29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Üretken Türkiye... Bir ülke ekonomisinin performansının temel göstergelerinden biri büyüme hızıdır. Büyümenin belirleyicileri ise; sermaye birikimi, işgücünün niteliği ve toplam faktör verimliliğidir. Bu üç değişken bir arada incelenerek ülkelerin büyüme süreçleri hakkında analizler, saptamalar yapılır ve önlemler üretilir. Bu yazıda, Türkiye ekonomisinin verimlilik performansı güncel olarak incelenecek, sürdürülebilir ve yüksek bir büyüme süreci için verimlilik artışları yönünden bazı öneriler oluşturulmaya çalışılacaktır. Dr. Halit Suiçmez, İktisatçı, [email protected] yoludur. Verimlilikte Nereden Nereye Geldik? Verimlilik konusunda Türkiye elbette eskisine göre daha ileri noktalara gelmiştir. Ama diğer ülkelerle kıyaslandığında performansımız düşüktür. Verimlilik oranının sadece tek başına değişimi anlamlı değil, büyüme ile ilişkisi de önemlidir. Gelişmiş ülkelerin büyümeleri ağırlıkla verimlilik artışlarına dayanmaktadır. Bizde ise iki değişken arasındaki ilişkiler zayıftır. 2000’li yıllara kadar toplam faktör verimliliğinin (tfv) büyüme oranına katkısı yüzde 8’dir. (Durmuş Yılmaz, 16. Dünya Verimlilik Kongresi Konuşması, 3 Kasım 2010, Antalya, www.tcmb.gov.tr 22.11. 2010) 2001 öncesinde tfv yıllık artışı binde 2, 20022006’da yüzde 2,2’ye yükselmiştir. Bu son dönemde tfv büyümenin yüzde 30’unu oluşturmuştur. 2001 öncesinde işgücü verimliliği artışı yüzde 2, izleyen dönemde yüzde 5,5’e yükselmiştir. (Durmuş Yılmaz, TCMB Kurum İçi Çalışma, 2010) Düşük enflasyon ve küresel rekabet ortamında verimlilik bilinci önem kazanmış, özellikle 2000 sonrası düşük kur avantajından da yararlanarak işletmeler teknolojik altyapılarını yenileme yoluna gitmişlerdir. Bu nedenle 2002 sonrası dönemde verimlilik artışında daha yüksek bir ivme yaşandığını öne sürebiliriz. Verimlilikte Dünyada Neredeyiz? Ülkemizde işgücü verimliliği Batılı gelişmiş ülkelere göre yaklaşık 34 kat daha düşüktür. Bu olgu hem araştırmalarda hem de sanayicilerimizin gözlemlerinde ortaya konulmaktadır. Biriki örnek verelim: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’de bir çalışanın ortalama bir saat çalışmayla 12 dolarlık katma değer ürettiğini, bu rakamın Avrupa’da yaklaşık 40 dolar olduğunu belirtmiştir. (Rifat Hisarcıklıoğlu, Endüstri Magazin. www.endustrimagazin.com 09.12.2010) Verimlilik konusunda Türkiye ile benzer bazı ülkelerin yakın dönem performansları karşılaştırıldığında, sonuç, ülkemiz açısından pek olumlu sayılmamaktadır. Karşılaştırma aşağıdaki tabloda verilmiştir. B ugüne kadar Türkiye için çok nitelemeler yapıldı. Özellikle siyasal süreçlerde bu tanımlamalar ağırlık kazandı. Örneğin; Büyük Türkiye, Güçlü Türkiye, Çağdaş Ülke gibi, hepsi de ülkemizi daha ileri seviyelere taşımayı amaçlayan bu yaklaşımların önemli bir eksikliği vardı. O da esasında en çok ihtiyacımız olan yaklaşımdı. Bunun adı Üretken Türkiye’dir. Üretken Türkiye; hem bir yaklaşım, hem toplumsal özlemimiz, hem de orta ve uzun dönemli bir gelecek stratejimiz olmalıdır. Bu yaklaşımın özünde, tüm varlıklarımızı tam ve etkin değerlendirerek, yaşam standardımızı dünyadaki ilk on ülke seviyesine çıkarmak ve bunu kalıcılaştırmak felsefesi bulunmalıdır. Ülkelerin ve toplumların gelişme tarihlerine bakıldığında, kaynaklarını tam ve etkin kullananların bugün kalkınma merdiveninin en başlarında olduklarını görmekteyiz. Verimlilik artışı, sürdürülebilir ve yüksek büyüme oranına ulaşmanın, yani kalıcı refah artışı sağlamanın en temel kaynağıdır. Bugün her seviyede politika yapıcıların, diğer ülke deneyimlerini ve araştırma sonuçlarını dikkate alarak, ekonomik büyümenin en dinamik unsuru olan toplam verimlilik artışının güçlendirilmesine daha çok odaklanmaları gerekmektedir. Bunun yolu da, ARGE’ ye, teknolojiye, bilimsel eğitime ağırlık ve öncelik vermekten geçer. Neden Verimlilik? Çünkü verimlilik artışı ve onun esas belirleyicisi olan teknolojik ilerleme ülkelerin gelişmesinde başrolü oynamaktadır. Bu olgu ekonometrik olarak da doğrulanmıştır. Ergun Türkcan’ın kitabındaki şu bilgi çok önemli. 196083 dönemi 25 sanayi ülkesini kapsayan ekonometrik bir çalışmada iktisadi gelişme düzeyiyle teknolojik gelişme arasında yakın bir korelasyon olduğu belirtilmektedir. (Fagerberg,1987; Aktaran: Ergun Türkcan, Dünya’da ve Türkiye’de Bilim, Teknoloji ve Politika, 2009) Verimlilik artışı sonunda, üretici daha çok kâr, tüketici daha kaliteli ürünü düşük fiyata, işci daha yüksek ücret, devlet daha çok vergi, toplum da daha fazla refah elde edebilir. Bu nedenle verimlilik toplumsal uzlaşmayla sağlanan en akılcı gelişme Bu tabloya göre verimlilik artışı açısından Güney Kore, İrlanda, Malezya, Çin ve Şili başarılı ülkeler sayılmaktadır. Türkiye başlangıç yılındaki düşük verimlilik seviyesine karşın, verimlilik artışında güçlü bir performans gösterememiştir. Başarılı ülke sayılabilir ama bu ilerleme diğerlerine göre oldukça düşüktür. Bu sonuçlar, 2002 sonrasındaki kısmi iyileşmeye karşın, Türkiye’nin büyüme ve verimlilik artışında yeterince başarılı olamadığını, dünyadaki yerinin iyileşmediğini ortaya koymaktadır. Türkiye başlangıç yılı 1975’te G.Kore, Şili, Malezya’dan az da olsa daha yüksek bir işgücü verimliliğine sahipken, 32 yıllık dönemde kayda değer bir iyileşme gösterememiştir. Dönem sonunda bu ülkelerin gerisine düşmüştür. Verimlilik Odaklı Büyümeye Geçmeliyiz Toplam verimlilik kavramı ilk kez Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde (197377) plana girmiştir. Plana girmiştir ama bizde tfv büyümede ağırlıklı bir unsur olarak yer alamamıştır. Oysa ABD ve diğer gelişmiş ülke ekonomileri için yapılan Solowcu ve Denisoncu toplam verimlilik ölçümleri teknik ilerlemenin büyüme hızındaki önemli payını ortaya koymuştur. (Solow, Technical Change And The Aggreate Pruduction Function, 1957),(Denison, The Sources Of Growth In The United States And..1962) Bizim, Türkiye’de ilk kez oluşturup kamuoyunun gündemine getirdiğimiz “verimlilik odaklı büyüme yaklaşımı” giderek çeşitli kesimlerce de benimsenmiş ve dile getirilmiştir. Biriki örnek verelim: TCMB Başkanı Durmuş Yılmaz’ın konuşması:(www.tcmb.gov.tr)29.11.2010 : “…politika yapıcıların, başka ülkelerin deneyimlerini ve bu konuda yapılmış olan çalışmaların bulgularını dikkate alarak, büyümenin en dinamik unsuru olan verimlilik artışının güçlendirilmesine daha fazla odaklanmaları gerekmektedir…” Eczacıbaşı CEO’su Erdal Karamercan’ın yazısı: (Cumhuriyet, 5 Kasım, 2010, s:13): “…diğer ülkelere bakıldığında Türkiye’nin büyüme oranını yakalayabilecek ülke yok. Ancak Türkiye’nin katma değer yaratmada özürlü olması sorunu var. Mesela biz 5 liralık malı 7 liraya sattığımız zaman inanılmaz mutlu oluyoruz. Ama bizim fason sattığımız malı alan kişi marka yapıp 15 liraya satıyor. Güney Kore, Çin ve Hindistan yıllarca fason üretim yaptı. Hâlâ da yapıyorlar ama katma değerlerini yaratmaya başladılar. Türkiye’nin de yapması gereken budur…” Sağlıklı bir büyümeye ulaşabilmek için işgücü, yatırım ve toplam faktör verimliliği (bilgi birikimi) gibi temel üretim faktörlerinin tümünden güçlü biçimde yararlanılması gerekmektedir. Türkiye’nin hızlı büyümesini korumanın yolu işgücündeki verimliliği artırmasına bağlıdır. Bu da Avrupa standartlarındaki kurumsal yapıyı, eğitim sistemini, idari yapıyı Türkiye’de inşa etmekle mümkündür. Verimlilik Politikası: Verimlilik politikası; bir ülkenin verimli olabilmesi ve bu nitellikteki varlığını geliştirip sürdürebilmesi için belirlediği hedeflere ulaşmada izleyeceği yol, yöntem, strateji olarak tanımlanabilir. Verimlilik politikası tek başına irdelenecek bir konu değildir. Bilim ve teknoloji politikası ile yakından ilgilidir.Verimlilik politikası aslında bir ülkenin, toplumun geleceği ile ilgili temel politikadır. İşin başlangıcı, dinamik bir dünya tablosu içine Türkiye’yi yerleştirmektir. Dünya 1520 yıl sonra nasıl bir yer olacaktır? Ve Türkiye çevresindeki diğer ülkeler ve bölgelerle nasıl bir işbölümü yaparak ve nasıl bir hayat tarzı benimseyerek bu tabloyu zenginleştirecektir. Ekonomiden kültüre, turizmden sağlığa tüm toplum kesimleri ve faaliyetleri bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bu sonuçlar, ülkemizde; gerek mevcut kaynakların etkin kullanımı gerekse yeni teknoloji edinimi konusunda daha yapılabilecek çok şeyler olduğunu göstermektedir. Kapsamlı bir verimlilik ve büyüme politikası oluşturulurken, hem küresel dinamiklerin hem de yurtiçi olanakların dikkate alınması ertelenemez bir gerekliliktir. VIII. İ.Ü. Genetik Kulübü Kış Okulu Uluslararası Katılımlı VIII. İÜGEN (İstanbul Üniversitesi Genetik Kulübü) Moleküler Biyoloji ve Genetik Öğrenci Kış Okulu, 46 Mart 2011 tarihinde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde yapılacak. Her yıl geleneksel olarak düzenlenen öğrenci kış okulu bu yıl da yurtdışından ve yurtiçinden çeşitli alanlarda bilim insanlarının ve Türkiye’nin her yerinden gelen moleküler biyoloji ve genetik, biyoloji, tıp, kimya, eczacılık, ziraat mühendisliği vb. bölümlerde öğrenim gören lisans ve lisansüstü öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilecek. Sempozyuma, Türkiye’nin yanı sıra; Hollanda, Danimarka, İngiltere, Macaristan, Malezya, Portekiz gibi çeşitli ülkelerden konuşmacılar katılacak. Farmakogenetik, sinirbilim, enzim kinetiği, prenatal tanı, biyoinformatik, bitki biyoteknolojisi, genetik hastalıklar, nörobiyoloji, transgenik hayvan, nanobiyoloji vb. konular ele alınacak konulardan bazıları. Ayrıca Kış Okulu bünyesinde 5 Mart tarihinde bir evrim paneli yapılacak ve bu panelde Prof. Dr. Mahinur Akkaya, Prof. Dr. Engin Umut Akkaya, Doç. Dr. Ergi Deniz Özsoy birer konuşma yapacak. Kış Okulu hakkında bilgi için; www.istanbul.edu.tr/iugen/ adresini ziyaret edebilirsiniz. Arıkan’a TGC Sedat Simavi Ödülü 1977’den beri verilen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Sedat Simavi Ödülü’nü Fen bilimleri dalında Prof. Dr. Erdal Arıkan, “Kutupsal Kodlama: İkiliGirişli Kanallarda Kapasiteye Erişen Kodlar İnşası İçin Yapıcı Bir Yöntem” adlı makalesiyle Prof.Dr.Zeynep İlsen Önsan’ın elinden aldı. Arıkan, bu makalesiyle Prof. Dr. Rahmi Güven, Prof. Dr.Yücel Yılmaz, Prof. Dr. Ergün Toğrol, Prof. Dr.Betül Kırdar, Prof. Dr.Önder Pekcan, Prof. Dr. Osman Teoman Turgut, Prof. Dr.Zeynep İlsen Önsan, Prof. Dr.Yusuf Avcı, Prof. Dr. İlhan İkeda’dan oluşan seçici kurul tarafından “Kutupsal Kodlama” adı verilen ve sayısal iletişim sistemlerinde, haberleşme kanallarının mümkün olan en yüksek verimlilikle kullanılmasını sağlayarak yeni bir yöntem ortaya koymuş olması nedeniyle ve oybirliğiyle ödüle değer görüldü. CBT 1241 / 15 31 Aralık 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle