19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 12 ARALIK 2010 PAZAR DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Türkiye KamuSen, AKP döneminde kamuda yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı Yol Sevgili, Mamak sırtlarından ovaya bakan ve güzel bir villayı andıran bina, bir süredir hapishane olarak kullanılıyordu. 1971 yılı haziranın sonlarına doğru bir gece, bu binanın üç kişilik odasında yatmaya hazırlanıyordum. Şikâyette mi bulundum, endişemi mi dillendirdim bilmiyorum. Yanımdaki arkadaşım “Kaç yaşındasın” diye sordu ve aramızda şu konuşma geçti: 32... İyi yaşadın mı? Eh, bu yaşa kadar bile halkımızın çoğunun göremediklerini görebildim. İyi o zaman, dert etme, en fazla asarlar; yaşadıklarını da geri alamazlar ya!.. Sonra girdi yatağına uyudu Altan Öymen. Bu konuşmaya tanık olan Doğan Avcıoğlu da pikesini çekti başına ve yoğun bir çalışma gününe uyanmak üzere döndü arkasını. O zamanki Ceza Yasası’nın idamı öngören 146/1. maddesinden tutukluyduk ve aramızda bu konuşma geçtiğinde Altan Öymen, henüz kırk yaşına bile gelmemiş olduğu halde, 21 yıllık ünlü, parlak bir gazeteciydi. Altan Öymen bu konuşmadan kısa bir süre sonra tahliye olacak, ardından uçak kaçırma suçlamasıyla bir daha içeri alınırken, işkenceyle karışık sorguya götürülmesi sırasında, yolda sakin sakin uyuması, uzun uzun anlatılacaktı. Şimdi dönüp bakıyorum da geriye, hiçbir şeyi umursamaz, şen ve kibar haliyle hapislik günlerimizin neşesi olduğunda Altan Öymen, gazetecilik yolunun başında değilse bile, ilk aşamalarındaydı ve o zaman bile arkasında kaç kişiye yetecek başarılar bırakmıştı. Muhabir, haber müdürü, yazı işleri müdürü, genel yayın müdürü, ajans sahibi ve yöneticisi, köşe yazarı, tarihi araştırma yazarı, eşsiz üslupçu bir anı yazarı, milletvekili, bakan, parti genel başkanı olarak parlak bir geçmişi olan Altan Öymen’in, öğrenmeyi becerebilenler için, çok ders içeren parlak kariyerinde ve hoşgörülü demokrat kişiliğinin oluşmasında, babası Hıfzırrahman Raşit Öymen’in büyük katkısının varlığını, anılarının ilk iki cildini okurken görmemek mümkün değil. Bütün görüşlere karşı hoşgörü; bir görüşü dinler, okur ve ona meylederken mutlaka karşı görüşü de öğrenme zarureti; yasaklamayla, azarla değil, ikna yoluyla kendi düşüncesini savunup kabul ettirme çabası, gazeteci Altan Öymen’in oluşumunda çok etki yapacaktır. Altan Öymen’in yaşamını bu kadar yakından bilmemin nedeni, gerçekten de anlatmaya değer yaşamını kaleme aldığı anıları yüzündendir. Hiç kuşku yok ki, şimdilik yalnızca üç cildi çıkmış olan bu kitaplar, dünyada bu türün en kendine özgü örnekleri arasında yer alacak kadar değişiktir. Anı kitaplarında, tabii ki olayların merkezinde Altan var. Ama onlara şekil veren kişi böbürlenmesiyle değil... Onları yaşayarak, izleyen, değerlendiren, kendi tarihiyle, çevresini, toplumun yapısını, ülkenin gelişme ve serpilme yıllarını dünya tarihi ile iç içe geçirerek, kaynaştırarak yazılmış olan bu kitaplar, yaşanmışlıkla yetinmeyip, araştırmayı içeren, bilgiye belgeye dayanan başyapıtlar, türünün en özgün örnekleri... Altan Öymen’in yaşamında, hayıflandığı anlar ve olaylar var mıdır? Varsa hangileridir? Bu konuda ne düşünür bilmiyorum. Ama benim onun yaşamına bakarken, en hayıflandığım olay, kısa süren CHP Genel Başkanlığı sırasındaki, gerçekleştirmeye çalıştığı, partinin tabandan daha demokratik, daha katılımcı örgütlenme modelini, kendi kusuruyla olmasa bile başaramamasıdır. Altan Öymen’in tarihle randevusu başka türlü gerçekleşseydi, belki de bugün karşı karşıya bulunduğumuz sorunların bir bölümünü yaşamak zorunda kalmayabilirdik. Bugün Altan Öymen, yakınları ve dostlarıyla birlikte, parlak meslek hayatının 60. yılını kutluyor. Parlak başarılarla dolu bir yolun 60. durağı bu. Satılmadan, hedefi yitirmeden yürüyen Altan Öymen, 60 yıllık yürüyüşünde, yürünen yolun kendisi kadar, nasıl yüründüğünün de önemli olduğunu gösterdi bize. Daha nice yıllara!.. [email protected] 400 bin memur hakkını arıyor MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Türkiye KamuSen, AKP ile birlikte çalışma yaşamındaki hak ihlallerinin “pervasızca” uygulandığı bir alan haline geldiğini belirterek, “Yargıtay’da sıra bekleyen 1 milyon 600 bin dosyanın yaklaşık 400 bini hak arayan memurlarımıza aittir” değerlendirmesini yaptı. Konfederasyon, sadece Danıştay 13. Dairesi’nde 1 yıllık süreçte yer alan 82 bini aşkın dosyanın 32 bininin kamu görevlilerinin görev yerlerinin değiştirilmesi ve benzeri konularla ilgili olduğuna dikkat çekti. Türkiye KamuSen ArGe Merkezi, Dünya İnsan Hakları günü kapsamında hazırladığı raporda, çalışma yaşamında yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Raporda şu Türkiye KamuSen sadece Danıştay 13. Dairesi’nde 1 yıllık süreçte yer alan 82 bini aşkın dosyanın 32 bininin kamu görevlilerinin görev yerlerinin değiştirilmesi ve benzeri konularla ilgili olduğuna dikkat çekti. değerlendirmelere yer verildi:  Kamuda atama, nakil, terfi ve tayinlerde iktidar partisinin il yöneticilerinin onayına başvurulmakta, memurlar AKP’ye yakınlığıyla bilinen sendikaya üye olmaya zorlanmaktadır. Yapılan baskılar sonucunda bu sendikanın üye sayısı 8 yılda 10 kat artarak tarihte görülmemiş bir örgütlenme örneği sergilenmiştir.  Konfederasyonumuza bağlı 120 şube başkanı, işyeri temsilcisi ve şube yönetim kurulu üyesi sendikamıza üye olmaları nedeniyle sürgün edilmiştir.  Erzurum İl Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak görevinden 11 kez alınmış, dört kez de görev yeri değiştirilmiştir.  AKP döneminde, devlet hiyerarşisini hiçe sayan çalışma, barışını bozan kamuda 400 bine yakın atama yapılarak siyasi iradeye yakın olanlar üst düzey görevlerde istihdam edilmiştir.  AKP 2002–2006 döneminde 4 bin 316 kişiyi üçlü kararname ve Bakanlar Kurulu Kararı ile atayarak kadrolaşmasını büyük oranda tamamlamıştır. Belirtilen dönemde; 26 müsteşar, 112 müsteşar yardımcısı, 243 genel müdür, 480 genel müdür yardımcısı, 1175 daire başkanı, 1299 il müdürü olmak üzere günde ortalama üç bürokrat atanmıştır.  Geçici görevlendirmeler istisnai durumlarda başvurulan bir yol olmasına karşın, idarece genel bir uygulama haline dönüştürülmüştür.  AKP ile birlikte çalışma hayatı, insan hakkı ihlallerinin en pervasızca uygulandığı alan olmuştur. Yargıtay’da sıra bekleyen 1 milyon 600 bin dosyanın yaklaşık 400 bini hak arayan memurlarımıza aittir. İdari davalara bakan Danıştay’da bekleyen 343 bin 532 dosyanın büyük çoğunluğu da hak arayan memurlarımızla ilgilidir. Bu konuda konfederasyonumuza bağlı taşra avukatlarının sırf üyelerimiz için açmış olduğu dava sayısı 30 bini geçmektedir. AVUKAT COŞAR ‘Siyasi tehdit aracı gibi çalışıyorlar’ TBB Başkanı avukat Vedat Ahsen Coşar, özel yetkili mahkemelerin devletin ideolojik aygıtı olduklarını belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı avukat Vedat Ahsen Coşar, özel yetkili mahkemelerin siyasi tehdit aracı gibi çalıştıklarını, mahkemeden çok devletin ideolojik aygıtı olduklarını belirterek, bu mahkemelerin bir an önce kaldırılmaları gerektiğini belirtti. Coşar, sadece özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin değil, askeri ceza mahkemelerinin de kaldırılmaları gerektiğini ifade etti. TBB’nin, İnsan Hakları Haftası dolayısıyla düzenlediği “Özel Yetkili Mahkemeler” konulu panel, birliğin genel merkezinde gerçekleştirildi. Panelin açılışında konuşan Coşar, kişilerin insan haklarına yaşamak için değil onurlu bir yaşam sürmek için gereksinim duyduğunu belirterek, insan haklarının kişi onurunu korumak için insan zekâsının bugüne kadar geliştirdiği en iyi ve tek yetkin siyasal ve hukuksal araç olduğunu vurguladı. Özel yetkili mahkemelerin varlığını da eleştiren Coşar, “Özel yetkili mahkemeler, gereksiz ve yeni Ceza Muhakemesi Kanunu ile getirilen insan odaklı yargılama modelinin amacına ve ruhuna aykırıdır” dedi. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin Ceza Hukuku ile Ceza Muhakemeleri Hukuku’nun en tartışmalı konularından birisi olduğunu ifade eden Coşar, bu mahkemelerin görev, yetki ve yargılama usulleri, temel hak ve özgürlükler yönünden ciddi tehdit ve tehlikeler içerdiğini kaydetti. KABUL EDİLDİ Yeni HSYK yasası tamam Yeni yasaya göre, haklarında meslekten çıkarma cezası verilen hâkim ve savcılar geri dönebilecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa değişikliğiyle yeniden oluşturulan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yeni yapısına ilişkin “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu Tasarısı”, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Yasaya göre, HSYK 22 asıl, 12 yedek üyeden oluşacak. Kurul, 3 daire halinde çalışacak. Birinci Daire, atama ve nakletme, kadro dağıtma, ikinci daire yükselme ve birinci sınıfa ayırma işlemleri ile disiplin soruşturma ve kovuşturma, üçüncü daire ise hâkim ve savcı adaylarının mesleğe kabulü, hâkim ve savcıların görevlerini ilgili mevzuata uygun yapıp yapmadıklarına ilişkin denetime bakacak. ‘Yumurtadan Ergenekon çıkarıyorlar’ CHP Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce, üniversite öğrencilerinin yumurtalı protestolarına AKP’lilerin sert tepki göstermesini eleştirerek, “Bizler bugünü kadar yumurtadan tavuk çıktığını bilirdik. Ama AKP’liler yumurtadan Ergenekon bile çıkartıyor” dedi. Yalova CHP İl Örgütü’nde İl Başkanı Ertan Şener ve Merkez İlçe Başkanı Bayramali Serdaroğlu ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Muharrem İnce, Başbakan Erdoğan’ı “çakma Kasımpaşalı” olarak niteledi. İnce, “Taş atan çocuklara sahip çıkan hükümet, yumurta atan öğrencileri yasadışı eylem yapmakla suçlayıp bu öğrencileri Ergenekonculukla suçluyor. Bizler bugüne kadar yumurtadan tavuk çıktığını bilirdik. Ama AKP, yumurtadan Ergenekon çıkartan dünyanın tek partisidir” dedi. (FARUK KIRTAY) 60 gün içinde başvuru HSYK, Adalet Bakanlığı’nın, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlayacak, hâkim ve savcıları mesleğe kabul edecek, atayacak, nakledecek, geçici yetki verecek, her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma işlemini yapacak, kadro dağıtacak, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verecek, disiplin cezası verebilecek, görevden uzaklaştırma işlemi yapacak, Yargıtay ve Danıştay’a üye seçecek. Adalet Bakanı, yetkilerinden bir kısmını yazılı olarak başkanvekiline devredebilecek. Genel kurul, daire başkanlarından birini, başkanvekili olarak seçecek. Önceki HSYK tarafından haklarında meslekten çıkarma cezası verilen hâkim ve savcıların, bu cezanın kaldırılması için idari dava açmadan önce tasarının yasalaştığı tarihten itibaren 60 gün içinde kurula başvurması gerekecek. Genel Kurul bu başvuruları kabul ya da reddedebilecek. Başvurunun kabulü halinde önceki karar kaldırılacak. ‘Bir an önce kaldırılmalı’ Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ile diğer ağır ceza mahkemelerinin tabi olduğu usul, savunma hakkının kullanılması, sanık haklarının güvence altına alınması ve gözaltı süreleri yönünden tamamen birbirlerinden farklı olduğunu anımsatan Coşar, “O nedenle özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ve bu mahkemelerin tabi olduğu usul, yargılama birliği ilkesine, kanun önünde eşitlik ilkesine ve adil yargılanma hakkına aykırıdır” değerlendirmesinde bulundu. Coşar, “Özel soruşturma ve yargılama usulleriyle, savunma hakkının kısıtlanması niteliğindeki gizlilik kararlarıyla, siyasi tehdit aracı gibi çalışan tarzlarıyla hiç de demokratik olmayan ve mahkemeden daha çok devletin ideolojik aygıtı ve hatta ihtilal mahkemeleri gibi çalışan bu mahkemelerin bir an önce kaldırılması gerekir” dedi. Askeri Yargıtay Başsavcılığı, Albay Dursun Çiçek için görüş bildirdi ‘Sivil mahkeme yargılasın’ Haber Merkezi Askeri Yargıtay Başsavcılığı, Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” ile ilgili sivil mahkemede yargılanması yönünde görüş bildirdi. Genelkurmay Askeri Mahkemesi, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” belgesiyle ilgili Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek hakkında açılan davayı, aynı suçtan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde daha önce açılmış bir dava olduğu ve bir kişinin aynı eylemden dolayı iki ayrı mahkemede yargılanamayacağı gerekçesiyle reddetti. Çiçek’in avukatları bu karar üzerine askeri mahkemenin kararının hukuka aykırı olduğunu belirtti ve bozulmasını istedi. Askeri mahkemede yargılanmak isteyen Çiçek’in itirazına Askeri Yargıtay önümüzdeki günlerde karar verecek. Askeri Yargıtay Başsavcısı Hâkim K. Albay Ozan Odabaş itiraza ilişkin görüşlerini Askeri Yargıtay’a bildirdi. Askeri Yargıtay Başsavcısı Odabaş, 30 Kasım 2010 tarihli mütalaasında “Dursun Çiçek sivil mahkemede yargılanmalıdır” dedi. Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nin kararının doğru olduğunu belirten Odabaş, “Çiçek hakkında daha önce aynı suçtan dolayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılmış bir dava olduğunu ve bir kişinin aynı eylemden dolayı iki ayrı mahkemede yargılanamayacağını” gerekçe gösterdi. Başsavcılık, Albay Çiçek’in iki ayrı mahkemede yargılanamayacağını gerekçe gösterdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle