19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 2010 PERŞEMBE EKONOMİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] 13 Elektrik dağıtımı özelleştirmelerinde sona gelindi, şimdi gözler rekor yatırım bedelinin faturalara ne kadar yansıtılacağında İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Sıra hesabı ödemeye geldi Rekor fiyatla yapılan özelleştirmelerden sonra gözler yeni döneme ait tarife yönetmeliğini karara bağlamayan EPDK’ye çevrildi. EMO’nun açıklamasına göre, denetimden yoksun olan piyasada şirketler özelleştirmelere ödedikleri bedeli elektrik fiyatlarına yansıtabilecek. Ekonomi Servisi Son yapılan üç ihaleyle birlikte elektrik dağıtımında kamu dönemi kapanırken elektrik dağıtım bölgelerinden devletin kasasına 15.9 milyar dolarlık devasa bir kaynak girmiş oldu. 2011’e kadar elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirmelerini bitirme kararı alan ÖİB bu hedefini gerçekleştirdi. Aynı süreçte gerekli mevzuatları belirlemesi gereken Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ise bu hızla hareket etmedi. EPDK özelleştirmenin ardından şirketlerin kimler tarafından, nasıl denetleneceği ve tarifelerin nasıl oluşturulacağına dair üç önemli kararı hâlâ alamazken, 20112015 yılları arasındaki talep tahminini de açıklamadı. Elektrik talebinin bilinmemesi kayıp kaçak oranlarının belirlenmesini zorlaştıracak. Ortada denetleyecek bir mekanizma da olmayınca şirketler özelleştirmelere ödedikleri bedeli elektrik fiyatlarına yansıtabilecek.Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, rekor fiyatlarla özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirmeye ödedikleri bedeli zam olarak sanayiciye ve vatandaşlara yansıtacaklarını söyledi. Göltaş, “Bundan sonra tekelci bir anlayışla elektrik sanayiciye ve vatandaşa satılacak. Bunu denetleyebilecek mekanizma da yok” dedi. Balık Baştan Kokar 12 Eylül askeri darbesinin iç burkan, unutulmaması gereken fotoğraf karesi kuşkusuz 4 konsey üyesinin karşısında kader senfonisi eşliğinde eğilmiş yüksek yargıçlardır. Daha önce de sözünü etmiştim, yolda olduğum için ilk haberlerde veriliş görüntüsünü atlamış, bir kez daha saygı ile anarak Prof. Öztekin Tosun’un telefonu ile öğrenmiştim. Hoca sahneye isyan etmiş dertleşirken, “Çok da karamsar olmak istemiyorum. Halkımız gerçek anlamda demokrasinin bilincine varamamış olsa da, tadına varmıştır diye ummak istiyorum. Ne de olsa oyunu vermiş, köyüne suyu almıştır...” diyordu. Elbette başta ABD, emperyal destekli askeri darbelerin ülkemizde daha gelirken gideceklerini ilan etmelerinin, yoksul dünyada yaşanan askeri darbelerden farklı biçimini açıklayan bir saptamaydı bu. Dünya dengelerinde köprülerin altından çok sular aktı. Emperyal çıkarların ayakta tutulabilmesi koşulları ile askeri darbelerin maliyetleri arasında bir çelişki ortaya çıkınca, yeni dünya sömürü düzeni çarklarında, “askeri darbeler out, sivil darbeler in” oldu.. Ülkelerin sömürülmesini kolaylaştırıcı istenen yönetim biçimleri, siyasi iradelerin dayatılabilmesinde, en çok bireyin özgürleşmesi, demokrasi adına pazarlanan ırkçı ve dinci ayrımcılıklarla, sivil siyasetler, iktidarlar kullanılır oldu. Zorunlu haller için, ABD’nin 11 Eylü’lü gerekçe göstererek Irak’ı, Afganistan’ı fiili, çok kanlı işgalleri, emperyal ittifak içinde doğrudan askeri güçle müdahale, evrensel hukuk, insan hakları, savaş hukukunun bile ayaklar altına alındığı savaşlar bir yana.. Balkanlar’ın sonu gelmemiş parçalanmasında seyirci ayaklarında parasal destekli ırklar ve dinler ekseninde halkları birbirine kırdırma yöntemleri çok geçerli. Hem doğrudan suçlu, sorumlu olunmuyor hem de birlikte yaşayan halkların birbirini kırmasının tarafı olmadan, kurtarıcı rol bile üstlenilebiliyor. Turuncu karanfil darbesi, Ukrayna örneğinde sonunda amaca tam ulaşılamasa da, bedeli Şili askeri darbesi kadar ağır olmuyor... Uzatmadan bugüne, kendi sıcak gündemimize dönelim; WikiLeaks’in Türkiye’ye dönük, elbet ABD görevlileri ekseninden somut bilgi aktarımları, taraflı yorumları belgelerinin bütününden ortaya çıkan sonuca, olabildiğince serinkanlı baktığımızda ne görüyoruz? Irak işgalinde istenen desteğe “hayır” demiş Ecevit hükümetinin zaten krizle sallanan koalisyon hükümetinin düşürülmesi ile atbaşı, Refah’ın içinde gökten zembille inmişçesine kurdurulan AKP’nin uçarak iktidara yükselişinde belirleyici medya desteği yanında, Irak işgaline “evet” denilmesi değil mi? Türkiye için batağa saplanmamakta can simidi Erdoğan hükümetinin resmen söz verdiği tezkerenin Meclis’ten geri dönmesi değil mi? Irak’ta askerimize çuval geçirilip, Erdoğan iktidarının, kendi danışmanının önerisi ile sifonunun çekilmemesinin anlamı, tam da söyleme uygun işe yaraması, kullanılabilir olması ise.. WikiLeaks bilgi ve yorumları tam da sonuç durumları ABD hariciyesi penceresinden özetlemiyor mu? Tabii ki dünyaya barış, demokrasi, insan hakları vaat eden ABDAB güç odaklarının ikiyüzlülüğünü ortaya koyan belgeler söz konusu. İnsan hakları, demokrasi, hukuk devleti standartlarını kendileri ile eşit görmedikleri ülkeler için umursamıyorlar bile. Türkiye’nin konumu, etkin rolü bağlantılı AKP iktidarının eksen kayması, siyasal İslamcı kimliği, dış politikada yeni Osmanlıcılık özlemleri ile ilgili sorgulamalar, daha doğrusu kendi Ortadoğu çıkarları adına kaygılar olsa da, sonuca bakıyorlar.. Sonuçta NATO şemsiyesinde, füze kalkanı projesinde İran’ı yakın plan denetime, tehdide alacak karara Türkiye’nin imzasının attırılması önemli. Erdoğan hükümeti iktidarı ile ilişkilerde sorgulamalar sürer, ilişkiler devam eder.. Bu arada referandum olayında yaşandığı üzere, AKP’nin kendisi, iktidarı için sorun gördüğü üst yargıyı ele geçirme operasyonunun asıl amaç olduğu görmezlikten gelinir, sonuç anlamı olmayan maddelerle süslenmiş metne “evet” oyu için, AB ülkeleri dahi demokrasi gerekçeli çağrılar yapabilirler. Kendi ülkelerinde söz konusu olamayacak yargı bağımsızlığının ayaklar altına alınmasını yok sayabilirler... İşte hafta sonunda gündemimize düşen, gerçekten trajik, demokrasilerde yeri olamayacak öğrencilere karşı polis şiddeti uygulamasına gelelim... Demokrasilerde bir başbakan böylesine ağır bir polis terörü uygulamasına değil destek olmak, yasal hesabını sormazsa hemen gider.. Demokratik hukuk düzenlerinde bizim YÖK’e benzer bir kurum yoktur. Suçüstünün, şiddetin bu boyutunda, böylesine suskun toplum, hele de yandaşlığı büyük çıkarlar eksenli olsa da onaylayan medya örneği görülemez.. Başbakan Erdoğan’ın yaptığı suçüstünün ortaya çıkması sonrasının benzeri bir çıkış ise akıldan geçirilemez... YÖK, üniversite rektörlerinin Başbakan karşısında hizaya dizildikleri, protesto eden öğrencilerin polisten gördükleri şiddetin sahneleri, Türkiye’de sivil diktatörlüğün unutulmayacak fotoğraf karesi olacaktır. FT: TÜKETİCİ YÜKSEK FİYATLARA BOYUN EĞECEK Türkiye’deki elektrik dağıtım şebekeleri ihaleleri, dünyada yankı buldu. İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times, son dönemdeki şebeke satışlarından devletin kasasına 16 milyar doların gireceğine dikkat çekerken Wall Street Journal ise, Türkiye’nin bu yöndeki politikasının, Avrupa’daki birçok hükümetin özelleştirme stratejileriyle tezat oluşturduğu görüşüne yer verdi. Her iki gazete, son ihalelere yabancıların pek ilgi göstermediğini vurguladı. Bu arada, analistlerin istenen fiyatların yüksek olduğu, altyapıyı güncelleştirmek için önemli bir yatırım gerekeceği, tüketicilerin daha yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalabileceği görüşleri de aktarıldı. Financial Times, “Milyarder İstanbul Şebekesinin Kontrolünü Ele Alıyor” başlıklı haberinde ‘Türk iş dünyasının en güçlü şahsiyetlerinden biri’ olarak nitelediği Mehmet Emin Karamehmet’in, İstanbul Anadolu Yakası şebekesinin kontrolünü 1.8 milyar dolarlık teklifiyle sağladığını kaydetti. İngiliz gazete, birçok Türk grubunun talebinin yılda yüzde 6 büyümesi beklenen bir sektörde konuşlanmak için çabaladığına da dikkat çekti. ABD’nin borsa ve iş dünyasının gazetesi Wall Street Journal tarafından “Türkiye, Elektrik Şebekeleri Satışında 5 Milyar Doları Elde Ediyor” başlığı ile yayımlanan haberde ise Ankara’nın son dört ayda devlet şebekelerinin yüzde 50’sini 11 milyar dolara satmış olduğuna vurgu yapıldı. Haberde “Bu, 2005’te ülkenin tek rafineri şirketi olan TÜPRAŞ’ı da satan iktidardaki AKP hükümetinin stratejisine uygun. Ancak verimi iyileştirmek ve göreli olarak sağlıklı olan kamu finansmanı güçlendirmek amacıyla devlet varlıklarını satma girişimleri birçok Avrupa ülkesinin özelleştirme stratejileriyle tezat oluşturuyor” denildi. EMO dava açacak Elektriğin tek bir altyapı ile taşındığını ve abonelerin başka bir tercih şansı olmadığı için elektrik dağıtımının doğasında bir tekelci anlayış olduğunu ifade eden Göltaş, son ihalelere de dava açacaklarını belirtti. “Başbakan Erdoğan elektriğin özelleştirilmesini isteyen sanayicilere ‘Gelin bunu seçimden sonraya bırakalım sonra çok ağlarsınız’ diyerek yaşanacakları açıkladı” diyen Göltaş, enerji özelleştirmeleriyle Türkiye’nin karanlık bir tablo ile baş başa bırakıldığını vurguladı. Cep telefonu ile alışveriş başlıyor 12 milyon dolarlık yatırımla geliştirilen BonusluAvea ile yıl sonuna kadar 100 bin aboneye ulaşılması hedefleniyor. Dünyada ilk kez Türkiye’de uygulanacak projede hedef kitle genç nüfus ABD’li Cummins’ten İzmir’e 70 milyon dolar ABD merkezli dizel motor üreticisi Cummins, İzmir’de 70 milyon dolar tutarında sıfırdan yatırım yapma ve üretim kararı aldı. 2012’de faaliyete geçecek olan fabrikada en az 800 kişi istihdam edilecek. Ekonomi Servisi Yıllık cirosu 11 milyar doların üzerinde olan ABD merkezli dizel motor üreticisi Cummins, İzmir’de yapacağı 70 milyon dolarlık fabrika yatırımıyla motorlu taşıtlar için filtre ve jeneratör üretecek. 800 kişinin istihdam edileceği üretim merkezi ihracat odaklı çalışacak. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı öncülüğünde Türkiye’ye gelen Cummins’in başkan yardımcısı ve üretim direktörü Ignacio Garcia düzenlenen basın toplantısında Türkiye’nin coğrafi ve stratejik konumu itibarıyla birçok ülkeye ulaşmalarındaki bir merkez görevi göreceğini belirtti. Garcia, “Fabrikamız 2012’de faaliyete geçecek. Türkiye’de büyümemiz, Cummins’in büyüyen Avrupa pazarındaki ürün ve hizmet ihtiyaçlarına cevap vermesine olanak sağlayacak. Türkiye, yetenekli iş gücünün yanı sıra güçlü bir tedarik üssüne de sahip olan dinamik bir coğrafi bölge” dedi. Ekonomi Servisi Garanti Bankası ve Avea işbirliği ile geliştirilen proje ile cep telefonu ile temassız alışveriş dönemi dünyada ilk kez Türkiye’de başladı. Dünya lansmanı Paris’te Uluslararası Kart Teknolojileri ve Uygulamaları Fuarı Cartes 2010’da yapılan teknoloji ile artık cüzdan ve banka kartı taşımadan sadece cep telefonuyla alışveriş yapılabilecek. Yaklaşık 12 milyon dolarlık yatırımla geliştirilen BonusluAvea ile Yakın Alan İletişimi (NFC) uyumlu olmayan cep telefonları da temassız ödeme özelliği kazandı. Pilot uygulaması geçen mayıs ayında AveaGaranti Bankası işbirliğinde ve MasterCard ile Gemalto’nun desteğiyle başlatılan BonusluAvea’nın tanıtımı ile ilgili düzenlenen sohbet toplantısında konuşan Garanti Ödeme Sistemleri Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Sezgin, “Ödeme sistemleri, genç nüfus ve akıllı cihazları bir araya getirerek tüketicilerin en kolay şekilde bankacılık ve alışveriş işlemleri yapabileceği ve birbirlerine para yollayacakları ortamı sağlamaya çalışıyoruz” diyerek bunu sim karta bir anten iliştirerek yapma nedenlerini, dünyada cep telefonu AveaGaranti Bankası işbirliğinde ve MasterCard ile Gemalto’nun desteğiyle başlatılan BonusluAvea’nın tanıtımı Paris’te yapıldı. üreticilerinin NFC yetenekli telefonları üretmekten kaçınmaları olarak açıkladı. Sezgin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer bu teknolojiyi zorlarsak, Blackberry, iPhone, Nokia’lar da en geç 12 sene sonra NFC yetenekli telefonlar üreteceklerdir. Amacımız Türkiye’de bankacılıkla çok alakası olmayan genç nüfusun da rahatlıkla bankacılık yapar hale gelmesi. Bunun için de sürekli ellerinden bırakmadıkları cep telefonlarını ana araç olarak kullanmaya başlamaları.” Diğer bankalar ve operatörlere de açılabilecek bir yazılım altyapısı geliştirildiğinin altını çizen Sezgin, 2011 yıl sonuna kadar 100 bin aboneye ulaşma yı hedeflediklerini söyledi. Avea Üst Yöneticisi (CEO) Erkan Akdemir ise ilk aşamada 10 bin NFC sim kartın şu anda bayilerde bulunduğunu belirterek “Dünyada ilk gerçekleştirdiğimiz ve tasarımında büyük katkıda bulunduğumuz bir ürün olması açısından bizim için sevindirici ve anlamlı bir ürün” dedi. Nasıl kullanılacak? BonusluAvea’yı kullanmak için yetkili Avea bayilerinden 20 lira karşılığında sim kartı NFC sim kart ile değiştirmek gerekiyor. Piyasadaki telefonların yüzde 90’ı teknolojiye uyumlu. Sanayi üretimi yüzde 9.8 arttı Ekonomi Servisi Sanayi üretimi 2010 yılı Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9.8 yükselirken bir önceki aya göre yüzde 13.4 artış gösterdi. Ekim ayında 128.9’e yükselen sanayi üretim endeksi, son 6 yılın zirvesine ulaşmış oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan üretim endekslerinde ayrıca ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre; madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 11.4 gerilerken imalat sanayisi sektörü endeksinde yüzde 11.3; elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinde yüzde 7.6 artış yaşandı. Takvim etkisinden arındırılmış endeks 2010 yılı Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12.8, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksiyse bir önceki aya göre yüzde 3.1 artış gösterdi. Söz konusu iki endeks de son 6 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Özince: Tabii ki balon riski var Sermaye hareketi hızlanınca memnuniyet ile endişenin bir arada yaşandığını belirten Ersin Özince, Türkiye’nin ekonomisi ve finansal sektörünün küçük olduğunu, hareketleri yönetmekte zorlanabilecek ülkeler arasında bulunduğunu kaydetti. IMF TÜRKİYE TEMSİLCİSİ LEWIS: RİSK GÖRMÜYORUZ IMF Türkiye Temsilcisi Mark White Lewis ise aynı zirvede yaptığı konuşmada, Türkiye’nin önceki dönemlerine göre çok daha dayanıklı olduğunu bildirdi. Lewis, Türkiye ekonomisine değinirken kamu sektörü borcunun düştüğünü, daha güçlü bir finans sektörü olduğunu gördüklerini, aktifler kalitesinin hareketlerinin yönetilmesinde ve finansal istikrarın korunmasında ciddi zorluklar içindeler. Biz de onlardan bir tanesiyiz” dedi. yükseldiğini ve TL’ye güvenin arttığını, ticaretin çeşitlendirildiğini ve düşük reel faiz oranları olduğunu anlattı. “Bunlar olumlu sonuçlar. Aktiflerde de bir balonlama görmüş değiliz” diyen Lewis, geliri hızla yükselen Türkiye’nin dünya ekonomisinden ayrı düşünülemeyeceğini, ancak oldukça dayanıklı hale geldiğini belirtti. duğunu bildiren Özince, bunun yaklaşık 13 milyar dolarının banka mevduatı olduğunu söyledi. Özince, faizin dışarıdan çok daha iyi olduğunu, kısa vadede yüzde 10’lar civarında bulunduğuna işaret ederek, şöyle devam etti: “13 milyar doları da portföy yatırımları. Bunlar da genellikle kısa vadeli... Yani 35 milyar dolar civarındaki sermaye girişinin ancak 5 milyar dolar kadarı kalıcı yabancı sermaye yatırımlardan ibaret ki maalesef biz şu anda bu kaynağı adeta mecburcu gibi kullanmak durumundayız.” [email protected] Emekliler 11 Aralık’ta miting düzenliyor MUSTAFA ÇAKIR Ekonomi Servisi Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Ersin Özince, “Sermaye hareketi hızlanınca gayri ihtiyari memnun oluyoruz, ama bir yandan da endişeleniyoruz. Acaba bunlardan dolayı bir balon etkisi olur mu? Olabilir tabii. Çünkü ekonomileri ve finansal sektörleri küçük olan ülkeler sermaye Piyasalar sığ, politikalar sınırlı Active Academy’in düzenlediği 8. Uluslararası Finans Zirvesi’nin açılışında konuşan Özince, “Ekonomimiz ve mali sektörümüzün oranlanması daha gelişmekte olan ülkeler ortalamasına gelmediğimizi gösteriyor” şeklinde konuştu. Piyasaların sığ ve burada uygulayabilecekleri politikaların da kısıtlı olduğunu, hatta bazen bunların çelişkiler yarattığını belirten Özince, “Biz tam böyle büyümeye başlıyoruz. Kendi kaynağımız da olmadığı için derhal ‘aman fren yapalım, sonra başka yerden gelen değirmenin suyu kesilirse sıkıntı çekeriz’ diye...” görüşünü dile getirdi. Sermaye girişi OcakEylül döneminde Türkiye’ye sermaye girişinin 2.5 kat artışla 35 milyar dolar ol ANKARA Emekliler, “insanca yaşayacak maaş, milli gelirden pay, ücretsiz sağlık hakkı, intibak yasası” gibi isteklerle 11 Aralık’ta Ankara’da yürüyüş ve miting gerçekleştirecek. DİSK EmekliSen tarafından gerçekleştirilecek olan miting öncesi 12.00’de Kurtuluş Parkı’nda toplanılacak. 12.30’da Kızılay’a doğru yürüyüşe başlanacak, 13.30’da da Sakarya Caddesi’nde miting gerçekleştirilecek. DİSK EmekliSen, AKP’nin her fırsatta Türkiye’nin AB’ye üye olması için çalıştığını söylediğini, Avrupa ülkelerinin tamamında emeklilere tanınmış olan sendikalaşma hakkının Türkiye’de engellendiğini belirtti. EmekliSen, eylemin gerekçelerini de şöyle sıraladı:  Türkiye’de emeklilere insanca yaşanacak bir maaş verilmiyor.  İntibak yasası çıkarılmıyor. Milli gelir artışından emeklilere pay verilmiyor.  Sağlık günden güne özelleştiriliyor. Hastanelerde muayene ücreti, katılım/katkı payı, ek ödeme, ilaç parası adı altında cebimizden para alıyorlar. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle