29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ARALIK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 ‘Özal el altından hükümet ve partiyi kontrol altında tutabilmek için çare arıyor’ HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR AFP’nin dediği çıktı zal’dan Çankaya’ya çıkmadan önce mal varlığını açıklaması gündeme girdi. Açıklamadı. Basın eski defterleri karıştırdı ve Özal’ın siyasete girmeden, tabii başbakan olmadan önce gönül rahatlığıyla 1983’te açıkladığı mal beyanını buldu, çıkardı, yayımladı: “1.9 milyon liralık Cumhuriyet altını. Bankalarda 5.5 milyon lira nakit para. Mecidiyeköy’de 210 metrekarelik bahçeli ev; Yeniköy’de 175 metrekarelik daire, Erenköy’de 130 metrekarelik daire. Bodrum, Altınkum’da Bizim Gibi Düşünenler... On yıl öncesine göre bugün bazı konularda daha önce konuşulamayanların konuşulduğunu söylemek mümkün mü? Evet mümkün. Örneğin Kürt sorunuyla ilgili yakın geçmişte insanların yazmaya, söylemeye cesaret bile edemeyeceği her şey konuşulabiliyor. Hatta artık Abdullah Öcalan’la ilgili terörist başı tanımlaması bile kullanılmıyor, hükümetin Öcalan’ı muhatap alması konuşuluyor. Tarikatlar, cemaatler konusunda da durum farklı değil. Eskiden irtica örgütlenmesi denilen birtakım organizasyonlar bugün “sivil toplum kuruluşu” olarak niteleniyor, bunların temsilcileri her konuda görüşlerini rahatça dile getiriyor, savunuyor. Askerlerle ilgili geçmişte yapılamayan eleştiriler rahatlıkla yapılıyor, hatta askerler adeta yerden yere vurulabiliyor. Geçmişte güvenlik, devlet sırrı gibi kavramlar altında tartışılamayan konular bugün televizyon programlarında masaya yatırılıyor, Güneydoğu’daki operasyonlarla ilgili güvenlik güçleri suçlanıyor. Gazetelerde, orduyla ilgili pek çok iddia ortaya atılıyor, generaller hakkında davalar açılıyor, yüksek rütbeli subaylar darbe suçlamasıyla tutuklanıyor. Genelkurmay’ın en gizli odalarında aramalar yapılabiliyor. Ama ilginç olan şu ki, demokratik gelişme olarak tanımlanan bütün bu olayların yanında, örneğin birkaç öğrencinin protesto gösterisi kıyametleri kopartıyor. Hükümetle ilgili en küçük eleştiri düşmanlık olarak algılanıyor. Sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın hükümet üyelerine yönelttikleri eleştiriler, söyleyenleri tehlikeye düşürecek kadar ciddi tepkiyle karşılanıyor. Hükümet üyeleri veya icraatıyla ilgili yapılan eleştiriler mutlaka gizli amaçlara bağlanıyor, bu eleştirileri yapan kişilerin bazıları hakkında davalar açılıyor, bazıları yıllarca tutuklu kalıyor, bazıları işlerinden oluyor. Neredeyse zaten adı üstünde muhalefet yapmakla görevli partiler bile fazla muhalif olunca bu tepkilerden, ağır suçlamalardan payını alıyor. Bir ülkenin tabu denilebilecek konularında ya da o ülkenin güvenliğiyle ilgili konularda bile herkesin istediği gibi konuşabilmesi önemli bir gelişme. Ama aynı anda zaten çok az sayılabilecek muhalif seslerin sürekli suçlanıp üzerlerinde baskı kurulması oldukça garip bir durum. Öğrencilerin yumurta atıp kimseyi dinlememesini eleştirebilmek için önce onların her hareketine doğrudan düşman gözüyle bakmamak, üzerlerine devlet gücüyle saldırmamak gerekir. Demokratik hoşgörünün ve başkalarının düşüncelerine tahammülün aslında tek bir nedeni var, o da, bizim gibi düşünenlerden bir şey öğrenemeyeceğimiz gerçeği... [email protected] Ö 75 metrekarelik daire. Antalya Manavgat’ta 1.000 metrekarelik arsa. İstanbul Cevizli’de 66 metrekarelik daire. Çanakkale Gelibolu’da 275 metrekarelik arsa. 1975 Chevrolet ve 1979 model Renault marka otomobil.” 16 Ekim 1989’da Ajans France Press ilginç bir yorum yayımladı: “Türk basınına göre Özal kendisinin yerini almak üzere, kendisine itaat edecek ve aynı zamanda parti içindeki her zıt eğilimin (liberaller ve kutsal ittifakçılar) kabul edebileceği bir halef arıyor. Cumhurbaşkanının rolü esas olarak protokol olduğundan ve icra yetkisi olmadığından, Özal kendisi doğrudan doğruya karışmamakla beraber, el altından, hükümet ve par tiyi kontrol altında tutmaya devam edebilmek için çare arıyor. Siyasi gözlemcilere göre bu formül, anayasa değiştirmeden icranın sorumluluklarını da üstlenmek zorunda kalmadan bütün iktidar yetkisini Cumhurbaşkanlığında toplama imkânını verecek.” Ajans France Press’in bu yorumu aynen gerçekleşti. Anayasayı değiştirmeden Özal, Çankaya’dan partiyi ve hükümeti yönetmeye girişti. Yarı başkanlık sisteminin bütün gereklerini uygulayarak! ÖZAL’DAN MUHALEFETE: Yeni dönem başladı NAP grubu Özal’ın adaylığını ilan etti. “Kaç oyla seçileceksiniz Sayın Özal?” “Söylemem.” “Kararınızı ne zaman verdiniz ve daha önce kime söylediniz?” “Sabaha karşı verdim. Saat 03.00 sularında. Semra Hanım uyuyordu. Sabah ona söyledim. ‘Hayırlı olsun’ dedi. Sonra kimseye söylemeden, grupta konuştum.” “Ya parti de Başbakanlıkta sizden sonrası?” “Hiçbir fikrim yok. İnan, gerçekten yok. Zira bu konuyu düşünmeye başlamadım bile.” (18 Ekim 1989) Muhalefet katılmıyor. 20 Ekim 1989, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu: Özal 247, Fethi Çelikbaş 18. 24 Ekim 1989: İkinci tur: Özal’ın oyu 9 arttı. 256. Alkışlar. 31 Ekim 1989: Saat 16.00. Sonuç açıklandı: Özal’a 263 oy. Fire 22. Turgut Özal, TC’nin 8. Cumhurbaşkanı! Fraklar giymiş, geldi. Ant içme töreni. Dinleyici locası ana baba günü. Siyasete girdiğinden beri bana, köşe yazarlarına o kadar ağır saldırılarda bulunmuştu ki, saygı duymuyorduk Özal’a. Özal ant töreni için genel kurula girerken ve kürsüye yöneldiğinde herkes ayağa kalktı. Ben ve Uğur Mumcu dışında.. DYP oturuyor. SHP ayakta ama alkışlamıyor. Grupta konuşan Demirel; “Başbakan, Cumhurbaşkanı görevi de uhdesinde olmak üzere Başbakan olarak Çankaya’ya çıkıyor” diyordu. DYP lideri konuşmasında tarihten bir sayfa açtı: Sultan Abdülaziz sabahleyin kalkmış bakmış. Dolmabahçe’nin önünde donanma var, toplarını saraya çevirmiş. Öbür cephesinden bakmış. Harbiye talebesi var. Bir cepheden bakmış, Talebei Ulum var. Sarayın etrafı sarılmış. Rahmetli Bal Mahmut (Mahmut Baler) anlatırdı babası Hafız Paşa, Abdülaziz’in mabeyn başkâtibi. Abdülaziz, Hafız Paşa’yı çağırmış. “Hafız bu ne? Bir yanık kokuyor. Ben burada bir şeyler hissediyorum” demiş. O da demiş ki: “Padişahım, bu donanmayı sen yaptırdın, sana top çevirmez. Harbiye mektebini de sen açtın, bunlar da sana karşı çıkmaz. Talebei Ulum da öyle...” Abdülaziz de “Yok, yok Hafız, mesele senin bildiğin gibi değil!” demiş. Bir iki saat sonra da Abdülaziz’i alaşağı etmişler, hal etmişler. Abdülaziz’in ‘halli’ ile Özal’ı indirmeyi mi yan yana koyuyor? Bu sorunun akıllardan geçeceğini tahmin eden Demirel tarihsel sahneyi anlattıktan sonra hemen şunu ekliyor: “O günkü gibi olacak değil ya!” Tabii sonuç alamayan; “Seçilir ama bu millet bu Cumhurbaşkanını kaldırmaz” söylemleri tartışmalara konu oluyor. 9 Kasım 1989 günü sade bir törenle Evren’den görevi devralmak için Çankaya’da merdivenleri tırmanırken ilk ama sonuncu olmayacak ilk sürprizini yapıyor... 9 Kasım günü yeni bir dönem başlıyor: Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal dönemi! A 12 EYLÜL 1980 12 EYLÜL 2010 12 Eylül 2010 referandumunu izleyen günlerde (14 Eylül’den itibaren) gazeteler şu manşetlerle çıktı: “Evren Paşa için suç duyurusu kuyruğu... Referandumun ardından ‘12 Eylül darbecileri yargılansın’ diyen onlarca grup 11 ilde adliyelere koştu.” Haberin özeti: “Suç duyurusunun tepesinde Kenan Evren başta olmak üzere 12 Eylül’ün kudretli komutanlarının isimleri vardı. Ayrıca eski başbakanlardan Bülent Ulusu’dan başlayıp devam eden listelerde o dönemin MİT Kaçakçılık Daire Başkanı Mehmet Eymür, dönemin MİT VanHakkâri sorumlusu Hanefi Avcı, Vali Nevzat Ayaz, AKP hükümetinin Milli Savunma Bakanı o tarihte valilerden Vecdi Gönül, Hayri Kozakçıoğlu, Saffet Arıkan Bedük ve eski Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’ın da isimleri var.” İç sayfalardaki haberin başlığı ise; “Evren ve arkadaşlarına suç duyurusu yağıyor.” Yanında da “Yargıda üç farklı görüş” yer alıyor. Ya da “12 Eylül’ü yargılama tartışması”. Bir başka haber: Evren’e soruşturma ‘resmen’ başladı diyor, şu alt başlıkla: “Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nin açtığı soruşturma sonunda Evren, Tümer ve Şahinkaya hakkında dava açılabileceği gibi takipsizlik kararı da verilebilecek.” Bu satırların yazıldığı sırada (Ekim 2010 ortaları) savcılık soruşturması henüz sonuçlanmamıştı. Daha önce mahkemeye verilirse intihar edeceğini açıklayan Kenan Evren; 12 Eylül’den sonraki gelişmeler üzerinde herhangi bir açıklama yapmadı. “Muktedir” olduğu günlerde halkın kendisine olan sevgisinden emindi. Bir söyleşimizde: Cumhurbaşkanlarını halkın seçmesini Milli Güvenlik Kurulu’na götürdüğünü, ancak kabul ettiremediğini söylemişti. Cumhurbaşkanını halkın seçeceği bir seçime girmeyi istiyordu ve anayasa referandumu ile Cumhurbaşkanı olduğunu içeren eleştirilere canı sıkılıyordu. Hatta halka gidilse, oda seçime katılma olanağını bulsa en az yüzde 60 oy alacağından emindi... Halkın sevgisine o kadar güveniyordu. Halkın 12 Eylül’ü destekleyeceğine! 30 yıl sonra dik?” diyebilmişti. Yaşı büyütülerek bir genç de asılmıştı. Fakat zaman 12 Eylül’ün lehine işlemedi. 2010 referandumu öncesi, ağustos ayında 12 Eylül darbesi aleyhindeki yayınlar özellikle anayasa paketini hararetle savunan haberler, yorumlar yandaş basında birbirini kovaladı.. “12 Eylül’ün kararttığı hayatlar” dizi halinde gazetelerde yer aldı. “12 Eylül hatıraları 30 yıl önce o sabahı” anlatan kişilerin söyledikleri tam sayfa yayımlandı. “İşte darbenin mağdurlarının utanç müzesi”nde; “17 yaşında idam edilen Erdal Eren’in küçük ceketiyle, ölen 960 devrimcinin geçtiği işkence tezgâhları, aletleri ve onların fotoğrafları sergilendi.” Müzede; Cumhuriyet’in ağır darbe aldığı belirtiliyordu; “12 Eylül’ün basına getirdiği yasaklar” bölümünde... OcakNisan 1981’de kimi illere beş gün süreyle sokulmadığı… Haziranda Yazıişleri Müdürü Okay Gönensin ile yazar Mehmed Kemal’in hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alındığı… aynı ay Oktay Akbal’ın “Çanakkale’de bir vali var” başlıklı yazısında yasaklanan siyasal parti mücadelesi yapıldığı gerekçesiyle 5 ay hafif hapis ve 4 bin 500’er lira para cezasına çarptırıldığı… Hikmet Çetinkaya’nın siyasi polis tarafından gözaltına alındığı… yazarımız Ali Sirmen’in yurtdışına çıkışının yasaklandığı ve pasaportuna emniyetçe el konulduğu belgelerle kanıtlanıyor. …İşkence, köy baskınları 12 Eylül’ün savunulması olanaksız olaylarıydı. Halka bok yedirmeler… Özellikle bugün yıkılacağı yerine modern bir cezaevi inşa edileceği ancak yöre insanın müze olmasında direndiği Diyarbakır Cezaevi! İşkencelerin merkeziydi. Rahmi Turan’ın ( 25.7.2010’da) yazdığına göre Kenan Evren; anayasa paketinde 12 Eylül 1980 Askeri harekâtının da oylanacak olmasından duyduğu rahatsızlığı: “Ayıp ediyorlar! Biz sanki durup dururken darbe yaptık. Canımız sıkıldı, hadi gidip ihtilal yapalım mı dedik? Memlekette kan gövdeyi götürüyordu. Millet bize ‘Akan kanı durdurun’ diye baskı yapıyordu. Mecbur kaldık. 12 Eylül harekâtından sonra terör ve anarşi durdu, ülkeye huzur geldi. Şimdi, 30 yıl sonra 12 Eylül’le hesaplaşmaya kalkmak, ayıptır” diye dile getirdi. Bu sözler; başlayan soruşturma kovuşturmaya ve mahkemeye düşerse… Kenan Evren’in yapacağı savunmanın temel hatlarını içeriyor. Haydarpaşa’da keşif yapıldı İstanbul Haber Servisi TMMOB Mimarlar Odası ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından, Haydarpaşa Gar binasının 3. katında izinsiz tadilat yapıldığı iddiasıyla 4 yıl önce açılan dava kapsamında, Kadıköy 7. Asliye Ceza Mahkemesi heyeti dün keşif yaptı. Heyet, orijinaline uygun yapılmadığı iddia edilen kapıları, tuvaleti ve koridor yenilemesini inceledi. Kanser hastaları için önerge ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Milletvekili Nuri Yaman ve arkadaşlarının imzasıyla, kanser hastalığında tedavi olanaklarının geliştirilmesine ilişkin Meclis araştırması açılması istendi. Önergenin gerekçesinde, Türkiye’de kanser bilincinin eskiye oranla arttığı, ancak istenilen noktaya ulaşmadığı belirtildi. Roman yurttaşın şikâyeti STRASBOURG (AA) AİHM, Roman kökenli Türk yurttaşı Mustafa Aksu’nun yaptığı şikâyetin, temyiz niteliğindeki Büyük Daire’de görüşülmesini kararlaştırdı. Aksu’nun 2004 yılında AİHM’ye yaptığı ilk başvuru, Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunmadığına hükmedilerek reddedilmişti. Aksu da bu karara itiraz etmişti. Çalıntı otomobilde cinayet İstanbul Haber Servisi Avcılar’da boş bir arazide park halindeki bir otomobilin altında, başından tek kurşunla vurulduğu anlaşılan bir erkek cesedi bulundu. Polis, cesedin boş arazinin yakınındaki adaklık kurban satışı yapılan yerde çalışan Muzaffer Ulak’a ait olduğunu belirledi. Otomobilin de çalıntı olduğu anlaşıldı. Cinayet şüphelisi 5. kattan atladı YARIN: ÇANKAYA’DA BİR 12 EYLÜL MAĞDURU İstanbul Haber Servisi Kartal’da silahla bir kişinin öldürülmesi, bir kişinin de yaralanması olayının zanlısı olarak aranan Cafer Narsap’ın, Atalar Mahallesi Zeytinlik Caddesi Aktı Sokak 8 numaralı apartmanın 5. katında olduğu belirlendi. Polislerin almaya gittiği Narsap, polislerden kaçmak amacıyla 5. kat balkonundan yere atladı. Ağır yaralananzanlı kaldırıldığı hastanede öldü. Sahte para operasyonu İstanbul Haber Servisi İstanbul’da piyasaya sahte para sürmeye çalışan kişiler olduğu yönündeki ihbarı değerlendiren polis bu kişilerle bağlantı kurdu. Buluşma noktasında alıcı gibi davranan polislerle görüşen, emekli albay olduğu öğrenilen Ö.F.U. ile 2 kişi gözaltına alındı. Otomobilde bulunan 47 bin sahte dolar ele geçirildi. Ya anımsamadığı uygulamalar? 12 Eylül referandumunda halkın yüzde 58’i Evren ve arkadaşlarının yargılanmasını engelleyen anayasadaki 15. maddenin kaldırıl masına olumlu oy kullandı. 30 yıl önceki duyguları ile 30 yıl sonraki durumu bir gazeteye (Sözcü’ye) 11 Ağustos 2010’da şöyle açıkladı. “O zaman elayak öpenler şimdi bize sövüyor.” Aynı demeçte “En büyük hatasının siyasi partileri kapatmak olduğunu” söylüyordu. 1982 seçimlerinden önce Anavatan’ı ve genel başkanını karalayan TV konuşmasını da “yanlış yaptım” diye eleştiriyordu... Ne çare unuttuğu kimi demeçleri vardı. Örneğin 12 Eylül yönetiminin adalete saygısını anlatırken; “Bir sağdan bir soldan astık” demiş, hatta bir başka demecinde “Ne yapacaktık. Hapishanede onları besleyecek miy 3 kişiye 72’şer bin lira ANKARA (AA) On Numara’da 10 bilen 3 kişi 72 bin 654 lira kazandı. Şanslı numaraların; 4, 11, 26, 28, 29, 32, 39, 40, 41, 44, 47, 48, 51, 57, 60, 65, 66, 67, 70, 73, 75 ve 80 olarak belirlendiği çekilişte, 9 bilenler 1513 lira, 8 bilenler 85 lira, 7 bilenler 11.5 lira, 6 bilenler 2’şer lira, hiçbir numarayı tutturamayanları ise 1.2 lira kazandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle