18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2010 SALI 16 KÜLTÜR AYNA ADNAN BİNYAZAR Aklın Işığını Söndürenler Roman da şiir gibidir; yazanı çoktur, işe yarayanı azdır. Elsa Morante’nin “Ve Tarih Devam Ediyor” adlı romanı (Can Yayınları) o “az”lardan. Hitler ordularının İtalya’yı işgali, işgal altındaki insanın nasıl bir ruhsal yıkıma uğradığının anlatıldığı roman; bir Alman askerinin talan malı gibi gördüğü bir kadın öğretmene tecavüzünden doğan bedensel ve ruhsal özürlü bir çocuğun kediler, köpekler, kuşlar arasında geçen karanlık dünyasının öyküsüdür. Çocuğun annesi İda, romanda tecavüze uğrayan tek kişi olmaktan çıkıyor; ilk kocasından olan oğlu, kedisi-köpeği-kuşuyla işgalcilerin ırzına geçtiği bütün İtalyan halkının simgesine dönüşüyor. Yaşanılan her an bir öykü; önemli olan, öyküyü düşünsel temele oturtmak... Morante, romanın bir yerinde “İnsana karşı girişilen en kötü şiddet eylemi, aklın küçük düşürülmesidir” (s. 683) diyor. 732 sayfalık bu dev roman, insan aklının nasıl alçaltıldığını görmek için bile okunmalıdır. Çağımızda yalnız savaşta değil, aldatıcı barışlarla bile akıl küçük düşürülmüyor mu? Oysa insan varsa aklıyla vardır; ötesi, damarlarla sarmalanmış et kemik yığınından başka bir şey değildir. Akıl ahlakın, erdemin, yargılamanın; insanı insan kılan her şeyin belirleyicisidir. Düşünsel aydınlanma, aklın ışığıyla sağlanmıştır. Belki yaratılışından milyonlarca yıl sonra aklının ayrımına vardı insan. Ama iş aklı kullanmakla bitmiyor, ardından akılsızları akla inandırmak geliyor. O varoluş sürecinde kimbilir kaç kişi canından oldu! Sokrat’a niye baldıran zehri içirildi; Bruno yakıldı, Galilei yıllarca engizisyon mahkemelerinde süründürüldü, Thomas More idam kütüklerinde can verdi?.. Totaliter yönetimler, en başta aklın ışığını söndürmek istemişlerdir. Kitap, aklın hazinesidir; Hitler, kent meydanlarında kitap yakma törenleri düzenletti. 12 Mart’ın faşistleri de düşünürleri, yazarları, sanatçıları hapislerde çürütmediler mi, onların kitaplarını toplatmadılar mı?.. Türkiye’de son 60 yıldır iktidara gelenler aklın ürünü ne varsa ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Ekonomik darlıklar, ahlakı ahlaklıktan çıkardı, erdemli olmayı suç saydı, yargıyı bağımlı kılmak için ne demokrasi dinledi, ne insan hakkı... Hümanist düşünceye göre her şeyin ölçüsü insandır. Akıl olmadı mı insan insanlıktan çıkar. Güçlü, parmaklarını güçsüzün boğazına geçirmiş, ona soluk hakkı tanımıyor! Kant: “Aklını kendin kullanmak cesaretini göster.” Bunun yolu da şu: Tembelliği bırak, yürekli ve kararlı ol, korku diye bir şey tanıma! Russel Gough adlı bir yazar, “Karakteriniz Kaderinizdir” adlı kitabında, “Doğru ve iyi olanı bilmekle onu uygulamaya sokmak arasındaki en önemli bağlantı, doğru ve iyi olanı yapacak bir kişiliğe sahip olmaktır. Kişiliği gelişmemiş olanda öğrenim işe yaramaz.” Roosevelt, Gough’un yargısına kesinlik kazandırıyor: “İnsanı ahlakça eğitmeden yalnızca zihnini eğitmek, topluma bela kazandırır.” Öğrenim, birikim sağlar; kişilik ise, insanın kendini bilgiyle donatmasının ürünüdür. Bu, İlber Ortaylı’ya “Hoca Efendi” diye seslenen Başbakan’a, “Önce ona hitap ederken iyi düşün, düşün ki onun bilgi ve aklından hem sen yararlan hem halkımızı yararlandır” önerisinde bulunan A.M.C. Şengör’ü haklı çıkarmıyor mu? [email protected] [email protected] Y õl 2010, aylardan şubat... Özen Yula’nõn yazdõğõ “Yala Ama Yutma” oyununun sahneleme çalõşmalarõ sürmektedir. Sah- ne olayõnõ ateşleyen dramatik durum şöyle açõkla- nabilir: Yeryüzüne, ‘sınanmak üzere’ bir melek gönderilir. Melek 24 saat içinde en az bir insanõ ‘iyi- lik’ yoluna sokmalõdõr. Bunu başarõrsa yüz yõl da- ha melek olmayõ sürdürecek, başaramazsa yeryü- zünde insan olarak kalacaktõr. Oyunun başkişisi Me- lek, kendini Türkiye’de bir porno film setinde, Ley- la adlõ oyuncunun bedeninde bulur. Altõdan Sonra Tiyatro yapõmõ olarak çalõşõlan oyun daha seyirci karşõsõna çõkmadan -bir başka deyişle sahnede ne olup bittiği, neyin nasõl söylendiği ya da görüntülendiği anlaşõlamadan- Vakit gazetesi yazarõ tarafõndan ‘pornografik’ ve dinsel açõdan incitici olarak tanõmlanõr. Bunun üzerine ya da -raslantõ bu ya- tam da aynõ zamanda, oyunun sunulacağõ Kum- baracõ50 sahnesi, Beyoğlu Belediyesi tarafõndan, ‘birtakım eksiklikler’ belirlendiği için kapatõlõr. Yõl 1964, aylardan mart... Muhsin Ertuğrul’un yönetimindeki İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ, Bertolt Brecht’in ünlü oyunu “Sezuan’ın İyi İn- sanı”nõn Türkiye prömiyerini yapmõştõr. Oyun üç tanrõnõn gökten inmesiyle başlar. Görevleri yeryü- zünde en az bir ‘iyi’ insanõn bulunduğunu belirle- mektir. Böyle birini bulamazlarsa yeryüzü ortadan kalkacaktõr. Tanrõlar ‘iyilik’ erdemini bir tek kişi- de, fahişe Shen-Te’de bulurlar. Özen Yula’nõn “Yala Ama Yutma” oyununda ürettiği -“Sezuan” oyununun masalsõ renklerini çağ- rõştõran- fantezi durumun, Brecht’e ‘nazire yapma’ ya da Brecht’le ‘şakalaşma’ amacõnõ güttüğü açõk- ça görülmektedir. İki oyunun tutucu çevrelerden al- dõğõ tepkiler arasõndaki benzerlik ise şaşõrtõcõ oldu- ğu denli korkutucudur: 1964 yõlõnda temsil edilmekte olan “Sezuan’ın İyi İnsanı” oyunu bir grup bağ- naz kişi tarafõndan saldõrõya uğramõş, afişleri yõrtõl- mõş, tiyatronun camlarõ kõrõlmõştõr. 1964’ten 2010’a ulaşan toplumsal çizgide, tutu- cu çevrelerin tiyatroya bakõş açõsõ bir nebze olsun değişmemiştir... Değişmeyen bir başka nokta da tiyatroya dolay- lõ/dolaysõz biçimde sõkõdenetim getirme işlevinin - “Yala Ama Yutma” örneğinde de görüldüğü gibi- yerel yönetimler ya da başka resmi kuruluşlar ta- rafõndan üstlenilmiş olmasõdõr. Halk Oyuncularõ top- luluğunun 1968’de “Devr-i Süleyman”, 1969’da da “Pir Sultan Abdal” oyunlarõ ne- deniyle karşõlaştõğõ engellemeler ve saldõrõlar bugün de belleklerdedir. 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda ve 2000’li yõllarda, gerek büyük kent- lerde, gerekse turneyle gidilen küçük kentler- de yaşanmõş/yaşanmakta olan türlü çeşitli ya- saklar ve engellemeler saymakla bitecek gibi değildir. ‘KORKUYU BEKLERKEN’ OYUNU DA UYARI CEZASI ALMIŞTI En yeni örneklerden biri Ankara’nõn özel toplu- luklarõndan Öteki Tiyatro’da sunulan, Oğuz Atay’õn uzun öyküsünden Murat Karahüseyinoğlu’nun uyarlayõp sahnelediği “Korkuyu Beklerken” oyu- nunda sigara içildiği gerekçesiyle topluluğa uyarõ cezasõ kesilmesidir. Kendini aylarca evine kapayan yalnõz bir adamõn gitgide karabasanlaşan yaşantõsõnõn canlandõrõldõğõ oyunda ‘sigara içme’ edimi, sahnelemede göz ar- dõ edilemeyecek bir etmen olarak yer alõr. Dahasõ, söz konusu metin çocuk oyunu değildir ki, sahne- de sigara içilmesi çocuklara ‘kötü örnek’ olsun. İn- sanõn, oyunu -bilinmeyen bir nedenle- cezalandõr- mak için sigaranõn bahane edildiğini düşünesi ge- liyor. ‘Kapalı yerlerde sigara içme’ yasağõnõn ti- yatro sahnesinde de geçerli sayõlmasõnõn doğuracağõ gülünç sonuçlar da göz önünde tutulmalõ. Öncelik- le, dünya tiyatro dağarõnõn pek çok önemli yapõtõndan vazgeçmek demektir bu yasağõn uygulanmasõ. Da- hasõ, belediye ekiplerinin, tiyatrolarõ sürekli olarak dolaşarak ya da ihbarlarõ değerlendirerek, sigara içi- len yapõmlarõn izini sürmek gibi bir saçmalõğa bu- laşmasõ demektir. Yula’nõn oyununun ve Karahüseyinoğlu’nun uyarlamasõnõn 2010 yõlõ başõnda yüz yüze geldiği hoşgörüsüzlüğün tõrmanmasõna izin verilmemeli. Al- dõklarõ köklü tiyatro eğitimini çalõşkanlõklarõ ve ya- ratõcõlõklarõ ile perçinlemiş bu genç sanat insanlarõ- nõn ve onlar gibi birçoğunun çabalarõndan ‘suç’ üret- meye kimsenin hakkõ olmamalõ... 1964’ten 2010’a tutucu çevrelerin tiyatroya bakõşõ değişmedi, bugün de ‘Korkuyu Beklerken’ ve ‘Yala Ama Yutma’ oyunlarõ engelleniyor Tiyatronunönünükesmek Özen Yula’nın ‘Yala Ama Yutma’ oyununda ürettiği fantezi durumun, Brecht’e ‘nazire yapma’ ya da Brecht’le ‘şakalaşma’ amacını güttüğü açıkça görülüyor. İki oyunun tutucu çevrelerden aldığı tepkiler arasındaki benzerlik ise şaşırtıcı olduğu denli korkutucu: 1964 yılında temsil edilmekte olan ‘Sezuan’ın İyi İnsanı’ oyunu bir grup bağnaz kişi tarafından saldırıya uğramış, afişleri yırtılmış, tiyatronun camları kırılmıştı... Mekân okuma ve tasarım atölyesi Berlin’de bir Attilâ İlhan evi... Kültür Servisi - İş Sanat, “Virtuoso” serisinin yarõn akşam saat 20.00’deki ilk konserinde ünlü Alman kontrtenor Andreas Scholl’u ağõrlõyor. Scholl, bu sezon birlikte çalõştõğõ piyanist Tamar Halperin’le birlikte vereceği konserde Handel, Haydn, Purcell gibi ünlü bestecilerin eserlerinden ve halk şarkõlarõndan oluşan bir resital sunacak. Halperin, Scholl’e konserin ilk yarõsõnda klavsende, ikinci yarõsõnda ise piyanoda eşlik edecek. Ailesinin tamamõ şancõlardan oluşan 1967 doğumlu Scholl, kantat ve aryalardan oluşan albümleri ile çok sayõda ödül aldõ. Barok müziği üzerine uzmanlaştõ. Ses aralõğõ, Handel’in en önemli alto rollerini yazdõğõ 18. yüzyõlõn en beğenilen kontrtenorlarõndan Senesino ile kõyaslanan Scholl, “A Musicall Banquet” albümü ile 2002 yõlõnda Edison, 2005’te ise bestelediği eserlerle ECHO ödülünün sahibi oldu. İsrailli piyanist Tamar Halperin ise Rönesans’tan günümüze dek uzanan geniş repertuvarõ ile İsrail, Avrupa, Amerika ve Meksika’da çok sayõda oda orkestrasõyla solist olarak sahne aldõ. Andreas Scholl’un yanõ sõra Laurence Cummings, Michael Wollny, New York Filarmoni Orkestrasõ ve Londra Serafin Camerata Orkestrasõ gibi orkestra ve sanatçõlarla çalõştõ. Halperin, 2004’te Van Vlaanderen Musica Antiqua Brugge Onur Ödülü, 2005’te Presser, 2006’da REC Müzik, 2006 ve 2007’de Eisen-Picard sahne sanatlarõ ödüllerini aldõ. ‘VIRTUOSO’SERİSİNİNİLKKONUĞUANDREASSCHOLL Goya ödüllerinin galibi ‘Celda 211’ Kültür Servisi - İspanyol sinemasõnõn en itibarlõ ödülleri olan “Goya” ödülleri sahiplerini buldu. Yönetmenliğini Daniel Monzon’un yaptõğõ, hapishanede geçen gerilim filmi “Celda 211” 2009’un en iyi filmi seçildi. Film, en iyi yönetmen ve en iyi erkek oyuncu ödülleri dahil toplam 8 dalda ödül aldõ. Penelope Cruz ve Javier Bardem gibi sanatçõlarõn katõldõğõ gecenin sürprizini, yönetmen Pedro Almodovar yaptõ. İspanyol Film Akademisi ile arasõndaki görüş farklõlõğõndan ve ödül törenlerini sevmediğinden uzun bir süredir “Goya” ödüllerine katõlmayan Almodovar, en iyi film ödülünü vermek için sahneye çõktõ ve büyük alkõş aldõ. “Los Brazos Rotos” adlõ filmiyle Goya’da 5 dalda aday olan Pedro Almodovar sadece “En iyi orijinal müzik” dalõnda ödül kazanõrken, filmdeki rolüyle “En iyi kadõn oyuncu” adayõ olan Penelope Cruz geceyi ödülsüz kapattõ. Mühür kalktı, sıra ruhsatta Kültür Servisi- ‘Yangõn merdiveni olmadõğõ’ gerekçesiyle 8 Şubat’ta mühürlenen Altõdan Sonra Tiyatro’nun sahnesi Kumbaracõ50, eksikliklerin tamamlanmasõ için açõldõ. Beyoğlu Belediye Başkanõ Ahmet Misbah Demircan’la görüşen Altõdan Sonra Tiyatro ekibi kapatõlmaya gerekçe oluşturan yangõn merdivenini yaptõrmak için belediyeden mührün kaldõrõlmasõnõ talep etti. Mührü kaldõrõlan sahnede, yangõn merdiveni önceki gün yaptõrõldõ. Kumbaracõ50 ekibi ruhsatõ alõr almaz yeni oyun programõnõ 22 Şubat itibarõyla açõklayacak. Sanat çevrelerinde sahnenin kapatõlmasõnõn, Vakit gazetesinin Kumbaracõ50’de sahnelenecek “Yala Ama Yutma” oyunu hakkõnda yaptõğõ kõşkõrtõcõ haberlerle aynõ günlere denk gelmesi soru işaretleri uyandõrmõştõ. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda 1964 yılında sahnelenen ‘Sezuan’ın İyi İnsanı’... Özen Yula’nın oyunu ‘Yala Ama Yutma’. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye’deki yayõncõlõğõn duayenlerinden, Bilgi Yayõnevi’nin kurucusu ve sabihi Ahmet Tevfik Küflü dün Kocatepe Camisi’nde düzenlenen törenin ardõndan son yolculuğuna uğurlandõ. Küflü’nün cenaze törenine pek çok yazar ve sanatçõ katõldõ. Cumartesi günü sabaha karşõ evinde solunum yetmezliğinden 80 yaşõnda hayata veda eden Ahmet Tevfik Küflü için dün öğle namazõnõn ardõndan cenaze namazõ kõlõndõ. Kocatepe’deki tören edebiyat, sanat ve siyaset dünyasõndan pek çok ismi bir araya getirdi. Törene Küflü’nün ailesinin yanõ sõra CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Yılmaz Ateş, CHP Genel Başkan Danõşmanõ Murat Karayalçın, Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Vural Savaş, emekli Anayasa Mahkemesi Başkanõ Yekta Güngör Özden, eski TBMM Başkanlarõ İsmet Sezgin ve Hikmet Çetin, eski bakanlardan Yaşar Okuyan, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, yazar Bilal Şimşir, gazetemiz yazarlarõ Cüneyt Arcayürek, Mümtaz Soysal, Işık Kansu ve Mustafa Şerif Onaran, gazeteci-yazar Emin Çölaşan da katõldõ. Kocatepe’deki törenin ardõndan Küflü, Cebeci Asri Mezarlõğõ’nda defnedildi. Küflü, 1956 yõlõnda Ankara Sakarya Caddesi’nde açtõğõ Bilgi Kitabevi’nin ardõndan 1965 yõlõnda Bilgi Yayõnevi’ni kurarak yayõncõlõğa başladõ. Yayõnevi, 45 yõl içinde 5 binin üzerinde kitap bastõ. Küflü 1972 yõlõnda da İstanbul’da Bilgi Dağõtõm’õ kurdu. Ahmet Küflüson yolculuğuna uğurlandı İşSanat’tabirvirtüöz TamarHalperinAndreasScholl Kültür Servisi- Berlin’de öğrenim gören gençler geçen hafta yazar- şair Attilâ İlhan’õn adõnõ taşõyan bir kültür merkezi kurdu. Attila İlhan Kültür Merkezi’nin amaçlarõ arasõnda sanatsal ve bilimsel çalõşmalara ilgi duyan, bilgi ve deneyimlerini akranlarõyla paylaşmayõ hedefleyen gençleri bir araya getirmek yer alõyor. Kültür merkezinde seminer, konferans, kitap okumalarõ, dil kurslarõ ve çeşitli eğitim kurslarõ düzenlenmesi planlanõyor. Kültür Servisi - Yõldõz Teknik Üniversitesi’nde 19 - 21 Şubat tarihleri arasõnda “Mekân Okuma ve Tasarõm Atölyesi, Fener-Balat” etkinliği düzenlenecek. Atölye, mimarlõk ve planlama öğrencilerinin mekâna bakõşõnda, mekânõ okuyuşunda ve algõlayõşõndaki farklõlõklarõ ve benzerlikleri Fener - Balat özelinde ortaya çõkarmayõ amaçlõyor. Atölyeyi Araş. Gör. Emine Köseoğlu, Doç. Dr. Deniz Erinsel Önder, Araş. Gör. Selin Yõldõz, Zeynep Sinem Konca düzenliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle