16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 227 EK M 2010 ÇARŞAMBA C N LHAN AYDIN Hiç düşündünüz mü? Tatilini zi geçirdiğiniz yerden siz ayrıl dıktan sonra oralarda yaşayanlar sezon bitince ne yapar. Sakince dinlenirler mi? Yoksa sıkıntıdan birbirlerini mi yerler? Belki de onlar da tatile başka yerlere giderler, kim bilir. Peki, ya sahipsiz kediler kö pekler ne yaparlar! Hele hele adaya, dört yanı de niz ile çevrili çıkışı olmayan adaya sahipleri tarafından ne den terk edildiklerini anlayama yan çaresizlik içinde yine de sa hiplerini bekleyen köpekler, sıcak bir yaz gününün akşamında ye meğinizi yediğiniz sahilde ma sanızın kenarına gelip sizden ba lık isteyen o kediler, kar kışta na sıl beslenir, nereye sığınır nere de barınırlar? Son vapura binmiş uzaklaşır ken seyrettiğiniz ada için siz de birçok kişi gibi “ada da kış geç mez” diye düşünebilirsiniz. Ben ise döndüm. Bozcaa da’dayım. Hoş geldin diyen yok, kimse cikler yok, bir köpek bana doğ ru kuyruğunu sallayarak koşuyor. Aa.. bu o köpek; yazın arabanın ezdiği beyaz dişi köpek, yavru larını doğurmuş belli, memeleri büyümüş. Bir elimle onu okşu yorum, öbür elimde Gökçea da’da Kris’in bana hediye ettiği, içinde Yakup Peygamber’in kardeşleri tarafından atıldığı ku yunun suyu bulunduğu küçük çömlek var. Kuru bir çınar yaprağı önümü hışıltıyla kesiyor, yapraklar bir bir derken peş peşe üstüme geliyor lar, ürkütücü bir uğultu kulakla rımda, tedirginim, Çamlık’ı bak madan geçiyorum, meydana ge liyorum, rüzgâr kendi etrafında dönüyor. Benim adam yerli yerinde de ğil. Adanın kargaları masalara in miş.. Kris’in İsrail’den getirdiği o çömleği sımsıkı tutuyorum. Çınar altı sabit donuk bakışlı adamlar ile dolmuş, denize ar kasını dönmüşler, arka tarafa yola doğru bakıyorlar. Kargalar bir bağırış çağırış gürültüyle ya rı çıplak çınar ağacına geri çıkı yorlar. Mavi renkli kapının pervazın da tek başına bir kumru, büzüş müş, biliyorum o soğuktan değil, yalnızlıktan üşüyor. Yoksa o kumru, yaklaşık bir ay önce kardeşini ve annesini kedi lerin kaptığı, bana yaralı gelen kumrunun babası mı? Kumrular eşlerini kaybedince bir daha eş bulmazlar, bu kumru ada da yalnız yaşayacak. Ada da sevgi yok, aşk yok… Aşk olmayınca da ada hiç çe kilmez.. İhanet var adada, birbirlerini şi kâyet etmişler, kim kimi şikâyet etmiş? Toprağını satıp çalışma yanlar mı? Kimler bunlar? Kendilerini adanın sahibi gören aylaklar mı? Kimseler kim, ama kendi ço cuklarını denize atıvermişler. Ee artık ada meşhur ya… na sılsa insanlar gelir, senelerdir adanın yükünü çeken, adayı se vip sevdiren, adaya her gelişi nizde gördüğünüz yüzü denize dönük o adam şimdi yok. Size sıcak tebessümle “hoş geldin” diyen dost yerinde yok. Sırtından vuruldu. Simdi ada haset aylaklara mı kaldı? Adanın kralı bile her zaman der ki; “Kimse adanın sahibi değil, olamaz da, insanlar gelir geçer, ada kendinin sahibidir.” Yazın cıvıl cıvıl olan ada şim dilerde sürgün adasına dönüşü vermiş. Yakup Peygamber’i de kardeşleri kuyuya atmamış mıy dı? Sürgünde olanlar ise o cadı ka zanının ateşini yakanlar, onlar kendilerine sürgünler, sevgisiz ler. Aşk yoksa, adayı bırakın ha yat çekilmez. Denize sırtını dönen adalar Baştarafı 1. Sayfada Bir araç, iki araç, üç araç... Aman tanrım, yüzlerce bunlar!.. Yüzlerce araç “Göreme Milli Par kı”nın içinde!.. Kimisi dört çeker, ki misi lüks minibüs ama öğrendiğim ka darıyla minimum 3 araç balon başına. Yani bölgede 70 balon varmış, bunlar içi 200’den fazla araç, Kapa dokya’nın vadilerinin içerisinde her gün, inanamayacaksınız ama her gün!.. Bu araçların sesi tozu balon lardan çıkan gaz ve sesle birleşmiş!.. Aman Tanrım!.. Bu doğa? Bu doğada yaşayan kuşlar?.. Yabani hayvanlar? Çiçekler, kelebekler… Daha neler, neler!.. Şimdi biz balondan para kazanıyo ruz ya, ne olmuş yani diğerleri olma sa da olur!.. Dostlar Kapadokya sadece kayalar, taşlar, peribacaları, kiliseler ve yeral tı şehirleri değil! Kapadokya aynı zamanda vadisin de kokan kekiği, üzerine konan kele beği, bağındaki üzümü, vadilerdeki o güzelim ağaçların, çalıların dalındaki sarı kanatlı kuşları... Daha ne anlatayım, Kapadokya bir cennet!.. Ama şimdi siz bu kadar aracı ve bu kadar balonu bu vadilerin, canlıların üzerine “doğa ile savaşa çıkmış cengâverler gibi gönderirseniz” Kapadokya ölür!.. İşte o zaman şimdiden “başımız sağ olsun, Kapadokya ölmüş!..” Buradan öncelikle sayın cumhur başkanımızı hemşerisi olan Kapa dokya’yı ölmeden kurtarmaya davet ediyorum, Arkasından doğaya olan sevgisin den şüphe etmediğim için sayın baş bakanımızı göreve davet ediyorum. Sayın Çevre ve Orman bakanımızı kendisine bağlı olan bu milli parkı ko ruma ve kollamak için öncelikle “gö reve davet ediyorum.” Sayın Kültür ve Turizm bakanımızı doğaya olan hassasiyetini bildiğim için acilen tedbir almaya davet ediyo rum. Sayın Ulaştırma bakanımızı bu ko nuda acilen sınırlamalar ve düzenle meler getirmesi için göreve davet ediyorum. UNESCO yetkililerini kendi miras lis tesinde yer alan bu nadide bölgeyi ko rumaya davet ediyorum. Sayın Göreme Milli Parklar Koruma Kurulu’nu acilen göreve çağırıyorum. Kapadokya doğası ölmeden, el den gitmeden bütün çevreci dernek leri duyarlı olmaya davet ediyorum. Ve tabii ki eşsiz bir milli serveti ko rumaya tüm vatandaşlarımı davet ediyorum!.. Sizlere tozlar altındaki Kapadokya’yı sunuyorum.. Saygılarımla Neşe Polat TÜRSAB Doğaseverler grubu adına Kayseri KAŞ (AA) Deniz sezonunun sona ermesinin ardından Antal ya’nın Kaş ilçesindeki turizmci ler, Likya yolu yürüyüşü düzen liyor. Fethiye’den Antalya’ya kadar 509 kilometre olan tarihi Likya yolunun biri sahilden, diğeri yay ladan gidiyor. Tur şirketlerinin, Likya yolunda günlük, haftalık düzenledikleri yürüyüş turla rına Batı Av rupalı turistler büyük büyük ilgi gösteriyor. Günlük yürü yüşler, Patara, Kaş’a bağlı Çavdır Üzümlü köyleri arasında, Kekova’da, Kaş Demre arasın da ve Demre’ye bağlı Belören köyü ile Finike arasında ve Kaş Finike’deki Arykanda antik kenti arasında gerçekleştiriliyor. Haftalık turlar, bu bölgelerin tü münü içine alıyor. Tura katılan turistler, otobüs lerle Finike ilçesinde 860 metre yüksekliğindeki Yazır beline çı karılıyor. Burada üç kilometreye yakın yürüyüş yapılıyor ve ardından otobüslerle Finike’nin Arif kö yüne varılıyor. Toroslar’dan gelen Ary kanda çayının fotoğ raflarını çeken tu ristler, köy paza rından alışveriş yapıyor. Grup daha son ra Likya uygarlı ğının zenginler kenti olarak bili nen Arykanda antik kentine doğru tırma nışa geçiyor. Toroslar’ın 900 metre yük sekliğindeki bu muhteşem kenti de gezen turistlerin yolculuğu, Arif köyünde bir evde yenilen ye mekle son buluyor. Yaklaşık 10 kilometre yürüyen turistler, muhteşem doğa içinde yorgun ama mutlu dönüyor. Alternatif turizm: Likya yolu yürüyüşü Tur şirketleri nin, Likya yolunda günlük, haftalık düzen ledikleri yürüyüş turları na Batı Avrupalı turist ler büyük ilgi gösteriyor. MUĞLA (AA) İMEAK Deniz Ti caret Odası (DTO) Yönetim Kurulu üyesi ve Deniz Turizmi Temsilcisi Fa ruk Okuyucu, Türkiye’de denizcilik sektöründeki en önemli sorununun “yat bağlama yeri sorunu” oldu ğunu belirterek “Marina sayısı art tırılmalı ve alt gelir düzeyindeki gruplar için marinalar yapılmalı” dedi. Akdeniz’de yat turizmi açısından önemli ülkelerden birisi olan Türki ye’nin “Yat Turizmi” kapsamında al dığı payın arttırılması hedefleniyor. Marina alanında yatırım yapan tu rizmciler, öncelikle Akdeniz çana ğında dolaştığı bildirilen yatların Türkiye’deki marinalarda ağırlan masını hedefliyor. Yat turizmi gelir leri açısından ilk 3 sırayı Fransa, İs panya ve İtalya paylaşıyor. Yatırımcılar, yat turizminden da ha fazla pay alma çalışmaları kap samında önümüzdeki yıllar içinde 16 yeni marinanın “YapİşletDevret” modeliyle hayata geçmesiyle birlikte Türkiye’nin 25 bin olan yat bağlama kapasitesini 50 bine çıkarmayı plan lıyor. Yeni 16 marinanın Antalya, Muğla, Balıkesir, İstanbul ve İz mir’de yapılacağı ve Kaş ve Mer sin’de yaptırılan yaklaşık 1500 yat bağlama kapasiteli 2 marinanın 2011 yılında açılacağı bildirildi. Bu arada, Türkiye’nin en büyük yat limanlarından 13’ünün Muğ la’nın Marmaris, Datça, Bodrum ve Fethiye ilçelerinde bulunduğu öğ renildi. Muğla’nın ilçelerindeki yat li manları yaklaşık 7 bin yat bağlama kapasitesine bağlı olduğu öğrenildi. Deniz Turizminden yılda 5 milyar dolar gelir Faruk Okuyucu, yaptığı açıkla mada, Türkiye’de denizcilik sektö ründeki en önemli sorunun “yat bağlama yeri” sorunu olduğunu söyledi. Bu sorunun giderilmesi için yeni marinalar yapılması ve alt ge lir düzeyindeki gruplar için marina lar yapılması gerektiğini ifade eden Okuyucu, “Türkiye’de 36 adet ma rina var. Ancak bu sayı arttırılmalı. Ülkemizdeki marinaların bir çoğu 5 yıldızlı oteller düzeyinde yapıl mış. Bu nedenle alt gelir düze yindeki gruplara hitap etmiyor. Bu grupların kullanabileceği basit şekilde yat ve teknelerin bağla nabileceği yeni marinalar yapıl malı” diye konuştu. Türkiye’de yat turizmi LykiaGroup’tan turizme yatırım Ekonomi Servisi Kapadokya’nın gizemli atmosferinde lüksü ve konforu bir arada sunan LykiaLodge, ş GYO işbirliği ile daha fazla konuk ağırlayarak turizme verdiği desteği artıracak. 1980’li yıllardan bu yana Türk turizmine hizmet veren LykiaGroup ve Türkiye’nin en büyük gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketlerinden ş Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı ( ş GYO), yatırım amacıyla Nevşehir ve Göreme’ye 5 kilometre mesafede, 40 bin metrekarelik alan üzerinde kurulu, 146 odalı LykiaLodge Kapadokya Oteli’nde işbirliğine gitti. şbirliği sonrası renovasyonu yapılacak LykiaLodge Kapadokya, yepyeni haliyle Nisan 2011’de konuklarının hizmetinde olacak. Lüks ve konfor bir arada şbirliği doğrultusunda, Kapadokya bölgesinin doğal yapısına uyumlu mimarisiyle lüksü ve konforu bir arada sunan LykiaLodge Kapadokya’nın, mülkiyetini ve aynı lokasyondaki imara açık 11 bin 409 metrekare yüzölçümlü bir arsayı toplam 7 milyon Avro’ya ş GYO’ya satılmasına karar verildi. Bununla beraber LykiaGroup 12 yıl boyunca otelin işletmecisi olmaya devam edecek. Yöresel lezzetlerin çok özel keyfini doğal ürünlerle sunan iki restoran ve benzersiz bir manzaraya sahip 150 kişilik şömineli barı ile hizmet veren LykiaLodge Kapadokya, bölgeye has çeşitli aktivitelerle konuklarına keyifli, eğlenceli ve gizemli bir tatil sunuyor. Çevreci marinalar Marmaris’te faaliyet gösteren Martı Marina Genel Müdürü Ercan Güneştutar Türkiye’de yaklaşık 26 bin yat ve tekne bulunduğunu, tek ne bağlama kapasitesinin 50 bine çı karılması gerektiğini belirtti. Deniz tu rizminin bir bütün olarak ele alınması gerektiğine işaret eden Güneştutar, şöyle konuştu: “Bunların içinde tekneler var. Mavi yolculuk yapılan guletler ve marinalarda bekleyen tekneler var. Ve buradaki müşteriler otel müşterilerine benzemez. Kişi ba şı yaklaşık 12001300 dolar gibi yüksek bir para harcar. Otel müş terisi ekonomik kriz olduğunda re zervasyonu iptal eder ama deniz turizminde böyle bir durum olmaz. Marinaların çevreci özellikleri de vardır. Bazı kişiler marinaları çev reyi kirletmekle suçlar ancak ma rinalar aksine çevreyi korur. Çün kü tekneler çöplerini atıklarını marinalara bırakırlar. Marinalar olmasa bu çöpleri denize atabi lirler.” DTO Bodrum Şube Başkanı Gün düz Nalbantoğlu ise Bodrum’un Türkiye ve dünyada deniz turiz minde önemli bir konuma sahip ol duğunu ifade ederek, “Bodrum’da 3 marina ile belediyelerin işletti ği limanlar var. Ancak bu marina ve limanlar yeterli değil. Bodrum Belediyesi, Gümbet koyuna ma rina yapmak için çalışma başlat tı. Eğer bir engelle karşılaşmaz larsa bu proje yeni turizm sezo nuna yetişecek” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle