçlerini, grev yolu ile yansıtmakta tereddütlü
davranmaları nedeni ile cılız kaldı.
Önce Türk-İş Konfederasyonu yönetimince
genel grevin yapılması zamansız bulundu. KESK
ve DİSK’in o doğrultudaki isteklerden büyük
konfederasyonuna son zamanlarda egemen olan
anlayış mendireğine çarpınca, bu kez tam gün iş
bırakmanın başarılı olamayacağı gibi bir durum
ortaya çıkmış oldu. KESK, o aşamada isteklerinde
yalnız kaldı. Ötekiler, bir saatlik gösteri ile
yetinmek zorunda kaldılar.
Eylem değil eylemcik...
Dolayısı ile önceki gün sergilenen olaya eylem
değil, eylemcik demek, cılız direniş denemesinin
hakkını vermek olacaktır.
Kendi geleceklerini sosyal devletin yansız
güvencesi altına alamayanların sendika
yönetimlerinde boy göstermelerinin anlamsızlığı
giderek boyutlanıyor. Vitrinlerine, bizim iktidar gibi
sosyal devlet gibi bayramlık söylemler koyarak
sadece kendi yurttaşlarını değil; uluslararası
camiayı, o arada AB’yi ve özellikle ILO’yu
kandırmaya, yöntemlerini giderek büyütmek
istediği korku imparatorluğu Türk sendikacılığını
tek partinin demokrasiye geçiş döneminde
kamuoyunu alıştırmak amacıyla kendi içinden
vitrine çıkardığı “Müstakil Grup” adındaki
kuruluşa döner. O grupta görev verilen
milletvekilleri, belirli süre için CHP ile bağlarını
askıya alıp, Meclis’te hükümete ılımlı eleştiriler
yöneltirler, ama bütçe gibi yaşamsal konular
gündemde ise o eleştirilerden sonra kabul
oylarını kullanmaktan kaçınmazlardı.
Çünkü eylem sınırları oraya kadardı.
Eylemi eylemcik haline getirdiniz mi,
sendikacılığın da 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda
bir gün için Başbakanlık masasına oturtulan
çocuklara döneceğini özellikle Türk-İş yönetimi
öğrenmelidir.
TEŞEKKÜR
Yaptığı başarılı by-pass ameliyatı ile
beni tekrar sağlığıma kavuşturan
saygıdeğer hemşehrim
Sayın
Prof. Dr.
ÖMER IŞIK’a,
Özel Medicana Hospitals Çamlıca Hastanesi’ndeki
ekibine, yoğun bakım ve servis hemşire ve görevlilerine,
kan temini için olağanüstü gayrette bulunan,
Maltepe Dumlupınar İlköğretim Okulu Müdürü
Mustafa Katırcılar,
Gülsüm-Mahmut Yücel
dostlarımıza,
Eğitim-İş Sendikası ile
duyarlı asker ve yurttaşlarımıza,
ayrıca; bizzat hastaneye ve evime gelerek,
çiçek göndererek, telefon ve e-mail mesajları
çekerek; bana moral veren çok saygıdeğer
DSHP Genel Başkanı Sayın
Rahşan Ecevit’e,
Aygaz Genel Müdürü Sayın
Yağız Eyüboğlu’na,
DSP, CHP, TDH, Eğitim-İş, CUMOK ve ADD’li
dostlarıma, İstanbul İlköğretim Müfettişleri Başkanı ve
yardımcıları ile müfettiş arkadaşlarıma,
Maltepe-Dumlupınar İlköğretim Okulu yönetici,
öğretmen ve velilerine, ilköğretim okulları yönetici,
öğretmen ve memurlarına, Kızılcahamamlı,
Çamlıdereli ve İstanbul’da yaşayan
Ankaralı hemşehrilerime, eşime, kızlarıma, kardeşlerime,
akrabalarıma ve bütün dostlarıma teşekkür ederim.
Herkese sağlıklı ve mutlu bir yaşam dilerim.
RASİM AKKAYA
İlköğretim Müfettişi - İstanbul
9. Cumhurbaşkanõ Demirel, gündemdeki konulara ilişkin C’in sorularõnõ yanõtladõ:
Hükümet sabõkalõ hale geldi
Başbakan Erdoğan, başkanlık
sistemiyle ilgili önerisini ortaya
koydu. Siz de geçmişte başkanlık
sistemini savunmuştunuz, yine ay-
nı görüşte misiniz?
Bugünden daha iyi olmaz. Böyle bir
sistemle geçilirse daha iyi olmaz.
Başkanlõk sistemi devleti daha iyi
işletmek içindir. Fakat devleti daha iyi
idare etmek için altyapõ ister, başkanlõk
sistemi federasyonla mümkündür.
Birlik, bütünlük korkusu olan ülkeler
için federasyon imkânõ yoktur. Yani
birliğini muhafaza etmekte birtakõm
sõkõntõlar içinde olan ülkeler fede-
rasyona gidemez, federasyona gi-
derse dağõlõrlar, o korku vardõr.
Onun için Türkiye, federasyon
yapamaz, yapamayõnca başkan-
lõk sisteminin cazibesi de gidiyor.
Zaten ABD’den başkasõ doğru
düzgün yürütemiyor. Ama şu
önemli, bu sistemi daha iyi işle-
tin, siyasi reform yapõn. Yargõ, eği-
tim ve sağlõk reformu yapõn. Gelin
daha çok yatõrõm yapacak ortamõ ha-
zõrlayõn. Evvela yüzde 10 barajõnõ ve
dokunulmazlõğõ kaldõrõn.
Hükümetin demokratik açı-
lım projesi terörün çözümüne
bir katkı yapabilir mi?
Bir şey yapmadõlar ki. Tür-
kiye’de siyaseten ayağa kalkan
adama bir şey vermeye kalkar-
sanõz o zaman onun dõşõndaki-
ler de ayağa kalkar. Kanunlar
var. Bunlarõn herkes için aynõ
uygulanmasõ lazõm. Eksiklikler
herkes için tanõmlanmalõ. Kişiye,
ferde ya da gruba ayrõcalõk yapõla-
maz. Bir şeyi önleyelim derken onu
daha beter hale getirmemenin yolla-
rõnõ bulmak lazõm.
Laiklik sizce tehdit altında mı?
Tehdit eden unsurlar dün de vardõ,
bugün de vardõr, yarõn da olabilir.
Ama Türkiye seküler olarak var olmaya
devam edecektir. Eğer bu vasõf zede-
lenmeye kalkõlõrsa suç işlenmiş olur,
yargõ işin içine girer. Bu çark böyle iş-
liyorsa endişe edecek hiçbir şey yok.
Sizce işliyor mu?
Evet, hem de öyle işliyor ki, Tür-
kiye’de Yargõtay Başsavcõsõ iktidar
partisi aleyhinde kapatma davasõ
açabilmiştir.
BAŞKANLIK SİSTEMİ İYİ OLMAZ ÇARK İŞLİYORSA ENDİŞEYE GEREK YOK
ALİ ABALI/EMİNE KAPLAN
ANKARA - 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman De-
mirel, Türkiye’de büyük bir rahatsõzlõk olduğunu,
halkõn işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, hukuksuzluk
ve keyfilikten şikâyet ettiğini belirterek AKP hü-
kümetinin “sabıkalı hale geldiğini” vurguladõ.
Demirel, gündemdeki konulara ilişkin Cum-
huriyet’in sorularõnõ yanõtladõ. 27 Mayõs’õn 50 yõl
sonra hâlâ tartõşõldõğõnõ belirten Demirel, aske-
ri müdahalelerden yarar görmüş bir ülkenin
bulunmadõğõnõ, Türkiye’nin bundan çok zarar
gördüğünü söyledi. En büyük hatanõn Adnan
Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Po-
latkan’õn idamõ olduğunu kaydeden Demirel,
“Ben o kütlenin devamı olarak Menderes’ten
sonra başbakanlık yaptım. Menderes’i ikti-
dara getiren kitle beni de iktidara getirdi. Ben
ne yapacaktım, nasıl yapacaktım Başbakan-
lığı. Ben başbakan koltuğuna oturduğum
zaman benimle beraber Başbakanlık odasında
bir de idam sehpası vardı. O endişe hep de-
vam edegelmiştir” dedi. Demirel’in sorularõmõza
verdiği yanõtlar şöyle:
‘Hürriyetler kâğıt üzerinde’
Bu tür girişimler, 27 Nisan bildirgesi ve ki-
mine göre 28 Şubat sürecinin bu iktidarı güç-
lendirdiği yönünde değerlendirmeler yapılı-
yor. Bunlara katılıyor musunuz?
Bu tür hadiselerin hiçbiri diğeriyle kõyasla-
namaz. Her devri kendi şartlarõ içinde mütalaa
edeceksiniz. Bugünkü devir nedir, seçilmiş
Meclis var, hükümet var. Devletin kurumlarõ, hür
basõn, hür üniversite, hür yargõ, hür medya, hür
sokak var ve Türkiye seküler bir devlet. Bu kâ-
ğõt üzerinde. Ama uygulamaya geldiğiniz zaman
arõzalar var. Türkiye’de ne basõn, ne yargõ, ne
üniversite hiçbirisi hür değil. Çünkü Türkiye kor-
ku imparatorluğu haline getirilmiş. Bugün med-
ya nasõl bu hale getirilmiş, sen benim tarafõm-
da senin tarafõnda diye insanlar ayrõlmõş. Med-
yanõn görevi doğru habercilik, aydõnlatma. Bu,
bir kenara bõrakõlmõş, yanlõş haber ve karalama,
bu medyanõn zehridir. Ve karalama o kadar
önemli bir silah haline gelmiş ki karalamanõn te-
sirini Türkiye 1 aydõr yaşõyor. Birisi bir kaset ya-
põp ortaya koyuyor, bu eğridir doğrudur diye tar-
tõşmaya zaman kalmadan ortalõk karmakarõşõk
oluyor. Sistem aslõnda çok büyük yara alõyor.
Meşru ve makul metotlarõ kullanmazsanõz on-
dan sonra nasõl mücadele olacak, eşit şartlarda
eşit mücadele nasõl olacak?
Bir bakõyorsunuz medya kurumlarõna altõndan
kalkõlamayacak vergi cezalarõ getirilebiliyor.
Vergi cezasõnõ herhalde vergi idaresi koymuyor,
bir yerden direktif alõyor. Yani almasa bile öy-
le zannediliyor, farzediliyor. Ondan sonra bakõ-
yorsunuz bir gazetede hoşuna gitmeyen yazõlar
çõkõyorsa bir süre sonra o ortadan kayboluyor. 147
üniversitesi var Türkiye’nin, bu kadar tartõşma
oluyor nerede üniversite. Üniversitede ses yok.
Yargõyõ ikiye bölmüşsünüz, yargõyõ siyasal-
laştõrmõşsõnõz. Her gün bu yargõnõn siyasallaş-
tõrõlmasõ konuşuluyor. Bunun en iyi örneği de
Silivri Mahkemesi. Bunu hangi devirle muka-
yese edeceksiniz?
İktidarın Türkiye’yi otoriter bir rejime
doğru götürdüğü yönünde değerlendirmeler
yapılıyor. Sivil dikta tartışmaları yaşanıyor.
Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu rahatsõz edici. Bizatihi otoriter rejim olu-
yor kendisi. Bu çeşit şeyler otoriter rejimlerde olu-
yor. Yani demokratik rejim adõ altõnda bizatihi
otoriter rejimi uyguluyorsunuz. Ama bu gizli ka-
paklõ oluyor, ama sureti haktan görünüyorsunuz,
her şeyi mecrasõnda götürdüğünüzü söylüyor-
sunuz. Her şeyi demokratik usullere göre yaptõ-
ğõnõzõ söylüyorsunuz, şeklen de öyle gösteriyo-
runuz. İşte diyorsunuz savcõ, hâkim yapõyor di-
yorsunuz. Ama öyle değil mesele. Türkiye çok
rahatsõz. Eğer Türkiye’de düzen iyi işlese ra-
hatsõzlõk olmaz. Bir rahatsõzlõk varsa bir yerde
yanlõş var, bu yanlõş Türkiye’nin yönetiminde-
dir. Hiç kimse böyle bir şeyi sürdüremez. Tür-
kiye halkõn olandan bitenden memnun mu?
Halkõn ülkesini korku cumhuriyeti haline geti-
rilmesine nasõl memnun olacağõnõ da düşüne-
miyorum. Onun içindir ki halkõn hür iradesine ina-
nõlmalõdõr, sisteme de inanõlmalõdõr. Eğer ülke iyi
idare edilmiyorsa sistem değiştirir onu.
‘Öç alınıyor’
Yargı siyasallaştırıldı dediniz, anayasa pa-
ketinde de yüksek yargı organlarının yapısıyla
ilgili düzenlemeler yer alıyor.
Anayasa değişikliği, bir uzlaşmayla sağlana-
rak yapõlõrsa yaşar, yani ömrü olur. Yok, ço-
ğunluğun rõzasõ olmadan yapõlõrsa, başkalarõ ge-
lir değiştirir onu. Sen nasõl değiştirirsen başka-
sõ da gelir değiştirir. Bu defaki değişiklik bir uz-
laşma sağlanmadan yapõlmõş bir değişikliktir. 27
maddelik anayasanõn 2 maddesinin dõşõnda bir
itiraz yok. O iki maddesinde bir uzlaşma ara-
mayõşõnõzõn sebebi Anayasa Mahkemesi’nden öç
almak, çünkü siyasi iktidarõn laikliğe aykõrõ fi-
illerin odağõ haline geldiği kararõ vermiştir. Sen
misin bunu yapan, biz sana gösteririz gibi bir
muameleye tabi tutmak. Ve HSYK’de istediği-
ni yaptõramadõğõ için dağõtmak için anayasa ya-
põlõyor intibasõ vermiştir. Siyasi iktidar, hayõr böy-
le değildir diyecektir, ama bu iddiada bulunan-
larõn tümüyle haksõz olduğu da söylenemez.
‘Mahkeme kadıya mülk değil’
Eğer paket halkoylamasında kabul edilir-
se Türk siyasetinin geleceği ve Türk yargısı
açısından nasıl bir tablo bekliyorsunuz?
Tartõşma olur. Bugün bunu yapanlar siyasi ik-
tidar olduklarõ sürece ona kimse bir şey yapamaz.
Ama mahkeme kadõya mülk değil. Daha dünyada
oturduğu yere kazõk çakmõş bir idare yok. Bun-
lar giderler, yeni gelen idare değiştirir onu. Ya-
ni demokratik yol da budur. Ona tahammül ede-
bilmek lazõmdõr. Birisi yanlõş bir şey yapõyorsa
sõra sana geldiği zaman düzeltirsin, başka da bir
yolu yoktur.
Sokakları ve halkı nasıl görüyorsunuz?
Türkiye, rahatsõz, kaygõlõ kuşkulu. Yani iş-
sizlikten yoksulluktan şikâyetçi, hukuksuzluktan
şikâyetçi. Keyfilikten, kayõrmacõlõktan şikâyet-
çi. Devlet imkânlarõnõn kötü kullanõlmasõndan şi-
kâyetçi. Ama Türkiye yaşamaya devam ediyor.
Her sabah yine herkes işine gücüne gidiyor.
‘Kılıçdaroğlu havası çarpıyor’
CHP’de yaşanan gelişmeleri nasıl değer-
lendiriyorsunuz?
Ben siyasi partilerin meselelerine karõşmõyo-
rum. Ama Sayõn Baykal’õn gidiş tarzõna fevka-
lade üzgünüm. Böyle bir yol açõlmamalõydõ.
CHP’nin yeni Genel Başkanı Kılıçdaroğlu
ülke genelinde bir rüzgâr yaratmış, bir umut
havası vermiş gözüküyor.
Ben de hissediyorum o rahatlõğõ. O hava ba-
na da çarpõyor. Aslõnda ülkeyi rahatlatan her şey
güzel bir şey. Eğer ülke herhangi bir şeyden ra-
hatlõyorsa buna sevinirim ben de. Coşku, ülke-
nin hesabõna iyi bir şey.
Kaset, komplo tartışmaları sürüyor. Son dö-
nemde hükümet sözcüleri ‘Biz özel hayatın
gizliliği-yasadışı dinlemeler konusunda gerekli
düzenlemeleri yapıyoruz’ diyor. Siz buna
katılıyor musunuz?
Hayõr katõlmõyorum, bir şey yaptõklarõna inan-
mõyorum.
Sorumlu bir hükümet ne yapardı?
Bunlar sabõkalõ hale gelmişlerdir. Telefonla din-
lemede, hukuksuzlukta, gece yarõsõ ev basõp in-
sanlarõn evini yurdunu aramada, Türkiye’yi ra-
hatsõz eden birtakõm uygulamalarda sabõka te-
şekkül etmiştir. Yani ellerinden geleni yapsalar
da bu sabõkayõ, bu korkuyu kolay kolay sile-
mezler. Endişeyi, korkuyu...
Siz başbakan olsaydınız nasıl davranırdınız?
İyi ki değilim, iyi ki ben başbakanken böyle
bir şey meydana gelmedi. Böyle bir şeyi dü-
şünmek dahi istemem.
A
nayasa paketinin Anayasa Mahkemesi’nden öç alma amacõyla
getirildiğini kaydeden Demirel, “Mahkeme kadõya mülk değil.
Daha dünyada oturduğu yere kazõk çakmõş bir idare yok. Bunlar
giderler, yeni gelen idare değiştirir onu” dedi. CHP’deki değişimi
de değerlendiren Demirel, Kemal Kõlõçdaroğlu’nun estirdiği rüzgârõ
olumlu bulduğunu belirterek “Bu hava bana da çarptõ” dedi.
‘İşgüvenliğininolmadõğõ’eleştirilerininodağõndayeralanTuzlatersanelerindeyineölüm
‘Kader’ işçiye acımıyor
İstanbul Haber Servisi -
Tuzla Tersaneler Bölge-
si’ndeki Astaş Tersane-
si’nde kõzak kaldõrma sõra-
sõnda halatõn kopmasõ so-
nucu bir işçi öldü, bir işçi de
yaralandõ. Tersanelerde ya-
şamõnõ yitiren işçi sayõsõ
134’e yükseldi.
Kaza, daha önceki ismi
Selahattin Arslan olan ancak
ismi Astaş olarak değiştiri-
len tersanede dün sabah sa-
atlerinde seyyar kõzağõn vin-
çle kaldõrõlmasõ sõrasõnda
meydana geldi. Astaş Ter-
sanesi’nin arõzalõ olan vin-
cinin yerine, hemen yanõn-
daki Gemtiş Tersanesi’nin
vinci kullanõlarak kõzağõn
kaldõrõldõğõ sõrada halat kop-
masõyla vincin bomu işçi-
lerden Metin İnanır’õn (23)
başõna, Ramazan Kocate-
pe’nin de omzuna düştü.
İnanõr, olay yerinde yaşa-
mõnõ yitirirken omuz böl-
gesinde kõrõklar oluşan Ko-
catepe de GİSBİR Hasta-
nesi’ne kaldõrõldõ. İnanõr’õn
evli olduğu ve eşinin 3 ay-
lõk hamile olduğu öğrenildi.
Limter-İş Başkanõ Kam-
ber Saygılı, kullanõlan vin-
cin kõzağõn yakõnõna geti-
rilmeyerek olduğu yerden
kullanõldõğõnõ, bu nedenle
de dengesizlik oluştuğunu
ve 15-20 işçinin yardõm
etmesine rağmen halatõn
koparak düşen bomun bir
işçinin ölümüne neden ol-
duğunu belirtti.
‘Cinayet mahalli’
DİSK İstanbul Merkez
Temsilcisi Önder Atay
ise yaptõğõ yazõlõ açõkla-
mada madenler, tersaneler
ve diğer işyerlerinin, işçi-
ler için çalõşma yeri ol-
maktan çõkõp cinayet ma-
halline dönüştüğünü be-
lirterek, “Bunların nede-
ni kaza ya da kader değil,
bizzat kuralsızlık, yasa-
dışılık, esnek çalışma, ör-
gütsüzlük ve taşeronluk
sistemi üzerine kurulu
sistemdir” dedi.
Madencilerden taşerona protesto
ZONGULDAK (Cumhuriyet) - TTK’nin Kozlu Müessese Müdürlüğü ma-
den ocağında galeri açma işini yürüten taşeron firmanın işçileri de maaşlarını
düzenli alamadıkları için protesto gösterisi yaptı. Eyleme katılan işçiler adı-
na konuşan Mustafa Tuna, maden ocağının eksi 630 kotunda galeri aç-
ma işini yürüttüklerini, çalışmaya başladıkları 2004’ten itibaren maaşla-
rını düzenli alamadıklarını ve her ay kesinti yapıldığını söyledi. Tuna, emek-
lerinin karşılığını alamadıkları için eyleme başladıklarını belirtti.
Eylem yüzünden işten atıldılar
İstanbul Haber Servisi - DİSK, KESK,
Türk-İş ve Kamu-Sen’in ortaklaşa kararõ ile
önceki gün gerçekleştirilen iş bõrakma eylemi-
ne katõlan 4 işçi işlerinden oldu. Kartal Koşu-
yolu Kalp Hastanesi’nde gerçekleştirilen ey-
lem nedeniyle, taşeronda çalõşan ve DİSK’e
bağlõ Dev Sağlõk-İş’te örgütlü 4 işçinin iş akdi
dün sabah feshedildi. İşçiler için, hastanede
bugün saat 12.30’da DİSK Genel Başkanõ Sü-
leyman Çelebi’nin de katõlõmõyla bir basõn
açõklamasõ gerçekleştirilecek.
Çelebi’ye silahlı saldırı davası
İstanbul Haber Servisi - DİSK Genel
Başkanõ Süleyman Çelebi’ye silahlõ saldõrõda
bulunduğu iddiasõyla Rõza Tunçbilek’in yargõ-
landõğõ davada sanõğõn kardeşi Cahit Tunçbi-
lek “tanõk” olarak dinlendi. Tanõk Tunçbilek,
“Tahminime göre ağabeyim Çelebi’ye para
vermiştir, o da ödememiştir” dedi. Çelebi ise
“Bu davada 1 liralõk 1 kuruşluk alacak-vere-
cek ilişkisi yoktur. Tamamen bir suikasttõr”
diye konuştu. Duruşma ertelendi.
Diyanet’e açıktan 5 bin atama
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Di-
yanet İşleri Başkanlõğõ’nõn kuruluş ve görevle-
rini yeniden düzenleyen kanun tasarõsõ, TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi.
Verilen önergeyle metne açõktan atama yapõla-
bilme olanağõ sağlayan yeni bir hüküm eklen-
di. Kabul edilen maddeye göre, 2010 yõlõ Mer-
kezi Yönetim Bütçe Yasasõ’nda yer alan sõnõr-
lamalara tabi olmaksõzõn, yõl içerisinde boş
kadrolara açõktan 5 bin atama yapõlabilecek.