19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sadece tümörleri öldüren bir zehir elde edildi Su içinde yaşayan bir siyano bakteri türü, tümörleri öldürürken, sağlıklı hücrelere dokunmuyor.. Işıkla saç rengini değiştirme olayının içyüzü Atılım Üniversitesi Kimya Mühendisliği ve Uygulamalı Kimya Bölümü öğretim üyesi Doç.Dr.Atilla Cihaner’in liderliğinde Türk bilim insanları, elektrik akımı ve ışık ile renk değiştiren polimerlerin tasarımı, sentezi ve uygulamaları konularında uluslararası düzeyde başarılı projeler yürütüyor. Konu medyaya “ışıkla saç rengi değişiyor” yönüyle yansıdı, aslında bu malzemeler uygulama aşamasında öncelikle veri kaydı ve kamuflaj gibi alanlarda kullanılabilecek. Reyhan Oksay M aviyeşil bakteriler olarak da bilinen siyanobakteriler hem tatlı hem tuzlu suda yaşayabilen türde bakterilerdir. Tüm okyanus ve karalarda siyanobakterilere rastlanabilir. Bu bakterilerin bir türü yüzücü kurdeşeni adı verilen bir kaşıntıya neden olurken göl ve durgun sularda yaşayan bir başka türü insanlarda ölümcül etkiler yaratabilen bir nörotoksin salgılıyor. Siyanobakterileri 1997 yılından beri araştıran Florida Üniversitesi doçentlerinden Hendrik Luesch, bu bakterilerin günümüze dek kimliği belirlenmemiş çeşitli bileşimler ürettiklerine dikkat çekiyor. Hawaii, Florida, Guam, Palau gibi dünyanın hemen her yanındaki siyanobakterileri inceleyen Luesch geçtiğimiz yıl çarpıcı bir buluşa imza attı: Symploca adı verilen bir siyanobakteri türü, urlara saldıran bir toksin üretmekteydi. Laboratuvarda üretilen kalın bağırsak, kemik ve meme kanseri hücrelerinin üzerine Symploca özü serpen Luesch hücrelerin birkaç saat içinde yok olduklarını gördü. Aynı uygulamayı bir kez de sağlıklı hücreler üzerinde deneyen araştırmacı hücrelerin sapasağlam kaldıklarına tanık oldu. Luesch ilk örneğini Florida’nın Key Largo bölgesinden aldığı ve bir süre önce hayvanlar üzerindeki deneylerini tamamladığı bu yeni bileşime “largazol” adını verdi. Largazol fareler üzerinde denendiğinde kanserli kolorektal urların büyümesini yavaşlatmaktaydı. Luesch on yıl içinde ABD’nin besin ve ilaç örgütü FDA tarafından onaylanan bir ilacın piyasaya sunulabileceğini umuyor. tür mantar enfeksiyonuna karşı etkili bir antibiyotik içeren bir deniz süngeri buldular. Bir başka araştırmacı grubu da Kızıl Deniz mercanında deri kanserine karşı etkili bir madde bulduğunu duyurdu. Denizdeki azmaklarda bulunan bir kimyasal örnek alınarak üretilen Trabectedin adlı kemoterapi ilacı FDA tarafından onaylandı. Örgüt çok kısa bir süre önce de, ileri aşamadaki meme kanserine çözüm getirmek amacıyla deniz süngerinde bulunan bir maddenin yapay türevi olan eribulin mesilat adlı bileşime de onay verdi. Morfinden 100 kat daha etkili olup bağımlılık yaratmayan bir ağrı kesicinin de aralarında bulunduğu, yaklaşık 15 başka bileşimin de halen klinik deneylerinin sürdüğü belirtiliyor. Çocukluk döneminde ortaya çıkan ve sinir hücrelerini hedef alan nöroblastoma dahil, farklı kanser türlerine çözüm bulmaya çalışan Luesch de. denemelerini çeşitli siyanobakteri türlerinden elde edilen toksinler üzerinde sürdürüyor. Denizlerdeki bu tür canlıların su yüzüne çıkartılması mevcut ilaçların sayısını en azından 10 katına çıkartabilir. Bunun en önemli nedenlerinden biri biyolojik çeşitlilik. Okyanuslar sayısız türde balık, deniz memelileri, bitkiler, omurgasızlar, mercanlar ve mikroorganizmaları içinde barındırıyor. Denizlerde çeşitlilik düzeyinin karalara oranla çok daha yüksek olması, bu konuda araştırma yapanlara sınırsız bir farmakolojik kaynak sunuyor. Dahası, Luesch, çeşitli hastalıkları sağaltma açısından da okyanusların karalardan çok daha zengin kaynaklara sahip olduklarına dikkat çekiyor. A BAŞARILI DENEYLER Luesch’un Florida Üniversitesi laboratuvarındaki dondurucusu Florida ve Guam’dan topladığı siyanobakteri algılarıyla dolup taşıyor. Luesch, birkaç gram algın buzunu çözüp fazladan suyunu sıktıktan sonra dondurarak kurutuyor. Ardından bunu eliyle iri taneli, kakao renginde bir toza dönüştürüyor. Karıştırılıyor, damıtılıyor, geriye bir çay kaşığından az miktarda, duru bir sıvı kalıyor. Luesch yüzlerce bilinmeyen bileşim içeren bu minicik örneğin içinden kanser hücresini yok eden tek bileşimi bulup çıkartmak zorunda. Ekibi, sıvı kromatografi ile bu örneği her biri 2030 farklı bileşimi içeren parçalara ayırıyor. Daha sonra Luesch her parçadan birkaç damlayı eşit sayıdaki kanser kültürlerinin üzerine damlatıp ölen kanser hücrelerini izlemeye koyuluyor. Kazanan bu kez de başka işlemlerden geçirilip daha rafine bir duruma getiriliyor ve daha çok sayıda hücreye uygulanıyor. Aylar süren ve kılı kırk yaran bir çalışmanın sonunda tek bir bileşime ulaşılıyor. Luesch, daha sonra, güçlü bir spektrometre ile elde ettiği bu gizemli molekülün yapısını belirlemeye çalışıyor. Largazolun sentezi iki ay sürüyor. Scripps Denizbilim Enstitüsü profesörlerinden Bill Gerwick, “Okyanuslar şimdiki denli ulaşılır olsaydı, bu organizmaların çoğu yıllar önce araştırılmış olurdu” diyor. İşler yolunda giderse, bu yeni kuşak araştırma aygıtlarının biyolojik altını bulması da yakındır. Türkçesi Rita Urgan, Michael Behar, Newsweek, 29 Kasım 2010 DOĞA: İLAÇ FABRİKASI Doğa, farmakolojik bir fabrika özelliğine sahip. Kolesterol düzeyini düşüren Lipitor adlı ilaç, kırmızı pirinç mayasının bir akrabası. Madagaskar’da çıkan bir tür cezayir menekşesinden lösemiye karşı etkili bir kimyasal ediliyor. Sıtma, esasen yağmur ormanlarında yetişen bir ağaçtan elde edilen kinin ile sağaltılıyor. Ulusal Kanser Enstitüsü’nün Doğal Ürünler Bölümü Başkanı David Newman ilaçların yaklaşık %60’ının özünü doğal ürünlerin, değişimden geçirilmiş doğal ürünlerin ya da doğal ürün taklitlerinin oluşturduğuna parmak basıyor. Karada yaşayan ve bu bileşimlerin elde edilmesine yarayan maddelerin büyük bir bölümü gün yüzüne çıkartılmış olmasına karşın, suda yaşayanlar bugüne dek büyük ölçüde göz ardı edildi. Şimdilerde teknolojik gelişmeler sayesinde okyanuslarda yaşayan ve sağaltıcı etkisi olan canlılara ulaşmak giderek daha kolay ve daha kazançlı duruma geliyor. Deniz biyoarayıcıları adıyla bilinen görevliler, mercan resiflerinden derin deniz hendeklerine, denizlerin her yanını kolaçan ediyorlar. Newman, kanser, Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklar, sıtma, şeker, depresyon, astım ve daha nice hastalıklara çözüm getirmek amacıyla deniz kökenli bileşimler üzerinde deneyler yapan en az 30 araştırma ekibi olduğuna dikkat çekiyor. Geçen yıl İsrailli araştırmacılar ölümcül olabilen bir CBT 1241/ 7 31 Aralık 2010 tılım Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ve ODTÜ’den bilim insanlarının yürüttüğü projeler ile iletken polimerlerin optik ve elektrokimyasal özelliklerinden yararlanılarak ışık ve elektrik akımı ile renk değiştiren yeni malzemeler üretildi. Projelerin yürütücülerinden Doç.Dr.Atilla Cihaner, bu yıl ayrıca Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını Ödüllendirme Programı (GEBİP) 2010 Yılı Ödülü’ne layık görülmüştü. Cihaner, dergimize yaptığı açıklamada, elektrikle renk değiştiren malzeme projesini Atılım, ODTÜ ve 18 Mart Üniversitelerinin işbirliği ile sürdürdüklerini; ışık ile tetiklenen ürün projesini ise Atılım ve 18 Mart Üniversitesi ile birlikte yürüttüklerini belirtti. Projeleri için Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü’den (BOREN) ve Atılım Üniversitesi’nden destek gördüklerini açıklayan Cihaner, çalışmalarının Journal of Materials Chemistry, Chemistry of Material ve Advanced Functional Materials isimli saygın bilim dergilerinde yayımlandığına dikkat çekti. Geniş uygulama alanı: Elektrik akımı ile renk değiştirebilen polimerlerin (elektrokromik polimerler) optik özellikleri uygulanan akım ile kontrol edilir. Bunların en büyük avantajı düşük maliyetleridir. Ayrıca kullanım alanları çok geniştir. Örneğin ekranlar, otomobil aynaları ve camları, evlerdeki pencere camları, kasklar, güneş gözlükleri ve kamuflaj amaçlı malzemeler bunlardan yalnızca bir kısmı. Bu malzemelerin termal ve elektriksel kararlılıklarını artırmak için bor elementinden yararlandıklarını açıklayan Cihaner, bor esaslı ürünlerinin LED’lerde, güneş panellerinde ve esnek ekran üretiminde kullanılacağını belirtti. Şu anda projelerinin ilk ayağını tamamladıklarını belirten Cihaner, “Elektrik verildiğinde renkler arasında sayısız geçiş sağlayabilen elektrokromik malzemeyi sentezlemeyi başardık. Bundan sonra sıra bu malzemelere bor elementinin katılmasına gelecek” diyor. Çok miktarda veri sığdırma: Cihaner, 18 Mart Üniversitesi ile birlikte geliştirdikleri ışık ile tetiklenen malzeme tasarımında önemli gelişmeler kaydettiklerini söylüyor. Bu malzemeler çok küçük yerlere çok fazla bilgi sığdırmakta kullanılacak. Veri boyutlarının devasa ölçülere ulaştığı günümüzde, bu malzemelerin halihazırda kullanılan CD veya DVD’lere daha fazla bilgi yazılabilmesinde önemli bir rol oynaması bekleniyor. Kan izlerinin tespitinde adli tıbba yardımcı: Luminol tipi malzemelerin adli tıpta olay mahalindeki eser miktarlardaki kan bulgularının teşhisinde kullanılabileceğini belirten Cihaner, bunların ayrı zamanda analitik kimya dalında da kullanılabileceğini işaret ediyor. Şu anda sentezleri tamamlanan bir dizi malzeme sensörlerde, analitik kimyada ve adli tıpta kullanılabilecek durumdadır. Saç rengini değiştirme konusu: Bu çalışma medyaya, “ışıkla saç rengi değiştirilecek” başlıklarıyla yansıdı. Bu olay hakkında da şu açıklamayı yaptı Cihaner: Bu olay fazlasıyla öne çıkartıldı, aslında bunu ben bir olasılık, öngörü olarak belirttim. Bu konuda hikâyeler yazıldı. Konu bu açıdan araştırmaya muhtaç..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle