19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2010 SALI 4 HABERLER Kılıçdaroğlu, Kayseri Belediye Başkanı’nın da adının karıştığı yolsuzluk iddialarını Meclis’e taşıdı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Gönüllü Sigara Polisi İle Başlar, Sonu İse... Haber 7 Aralık günkü gazetelerde yayımlanmış, konunun güncelliği geçmeyeceği için kesip bir kenara koymuştum. Aradan geçen yalnızca bir haftalık sürede olanlar, olayın nerelere kadar varacağı konusundaki endişelerimi fazlasıyla haklı çıkardı. Sağlık Bakanlığı umuma açık mahallerde, çevresinde 135 santimlik duvar bulunan açık yerlerin de yasak kapsamı içine alınması için çalışma başlatmış. Dahası Bakanlık, sigara yasağını denetlemek için, “gönüllü sigara polisleri” projesini yaşama geçirmeyi düşünmekteymiş habere göre. Bir noktayı vurgulayarak konuyu sürdürmek istiyorum. “Sigara yasağı” ilk gündeme geldiğinde, tütün kullanmakta olmama karşın, girişimi içtenlikle destekledim. Çünkü sigara içenlerin, içmeyenleri de pasif içici durumuna sokmaya hakları yoktu. Ama sigara yasağı bununla sınırlı olmalıdır. Çünkü demokrasilerde, esas olan özgürlüktür ve yasakların meşruiyetleri ise onların gerekçeleriyle sınırlıdır. Tütün yasağında da gerekçe insanları pasif içici konumuna düşürmemektir. Yoksa kişinin sağlığını kendine karşı korumak ya da toplumu kötü alışkanlıklardan arındırmak gibi baskılara yol açabilecek gerekçeler dayanak gerekçe olamaz. Başta desteklediğim sigara yasağına, sonradan, bu arada tütün kullanmaya kendi özgür irademle son verdikten sonra kuşkuyla bakmaya başladım. Çünkü yasakçı toplum, sigara aracılığıyla yeni bir baskı ortamını pekiştirmenin peşindeydi. Bir hafta önce gönüllü sigara polisi haberini okuyunca ürperdim ve şunu söyledim: Gönüllü sigara polisi ile başlar, sonra içki baskısıyla sürer, nihayet şeriat muhafızına kadar uzanır bu iş. Nitekim de gidiş o yönde. Bu bir hafta içinde bakın neler oldu: Kayseri’de polis, içkili mekânları teftişi sırasında burada bulunan müşterilerin kimlik tespitini yaptı. Hafta sonunda da Ankara’da üzerlerinde üniformaları olmadığı halde, bellerinde tabancaları, ellerinde telsizleri olan polisler, bir içkili lokantaya baskın yaptılar. Baskında polisler, çocukların, aileleriyle birlikte bile olsalar, içkili mekânlarda bulunamayacaklarını ileri sürerek zabıt tutmaya başlıyorlar. Bu sırada olayı cep telefonu ile görüntüleyen Ankara Barosu Başkanı Dr. Metin Feyzioğlu’nun da makinesine el koyup, kendisini de gözaltına almaya kalkıyorlar. Başkanın direnip baroya telefon etmesi üzerine polisler girişimlerinden vazgeçiyorlar. Yapılan iş, tümüyle yasalara aykırı. Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu’nun da belirttiği gibi, polisin, aileleri ile birlikte içkili lokantaya gitmiş olan çocukların durumuna müdahale yetkisi yoktur. Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun 12. maddesi böyle bir yetkiyi, ancak bar, pavyon ve meyhane için vermiş bulunmaktadır. Her iki olayda da polis, kanunun kendisine tanımadığı bir yetkiyi kullanıp ancak polis devletlerinde görünen bir baskı oluşturarak, insanları yıldırmak istemiştir. Bu açıkça suçtur. Durumu, AKP’nin son günlerdeki en büyük yıldızı Burhan Kuzu’nun dikkatine arz eder, bu suç karşısında şöyle arslanlar gibi kükremesini niyaz eylerim: Polisin korkmadan bunu yapabiliyorsa, orada nasıl oturursun İçişleri Bakanı? Hemen istifaya etmelisin! Görüyorsunuz yasakçılığı şiar edinmiş bir toplumda, en ufak ve masum yasaklarla başlayıp nerelere kadar varılabiliyor. Dikkat buyurunuz: Söz konusu olan mahalle baskısı değil. Mahalle baskısı çok geride kaldı. Artık ondan bin beter polis devletinin baskısı var. Yakında İran’daki gibi devrim muhafızlarını bekleyiniz. Mahalle baskısı olsaydı kolaydı, özgürlükçü laik devletin polisi, mahkemesi onu engellerdi. Ama baskı polisin kendisinden geliyorsa, ne yaparsınız? Şu anda durum bu. Bir de bu rejime “ileri demokrasi” diyorlar. Bu polis rejimine “ileri demokrasi” demek, yalanın ve sahtekârlığın en büyüğüdür. ‘Rüşvet örtbas edildi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve bazı belediye çalışanları hakkında “rüşvet”, “dolandırıcılık” ihbarı yapıldığını ancak bu ihbarın ardından İçişleri Bakanlığı tarafından dosyanın örtbas edilmeye çalışıldığını açıkladı. Kılıçdaroğlu, “rüşvet” ihbarının ardından dosyayı incelemeye alan ve “rüşvet” olarak değerlendiren vali vekilinin başka ile tayin edildiğini, o tarihte resmen Kayseri Valisi olmayan, İçişleri Müsteşarı olan Osman Güneş’in bu dosyayı yetkisi dışında kendisi vali imiş gibi bakanlığa gönderip yine kendisinin müsteşar olarak bakana sunduğunu ve kapattırdığını söyledi. Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı da bu yolsuzluğun üzerine gitmeye çağırdı. TBMM’deki bütçe görüşmelerinde konuşan Kılıçdaroğlu, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki rüşvet ve BÜLENT ARINÇ: ERİKEL AVUKAT OLARAK TANIDIĞIM ARKADAŞIMDIR Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetecilerin soruları üzerine Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı yolsuzluk dosyasında adı geçen avukat Yakup Erikel’i tanıdığını söyleyerek, “Kendisini şahsen de tanırım. Bazı davalarımda benim de avukatlığımı yapmıştır” dedi. Bir gazetede Erikel’in Milli Demokratik Halk Partisi adında bir parti kurduğu ve bazı olaylara karışması nedeniyle tutuklanarak Silivri’de yargılandığını okudolandırıcılık ihbarının ardından yaşanan dosya kapatma sürecini anlattı. Hacı Ali Hamurcu adlı bir belediye çalışanının “rüşvet çarkı” ile ilgili polise itiraflarda bulunduğunu, polisin konuyu “rüşvet, irtikap ve dolandırıcılık” iddiasıyla savcılığa bildirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, 26 sayfalık itirafların 16 sayfaya indirildiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, “26 sayfalık itiraf niçin 16 sayfaya indiriliyor? Adalet Bakanı’na soruyorum, bu sorunun yanıtını bekliyorum” diye konuştu. Savcının idduğunu belirten Arınç, “Yusuf Erikel’den bahsederken, benim de avukatım olduğunu söylemişlerdi. Ben bu konuda açıklama yaptım ve Yusuf Erikel ile hiçbir ilgim ve alakam olmadığını söyledim ama Yakup Erikel üzerinde duruyorsanız, benim avukat olarak tanıdığım bir arkadaşımdır. Bu olayla neyi anlatmak istiyorsunuz, benim bağlantım ya da Sayın Başbakan’ın ne bağlantısı olabilir?” dedi. raporun gereğini yapması için savcılığa gönderdiğini bildirdi. Savcılığın yine raporda belirtilen gibi değil “memur suçları kapsamında” işlem yapılmak üzere Adalet Bakanlığı’ndan izin istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, bu kez bir başka vali yardımcısının olayı araştırmak üzere görevlendirildiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, bu vali yardımcısının Kocasinan ve Melikgazi belediyelerinden bilirkişi istediğini ancak bilirkişi görevlendirilmeden bir gün önce raporunu valiye sunduğunu belirtti. diayı “memur suçu kapsamında” değerlendirerek Adalet Bakanlığı’ndan izin istediğini, bakanlığın konuyu ön inceleme için valiliğe gönderdiğini, vali vekili İbrahim Yurdakul’un rapor yazdığını belirten Kılıçdaroğlu, vali vekilinin konunun “rüşvet” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini raporda belirttiğini söyledi. Önce rapor sonra görev Vali vekilinin 38 gün sonra Gaziantep’te görevlendirildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığı’nın MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ: AKP şuurunu kaybetmiştir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP lideri Devlet Bahçeli, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “darbeci” olarak gösterilerek sindirilmesi için özel bir çaba harcandığını belirterek, “Vatanımızı parsellemeyi hedefine koymuş olan bölücü mihraklar şımartılmışken güçlü ve bölgemizde istikrar abidesi olduğumuza yönelik iddialar tam bir karartmadır ve AKP hükümetinin şuurunu kaybettiğinin resmidir” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda hükümetin 2011 bütçesi üzerinde söz alan MHP lideri Bahçeli, sözlerine öğrenci eylemlerine dikkat çekerek başladı. Üniversitelerde yangın kıvılcımlarının tutuşturulmak istendiğini, etnik nifak tohumları ekilmesine çalışıldığını savunan Bahçeli, “Bu yangın, ateş bacayı sarmadan önce yerinde söndürülmelidir” dedi. Bahçeli, AKP hükümetinin ekonomiden siyasete, güvenlikten diplomasiye, sanattan spora, bilime kadar “mukayeseli” bir üstünlüğe sahip olmadan, uluslararası ilişkilerde “iddialı” olmaya çalıştığını belirterek, bu durumun hem komik olduğunu, hem de milletin aklıyla “alay etmek” anlamına geldiğini belirtti. Dünya toplam gelirinin yüzde 21’ini alan ABD’ye karşı, Türkiye’nin aldığı yüzde 1.2’lik payla, sözünü nasıl dinleteceğinin tartışmalı olduğunu belirten Bahçeli, “Üstelik ordumuzun darbeci olarak gösterilmeye çalışıldığı ve sindirilmek için özel bir gayret sarf edildiği bir ortamda, vatanımızı parsellemeyi hedefine koymuş olan bölücü mihraklar da şımartılmışken güçlü ve bölgemizde istikrar abidesi olduğumuza yönelik iddialar tam bir karartmadır ve AKP hükümetinin şuurunu kaybettiğinin resmidir” görüşünü dile getirdi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Nasıl oluyor bu? Dönemin Valisi Osman Güneş, dosyanın kapatılması için basıyor imzayı. Sayın valinin imza atmadan önce İçişleri Bakanlığı müsteşarı olarak kararnamesi çıkmış. Yani Kayseri Valisi değil. İmzaladıktan sonra dosya bakanlığa gidiyor. Aynı Osman Güneş bu kez müsteşar olarak kendisinin gönderdiği yazıyı alıyor Sayın Bakan’ın onayına sunuyor, dosya kapanıyor. Sayın Başbakan’ın vicdanına sesleniyorum, ben bir ucunu çektim, çok büyük bir olay, üzerine giderseniz, biz CHP grubu olarak sonuna kadar sizin arkanızdayız ama gitmezseniz, çıkıp bu kürsüde ‘Biz yolsuzluklarla mücadele edeceğiz’ demeyeceksiniz. Sayın Başbakan’a bir sorum var? Hacı Ali Hamurcu şu anda nerededir? Bu çok önemli bir soru. Nerede olduğunu Sayın Başbakan araştırdığında görecektir. Bir sorum daha var? Avukat Yakup Erikel kimdir? Eğer merak ederse yanında Sayın Bülent Arınç var, ona sorarsa sanıyorum çok fazla bilgi alacaktır. Eğer Sayın Başbakan bu konuştuklarımla ilgili belge istiyorsa masamın üzerinde.” Erdoğan: Hamurcu hapiste Bütçe görüşmeleri sırasında Kılıçdaroğlu’na yanıt veren Başbakan Erdoğan “Elinde aslı astarı olmayan belgeleri sallayanlar... Biz bunları çok gördük” dedi Erdoğan şunları söyledi: “Bir dosyadan daha bahsettin az önce. Hemen irtibatı da kurdun. Benim belediye başkanım o işle ilgili hemen davayı açmış, şikâyeti hemen ortaya koymuş. 22. 06. 2007’de savcılığa gönderdiği yazıyla Hacı Ali hamurcu’yu yolsuzluktan şikâyet etmiş. 20 gün sonra kişi yakalanmış, savcılık tarafından 3 kez ifadesi alınmış. Birinci ifadesi 26, ikincisi 16, üçüncü ifadesi ise 3 sayfa. Dosyasından mevcuttur, kaybolan ifade yoktur. 2 yıl yargılama sürmüş 6 yıl 14 gün ceza almış. Şu anda bu zat hapiste, şu anda hapiste. Gene çaktın, gene çaktın. Devamlı yaptığınız iş bu, devamlı” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı olarak ilk bütçe konuşmasını dün yaptı. Kılıçdaroğlu, açıkladığı yolsuzluk iddialarını Başbakan ve hükümetin takip etmesini istedi. MHP lideri Bahçeli ise konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan’ı selamladı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ / AA) Kılıçdaroğlu: Hamurcu Silivri’de Kılıçdaroğlu, genel kuruldan sonra gazetecilerin “Başbakan’ın açıklaması sizi tatmin etti mi” sorusuna “Sayın Başbakan cevap vermedi. 17 kişilik çete var, aralarında özel bir uzlaşmazlık çıkıyor, çeteyi ihbar eden biri var. O kişinin hapiste olduğunu biliyorum, ‘nerede’ diye sordum. Başbakan daha önce, 1 milyar dolarım olduğunu söyleyenler şimdi Silivri’de, demişti. Şikâyette bulunan kişi Hacı Ali Hamurcu Silivri’de. Başbakan ‘Silivri’de’ diyemiyor. Sen bunu yaparsan Silivri’ye gidersin... Kayseri’de adliye, valilik ve belediye arasında tezgâh dönüyor. İtirafçıyı hapse attılar, ya diğerleri? Dosyanın diğer uçlarını da açıklayacağız” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, Yakup Erikel’in “hangi davaya sahte vekâletle girdiğini” de sordu. Bahçeli’den selam Erdoğan’dan alkış Konuşmasını “İnancım 2011 Bütçesi’nin AKP’nin hazırladığı son bütçe olacağı yönündedir” diye tamamlayan Bahçeli’nin bu sözlerine Başbakan Tayyip Erdoğan “gülerek” tepki gösterirken AKP’liler “olur tabii çok beklersin” diye laf attı. Bahçeli konuşmasından sonra Bakanlar Kurulu sıralarına dönerek Başbakan’ı başıyla selamladı. Erdoğan da önce başıyla selam verip, kısa süreli Bahçeli’yi alkışladı. TALİBAN MISINIZ, EL KAİDE MİSİNİZ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, 2011 bütçesini “seçim bütçesi” yazan “akrostiş”le eleştirdi. Bütçe üzerinde söz alan Kaplan, AKP’nin “ideolojik zamlarla” alkol ürünlerine yüzde 30 zam yaptığını belirterek “Zamlardan efkârlanan vatandaşa bir kadehi, bir cigarayı çok gördünüz. Başkentin göbeğinde polisler restoran basıyor, bebeleri fişliyor. Siz El Kaide misiniz, Taliban mısınız?” görüşünü dile getirdi. Bütçenin aslan payının güvenliğe ayrıldığını belirten Kaplan, silah düzenlemesiyle ilgili tasarıya da tepki göstererek, “Yeni bir yasa çıkarıp 18 yaşındakilere silah vereceksiniz. Teksas mı, dağ başı mı burası. Türkiye’yi Teksas’a mı çevirmek istiyorsunuz” dedi. Bütçenin “seçim bütçesi” olduğunu belirten Kaplan, bunu “akrostiş”le kaleme aldığı bir metinle genel kurula göstererek, “Siz milleti enayi mi sanıyorsunuz?” dedi. AKP’nin referandum öncesinde meydanlarda “12 Eylül’den hesap soracağız” diye bağırdığına dikkat çeken Kaplan, Başbakan Erdoğan’a “Senin sömürdüğün Erdal Eren, bugün idam edilmişti biliyor musun? Sen Kenan Evren’i yargılayamazsın ancak önünde düğmeni ilikleyebilirsin” diye seslendi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, bütçe konuşmasında hükümetin ekonomi politikalarına sert eleştiriler getirdi [email protected] TÜM YÖNETİM DEĞİŞECEK ‘Bütçeden kimsenin umudu yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bütçe görüşmelerini eskiden çiftçinin, sanayicinin, esnafın takip ettiğini de vurgulayarak, “Kendi çıkardığı yasalara uymayan bir hükümet halka güven veremez. Çiftçi, sendikacı esnaf burada yok, Kimin umudu var bu bütçeden kimsenin umudu olmadığı için bütçe görüşmelerini izlemiyor” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda hükümetin 2011 bütçesi üzerinde söz alan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle: İşsizlikten hiç söz edilmedi, işsizlik en temel sorunlardan biri. Bir evde işsizlik varsa o evde huzur yoktur. Siz çözüm üretemezseniz kim çözer. Mucizeler yarattık, kalkınmalar yaptık diyorsunuz bu işsizlik ne peki? 1988 ile 2002 arasında işsizlik yüzde 8, 20032009 yüzde 11.1’e sıçradı. Başbakan, gittiği illerde sevgiyle karşılanıyor, doğaldır. O ile gittiğinde vali beye söylesin icra dosyalarının sayısı sorsun. AKP döneminde ne oldu? Eskiden neydi, yan yana koyulduğunda bir insan boyunu aşar, yazık günah bu insanlara. Eylül ayının ilk gününde ekim ayının son gününe kadar 1 milyon dolar getirirse 69 bin dolar kazanıyor. Kim iki ayda böyle kemiksiz para kazanır, niye ben fabrika kurayım, işçi sendika ile uğraşayım, bu büyüme sağlıklı büyüme değil. Başbakan’ın Diyarbakır’daki konuşması aklımda ‘fabrika istiyoruz’ diyor genç, teşvik kanunu getireceğiz diyor. Yine bir mitingde hiç üzülmeyin biz size daha modern bir hapishane yapacağız diyor. Dünyanın hangi ülkesinde bir başbakan hapishane yapacağım diye reklam yapar, bu hepimizin vicdanına kazınsın, fabrika yap, adam fabrika istiyor hapishane değil. Öğrencilere illegal örgüt diyorsunuz. Siz Başbakan değil misiniz, emniyet, MİT, jandarma sana bağlı. İllegal bir örgütü yürürken görüp de önlem almamak mümkün mü, tutup yargıya çıkarırsınız yok. Hepsi serbest yedikleri dayakla kaldılar, öğrencilerden, üniversitelerden korkmayacağız, sorunlarını dinleyeceğiz, üniversitelerden birilerini çağırsın dinlesin, bunu yapmak zorundayız. Orantısız güç kullanırsanız doğru değil. Sizin milletvekiliniz Burhan Kuzu onları aldı oturdu konuştu, Biz konuşunca suç size gelince çıt yok. AKP İzmir İl Başkanı görevinden alındı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) AKP İzmir’de “yönetim depremi” yaşanıyor. İl Başkanı Ömür Kabak görevden alınırken 50 asil ve 45 il yöneticisinin istifa etmesi sağlandı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’ın görevde kalmasını istemediği bilinen Ömür Kabak, 12 Eylül’deki referandum öncesinde İzmir’deki “evet” oylarının yüzde 51’in altında kalması durumunda istifa edeceğini söylemişti. AKP Genel Merkezi, referandum sonrası “görevine devam et” dediği Kabak’ın bu kez istifasını istedi. Dün bir basın toplantısı düzenleyerek istifasını açıklayan Kabak, hafta sonu Ankara’ya giderek Teşkilat Başkanı Ekrem Erden ile görüştüğünü belirterek “Bana istifa beyanımın kabul edildiği ve yazılı olarak istifamın beklendiği söylendi” dedi. AKP tüzüğü gereği, Hakem Heyeti Başkanı Ali Aşlık, daha önce boşalttığı koltuğa geçici olarak yeniden oturdu. ‘POLİSİMİZİ KİMSEYE EZDİRMEYİZ’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, eylemci öğrencilere yönelik “illegal örgüt üyesi” suçlamasını sürdürürken “Polisimizi kimseye ezdirmeyiz” dedi. Erdoğan, bütçe görüşmelerinde son sözü alarak başta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefetin eleştirilerini yanıtladı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı olarak AKP adayı ve başkan Kadir Topbaş ile ilgili de iddialar ortaya attığını ancak ‘bunların içinin boş çıktığını’ savundu. Erdoğan, “Dokunulmazlığı yoktu, yargılansaydı. Aldığı neticeye bak ne oldu?” dedi. Erdoğan isim vermeden Kılıçdaroğlu’na, “İktidara gelmek için her yolu mubah görenler aynada kendilerine baktıklarında yüzleri kızarmasa da milletin aynasında mahcup olurlar. 5 tane 10 tane koyunu güdemeyenler ülke nasıl yönetilir bilemez” dedi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun eylemci öğrencilere gösterilen polis şiddeti eleştirilerine yanıt verirken de, “Biz polimizi hiçbir zaman hiç kimseye ezdirmeyiz ama şunu bilmenizi istiyorum, lütfen biz illegal örgüt mensupları derken kusura bakmayın. Kuru kuruya atmıyoruz. Hepsinin belgesi, vesikası var” dedi. Erdoğan, CHP sıralarından laf atmalar gelince de, “Biz konuşmaya değil şiddete karşıyız. Siz de şiddete karşı çıkmadıkça şiddet göreceksiniz” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle