10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU ‘Hain’, ‘Komplocu’, ‘CIA Ajanı’ Bunlar cuma günü yapılan CHP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında havada uçuşurken yakalanan sözler. MYK üyeleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti genel başkanlığına adaylığını koyacağını açıklamasına ve CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın da onun adaylığını destekleyeceğini duyurmasına öfkelenmişler. Sayın Kılıçdaroğlu gibi Sayın Sav da bir anda “hain”, “komplocu”, “CIA ajanı” oluvermiş. Bu “oluverme” ve bu “oluverme”yi yansıtan sözler CHP içindeki demokrasi hazımsızlığını ve hoşgörüsüzlüğü somut olarak gösteriyor. MYK üyeleri onca yıldır birlikte çalıştıkları, sırası geldiğinde övgüler düzüp göklere çıkardıkları arkadaşlarını bir anda ağza alınmayacak sözlerle yerin dibine batırıveriyorlar. Sayın Deniz Baykal’ın, dolayısıyla CHP’nin başına gelen şerden çıkan hayır bu olmalı. Kamuoyu CHP’deki gelişmeleri dikkatle izliyor, yıllardır duyduğu fakat kafasında gerektiğince somutlaştıramadığı “lider sultası”, “parti içi tekilcilik” gibi kavramların ne anlama geldiğini kavrıyor. Kemal Kılıçdaroğlu giderek eskiyen, köhneleşen, çağdışına düşen parti yapısının ve anlayışının değişmesi açısından bir umut oluşturuyor. Önder Sav’ın yanı sıra partinin TBMM’deki önemli adlarının ve 60 milletvekilinin onun adaylığını desteklemeleri bu umudu daha da güçlendiriyor. Deniz Baykal ise istifasıyla topladığı olumlu puanları, “İlle de Baykal!” diyen “liderci” MYK üyelerine verdiği cesaretle hızla yitiriyor. Sayın Baykal, CHP’nin kendini yeniden canlandıracak, gelişme yollarını açacak bir kan değişimine gereksinimi olduğunu artık görmeli. Bunu görmek büyük çabalar gerektirmiyor, sokağın sesine biraz kulak vermek, konuya ilişkin anket sonuçlarına bir göz atmak bunun için yeterli. CHP önemli bir yol ayrımında; ya değişip kendine iktidar yolunu açacak koşullara kavuşacak ya da değişmemekte direnip kendini ebediyen muhalefette kalmaya mahkûm edecek. Önümüzdeki cumartesi günü başlayacak kurultayda oy kullanacak delegelere bu nedenle büyük sorumluluk düşüyor, oylarını geçmişten mi yoksa gelecekten mi yana kullanacaklar, bunu pazar günü öğreneceğiz. CHP’deki gelişmeler ülke gündemine öyle bir oturdu ki ortalığı kaplayan toz duman arasında birçok önemli konu gürültüye gitti. Örneğin, Devlet Başkanı Medvedev’in ziyareti sırasında Rusya ile imzalanan Mersin’de nükleer enerji tesisi kurulmasına ilişkin antlaşma basında gerektiğince yer alamadı. AKP iktidarı Sinop’ta kurulması planlanan nükleer tesis de düşünüldüğünde Karadeniz gibi Akdeniz’i de bir “yaşamsal tehdit bölgesi’ haline getirmeye kararlı gözüküyor. Başta CHP olmak üzere muhalefet iki üç konuya takılıp kalınca AKP istediği alanda istediği gibi at oynatıyor. Brezilya ile birlikte İran’a önerilen, İran’ın da benimsediği açıklanan “uranyum takası” da AKP iktidarının nükleer enerji sevdasının ne boyutlara vardığını gösteriyor. Bu antlaşmaya göre İran’ın 1200 kilogram uranyumu ile Batı’nın zenginleştirilmiş 1200 kilogram uranyumu Türkiye topraklarında takas edilecek. Kimse hükümete, “Dur, ne yapıyorsun” demiyor, topraklarımız, aklı başında ülkelerin bir an önce başlarından savmak, kurtulmak istedikleri uranyuma açılıyor. Dileriz, CHP’de sular kurultay sonrası durulur da medya da, kamuoyu da dikkatini yaşamsal konulara yöneltir. Bu arada olmaz denileni oldurarak Bursaspor’u Süper Lig şampiyonluğuna taşıyan futbolcuları, teknik direktör Ertuğrul Sağlam’ı, başkan ve yönetim kurulu ile Bursaspor yandaşlarını yürekten kutluyorum. Bugün yedi düvelin çullandõ- ğõ güzel vatanõmõzda özgürlü- ğümüzü kazanmamõzõn “ilk adım” günü... 91 yõl önce Samsun’da baş- layan yürüyüşün dünyayõ hay- retler içersinde bõrakan kahra- manlõkla ulusumuza armağan ettiği bağõmsõz ve laik Cumhu- riyet, sadece bizim değil, in- sanlõk tarihinin de yüz akõdõr. O efsanevi vatanseverliğin destanlaşmõş onur savaşõnõ ku- şaktan kuşağa en yüce gurur kaynağõmõz yapan Mustafa Ke- mal Atatürk ve tüm ulu bü- yüklerimizi bir kez daha kutsu- yor, kucaklõyoruz... Yurtsever ‘kentsever’ Yine bugün, aynõ vatansever- liği aynõ onurla yaşayarak, biz- lere “yurtsever kentsever”liği öğreten; Cumhuriyet gazetesinin kente ve çevreye “Kuvayi Mil- liye ruhuyla” sahip çõkmasõ geleneğinin korkusuz kalemi Burhan Arpad’õn da 100. do- ğum günü... 19 Mayõs 1910’da Mudan- ya’da doğduğunda, ülkesini ka- ranlõklardan kurtaracak o “kut- sal isyan”õn 10 yõl sonra aynõ gün baş- layacağõnõ elbette bilmiyordu... 3 Aralõk 1994’te İstanbul’da yaşama veda ettiğinde, ül- keyi yeniden karan- lõğa sürüklemek is- teyenlerin sadece la- ik Cumhuriyete de- ğil, kentlerimize, do- ğal ve kültürel de- ğerlerimize, yaşam kaynaklarõmõza da “aynı hırs”la sal- dõrmalarõnõn “rast- lantı olmadığı”nõ bilen ve sorgulayan gazetecimiz olarak basõn tarihimize geçi- yordu... Arpad’õn gazetemizdeki “He- saplaşma” köşesi yağmacõlarõn, neden hep “gericilik”le sarmaş dolaş olduklarõnõn eşsiz belge- selidir. Bugün Cumhuriyetin kazanõmlarõnõ yok etmeye “re- form” diyenlerin, aynõ zaman- da kõyõlardan sitlere tüm güzel- liklerimizi pazarlama yasalarõna da imza atmalarõndaki “ko- şut”luğu merak edenler, yaşa- dõğõmõz sürecin “80 sonrası”nda hazõrlanan “altyapı”sõnõ gaze- temiz arşivindeki ‘Hesaplaş- ma’lardan izleyebilirler... Dahasõ, yine şu anayasa de- ğişikliği için “12 Eylül artık yargılanacak” diyenlerin, aynõ 12 Eylül’ün talan yasalarõndan tam 30 yõldõr nasõl bir iştahla ya- rarlandõklarõnõ; faşizmin yağ- ma düzenlemelerini kaldõrmak yerine nasõl genişleterek uygu- ladõklarõnõ, Arpad’õn kitaplarõn- dan öğrenebilirler... Aydınlanma emektarı Gözü pek yazarõmõz “çevir- men” olarak da aydõnlanma yü- rüyüşümüze eşsiz katkõlarda bu- lunmuştur. Dünya edebiyatõnõn ünlü isim- lerini okuduysanõz; örneğin Erich Maria Remarque’un “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” ve “Dönüş Yolu”yla… ya da Stefan Zwe- ig, Anna Seghers, Joseph Roth, Odon von Horvath, Thomas Mann, Ingeborg Bachmann, Fritz Habeck, Ignazio Silone, William Saroyan, Henry Wal- lace, Şalom Aljehem, Dimitir Dimov, Haşek, Silanpaa ve Istrati’nin eserleriyle tanõştõy- sanõz, tüm bu büyük isimlerle “Türkçe” kurduğunuz bera- berlikleri Burhan Arpad’a borç- lusunuz. Arpad edebiyat yaşamõna 1936’da Servet-i Fünun dergi- sinde başlamõş, Hürriyet, Mem- leket ve Vatan’da muhabirlik yapmõştõ. Özellikle ilerleyen yaşlarõnda “genç”lerin yurt ve çevre bilinciyle ye- tişmelerine öncülük eden “Alnımdaki Bıçak Yarası” (1968), “Hesaplaş- ma” (1976), “Di- reklerarası” (1983), “Yok Edilen İstan- bul” (1983) ile ölü- münden sonra ya- yõmlanan “Bir İs- tanbul Var İdi” (2000) kitaplarõnõ bugünün kent ve ül- ke yöneticilerine “ders” olarak okutabilsek... Büyük üstadõmõz, yine bu- günlerde “1 Mayıs Meydanı” özlemleriyle gündeme gelen Taksim’in asõl adõnõn “Cum- huriyet Meydanı” olduğunu da “Yok Edilen İstanbul” ad- lõ kitabõnda şöyle anõmsatõyordu: “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk anıtı Taksim’de yapılmış, çevresinde küçük, ama derli toplu bir alan oluşmuştur. ‘Taksim Cumhuriyet Anõtõ ve Alanõ’ İstanbul’da Türkiye Cumhuriyeti’nin sembolü- dür...” Emeğin ve alõnterinin de yõl- maz savunucusu olan “Cum- huriyet devrimcisi” yazarõmõz Arpad’õ, 100. doğum yõldönü- münde saygõyla anõyoruz... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Burhan Arpad 100 Yaşõnda HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2010 ÇARŞAMBA 18 Kılıçdaroğlu Baykal’a karşı. Baykal herkese karşı! Saylan Ahmet Önen: “Bilinen birçok meziyetinin yanında Türkan Saylan, görevini tamamlamak için ölümünü erteleyen insan olarak yüzyıllarca anılacaktır!” Genç Mahkûm YağmurDeniz Menderes ve Özal kapının önüne! CİVANIMIN padişahı Fatih Sultan Recep’i partizan kulları “demokrasi kahramanı” Adnan Menderes’in ve Turgut Özal’ın halifesi sayıyorlar. Oysa sultan, Deniz Baykal’a yönelik ahlaksız kaset komplosu üzerine ahlak dersi vermeye kalkışıp, “Partimde olsa derhal ihraç ederim” diyerek demokrasiden nasibini almadığını göstermekle kalmadı selefleri Menderes ve Özal’ı da yaşasalardı kapı önüne koymuş olacağını açıkladı! Adnan Menderes çiçeği burnunda bir başbakanken 1951 yılında eşi Berin Menderes’i opera sanatçısı Ayhan Aydan’la aldatmaya başlamış ve bu ilişki giderek büyük bir aşka dönüşüp 27 Mayıs 1960’a dek sürmüştü. Menderes’in yasak aşkı Yassıada’da dava konusu olmuştu. Turgut Özal 1952 yılında eczacı Ayhan İnal’la evlenmişti. Çocukları yoktu. Elektrik mühendisi Özal henüz 25 yaşlarındaydı ki Elektrik İşleri Etüd İdaresi’nde çalışmaya başladı. Özal burada sekreter olarak çalışan Semra Yeğinmen’le tanıştı ve aralarında doğan aşk 1954 yılında nikâh masasına oturmalarıyla mutlu sona ulaştı. Bir süre sonra Özal çiftinin ilk çocukları dünyaya geldi. Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ÜLKENİN genel görüntüsü 91 yıl öncesinin manzarasını aratmıyor. Yurdumuz düşman askerleri tarafından işgal edilmiş değil ama başta bağımsızlık ve egemenlik olmak üzere tüm varoluş değerlerimiz ortadan kaldırılmış. Generallerimiz, aydınlarımız toplama kamplarına götürülmüş. Türkiye bir korku imparatorluğuna dönüştürülmüş. Bu görüntü içinde daha da beteri, ülkeyi kuran Cumhuriyet Halk Partisi kendi derdine düşmüş! Ahlaksız bir komplo sonunda genel başkanlıktan istifa eden Deniz Baykal’ın yerine partiye genç ve dinamik bir “lider” aranıyor! 72 yaşındaki Baykal’ın yerine bir dizi siyasi manevranın sonunda 62 yaşındaki Kemal Kılıçdaroğlu aday olmuş. Görüntü çarpıcı: Baykal istifasını açıklarken üzüntüden gözyaşlarına boğulanlar, Kılıçdaroğlu adaylığını açıklayınca sevinç çığlıkları atıyor. Beyaz saçlı koca göbekli adamlar Kılıçdaroğlu’nun elini öpmek için yarışıyor. Kral öldü, yaşasın yeni kral! Cumhuriyet Halk Partisi, Baykal’ın liderliğinde 1999 seçimlerinde barajı aşamamış ve kurduğu Meclis’e girememişti. Elmacık kemikleri ve yanaklarındaki kırmızılıklar nedeniyle “domates” lakabıyla anılan Baykal’ın seçim yenilgisi karşısında ezildiğini ve “salça” olduğunu yazmış, şöyle demiştik: Domatesten güzel salça olur ama salçadan bir daha domates olmaz! Ne var ki görevinden istifa eden Baykal, delege yapısı değişmeden tekrar partinin başına geçmişti ve fakat bir daha “domates” olamadı, iktidara gelemedi! Baykal için 11 yıl önce kapanması gereken siyaset defteri şimdi kapandı mı? Hayır... Bu kadar kolay kapanır mı? Hayır... Süleyman Demirel’in bir sözü vardır; siyasette 24 saat çok uzun bir süredir! Cumhuriyet Halk Partisi’nde şu sıra 1 saat bile birçok dengeyi değiştirmeye yetecek uzunlukta. Tarihte ise 91 yıl o kadar uzun bir süre değil. Cumhuriyet Halk Partisi, yakın tarihte daha “dün” yaşananları bir kez daha değerlendirip “yarın”ın umudu olmakla yükümlü. Cumhuriyet Halk Partisi 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Atatürk’ü lafta ananların değil yürekten anlayanların partisi olmak zorunda! Aksi halde bu kez Cumhuriyet Halk Partisi’nin Amerikan domates sosu “ketçap” olması kaçınılmazdır! Ketçap HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kõrda ya da su kõyõlarõnda yetişen, geniş ve enli yapraklarõ olan bir bitki. 2/ İnanç haline ge- tirilmiş ilke ya da kural... Ka- dastro haritala- rõnda parseller topluluğu. 3/ Ül- kemiz sularõnda yaşayan ve “şip” de denilen mer- sinbalõğõ türü... İstek, amaç. 4/ Peygamber- leri Hud’u dinleme- dikleri için Tanrõ tara- fõndan yok edilen ka- vim... İskambillerle oy- nanan bir tür kumar. 5/ İsviçre’de turistik bir göl... Bir ilimiz. 6/ İla- ve... Bir cetvel türü. 7/ Gemilerde denizcilik kurallarõna aykõrõ durum. 8/ Kap ağõrlõğõ... Orta Avrupa’daki dağ sõrasõ. 9/ 9. ve 10. yüzyõllarda Horasan ve Maveraünnehir’de hüküm sü- ren Müslüman hanedan... Atasözlerine dayanan didaktik Çin şiiri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Birinci Dünya Savaşõ yõllarõnda Osmanlõ ordusun- da kullanõlmõş bir tür başlõk. 2/ Ağõzda güç eriyen bir cins şeker... Her yanõ suyla çevrili kara parçasõ. 3/ Kun- duracõlarõn delik açmakta kullandõklarõ çelik tõğ... Konya kentini oluşturan ilçelerden biri. 4/ Şöhret... Ku- ran’da bir sure. 5/ “--- Sam”: Şarkõcõmõz... İri taneli ve alaca renkli bir kiraz cinsi. 6/ Sözcüğün görevini be- lirtmek ya da sözcük türetmek için kullanõlan biçim ve- rici ses... Tellür elementinin simgesi. 7/ Büyük deniz teknesi. 8/ Mardin ilinde ünlü bir ören yeri... Yiğit, kah- raman. 9/ Açõk sarõ renk... Çemberin çevresinin çapõ- na oranõnõ gösteren sayõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 M İ N E O L A E İ Ç E R L E M E K N İ M E V İ Y E O T Ç U Ü R E R E T O L R A K A A M O K L A C U R Z O K A İ Z İ N L O R F R O T O R İ Z M 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com Işık İşgüden: “CHP’nin başına genç biri aranıyormuş; işte Kamer Genç!” Avni Kurtuldu: “Diyanet’in bütçesi Türkiye’deki tüm üniversitelerin bütçesini ikiye katlıyor. Dik duramayan toplumlar ikiye katlanmaya mahkûmdur!”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle