19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB Edirne PB Kocaeli S Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli B Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara S 17 12 14 18 17 16 18 15 16 17 18 18 14 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S B B B PB PB PB PB S S S 12 14 15 22 24 22 18 20 16 17 10 7 8 Oslo K Helsinki K Stockholm K Londra K AmsterdamY Brüksel K Paris K Bonn K Münih K Berlin K Budapeşte Y Madrid Y Viyana Y 7 6 3 1 4 3 2 1 3 3 11 13 9 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y PB Y PB Y K PB PB Y PB Y PB PB 16 14 17 18 9 3 16 14 8 11 15 22 18 Ülkemizin geneli parçalı ve az bulutlu geçecek. Marmara ile ülkemizin iç ve doğu kesimlerde yer yer sis hadisesi görülecek. Denizlerimizde fırtına beklenmiyor. Karadeniz; Batı Karadenizde doğu ve güneydoğu batısı güneybatıdan 24 akşam batısı 35, Doğu Karadeniz’de doğu ve kuzeydoğu batısı güneydoğudan 24 kuvvetinde, Marmara; Güney ve güneydoğubatıdan 24 kuvvetinde olacak. CUMHURİYET 8 ARALIK 2010 ÇARŞAMBA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Aralık GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK Türkiye gerçekten ABD’nin müttefiki olmayı sürdürüyor mu sorusunun son aylarda sık sık gündeme geldiği ABD’de, yüzündeki ne kadar samimi olduğu kuşkulu bir gülümseme hiç eksik olmayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tartışılıyor. İhtirası mantığının önünde giden siyaset adamlarına örnek bir Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu. Gerçek takıntısı: Yeni Osmanlı olmak! Washington Post gibi Beyaz Saray’a yakınlığı bilinen bir gazete, Davutoğlu’nu analiz eden yazısında; örneğin habbeyi kubbe yaparak Mavi Marmara baskınını Türkiye’nin 11 Eylül’ü diye tanımlayan Dışişleri Bakanı’ndan WikiLeaks belgelerinin “son derece tehlikeli, neo Osmanlı İslamcı fantezilerde kaybolmuş” diye söz ettiğini yineliyor… …ve Davutoğlu’nun belgedeki “fantezilerini” doğrulayan ifadelerine yer veriyor. Türkiye’de Davutoğlu’nun her çağdaş gelişmeyi geri adım atarak izleyen fesli şalvarlı Osmanlı’ya dönüşmeyi destekleyecek kıt zekâlılar olabilir. Lakin: “Batı’nın uygarlık düzeyine erişmeyi hedef yaptığını” iddia eden bir hükümetin Dışişleri Bakanı Davutoğlu: “Eski sömürgeleriyle bir milletler topluluğu halindeki İngiltere gibi Türkiye’nin de eski Osmanlı topraklarında, Balkanlar’da, Ortadoğu’da ve Orta Asya’da bir milletler topluluğunun üstelik neden ‘lideri’ olmasın” diye kafasında yaşattığı düşsel gerçeği yakın geleceğin gözde gelişmesi gibi açığa vurması sindirilebilir mi? Davutoğlu “idealini” gerçekleştirmek için önemli öğeyi, nedense Osmanlı’nın İslam dünyasını birleştirdiği iddia edilen hilafeti de getirmeyi unutmuş görünüyor. Kimi Arap ülkelerinde, özellikle Filistin sokaklarında… Başbakan’ı öven one minute çığlıkları Davutoğlu’na düşünü gerçekleştireceği umudunu veriyorsa… …İslama bağlı Arapların sömürgeci Osmanlı’ya karşı, üstelik başta İngiltere, Hıristiyan devletlerle işbirliği yaparak Türk askerini arkadan vurduklarını ve… …Türklere karşı derin nefreti asla yenemediklerini bir kez daha anımsamalı. Ortadoğu Arapları Osmanlı adı altında ve üstüne üstlük Türkiye’ nin liderliğinde bir topluluğa üye devleti olmayı neden istesin? Sovyetler dağılıp bağımsızlığa kavuştuktan sonra “ağabey rolü” oynamaya kalkışan Türkiye’ye tepki gösteren Orta Asya Türki Cumhuriyetleri de, böylesi topluluğa üye olmaya neden heveslensin? Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “fantezilerini” muhalefet nedense gündemine almıyor. RTE’ye; Davutoğlu’nun zamanı gelince Yeni Osmanlı açılımı yapmasına aralarında karar mı verdiler diye sorasım geliyor. Davutoğlu yalnız Amerika’da eleştirilmiyor. Geçenlerde Davutoğlu’nu AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında üye Ayşe Böhürler’in fena halde eleştirdiğini geçenlerde Milliyet’te yer alan haberde okuduk. Böhürler, Dışişleri Bakanı’nı yayımladığı “Stratejik Derinlik, Türkiye’nin Uluslararası Konumu” adlı kitabında saptadığı görüşleri dış politikaya uyarlamakla, uygulamakla ve “kendisini öne çıkarmaya çalışmakla” suçladı. Bakan, tabii kitaba göre dış politika izlemediğini söyledi. Ama, kitabın arka kapağındaki şu sözlerin Yeni Osmanlı açıklamalarıyla genelde örtüştüğüne ne demeli? Kitabın arka kapağındaki; “Stratejik açıdan mihver bir ülke olan Türkiye, sorumluluklarının gereğini yerine getirmesi durumunda, yeni dengelerin oluşacağı daha istikrarlı uluslararası konjonktüre daha uygun şartlarda giren merkezi bir ülke konumu kazanacaktır” diyen satırlar, üstü kapalı biçimde Osmanlı Devletleri Topluluğu’na uzanan söylemlerini açıklıyor diye yorumlanabilir... Ortadoğu’da Arap ülkelerinin liderliğine soyunan RTE de; düne kadar Davutoğlu’nu yalanlamadı. MKYK’de aynı kabın içinde olduklarını kanıtlarcasına Davutoğlu’nu savundu. Başbakan; Arabın, İran’ın Batıya dönük hoparlörü görevi üstlenen dış politikamızda eksen kaymasını yok diyor. İşitin de inanmayın der gibi. Sanatçıların önünde... Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer önceki gece çağdaş Türkiye’nin yetiştirdiği ender değerlerden biri olan Muammer Sun’u ayakta alkışladı. Kendisiyle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu’nu dolduran yüzlerce sanatsever de 78 yaşındaki ünlü bestecimize saygılarını aynı şekilde gösterdi. Başkent kültür ve sanat hayatının en büyük destekçilerinden SevdaCenap And Müzik Vakfı, 1989’dan bu yana aralıksız her yıl sanat camiamızdan bir isme Vakıf Onur Ödülü veriyor. İlk kez müzikolog Cevad Memduh Altar’a verilen Altın Madalya’yı alan isimler arasında Ahmed Adnan Saygun, Leyla Gencer, Cemal Reşit Rey, Hikmet Şimşek gibi artık aramızda bulunmayan efsane isimlerin yanı sıra, Suna Kan, İdil Biret ve Gülsin Onay gibi hâlâ dünya çapında üne sahip sanatçılarımız ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası da bulunuyor. Vakıf Onur Ödülü bu yıl ‘ulusal müzik geleneklerimizi temel alan eserleri, eğitim ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Cumhurbaşkanı Kimin Önünde Ayağa Kalkar? müziğimizin gelişmesine katkıları, yetiştirdiği öğrenciler ve kurulmasına katkıda bulunduğu müzik kurumları’ nedeniyle Muammer Sun’a verildi. Besteci, madalyasını Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile Vakıf Başkanı Mehmet Başman’ın ellerinden, alkışlar arasında aldı. Senfoni Orkestrası tarafından seslendirilen kendi bestesi ‘İzmir Rapsodisi’, içinde yer alan Harmandalı, Zeybek, Gakgili gibi Anadolu ezgileri nedeniyle hepimize çok tanıdık geldi. Orkestra ve koro uyarlamaları Sun tarafından yapılan Hoş Gelişler Ola, İzmir’in Dağlarında, Karadeniz (Denizcilerin Şarkısı), Ziraat (Köy Enstitüleri) Marşı gibi eserler de hepimizi çocukluk yıllarımıza götürdü. Anadolu ezgisinin gücü Sun’un sadece sanat camiasının ötesine ulaşarak, Türk halkı tarafından da bilinir olmasında Anadolu ezgilerini, çoksesli müziğe uyarlamadaki üstün başarısı yatar. Sırrı, Cumhuriyet Türkiyesi’nin kültür ürünlerini halkın günlük yaşamına katabilmesindedir. Nitekim ödül gecesinde de Gürer Aykal yönetimindeki Bilkent Vakfedilmiş hayatlar Sun, törende yaptığı sade konuşmasında, “müziğe vakfedilmiş bir hayat” diye niteledi yaşamını. Cumhuriyet’in kurucularından devraldığı ve yaşamında şiar edindiği temel ilkesini ise şöyle paylaştı bizlerle: “Hocamız Adnan Saygun derdi ki ‘Ben sadece çalıştım, başka bir şey yapmadım.’ Onu dinledim. Ben de sadece çalıştım. Kendini işine veren insan dünyayı ve dünya nimetlerini bazen unutuyor. Ne para, ne pul hiçbir şey aklına gelmiyor. Sadece işini iyi yapmaya çalışıyor. Türkiye’nin de en çok buna ihtiyacı var. Düşünün: Bugün 70 milyonluk Türkiye’de maalesef sadece 70 besteci var. Bu sayının 200, 300 hatta 500’lere ulaşması lazım. Ümidimi yitirmek istemiyorum.” O neslin, Cumhuriyetine ve Türk halkına sevgisini, vefa duygusunu ise şu sözlerle anlattı: “Cumhuriyet dönemi Türkiyesi’nin eserlerini seslendirmek bu millete borcumuz, birinci görevimizdi...” Ne dersiniz? Sayın Sezer, 78 yaşındaki Cumhuriyet çınarının önünde boşuna mı kalkmış ayağa? DEVRİMCİ KARARGÂH DAVASI ‘Avcı devrimci olamaz’ İstanbul Haber Servisi Devrimci Karargâh örgütü davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan tutuklu sanık Cemal Bozkurt, Devrimci Karargâh örgütüne yardım ettiği gerekçesiyle tutuklanan Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın devrimci olamayacağını söyleyerek “Avcı’nın tasfiyesi devletin yeniden yapılanması ile ilgilidir. Fethullah Gülen ve AKP çevresi Hanefi Avcı ile ters düşmüş ve onu paçavra gibi bir yere atmışlardır” dedi. Gazeteci Aylin Duruoğlu ve sendikacı Murat Akıncılar’ın da yargılandığı Devrimci Karargâh davasının üçüncü oturumu dün İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Tutuklu sanıklardan Cemal Bozkurt, Hanefi Avcı’nın 1990’da gerçekleşen faili meçhullerin organizatörü olduğunu öne sürerek profesyonel işkenceci olduğunu iddia etti. Devletin Devrimci Karargâh örgütü ile ilgili belirsizlik ve dezenformasyon yaratmaya çalıştığını iddia eden Cemal Bozkurt, “Avcı’nın devrimcilerin içinde yer alması mümkün değil. Devrimciler, Avcı’dan sadece hesap sorar. Yalan yanlış bilgilerle davanın gidişatı karıştırılmak isteniyor” dedi. Tutuklu sanık Ulaş Erdoğan da emniyette uykusuz ve avukatı olmadan ifade verdiğini, polislerin sevdikleri üzerinden kendisini tehdit ettiğini söyledi. Tutuklu sanıklardan Fatih Aydın, örgütün lideri olduğu iddia edilen ve Bostancı’daki çatışmada ölü olarak ele geçirilen Orhan Yılmazkaya’yı saygıyla andığını, KCK davası sanıklarını da selamladığını söyledi. Yine tutuklu sanıklardan Özgür Dinçer ise savunmasında yer yer Kurandan surelere yer vererek, İslamı savunanları saygıyla selamladığını söyledi. Deniz ticaretiyle uğraştığını söyleyen tutuklu sanık Necdet Öztürk ise Bostancı’da ölen Orhan Yılmazkaya’yı misafir ettiği için yargılandığını söyledi. Sanıkların tahliye talebini reddeden mahkeme heyeti duruşmayı erteledi. [email protected] Hakkında ‘türban kararı’ verilen öğretmen, Danıştay cinayeti zanlısıyla görüşmek istemiş Arslan’a ‘türban selamı’ HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen tutuklu sanık Alparslan Arslan’ın avukatı Ahmet Doğan, “Hakkında türbanla ilgili karar verilen bayan öğretmen, arayarak Arslan ile görüşmek istediğini söyledi. Övücü sözler söyledi. Alparslan Arslan ile görüşemeyeceğini anlayınca selam söylememi istedi” şeklinde iddialarda bulundu. Doğan, milliyetçi düşünceye sahip arkadaş çevresinden tanıştığı Arslan’la aynı yıl mezun olduğunu anlattı. Alparslan Arslan’ın evinde Teoman Ekşioğlu ve Orhan Kadı ile birlikte kaldıklarını anlatan Doğan, 2003 yılında mezun olarak Adana’ya gittiğini ve 2006’ya kadar Arslan ile sık görüşmediğini söyledi. Arslan’ın 17 Mayıs 2006 tarihindeki Danıştay saldırısından sonra savcılığa verdiği ek ifadesindeki “Bombaları Süleyman Esen’den aldım” iddiasıyla ilgili Alparslan Arslan’ın avukatı Ahmet Doğan, hakkında türbanla ilgili karar verilen öğretmenin kendisini arayarak Arslan’la görüşmek istediğini söyledi. Doğan, öğretmenin Arslan’la görüşemeyeceğini anlayınca övgü dolu sözler söyleyip selam gönderilmesini istediğini iddia etti. soruya Doğan “Arslan, bombaları Süleyman Esen’in verdiğini, ek ifade vermek istediğini bana söyledi. Ek ifadesi sırasında yanında bulundum” karşılığını verdi. Doğan, radikal dinci örgüt davalarından tanınan Abdurrahman Sarıoğlu’nun Arslan’ın avukatlığını üstlenmesiyle Arslan’ın kendisini azlettiğini anlattı. Doğan’a “Osman Yıldırım’ın size ‘Alparslan ağalarına, efendilerine söylesin, suikastı benim üzerine yıkmasınlar, sonra karışmam’ diye talimat verdiği söyleniyor, doğru mu” diye soruldu. Doğan şu yanıtı verdi: “Osman Yıldırım ile Cumhuriyet’e atılan bombaların ilgisi olduğunu kabul etmesi, Danıştay olayıyla hiçbir ilgisini olmadığı savunma şekli üzerinde konuştum. Bunun dışında bir konuşma hatırlamıyorum.” Arslan’ın içki ve uyuşturucu madde kullanmadığını söyleyen Doğan, “Böyle bir eylem yapmasını beklemezdik” dedi. ‘Yalnız görüşmediler’ Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Osman Yıldırım’ın çapraz sorgusunda “Avukat Ahmet Doğan ile gelen Avukat Teoman Ekşioğlu bana Muzaffer Tekin’in selamını getirdi. Tekin’in ‘vatanseverliği işlemesin, dini içerikli savunma yapsın’ şeklinde mesajını iletti” şeklindeki iddilarını sordu. Ahmet Doğan, “Teoman Ekşioğlu o dönemde stajyerdi, tek başına cezaevine görüşmeye giremezdi. Yıldırım yazılı savunmasını hazırlamıştı. Ekşioğlu o yazıyı inceliyordu, yalnız görüşmediler” dedi. Tutuklu sanık Osman Yıldırım da söz alarak Arslan’ın ek ifadesini vermesinden sonra Avukat Doğan ile görüşmek istediğini ve “Üzerime bu suikastı yıkmasınlar” şeklindeki mesajı gönderdiğini anlattı. Yıldırım, “Talimat üzerine iddianame hazırlandı. Suçu 90 yaşındaki zavallı bir adama yıkıp beni de üye yaptılar” dedi. Alparslan Arslan kahkahalar atarak “Muzaffer Tekin’i, Veli Küçük’ü gördüm ama cezaevinde” diye konuştu. MARMARA ÇEVRE PLATFORMU Başçavuş Gönen dinlendi Arslan’ın, Cumhuriyet’e atılan bombaları kendisine veren Süleyman Esen’in bombaları aldığını iddia ettiği eniştesi Başçavuş Tugay Gönen’in tanık olarak ifadesi dinlendi. 2008’den beri İstanbul’da 1. Ordu Komutanı’nın emir astsubayı olarak görev yaptığını belirten Gönen, 19942001 yıllarında Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yaptığını, 2005 yılında 1. Ordu Komutanlığı’na geldiğini söyledi. Başkan Köksal Şengün ve Savcı Nihat Taşkın, Gönen’e “Davada müdahil olan Cumhuriyet gazetesinin vekili avukat Bülent Utku, Danıştay’a saldırı dosyasının Ankara’daki duruşmalarında ‘Arslan, Ankara’daki davada Esen’e bu bombaları asker olan eniştesinin verdiğini söyledi ancak bunlar zapta geçmedi. Fakat ertesi gün bu iddia basında yer aldı’ diye beyanda bulundu” şeklinde açıklama yaptı. Gönen, Arslan’ın yalan söylediğini ifade ederek “Neye dayanarak bizi böyle bir şeyin içine çekmeye çalıştığını anlamıyorum. Kayınbiraderim Esen, etrafındaki insanlara zarar vermeyen birisidir” dedi. Arslan’ın isim vermeden “Esen’in eniştesi ile BBP’de görüştüğü” iddialarına ilişkin “Böyle bir şeyi neye dayanarak söylemiş, ben de merak ediyorum” diye açıklamada bulundu. Bu sırada Arslan da “Benim bu beyefendi ile görüşüp görüşmediğim konusunda net, kesin bir bilgim yok” dedi. ‘Ergene Nehri zehir saçıyor’ ERDAL ÖZCAN/ NERİMAN ÖZCAN Memura kötü haber ANKARA (ANKA) Danıştay 5. Dairesi, binlerce memuru yakından ilgilendiren bir karara imza attı. Daire, Devlet Memurları Kanunu’nun memurların eş yönünden tayin olmalarını düzenleyen maddesinin iptal istemini reddetti. Buna göre memurların tayin istemeleri durumunda, eşinin de memur olma şartı aranmaya devam edilecek. Daire kararında memurların eş durumundan atamalarını düzenleyen madde anayasaya aykırı görülmedi ve iptal istemi oybirliğiyle reddedildi. Türk ve Yunan komutanlar buluştu Yunanistan Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Fragkoulis Fragkos, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu’nu ziyaret etti. Orgeneral Ceylanoğlu, Korgeneral Fragkos’u, karargâha gelişinde törenle karşıladı. İki ülke milli marşlarının çalınmasının ardından, Korgeneral Fragkos tören kıtasını “Merhaba asker” diyerek selamladı. Daha sonra Orgeneral Ceylanoğlu, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Bekir Kalyoncu ve bazı karargâh subaylarını Korgeneral Fragkos’a tanıttı. Bu sırada askeri bando, “Zorba” adlı Yunan halk müziği ezgisini çaldı. Törenin ardından basına kapalı olarak baş başa ve heyetler arası görüşmeler yapıldı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ÇORLU “Trakya, toprağına ve geleceğine sahip çıkıyor!” etkinliği MARÇEP (Marmara Çevre Platformu) 38. Bölge Toplantısı kapsamında Çorlu Ticaret ve Sanayi Konferans Salonu’nda geçen hafta sonu gerçekleştirildi. Toplantıya konuşmacı olarak, Trakya Üniversitesi’nde iki dönem rektörlük yapan Prof. Dr. Osman İnci, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Aysu, İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Atalık, NKÜ (Namık Kemal Üniversitesi) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta ve TEMA Hukuk Danışmanı Av. Ömer Aykul katıldı. Trakya’da Ergene Nehri’nin ve kollarının zehir saçtığını söyleyen CHP milletvekili Enis Tütüncü, “Ergene Nehri ve kolları mutlaka temiz hale getirilmelidir. Çünkü gelecek için durum vahimdir” dedi. Prof. Dr. Emre Aysu da “Trakya’nın güzel toprakları ve doğal güzellikleri ranta kurban edilecek” uyarısında bulundu. İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Atalık ise “İstanbul nüfusunun büyük kısmı Batı ve Doğu’ya pas edilmek isteniyor. Bir zamanlar Trakya’da en iyi pancar, çeltik yetiştiriliyordu. Şimdi ne oldu?” diye sordu. Prof. Dr. Halim Orta ise şunları söyledi: “Yapılan hatalar zincirinden geri dönüleceğine hata üstüne hata yapılıyor. Köylülerin elinden meralar kayboluyor. Yeraltı suları yerine daha çok yerüstü suları baraj ve gölet suları kullanmalıyız. Trakya’da her köyün sınırlarında bir gölet mutlak olmalıdır.” Toplantıda son konuşmayı yapan TEMA Hukuk Danışmanı Aykul ise “Türkiye çapında yapılan yasadışı uygulamaları mercek altına alıp devamlı yargıya taşımaktayız. Şu anda anayasa ve mevcut yasalar çiğnenerek hiçbir sonuca varılamaz” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle