19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 19 1500 yıllık tarihiyle Montargis, 15 bin nüfusu ve bakmaya doyulmayacak güzellikte, mini minnacık bir taşra kenti. Üç nehrin beslediği coğrafyası bozulmamış ve mücevher gibi mimarisi tarihten günümüze olduğu gibi korunmuş. Ama ne korunan tarihi ne de küçük nüfusu, sanayi gelişimini engellemiş. Hatta gıda ve kauçuk ürünleri işleyen fabrikaları, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucularını yetiştirmiş! Garip ama gerçek, Çin’de 1912 yılından öteye Fransa’ya bir aydın akını başlamış. O yıllardaki Çin Cumhurbaşkanı Sun Yatsen’in yakın arkadaşı, “Batı hayranı” bilimci Li Şizeng’in teşvikiyle iki bin Çinli öğrenci gönderilmiş Fransa’ya. Kızlı erkekli bu öğrencilerden dört yüzü, Montargis’e yerleşmiş. Kimi kentin tarım ve gıda konusunda uzman yetiştiren meslek okullarına yazılmış, kimi bölgeye özgü Mazet pralinlerini üreten imalathane ya da fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başlamış. 1927’lere kadar süren eğitim turlarında, Fransa’dan mühendis, mimar, doktor, sanatçı ya da yazar unvanıyla yurda dönen gençler, Çin Devrimi’nin “seçkin” kadrolarını oluşturmuşlar. Dünyaca ünlü komünist yazar Ba Jin onlardan biri. Çinli devrimcilerin Fransa’dan aldıkları “feyz”de Montargis’in özel bir yeri var, çünkü Çin Komünist Partisi’ni kurmak fikri ve kızıl devrim RÖVEŞATA MİNE G. KIRIKKANAT Çin Devrimi’nde Fransız Parmağı önderleri çıkmış. Kay Hesen, “Siyasal bir örgüt çatısı altında toplanmamız gerekiyor. Örgütün adı Çin Komünist Partisi olabilir!” önerisini içeren mektubu 13 Ağustos 1920 günü Montargis’ten postalamış, yakın arkadaşı Mao Zedong’a... Kay Hesen’in eşi Şiang Jiu da Montargis’teki devrimci genç kızlardan biri... Chinchon Tarım Meslek Lisesi’nde öğrenim gören Jinyu, karı koca devrim yapmaya döndükleri Çin’de ilk tarımcılık okulunu açan kadın eğitimci olmuş. Kentin sanayi simgesi Hutchinson kauçuk fabrikasının lastik çizme atölyesinde, Teng Hiyen adlı 16 yaşındaki Çinli işçi, patronları çok kızdırmış olacak ki; 1923 yılı personel kayıtlarına “Çalışmayı reddediyor. Yeniden istihdam edilmemesi...” notu düşülmüş hakkında. Yakışır! Çünkü 1920’den 1926’ya kadar Fransa’da ikamet eden genç Teng Hiyen, Mao’dan sonraki Çin lideri ve dünya devini bugünkü ekonomik güce ulaştıran Deng Şioping’den başkası değil... Kızıl Devrim’in “beyin” takımından, Mao’nun Dışişleri Bakanı ve Başbakanı Çu En Lay, Fransa’da kaldığı dört yılda Montargis’le Paris arasında mekik dokumuş. Birçok dil konuşan ve devrimden sonra Mao’nun Çin Halk Cumhuriyeti’ni yurtdışında temsil etmekle görevlendirdiği Çu En Lay, 1920’den 1924’e değin Paris’te 10 metrekarelik bir otel odasında kalmış. Otel, 1979 yılında Fransa tarafından “tarihi eser” ilan edildi. Zamanın Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing’in katıldığı bir törenle binanın üzerine çakılan bronz levhada, silah ve kalem arkadaşı Deng Şioping’in el yazısıyla “Çu En Lay (18981976)” ibaresi yer alıyor. Montargis ise 20. yüzyılın başında okullarında okuyup fabrikalarında çalıştıktan sonra ülkelerine dönüp devrim yapan ünlü göçmenler sayesinde, günümüzde Çinlilerin “kutsal turizm” mekânı. Bağrından Çu En Lay, Deng Şioping, Li Fuşun, Li Veyhan ve Çen Yi vb. devrimcinin çıktığı minik kent, Fransa’ya resmi ziyaret yapan Çin Halk Cumhuriyeti yetkililerinin zorunlu durağı. Ama küçücük Montargis’i 2008 yılında 300 bin Çinli turistin ziyaret ettiği düşünülürse, devrim tarihini tavafa gönüllü çıkanların sayısı da az sayılmaz. Varyag’ı anımsıyor musunuz? Hani Çin’in Ukrayna’dan aldığı ve 2001 yılında Boğazlar’dan çok riskli geçişine “Türkiye’ye 2.5 milyon Çinli turist geleceği” sözüne karşılık izin verilen uçak gemisi platformu... 2009 yılında Türkiye’ye gelen Çinli turist sayısı henüz 80 bin olduğuna göre verilen söz 2042 yılında tutulmuş olacak! Nedir bu “Batı hayranlığı”, neden Türkiye’ye değil de genelinde Avrupa, özelinde Fransa’ya geliyor bu Çinliler? Sakın kendilerinin Kültür Devrimi, bizim de kültürsüzlük evrimiyle yok ettiğimiz bir tarih bilinci ve kent estetiğini Avrupa’da buluyor olmasınlar? [email protected] www.minekirikkanat.com “Çok beklediğimiz nadir en, hiç beklemediğimiz sık ça gerçekleşir.” BENJAMIN DISRAELI (18041881) PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Hiç Genç Olamadan Onları tanıyorsunuz; hani televizyonlardaki tartışma programlarına çıkarlar da mıymıy konuşup sözlerini bir türlü bağlayamazlar, sizler de izlerken bunalırsınız, kanal değiştirip bir ohhh çekersiniz. Şimdi ağızbirliğiyle öğrencilere “edep”, “adap”, “disiplin” dersi verip veryansın ediyorlar. Konuşurken gözlerinden kıskançlık, haset, öfke okunuyor. Çünkü eleştirdikleri o genç insanlar, kızlarıyla, delikanlılarıyla okudukları üniversitelerin en delişmen, en akıllı, en bilinçli öğrencileri. Saplarına kadar yürekliler de... Sokak gösterilerinin en önünde yer alıyorlar, TBMM’de pankart açıyorlar. Yumurtayı en uzağa fırlatanlar da hedefi tam isabet tutturanlar da onlardır. Mıymıycıların ise hiç böyle anıları yoktur geçmişlerine uzanan. Öğrencilik yılları “ineklemekle” geçmiş, o en güzel olması gereken yıllarını “büyüklerinin istediği gibi adam/kadın” olabilmek için ıskalamışlardır. Hiç genç olamadan güce tutsak, iktidara yalaka, düzene payanda olmuşlardır. Bunların çocuklukları da eksiktir. Sözgelimi, ağaçlara tırmanmamışlar, komşu bahçelerden erik, kayısı çalmamışlar, okul çantalarını kızak yapıp karda kaymamışlar, mahalle arası toprak sahalarda top koştururken üstlerini başlarını paralayıp evde fırça yememişler, okul asıp sinemaların öğle matinelerinde “olmayacak filmler” izlememişlerdir. Oysa marifet, “istenilen adam/kadın” olmak değil, çocukluğu, gençliği dilediğince haylaz, delişmen, aykırı, yürekli, tadını çıkara çıkara yaşayıp “kendi istediği gibi bir insan” olabilmektir. Bunlar sinik, sünük, “dur” deyince duracak, “otur” deyince oturacak, “kalk” deyince kalkacak, “sus” deyince susacak uysal gençler görmek istiyorlar karşılarında. Üniversite öğrencilerinin büyük çoğunluğu da ne yazık ki zaten görmek istedikleri o “uysal” gençlerden oluşuyor. Ama bir de aileden okula, toplumdan devlete her türlü güç odağından gelen baskıya direnmeyi başarıp aradan sıyrılabilmiş kişilikli gençler var üniversitelerde. Bunlar aynı zamanda okudukları bölümlerin en başarılı, en bilgili, en yaratıcı öğrencileri. Örgütlenmişler, başka okul ve kentlerdeki benzerleriyle iletişim kurmuşlar, dayanışıyorlar. Dik başlı, onurlu, hesap soran, hayatı sorgulayan, atılgan genç insanlar. “Parasız eğitim istiyoruz!” diyerek TBMM’de pankart açanlar, “Bizim de söyleyecek sözümüz var!” diyerek sokaklara dökülenler, üniversite yerleşkelerinde eylem koyanlar bu gençlerdir; yılmıyorlar. Bu gençler iktidarın ve iktidara bağlı güçlerin gözünde ayrık otlarıdır. İstenilen, arzu edilen, tasarlanan görüntüyü bozuyorlar. Her türlü şiddet kullanılarak üzerlerine gidiliyor. Coplanıyorlar, tekmeleniyorlar, gözaltına alınıyorlar, tutuklanıyorlar, yargılanıyorlar, hapislere atılıyorlar ama yıldırılamıyorlar. Boyunlarını eğmiyorlar, koyunlaştırılamıyorlar. Dik duruşları iktidarı, iktidar güçlerini, onların borazanı mıymıycıları, aşağılık duygularının batağında çırpınan kıskanç yalakaları müthiş öfkelendiriyor. Kanları deli bu genç kızlar, bu genç erkekler bu ülkenin yarınlarının umutlarıdır. Mutlaka çoğalacaklar. Bizim özlemlerimizi onlar gerçekleştirecekler, bizim kurmak isteyip de kuramadığımız o “başka” hayat düzenini onlar kuracaklar, o pırıl pırıl aydınlık, güzel, yaşanası Türkiye’yi onlar yaratacaklar. Onları alınlarından öpüyorum. [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com ABD Çin Halk Cumhuriyeti Diplomasi tarihinde,1971 ile arasındaki ilk temas, Nisan ayında Amerikan masatopu takımının Pekin’de düzenlenen bir turnuvaya katılmasıyla sağlanır. Başlayan yakınlaşma sürecine “Ping Pong Diplomacy” adı takılır. ABD Başkan Yardımcısı Henry Kissinger ile Çin Başbakanı Çu En Lay, aynı yılın temmuz ayında “gizlice” buluşur. Üç gün süren (913 Temmuz 1971) toplantılara mola verildiği anlardan birinde Kissinger, Çin Başbakanı Çu En Lay’a sorar: “Sizce Kennedy’nin yerine Kruşçev öldürülseydi, dünyada ne değişirdi?” Çu En Lay, bilge ciddiyetiyle yanıtlar: “Onasis asla Kruşçev’in duluyla evlenmezdi, Mr. Kissinger!” ABD ile Çin Halk Cumhuriyeti ilişkileri, 1972 yılında Başkan Nixon’ın Çin’i ziyaretiyle resmiyet kazanmış ve iki ülke arasında bugün de geçerli olan anlaşmaların temeli, Kissinger ile Çu En Lay’ın yaptığı gizli toplantıda atılmıştır. Fotoğraf: DANİEL COLAGROSSİ ÇED KÖŞESİ Yaşasın Bartınlılar Bartınlıların cennet illerine “termik santral” dayatmasına karşı 7’den 70’e direnişlerini izliyor musunuz? Hükümetin “demokratik açılım” sürecindeki bu tür “antidemokratik” kararlarına karşı Bartın halkının verdiği “demokrasi dersi”nin farkında mısınız? ...Ve gelmiş geçmiş en “muhafazakâr” siyasetçilerin, ülkenin doğal değerleriyle tüm yaşam kaynaklarını “muhafaza etmemek” için gösterdiği inatçı ve kararlı tutumun ne anlama geldiğini düşünüyor musunuz? Gelişmelere kısaca göz atalım; Bartın Çevre Platformu’nun 25 Kasım’daki “termik santrala geçit yok” başlıklı açıklaması özetle şu bilgileri veriyordu: “Bartın’da kurulması planlanan termik santral için düzenlenen ÇED toplantısına halk engel oldu. 2 bine yakın Bartınlı, toplantının yapılacağı salona gelerek termik santrale tepki gösterdi. Bunun üzerine toplantı yapılamadı.” mu kurumunun değil, paralarını yatırımcıdan alan “ÇED şirketleri”nin(!) hazırlaması.. Nasrettin Hoca’nın ünlü “parayı veren düdüğü çalar” sözü burada da geçerli ve Türkiye’de açıkça bir “ÇED pazarı” oluşmuş durumda... (Bkz. CumhuriyetÇED köşesi01 Kasım 2009) İşte açıkça “çevreyi değil yatırımı gözeten” böylesi bir uygulamanın, “yasal”(!) kurallarından biri de yöre halkını bilgilendirme toplantıları yapılması ve halkın görüşünün alınması… Genellikle “duyu(ru)lmayan duyurular”la gerçekleşen toplantılarda, çevreyi hiçe sayan yatırımın “işsizlere iş kapısı” olacağı söylenerek, toplumsal desteğin alınması hedefleniyor. Öncelikle yatırımcıların ve onları destekleyen “profesyonel ÇED’ciler”in konuştukları toplantılarda, ilgili kamu bürokratları da halkın desteklemesini isteyebiliyorlar. HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘ G ’ N O K T A S I [email protected] Bu kez kandıramadılar İşte 25 Kasım’da Bartın Belediye Sosyal Tesisleri’nde düzenHalkın kandırılması lenen “Termik santral için halKöşemize de adını veren ÇED, kın bilgilendirilmesi ve görü“Çevresel Etki Değerlendir şünün alınması”(!) toplantısı da böyle bir “kandırmaca”nın oyunu olduğundan, bunu bilen iki bine yakın Bartın ve Amasra gönüllüsünün protestoları yüzünden gerçekleşemedi. Aralarında Bartın Milletvekili Rıza 25 Kasım... Bartın’da “ÇED toplantısı”... Yalçınkaya, Bartın mesi” anlamına geliyor. Türki Belediye Başkanı Cemal Akın, ye’nin de imzası olan uluslararası Amasra Belediye Başkanı Emin sözleşmeler, bir yatırım için, ön Timur ve çok sayıda parti temce bu değerlendirmenin yapıl silcileri ile meslek odaları, senmasını, çevreye verilecek zarar dikalar ve STK üyelerinin bu“giderilemez” boyutta ise o ya lunduğu “halk hareketi” ile tırımın “orada” yapılmamasını Amasra’da kurulması planlanan öngörüyor. Bartın Termik Santralı’nın sözde Her yıl 5 Haziran’da kutla ÇED danışma toplantısı yapılanan, Stockholm’deki “BM 5 madı. Haziran 1972 Dünya Çevre Bu haklı direnişe Doğa Derve Kalkınma Konferansı”nın neği, Türkiye Su Meclisi, Foça “çevreyi koruyarak kalkınma” Çevre ve Kültür Platormu, Loç ilkesinden kaynaklanan ÇED uy Vadisi Koruma Platformu gibi gulaması, bizde de 80’lerde yü birçok yaşam savunucusu derrürlüğe giren Çevre Yasası’nda neklerden de destek mesajları yer aldı. Ne var ki o günden bu geldi... yana yapılan yasa değişiklikleGelişmeleri “bu sesi duyun” riyle, yatırım için seçilen yerin ir diyerek duyurmalarına rağmen, delenmesine değil, adeta ulusal medyanın yeterince ilgi‘onay’ına dönüştü. lenmediği açıklamalarında Bartın O kadar ki Çevre ve Orman Platformu diyor ki: “Amasra’da Bakanlığı’nca da onaylanan ÇED yaşam için Amasra’ya sahip çıraporlarından yüzde 98’inin, çev kıyoruz.” resel açıdan değerlendirilen yaBizde diyoruz ki: “Yaşasın tırımı ve yerini “uygun” bulma Amasralılar, yaşasın Bartınlısı, uygulamanın ne duruma gel lar...” diğini göstermeye yetiyor… Nedeni ise ÇED raporlarını bir ka [email protected] BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1/ Nadir Nadi’nin makale 1 lerini içeren bir 2 yapıtı. 2/ An 3 talya yöresine özgü, kaburga 4 eti ve pirinçle 5 yapılan bir ye 6 mek... Tropikal bölgelerde 7 yetişen ve 8 yumruları be 9 sin olarak kul1 2 3 4 5 6 7 8 9 lanılan bir bitki. 3/ Sıkıntı verme, üz 1 P İ R O Ş K İ K me... Manda yavru 2 E M A R E A P A su. 4/ Fas’ın plaka 3 R A F Ş İ R A Z imi... Kaba kumaştan 4 E L İ K K E R E yapılan ceket ya da 5 M E N O R A A V palto. 5/ Üzerine ya 6 E EM İ R A L İ pı yapılmak için ay 7 Ç E R İ M O Y A rılmış yer... Kaynak, 8 V İ T E S K İ pınar. 6/ Türk müzi 9 T E E L A S T ğinde bir makam... Akıl. 7/ Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen siyah nakış... Güzel kadın. 8/ Büyük ve süslü çadır... Kötü bir durumdan kurtuluş; felah. 9/ Kemal Tahir’in bir romanı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İslam bilginlerine verilen ad... Kimi yiyeceklere lezzet ve renk katmak için eklenen suluca malzeme. 2/ Muharrir... Soyundan gelinen kimse. 3/ Günümüzde Gaziantep ve Hatay yöresinde yapılan, eski Türk güreşlerinden biri... İlacın alınmasını sağlamak için içine katılan nötr madde. 4/ Eski Mısır’da güneş tanrısı... Ateş karıştırmaya yarayan, eğri uçlu demir çubuk. 5/ Kuzu sesi... Satrançta bir taş. 6/ Selçuklu devletinde, şehzade eğitimi ya da bir eyaletin yönetimiyle görevli vezirlere verilen san... Aşk ateşi. 7/ Yezidiler tarafından kutsal sayılan, Musul kenti yakınındaki vadi... Arapçada “ben”. 8/ Mesafe... Kırşehir’in bir ilçesi. 9/ Satrançta özel bir hareket... Mantık. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle