13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
LıJ : O f— •H—I O LLJ ı cc Atıflı Aşırmacılık YÖKyönetmeliği atıflı aşırmayı da kapsayacakşekilde, aşırmanın nettanımıyeni- den yapılmalı, bununla birlikte aşırmacılıktan başka sahtecilik, verilerin çarpıtılması, hak edilmemiş yazarlık gibi bilim ahlakına aykırı eylemleri de cezalandıracak dü- zenlemeler anılan yönetmelikte yer almalı, akademik yükseltmelerde değerlendi- rilen eserlerde bilim etiğine aykırı davranıldığının ortaya çıkması halinde verilen un- Vanlar geri almmalldir. Prof. Dr. Güneş Uçar, I.Ü. Orman Fakültesi Öğretim Üyesi, [email protected] o CM o Bilimsel yayınlar yapıhrkcn özenle uyulma- sı gereken bilim etiği kurallan, yazarlann bir- çoğu taıafından bilinçli ya da bilinçsi: şe- kilde JJÖ: ardı ediliyor. Bilim etiği ihlalleri arasmda aşırmacılık kuşkusu: cn ağır olanıdır. Aşırma ve- ya intihalin en önemli özelligi başka yazarlann fi- kir ürünü olan eserlerinin tamamını veya bir bö- lümünü sahiplenme, kendi eseri imiş gibi yayım- latnaktır. Bir bilimsel makalede usulüne uygun şckilde iint yaparak başkıı ya:arlara ait bilgilerden, hııl- gulardan yararlnnmak doğaldır. Atıf yoluyla ya- r.ırlanmada makalenin atıflı bölümündc yar.ıra ait bilgi, bulgu veya fikirlcrin yararlarulan kaynaktaki bilgi, bulgu voya fikirlerle ilişkilendirilmesi esas- tır. Bu ilişkilcndirme karşılaştmna, onaylama, ak- sini iddia etme, kendi görüşlerini destekletme vb olabilir. Atfıti en önemli ö:clliklerinden biri, bu yolla yar.ırlanılan bilgi, hulgıı vb. hususların a: ve ö: olmasıdır. Bir cscrin büyük hölünıü yazar(lar)mın hıılgularını, ynrunı ve değerlendinnelerini veya ti- kirlerini içcnııclidir. Başkalarınm biliınscl eserlerinden yararlan- manın bir diğer volu da alıntı veya ikribastır. Alıntılanan paragraf veya kısmın gösterdiği en çar- pıcı özellik, alıntı yapan kişiye ait hiçbir şey içer- memesi tanıamen başka yazarlann kalemlerinden çıktığı şekilde veya bire bir tercümesi olarak kul- lanılmış olmasıdır. Bir cscrdc aiıntılanun bölümlcrin alınrı ol- duğunu, eserin ya:arına air herhangi bir şey içer- ınediğini ya:ar okuyucuya gostermek, yani alıntı- nın okuyucü taratından lıemen anlaşılmasını, fark edilmesini sağlamak zorundadır. Bunu ya:ar metin içerisindc "aşağıdaki paragrafta ya:ılanlar şu kişinin yazdığı şu eserin şu saytalanndan alınmış- tır" şeklinJe helirtebileceği gihi, alıntıları çift tır- nak içcrisine alarak veya farklı bir ya:ı formunda ya:ar,ık ve kaynak göstcrerek de yapabilir. Böylece okuyucu açık ve net olarak metnin alıntı olan pa- ragraflanndaki bilgilerin, bulgularm, fikirlerin ya:ar(lar)a ait olmadığmı, almtınm kaynağı ola- rak gösterilen başka ya:ar(lar)a ait olduğunu bi- lir Alıntı vapan ya:ar da başkalannın kalemle- rinden çıkan alıntıları sahiplenmemiş,, kendine ait imiş gibi yayımlamamış olur. ALINTI MIDEĞİLMİ?! Bazı kişiler bir makaleden birebir çeviri şek- linde veya dojîrudan alıntı yapmakta, arkasına da o makalenin yazarlannı kaynak olarak eklemek- tedir. Bu kısımlar tırnak içerisinde gösterilmedi- ği veya farklı bir ya:ı fontuyla yasılmadıgı ya da alıntı olduğu metin iyerisinde belirtilmediği için, bu tür bir almtınm okuyucu tar.ıfından fark edil- mesi mümkiin degildir. Böyle bir makalede, makalenin alıntı olan kıs- mı veya bölümleri yazann kendisine ait hiçbir şey içermediği, yazar bu alıntıları kendine ait imiş gi- bi yayımlanuş olduğu için yine aşırma (intihal) ger- çekleşmekte. Bir makalede alıntılar yapılmıs, fa- kat tımak içjerisine alınmayarak veya farklı bir ya- :ı şckliyle yazılmayarak okuyucunun bu kısımla- rm alıntı olduğunu fark etmemesi saglanmış ise, böyle bir durumda arün asıl amacının aşırmayı us- tacagizlemek olduğu ortadadır. Bu aşınna bi^imini atıflı aşırma olarak tanımlamak gerekir. Aşırmacıhgın perek Yükseköğretim Kurumlan Yönerici Ögretim Elemanı ve Memurlan Disiplin Yönetmeligi'nde (ınadde lla/3) [1], gerek TÜ- BİTAK Araştınna ve Yayın Etiği Kurulu (AYEK) Çalışma Esaslan'nda (madde 8) [21 ve gerekse bir- t^vk üniversirenin bilim etiği ilkclerindc yalnuca "kaynak göstermemiş olmak"la ilişkilendirilmiş ol- ması, örtülü bir yajjmalama bi^nmi olan atıflı aşır- macılığı ıneşrulaştırıyor ve "başka eserlerden ya- rarlanma yöntemlerinden biri" olarak görülmesi- ni sağlıyor. "Yükseköğretim Kurumlan Yönetici Oğretim Elemanı ve Memurlan Disiplin Yöneımcliği"nin 1 la/3 maddesinde aşırma su^'u şöyle t;ınımlanmakta: "Madde lla/3: Bir başkasının biliınscl eserinin veya ı/jlışınasının lümünü veya bir kısnnnı kaynak belirtmeden kendi eseri gibi gös- terınek." Bu tanım bir makalenin bir kısınının veya ta- ınamınm kopyalanarak veya tercüme edilerek kul- lanılabilcccği, kaynak yösterildikten sonra da ınescle kalmayacağı şeklinde yorumlanabilmekte. Şikâyet ü:erinc yapılan bilirkişi inceleınclerinde almiı oldukları fark edilmeyen hölümlcr iyeren nıa- kalelerin birka^yerine yapılmıs atıflardan harckctle kişiler sıı^u: bulunuyor. Bilirkişi rac>orlannda ö:el- likle Yüksek Öğretim Kurumlan Disiplin Yönetmelijji'nin yukarıdaki lla/3 maddesindcki tanımın esas almarak, alıntılar i(,ıeren makalenin b;a yerlerinde kaynak gösterilmiş olmüsı nedeniyle intihal bulunınadı, deniyor. TÜBA yayınları arasmda yer alan Prof. Dr. Ayşe Erzan'm editörlüğünü yaptığı 2008 yılında basılmış Bilim Etiği El Kitabı'nm [3] Yayın Ahlakı başlıklı 3. Bölümü'nün 42. sayfasmda tırnak için- de ya:ılmayarak nıetinden ayrılmamış alıntıların aşırma olacağı bildirilmektedir: "Eger bir makale ya da kitaptan (bu kitap eğit- sel ya da popüler bir kitap da olabilir) alıntılar ya- pılacaksa, alıntılanan tüm kısımların çifr tırnak işa- reti içine alınarak ya da farklı punto ile veya baş- ka bir yöntemle nıetinden ayrılması ve her birine ayrı kaynak gösterilmesi gerekir. Eğer alıntılar bir- kaç cümle ya da kısa bir paragrafı geçıyorlarsa, bun- ların <i/nırı işaretleri içinde bile kullanılabilmeleri i^in, orijinal kitap ya da makalenin yayıncısından (ve telif hakkı anlaşmasına gore gerekiyorsa ya- zarlarından) yazılı izin alınması gerekir. Aksi halde aşırma yapılmıs olur." Bu kitap, evrensel bilim etiği ölçütlerini yan- sıtan, özcllikle de atıflı aşırmalar yoluyla konunun istismarına i:in vermeyecek şekilde hazırlanınış bir kaynaktır. Üniversitelerimi:de aşırmacılığın önü- ne ge\ilememesinin önemli nedenlerinden biri de, lla/3 maddesinde intihal suçunun yetersi: ta- nımlanmış olmasıdır. |l|liiıp:/An™.v.ık.(;ın-.ıı7ı'ıınıcnt/vu'w/45S/]S3/hmf;,ır/ |2| w»'«'.ıiihiMk.pı<v.ır/ıııhitiik_cnnıcmJ>l<-Wnıcv:unt/caı». l:ır/tNii»İjrVII_2.rJI Hl A.nran, al. (2008), Bilim Etîgi El Kirahı. TÛnA Rilim nr Pii^iin ni:ı.sı 17, Ankanı En gerçekçi ve de gerekli vaat: Türkiye'yi yönetilebilir kılmak! Tınaz Titiz 2 009 rakamlarına göre Türkiye'deki toplam siyasi parti sayısı 61, faal der- nek sayısı yaklaşık 85.000 ve faal va- kıf sayısı ise 10.000 dolaymdadır. Bunlardan siyasi partilerin tamamı, vakıf ve demeklerin de bir bölümü, adı- na Türkiye Sonınhm denilebilecek - kücük ya da büyük ölyekli- sorunlara çö- zümler geliştirmek ile meşfjuller. Siyasi partiler ise geliştirdikleri çözümleri ikti- dar gücünü bütünüyle ya da (koalisyon- lar yoluyla) kısmen elde ederek uygula- mayı hedeflemişlerdir. Bu kurumların ö:etlenen bu niyetlcri -ilan edilmemiş olsa da- şöyle bir varsa- yıma dayalı olsa gerekin "E^ersorun ;)l;m- ları için çözümlerpelişcirilebilir vc bun- hrgeniş ketimlere ya Ja iktidargücünü clindc bıılundunmlara anlatılnbilirsc, uygutamaya aktanlabilmesinin önünde önemli bir entfel yoktvr." Bu nedenle de bu kurumların t^ğu, enflas)'onun nasıl koncrol alcmda cutu- lacağı, fakirlikle nasılmiteadde edilcccği, cvsizlere nasıl ev, işsizlere nasıl iş sağla- nacağı, hmkacılıkca ncler yapılacağı gi- bi konulardaki vaatlerini ilan eder, ça- balannı da bu konularda planlar yapmaya, bu konulara hâkim uzmanları çevreleri- ne toplamaya yöneltirler. SORUNGERÇEKTENDE BUMU? Eğer sorun bu çerçevede olsaydı, eline iınkân geçtn her kurum vaatlerini gerçekleştirebilirdi. Ama ne yazık ki durum bu değil. Haklarında çi'cüm gc- liştirilmiş sonınların <,xiğu için orcam ko- şullan ya kısmen ya da bütünüyle göz ar- dı edilirler. Ekonomik, siyasal, kültürel iç ve dış emeller, toplumsal değer yargıları[l], sa- hiplenilınif çözümhr[2], kaynak kısıtla- n, iç ve dış kaynakh vesayetler, mafya- cik etkiler, yabancı servislerin hitfıir yasal ve/ya ahlaki kural canımayan gin- jî/m/eri, ortam koşullannın çetrefilli bir- kaç elementidir. Bütün bu koşulların dikkate alın- masına imkân verebilecek Sorun Çözme Amçları, siyasi kurumlarımızın dağar- cıklarında mevcut değildir. Bu nedenle de sorun çiizümleri için öncri ve vaatle- ri, teknik adıyla sub'Optimization, düz Türkçzsiyle de dikensfcgül hahçesi ortamı denilebilecek koşullara göredir. Bu ortam koşullannın dikkate alın- mayışı, Türkiye'yi giderek zor yönetilir duruma gctirirken bir yandan da durumu gittikçe zorlaştıran başka yan etkiler do- ğurmuştur: Ülke sorunlarının giderek dcrinlcştiğini gözlemleyen -ve sayılan gi- derek artan- insanlar, mevcut ahlaki ve yasal kurallara uymanın yararsız olduğu sonucuna vardı. Ortaya çıkan ve giderek derinleşen bu yan etkilerden birisine faı- ral tanımazhk denilebilir. Diğer ve daha da olumsuz yan etki Sömürijye AçıkAlan (SAA) genişlemesi denilebilecek bir olgudur. Her cözüle- meyen sorun çevresinde, çeşîcli iç ve dış niyet sahiplerince sömürülerek kendi lehlcrinc ve Türkiye aleyhine kullanı- labiecek alanlar oluşmaktadır. ÖRNEKLER.. * Ermeni sonınu çevresinde oluşan SAA, neredeyse tüm ülkelerin parla- mentolarından "soykırımı tanıma yasa- ları" çıkarılacağı tehdidini (koz) ortaya çıkardı. * Â.'ü/T>-orunuç*:vresindeki SAA, si- lah satışı, anlık istihbarat verip verme- me, rerör gruplarını destekleme gibi me- lanet ürünlerini barındırıyor. * Farklılıkların hüriinlüğünü sağla- yamama sorunu çevresindeki SAA, ılım- lı Islaın denilen ve tamamen İslamcı te- rorizm ile başa çıkabilmek için Türkiye'yi kullanarak tasarımlanan Sorun Çözme Aracı'nı başımıza sardı. Uluslararası oyu- nun temel kuralının pembe kazan-kaîan ilkesine değil, büyük sopa kuralma göre işlediğini bir kere daha sopalanarak öğ- reniyoruz. * Eğitimi, ideolojik koşullandınııa zannederek, bir yandan ayakları üzerin- dc duramayan muhtaç insan üretimi, bir yandan da dinci ve etnik ideolojik ko- şullandırmalara icazet sağlanması gibi çok yönlü üretilen sorunların çevresindeki SAA'lar, ülkedcki onlarca melanet oda- ğının beslcndiği alanlar oldu. * Demokrasi kavrammm üzerine oturduğu uzlaşı kavramının içselleştiri- lemeyişi sorunu çevresindeki SAA, bu ya- şam kolaylaştırıcı kavramın dönerek bir çoğunluk egemenliği olarak anlaşılma- sına, bu ise bu egemenlikten çıkar sağ- lamayı amaçlamış kesimlerin ortaya çık- masına yol açtı. Nasıl araçlar kullanılmalı ki Türkiye yönetilebilir olsun? Vizyonu her ne olur- sa olsun siyasi partiler başta olmak üze- re Türkiye sorunlan üzerine tezler, vaatler geliştiren her kurumun öncclikli hedcfi, ele aldığı sorunlan çevreleyen ortamla- rı oluşturan bileşenleri irdelemek ve bu yolla o sorunların çevresindeki sömürü- ye açık alanlan daraltmak olmalı. Bunu yapmayıp, çeşitli yaşam alan- lan için yeni kurallar koyarak sorunlan çözmeye çalışanlar, bilgileri, ünvanları, deneyimleri, tutkulan, ezberleri ne olur- sa olsun onları bir kenara bırakıp, so- runlan ortamlarıyla birlikte ele alma- dıkları her durumda yeni sorunların üre- mesine yol açacaklarmı idrak etmeli. Devamı yan sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle