19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER İddianameyi değerlendiren Türkan Saylan’ın avukatı Hüseyin Karataş iddialara tepki gösterdi AVRUPA GÜRAY ÖZ ‘Emniyet arşivine bakamayız’ İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında evi arandıktan kısa bir süre sonra yaşamını yitiren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Prof. Dr. Türkan Saylan’ın avukatı Hüseyin Karataş, yalnızca Kürt kökenli öğrencilere burs verildiği yönündeki iddialara tepki gösterdi. Avukat Karataş, “Bu çocukların örgüt üyesi oldukları, yalnızca bir iddia. Biz burs verirken emniyetin arşiv kayıtlarına bakamayız” dedi. ÇYDD avukatı Karataş, eski Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülseven Yaşer ile ÇYDD yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 8 kişi hakkında düzenlenen iddianameyi değerlendirirken soruşturma kapsamında 101 adrese baskın düzenlendiğine, dernek yöneticilerinin de aralarında bulunduğu toplam 81 kişinin gözaltına alındığına dikkat çekti. Aradan geçen yaklaşık iki yıllık bir sürede yalnızca 8 kişi hakkında dava açıldığını belirten Ka Vaziyete Hâkim miyiz? Koyu bir gölgeyi yavaş yavaş ülkenin üstüne seriyorlar. Yorgun akşamların alacakaranlığına benziyor; fark ettiğinizde gecenin zulmeti üstünüze ansızın iniverecektir. Aydınlıkta gördüğümüz gerçekleri birer birer yitiriyoruz. Ve sonra bize öyle gelecek ki, zaten hep geceydi, zaten bildiklerimizi hiç bilmemiştik. Sokaklarda ahlak polisleri dolaşmaya başladı. Sizin ahlakınızı, üstünüze serdikleri karanlığın içinde korumaya kalkan zavallı bir anlayış gelmiş de kapınızı çalıyor. O dün bir lokantada çocuklu ailelerin fişini dolduruyordu. Sizi kendinizi savunamayacağınız zayıf bir noktanızdan yakaladığını sırıtarak düşünen oydu. Öyle ya “her türlü kötülüğün anası olan içkiyi” mi savunacaksınız. Karanlığın bekçisi, televizyon kanalındaki dekolteye, sigaranın dumanına perde koyarken insan hallerini, tarihi, insanoğlunun bin bir zahmetle kazandığını, yüzyıllar süren mücadeleyle elde ettiği çağdaşlığı sigaranın dumanını gölgeleyerek ekrandan, ekran temsil, hayattan sileceğini düşünmektedir. Örnekleri var; siler, silebilir. Siz uyurken artık gecenin karanlığının bir sabahla sona ermeyeceğini bilemezsiniz. Uyandığınızda bir bakarsınız ki, oturduğunuz sokak artık o eski sokak değildir. Uğur Mumcu Caddesi yoktur. Çetin Emeç Bulvarı kalmamıştır Bahriye Üçok da kimdir ki? Yunus Emre bile tahammül sınırlarının ötesine geçmiş, değiştirilen sokak adlarının “canım işte hepsini değiştirdik, numaraladık” demenin kurbanı olmuştur. Numaralamaya pek düşkündürler, çünkü hizaya sokmaya, dinlemeye, fişlemeye, Silivri yolu göstermeye pek teşnedirler. Cumhuriyeti de numaralayacak ve sonunda pek özendikleri “bölgenin sultanı” olma rüyasının kötü bir kopyasını kitaplarından, doktora tezlerinden çıkarıp önünüze koyacaklardır. Ama onların çok güvendikleri ve derin uykulardan uyanmasın istedikleri medyatör dostları belki de nihayet bu yavaşça inen karanlığı fark edebilirler. Olamaz mı? Belki de o zaman gelmiştir. Bu ülkenin insanları, kendilerine “kanaat önderi” diyen medyacılardan, radyoculardan, basılı kâğıt, mürekkep, bilgisayar kurtlarından, yazı müdürleri, yazar, çizer, köşe erbabından, artık ne olup bitiyorsa, nasıl oluyorsa, olanı biteni adlı adınca anlatsınlar istiyor artık. Bu alacakaranlığı bir izah etsinler istiyor. Pazar akşamı neredeyse hepsini birden görmek mutluluğuna eriştim. Uzun, onurlu bir meslek hayatını, lekesiz bir gazeteciliğin nasıl mümkün olabildiğini ömrüyle göstermiş, dünyanın en içten gülümsemelerinden birine sahip, her zaman iyimser Altan Öymen için oradaydı herkes. Ne haddimizse onu kutlamak için toplanmıştık. Altan Öymen o geçen 60 yılı anlatırken, öldürülen arkadaşlarını anarken, baktım, gittikçe koyulaşan karanlığı, yaklaşan zulmeti ucundan kıyısından resmedenler de, alacakaranlığın sabaha evrileceğini, yakında ileri demokrasiye uyanacağımızı söyleyenler de oradaydı. İşte onlar artık uyansınlar, hepimiz uyanalım, sokakların birdenbire neden değiştiğini, darbecilerin astığı gençler için gözyaşı dökenlerin gözlerinin birdenbire neden kuruduğunu, gençlerin sesinin neden kısılmak istendiğini anlatalım istiyor bu ülkenin halkı. Avukatı, Karataş, yalnızca Kürt kökenli öğrencilere burs verildiği yönündeki iddialara tepki gösterdi. Karataş, iddianamedeki 30 öğrencinin polis arşiv kayıtlarıyla örgüt faaliyeti içinde olduklarının söylendiğini belirterek, “Bu çocukların örgüt üyesi oldukları yalnızca bir iddia” dedi. rataş, “İddianamede ÇYDD’li üç kişi var. Bugünü kurtarmak için hazırlanmış bir iddianamedir” dedi. ÇYDD’nin PKK’li öğrencilere burs verdiği yönündeki iddiaları da eleştiren Karataş, şöyle konuştu: “ÇYDD bugüne kadar 100 binin üzerinde öğrenciye burs vermiş durumda. Bu öğrencilerin her birinden de sabıka kayıtlarını, öğrenim belgelerini istemişiz. İddianamede bu çocukların sabıka kayıtlarının olduğuna dair bir delil yok. Bu iddialar sorgu aşamasında da gündeme gelmişti. Savcı da bize ‘Sabıka kayıtları yok ama polis kayıtları var’ demişti. Bizim dernek olarak polisin arşiv kayıtlarına bakma, GBT sorgulama imkânımız mı var? Burs alan öğrencilerin bu tür suçlara bulaştığı yönündeki ifadeler sadece birer iddiadan ibaret. Suça bulaşmış olsalar bile haklarında bir yargı bildiremeyiz. TBMM’ye bakın. Bakan ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kalkmasını bekleyen dosyalar var. Şimdi biz Başbakan Erdoğan, ‘özellikle suçluları seçip milletvekili yaptı’ diyebilir miyiz?” Ayşe Yüksel’in telefon görüşmelerinin çarpıtılarak yansıtıldığını savunan Karataş, Yüksel’in ajandalarındaki notların da yanlış değerlendirildiğini belirtti. Karataş, Prof. Yüksel’in “Takvim günlük 2002” ibareli ajandasının, 25 Şubat günkü sayfasında, “T.Özkan, T.Saylan birlikte ziyaret” yazılı nota dikkat çekerek, “Lepra Hastanesi’ndeki bu ziyaret Türker Özkan adlı bir doktorla yapılıyor. Savcılık, Tuncay Özkan olduğu değerlendirmesi yapmış. Başka bir yerde de ‘Mustafa Balbay’ı tanımadığını söyledi ama ajandasında telefonu var’ ifadesi var. Telefon Cumhuriyet gazetesinin Ankara bürosunun telefonu. Balbay’ın cep telefonu olsa ne fark eder? Balbay bir ga zeteci ve şu anda hakkında bir mahkumiyet kararı da yok” dedi. ‘Bize imaj verilmedi’ ÇYDD’ye yönelik aramalarda el konulan bilgisayarların imajlarının kendilerine verilmediğini belirten Karataş, iddianamede geniş yer tutan ve ÇYDD’nin Kadıköy Şubesi’nde çıktığı söylenen belgelerin de şaibeli olduğunu söyledi. Bu belgelerin dernek bilgisayarlarında değil, derneğin yan tarafındaki küçük ofiste, çocukların internet kafe olarak kullandığı bilgisayarlardan çıktığını ifade eden Karataş, “Bu belgelerin bu bilgisayarlara sonradan yerleştirilme ihtimali yüksek... İddialar, ÇYDD’yi itibarsızlaştırma amacı dışında hiçbir amaç gütmüyor. Buradan ailelere, bağışçılara ve öğrencilere mesaj verilmek isteniyor. Dernekten uzak durun diyorlar. İddianamedeki ilişkileri kanıtlayacak en küçük belge yok” dedi. ‘Notlar yanlış yorumlandı’ ÇYDD’nin ayrımcılık yaptığı, yalnızca Doğulu çocuklara burs verdiği izleniminin yaratılmak istendiğine dikkat çeken Karataş, derneğin yalnızca Kürt çocuklarına değil, Türkiye’nin bütün bölgelerinden öğrencilere burs verdiğini vurguladı. Türkan Saylan ve dernek Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. HSYK ‘BALYOZU’ BAŞKANI METİN KURT OLDU İki mahkeme başkanına sürpriz Eski kuvvet komutanlarını yargılayacak başkan ile Çiçek’i tahliye eden başkanın ‘uyuşturucu ve gayri ahlaki ilişkiden’ yerlerinin değiştiği ileri sürüldü. İLHAN TAŞCI Spor emekçileri sendika kurdu İstanbul Haber Servisi 12 Eylül darbesi ile kesintiye uğrayan spordaki örgütlenmenin canlandırılmasını, sporun, ülkemizde yaşanan emeğe ve emekçiye yönelik saldırı sürecinin destekçisi rolünden çıkarılmasını ve sporcuların da alınıp satılan, kiralanan bir mal olmaktan çıkarılarak özgür bir sporcu olmalarını sağlamayı amaçlayan Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikası (Spor EmekSen) kuruldu. Sendikadan yapılan yazılı açıklamada, sendikanın kurucu başkanlığını eski Galatasaraylı futbolcu Metin Kurt’un yaptığı belirtilerek sporun her dal ve kademesinde görev alan amatör, profesyonel spor emekçilerini bünyesinde barındıracak olan Spor EmekMetin Kurt Sen’in önceki gün İstanbul Valiliği’ne verdiği kuruluş dilekçesi ile kurulduğu bildirildi. Spor EmekSen, 12 Eylül darbesi ile kesintiye uğrayan spordaki örgütlenmenin canlandırılmasını, sporun, ülkemizde yaşanan emeğe ve emekçiye yönelik saldırı sürecinin destekçisi rolünden çıkarılmasını ve sporcuların da alınıp satılan, kiralanan bir mal olmaktan çıkarılarak özgür bir sporcu olmalarını sağlamayı amaçlıyor. Sendikanın kuruluşunu kamuoyuna duyuracağı basın toplantısı ise bugün saat 13.00’te Kadıköy’deki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapılacak. ANKARA Aralarında emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına’nın da bulunduğu 196 subayın karşısına çıkacağı mahkemenin başkanıyla bu mahkeme kararlarını inceleyen 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın görev yerleri değiştirildi. HSYK, bu kararını, müfettişlerin yargıçlara yönelik “uyuşturucu davalarındaki irtibatlar, gayri ahlaki ilişkiler” gerekçesine dayandırdı. Yarın başlayacak olan 196 sanıklı ‘Balyoz’ davasına bakacak 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı Zafer Başkurt Gebze’ye, Albay Dursun Çiçek’i tahliye eden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak da Sakarya’ya geçici görevle gönderildi. Başkurt’un yerine 10. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi hâkim Ömer Diken; Canak’ın yerine de aynı mahkemenin üyelerinden Rüstem Eryılmaz atandı. Adalet Bakanlığı kaynakları ise yetki kararnamesinin HSYK’nin internet sitesinde yayımlanmasıyla birlikte sürpriz “görevlendirmeye” ilginç bir soruşturmayla yanıt verdi. Bakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre, her iki yargıçla da ilgili olarak 25 Ağustos 2009 tarihinden beri sürdürülen bir soruşturma var. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başmüfettişi tarafından iki yargıçla ilgili düzenlenen rapor, önceki günkü HSYK toplantısında değerlendirildi. Raporda, her iki yargıcın görev yerlerinin değiştirilmesi istendi. Bakan Sadullah Ergin’in katılmadığı toplantıda kurul, iki yargıcın görev yerinin değiştirilmesini oybirliğiyle kararlaştırdı. Erkan Canak’a yönelik “uyuşturucu davalarının sanıkları ve avukatlarıyla yoğun görüşme ve bu tür davaları takip eden bir kadınla gayri ahlaki ilişki” iddiası ortaya sürüldü. Zafer Başkurt hakkında ise “bakmakta olduğu uyuşturucu davasında sanıkla para karşılığı tahliye konusunda görüşmeler yapma” suçlaması yöneltildi. ‘Balyoz’ davasında emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da avukatlığını yapan Celal Ülgen, mahkeme başkanı değişikliği için “İnanamıyorum. Mahkeme Başkanı yaklaşık 4 aydır çalıştı, hazırlandı ve dava ile ilgili bir görüşü oldu. Yeni başkanın dosyaya hâkim olması zaman alacak” dedi. Haberal’ın dava açmadığı tek yargıç Başkurt’tu. İP’liler Galatasaray Meydanı’nda Perinçek’in tutuklu olarak yargılanmasını protesto etti. ‘1000 gündür cezaevinde’ İstanbul Haber Servisi İşçi Partisi (İP) üyeleri, Tünel’den Galatasaray Meydanı’na kadar yaptıkları yürüyüşle İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 1000 gündür tutuklu olmasını ve Ergenekon davası kapsamında yargılanan aydınların tutuklu yargılanmalarını protesto etti. İP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, “Ergenekon davasıyla Amerikancı Gladyo hukukunun Cumhuriyet hukukunu tasfiye ettiğini” söyledi. Yüzlerce İP üyesi, dün Tünel’de toplanarak “Vicdanlar isyanda. Doğu Perinçek Silivri’de 1000 gündür esir” yazılı pankart arkasında Galatasaray Meydanı’na yürüyerek Ergenekon davasında yaşanan hukuk dışı uygulamaları ve AKP iktidarını protesto etti. Galatasaray Meydanı’nda açıklama yapan İP Genel Başkan Yardımcısı Önsel, Perinçek için tutuklu değil, esir kelimesinin kullanılmasının daha doğru olacağını belirten Önsel, “Esir diyoruz. Çünkü ortada bir yargılama yok. Kanun yok. Hukuk yok. Amerikancı Gladyo hukuku, Cumhuriyet hukukunu tasfiye etmiş. Perinçek, ABD hesabına esir alınmıştır” dedi. Ergenekon iddianamesinde yer alan iddiaların tek tek çürütüldüğünü dile getiren Önsel, savcıların Perinçek hakkında yaptıkları 10 suçlamayı geri çekmek zorunda kaldıklarını söyledi. ‘Hukuki dayanağı yok’ Hakkındaki birçok iddianın çürütülmesine karşın, Perinçek’in 1000 gündür tutuklu olmasının hukuki dayanağının olmadığını vurgulayan Önsel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Silivri Tayyip Erdoğan’ın siyasi mezarı olacaktır. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne eşbaşkan olarak görev yaptığını 34 yerde itiraf eden Erdoğan’ın iktidarı Silivri’den yıkılacaktır.” “Ahlak” polisi, “iyiye gidiyor her şey” diyenlerin mahallesine de uğrayacak. Kapıyı çalanlar maksatlarının iki kadeh içki olmadığını o sokağa geldiklerinde de gösterecekler. Şimdi kimi işgüzarların marifeti gibi görünen sivriliklerin hiç de öyle olmadığını, “uzun ve meşakkati çekilmiş bir cihadın, cehdin, gayretin nihayet maksadına erişmekte olduğunu” artık bu “kanaat önderleri” de anlasın istiyoruz. Altan Öymen’in mücadeleci iyimserliği bize de bulaşsın, üstümüzden hiç eksilmesin istiyoruz. Eksilmesin; ama galiba bu kez “vaziyete hâkim değiliz” Altan Abi... eposta: [email protected] Kararları gündem oluşturdu 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne atanan yargıç Diken, 5 rektör ve ÇYDD’yi kapsayan aramalar için karar vermişti. 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne atanan Eryılmaz ise Haberal’ı tutuklamıştı HİLAL KÖSE Behice Boran etkinliklerle anıldı ZONGULDAK (Cumhuriyet) Türkiye İşçi Partisi’nin son Genel Başkanı siyasetçi, akademisyen ve sosyolog Behice Boran, Zonguldak’ta Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı’nın (TÜSTAV) düzenlediği “Behice Boran 100. Yaşında” etkinliğinde anıldı. Anma etkinliğinde bir konuşma yapan Prof. Dr. Neşe Özge, Behice Boran’ın biBehice Boran limsel çalışmalarından ve sosyal bilimlere yaptığı katkılardan söz etti. “Son dönemlerde sosyal bilimlere ve üniversitelerin çeşitli alanlarına yönelik temel bir saldırıyla karşı karşıyız. 1947’lerdeki cadı kazanını andırır yeni bir dönem geliyor” diyen Prof. Dr. Neşe Özge konuşmasına şöyle devam etti: “Sosyoloji bölümleri arkası arkasına kapatılmaya teşebbüs ediliyor. İçleri boşaltılıyor ya da başlarına bazı seçilmiş üniversitelerden, Erzurum, Konya Selçuk Üniversitesi gibi üniversitelerden, din felsefesi alanında doktorasını ya da doçentliğini almış olan ilahiyat çıkışlılar bölüm başkanlıklarına yerleştiriliyorlar” Yargıç Açar asliye mahkemesine 101 Balyoz soruşturması şüphelisi hakkındaki yakalama kararını kaldıran ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un tahliye edilmesine karar veren Ağır Ceza Mahkemesi heyetlerinde yer alan hâkim Oktay Açar, İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesi’ne üye olarak atandığı öğrenildi. Bazı gezetelerde yer alan haberlerde, hâkim Açar, Balyoz şüphelileri hakkındaki dosyaya bakan heyete katılması için tatilden çağrıldığı öne sürülerek hedef gösterilmişti. Açar’ın hakkında çıkan haberlerin ardından tayinini istediği öne sürülmüştü. Mahkeme başkanlığına atanan ve görevden alınan yargıçlar, önemli soruşturmalarda verdikleri kararlarla gündem oluşturdu. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na atanan Ömer Diken, Ergenekon davası sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın da aralarında bulunduğu 5 rektör ile ÇYDD’yi kapsayan Ergenekon operasyonunun 12. dalgasında, arama ve el koyma kararını verdi. İkinci Ergenekon davasının sanıklarından Durmuş Ali Özoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden posta aracılığı ile gönderdiği 3 sayfalık dilekçesinde, oluşturulan sahte belgelerle belirli bazı mahkemelerden karar talep edildiğini öne sürerek, aralarında Ömer Diken’in de bulunduğu 6 hâkim ve 7 savcı hakkında Adalet Bakanlığı ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. İşçi Partisi de Ömer Diken’i aynı gerekçeyle HSYK’ye şikâyet etmişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne atanan hâkim Rüstem Eryılmaz ise ikinci Ergenekon davası sanığı Haberal’ı, terör ögütü kurup yönettiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlı ğını gösteren olguların bulunması, suçun niteliği, aleyhine mevcut delil durumu gerekçesiyle 17 Nisan 2009’da tutukladı. Tazminat ödemeye mahkum oldu Eryılmaz, Haberal’ın açtığı tazminat davası sonucunda 1500 TL tazminat ödemeye mahkum edildi. Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da yargıç Eryılmaz tarafından tutuklandı. Görevinden alınan yargıç Erkan Canak, tutuklanan Hanefi Avcı’nın tahliye talebini reddederken, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tahliye edilmesi yönünde görüş bildirdi. Görevden alınan yargıç Zafer Başkurt ise uyuşturucu ticaretinden hakkında dava açılan Urfi Çetinkaya’yı da yargıladı. Adalet Bakanlığı, Başkurt hakkında, Urfi Çetinkaya ile Kürşat Yılmaz’ın rüşvet iddiaları üzerine soruşturma başlattı. Bir fuhuş operasyonu sonrası ismi yine gündeme gelen Başkurt, Balyoz Güvenlik Harekât Planı soruşturmasında tutuklanan 20 askerin tahliye olması yönünde karşı oy kullanmıştı. Canak ve Başkurt’un eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ile Ankara’da bir otelde görüştükleri iddia edilmişti. Bakanlık, bu iddialara ilişkin soruşturma yapılması için müfettiş görevlendirmişti. İlhan Cihaner’in eşi yargılanacak TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Rasim Karakullukçu’ya hakaret ettiği iddia edilen eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in eşi Muhteber Cihaner hakkında Erzincan Cumhuriyet Savcılığı’nın verdiği takipsizlik kararını bozdu. Soruşturma kapsamında; 16 Şubat 2010 tarihinde evine ait depoda arama yapıldığı ve Muhteber Cihaner’in, Karakullukçu’ya hitaben “Siz kimin avukatlığını yapıyorsunuz, nasıl bu kadar çirkin olabiliyorsunuz, siz bu vatanın evlatları değil misiniz? Bunlar her kimin başının altından çıkıyorsa onlar alçak olacak” dediği iddia edildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle