19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ARALIK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Üniversite rektörlüklerine iktidara yakın isimlerin getirilmesi tepki çekti 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Üniversitelere eş dost ataması HİCRAN ÖZDAMAR Otuz Beşinci Kurultay Kurultaylar partisi de olarak tanımlanmasına alıştığımız CHP, hafta sonunda otuz beşinci büyük kongresini topluyor. Ülkenin 12 Haziran genel seçimlerine ısındığı bir süreçte, CHP’nin yeni genel başkanının, yeni bir parti meclisi ile güç tazeleme istemesini doğal saysak da o meclisin oluşumunda blok liste yöntemi ile mi, yoksa çarşaf listede yer alacak adaylar arasından delegelerin tercihlerinin mi sandığa girmesi gerektiği güncel bir tartışma konusudur. Genel başkanları, tek adam konumuna çıkarmanın kaçınılmaz bir Şarklılık olmasını doğal gören alışkanlıklarımız, Eşref’in “İnsan bu. Putunu kendi yapar/ kendi tapar” diye eleştirdiği ve geçen yüzyılın kültürümüze miras bıraktığı yöntemden vazgeçmemek için zorlanır. Dolayısıyla da, onların söyledikleri her şeyde keramet arar, attıkları adımlara uymayı marifet görürüz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da, kendisinden önceki başkanlar gibi, hızlı bir şekilde, bu kurultayı olağanüstü toplantıya çağırmasının tek nedeninin, “çalışacağı ekibi belirleme isteği” olduğu kendisi tarafından da gizlenmiyor. CHP Genel Başkanı, genel seçimlerde partisinin makus talihinin değişmesini, demek ki kendisiyle tam ahenk içinde oluşacak bir ekibin göreve gelmesinde görüyor. Dolayısıyla ülkenin dört bir yanından başkentte toplanacak delegeler, pazar günü önce liderlerinin açış konuşmasını dinleyecek, daha sonra seçimin hangi yöntemle yapılması üzerinde verilecek önergeler için açılacak usul tartışmasını yaparak yeni parti meclisi için sandığa gideceklerdir. İZMİR Üniversitelerin yeni rektörleri iktidarın akrabalarından oluştu. İzmir’de yeni kurulan ve adı tartışmalara neden olan devlet üniversitesi Katip Çelebi’ye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dayısının damadı Prof. Dr. Galip Akhan atandı. Atamalar kapsamında Yüksek Teknoloji Enstitüsü’ne YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın sahip olduğu şirketin ortağının bacanağı Prof. Dr. Mustafa Güden, Manisa Celal Bayar Üniversitesi’ne de eski bakanlardan Ekrem Pakdemirli’nin oğlu Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli rektör oldu. Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, rektör atamalarının yüzde 87’sinin ideolojik olduğunu belirtti. Atamaların “eş dost” ve “benden olan” anlayışıyla yapıldığını belirten Adıbelli, şunları söyledi: “Rektör olmak için birinci koşul AKP milletvekili adayı olmak. İkinci koşul da türbana destek vermektir. YÖK, 2007 öncesinde antidemokratikti. Bir oy alanlar bile rektör yapıldı. Yasaları kendilerine göre şekillendiriyor ve çiğniyorlar. İktidar ve YÖK, ‘dediğimi yaparsanız demokratiksiniz, yapmazsanız Ergenokoncusunuz’ diyor. Üniversitelerimizde öğretim üyelerimiz rektör adayı seçimlerinde oylarını kullanmasın. Seçimler göstermelik yapılıyor. YÖK bildiğini okuyor. Amaçları kurumları ele geçirmek. Faşizan bir yöntemle ülke yönetiliyor.” İşsiz öğretmenlerden protesto Siyasal Bilgiler’in ‘ak saçlı’ eylemcisi Hasan Hüseyin Özkan KPSS kitaplarını MEB’e gönderecekler KIVANÇ EL ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın Şubat ayında yapılan atamaları kaldırması ve öğretmen açığının her geçen gün giderek artmasına karşın öğretmen alınmaması protesto edilecek. İnternet üzerinden örgütlenen öğretmenler, öğretmen açığı ve Şubat ayında atama yapılmamasını KPSS hazırlık kitaplarını Bakanlığa göndererek protesto edecek. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre 80 bin, sendikaların verilerine göre 200 bini aşan açığa karşın yetersiz öğretmen alımı işsiz öğretmenleri isyan ettirdi. Şubat ayında öğretmen ataması yapılmamasını protesto edecek olan öğretmenler, MEB’e KPSS kitaplarını yollayacaklar. İnternet üzerinden örgütlenen öğretmenler, Şubat ayında en az 25 bin kadrolu öğretmen atanmasını istiyor. İşsiz öğretmenler tarafından hazırlanan ve Bakanlık ile tüm milletvekillerine gönderilen bir sayfalık metinde “KPSS kitaplarının üzerine duygularımızı yazıp Bakanlığa göndereceğiz” denildi. ‘Şiddete tepkinin yaşı olmaz’ İLHAN TAŞCI ANKARA TBMM Anayasa Komisyonu’nun AKP’li başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu’ya yönelik protestolarda “provokatör” olarak gösterilmek istenen Hasan Hüseyin Özkan, şiddete tepki göstermenin yaşının olamayacağını vurguladı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki Burhan Kuzu’nun yumurtalı protestosuna ilişkin görüntülerden hareketle okul dışından gelen “yaşlı kişi” olarak yansıtılan Özkan, yaşananları ve yaşadıklarını anlattı. 1955 doğumlu Özkan, 1974 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü kazanmış. 12 Eylül darbesinin ardından yurtdışına çıkmak ve okula ara vermek zorunda kalan Özkan, 2008 yılında Türkiye’ye dönmüş. Çıkarılan öğrenci affıyla birlikte de yarım bıraktığı SBF’ye yeniden kaydını yaptırarak öğrencilik yaşamına başlamış. Asıl sorun sadece PM mi? Öyle anlaşılıyor ki, bu kurultayda da CHP, alışkanlıklarından vazgeçmeyecek, yani yeni bir genel seçimde iktidarı devralmak için neleri nasıl yapacağını en yetkili organı olan kurultayda kuracağı ana davalar komisyonu gibi hazırlık toplantılarında tartışarak ülke gündemine taşımayacaktır. Bunun anlamı, ne yazık ki sekiz yıldır tek başına iktidarda olan Erdoğan’ın önümüzdeki seçimlerde de yerini muhafaza edeceği sanısını seçmene vermekten başka bir şey değildir. Şu anda iktidarın tek alternatifi olarak görünmesi gereken CHP’nin,12 Haziran akşamı açılacak sandıklardan alacağı oylarla çoğunluğu alacağına yandaşları kadar kararsızları da inandırması için, bu kurultaya hazırlanmış raporlarla gitmesi gerekmez miydi? Haziran genel seçimlerine kadar iki ya da üç kez toplanabilecek bir parti meclisinin kimlerden oluşacağı sadece CHP üyelerini ilgilendiriyor... AKP en az yüzde 42 ile mi, yoksa daha fazla bir oranla mı bu seçimlerden çıkar tartışmasından uzaklaştırarak, Türkiye yeni bir iktidara kavuşacak mı tahminlerinin yoğunluk kazanacağı bir ortam ise hepimizi. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] ‘Tepki poliseydi’ “Ak saçlı ve sakallı bir öğrenciyi kabul edemiyorlar” diyen Özkan, kendisinin dışardan okula girdiği eleştirilerine, “Bir öğrencinin okulda olmasından doğal ne olabilir. 2 yıldır her gün düzenli okula gidiyorum. Kamu Yöneti SHÇEK YÖNETİCİSİ ÖNERDİ mi üçüncü sınıfı bitirdim, dörde geçtim” yanıtını verdi. “O gün” fakültede yaşananlar arasında değinilmeyen bir boyuta işaret eden Özkan, şunları anlattı:“Üniversiteye polis, dekanın ya da rektörün izniyle girebilir. Dekan ‘gelme’ diyor. Rektörün de polisin girmesi konusunda izni yok. Ama Burhan Kuzu, 200250 civarında sivil polisin oluşturduğu bir güvenlik koridorundan giriyor. İlk tepki, 200 tane sivil polisin fakülteye girmesiydi. Tepki polislereydi. Alkışlarla koridorlarda protes to edildiler. Ama televizyonlarda o bölümler yer almadı. YÖK Başkanı’nın ‘Üniversitelere sivil polis girebilir’ diye demeci var. Bu tartışılırken Burhan Kuzu, bu düşünceyi fiiliyata döktü. Tepkimizin hukuku dayanağı bu. Bir anayasa profesörünün yoğun polis eşliğinde üniversiteye girmemesi gerektiğini bilmesi gerekirdi. Bunu içine sindirebiliyorsa söylenecek tek laf yok.” Kuzu ve Süheyl Batum’un protesto edildikleri salonda kendisinin olmadığını belirten Özkan, Kuzu’nun salondan çıktıktan sonra polis eşliğinde dekana gittiğini, ancak dekanın görüşmediğini savundu. Bu sırada öğrencilerin birkaç dakika durdurulduğu ve o sırada Kuzu’nun başka bir odaya alındığını anlatan Özkan, “Biz Kuzu’nun gittiğini zannediyorduk. Daha sonra öğrenciler bahçeye çıkmak için kapıya yöneldi. Çevik kuvvet de okul kapısının önüne gelmişti. Öğrencilerle polisin karşı karşıya gelmemesi için ben ve bazı öğretim üyeleri, öğrencileri durdurmaya çalıştık. Polis kapalı mekâna gaz püskürttü. Ben en arkada kalmıştım. O sırada da polisle karşı karşıya geldim. Polisin beni dövebileceği düşüncesiyle saldırıyı engellemek için yanımda duran koltuğu fırlattım. Tamamen bir kendini koruma refleksiydi” diye konuştu. Şiddete karşı din adamıyla işbirliği SEVİL ARINAN ANKARA Çocuğa yönelik şiddetin engellenmesi için düzenlenen uluslararası toplantıda din vurgusu öne çıktı. Din adamlarının çocuğa yönelik şiddetin engellenmesinde etkili olacağının kaydedildiği toplantıda, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Şube Müdürü Yusuf Kara, şiddetin önlenmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı’yla işbirliği yapılması gerektiğini söyledi. SHÇEK liderliğinde, UNICEF ve Belçika Federal hükümetinin işbirliğiyle düzenlenen “Çocuklara Yönelik Şiddetin Önlenmesi” toplantısı dün başladı. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ve UNICEF yetkililerinin de katıldığı toplantıda çocuğa yönelik şiddetin önlenmesinde devletin etkili olduğunu, hazırlanan eylem planının da bu yönde olması gerektiğini kaydeden Espriales Çocukluk Dönem Danışmanlığı’ndan katılan Josefa Horno Goicoechea, “Şiddetin önlenmesinde eğitim, sosyal yardım, sağlık ve adalet alanlarında hizmeti veren kurumlara mali destek sağlanmalı. Birçok ülkede din adamlarının da şiddetin önüne geçmekte etkili olduğunu gördüm” dedi. SHÇEK Şube Müdürü Yusuf Kara da şiddetin önüne geçmede, belirlenen kurumlara eklemeler yapılması gerektiğini kaydetti. Kara, Diyanet’in de şiddeti engellemek için işin içerisine dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Vadililerden yumurtalı destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu adı altında örgütlenen Dikmen Vadisi halkı Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerine yumurtalı ve tavuklu destek verdi. Dün, Yüksel Caddesi’nde İnsan Hakları heykeli önünde toplanan vadililer, yaptıkları açıklamada, “Biz bu gençleri tanıyoruz, biliyoruz. Onları bize suçlu, terörist gibi göstermeye kalkmayın. Çocuklarımıza sataşmayı bırakın. Yumurtayı atanlar yerine biraz da yumurtayı hak edenlere bakın” dediler. Mülkiye’den dekan ve öğrencilere destek Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı İhsan Feyzibeyoğlu yumurtalı protesto eylemine katılan Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) öğrencilerine destek verdiklerini belirtti. Mülkiyeliler Birliği üyeleri ve Ankara Üniversitesi SBF öğrencileri, fakülte önünde toplandılar. Mülkiye mezunları adına açıklama yapan Feyzibeyoğlu, öğrencilerin protestosunu anımsatarak, “Bu haklı protesto bahanesiyle muhalif seslere tahammülsüz iktidar mensupları öğrencilerimize hakaret ederek, dekanı istifaya çağırmıştır. Dekanımız ve öğrencilerimiz hakkında iktidar tarafından yapılan ve yapılacak olan her türlü işleme Mülkiye mezunları da muhatap olmaya hazırdırlar” dedi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da olaya ilişkin başlatılan soruşturmanın sonucunun beklendiğini belirterek “Dekanın kusurlu olduğunu zannetmiyorum” dedi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘İdam edilmedi’ Olayların yaşandığı günün akşamı bir arkadaşının telefonu üzerine kendisinin olayların yönlendiricisi olarak televizyon haberlerinde yer aldığını öğrendiğini paylaşan Özkan, “Zaman, Yenişafak beni haberleştirdi. Aynı 12 Eylül’deki gibi hiç irdelenmeden doğruluğu araştırılmadan polis mantığıyla haberler yapıldı. Mesela Bünyamin İnan’ın idam edildiği yazıldı. Oysa Bünyamin benim arkadaşım. SBF öğrencisiydi. İdam da edilmedi, hayatta” dedi. Özkan, protestoya katılma nedenini ve düşüncelerini şöyle anlattı: “Öğrenci değil de sıradan bir kişi bile olsam hukuka aykırı bir işlem varsa tepkimi gösteririm. Ben polis şiddetine tepki göstermenin yaşının olduğunu düşünmüyorum. ‘Polislerin üniversitede ne işi var’ diye sorulması gerek. ‘Öğrencinin ne işi var’ diye sorulmamalı.” Kendisinin hedef gösterilmek istendiğine dikkat çeken Özkan, “Başıma bir şey gelirse medya ve Başbakan ile Kuzu sorumlu. Korkmuyorum çünkü korkmam için bir neden yok. Başbakan’dan da korkmuyorum çünkü bu ülkenin vatandaşı başbakandan niye korksun?” dedi. CHP, Türkler davasının peşinde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Zamanaşımına uğrayan Kemal Türkler davasının peşini bırakmayan CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.Anadol, önergede, “Kemal Türkler cinayetine ilişkin yargılama sürecinde hâkimler ve Adalet Bakanlığı bürokratları hakkında bakanlık birimlerine hangi tarihlerde kimler tarafından şikâyet ya da ihbarda bulunulmuştur? Adalet Bakanlığı hangilerini işleme koymuş hangilerini hangi gerekçe ile işleme koymamıştır? ” diye sordu. Başkanın ‘aydın’ alerjisi Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı’nın isimlerini caddelerden kaldıran Avanos’un AKP’li Belediye Başkanı Körükcü, bu isimleri ideolojik buldukları için kaldırdıklarını söyledi ALİCAN ULUDAĞ Başbakan’dan Telegraph’a dava Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan, Daily Telegraph gazetesine ve gazetenin internet sitesine “AK Parti İran’dan bağış aldı” haberi nedeniyle dava açtı. Press Gazette’nin haberine göre Erdoğan, haberi yayımlamadan önce gazetenin hiçbir temsilcisinin kendisi ya da hükümetiyle bağlantıya geçmediğini vurguladı. C MY B C MY B ANKARA Nevşehir’e bağlı Avanos’un AKP’li Belediye Başkanı Mustafa Körükcü, uğradıkları silahlı veya bombalı saldırı sonucu katledilen Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Çetin Emeç ve Bahriye Üçok’un isimlerinin ilçedeki cadde ve sokaklardan kaldırılmasını garip gerekçelerle savunmaya çalıştı. Körükcü, “Amacımız, bu sokak, cadde ve park isimleri üzerinden ideolojik ve siyasi çatışmaları sona erdirmek” dedi. Körükcü, sadece Mumcu, İpekçi ve Üçok değil, Yunus Emre, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık gibi yer isimlerinin de değiştirildiğini söyledi. Körükcü, “Bu isimler konulurken diğer görüşteki insanların tepkileri oldu” görüşünü savundu. Uğur Mumcu’nun ismine tepki olup olmadığı sorusuna Körükcü, “Olmuştur yani. Aynı düşüncede olmayan insanlar bunu niye veriyorsunuz... Avanos’la ne ilgisi var, diye karşı olanlar oldu” karşılığını verdi. Körükcü, “Sağ görüşlü iktidar geliyor. Caddeye Necip Fazıl Bulvarı diyor. Sol görüşlü geliyor başka isim veriyor. Bu isimlerle ilk defa karşılaşan insanlar önyargıya sahip olmaya başlıyorlar” diye konuştu. Körük cü, “Önyargılara teslim olmuyor musunuz” sorusu üzerine ise “Aksine önyargıların oluşmasını engelliyoruz” yanıtını verdi. İsmi kaldırılan Orhan Veli Kanık’ın ne ideolojisinin olabileceğinin sorulması üzerine ise Körükcü, şu ilginç yanıtı verdi: “Şunu sorgulamak gerekmez mi? Orhan Veli Kanık’la Avanos’un ne alakası var? Ama Karadağ Caddesi dediğimizde buraya özgü bir yerdir.” Bakan Çubukçu Erbil’e gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Irak Yüksek Öğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı’nın bugün başlayacak olan “Uluslararası Yüksek Öğretimi Canlandırma Araştırma Konferansı”na katılacak. Konferansta, Kürt Yönetimi’nin YÖK ile denklik konusunda yaşanan sorunları gündeme getirmesi bekleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle