18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İstanbul’un en işlek caddesi İstiklal’in tam ortasõnda Galatasaray Meydanõ’nda bu- lunan Yapõ Kredi Vedat Nedim Tör Mü- zesi, koleksiyonlarõnõ 300 metrekarelik salonunda sürekli değişen tematik sergilerle sunmasõ nedeniyle özel müzeler arasõnda farklõ bir yere sahip. Dünyanõn 3. büyük sik- ke koleksiyonuna sahip olan müzenin en- vanterinde Osmanlõ döneminin tekstil geç- mişini gösteren kumaş ve işlemeler, tom- baklar ve Karagöz oyunu koleksiyonlarõ da bulunuyor. Kendi koleksiyonlarõ dõşõnda her yõl Anadolu medeniyetleri ile ilgili karma sergiler de düzenleyen müze, bu yõl da Lid- ya uygarlõğõna ilişkin eserleri sergilemeye hazõrlanõyor. Yapõ Kredi Kültür Sanat Yayõncõlõk Ge- nel Müdürü Tülay Güngen, müzeye adõ verilen ve önemli bir kültür sanat insanõ olan Vedat Nedim Tör’ün Yapõ Kredi Bankasõ’nda “kültür mü- şaviri” olarak görevlendirildiği- ni vurguladõ. Güngen, “Türkiye’de bir bankada ilk kez 1940’larda kültür müşaviriliği oluşturul- muş. Kültür ve sanat dün- yasının önemli isimlerin- den Tör de bu görevi üst- lenmiş. Yapı Kredi’nin köklerinde var kültür sa- nat. Daha o zamanlar- dan itibaren koleksiyon- lar alınmaya, sergiler dü- zenlenmeye başlanmış” dedi. Sikkeler neyi anlatıyor? Özel müzelerle ilgili yasa çõktõktan sonra ilk başvuru ya- pan kurumlardan biri olduklarõnõ söyleyen Güngen, müzenin 1992 yõlõnda kurulduğunu ifade etti. Müzenin koleksiyonlarõnõn sürekli olarak sergilenmediğini anlatan Güngen, bu- nun nedenini de şöyle anlattõ: “Yerimiz her şeyi aynı anda sergilemeye yetecek kadar büyük değil. Daha da önemlisi hep aynı şeyin ser- gilenmesi, ilgiyi kısa süre- de düşürür. Bu yüzden düzenli olarak temalı ser- giler yapıyoruz.” ‘İyi bir örneğiz’ Güngen, şu anda mü- zede kendi koleksiyon- larõndaki sikkelerden oluşan “Ortaçağ Anadolu Sikkelerin- de Simgeler ve Çok- kültürlülük” sergi- sinin bulunduğunu dile getirerek, “Ser- gide, sikkelerin üze- rindeki sembollerin neyi sembolize ettiği- ni anlatıyoruz. Sikke- leri sadece yan yana koyup bırakmıyoruz” dedi. Koleksiyon- lar dõşõnda yaptõklarõ karma sergilerle bir uygarlõğa ya da bir döneme ait eserleri bir arada görme şansõ sunduklarõnõ vurgulayan Güngen, bastõklarõ kitaplarla da bu sergi- leri kalõcõ hale getirdiklerini söyledi. Müzenin, diğer özel müzelere iyi bir ör- nek oluşturduğunu ifade eden Güngen, söz- lerini şöyle tamamladõ: “Hem koleksiyon yapma noktasında hem de bu koleksiyonu farklı şekilller- de sergileme konusunda iyi bir örneğiz. Başkalarının hazırladığı sergiyi belli paralar vererek buraya getirmiyoruz. Kendi sergimizi kendimiz kurguluyoruz. Daha orijinal bir çalışma yapıyoruz.” 18 Şubat’ta Lidya Şentürk, 18 Şubat’ta açõlacak Lidya Uygar- lõğõ sergisi hakkõnda da şu bilgileri verdi: “Lid- yalılarla ilgili birçok yayın var ama ne- redeyse hiç Türkçe yayın yok. Bunun için Özgen Acar yıllarca uğraştı. El- malı hazineleri geldiği zaman sa- dece formalite gereği ‘Lidya Ha- zineleri’ diye bir kitap çıktı. Şim- di sergi için hazırladığımız ya- yın, Lidya ansiklopedisi gibi bir şey olacak. Sergi için Ma- nisa, İzmir, Ödemiş, Milet, Efes, Gordion müzeleri, İs- tanbul Arkeoloji Müzesi, Ana- dolu Medeniyetleri Müze- si’nden eserler gelecek. 200 kadar eser sergilenecek. İlk de- fa Lidyalılarla ilgili büyük bir kaynak da çıkmış olacak.” ‘Farkındalık yarattık’ Şentürk, aldõklarõ bazõ tep- kilerle ilgili yaşadõğõ bir olayõ şöyle anlattõ: “Osmanlı’nın son dönemine kadar kullan- dığı paraları sergiliyorduk. Sikkelerin üzerinde ‘Konstanti- niyye’ yazıyordu değişik şekiller- de. Zaten sikkelere çok kısa bir za- man ‘İstanbol’ yazılmış ama fazla tutmamış. Sergiyi açtıktan sonra birisi benim ofisime daldı. ‘Sen İstanbul’a nasõl Konstantiniyye dersin?’ dedi. Biliyorum ki fa- natik bir kişi. ‘Sen Osmanlõca biliyor musun?’ diye sordum. ‘Sinirlenmeyin’ deyip ona an- lattım. ‘Osmanlõ’nõn azõnlõkla- ra ya da başka medeniyetlere karşõ bir kompleksi yoktu. Bu sik- keler onu anlatõyor. Burada da öyle yazõyor. 36 Osmanlõ padişahõ böyle bir komplekse kapõlmamõş, size ne olu- yor’ dedim. Hiçbir şey söylemeden çıktı. Ama o sergiden çok şey öğ- rendiğini düşünüyorum.” Şentürk, Bizans dönemi ile başlayan bu karma sergilerle birlikte bilimsel verilerin halk- la buluşmaya başladõğõna dik- kat çekti. Düzenledikleri Frig- ya Sergisi’ne Eskişehirlilerin, Urartu Sergisi’ne de Vanlõlarõn çok ilgi gösterdiğini belirten Şen- türk, insanlarõn yörelerindeki eser- lere sahip çõkmasõ için farkõndalõk yarattõklarõnõ söyledi. CMYB C M Y B 2 ŞUBAT 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Bizans, Osmanlõ ve Cumhuriyet dönemi iz- lerinin bir arada görülebileceği bir mekâna sa- hip olan Rezan Has Haliç Kültürleri Müzesi, 2 yõl önce kapõlarõnõ açarak İstanbul’un özel müzeleri arasõndaki yerine aldõ. Müzenin he- nüz kendine ait bir koleksiyonu yok, ancak sa- hip olduğu mekân bile gezilip görülmesi ge- reken çok önemli özelliklere sahip. Henüz ar- keolojik kazõsõna başlanmayan 11. yüzyõla ait Bizans su sarnõcõnõn üzerinde 17. yüzyõlda ya- põlmõş Osmanlõ hamamõ kalõntõsõ bulunuyor. Bu temelin üzerinde 1880’lerde yapõlan Cibali Tütün Fabrikasõ yükseliyor. Fabrika restore edi- lerek Kadir Has Üniversitesi’nin ana kampu- su oldu, ancak tarihi fabrikadan kalan tüm eş- yalar 2011 yõlõndan itibaren Rezan Has Mü- zesi’nde sergilenmeye başlayacak. Kadir Has Üniversitesi 1999 yõlõnda Ciba- li Tütün Fabrikasõ’nõn restorasyonunu ta- mamlayarak buraya taşõndõ. Üniversitenin güzel sanatlar fakültesinin restorasyonu sõra- sõnda Bizans sarnõcõ ve Osmanlõ hamamõ or- taya çõktõ. Müzenin yöneticisi ve Kadir Has’õn en büyük oğlu Can Has’õn eşi Ahu Has, müze oluşturma fikrinin bu tarihi kalõn- tõlarõn ortaya çõkmasõyla gündeme geldiğini an- latarak “Burada ne yapabiliriz diye düşü- nürken rahmetli Kadir Has ile birlikte bu- rayı müze yapmaya karar verdik. Müzeye eşi Rezan Has’ın adının verilmesini istedi. Müzeye bir hanımın adını vermek istedi bir hanım olarak da ‘sen başõna geç’ dedi. Böyle ortaya çıktı Rezan Has Müzesi” diyor. Bizans sarnıcının üzerinde Aynõ zamanda arkeolojik eser koleksiyoneri de olan Ahu Has, müzenin hemen altõnda bu- lunan Bizans sarnõcõnda kazõnõn resmen baş- lamadõğõnõ, sadece 2 sütunda Arkeoloji Mü- zesi’nden bir ekiple 2 sütunda açma yapõldõ- ğõnõ belirtiyor. Has, “Hem statik değerlerini öğrenmek hem de nereye kadar indiğini görmek istedik. Çünkü sarnıcın orijinal ta- banını göremiyorsunuz. Burası tütün fab- rikasının deposu olarak kullanılmış. Zaman içinde rutubetten korumak için beton atıl- mış tabana. 2010’un sonuna doğru resto- rasyona başlanacak” diye konuşuyor. Sarnõca yüzyõllardõr güneş õşõğõ girmediği için oldukça uğraşmak zorunda kalacaklarõ- nõ dile getiren Has, Bizans Sarnõcõ’nõn özel- liklerini de şöyle anlatõyor: “Burası İstan- bul’da taşıma su künkünün üzerinde du- ran tek sarnıç. Bizans konusunda çalışan yurtdışından birçok uzman sarnıçta ça- lışmak istediklerini şimdiden bize iletti. 11. yüzyıldan kalma bu sarnıç 1944 yılında Arkeoloji Müzesi tarafından yapılan ka- zıda ortaya çıkarılmış. 24 kubbe ve 48 sü- tundan oluşuyor.” Beyoğlu’nda bulunan Yapõ Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi zengin koleksiyonuyla dikkat çekiyor Tematik sergilerin mekânõ Rezan Has Müzesi’nde Bizans sarnıcı, Osmanlı hamamı ve Cibali Tütün Fabrikası kalıntılarını bir arada görmek mümkün DÜNYANIN 3. BÜYÜK SİKKE KOLEKSİYONU Yapõ Kredi Vedat Nedim Tör Mü- zesi Müdürü Şennur Şentürk de 1950’lerden itibaren oluşturulmaya başlanan sikke koleksiyonunun çok değerli olduğunu vurguladõ. Şentürk, “Uzmanlar, Amerikan Nü- mizmatik Topluluğu ve British Muse- um’dan daha iyi bir özel sikke koleksi- yonuna sahip olduğumuzu söylediler. 55 bin tane sikkemiz var. Milattan Önce 5. yüzyıldan 1980’lere kadar uzanıyor. Her paranın bir nüfus kâğıdı var. Her bir para için bir sayfa bilgi var. Sadece bunlardan yola çıkarak bir ansiklopedi yazabilirsiniz” dedi. Karagöz ve gümüş koleksiyonu Yapõ Kredi’nin 1950’lerden itiba- ren koleksiyonlar satõn almaya baş- ladõğõnõ anlatan Şentürk, en son ko- leksiyonun da 2000’lerde alõndõğõ- nõ söyledi. Literatüre geçecek çok iyi bir Karagöz koleksiyonuna sahip ol- duklarõnõ dile getiren Şentürk, gümüş ko- leksiyonlarõnõn da çok zengin olduğunu an- lattõ. Anadolu’daki medeniyetlere ait eserlerin yurtdõşõnda birçok sergide teşhir edildiğini, ama yurtiçinde bu tür sergiler hazõrlanmadõğõnõ be- lirten Şentürk, “Biz de karma sergiler yapmaya başladık. İlk kez 1999 yılında ‘Akdeniz’in Mor Binyõlõ’ sergisinde Bizans sikkelerini sergiledik. Daha sonra Hitit, Urartu, Frigya, Selçuklu, Troya sergileri yapıl- dı” dedi. Bizans sergisi ile ilgili ba- zõ tepkiler aldõklarõnõ anlatan Şentürk Ama hep bir uzlaşma sağladık. Di- ğer uygarlıklarla barış içinde ya- şamak gerektiğini anlatıyoruz” diye konuştu. Tüm etkinliklerin ücretsiz olarak gerçekleştirildiği Vedat Nedim Tör Mü- zesi ve 3 galeriyi 2009 yılında 100 bin ziya- retçinin gezdiğini dile getiren Güngen, şun- ları söyledi: “Burası belki de dünyanın en kalabalık caddesi. Çok uzun süredir burada- yız. İnsan şöyle düşünüyor: ‘Burada mut- laka bir sergi vardır ve o türünün en iyi- sidir.’ O yüzden okullar buraya gezi düzenliyor. Öğretmenler geli- yor. Yoldan geçenler ge- liyor.” Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi, Galatasaray Meydanı’nda hizmet veriyor. 100 BİN ZİYARETÇİ Üç medeniyetin izleri burada SÜRECEK Ahu Has, uzun yõllardõr üzerinde çalõştõğõ Cibali Tütün Fabrikasõ ile ilgili sergiyi de 2011 yõlõna yetiştirmeyi hedefliyor. “Buraya ilk adım attığım andan beri hayalim; fabrika günlerini tekrar hatırlatmak ve yeniden yaşatmaktı” diyen Has, bu hayali için verdi- ği uğraşõ da şöyle anlatõyor: “Türkiye genelindeki bütün TEKEL fabrikakalarından toplanan malzemeler Üsküdar’da bir depoda toplandı. 4 yıldır bununla uğraşıyo- rum. Sonunda izinleri aldık. 5 yıllığına eski Cibali Tütün Fab- rikası’na ait ne varsa burada sergilenecek. Depoda toz için- deydiler. Onları temizleyip yeniden keşfettik. Özellikle fotoğraf albümleri çok heyecan verici. Burada çalışan- ların gündelik hayatını gösteren fotoğraflar var. Çok kadın çalışan olduğu göze çarpıyor. Yüzde 70’inden faz- lası gayrimüslim. Hepsi şıkır şıkır kıyafetler içinde... Mankenlere o günün kıyafetlerini giydireceğiz. Burada çalışan insanları bulduk. Onları dinledik ve kaydet- tik. Sözlü tarih de olacak sergide. Malzemeler çok faz- la olduğu için müze bölümünde sınırlı kalmayacağız. Kadir Has Üniversitesi’nin bütün binasına yayılacak.” 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamõnda açmayõ planladõklarõ bir sergiyi iptal ettiklerini üzülerek anlatan Has, “Bü- tün dünya medeniyetlerinin birer simgesi olan eserleri İstanbul’a getirip sergileye- cektik. Ama ekonomik kriz nedeniyle sponsorlar desteklerini çekti. 2010 Ajansı da destek olmadı. Kadir Has Vakfı ajan- sın en büyük destekçilerinden biri oysa. En azından bürokratik engeller konusun- da yardım edebilirlerdi. Onlar kendi için- de bir kaostalar zaten. Ama umarım sene boyunca iyi şeyler olur artık” diyor. EKONOMİK KRİZ SERGİYİ VURDU CİBALİ TÜTÜN FABRİKASI YENİDEN Müzenin yöneticisi Ahu Has Müzede “Neolitikten Selçuklu’ya Sessiz Tanıklar” sergisi sürüyor. 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu dönemin- de hamam olarak kullanılan yapının kalıntıları Rezan Has Müzesi’nin ana bölümü. Tülay Güngen Şennur Şentürk Fotoğraflar: UĞUR DEMİR YIL SONUNDA URARTU SERGİSİ Rezan Has Müzesi’nin üzerinde bulunduğu tarihi doku nedeniyle sõnõrlarõ kesin çizgilerle birbirinden ayrõlmõyor. Şu an, 17. yüzyõlda Osmanlõ İmparatorluğu döneminde hamam olarak kullanõlan yapõnõn kalõntõlarõ Rezan Has Müzesi’nin ana bölümü. Burada şu an Haluk Perk’in özel koleksiyonunda yer alan eserlerden oluşan “Neolitikten Selçuklu’ya Sessiz Tanıklar” sergisi sürüyor. 2010 yõlõ- nõn sonunda “Urartu Kemerleri ve Takıla- rı” sergisi açõlacak. Ahu Has, müzenin ana bölümü olan Os- manlõ hamamõnda sadece arkeolojik eserlerin sergileneceğini söylüyor. Urartu Kemer ve Takõlarõ Sergisi için Anadolu’daki bütün mü- zelerde ayrõntõlõ araştõrmalar yaptõklarõnõ ifa- de eden Has, sergiyle ilgili hazõrlayacaklarõ kitabõn da dünyada bu konudaki tek referans kitap olacağõnõ vurguluyor. Sergi salonunda da Can-Ahu Has çiftinin özel koleksiyonun- dan eserlerin yer aldõğõ “Türk Resim Sana- tının Bir Asırlık Öyküsü 2” sergisi devam ediyor. Has, ücretsiz olarak gezilebilen mü- zeye 2009 yõlõnda 12 bin kişinin geldiğini, son 1.5 aydõr devam eden “Türk Resim Sa- natının Bir Asırlık Öyküsü 2” sergisini de 5 bin 600 kişinin gördüğünü belirtiyor. Fotoğraflar: VEDAT ARIK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle