19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 ARALIK 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Mardin Mazıdağı YİBO’da yöneticiler çocukların boğazından kesip tasarruf yapmışlar 9 SÖZDEN YAZIYA SÜHEYL BATUM Öğrencileri bile bile aç bırakmışlar AYŞE SAYIN ANKARA Mardin Mazıdağı Yatılı Bölge İlköğretim Okulu’ndaki (YİBO) öğrencilerin “açlık” dramının altından, yönetici işgüzarlığı çıktı. Mazıdağ YİBO’daki okul yöneticilerinin öğrencilere yemek bedeli olarak ayrılan ödeneğin 379 bin lirasını öğrencileri “aç bırakma” pahasına “tasarruf ettikleri” belirlendi. Mardin Mazıdağı YİBO öğrencilerinin “açlık” feryadı kamuoyunda büyük yankı bulurken, olayın altından ikinci bir skandal ortaya çıktı. AKP’li Alt Komisyon Başkanı Mustafa Ataş, raporun basına yansımasının ardından, YİBO’lardan da sorumlu olan MEB İlköğretim Müdürü İbrahim Er’i telefonla arayarak, Mazıdağı YİBO’ya gönderilen iaşe ödeneği ve öğrencilerin “açlık nedeni” konusunda bilgi istediğini söyledi. Ataş, “Genel müdür, haberler gazetelerde çıkınca, Mazıdağı YİBO’dan yemek paralarıyla ilgili bir doküman istemiş. O dokümanda yemek bedeli olarak ayrılan paranın 379 bin lirasının harcanmayıp, bir sonraki yıla aktarıldığı bilgisini verdi” dedi. Öğrencilerin iaşe bedellerinin yetersizliğinden değil, yöneticilerin “işgüzarlığından” kaynaklandığının anlaşıldığını belirten Ataş, “Tabii bu hiç hoş değil, MEB’in aynı ödenekle, 539 YİBO’ya gönderdiği ücret karşılığında YİBO’ların bir kısmında açık büfe yemek verme lüksü varken Mazıdağı’nda böyle bir olayın yaşanması oradaki yöneticileri ilgilendiren bir eksikliktir” dedi. Okul yönetiminin bu “tasarrufu” karşısında, denilebilecek çok söz kalmadığını belirten Ataş, “Oradaki yöneticilerin amacına uygun kullanmaması, yaranmak için mi denir bilemiyorum. Öğrencilere kullanmak yerine bu devretmek nereye oturur bilemiyorum” diye konuştu. Alt komisyon raporunda, öğrenciler hem yemeklerin yetersiz olması nedeniyle “doymadıklarını, aç kaldıklarını, kaloriferlerin yanmaması nedeniyle donduklarını” ifade etmişlerdi. Yeni Yıl Yazısı Bu yazı 2010 yılının son yazısı olacak. 2010 bana göre, maalesef ne Türkiye, ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları açısından, çok parlak geçti. Neler yaşadık, neler! Kadına karşı şiddet inanılmaz boyutlara ulaştı. Kadınlara yönelik vahşi, korkunç saldırı olayları, inanılması güç bir artış göstererek bir yıl içinde 1000’li sayıları aştı. Yani yanlış anlamayın, sadece her tür şiddet eyleminden söz etmiyorum. Vahşi öldürme olaylarından söz ediyorum. Yine yanlış anlamayın, bunları tabii ki iktidar mensupları yapıyor da demiyorum. Sadece “öyle bir iklim, öyle bir şiddet ortamı, öyle bir hukuksuzluk ortamı yaratıldı ki bu ortam, bu iklim sonucunda, dünyanın hiçbir gerçek demokratik hukuk devletinde rastlanmayacak bu tür şiddet olayları çoğaldı” diyorum. Aynı şekilde yargıçlar, öğrenciler ve toplumsal kesimler üzerindeki baskı, kim ne derse desin, ne kadar reddederse reddetsin, inanılmaz boyutlara ulaştı. Çok önemli bir davada iki gün önce davanın yargıçları değiştirildi. Yeni atanan yargıçlar ve hatta diğer tüm yargıçlar üzerinde etkili olsun, korksunlar diye. İstanbul Üniversitesi’nin “içinde, girişinde, üniversitenin yakın çevresinde, bırakın herhangi bir araç, silah, patlayıcı madde var mı diye, herkesin üstünün, başının, çantalarının aranmasını, özel kâğıtlarının, özel eşyasının bile aranabilmesi yönünde bir karar çıkarıldı. Böyle bir kararın, hem iç hukuka, hem uluslararası hukuka açıkça aykırı olduğu bilinmesine karşın. Avrupa demokrasilerinin ortak yargı organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin onlarca aykırı kararına karşın. Korksunlar diye, biat etsinler, çıt bile çıkaramasınlar diye! Ama sevgili dostlar, tümü içinde en önemlisi ise bu yıl içinde, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de daha sonraları da yaşadığımız bir gerçeği, maalesef tekrardan yaşadık. Aynen yaşadık. Hem de tüm sonuçları ile. Neydi o gerçek? Bir ülke yöneticileri, en temel sorunlarının çözümünü, belli nedenlerle, bazen iyi niyetlerle, bazen doğru zannederek, bazen menfaat sağlamak için, bazen baskı nedeni ile bazen “deliğe süpürülmek korkusu” ile bazen güçsüzlükten, bazen başka nedenlerle (ama nedeni ne olursa olsun), tamamı ile başka ülkelerin kararlarına, tercihlerine, çıkarlarına bırakırsa, o çıkarlara göre yönetmeye kalkarsa, bunun sonuçları iyi olmuyor. Ne o ülke için, ne o ülkenin yurttaşları için, hatta ne de son tahlilde o kararları uygulayan yöneticiler için. Nitekim 2007 yılının bir 5 Kasım gecesi, ABD’de, Irak savaşının ekonomik ve siyasal sonuçlarını kesinleştirmek isteyen ABD yönetiminin ve Bush idaresinin, dar görüşlü, tamamen kendi çıkarları doğrultusunda, o çıkarlardan başka hiçbir şeyi dikkate almayarak kurguladıkları ve iktidara zorla kabul ettirdikleri “sözüm ona demokratik açılım” (gerçi adı sonra çok değişti, Kürt açılımı oldu, milli birlik açılımı oldu, kardeşlik projesi oldu), önce “Osmanlı’yı yeniden kuruyoruz” ya da “Osmanlı gibi emperyal bir devlet oluyoruz” ya da “Zap Suyu’nda zıplamak, Munzur’da çiçek toplamak” gibi laf salatalarına dönüştükten sonra, maalesef 2010 yılında, Türklerle, Kürtleri karşı karşıya getirebilecek bir noktaya dönüştü. 1984’ten bu yana ilk kez PKK’ye yönelen ve onunla sınırlı kalan bir kavga, toplumu ve halkları içine alabilecek bir duruma dönüştü. Bu projeye, amacı ve nedenini bilemem ama açıkça seyirci kalan, hatta destek veren bir iktidar, 2010 yılında, bu projenin sonuçlarına “suikast planı” ya da “teröre destek olunuyor” diyerek sözüm ona ellerini yıkamaya çalıştı. Dedim ya iş bilmeyen, bilmediğini de bilmeyen ve dediğim gibi “en temel sorunlarının çözümünü, tamamen, başka bir ülkenin isteklerine, çıkarlarına terk eden” bir iktidar, 2010 yılını korku ile baskı ile “hukuku zorlayan gözaltılar, görevden almalar, dayaklar, biber gazları ve sonunda inanılmaz geniş arama kararları” ile geçirmemize neden oldu. 2011 yılının “yeni bir Türkiye” getirmesini, demokratik, laik, çağdaş, özgürlükçü, hukukun üstünlüğüne dayalı bir Cumhuriyetin, kısaca Atatürk Cumhuriyeti’nin, tüm kurum ve kuralları ile yeniden kurulacağı bir Türkiye’nin kuruluş yılı olmasını diliyorum. Hepimiz için, tüm halkımız için ve tüm Cumhuriyet ailesi için. YİBO yöneticileri açığa alındı Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) yapılan açıklamada, konu ile ilgili soruşturma ve inceleme başlatıldığı ifade edilerek “Daha önce açığa alınan ancak mahkeme kararıyla dönen okul yöneticileri yaşanan olay üzerine tekrar açığa alınmıştır” dendi. Erzurum Özel Yetkili Savcılığı, İsmailağa cemaatinin silahlı olmadığını belirtip tüm sanıkların beraatını istedi Erzincan oyunu çöktü dığı iddianamede Şanal “... ‘İsmailağa cemaati’ olarak biliANKARA İki savcınen bu yapının eylem ve lığın İsmailağa cemaatiyöntemlerinde esas amacın nin “silahlı mı silahsız Türkiye Cumhuriyeti’nin mı olduğu” tartışmaanayasal düzenine karşı sıyla hükümet, polis, kalkışma olduğu...” deasker, MİT ve yarğerlendirmesini yaptı. gıyı karşı karşıya Bu dava, Cihagetiren cemaat ner’in yargılamadavasında, sını da yapan özel yetkili Eruzurum 2 savcının No’lu Özel “sürpriz” Yetkili Ağır mütalaası, Ceza Mahkurumlar kemesi’nde arasında iki başladı. Dayıldır süren vada, verilen süre so“kavgayı nunda Erzurum Özel boşa” çıYetkili Savcısı Enkardı. Savcıder Karadeniz, lığın esas hakesas hakkındaki kındaki görümütalaasını mahşünde, İsmailağa kemeye sundu. cemaatinin “cebir Savcının müve şiddet kullatalaasında, Cinarak, anayasal haner ile Şanal düzeni yıkmaya arasında aylarteşebbüs ettiği” ca süren “örİlhan Cihaner yönünde hiçbir güt silahlı/sidelil olmadığı lahsız” tartışgerekçesiyle tüm masına ilişkin sanıkların beraatışu değerlendirme diknı istedi. kat çekti: “Sanıkların Hükümetten yakıncebir ve şiddet kullık gören İsmailağa celanarak anayasal dümaatine yönelik soruşzeni ortadan kaldırturmayla, Türkiye’de kumaya veya bu düzen rumların karşı karşıya yerine başka bir dügeldiği dava dosyasınzen getirmeye teşebdaki ilginç görüşe giden büs ettiklerine dair yasüreç şöyle yaşandı: pılan yargılama neticesinde cezalandırılÇiçek’in merakı malarına yeterli her Erzincan Başsavcısı İltürlü şüpheden han Cihaner, 2 Kasım uzak, kesin ve inan2007’de İsmailağa cedırıcı deliller elde maatinin okulöncesi çoedilemediğinden sanıkların sabit cuklara eğitim verdiği ihbarı üze olmayan atılı suç yönünden ayrine harekete geçti. Yapılan çalış rı ayrı beraatlarına...” Mütalaama sonucunda, İsmailağa cemaa da, 11 sanık hakkında hem Erzintinin lideri Mahmut Ustaosma can hem de Erzurum’da faaliyet noğlu ile Ahmet Mahmut Ünlü gösteren “Medine ve Vuslat Va(Cüppeli Ahmet Hoca) ve İstanbul kıfları adı altında ” açılmış olan Anakent Belediye Başkanı Kadir kurslarda yasaya aykırı olarak Topbaş’ın da aralarında bulun “öğrenci eğitimi yaptıkları” geduğu 235 şüpheliye yönelik ope rekçesiyle 6 aydan 3 yıla kadar harasyon hazırlığı başladı. Erzin pis cezasıyla cezalandırılmaları can’daki ilk gözaltıların ardından istendi. Duruşma 18 Ocak 2011 taAnkara’nın olayı öğrenmesi üze rihine ertelendi. rine Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, kendi deyimiyle Ciha Cihaner 4 ay tutuklu kaldı ner’i arayarak yalnızca “merak Erzincan Adliyesi basılarak, Ciüzerine” bilgi aldı. haner’in gözaltına alınmasının arBu sırada, Erzurum Özel Yetkili dından HSYK tarafından Osman Savcılığı, kendisine gelen “ce Şanal ile birlikte 4 savcının özel maatin silahlı olduğu, cebir ve yetkileri kaldırılmış, Ender Karaşiddet kullandığı” iddiasını taşı deniz de özel savcı olarak yetkiyan imzasız bir ihbar üzerine dev lendirilmişti. Cihaner, yaklaşık 4 reye girerek silahlı örgütleri so ay tutukluluktan sonra Erzincan ruşturma yetkisinin kendinde ol Başsavcısı olarak görevini sürduğu gerekçesiyle Erzincan’dan dürmüştü. Ancak yeni HSYK’nin cemaat dosyanın tamamını istedi. ilk kararnamesiyle geçen ay AdaErzincan Başsavcılığı ise ce na’ya düz savcı olarak atanmıştı. maatin “silah ve şiddete başvurCihaner bu olaylar üzerine, “Şu madığı bu nedenle yetkinin ken karşılaştırma yapılırsa her şey disinde” olduğu gerekçesiyle is daha iyi anlaşılır. Erzurum’a soteme karşı çıktı. Buna karşın Ci ruşturmayı bağlayan unsur ya haner’in başlattığı soruşturmaya silah ya da şiddet kullanılacak. “cemaatin silahlı örgüt olduğu, Ben baştan beri diyorum ki, ‘bu bu nedenle özel yetkili savcılığın cemaat silahlı değil, şiddet kulgörev alanına girdiği” iddiasıy lanmıyor, bunların da delili yok’. la Mart 2009’da Erzurum Özel Daha az ceza gerektiren Yetkili Savcısı Osman Şanal ta TCY’nin 220. maddesi (6 yıla kadar hapis) ile yargılanmalılar. rafından el kondu. Şanal, Erzincan’da 235 şüpheli Erzurum Başsavcılığı ise tam bulunan dosyayla ilgili olarak Er tersi... Anayasal düzeni zorla zurum’da 16 kişi hakkında “Ana değiştirmeye çalıştıkları savında. yasal düzeni kaldırmaya teşeb Bu suçun cezası ağırlaştırılmış büs ve kanuna aykırı eğitim ku müebbet hapis. Zaten bu nokta rumu açma” suçlarından dava da çelişkilerini ortaya koyuyor” açtı. 22 Haziran 2009’da hazırla değerlendirmesini yapmıştı. İLHAN TAŞCI AYİM, ÜÇ GENERALLE İLGİLİ GEREKÇELİ KARARINI TAMAMLADI Erdoğan ve Gönül’den terfiye ‘şerh’siz imza BARKIN ŞIK ANKARA Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin (AYİM), üç generalin terfi ettirilmesini öngören gerekçeli mahkeme kararının bugün tamamlanarak açıklanması bekleniyor. AYİM Daireler Kurulu, imza aşamasında bulunan gerekçeli kararında, Tümgeneral Gürbüz Kaya, Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun terfi kararlarının 4 Ağustos’taki YAŞ toplantısında Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümet üyelerince “şerh düşülmeden” imzalandığına dikkat çekilerek “bu imzalı kararın hukuken geçerli olduğu” vurgulanacak. Gerekçeli kararın ilgili taraflara iletil mesinin ardından Genelkurmay Başkanlığı, komutanların terfi kararnamelerini Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na gönderecek. Komutanlar, “Yüksek Askeri Şura’nın 14 Ağustos 2010 tarihlerinde yaptığı toplantıda alınan ‘bir üst rütbeye terfi ettirilen general, amiral ve albaylar’ konulu 2010/04 numaralı kararında terfilerine karar verdiği, tüm YAŞ başkan ve üyelerince imzalandığı görülen terfi kararının kendileri yönünden uygulanmaması işleminin iptali” istemiyle dava açmışlardı. AYİM Daireler Kurulu’nda geçen hafta görülen davada oybirliğiyle işlemin iptaline karar verilmişti. Kararda terfi işleminin gerçekleştiği tarihte üç komutanın terfisinin önünde yasal engel bulunmadığı belirtilecek. Gerekçe, terfi kararının tüm YAŞ başkan ve üyelerince şerh düşülmeksizin imzalandığı, bu imzalı kararın hukuken geçerli olduğu da vurgulanacak. Üç general açıkta Hükümet, yargı yolu ile istediğini elde edemeyince generalleri 22 Kasım tarihinde açığa almıştı. Generallerin açığa alma işleminin iptaline ilişkin başvrusu ise AYİM tarafından uygun bulunmamıştı. Üç general halen açıkta bulunuyor. AYİM’in gerekçeli kararının ardından generallerin terfi ettirilmesi bekleniyor. Hükümetin 15 gün içinde kurula karar düzeltme başvurusunda bulunma hakkı da bulunuyor. Mardin’in ardından Diyarbakır’da da ‘yemekler az’ şikâyeti geldi Dram üstüne dram AYŞE SAYIN 100 Yaşı Devirmenin Sırları Gazeteciyazar Esra Tüzün, “100 Yaşını Devirmenin Sırları”nı paylaşmaya devam ediyor. Uzun yaşamanın formüllerini veren sergi, 9 Ocak tarihleri arasında İstanbul Modern Sanatlar Galerisi’nde gezilebilecek. Sergide Türkiye’nin dört bir yanında 100 yaşına sağlıklı girenlerin gerçek hikâyeleri yer alıyor. Asırlık çınarların fotoğraflarının editörlüğünü sanatçı Kutup Dalgakıran yaptı. Türkiye’de tam 33 bin kişi 100 yaşına girdi. 100 Yaşı Devirmenin Sırları sergisi ve Turkuaz Yayıncılık’tan çıkan kitabının yer aldığı proje, Uluslararası Gerontoloji Ödülü kazandı. Sergi, Barbaros Bulvarı üstünde No: 113/B’deki İstanbul Modern Sanatlar Galerisi’nde 09.00 ile 18.00 saatleri arası ziyaret edilebilecek. ANKARA Mardin’deki incelemelerinde yatılı bölge ilköğretim öğrencilerinin (YİBO) “açız” şikâyetiyle karşılaşan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonu üyelerine Diyarbakır 75. Yıl İMKB YİBO’dan da “yemekler az” şikâyeti geldi. Diyarbakır Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü yetkilileri, birçok ailenin büyüdüklerinde “iş garantisi olsun” diye, çocuklarını SHÇEK’e bağlı “yetiştirme yurtlarına” yerleştirmeye çalıştığını açıkladı. AKP’den Mustafa Ataş başkanlığındaki Gökhan Sarıçam, Mithat Ekici, CHP’den Ali Rıza Ertemur, MHP’den Şenol Bal ve DSP’li Ayşe Jale Ağırbaş’tan oluşan alt komisyon Diyarbakır’da 75. Yıl İMKB YİBO ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı kurumlarda incelemelerde bulundu. Raporda yer alan bazı saptamalar şöyle: Yine “yemek az” isyanı: 75. Yıl İMKB Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’da bir grup öğrenci, “Haftada bir gün duş alabildikleri ancak diğer günler sıcak suyun olmadığı, çarşafların 3 haftada bir değişiyor olduğunu, yemeklerin iyi olmakla beraber az verildiği, dershaneye giden öğrenciler için servis olmadığı, dışarıdan kampusa gelen öğrenci ve şahısların kendilerini rahatsız edebildiği” yakınmalarında bulundu. “İş umudu” aileden koparıyor: Diyarbakır Sosyal Hizmetler İl Müdürü Oktay Taş SHÇEK İşe Yerleştirme Yasası kapsamında koruma altına alınan çocuklara, reşit olmaları sonrasında “işe yerleştirme güvencesi” sağ ladığı için ailelerin çocuklarını SHÇEK yurtlarına vermek istediğine dikkat çekti. Taş, “Bu durum, ailelerin çocuklarını kurum bakımına vermek amacıyla çeşitli yollara başvurmasına neden olmakta, bu durum ailelere iş garantisi için çocuktan kopma ve dolayısıyla aile bağlarının zayıflaması sonucunu beraberinde getirmektedir” bilgisini verdi. Ceza az diye çocuklara suç işletiliyor: Jandarma yetkilileri, “Türk Ceza Yasası kapsamında çocuklara verilen cezaların az olması nedeniyle, ailelerin bile kasten yaralama olaylarında çocuklara suç işlettiği ve suçu üstlenmesini sağladığını” bildirdi. Suç işlemede kızlar erkekleri geçti: Jandarma’nın verilerine göre 2008’de suça karışan çocukların 458’i kız, 628’i erkekken, 2009’da kız çocuk sayısı 503’e yükselirken erken çocuk sayısı 493’e geriledi. Kötü gelenek suça itiyor: İl Jandarma Komutanlığı yetkilileri, çocukları suça iten nedenleri “Aile bütçesine katkıda bulunması için çocukların öğrenimlerine devam etmelerinin engellenmesi, cinsel istismar olaylarının ailelerce örtbas edilmesi, çok çocuklu aile yapısı, berdel, beşik kertmesi imam nikâhı ve başlık parası alınarak kız çocuklarının zorla evlendirilmesi” olarak sıraladı. Mağdurla, suçlu aynı ortamda: SHÇEK’e bağlı Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi olmaması nedeniyle Diyarbakır’da da suça sürüklenen ya da suç mağduru çocuklar ile korunmaya muhtaç çocukların aynı ortamda barındırıldığı belirlendi. Dolmabahçe’den tazminat kazandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Başbakan Tayyip Erdoğan’la yaptığı Dolmabahçe görüşmesi konusunda “Büyükanıt’a dosya verildi mi?” başlıklı bir yazı kaleme alan Fikri Sağlar ve Birgün gazetesinden toplam 17 bin TL manevi tazminat kazandı. Fikri Sağlar, 4 Mayıs 2007’deki Dolmabahçe görüşmesinde Başbakan Erdoğan’ın Büyükanıt’a eşi Filiz Büyükanıt’ın harcamalarına ilişkin bir dosya sunduğunu iddia etmişti. Her iki taraf söz konusu iddiayı yalanlarken Erdoğan görüşmeye ilişkin de “Bu benimle mezara kadar gider, hiçbir zaman açıklamam”, “Büyükanıt açıklarsa o zaman ben de görüşmenin detaylarını paylaşabilirim” demişti. Volkan Konak ifade verdi İstanbul Haber Servisi Şarkıcı Volkan Konak, verdiği bir konser sırasında gürültü denetimi yapan zabıta görevlilerine hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında açılan soruşturma kapsamında “şüpheli” sıfatıyla savcılıkta ifade verdi. Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi’nde soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zülfükar Tekirdağ’a ifade veren Volkan Konak’ın hakkındaki suçlamaları kabul etmediği öğrenildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle