10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MAYIS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B KOOP-C’DEN KUTLAMA BAĞIMSIZ - LAİK - UYGAR ATATÜRK CUMHURİYETİ’NİN 19 Mayıs 2010 YILINI KARARLILIKLA, UMUTLA, ULUSUMUZLA KUTLUYORUZ KOOP-C YÖNETİM KURULU Son nefesine kadar çaldı Andante’nin En İyi Besteci ve En İyi Piyanist ödüllerini alan Fazıl Say için Hamburg’da Türk Geceleri düzenleniyor ‘Müzikyapmadõğõmdamutsuzum’Eskiden yorumcu veya bestecinin nasõl bir sese sahip oldu- ğunu bile bilmezdik. O, kapalõ duvarlarõ ardõnda yalnõz mü- ziğini düşünen, mü- zik diliyle konuşan bir kimliğe sahipti. Fazıl Say 1990’la- rõn başõnda önce piyanist ardõndan besteci olarak tanõnmaya başladõ- ğõnda İlhan Usmanbaş, “Fazıl’ı bir Rönesans adamı olarak görüyo- rum” demişti. Fazõl giderek yeni bir müzikçi kimliği geliştirdi: Besteci- yorumcu-organizatör ve müzik se- si kadar kendi sesiyle topluma ses- lenen, demeçler veren, arkasõnda ge- niş bir hayran kitlesi yaratan çok farklõ bir kimlik. -Bugün vardığın noktada yara- tıcılığın sadece çalma ve bestele- meyle kalmıyor. Aynı zamanda planlı bir organizatör olduğunu söyleyebilir miyiz? -Zannetmiyorum. Beni hâlâ mü- zik mutlu eder. Müzik yapamadõ- ğõmda da mutsuzumdur. Ama sa- natçõdaki “ego” denilen şey olma- saydõ ne Callas büyük soprano olur- du ne de Beethoven büyük besteci. İnsanõ ayakta tutan hep yeni hedef- lerdir. Ve onlar da beraberinde dert- leri getirir. -Programlarını neye göre dü- zenliyorsun? -Ülkenin karakterine göre değişi- yor elbette. Antalya’nõn Kepez’in- de halkõn anlayabileceği düzeyde çaldõm. Çoğunluk ilk kez klasik müzik konserine gelmişti. Kendi bestelerimi ve daha melodik, ener- jisi güzel, sempatik şeyleri çaldõm. Beethoven’la tanõşmamõş insana atonal müzik dinletmek doğru mu olurdu? Sizin de izlediğiniz Viya- na’daki programõmõ son 5-10 yõlda çalmadõklarõmdan oluşturmak zo- rundaydõm. Yoksa, “Fazıl hep ay- nı şeyleri çalıyor” derler. -Bu anda vardığın noktada ar- tık birkaç ajan ve birkaç organi- zatörle çalışıyor olmalısın. Onla- rın koordinasyonunu nasıl sağlı- yorsun? -Almanya’da W. Mohr ve M. Kaech çifti 12 yõldõr bütün dünya için, genel menajerliğimi yapmak- talar. Japonya, ABD, İtalya, İspan- ya, Hollanda, Doğu Avrupa gibi yer- lerde lokal menajerlerim var. Onlar ana büroyla irtibat kurarlar. Yõlda 120 konser filan oluyor. Her yõl 3- 4 yerde Fazõl Say Festivali düzen- leniyor. Her yõl en az dört yeni bes- te siparişi alõyorum. Patricia Ko- patchinskaja ile duo çalõşmalarõm var. Zor zanaat! Bu sürecin salt uçak bileti ve otelini ayarlamaya kalksanõz, orada bile yorulursunuz. Türkiye’de ise 10 yõldõr Kadir Dur- sun ile çalõşõyorum. Hem Antalya Piyano Festivalimizi beraber yap- maktayõz, hem de Türkiye’de ver- diğim yõlda 20-25 konseri organize ederiz. Bugüne değin tüm dünyada 500’den fazla şehirde 2000 konser oldu sanõrõm. -Birçok yapıtının içinde piyanist olarak kendin de çalıyorsun. Ken- din icracısı olmadığın bir yapıtı- nı dinlemek nasıl bir duygu? -Keman Konçertosu ilk kez ken- dim içinde çalmadõğõm eserimdi. 38 yaşõmdaydõm. Çok geç aslõnda! Gü- vensiz bir insanõm sanõrõm. Onu Patricia için yazdõm. Hayatta mü- zikçi olarak kendimden sonra en çok Patricia’ya güvenmekteyim. Ama sadece ben değil tüm dünya Patri- cia’yõ çok ayrõ bir yere koymaya baş- ladõ; şu anda bütün ödülleri kazan- dõ. Yaylõ Sazlar Dörtlüsü ve İstan- bul Senfonisi gibi eserlerdeyse kendim çalmadõğõma seviniyorum. Artõk güvenim geldi: Ben olmadan da bir ben var salondaki seslerde. Dünyanõn en büyük yayõnevi Schott eserlerimi basõyor. Ve en iyi yer- lerden siparişler geliyor. Zaten bir besteci daha ne ister ki? 5 yaşõmda ilk piyano dersime girdiğimde ho- caya kendi bestemi çalmõştõm. Pi- yanoyu sonradan öğrendim. Sanõrõm 3-4 yõl sonra konser sayõsõnõ 20-30’a indirmiş, gün boyu bir deniz kõyõ- sõnda beste yapan bir insan olacağõm. -Batı’nın ana eksenden sıkıldı- ğı, uzak coğrafyalarda yeni renk- ler aradığı malum. Sana ve senin yapıtlarına gösterilen bu yoğun il- ginin Türk olmakla da bağlantı- sı olduğunu söyleyebilir miyiz? Ve sen de yerel renklerle donattığın yapıtlarda Batılıların arayışına bir yanıt veriyorsun. Bu doğru bir gözlem mi? -Çok doğru. Sõkõldõlar ve tõkandõ- lar Avrupa’da. -İlk kez politikacılarla atışan ve dediğinden dönmeyen bir müzik- çi olarak tarihe geçmektesin. Bu atışmalar sana zarar da verebilir mi? -Bence günümüzde, bu ülkede, eğer yaşadõğõmõz hayatõ yaşamaya devam etmek istiyorsak ve çocuk- larõmõzõn da çağdaş birer birey, ay- dõn insanlar olmasõnõ istiyorsak, hakikaten yobazlõğa karşõ tutum sergilemeliyiz. Ateşi söndürmesi için su vardõr. Çok fazla kavram kar- gaşasõ olan bir dönemdeyiz. Ger- çekten faşist bir polis cuntasõ yaşa- nõyor aslõnda şu an Türkiye’de. Ve dinci bir karanlõğa çekilme tehlikesi! İnsanlar korkutulmuş. Birtakõm ay- dõnlar gerçekten çok uzaklaşmõş durumda. “Aydınlık” diyorsun, sa- na “demokrasi karşıtısın” diyorlar. Tartõşõlamaz ve konuşulamaz hale geldi Türkiye. Bunu yaratan AKP hükümeti ve onlarõn destekçisi, sa- tõn alõnmõş 2. Cumhuriyetçi med- yadõr. Ben her yerde kendi düşün- düğümü savunuyorum. Farklõ ga- zetelere farklõ demeçler vermiyo- rum. Dünya basõnõnda da aynõ şeyi söylüyorum. -2003’ten beri bir opera beste- lemek niyetindeydin. Galiba en so- nunda 2014 Münih Opera Biena- li’nin siparişi üzre bu gerçekleşi- yor. -En önemlisi iyi bir libretist bul- maktõ, Baden Baden Festivali’nin başõndaki nitelikli librettolar yazan bir hanõmla çalõşacağõz. Sözler Al- manca olacak. Konu bir Anadolu ef- sanesi olabilir, daha kararlaştõrõlmadõ. -Önümüzdeki ilk büyük olay? -Hamburg’da adõma düzenlenen Türk Geceleri. Arif Sağ, Kudsi Erguner ve Mercan Dede’yi de gö- türüyoruz. Temmuzda, bu yõlki Salzburg Festivali’nin açõlõşõnda bana õsmarlanan “Nirvana Bur- ning” adlõ eserimi çalacağõm. Kültür Servisi - İstanbul Devlet Tiyatrosu, Coşkun Büktel’in çevirisi Şakir Gürzu- mar’õn rejisiyle Amerikalõ yazar Irwin Shaw’õn ilk kez 1936 yõlõnda New York’ta sahnelenen “Ölüleri Gömün” adlõ savaş kar- şõtõ oyunu “17. Uluslararası İstanbul Tiyat- ro Festivali” kapsamõnda bugün sahneleniyor. “Ölüleri Gömün”ü, “Savaşa Karşı Tek Perdelik Oyunlar Yarışması” için yazan ve yarõşmayõ kazanan Shaw oyunda, savaşta ölen ve gömülmeyi reddeden altõ ölü askeri ele alõ- yor. Aralarõnda Musa Uzunlar, Dündar Müftüoğlu, Civan Canova’nõn da bulunduğu kalabalõk oyuncu kadrosuyla izleyiciye sunu- lan bu kõşkõrtõcõ oyun, günümüz dünyasõnõn gündelik konularõ haline gelen şiddet, savaş ve politika üzerine pek çok soruyu gündeme geti- riyor. Tüm savaş- larõn temel ge- rekçesi olup da vatanse- verlik, dini korumak, de- mokrasi ge- tirmek gibi mazeretlerin arka- sõna saklanan ekonomik çõkarlara, toprak ve iktidar pazarlõklarõna güçlü bir mercek tutan oyun, bugüne kadar çağdaş tiyatronun ortaya attõğõ en cesur savaş karşõtõ eleştirilerden birisi olarak niteleniyor. Yönetmen Gürzumar oyun için, “Süper Güç hâkimiyetinin, bölgesel sa- vaş ihtimallerinin, iç savaşların her an göl- gesini hissettirdiği bir coğrafyada yaşayan bizler için “Ölüleri Gömün” gündemimizin tam da eksenine oturan ürkütücü, tüm bu karanlık atmosfer içinde bireyin gücüne inanmayı sürdüren bir umut vaadi” diyor. (Oyun, bugün ve 20 -21 Mayõs’ta saat 20.30’da Cevahir Sahnesi’nde) Kültür Servisi - ABD’li caz piyanisti ve besteci Hank Jones, dün New York’ta 91 ya- şõnda hayata gözlerini yumdu. 70 yõllõk kari- yerinde Ella Fitzgerald, Marilyn Monroe, Coleman Hawkins, Charlie Parker ve John Coltrane gibi isimlerle çalõşan ve geçen yõl Grammy’lerde “Yaşamboyu Başarı Ödülü” ve 2008’de de “Ulusal Sanat Madalyası” da aralarõnda olmak üzere çok sayõda ödüle de- ğer görülen Jones, mart ayõndan beri prostat kanseriyle boğuşuyordu. Ancak Kanada’nõn Montreal kentinde oturan usta caz piyanisti Jones’un menajeri Jean-Pierre Leduc, Jo- nes’un kanserden değil, ufak sağlõk nedenle- rinden dolayõ vefat ettiğini belirtti. Jones son bir yõlda aralarõnda İstanbul’un da olduğu pek çok şehirde konser vermişti. CAZ PİYANİSTİ VE BESTECİ HANK JONES Savaşa karşı tek perdelik bir oyun ‘ÖLÜLERİ GÖMÜN’ CEVAHİR SAHNESİ’NDE İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ’NDE BUGÜN Salon’da saat 20.30’da “Cadaques” Üsküdar Stüdyo Sahnesi’nde saat 20.30’da “Son Bir Kez” Türküler, napolitenler eşliğinde19Mayıs ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanlõğõ Senfoni Orkestrasõ (CSO), Atatürk’ün Samsun’a çõkõşõnõn 91. yõldönümünü, bu yõl ikincisi dü- zenlenen “19 Mayıs Gençlik Konse- ri” ile kutlayacak. Kültür ve Turizm Ba- kanlõğõ ile Ankara Üniversitesi işbirli- ğinde, 19 Mayõs’ta saat 19.30’da, Ata- türk Spor Salonu’nda yapõlacak Kon- serin amacõ “19 Mayıs coşkusunu gençlerle birlikte kutlamak ve genç- lere senfonik müziği sevdirmek”. Konserde, şef Rengim Gökmen yö- netimindeki CSO’nun eşliğinde “3 Te- nor”; Ayhan Uştuk, Şenol Talınlı, Aykut Çınar türküler, napolitenler ve valslerden oluşan bir repertuvar suna- cak. Ayrõca soprano Tülay Uyar, mü- zikallerden parçalar seslendirecek. Kültür Servisi - Dönemin tanõklarõ- nõn anlatõmõyla Mustafa Kemal Ata- türk’ün şõklõğõ ve giyimine gösterdiği özen bir kitap ve belgeselde toplandõ. Derimod’un da desteğiyle hayata geçi- rilen “Gazi’nin Son Tanıkları Anla- tıyor; O Daima Şıktı” isimli kitabõn ta- nõtõmõna projenin fikir babasõ Hasan Yelmen, yönetmeni Nebil Özgentürk, Derimod Yönetim Kurulu Başkanõ Ümit Zaim ve Prof. Dr. Emre Kongar da katõldõ. Temelleri 1989 yõlõnda atõlan proje, Yelmen ve Kongar’õn Bedia Muvah- hit, Vasfi Rıza Zobu, Füreya Koral, İlhan Selçuk, Cemal Kutay, Müzey- yen Senar ve Nadir Nadi gibi döneme tanõklõk etmiş isimlerle yaptõğõ röpor- tajlardan oluşuyor. 20 yõl kadar raflar- da kalan proje ve anlatõlar, 2009’un son- larõnda Nebil Özgentürk ve ekibine devredilince bugünkü kitap ve belgesel ortaya çõkõyor. Özgentürk, 28 kişiye ait yüzlerce saat süren kaset kayõtlarõnõn deşifre edildiğini ve projeyi devraldõğõnda ta- nõklarõn 20’sinin yaşamadõğõnõ vurgu- ladõğõ toplantõda, son zamanlarda Mus- tafa Kemal filmleri yapõldõğõnõ da be- lirterek, “Keşke daha önce bu kayıt- lar açığa çıksaydı, o filmler daha fark- lı yapılabilirdi” diyor. “O Daima Şıktı” kitabõyla birlikte sunulan 50 dakikalõk belgesel film de bugün Remzi Kitabevleri’nde satõşa çõkacak. “Beni hâlâ müzik mutlu eder. Sanatçıda ego denen şey olmasaydı ne Callas büyük soprano olurdu, ne de Beethoven büyük besteci. İnsanı ayakta tutan yeni hedeflerdir. Onlar da beraberinde dertleri getirir.” “Bugüne değin 500’den fazla şehirde 2000 konserim oldu. Her yıl en iyi yerlerden en az 4 beste siparişi alıyorum. Sanırım 3-4 yıl sonra konser sayısını 20-30’a indirmiş, gün boyu bir deniz kıyısında beste yapan bir insan olacağım.” “Günümüzde bu ülkede yaşadığımız hayatı yaşamaya devam etmek istiyorsak, çocuklarımızın da aydın insanlar olmalarını istiyorsak, hakikaten yobazlığa karşı tutum sergilemeliyiz.” NebilÖzgentürk’ün belgeseli‘Gazi’ninSonTanõklarõAnlatõyor;ODaimaŞõktõ’ Daima şık bir AtatürkDaima şık bir AtatürkDaima şık bir AtatürkDaima şık bir AtatürkDaima şık bir Atatürk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle