25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 2010 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ne Manşetle Ne de Delegeyle... asirmen@cumhuriyet.com.tr KONGRE HAZIRLIĞI ANAP ve DYP DP’deçekişecek PROF. DR. TOPÇUOĞLU AKP’ninhocası intihalci çıktı AYŞE SAYIN ANKARA - Demok- rat Parti’nin 19 Hazi- ran’da toplanmasõ plan- lanan olağanüstü kon- gresinin, parti içindeki ANAP kökenlilerle, DYP kökenliler arasõnda “hesaplaşmaya” dö- nüşmesi bekleniyor. DP’nin geçtiğimiz haftalarda Kõzõlcaha- mam’da yaptõğõ GİK toplantõsõnda Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’nõn talebi doğrultu- sunda parti tüzüğünde değişiklik yapõlmasõ ve ANAP ile DP kanatlarõ- nõn 50’şer kişi ile temsil edildiği 100 kişilik GİK’in üye sayõsõnõn 50’ye indirilerek yeni- den seçim yapõlmasõ için 12 Haziran’da kongre yapõlacağõnõn açõklan- masõnõn ardõndan parti içi kaynamaya başladõ. GİK toplantõsõnda başta Mesut Yılmaz olmak üzere ANAP kanadõ, “gerekirse istifa ede- riz” resti çekerek, tü- zük değişikliği için ya- põlmasõ planlanan kon- grenin “genel başkan seçimli” olmasõnda bas- tõrdõ. Genel Başkan Hü- samettin Cindoruk’un da bu “resti” görerek, “Madem öyle istiyor- sunuz kongre genel başkan seçimli olacak. Ben de adayım. 50 ki- şilik GİK listesini de ben belirleyeceğim” di- yerek, GİK’ten genel başkan seçimli kongre kararõ çõkarõlmasõnõ sağ- ladõ. Cindoruk’un partide “istenilen rüzgârı esti- remediği”ni savunan ANAP kanadõ, eski DYP Genel Başkanõ Tansu Çiller’le temas kurarak “Ya siz aday olun ya da Yılmaz ile birlikte ortak aday olun” önerisini götür- dü. Ancak Çiller’in adaylõğõ düşünmediğini açõklamasõ üzerine, ANAP kanadõnõn bu kez “Başkan seçiminden vazgeçilip, sadece GİK ve tüzük değişikliğiyle yetinilmesi” önerisini dillendirmeye başladõğõ öğrenildi. Genel baş- kanlõk için şu anda sa- dece Cindoruk’un aday- lõğõ kesinleşirken kulis- lerde Namık Kemal Zeybek’in de dolaylõ olarak nabõz yokladõğõ dillendiriliyor. AKP’li Çelikcan bıraktı yenidenseçimyapılacak ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Bü- yükşehir Belediye Başkanõ Aytaç Durak’õn, İçiş- leri Bakanlõğõ’nca görevden uzaklaştõrõlmasõnõn ardõndan başkanvekilliğine seçilen, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararõ verdiği ve itirazõ red- dedilen AKP’li Yüreğir Belediye Başkanõ Mah- mut Çelikcan görevi bõraktõğõnõ açõkladõ. Meclis 1. Başkanvekili Mustafa Tuncel’in başkanlõğõnda Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 3 Haziran’da yeniden başkanvekilliği seçimi için toplanacağõnõ söyleyen Çelikcan, 28 Mart’ta iki aylõğõna görev- den uzaklaştõrõlan Durak’õn görevden uzaklaştõr- ma süresinin de 2 ay daha uzatõldõğõnõ bildirdi. Cezaevlerinde 2 bin 521 çocuk bulunuyor HÜLYA KESKİN Adalet Bakanlõğõ Ceza ve Tevki- fevleri Genel Müdürlüğü’nün 2010 yõlõ mayõs ayõ itibarõyla cezaevle- rinde bulunan çocuklarõn eğitim durumuna ilişkin verileri açõkladõ. Rakamlara göre, Türkiye’deki cezaevlerinde tutuklu 1885, hükmen tutuklu 390 ve hükümlü 246 olmak üzere toplam 2 bin 521 çocuk bulunuyor. Söz konusu çocuklardan okuma -yazma dahi bilme- yen tutuklu 77, hükmen tu- tuklu 20, hükümlü 22 olmak üzere toplam 119 çocuk bu- lunuyor. Okuryazar olduğu halde bir okul bitirmeyen çocuklar ise tutuklu 177, hükmen tu- tuklu 38, hükümlü 25 olmak üzere 240 kişiyi buluyor. Cezaevindeki çocuklardan ilkokul mezunu tu- tuklu sayõsõ 346, hükmen tutuklu 90, hükümlü 86 olmak üzere yalnõzca toplam 522 kişiyi oluşturuyor. İlk- öğretim mezunu çocuk sayõsõ da tu- tuklu 217, hükmen tutuklu 36, hü- kümlü 30 olmak üzere toplam 283’i oluşturuyor. Ortaokul ve dengi meslek lisesi mezunu çocuk sayõsõ ise 403. Cezaevindeki çocuklarõn li- se veya dengi meslek okulu mezu- nu olma durumu ise yok denecek kadar az. Söz konusu çocuklardan yal- nõzca tutuklu 42, hükmen tutuklu 7 olmak üzüre toplam 49’u lise ve dengi okullarda eğitimini tamam- ladõ. Cezaevlerindeki çocuklarõn eğitim durumunu gösteren verilen bir başma gerçeği de gözler önüne seriyor. Çocuklarõn büyük bir bö- lümünün eğitim durumu hakkõnda herhangi bir bilgi bulunmuyor. Ce- zaevindeki çocuklarõn tutuklu 743, hükmen tutuklu 125, hükümlü 37 olmak üzere toplam 905’inin eğitim durumu hakkõnda herhangi bir bil- gi bulunmuyor. Tutuklu çocuklarõn, mahkemeye çõkarõlmasõ ve yargõlamanõn uzamasõ, uzun bir süreci oluşturuyor. Yargõ siste- minden kaynaklanan gecik- me ve aksama, çocuğun tu- tukluluk süresinin uzamasõ- na neden oluyor. Cezaevin- de bulunan çocuk nüfusu- nun yarõsõndan fazlasõnõn tutuklu olduğu göz önüne alõndõğõnda, geciken yargõlama sü- reci, ilk önce çocuklarõn adil yar- gõlanma hakkõna engel olunmasõ gi- bi önemli sorunlarõ beraberinde ge- tiriyor. Ayrõca çocuk cezaevlerinde yeterli sayõda “sosyolog”, “psiko- log”, “eğitmen” gibi meslek ele- manõ bulunmuyor. FIRAT KOZOK ANKARA - Ondokuz Mayõs Üniversitesi’nde yaşanan intihal skanda- lõnõn bir benzeri de AKP’de ortaya çõktõ. Yõllardõr AKP Siyaset Akademisi’nde ders ve- ren, 2005’te RTÜK ve TRT Yönetim Kurulu üyeliğine aday gösterilen Konya Selçuk Üniversi- tesi Sosyal Bilimler Ens- titüsü Müdürü Prof. Dr. Abdullah Topçuoğ- lu’nun aynõ üniversite- deki bir başka hocadan intihal (bilimsel aşõrma) yaptõğõ, Yargõtay kara- rõyla kesinleşti. Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Himmet Hülür, 1993 yõlõnda yayõmladõğõ “Ethnic Conflict, Eth- nick Nationalizm and Nation Satte” başlõklõ makalenin, 1995 yõlõnda Topçuoğlu imzasõ ve “Ulus Devlet ve Etnisi- te Olgusu” başlõğõyla bir dergide yayõmlandõ- ğõnõ ve bu durumu yeni fark ettiğini ileri sürerek, 2005 yõlõnda Ankara 2. Fikri ve Sõnai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde dava açmõştõ. Davayõ in- celeyen mahkeme, bu iddiayõ yerinde bularak Topçuoğlu aleyhine 3 bin lira manevi tazminat cezasõna karar vermişti. Topçuoğlu’nun bu ka- rara yaptõğõ itiraz üzeri- ne dosya Yargõtay 11. Hukuk Dairesi’ne gön- derildi. Başvuruyu in- celeyen Yargõtay ise Topçuoğlu’nun itirazõ- nõ reddetti ve yerel mah- kemenin intihal kararõnõ onayladõ. Karara göre Topçu- oğlu, Hülür’e 3 bin lira- lõk tazminatõ 1995’ten bu yana işleyen yasal faiziyle birlikte ödeye- cek. Yargõtay’õn onama kararõnõn, Topçuoğ- lu’nun görev yaptõğõ Konya Selçuk Üniversi- tesi’ne gönderildiği öğ- renildi. YÖK’ün Top- çuoğlu ile ilgili nasõl bir karar vereceği merak konusu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, intihal iddialarõnda artõş olduğunu belirterek “Herkes birbirinin intihal yaptığını iddia ediyor, ihbar ediyor” dedi. YÖK Genel Kurulu dün Yüksek Disiplin Kurulu sõfatõyla toplanarak disiplin soruşturmalarõna ilişkin dosyalarõ görüştü. Toplantõya ara verildiği sõrada gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Prof. Dr. Özcan, toplantõda disiplin dosyalarõnõn ele alõndõğõnõ belirtti. İntihal ile ilgili dosya bulunup bulunmadõğõ sorusu üzerine Özcan, dosyalarõn çoğunun intihal konusunda olduğunu belirtti. İntihal konusundaki ihbarlara ilişkin bir soruyu yanõtlayan Özcan, “İntihal iddialarında artış var. Herkes birbirinin intihal yaptığını iddia ediyor, ihbar ediyor. Bu dosyalara bakıyoruz. Elimizde bu konuyla ilgili 80-90 dosya bulunuyor” diye konuştu. Özcan, üniversite kontenjanlarõnõn ne zaman netleşeceğinin sorulmasõ üzerine de sayõlarõn henüz belirlenmediğini ve geçen yõlki kadar artõş olmayacağõnõ söyledi. ‘Herkes birbirini ihbar ediyor’ BİNE YAKINININ EĞİTİM DURUMLARI HAKKINDA HİÇBİR BİLGİ YOK AKP Siyaset Akademisi’nde geleceğin siyasetçilerine ders veren Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Abdullah Topçuoğlu, aynõ üniversitedeki arkadaşõnõn makalesinden intihal yapmõş. Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârı, AKP ile yandaş medyayı çok ürküttü. Ürküntü, Türkiye’nin altmış yıllık yarım yamalak demokrasisinin ezeli hastalıklarının da nüksetmesine neden oldu. Kılıçdaroğlu rüzgârının nedenini basına bağlıyorlar. Onlara göre, - Kılıçdaroğlu, basının şişirdiği bir balondur ve rüzgârı manşetlerle üfürüldüğünden, manşetle geldiği gibi manşetle gidecektir. Bunların gözlem ve tespitten çok, keferelerin “wishfull thinking” dedikleri, temennilerini gerçek gibi algılama yanılgısı olduğunu düşünüyorum. Kemal Bey ise kendisini medyanın pompaladığını, basının şişirdiğini, manşetlerin getirdiğini ileri sürenlerle ilgili olarak Fikret Bila’nın sorusuna şu yanıtı veriyor: - Ben manşetle gelmedim; delegenin oyuyla geldim. İlk bakışta doğru görünen bu yanıta tam olarak katılmayacağımı belirtmek isterim. Biliyorum, bu çıkışıma kızacaklar çıkacak ve bana belki de şunu söyleyeceklerdir: - Ukalalık etme, adamın neyle geldiğini sen kendisinden iyi mi bileceksin? Bu tür suçlamaları göze alarak belirtmeliyim ki, Kemal Kılıçdaroğlu salt delegenin tercihi olmayıp onun da ötesinde halkın seçtiği bir adaydır. Yıllar yılı, CHP kurultayları sırasında ısrarla vurgulamaya çalıştığım gerçek şuydu: - CHP’yi kimin yöneteceğine delegeler karar verir. Ama partinin iktidar olup olmayacağının kararı ise seçmenindir. Bu yüzdendir ki, delegenin tercihi ile seçmenin tercihi bağdaşmadığı sürece parti hep muhalefette hatta baraj altında kalır. Nitekim de öyle olmuş, parti kâh baraj altında, kâh baraj civarında olmak üzere, son yıllarda hep muhalefette kalmıştır. Doğrusunu isterseniz, daha önce de bu sütunda belirttiğim gibi, Kılıçdaroğlu’nun seçimine, 22 Mayıs’tan iki gün önce, bulunduğum İstanbul Adalar’da tanık oldum. Adalar yerine başka bir yerde bulunsaydım, o seçimi orada görecektim. Öylesine bir halk hareketinin, öylesine önünde durulmaz bir rüzgârın etkisiyle geldi ki Kılıçdaroğlu, delegeye bu hareketin onayını vermenin dışında yapacak bir şey kalmamıştı. Hatta bir anlamda diyebiliriz ki, delegeler son kongrede oylarını kullanırken özgür iradelerinden çok, halkın manevi baskısıyla hareket etmişlerdir. Böyle bir manevi kamuoyunun baskısının demokrasiyle çelişmek bir yana, tam tersine fevkalade bağdaştığını söylemeye de bilmem ki, gerek var mı? Hem yandaş medyaya, hem de Kemal Bey’e karşı, yukarıdaki düşüncemde direnerek bir kez daha söyleyeyim: Kılıçdaroğlu’nu ne medya ne de CHP delegeleri getirdi. O bir halk hareketinin sonucudur. Buradan yola çıkarak, bu hareketin kendiliğinden uzun ömürlü veya başarılı olacağını iddia edecek değilim. Onun başarısı, bu iyi başlangıcı daha birçok etkenin takip edip tamamlamasına bağlıdır. Bunların gerçekleşmesini engelleyecek dış faktörler de vardır, iç faktörler de; ama bence en önemlileri iç nedenler olabilir. Bir halk hareketinin ardındaki amilleri görmeden, onu yalnızca basının ya da medyanın ürünü olarak yorumlayarak, aynanın sonucu yansıtan bir vesile olduğunu görmeyerek, onu sonucu yaratan sebep olarak kabul edip kendi sorumluluğunu ona yıkmaya uğraşan dikta heveslisi ham ervahların yanlışına düşmemek gerek. Medya ya da basın, arada sırada, yükselen kişiye, “hayır sen oraya kendi ileri sürdüğün nedenlerden değil, benim söylediğim sebeplerden geldin” diyecek kadar ukala da olsa, gerçekte var olanı yansıtmaktan öteye bir etkiye sahip değildir. Şekilleri çarpıtan içbükey ve dışbükey aynalar ise inandırıcı değil, komik olurlar ancak. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com AKP hükümeti Avrupa Komisyonu’nun mücadeleye ilişkin tavsiyelerinin çoğunu görmezden geliyor Yolsuzlukla yaşama inadõMELTEM YILMAZ Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Kar- şõ Devletler Grubu’nun (GRECO) Türkiye’ye ilişkin son raporu ta- mamlandõ. Raporda “2006 yılındaki raporda yargı bağımsızlığının iler- letilmesinin tavsiye edilmiş olmasına karşın şu ana kadar bu konuda bir gelişme olmadığı, 2006’da tavsiye edilen 21 maddeden, Türkiye’nin şu ana kadar yalnızca üçte birini ye- rine getirdiği” ifadeleri yer aldõ. “Yolsuzluk konusunda yetkili bir kurumun görevlendirilmesi”, “kol- luk kuvvetleri arasında bilgi pay- laşımını sağlayacak merkezi ihtisas biriminin kurulması”, “hâkimle- rin, Adalet Bakanlığı’na karşı ba- ğımsızlığının arttırılması” gibi ön- lemlerin yerine getirilmediğine dikkat çekilen son raporda, “GRECO, temel öneme sahip çok sayıda tavsiyesinin karşılanmamış olmasından endişe duymaktadır. Halen ele alınma- yan diğer büyük problemlerden biri de yargının bağımsızlığıdır” ifa- delerine yer verildi. GRECO’ya 1 Ocak 2004 tarihinde üye olan Türkiye’ye, yolsuzlukla mü- cadele konusunda 2006 yõlõnda 21 maddelik bir rapor hazõrlayarak tav- siyeler vermişti ancak Türkiye’nin bu tavsiyelerden yalnõzca üçte birini ye- rine getirdiği, geri kalan tavsiyeleri ise ya hiç yerine getirmediği ya da tatmin edecek şekilde yerine getirmediği belirlendi. AB tarafõndan da referans alõnan GRECO’nun Türkiye’ye ilişkin son raporunda şu ifadeler yer alõyor: “GRECO, özellikle sivil toplum katılımlı denetim organına, milli yolsuzlukla mücadele stratejile- rinin uygulanmasını izleme so- rumluluğu verilmesi ile yeni stra- tejiler önerme görevi tevdi edil- mesi tavsiyesi gibi temel öneme sa- hip çok sayıda tavsiyesinin karşı- lanmamış olmasından endişe duy- maktadır. Halen ele alınmayan di- ğer büyük problemlerden biri de küçük düzeltmelere karşın halen yürütme organına yani, Adalet Bakanlığı’na yakın bağlantısı olan yargının bağımsızlığıdır. Ayrıca, teftiş kurulları sistemi reformu- nun göz önüne alınması tavsiyesi ele alınmamıştır.” Türkiye’nin yerine getirmediği tavsiyeler GRECO’nun hazõrladõğõ “Türki- ye Uygunluk Raporu”nda “yerine getirilmeyen” tavsiyelerin başõnda “Yolsuzluk konusunda yeni stra- tejiler önermek ve yolsuzluğa kar- şı ulusal stratejilerin uygulanma- sını izlemekten sorumlu olacak şekilde bir kurumun görevlendi- rilmesi; böyle bir kurumun, kamu yönetimini olduğu kadar sivil top- lumu da temsil etmesi ve izleme fonksiyonunda bu kuruma belli öl- çüde bağımsızlık verilmesi” yer alõyor. 2006’dan bu yana yerine ge- tirilmeyen diğer tavsiyeler ise şöyle: Yolsuzlukla mücadelede kolluk kuvvetleri arasõnda bilgi paylaşõmõ- nõ sağlayacak merkezi bir ihtisas bi- riminin kurulmasõ veya mevcut ku- rumlardan birisinin bu amaçla gö- revlendirilmesi. Hâkimlerin, denetim ve atanma ile ilgili olarak Adalet Bakanlõğõ’na karşõ bağõmsõzlõğõnõn daha da arttõ- rõlmasõ. Milletvekili dokunulmazlõğõ sis- teminin, dokunulmazlõğõn kaldõrõl- masõ talepleri hakkõnda karar veri- lirken, savcõlar tarafõndan iletilen taleplerin esasõna bağlõ kalacak, bu kararlarõn siyasi değerlendirmelerden uzak bir şekilde, spesifik ve objektif ölçütler kullanõlacak şekilde yeniden gözden geçirilmesi. Kamu yönetimiyle ilgili devam eden tüm reformlar ve daha uzman- laşmõş bir kolluk sistemi õşõğõnda, tef- tiş kurullarõ sistemi reformunun de- ğerlendirilmesi. İyi niyetle yolsuzluk şüphesini bildiren kamu görevlilerinin (ihbarcõ) korunmasõnõn sağlanmasõnõ ve bildi- rimlerin en iyi şekilde ele alõnmasõnõ ay- rõca yolsuzluğun bildirilmesine ilişkin eğitim ve rehber ilkeler getirilmesi. Suç işlemiş ya da suça karõşmõş çocuklarõn mahkemeye geç çõkarõlmasõ ile yargõlamanõn uzamasõ gibi sorunlar çocuklarõn tutukluluk süresinin uzamasõna ve adil yargõlama hakkõna engel olunmasõna neden oluyor. CHP’dekideğişiminardından Sarıgül’denbeklemekararı İstanbul Haber Servisi - Türkiye Değişim Hare- keti lideri Mustafa Sarıgül, Kemal Kılıçdaroğ- lu’nun CHP Genel Başkanõ olmasõnõn ardõndan bek- leme kararõ aldõ. Sarõgül, önümüzdeki hafta İstan- bul’da il başkanlarõnõ toplayarak, son gelişmeleri de- ğerlendirecek. İl başkanlarõ toplantõsõnda çõkacak ka- rara göre parti kurma kararõ da ileri bir tarihe ertele- nebilecek. Konuya ilişkin değerlendirme yapan TDH Genel Sekreteri Hasan Aydın “Kemal Bey, köklü bir değişiklik yaparsa ülke için umut olabilir. CHP’nin kurumsal kimliği, tüzüğü, demokratik yapısı. Bunlar değişmeden olmaz. CHP’yi gözlü- yoruz. Adım atarlarsa destek olmak lazım” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle