Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 2010 CUMA
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Ne Manşetle
Ne de Delegeyle...
asirmen@cumhuriyet.com.tr
KONGRE HAZIRLIĞI
ANAP ve DYP
DP’deçekişecek
PROF. DR. TOPÇUOĞLU
AKP’ninhocası
intihalci çıktı
AYŞE SAYIN
ANKARA - Demok-
rat Parti’nin 19 Hazi-
ran’da toplanmasõ plan-
lanan olağanüstü kon-
gresinin, parti içindeki
ANAP kökenlilerle,
DYP kökenliler arasõnda
“hesaplaşmaya” dö-
nüşmesi bekleniyor.
DP’nin geçtiğimiz
haftalarda Kõzõlcaha-
mam’da yaptõğõ GİK
toplantõsõnda Yargõtay
Cumhuriyet Başsavcõlõ-
ğõ’nõn talebi doğrultu-
sunda parti tüzüğünde
değişiklik yapõlmasõ ve
ANAP ile DP kanatlarõ-
nõn 50’şer kişi ile temsil
edildiği 100 kişilik
GİK’in üye sayõsõnõn
50’ye indirilerek yeni-
den seçim yapõlmasõ için
12 Haziran’da kongre
yapõlacağõnõn açõklan-
masõnõn ardõndan parti
içi kaynamaya başladõ.
GİK toplantõsõnda başta
Mesut Yılmaz olmak
üzere ANAP kanadõ,
“gerekirse istifa ede-
riz” resti çekerek, tü-
zük değişikliği için ya-
põlmasõ planlanan kon-
grenin “genel başkan
seçimli” olmasõnda bas-
tõrdõ. Genel Başkan Hü-
samettin Cindoruk’un
da bu “resti” görerek,
“Madem öyle istiyor-
sunuz kongre genel
başkan seçimli olacak.
Ben de adayım. 50 ki-
şilik GİK listesini de
ben belirleyeceğim” di-
yerek, GİK’ten genel
başkan seçimli kongre
kararõ çõkarõlmasõnõ sağ-
ladõ.
Cindoruk’un partide
“istenilen rüzgârı esti-
remediği”ni savunan
ANAP kanadõ, eski
DYP Genel Başkanõ
Tansu Çiller’le temas
kurarak “Ya siz aday
olun ya da Yılmaz ile
birlikte ortak aday
olun” önerisini götür-
dü. Ancak Çiller’in
adaylõğõ düşünmediğini
açõklamasõ üzerine,
ANAP kanadõnõn bu kez
“Başkan seçiminden
vazgeçilip, sadece GİK
ve tüzük değişikliğiyle
yetinilmesi” önerisini
dillendirmeye başladõğõ
öğrenildi. Genel baş-
kanlõk için şu anda sa-
dece Cindoruk’un aday-
lõğõ kesinleşirken kulis-
lerde Namık Kemal
Zeybek’in de dolaylõ
olarak nabõz yokladõğõ
dillendiriliyor.
AKP’li Çelikcan bıraktı
yenidenseçimyapılacak
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Bü-
yükşehir Belediye Başkanõ Aytaç Durak’õn, İçiş-
leri Bakanlõğõ’nca görevden uzaklaştõrõlmasõnõn
ardõndan başkanvekilliğine seçilen, mahkemenin
yürütmeyi durdurma kararõ verdiği ve itirazõ red-
dedilen AKP’li Yüreğir Belediye Başkanõ Mah-
mut Çelikcan görevi bõraktõğõnõ açõkladõ. Meclis
1. Başkanvekili Mustafa Tuncel’in başkanlõğõnda
Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 3 Haziran’da
yeniden başkanvekilliği seçimi için toplanacağõnõ
söyleyen Çelikcan, 28 Mart’ta iki aylõğõna görev-
den uzaklaştõrõlan Durak’õn görevden uzaklaştõr-
ma süresinin de 2 ay daha uzatõldõğõnõ bildirdi.
Cezaevlerinde 2 bin
521 çocuk bulunuyor
HÜLYA KESKİN
Adalet Bakanlõğõ Ceza ve Tevki-
fevleri Genel Müdürlüğü’nün 2010
yõlõ mayõs ayõ itibarõyla cezaevle-
rinde bulunan çocuklarõn eğitim
durumuna ilişkin verileri açõkladõ.
Rakamlara göre, Türkiye’deki
cezaevlerinde tutuklu 1885, hükmen
tutuklu 390 ve hükümlü
246 olmak üzere toplam 2
bin 521 çocuk bulunuyor.
Söz konusu çocuklardan
okuma -yazma dahi bilme-
yen tutuklu 77, hükmen tu-
tuklu 20, hükümlü 22 olmak
üzere toplam 119 çocuk bu-
lunuyor. Okuryazar olduğu
halde bir okul bitirmeyen
çocuklar ise tutuklu 177, hükmen tu-
tuklu 38, hükümlü 25 olmak üzere
240 kişiyi buluyor. Cezaevindeki
çocuklardan ilkokul mezunu tu-
tuklu sayõsõ 346, hükmen tutuklu 90,
hükümlü 86 olmak üzere yalnõzca
toplam 522 kişiyi oluşturuyor. İlk-
öğretim mezunu çocuk sayõsõ da tu-
tuklu 217, hükmen tutuklu 36, hü-
kümlü 30 olmak üzere toplam 283’i
oluşturuyor. Ortaokul ve dengi
meslek lisesi mezunu çocuk sayõsõ
ise 403. Cezaevindeki çocuklarõn li-
se veya dengi meslek okulu mezu-
nu olma durumu ise yok denecek
kadar az. Söz
konusu çocuklardan yal-
nõzca tutuklu 42, hükmen tutuklu 7
olmak üzüre toplam 49’u lise ve
dengi okullarda eğitimini tamam-
ladõ. Cezaevlerindeki çocuklarõn
eğitim durumunu gösteren verilen
bir başma gerçeği de gözler önüne
seriyor. Çocuklarõn büyük bir bö-
lümünün eğitim durumu hakkõnda
herhangi bir bilgi bulunmuyor. Ce-
zaevindeki çocuklarõn tutuklu 743,
hükmen tutuklu 125, hükümlü 37
olmak üzere toplam 905’inin eğitim
durumu hakkõnda herhangi bir bil-
gi bulunmuyor.
Tutuklu çocuklarõn, mahkemeye
çõkarõlmasõ ve yargõlamanõn
uzamasõ, uzun bir süreci
oluşturuyor. Yargõ siste-
minden kaynaklanan gecik-
me ve aksama, çocuğun tu-
tukluluk süresinin uzamasõ-
na neden oluyor. Cezaevin-
de bulunan çocuk nüfusu-
nun yarõsõndan fazlasõnõn
tutuklu olduğu göz önüne
alõndõğõnda, geciken yargõlama sü-
reci, ilk önce çocuklarõn adil yar-
gõlanma hakkõna engel olunmasõ gi-
bi önemli sorunlarõ beraberinde ge-
tiriyor. Ayrõca çocuk cezaevlerinde
yeterli sayõda “sosyolog”, “psiko-
log”, “eğitmen” gibi meslek ele-
manõ bulunmuyor.
FIRAT KOZOK
ANKARA - Ondokuz
Mayõs Üniversitesi’nde
yaşanan intihal skanda-
lõnõn bir benzeri de
AKP’de ortaya çõktõ.
Yõllardõr AKP Siyaset
Akademisi’nde ders ve-
ren, 2005’te RTÜK ve
TRT Yönetim Kurulu
üyeliğine aday gösterilen
Konya Selçuk Üniversi-
tesi Sosyal Bilimler Ens-
titüsü Müdürü Prof. Dr.
Abdullah Topçuoğ-
lu’nun aynõ üniversite-
deki bir başka hocadan
intihal (bilimsel aşõrma)
yaptõğõ, Yargõtay kara-
rõyla kesinleşti.
Selçuk Üniversitesi
öğretim üyesi Prof. Dr.
Himmet Hülür, 1993
yõlõnda yayõmladõğõ
“Ethnic Conflict, Eth-
nick Nationalizm and
Nation Satte” başlõklõ
makalenin, 1995 yõlõnda
Topçuoğlu imzasõ ve
“Ulus Devlet ve Etnisi-
te Olgusu” başlõğõyla
bir dergide yayõmlandõ-
ğõnõ ve bu durumu yeni
fark ettiğini ileri sürerek,
2005 yõlõnda Ankara 2.
Fikri ve Sõnai Haklar
Hukuk Mahkemesi’nde
dava açmõştõ. Davayõ in-
celeyen mahkeme, bu
iddiayõ yerinde bularak
Topçuoğlu aleyhine 3
bin lira manevi tazminat
cezasõna karar vermişti.
Topçuoğlu’nun bu ka-
rara yaptõğõ itiraz üzeri-
ne dosya Yargõtay 11.
Hukuk Dairesi’ne gön-
derildi. Başvuruyu in-
celeyen Yargõtay ise
Topçuoğlu’nun itirazõ-
nõ reddetti ve yerel mah-
kemenin intihal kararõnõ
onayladõ.
Karara göre Topçu-
oğlu, Hülür’e 3 bin lira-
lõk tazminatõ 1995’ten
bu yana işleyen yasal
faiziyle birlikte ödeye-
cek. Yargõtay’õn onama
kararõnõn, Topçuoğ-
lu’nun görev yaptõğõ
Konya Selçuk Üniversi-
tesi’ne gönderildiği öğ-
renildi. YÖK’ün Top-
çuoğlu ile ilgili nasõl bir
karar vereceği merak
konusu.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya
Özcan, intihal iddialarõnda artõş
olduğunu belirterek “Herkes
birbirinin intihal yaptığını iddia
ediyor, ihbar ediyor” dedi.
YÖK Genel Kurulu dün Yüksek
Disiplin Kurulu sõfatõyla toplanarak
disiplin soruşturmalarõna ilişkin
dosyalarõ görüştü. Toplantõya ara
verildiği sõrada gazetecilerin
sorularõnõ yanõtlayan Prof. Dr. Özcan,
toplantõda disiplin dosyalarõnõn ele
alõndõğõnõ belirtti. İntihal ile ilgili
dosya bulunup bulunmadõğõ sorusu
üzerine Özcan, dosyalarõn çoğunun
intihal konusunda olduğunu belirtti.
İntihal konusundaki ihbarlara ilişkin
bir soruyu yanõtlayan Özcan,
“İntihal iddialarında artış var.
Herkes birbirinin intihal yaptığını
iddia ediyor, ihbar ediyor. Bu
dosyalara bakıyoruz. Elimizde bu
konuyla ilgili 80-90 dosya
bulunuyor” diye konuştu. Özcan,
üniversite kontenjanlarõnõn ne
zaman netleşeceğinin sorulmasõ
üzerine de sayõlarõn henüz
belirlenmediğini ve geçen yõlki
kadar artõş olmayacağõnõ söyledi.
‘Herkes birbirini ihbar ediyor’
BİNE YAKINININ EĞİTİM DURUMLARI HAKKINDA HİÇBİR BİLGİ YOK
AKP Siyaset Akademisi’nde geleceğin
siyasetçilerine ders veren Selçuk
Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Abdullah
Topçuoğlu, aynõ üniversitedeki arkadaşõnõn
makalesinden intihal yapmõş.
Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârı, AKP ile yandaş
medyayı çok ürküttü.
Ürküntü, Türkiye’nin altmış yıllık yarım
yamalak demokrasisinin ezeli hastalıklarının da
nüksetmesine neden oldu. Kılıçdaroğlu
rüzgârının nedenini basına bağlıyorlar.
Onlara göre,
- Kılıçdaroğlu, basının şişirdiği bir balondur ve
rüzgârı manşetlerle üfürüldüğünden, manşetle
geldiği gibi manşetle gidecektir.
Bunların gözlem ve tespitten çok, keferelerin
“wishfull thinking” dedikleri, temennilerini gerçek
gibi algılama yanılgısı olduğunu düşünüyorum.
Kemal Bey ise kendisini medyanın
pompaladığını, basının şişirdiğini, manşetlerin
getirdiğini ileri sürenlerle ilgili olarak Fikret
Bila’nın sorusuna şu yanıtı veriyor:
- Ben manşetle gelmedim; delegenin oyuyla
geldim.
İlk bakışta doğru görünen bu yanıta tam
olarak katılmayacağımı belirtmek isterim.
Biliyorum, bu çıkışıma kızacaklar çıkacak ve
bana belki de şunu söyleyeceklerdir:
- Ukalalık etme, adamın neyle geldiğini sen
kendisinden iyi mi bileceksin?
Bu tür suçlamaları göze alarak belirtmeliyim ki,
Kemal Kılıçdaroğlu salt delegenin tercihi olmayıp
onun da ötesinde halkın seçtiği bir adaydır.
Yıllar yılı, CHP kurultayları sırasında ısrarla
vurgulamaya çalıştığım gerçek şuydu:
- CHP’yi kimin yöneteceğine delegeler karar
verir. Ama partinin iktidar olup olmayacağının
kararı ise seçmenindir. Bu yüzdendir ki,
delegenin tercihi ile seçmenin tercihi
bağdaşmadığı sürece parti hep muhalefette
hatta baraj altında kalır. Nitekim de öyle olmuş,
parti kâh baraj altında, kâh baraj civarında olmak
üzere, son yıllarda hep muhalefette kalmıştır.
Doğrusunu isterseniz, daha önce de bu
sütunda belirttiğim gibi, Kılıçdaroğlu’nun
seçimine, 22 Mayıs’tan iki gün önce,
bulunduğum İstanbul Adalar’da tanık oldum.
Adalar yerine başka bir yerde bulunsaydım, o
seçimi orada görecektim.
Öylesine bir halk hareketinin, öylesine önünde
durulmaz bir rüzgârın etkisiyle geldi ki
Kılıçdaroğlu, delegeye bu hareketin onayını
vermenin dışında yapacak bir şey kalmamıştı.
Hatta bir anlamda diyebiliriz ki, delegeler son
kongrede oylarını kullanırken özgür iradelerinden
çok, halkın manevi baskısıyla hareket
etmişlerdir.
Böyle bir manevi kamuoyunun baskısının
demokrasiyle çelişmek bir yana, tam tersine
fevkalade bağdaştığını söylemeye de bilmem ki,
gerek var mı?
Hem yandaş medyaya, hem de Kemal Bey’e
karşı, yukarıdaki düşüncemde direnerek bir kez
daha söyleyeyim: Kılıçdaroğlu’nu ne medya ne
de CHP delegeleri getirdi. O bir halk hareketinin
sonucudur.
Buradan yola çıkarak, bu hareketin
kendiliğinden uzun ömürlü veya başarılı
olacağını iddia edecek değilim.
Onun başarısı, bu iyi başlangıcı daha birçok
etkenin takip edip tamamlamasına bağlıdır.
Bunların gerçekleşmesini engelleyecek dış
faktörler de vardır, iç faktörler de; ama bence en
önemlileri iç nedenler olabilir.
Bir halk hareketinin ardındaki amilleri
görmeden, onu yalnızca basının ya da medyanın
ürünü olarak yorumlayarak, aynanın sonucu
yansıtan bir vesile olduğunu görmeyerek, onu
sonucu yaratan sebep olarak kabul edip kendi
sorumluluğunu ona yıkmaya uğraşan dikta
heveslisi ham ervahların yanlışına düşmemek
gerek. Medya ya da basın, arada sırada,
yükselen kişiye, “hayır sen oraya kendi ileri
sürdüğün nedenlerden değil, benim söylediğim
sebeplerden geldin” diyecek kadar ukala da
olsa, gerçekte var olanı yansıtmaktan öteye bir
etkiye sahip değildir. Şekilleri çarpıtan içbükey
ve dışbükey aynalar ise inandırıcı değil, komik
olurlar ancak.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
AKP hükümeti Avrupa Komisyonu’nun mücadeleye ilişkin tavsiyelerinin çoğunu görmezden geliyor
Yolsuzlukla yaşama inadõMELTEM YILMAZ
Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Kar-
şõ Devletler Grubu’nun (GRECO)
Türkiye’ye ilişkin son raporu ta-
mamlandõ. Raporda “2006 yılındaki
raporda yargı bağımsızlığının iler-
letilmesinin tavsiye edilmiş olmasına
karşın şu ana kadar bu konuda bir
gelişme olmadığı, 2006’da tavsiye
edilen 21 maddeden, Türkiye’nin şu
ana kadar yalnızca üçte birini ye-
rine getirdiği” ifadeleri yer aldõ.
“Yolsuzluk konusunda yetkili bir
kurumun görevlendirilmesi”, “kol-
luk kuvvetleri arasında bilgi pay-
laşımını sağlayacak merkezi ihtisas
biriminin kurulması”, “hâkimle-
rin, Adalet Bakanlığı’na karşı ba-
ğımsızlığının arttırılması” gibi ön-
lemlerin yerine getirilmediğine dikkat
çekilen son raporda, “GRECO, temel
öneme sahip çok sayıda tavsiyesinin
karşılanmamış olmasından endişe
duymaktadır. Halen ele alınma-
yan diğer büyük problemlerden
biri de yargının bağımsızlığıdır” ifa-
delerine yer verildi.
GRECO’ya 1 Ocak 2004 tarihinde
üye olan Türkiye’ye, yolsuzlukla mü-
cadele konusunda 2006 yõlõnda 21
maddelik bir rapor hazõrlayarak tav-
siyeler vermişti ancak Türkiye’nin bu
tavsiyelerden yalnõzca üçte birini ye-
rine getirdiği, geri kalan tavsiyeleri ise
ya hiç yerine getirmediği ya da tatmin
edecek şekilde yerine getirmediği
belirlendi.
AB tarafõndan da referans alõnan
GRECO’nun Türkiye’ye ilişkin son
raporunda şu ifadeler yer alõyor:
“GRECO, özellikle sivil toplum
katılımlı denetim organına, milli
yolsuzlukla mücadele stratejile-
rinin uygulanmasını izleme so-
rumluluğu verilmesi ile yeni stra-
tejiler önerme görevi tevdi edil-
mesi tavsiyesi gibi temel öneme sa-
hip çok sayıda tavsiyesinin karşı-
lanmamış olmasından endişe duy-
maktadır. Halen ele alınmayan di-
ğer büyük problemlerden biri de
küçük düzeltmelere karşın halen
yürütme organına yani, Adalet
Bakanlığı’na yakın bağlantısı olan
yargının bağımsızlığıdır. Ayrıca,
teftiş kurulları sistemi reformu-
nun göz önüne alınması tavsiyesi
ele alınmamıştır.”
Türkiye’nin
yerine
getirmediği
tavsiyeler
GRECO’nun hazõrladõğõ “Türki-
ye Uygunluk Raporu”nda “yerine
getirilmeyen” tavsiyelerin başõnda
“Yolsuzluk konusunda yeni stra-
tejiler önermek ve yolsuzluğa kar-
şı ulusal stratejilerin uygulanma-
sını izlemekten sorumlu olacak
şekilde bir kurumun görevlendi-
rilmesi; böyle bir kurumun, kamu
yönetimini olduğu kadar sivil top-
lumu da temsil etmesi ve izleme
fonksiyonunda bu kuruma belli öl-
çüde bağımsızlık verilmesi” yer
alõyor. 2006’dan bu yana yerine ge-
tirilmeyen diğer tavsiyeler ise şöyle:
Yolsuzlukla mücadelede kolluk
kuvvetleri arasõnda bilgi paylaşõmõ-
nõ sağlayacak merkezi bir ihtisas bi-
riminin kurulmasõ veya mevcut ku-
rumlardan birisinin bu amaçla gö-
revlendirilmesi.
Hâkimlerin, denetim ve atanma
ile ilgili olarak Adalet Bakanlõğõ’na
karşõ bağõmsõzlõğõnõn daha da arttõ-
rõlmasõ.
Milletvekili dokunulmazlõğõ sis-
teminin, dokunulmazlõğõn kaldõrõl-
masõ talepleri hakkõnda karar veri-
lirken, savcõlar tarafõndan iletilen
taleplerin esasõna bağlõ kalacak, bu
kararlarõn siyasi değerlendirmelerden
uzak bir şekilde, spesifik ve objektif
ölçütler kullanõlacak şekilde yeniden
gözden geçirilmesi.
Kamu yönetimiyle ilgili devam
eden tüm reformlar ve daha uzman-
laşmõş bir kolluk sistemi õşõğõnda, tef-
tiş kurullarõ sistemi reformunun de-
ğerlendirilmesi.
İyi niyetle yolsuzluk şüphesini
bildiren kamu görevlilerinin (ihbarcõ)
korunmasõnõn sağlanmasõnõ ve bildi-
rimlerin en iyi şekilde ele alõnmasõnõ ay-
rõca yolsuzluğun bildirilmesine ilişkin
eğitim ve rehber ilkeler getirilmesi.
Suç işlemiş ya da suça karõşmõş çocuklarõn
mahkemeye geç çõkarõlmasõ ile yargõlamanõn
uzamasõ gibi sorunlar çocuklarõn tutukluluk
süresinin uzamasõna ve adil yargõlama
hakkõna engel olunmasõna neden oluyor.
CHP’dekideğişiminardından
Sarıgül’denbeklemekararı
İstanbul Haber Servisi - Türkiye Değişim Hare-
keti lideri Mustafa Sarıgül, Kemal Kılıçdaroğ-
lu’nun CHP Genel Başkanõ olmasõnõn ardõndan bek-
leme kararõ aldõ. Sarõgül, önümüzdeki hafta İstan-
bul’da il başkanlarõnõ toplayarak, son gelişmeleri de-
ğerlendirecek. İl başkanlarõ toplantõsõnda çõkacak ka-
rara göre parti kurma kararõ da ileri bir tarihe ertele-
nebilecek. Konuya ilişkin değerlendirme yapan TDH
Genel Sekreteri Hasan Aydın “Kemal Bey, köklü
bir değişiklik yaparsa ülke için umut olabilir.
CHP’nin kurumsal kimliği, tüzüğü, demokratik
yapısı. Bunlar değişmeden olmaz. CHP’yi gözlü-
yoruz. Adım atarlarsa destek olmak lazım” dedi.