13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 28 MAYIS 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B PARA-META-PARA MUSTAFA SÖNMEZ Finans Kapitali Dizginlemek Mümkün mü? ABD’de Obama, Almanya’da da Merkel yönetiminin ve Avrupa Merkez Bankası’nın finans kapitali terbiye etmeye dönük çabaları, gündemin baş köşesine oturdu. Yatırım bankacılığı görünümündeki finansal sermayenin aşırı kâr dürtüsünün dünyanın başına bu küresel kriz felaketini açtığı ve terbiye edilmezse yeni balonlar yaratarak yerkürede yeni kırılmalar yaratacağı endişesi hâkim. Bu endişe, hem tek tek ülke hükümetlerinde hem de IMF, Dünya Bankası, ABD, AB Merkez Bankalarında var. Peki, finansal kapitali terbiye etmek mümkün mü? Nasıl? Hükümetlerin, hükümet üstü kuruluşların zaten finans kapitalin güdümünde olduklarını, dolayısıyla her tür spekülatif finansal atağa engel olacak girişimleri, yasakları, yasa tasarılarını samimi bulmayanlar da var, bu çabaları destekleyenler de. Olguları anlamada en yetkin kuram, bir “bilim” olduğunu bu kriz koşullarında da gösteren Marksizm, devleti, egemen sınıfların baskı aracı olarak tanımlar. Friedrich Engels’e ait bu tanım, Marx’ın, Lenin’in siyasi metinlerinde de geliştirilmiştir. Marx’ın 20’nci yüzyıl takipçileri Gramsci, Sweezy, Baran, Althusser, Poulantzas, Laclau, Miliband, Mandel gibi isimler, devlet- egemen sınıf ilişkilerine, devlet teorisine katkıda bulundular. Marksist devlet kuramı, devleti, hâkim sınıfların baskı aracı olarak görmekle beraber, “devletin görece özerkliği” gibi daha rafine ve somut durumları tahlilde işimize yarayan bir önermeyi de içerir. Devlet, özellikle kriz koşullarında, hâkim sınıf fraksiyonlarının çatışmalarını uzun bir hat etrafında buluşturmak, sermaye-emek arasındaki çatışmaları sistem içinde tutmak için “görece özerk”, adeta sınıflar üstüymüş, hakemmiş gibi davranır. Bugün olan biten de budur. Obama’sı, Merkel’i ile dünyanın hegemonik gücü olan finans kapitalin, son tahlilde, güdümünde olan hükümetler, krizdeki sistemi ayakta tutmak için, tek tek finans kapitalin zarar verdiği, spekülasyonla talan ettiği ve çökmenin eşiğine gelen küresel kapitalizmi, onların “bencil” saldırılarından korumaya kararlılar. G-20, bunun için oluşturuldu, IMF’ye bunun için yeni yetkiler verildi. Lehman Brothers’ın çöküşüne engel olamadılar ama sonraki çöküşleri önlemek için bütçe kaynaklarından (siz bunu halkın vergileri diye okuyun) 5 trilyon doları bunun için yangın söndürücü olarak kullandılar. Bu kadarı bile, finans kapitalin zehirlediği bankacılık sistemini dezenfekte etmeye yetmedi. Ayrıca, özellikle Avrupa’da bu devlet müdahalesi, bankacılık krizini bu kez devletin mali krizine dönüştürdü. Ortaya çıkan, ya da halının altından taşan bütçe açıkları, devasa kamu borç stokları ile, 2010, devletin mali krizi yılı. Şimdi banka sistemi, toksik devlet kâğıtlarını bünyesine almamaya ya da birbirinden virüs kapmamak için, sakınmaya, içe kapanmaya başladı. Dahası, ABD’de konut kâğıtlarını balonlaştırarak spekülatif kârlar elde eden ama sonunda balonun patlamasıyla krize yol açmakla itham edilen bu spekülatif finans sermayesi, alıştığından vazgeçmiyor. Başka balon alanları, (petrol, altın, devlet kâğıtları vs.) ürünleri peşinde. Bundan vazgeçemez. Çünkü tek tek finans kapitaller de kendilerini suyun üstünde tutmak, bunun için de ne gerekirse ona saldırmak durumunda. Bu saldırıların, sistemi yeni krizlere sürüklemesi ise hiç umurlarında değil. Sistemi, tek tek sermayedarlar değil, kapitalist devlet, devlet- üstü kurumlar düşünsün!.. Bu onların görevi. Özellikle bu konjonktürde, şimdi “görece özerk” görüntü ve davranışla, sistemi ayakta tutmak için finans kapitalin dizginleri çekilmeye çalışılırken sistemin enkazı da, düşürülen ücretler, artan işsizlik, daha çok da bütçeler üstünden emek sınıflarına yükleniyor. Hemen her ülkede vergiler arttırılıyor, istihdam azaltılıyor, maaşlar düşürülüyor, emeklilik hakları budanıyor, sosyal devlet hizmeti daraltılıyor, güvencesizleştirmelerle emeğin maliyeti düşürülmeye çalışılıyor. Bütün bunlar hem üst katta (sermayeler arası) hem alt katta (sermaye-emek arası) muazzam sınıf savaşları demek. Bu, sermayeler arası bilek güreşi, hem ülkeler arası hem bloklar arası yeni ittifaklar, el değiştirmeler, iflaslar, yeni ticari savaşlar anlamına da geliyor. Ticari savaşların, bölgesel ya da küresel bir askeri savaşa, yeni bir bölüşüm savaşına dönmemesini -insanlık adına- temenni etmekle beraber, kapitalizmin daha önce iki dünya savaşı çıkararak krizini aştığını unutmamak gerek. Merkez kapitalist ülkelerde kopan bu fırtınaların, küreselleşme marifetiyle, Türkiye gibi çevre ülkelerin dışında kalmasının mümkün olmadığını yeterince gördük. Kaçış yok! Emek sınıfları, kâr ve sermaye birikimi üstüne kurulu ama sonuna gelinen bu çürümüş kapitalist döngüde, kâinatın ve insanlığın daha fazla tahribatına izin vermemek ve geleceği kurtarmak için önce kendini savunmak, sonra da bu çürümüşlüğün yerine yepyeni bir dünya kurmak zorunda. Bunun da tek yolu var: Örgütlenmek, örgütlenmek, örgütlenmek... [email protected] http://mustafasnmz.blogspot.com Babacan’a göre, piyasada oligopol halindeki kuruluşlar da denetimi zorlaştõracak sayõda banka da sektöre zarar verir Herparasõolanbankamõkuracak? Babacan, “300 milyon dolarõnõ cebine koyup gelen herkes Türkiye’de banka sahibi olabilir diye bir şey yok. Biz işi sõkõ tutacağõz ki sektör sõhhatli bir şekilde devam edebilsin” dedi. İCAP EDERSE BOL BOL VERGİ VERİRİZ Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanõ Ersin Özince, “Bizim vergi vermekle ilgili bir problemimiz yok. Biz icap ederse bol bol veririz. Türkiye’de vergiyi en fazla veren ve toplayan sektör biziz” dedi. Özince, BDDK’nin bankalara atamasõ yapõlacak genel müdür ve genel müdür yardõmcõlarõ ile Ankara’da görüşme isteğine ilişkin de, “Başkan ‘Bu konuda hiç hata yapmamak lazõm, böyle bir şeyi bankacõlõk otoriteleri yapsalar iyi olur’ diyor. ‘Konuk etmek istiyoruz’ diyor. ‘Nezarete almak istiyoruz’ demiyor” yorumu yaptõ. Özince, sektörün 300 milyar lira üzerinde yeni risk alabilecek düzeyde olduğunu ifade etti. Tahvil ihracõna ilişkin ise Özince, ilgili otoritenin muhtelif görüşmelerde o gün itibarõyla bankacõlõk sektörünün böyle bir ihraç yapmasõnõ uygun görmediklerini ifade ettiğini, bunun ileride uygun görmeyecekleri anlamõna gelmediğini söyledi. “İhtiyacı olan, bu borçlanmayı ödeyecek kapasitesi olan bankalar yapmaya devam edecektir” diyen Özince, İş Bankasõ’nõn yurtdõşõnda tahvil ihracõ düşünebileceğini belirtti. D Ü N Y A D A N İngiltere banka vergisine karşı İngiltere, AB Komisyonu’nun, gelecekteki olasõ mali krizlerde finans sisteminde sõkõntõ yaratmasõnõ engellemek için bankacõlõk sektörüne yönelik ön vergi sistemi önerisine karşõ çõkõyor. Financial Times gazetesi, İngiltere’nin önerilen vergilerle toplanan fonlarõn bankalara “Nasõl olsa kurtarõlacağõz” güveni vermesinden endişe duyduğunu kaydetti. ABD Hazine Bakanõ Timothy Geithner, ABD ve Avrupa’nõn finansal sistemin reforma ihtiyacõ bulunduğu konusunda anlaştõğõnõ söyledi. Geithner, Almanya Maliye Bakanõ Wolfgang Schaeuble ile Berlin’de düzenlediği toplantõda, “Düzenleyiciler ve denetleyicilerin ekonomiyi riskten korumada işlerini yapabilmelerini sağlamak için şeffaflığın sağlanması ve türev piyasaların açıklığı üzerinde kontrollere ihtiyaç bulunduğu konusunda kapsamlı anlaşma söz konusu” dedi. IMF: Dolar başrolde kalacak Uluslararasõ Para Fonu (IMF) Başkanõ Dominique Strauss- Kahn, dolarõn uluslararasõ sistemde ana referans para birimi olarak uzun bir geleceği olduğunu söyledi. Strauss-Kahn, 1969’da IMF tarafõndan oluşturulan, IMF ile diğer bazõ uluslararasõ kuruluşlarõn hesap birimi olarak işlev gören Özel Çekme Hakkõ (SDR) gibi bazõ parasal araçlarõn güçlendirilmesinin faydalõ olacağõnõ ancak, bunun dolarõn yakõn gelecekte rolünün azalacağõ anlamõna gelmediğini ifade etti. IMF Başkanõ, “Tıpkı ABD’nin egemen ekonomi olması gibi dolar da ana rol oynamaya devam edecek ancak, diğer para birimleri de yavaş yavaş önemli rol oynayabilir” dedi. Avro yine darbe yedi Pekin’in elindeki Avro Bölgesi tahvillerini azaltacağõ yönündeki Financial Times haberi Asya borsalarõnõ yukarõ çekerken, Avrupa’nõn ortak para birimi Avro’yu dolar karşõsõnda son dört yõlõn en düşük seviyesine çekti. Çin’in haberi yalanlamasõnõn ardõndan piyasalar yeniden yukarõ yönlü harekete geçti. Yurtiçi ve yurtdõşõnda yürüttüğü projelerin toplam tutarõ 2.3 milyar dolara ulaştõ Anel Grup Doha’ya da yerleşti Cidde’den Tripoli’ye, Ukrayna’dan Kuveyt’e bölgedeki en büyük projelerin elektrik işlerini üstlenen Anel Grup Doha’yõ da bitirmek üzere. ‘Kapasite 55 bin konuta bile yeter’ Efes Pilsen Spor Kulübü’ne çõkarõlan engel henüz taslak halinde Ekonomi Servisi - Tütün ve Alkol Pi- yasasõ Düzenleme Kurumu (TAPDK) Başkanõ Mehmet Küçük, kamuoyunda tartõşma yaratan tütün ve alkol piyasasõnõ düzenleyen yönetmelik taslağõnõn, gelen görüşlerden sonra kurulda yeniden ele alõnarak sonuca bağlanacağõnõ bildirdi. Taslağa yönelik eleştirileri AA’ya de- ğerlendiren Küçük, “Alkollü içki mar- kalarıyla logo, amblem ve işaret şek- linde içki markalarını çağrıştıran ta- sarımların spor kulüplerine isim ola- rak verilmesini yasaklayan, bu isim- leri almış kulüplere de bu aykırılığı düzeltmek için 1 yıllık süre veren” hü- küm nedeniyle, Efes Pilsen Spor Kulü- bü’nün büyük tepkisini çeken düzenle- menin, henüz taslak halinde olduğunu belirtti. Taslakla ilgili haberlerin medyada yer almasõndan sonra aralarõnda turizm yatõrõmcõlarõnõn da bulunduğu çeşitli kuruluşlarõn taslakla ilgili görüş bildir- me talebinde bulunduklarõnõ ifade eden Küçük, taslağõ Avrupa Birliği’nin “spor, alkol, gençlik ve reklamın bir arada bulunmaması konusundaki hassasi- yeti” çerçevesinde ele aldõklarõnõ ileri sü- rerken, “Bizim de gençlerin korun- masına dönük ayrı bir hassasiyetimiz var” demeyi ihmal etmedi. Anayasanõn 58’inci maddesine de gönderme yapan Küçük, “devletin alkol ve uyuşturu- cudan gençleri koruma” görevi oldu- ğunu, bundan kendilerinin de sorumlu bulunduğunu söyledi. Anadolu Endüstri Holding üst düzey yöneticilerinin yönetmelik taslağõ ko- nusunda iki defa kuruma geldiklerini ifa- de eden Küçük, alkollü içki markalarõ- nõn spor kulüplerine isim olarak verile- memesini içeren hükümden mevcut ku- lüplerin muaf tutulmasõ talepleriyle ilgili de, “Taslak kurulumuz, gelen görüş- leri de değerlendirerek, belli bir nok- taya getirecek” dedi. Doha Uluslararasõ Havalima- nõ’nõn (NDIA) enerjiye ilişkin tüm altyapõsõnõ Anel Elektrik ha- zõrlõyor. Anel Elektrik Yeni Doha Havalimanõ Projesi Müdürü Zafer Genç, “Atatürk Havalimanı’nın elektrik işlerinin iki katı bü- yüklüğünde gerçekleştirdiğimiz projede 55 bin konutluk bir şehre eşdeğer elektrik kapasite- si kuruyoruz. Her türlü acil du- ruma karşın geliştirilmiş kesin- tisiz güç kaynağı oluşturuyo- ruz” dedi. Genç’in verdiği bilgilere göre şantiyede Anel Elektrik için 5 bin m2 kapalõ, 10 bin m2 açõk alan ay- rõlmõş. Anel Elektrik burada 145 mühendis ve teknisyen, 437 elek- trikçi olmak üzere 582 kişilik dev bir ekiple hizmet veriyor. Yönetim kadrosunun önemli bir bölümü, toplam çalõşanlarõn yüz- de 20’si Türk. 10 gün içinde 150 kişilik bir çalõşan grubu daha bün- yeye katõlacak. Yõlda 320 bin uçuş, 2 milyon ton kargo ve 50 milyon yolcuya hizmet verecek ha- vaalanõnõn tüm şantiyelerinde top- lam 35 bin kişi çalõşõyor. Sabah saat 06.00’da iş başlõyor, 12.00’ye kadar çalõşõlõyor. 12.00’den 4.5’e kadar yemek ve dinlenme molasõ veriliyor ve me- sai sonra yeniden başlõyor. Yarõm milyar dolara mal olan Yeni Doha Havalimanõ 22 km2’lik bir alanõ kapsõyor. Bu alan eski Do- ha şehrinin dörtte biri. Bunun da 62 milyon metrekübü doldurularak denizden kazanõlmõş. Halka açılacak Bu arada Anel Elektrik’in Yö- netim Kurulu Üyesi Bülent Ba- tukan da Anel Elektrik’in de ortağõ bulunduğu Anel Enerji’nin borsa- ya açõk bir Alman şirketi ile or- taklõk için görüşmeleri sürdürdü- ğünü belirtti. Anel Grup’un 2009 yõlõ cirosu 395 milyon dolar. Ci- ronun 243 milyon dolarõ grup şir- ketlerinden Anel Mekanik ve Anel Elektrik’ten kaynaklanõyor. Halka arz sürecinde olan Anel Elektrik 2009’u 28 milyon TL kârla kapattõ. GAMZE AKDEMİR DOHA - Anel Grup, tamamlama aşa- masõna geldiği Yeni Doha Uluslararasõ Havalimanõ (NDIA) projesiyle birlikte ağõrlõklõ olarak çevre ülkelerdeki potan- siyel iş fõrsatlarõnõ yakõndan izleyerek he- deflerini büyütüyor. Yurtiçi ve yurtdõ- şõnda yürüttüğü işlerin toplam tutarõ 2.3 milyar dolara ulaşan Anel Grup, bu projede Anel Elektrik olarak toplam 305 milyon dolarlõk bir taahhüdü üst- lenmiş durumda. Anel Elektrik’in Yö- netim Kurulu Üyesi Bülent Batukan, yürüttükleri projeler ve potansiyel iş fõrsatlarõ hakkõnda şunlarõ söyledi:  NDIA projesi, yõllõk 4.2 milyon yol- cu kapasiteli mevcut havalimanõnõ ikame edecek ve Doha, Körfez ile Ortadoğu’nun bir transit ve havayolu üssü olacak. Katar hükümeti adõna projenin sahibi konu- mundaki Amerikan Bechtel, işi 61 farklõ paketle çeşitli firmalara ihale etti. Termi- nal inşaatõnõ Japon Taisei ile TAV yapõ- yor. 2006’dan beri elektrik işlerinin dizayn, malzeme temini, işçilik, test dahil olmak üzere tüm sorumluluklarõ da bizde.  ANEL Grup olarak yurtiçi ve yurt- dõşõnda teklif verdiğimiz işlerin toplam tu- tarõ 2.3 milyar dolar. Başta Cidde Kral Ab- dülaziz Havalimanõ, Muskat Havalimanõ, Tripoli Batõ Terminali, Doha Havalima- nõ Kuzey bölümü, Suudi Arabistan Hõzlõ Tren İstasyonu, Libya Bingazi Havalimanõ, Kuveyt Havalimanõ, Ukrayna Kiev Ha- valimanõ ve Katar Hamad City Hastane- si için toplam 2 milyar 161 milyon dolar tutarõnda teklif verdik. Potansiyel işleri- mizin yüzde 94’ü yurtdõşõndan, yüzde 6’sõ yurtiçinden gelecek. Yurtiçinde 139 mil- yon dolarlõk bir iş için hazõrõz. Ekonomi Servisi - Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõm- cõsõ Ali Babacan, kontrolden çõkacak banka sayõsõnõ Türki- ye’de görmek istemediklerini belirterek “Bir yandan oligo- pole karşıyız, rekabet istiyo- ruz ama bir yandan da de- netim gözetim kapasitesini aşacak sayıda bankanın Tür- kiye’de oluşmasını istemiyo- ruz” diye konuştu. Babacan, Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) Genel Kuru- lu’nda yayõmlanan gö- rüntülü mesajõnda, “Diyorlar ki reel sek- tör bu kadar sıkıntı çekerken bankalar bu kadar kâr etti, bu adalet mi? Belki bu haklı bir soru. Ancak bunun bir de öbür türlü olduğunu düşünelim. Allah korusun bankaların kâr edemediği hatta zarar ettiği ve bu za- rarların devletin, kamunun üstlenmek zorunda kalacağı bir senaryo düşünün. Her- halde onu da hiç arzu et- mezdik. Olan oldu, artık biz geleceğe bakacağız” dedi. Konuşmanõn ana hatlarõ şöyle:  Türk bankacõlõk sektörü- nün bölgede varlõğõnõn, etkin- liğinin artmasõnõ istiyoruz. Tür- kiye için doğru olan ne varsa biz icabõnda tek taraflõ olarak uygular geçeriz, bunda da hiç tereddüt etmeyiz.  Bankalarõn sermayesine eklenen her 1 milyar, ileriye doğru en az 7- 8 milyarlõk kredi hac- mi demek. Dolayõsõy- la bunu sonuçlarõnõ da göreceğiz. Aslõnda görmeye başladõk.  Hem makro- ekonomik gösterge- lerimizdeki iyileş- meler, hem de güçlü finans sistemimiz, bizi bu krizden çõkõşta diğer ülkeler- den ayrõştõrõyor.  Biz nasõlsa iyiyiz diye oturmak doğru değil. Hep daha önde olacağõz, onlar bi- zi takip etsin. Tabii bunu ya- parken bankalarõmõzõ durup dururken zora sokacak bir adõm da atmayõz. Anel Elektrik’in Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Batu- kan ve kuruluşun Ye- ni Doha Havalimanı Proje Müdürü Zafer Genç, projenin büyük- lüğü ve Anel Grup’un bölgedeki işleri ko- nusunda bilgi verdiler. Bankacõlõk Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanõ Tevfik Bilgin, kurum olarak Türk bankalarõna ön verginin gereksiz olduğuna inandõklarõnõ belirterek şunlarõ söyledi:  Ama unutmayõnõz ki bankacõlarõmõz çok zeki insanlardõr. Bir yere vergi koyduğunuz zaman bunun maliyetini çok kolay başka bir yere yansõtabilirler. Dolayõsõyla bunlarõn çözüm olmadõğõna inanmak lazõm.  Dünyadaki kaygõlar bitmedi, bitmeyecek gibi görünüyor ve bunlarõn Türkiye’ye yansõmalarõ bir ölçüde devam edecek. Dünya ülkeleri belki de bizim bulduğumuzu aramakla meşguller.  Bankacõlarõn artõk ülke içinden ülke dõşõna da projeler geliştirmesi gerek. Balkanlar’a, Ortadoğu’ya, Kazakistan’a gidebilmeliyiz. Biz her türlü desteği sağlamaya hazõrõz.  İkinci yarõdan itibaren kârlarda bir miktar aşõnma olabilir  Denetim ve gözetim “tatlõ-sert” olmalõ, bu çok ağõrlaşõrsa bankacõlõğõn gelişmesini engelleriz.  Başladõğõmõz yeni uygulama ile bankalara yapõlacak genel müdürü ve genel müdür yardõmcõsõ atamalarõ öncesinde adaylar ile yüz yüze görüşme yapacağõz. BİZE ÖN VERGİ GEREKSİZ Avrupa Birliği’nin spor, alkol, gençlik ve reklamõn bir arada bulunmasõna karşõ hassasiyeti olduğunu ileri süren Tütün ve Alkol Piyasasõ Düzenleme Kurumu Başkanõ Küçük, bu konuda kendilerinin de ayrõ bir hassasiyet gösterdiklerini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle