23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PERİHAN ERGUN Sanal darbe senaryoları, işsizliğin getirdiği açlık, sefalet, doğa felaketlerinin yıkımları.. Saygıyla, takdirle izlediğimiz başta TEKEL işçileri olmak üzere tüm çalışanların hak arayışları, bunların hepsini es geçerek, iktidarla muhalefet liderlerinin ağız dalaşları beyinleri altüst etti. Bu karmaşada sonbaharın başından bugüne değin yitirdiğimiz sanat-kültür- düşün değerlerimizin sonsuzluğa yürüyüşleri, yeterince anlatılıp dile getirilemedi. Ulusların uygarlık yaşamında en önemli yeri olan ve bizim de kültür-sanat elçilerimizin yitirilişine, bu denli kayıtsız kalınmamalıydı. Ben de, kasımda başlayıp devam eden rahatsızlıklarım, bir de gündemi kapsayan toplumsal olayların çarpıcılığıyla bu günahı yazık ki işlemiş oldum. Yaz ortalarında, Silivri’de Ergenekon mahkemesi önünde toplanarak yüreklilikle toplumumuzun yüz akı bilim, kültür, sanat simgelerimiz gazetecilerin, parti başkanlarının daha birçok kişinin gerekçe gösterilmeksizin tutuklanmalarını, yanındakileri temsilen, yadsıyıcı yazıyı okuduktan kısa bir süre sonra 29 Temmuz’da edebiyat ve düşün adamımız Demirtaş Ceyhun’u kaybettik. Sanki Ceyhun bu yürüyüşünde ahretin kapılarını açmıştı. Onun acısı unutulmadan 11 Ekim 2009 günü hem o toplantıda hem de HaberTürk kanalında Balçiçek Pamir’le yaptığı söyleşide tüm topluma duyurmak istercesine “En vazgeçilmez saydığım Atatürk ilkelerini, ulusu, vatanı sevdikleri için tutuklandıklarına inandığım dost ve tanışlarım içerdeyken benim dışarıda oluşumu kabullenemiyorum. Öyleyse beni de alın” diyen büyük yönetmen, düşün adamı Halit Refiğ’i de yitirdik. Sanki onu yalnız bırakmak istemezcesine hemen kasımın sonunda birer gün arayla tiyatro sanatçısı ve yönetmen Ali Taygun’la ödüllü yönetmen Zeki Ökten’i de sonsuzluğa uğurladık. Yetmedi, onları 2009’un son ayı aralık biterken, Devlet Tiyatroları’nın ve tüm sahne sanatçılarının duayeni Cüneyt Gökçer izledi… 2010’un ilk ayı ocak da bizlere yine ölüm acıları yaşattı. Önce sevgili insan ve edebiyat dostu Füruzan Toprak’ı yitirdik. Artık acılar son bulsun derken, 23 Ocak’ta yeri doldurulamayacak Şakir Eczacıbaşı’nı sonsuzluğa yolcu ettik.. O Şakir Eczacıbaşı ki, 1993’ten beri İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) başkanlığının yürütücüsü olarak, fotoğrafçılığa olan tutkusunun yanında tiyatro ve sinema festivallerinin de şovalyesiydi. Birçok konuda kültürümüze kattıklarıyla ona ne kadar borçluluk duyulsa azdır. Son yıllarda bizzat düşün ve beden emeğiyle Şişhane’nin Haliç’e bakan bölgesinde 2010 İstanbul Kültür Kenti’ne armağan ettiği, kendinin bir gün bile oturamadığı Deniz Palas için de ona çok borçlandık... Oradan bakıldığında görünen manzara -ki benim Tepebaşı’ndaki meskenimden de izlenir- gerçekten bir şairin dediği gibi “İstanbul’un hiç yaşlanmayan aklının anıtlarıyla bezeli silueti”dir.. Ecelin ocak ayı dolaşımı bitmedi. 28’inci günün sabahında da çağdaş sanatın simgesi ressam ve heykeltıraş Ömer Uluç’u sonsuzluğa gönderdik. Tam ayın sonunu bulduk acılar yetsin derken, 31 Ocak günü de Atatürk’ün önerisiyle tarih öğretmeni olan Cumhuriyetin ilk kadın eğitimcisi, müfettişi, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün danışmanı saygın Refet Angın’ı da sonsuzluğa uğurladık. İçinizi kararttığımı biliyorum. Ama ulusumuzun yüz aklarını, hainlerin tetikçileriyle 0rhan Cavit Tütengil’le başlayan, 1 Şubat 1979’da Apdi İpekçi, 31.01.1990’da değerli hukukçu, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Kurucusu Prof. Dr. Muammer Aksoy, ardından Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı, Dr. Necip Hablemitoğlu, Gaffar Okkan ve daha nicelerinden sonra 19.01.2007”de Hrant Dink’le süregelen yok etmeler yetmedi. Ergenekon davasında yaşamını kaybedenlerden biri de geçen yıl ocak sonunda, 7. dalgada tutuklanıp salıverildikten kısa süre sonra yaşamını yitiren Uçkun Geray’dı. Demokrasi şehitlerimizin tümüne, borçluluk ve saygıyla rahmetler diliyorum!.. CMYB C M Y B ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com Sonbahar-Kış Rüzgârlarıyla Devrilen Çınarlar... HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] 2 ŞUBAT 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Özer Çiller, sırrın sırrının sırrını çözmüş. Şeyini şey etmesin de! Düşkün Kemal Öncü: “Alevi Çalıştayı ile Çalıştay Alevi’si arasında ne fark vardır? Birincisi AKP tuzağıdır, ikincisi o tuzağın düşkünü!” Ezan Hilmi Kayıhan: “Allah’a şükürler olsun; televizyonların haber saati, tek camiden yapılan ortak ezan yayınına döndü!” Bak-kal Necati Yıldırım: “Recep, ‘Bakkal devri bitti’ demiş. İyi olur; vatandaş da seçimde ‘bak-kal devri’ başlatır!” YağmurDeniz Döneğin, medeniyet tanıtım anlayışı SOSYAL demokrat bir partinin genel sekreterliğinden, laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmiş bir dinci partiye devşirilerek dünya siyaset tarihinin en büyük döneği unvanını kazanan Ertuğrul Günay yine ilginç laflar etmiş. Civan padişahı Fatih Sultan Recep’in Kültür ve Turizm Veziri Ertuğrul Günay, bir ödül töreninde, “Kanuni Sultan Süleyman’ın medeniyetimizi dünyaya tanıtmak için yaptıkları unutulmaz. Fatih Sultan Mehmet’in yaptıkları unutulmaz” demiş. Bunun üzerine civan padişahı sözü alınca “Atatürk gibi devlet adamları da var” deme gereğini duymuş. Allah, bir kere döndürmeye görsün: fırıldak haline gelen döneğin nerede ne yapacağı belli olmaz. Ama yine de dünya siyaset tarihinin en büyük döneğine sormadan edemeyeceğiz: Kanuni Sultan Süleyman, medeniyetimizi dünyaya tanıtmak için hangi unutulmaz çalışmaları yaptı? Fatih Sultan Mehmet, medeniyetimizi dünyaya tanıtmak için hangi unutulmaz işleri yaptı? Doğrusunu söylemek gerekirse ben unutmuşum; büyük dönek Ertuğrul Efendi’den Viyana kuşatması ile İstanbul’un fethini “medeniyet tanıtımı” olarak yutturmaya kalkışmadan hatırlatmasını bekliyoruz! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” DÖNEK oğlu dönek Ahmet Altan’ın Taraf’ta yayımladığı darbe tezgâhlarından birindeki listeye bakıp tutuklanacağını sanan bir grup gazetecinin sözcüsü Nazlı Ilıcak’ın 12 Mart sonrası kontrgerilla ile diyaloğu ve 12 Eylül’de asker postalı yalayıcılığı fena halde pazara çıktı! 12 Mart döneminde İlhan Selçuk’u işkence altında sorgulayan kontrgerilla, Nazlı gazeteciliğe başlar başlamaz sorgu tutanaklarını kendisine vermiş ve yazı dizisi yapılmasını sağlamıştı. Ancak kontrgerilla merkezindeki hesap çarşıya uymamış ve İlhan Selçuk, sorgusunun işkence altında yapıldığını ifade tutanaklarına yerleştirdiği “akrostiş”le kanıtlamıştı. Ayrıntılı bilgiyi İlhan Selçuk’un Cumhuriyet Kitapları’ndan yayımlanan Ziverbey Köşkü kitabında bulabilirsiniz! Bir başka ayrıntı “demokrasi havarisi” Nazlı’nın 12 Eylül’den sonra yazdıkları: Bir otorite boşluğu doğmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri bu boşluğu doldurdu (14 Eylül 1980). 12 Eylül bir darbe değildir, diyen Orgeneral Kenan Evren’e tamamıyla katılıyoruz. 12 Eylül ne bir darbedir ne de bir ihtilal (18 Eylül 1980). 12 Eylül’ün gerekçesi haklıdır. 12 Eylül terörden bezen halkın meşru müdafaaya geçtiği gündür (16 Ekim 1980). Sonra ne oldu da Nazlı, darbecilerle ters düştü; kocasının gazetesi birkaç kez kapatıldı; gündüzleri çıkmak geceleri yatmak üzere hapse mahkûm edildi? Çünkü darbeci generallerden beklediği siyasi ve ticari çıkarları elde edemedi! İnanın, babası Muammer Çavuşoğlu Demokrat Parti milletvekili olmasaydı ve tutuklanıp Yassıada’ya gönderilmeseydi Nazlı, 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin de savunucusu olurdu! Dönek oğlu dönek Ahmet’le Mehmet Altan’ın babası büyük dönek Çetin Altan’ın 28 Mayıs 1960 tarihli makalesini biliyoruz: “Silahlı Kuvvetlerimizin Büyük Ata’nın yıllardır arkasından akseden manevi direktifi ile yaptığı bu hareket demokrasimizin en sağlam teminatı olarak tarihimize geçecek ve hürriyetlerden kendi sefil benlikleri için faydalanmak isteyen gafillere her zaman için unutulmaz bir ders olacaktır.” Bu arada 12 Eylül 1980’de 30 yaşında ve altı yıllık gazeteci olan Ahmet Altan’ın o dönemde ne yazdığını merak ediyorsanız: Porno öyküleri yazıyordu! Ama ne çare gafiller hiç ders almıyor! Gafiller SESSİZ SEDASIZ (!) GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM 4C’ler ve C4’ler: Ankara Raporu [email protected] www.bedribaykam.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Şarlatan, yalancõ, hileci. 2/ Karõşõk renkli... Tarlayõ sü- rerek dinlenmeye bõrakma. 3/ Yunan mitolojisinde, içen- leri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrõ iç- kisi... Şaşma belir- ten bir ünlem. 4/ Eski özel otomobil- lerin karoseri biçi- mi. 5/ Karakter... ABD’nin bir eyaleti. 6/ Küçük boylu, uzun ve ipeksi tüylü, sarkõk ku- laklõ bir köpek cinsi... İs- lam kültürlerinde, belirli kurallara uyarak güzel ya- zõ yazma sanatõ. 7/ En ka- lõn erkek sesi... Eski ve bi- linmeyen bir tarihi anlat- makta kullanõlan deyim sözü. 8/ Tavlada “üç” sa- yõsõ... Yoksullara yiyecek dağõtan hayõr kurumu. 9/ Düşünülenin tersini söyleyerek yapõlan ince alay... Yankõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dönek, güvenilmez... Bir nota. 2/ İngiltere’de çok se- vilen bir cins bira... Briçte iki manştan oluşan bölüm. 3/ Gereksiz, anlamsõz ve boş söz. 4/ Titan elementinin sim- gesi... İçe doğmayla akla gelen yaratõcõ duygu. 5/ Mersin’in bir ilçesi... Bir soru eki. 6/ Patlayõcõ bir madde... Bir no- ta. 7/ “---- her şeydir/Sil beni” (İlhan Berk)... Gereğinde kullanõlmak için saklanan tahõl. 8/ Eskiden ücret karşõlõ- ğõ ölünün arkasõnda ağlayan kadõn... İlave. 9/ Unvan... Ar- goda hamama verilen ad. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 P A M P A L T E E L A L A V A Ş T A K İ P E B E U C U Z A R A L N A L A D İ E Y E V S E C E K A Y A N İ F A M İ G O E R E R E Z M U S A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Geçen çarşamba, Kemalist dost Tevfik Kızgınkaya ile beraber, verdikleri örnek mücadele ve gösterdikleri haklı dirençle Türkiye’nin gönlünü fetheden TEKEL işçilerini desteklemek için ziyaretlerine gittik. Hayatta geçirdiğim en anlamlı öğleden sonralardan biriydi. Hangi sahneyi anlatsam? Her birinin gösterdiği içten yakınlığı mı? Revirde bize gülümseyen 68’lik “68’li” tatlı hanımefendinin derin gözlerini mi? Adıyaman çadırını mı? Adana, Trabzon, Diyarbakır ya da Bitlis çadırını mı? İstanbul, Manisa veya İzmir’inkini mi? Her birinde aynı tezahüratlar ve insanı mahcup eden o inanılmaz samimiyet... Peki, nedir o malum takımdaki koca doyumsuzluk? Mezara mı taşıyacaksınız gemicik filolarınızı, mısır milyarlarınızı? Sıhhiye’de o mert ve kararlı insanların çayını yudumlarken, bir eğreti mangalda pişirilmiş mantarı yerken, insan paha biçilmez bir hayat dersi alıyor... Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’in odasında aynı güleryüz ve dirilik var. Yurda dalgalarını yayan bu direnç, 68 ruhunun yansıması sanki! Yıllardır işçi hareketlerini yalnız sararmış fotoğraflarda görmüş bir yeni kuşak, TEKEL işçileri sayesinde emperyalizmle mücadelenin alfabesini keşfediyor. Biraz öteden sevgili CHP vekili Çetin Soysal geliyor. Beraber gezmeye başlıyoruz. “Dikkat edin, Çetin biber gazına fena alışmış” diyorum, zor şartlara rağmen her fırsatta gülücük dağıtan güzel insanlara! Türküler, 8-9 yaşında gelecek arayan küçücük çocukların attırdıkları sloganlar... Bu sahnede yaratılan dayanışma ruhu dünyada yankı buluyor. “44. direniş günlüğü” yayını “Şartel inecek, AKP gidecek” diyor. İşçilerin ülkeye örnek kararlı mücadeleleri karşısında haftalardır onları yok sayan hükümet, genel grev ihtarının da ciddiyetini görünce çareyi diyalogda buluyor. Siz bu satırları okurken sorunlar çözülmüşse, sakın kanmayın! Bu sonuç katiyen hükümetin değil, o vefakâr işçilerin dev başarısı. Bunu her çadırda ısrarla hatırlatıyorum, “Sonra sakın hafta başında seninki kendini bu sefer ‘işçi hamisi’ sanmaya kalkmasın” diyorum. “Merak etme, artık biliyoruz ne olduğunu” diyorlar... Nasıl unutsunlar tüm o yaşadıklarını? Tokatlı Mehmet Bengü yazdığı şiiri bana veriyor. Sekiz dörtlük şöyle bitiyor: “Bal İbrahim güzelden alır hazı / Kalbimize kurduk baharı yazı / Vız gelir jop, soğuk su, biber gazı / Bu yol bana ölüm olsa vazgeçmem” Şiirin taşıdığı tarih, 24 Ocak 2010. Ah Mumcu, neden aramızda değilsin... Değilsin, çünkü oralardan bağırıyorsun bizlere: “Sizin için öldük, TEKEL işçileriiiiiiii...” Aman Tanrım, ne kadar saçma yorumlar dinliyoruz Mumcu ve diğer Kemalistler konusunda: Hiç yakışmıyor Mumcu’nun adı Başbakan’a, hele onu anmak için kullandığı zaman! O Başbakan ki, daha birkaç ay önce Saylan’ın cenazesine tek bir çiçek yollamamış... Acaba “UMUT” davasının Yargıtay’dan onaylı sonuçlarını hiç okudu mu? Ya o R. O. Kütahyalı’ya ne demeli? Utanmadan Sıvas katliamına “derin devlet” diyerek, aklı sıra orada salyalarla “cehennem ateşi bu” diye zevk naraları atmış on binlerce yobazı aklıyor. Hükümete nasıl destek olabileceği konusunda “Abartıdan zarar gelmez” diye düşünenlerden! Allah akıl fikir versin, demek ki on binleri o gün derin devlet, Devlet Tiyatroları’ndan kiralayıp yobaz kılığına sokmuş, “Şeriatçılar canlı canlı adam yaktı” dedirtebilmek için! Vay be, helal olsun sivri zekâya! Gece Nasuh Mahruki ve Prof. Zafer Gençaydın’la beraber Çankaya Çağdaş Sanatlar’da panelde kurtlarımı dökerek her şeyi anlatıyorum, en başta da hangi sansürlerle ekranlardan dışlandığımızı! Hacı Bektaş Eğitim ve Kültür Derneği bu güzel organizasyonu yapmıştı. Naki Selmanpakoğlu ve değerli kızı güzel bir ev sahipliği yaptılar. “Adalet ve Demokrasi Haftası” kapsamında bu defa Ankaralılara kaybettiğimiz aydın dostlarımızı ve şimdi cezaevinde ziyaret ettiğimiz sevgili aydın kardeşlerimi anlatıyorum... Bu kadarına hangi yürek dayanabilir ki? Çözüm arayışları bizi doğal olarak “CHP Tüzüğü’nde Demokratik Devrim” hareketine taşıyor. Kitle kızgın, ama mantığı sağlam; Herkes biliyor ki 4C işçi tuzağından C4 Mumcu tuzaklarına giden yol, aşırı kısa! O nedenle kitle, “Demokratik Devrim” projesinin ciddi önemini fazlasıyla algılamış! CHP’lilerin bu projeye bakışları ise başka bir makalenin konusu olacak...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle