16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada kurumları, parlamento içindeki ve dışındaki muhalefet, iktidara yandaş olmayan ilim adamları karşı durdular. Anayasadaki değişikliğe referandumda evet oyu çıkarsa, yargının iktidar emrinde, iktidar doğrultusunda karar vereceği günlerce söylendi, yazıldı, açıklandı... Ama toplumun yüzde 58’i böyle bir tehlike görmedi; referandumda HSYK ile Anayasa Mahkemesi’nde bünyesel değişiklik sağlayacak maddeleri onayladı. İlk deneme: HSYK seçimlerini Adalet Bakanlığı’nın listesi kazandı. Sonuç: Bu listeye oy veren sayıları on binden fazla yargıç ve savcı, AKP iktidarının yargıyı ele geçirmek diye bir niyeti olmadığına inanıyor, demekti. Son deneme Çankaya kaynaklı: Çankaya’daki AKP’li dört üye seçecekti, seçti. Dört üyeden biri Kayseri Baro Başkanı diğeri Kayseri Der Başkanı! Sonuç açıklandı. Düne kadar Çankaya’daki AKP’liyi övenler almış kalemi eline, ver yansın ediyor. Dedikleri şu: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na Çankaya’nın atadığı dört üye AKP’nin dünya görüşünü paylaşan insanlar! Oysa iktidar, anayasadaki değişikliklerle yüksek yargı organlarını daha demokratik, daha tarafsız konuma getireceğini savunmadı mı? Savundu: Lakin bakanlık listesini kazandıranlarla Çankaya’daki AKP’linin HSYK’ye seçeceği üyelerin AKP doğrultusunda olmayan, gerçek hukukçulardan seçileceği sanısına kapılanların görüşleri bir günde iflas etti. Çankaya’dakinin de katkısıyla daha demokrat, daha tarafsız bir heyete dönüşeceği ilan edilen 22 üyeli HSYK’nin 17’si iktidar yanlısı! Yıllarca yazdığımız gerçek bir kez daha açığa çıktı. Çankaya’da partizan bir cumhurbaşkanının görevde olduğu bir kez daha kanıtlandı. Çankaya’da halkı ayrım gözetmeksizin kucaklayan bir cumhurbaşkanı olmadığını… tersine AKP hükümetiyle uyum içinde görev yapan, yapacak olan bir AKP’linin bulunduğunu içeren sürekli anımsatmalarımız haklı çıktı. Dün bu haklılığı kanıtlayan kimi değerlendirmelere tanık olduk. Örneğin dün Tufan Türenç, “Cumhurbaşkanı yine beklendiği gibi söylemlerinin tam tersini yaptı” diye yazıyor. Örneğin Mehmet Y. Yılmaz, “Cumhurbaşkanı tarafsızlık ilkesini bir kez daha bir kenara atmış bulunuyor” diyor. Üstelik her iki değerli yazar iktidarın dizgin tutmaz, ülkeyi dinci ilkelerine yatkın bir yöne sürükleyen AKP’nin aşırı icraatına karşı çıkan, çıkanları destekleyen, laik Cumhuriyet’e ödünsüz destek veren yazarlar. Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu da Çankaya’daki AKP’linin HSYK’ye atamalarının düş kırıklığı yarattığını söylüyor. Çankaya’daki resepsiyona katılmamak için “bir yasal gerekçe arıyordu”, bulmuş oldu. Genel Başkan, Çankaya’daki AKP’li üzerinde yanıldığını itiraf ediyor. Söylediğine göre, TBMM’yi açış konuşmasında tutukluluk süresinin uzamasını eleştirmesine bakarak Çankaya’dan umutlanmış, anlaşılan Cumhurbaşkanı’nın toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir konuma geldiği sanısına kapılmış. Oysa Çankaya’dakinin AKP ilkelerine bağlılığının değişmediği birçok örnekle kanıtlanmıştı. Referandum süresince arkasında önünde başka koşul olmadan türban sorununu ben çözerim diyen Kılıçdaroğlu, bir sabah uyandığında Çankaya’daki AKP’linin 29 Ekim kutlamalarında Köşk’teki iki resepsiyonu bire indirdiğini, türbanlı eşine ve türbanlılara Çankaya’yı resmileştirdiğini gördü. 2007’den itibaren AKP, “mukaddes üçgenini” kurdu: TBMM ve hükümet zaten AKP’nin elindeydi. İkide bir iktidarın yaptırımlarına karşı çıkan son kale Çankaya idi. O kale de bir AKP’li ile fethedildi. Bu gerçeği hâlâ anlamayanlar, demokrasi kurallarının işleyeceğini sananlar şimdi AKP demokrasisine özgü yaptırımlarla karşılaştıkça… hayret edilecek bir davranış sergiliyor, düş kırıklığından söz ediyorlar. Hata, AKP’linin Çankaya’ya çıkınca, cumhurun Cumhurbaşkanı olacağı sanısından kaynaklanıyor. Devlet, giderek AKP’lileşiyor... Ağlayan çok, önleyecek yok! SAYFA 26 EK M 2010 SALICUMHUR YET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Ekim Oslo K 3 Helsinki K 3 Stockholm B 3 Londra B 12 AmsterdamY 10 Brüksel B 8 Paris PB 10 Bonn B 9 Münih B 6 Berlin B 8 Budapeşte B 8 Madrid PB 17 Viyana Y 9 Belgrad Y 8 Sofya Y 13 Roma Y 16 Atina Y 24 Zürih Y 7 Moskova Y 8 Aşkabat B 18 Taşkent PB 17 Baku B 18 Bişkek PB 10 Tiflis B 19 Kahire PB 27 Şam PB 26 İstanbul Y 24 Edirne Y 21 Kocaeli Y 24 Çanakkale Y 21 İzmir Y 25 Manisa Y 24 Denizli B 25 Zonguldak Y 19 Sinop Y 21 Samsun Y 22 Trabzon B 22 Giresun Y 19 Ankara Y 21 Eskişehir Y 21 Konya PB 22 Sıvas Y 18 Antalya B 27 Adana PB 30 Mersin B 29 Diyarbakır B 26 Şanlıurfa PB 28 Mardin B 24 Siirt B 25 Hakkâri Y 18 Van Y 15 Kars Y 15 Ülkemiz geneli parçalı ve çok bu lutlu, Marmara, Ku zey Ege, İzmir, Ma nisa, Kütahya, Uşak, İç Anado lu’nun kuzeyi, batı ve Orta Karadeniz ile Gümüşhane, Bayburt, Kars, Ar dahan, Ağrı, Iğdır, Van ve Hakkâri çevlereli sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı ge çecek. Hava sı caklığı ülkemezin iç kesimlerinde 24 derece artacak. Süleyman Demirel’i yasaklılık dönemlerinde, yandaşları “Bir Bilen” olarak adlandırmışlardı. Tayyip Erdoğan’ı da milleti her konuda bölmedeki hüneri dolayısıyla “Bir Bölen” diye ananlar çıkarsa, onları nasıl kınayabilirsiniz ki?.. Sayın “Bir Bölen” bölme işlemini sürdürürken, şöyle buyurmuş: Başı açıklar, örtülüleri savunmuyor. Türban olayında, en büyük tehlike “başı açıklar” ve “örtülüler” ayrımı yapmaktır. Bu ayrım ve yalnız başı açıkların laik ya da yalnız tesettürlülerin Müslüman olduğunu söylemek en büyük yanlıştır. Yine Sayın Bir Bölen’in ileri sürdüğü gibi, başı açıkların örtülüleri savunmadıklarını söylemek de yanlıştır. Başı açık kadınlarımız genç kızlarımız tartışma platformlarında, gösterilerde, türbanlıları savunmuşlardır. Daha seyrek olmasına karşın, karşı örnek de görülmemiş değil. Nitekim Ahmedinejad’ın ziyareti sırasında, İran’daki kadınların başlarını açma özgürlüğü konusundaki bir soru örtülü bir Türk gazeteci hanımdan gelmiştir. Görülüyor ki, Sayın “Bir Bölen” ne zaman ağzını açsa türban sorununun çözümüne katkıda bulunmak şöyle dursun onu gittikçe daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Belki de asıl amacı da o olduğundandır. Üniversitede türban sorununun çözümü için olaya genç kızlarımızın eğitim özgürlüğü açısından yaklaşmak gerekir. Türban savunucularının yıllarca söyledikleri de budur. Çokça üzerinde durulduğu için olayın bu yönünü daha fazla vurgulayamayacağım. Burada geçen hafta iki TV kanalında birlikte olduğumuz programlarda, konuya çok değişik ve doğru bir açıdan yaklaşan Haluk Şahin’in görüşlerine yer vermek istiyorum. Prof. Şahin, türban tartışmasında, ülkemizdeki kadın erkek eşitsizliği açısından yaklaşmak gerektiğinin altını çiziyordu çok haklı olarak. Haluk Şahin bu konuda gazetemizin 18.10 2010 tarihli nüshasındaki köşesinde, Yakup Kepenek’in, geniş biçimde yer verdiği Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanmış olan “2010 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği” raporunu anımsattı. Ricardo Hausmann (Harvard) Laura D. Tyson (Berkley) ve Saadia Zahidi (Dünya Ekonomik Forumu) tarafından hazırlanan 334 sayfalık rapor 134 ülkede kadınların durumunu şu dört başlık altında incelemekte: 1 Ekonomiye katılım ve fırsat olanağı 2 Eğitim alma süreci 3 Sağlık ve yaşam koşulları 4 Siyasal güç edinme Bu açılardan yapılan değerlendirmelerde kadın erkek eşitsizliğinin en az olduğu ülkeyi birinci sıraya koyan sınıflandırmada, Türkiye 134 ülke arasında 126’ncı. Yani kadın erkek eşitsizliği sıralamasında Türkiye sondan sekizinci. Bizim altımızda kalan ülkeler sırasıyla, Fas, Benin, Suudi Arabistan, Fildişi Sahili, Mali, Pakistan, Çad ve Yemen’dir. Hemen belirtmek gerekir ki, bu genel sıralamadır. Ekonomi geliştikçe kadının da, özgürleşeceğini ileri süren düşünceler açısından, ekonomiye katılım ve fırsat olanağı çerçevesinde duruma bakmak daha önemlidir. Sıralamaya bu açıdan bakıldığında Türkiye, 126’nın da gerisine, 131. sıraya düşmüştür ve sadece Suudi Arabistan, Pakistan ve Yemen’i arkada bırakmıştır. Rapor ayrıca, bu kadın erkek sıralamasının yıllar içindeki durumunu da veriyor. Türkiye 2005 yılında genel sıralamada 105. durumdayken, 2010’da 21 sıra birden düşerek 126’ya inmiştir. Cumhuriyet devrimi ile kadınlarına birçok alanda Avrupa ülkelerinden önce kimi hakları veren laik Türkiye Cumhuriyeti, zaman içinde bu konuma düşmüştür ve AKP iktidarında düşüşü baş döndürücü bir ivme kazanmıştır. Türban sorununa kızlarımızın eğitim özgürlüğü açısından yaklaşalım diyoruz. Şimdi bu rakamları gördükten sonra buyurun biraz da buradan yakın! Buyurun kadınlarımızın kızlarımızın eğitim özgürlüğü sorununa biraz da buradan bakın! Maskeler aşağı egemen beyler! Maskeler aşağı! DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Türban Sorununun Özüne Değişik Bir Yaklaşım [email protected] İstanbul Haber Servisi Asker ve bürokratlara şantaj yaptıkları iddia edi len çeteye yönelik soruşturma kapsa mında 9 ilde eşzamanlı yapılan ope rasyonda 30’u muvazzaf, biri emekli 31 subay ve 4 TÜBİTAK çalışanı gözaltı na alındı. Soruşturmada adı geçen 14 su bayın ise adliyeye 8 Kasım’dan itibaren zorla getirileceği belirtildi. Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen’in yürüttüğü “Şantaj ve askeri casusluk” soruşturması kapsamında, dün sabah sa atlerinden itibaren Ankara, İstanbul ve İzmit’in de aralarında bulunduğu 9 il de 100’e yakın noktada eşzamanlı ope rasyonlar gerçekleştirildi. Ankara’da 3 asker, 3 sivil Operasyonun Ankara ayağında Sa vunma Sanayii Müsteşarlığı’nda çalışan bir üst düzey görevli ile bir TÜBİTAK çalışanının da bulunduğu 15 kişiye ait ev ve işyerlerinde arama yapıldı. So ruşturma kapsamında Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler Ko mutanlığı’nda da arama yapıldı. Ara larında Kocaeli Çıkarma Gemileri Ko mutanlığı’ndan Tuğamiral Ş.Y. ile Sa vunma Sanayii Müsteşarlığı Uluslar arası İşbirliği Daire Başkanı L.V’nin de bulunduğu 6 kişi gözaltına alındı. İzmir ayağında, Foça’daki Deniz Üs Komutanlığı’nda görevli Deniz Albay M.K.E’nin lojmandaki dairesi ve oda sında arama yapıldı. Gölcük Donanma Komutanlığı’nda gerçekleştirilen operasyonda ise asker ve TÜBİTAK görevlilerinin lojmanla rında yapılan aramaların ardından 4 as ker ile 4’ü TÜBİTAK’ta kriptoloji uz manı 22 şüpheli gözaltına aldı. Balıkesir’deki Erdek Mayın Filo Ko mutanlığı’nda görevli bir yarbayın evin de ve karargâhtaki odasında yapılan ara mada bu kişiye ait bilgisayar ve bazı ev raklara el konuldu. Akşam saatlerine kadar süren operas yonların ardından toplam 35 kişi göz altına alındı. Soruşturmada adı geçen 14 subayın ise adliyeye 8 Kasım 2010’dan sonra Merkez Komutanlığı’nda görevli yetkililer eşliğinde zorla getirileceği be lirtildi. Poyrazköy davasında tutuksuz yargılanan, operasyonda ele geçen ve iç çamaşırlarının olduğu poşetin üstünde adının bulunduğu öne sürülen Tuğami ral Şafak Yürekli’nin de savcılığa çağ rılacağı öğrenildi. Casusluk araştırması Operasyon kapsamında, Kara Kuv vetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komu tanlığı ve TÜBİTAK’a ait devletin gü venliğine ilişkin askeri casusluk niteli ğindeki belgelerin ele geçtiği öne sü rüldü. Evrakların yabancı ülkelerin is tihbarat birimlerine servis edilip edil mediğini inceleyen Seçen’in, 49 şüp helinin devletin gizliliği ve güvenliğine ilişkin belgeleri temin edip etmedikle rini, siyasalaskeri casusluk yapıp yap madıklarını araştırdığı belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılı ğı’nca yürütülen soruşturmanın ha ricinde Deniz Kuvvetleri’nde görev li subaylara ilişkin iddialar nedeniy le, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı ve Donanma Komutanlığı da kendi için de soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 6’sı muvazzaf subaya ait olmak üzere 10 evde Kuzey Deniz Saha Komutanlığı ve Donanma Ko mutanlığı’nda arama yapılmıştı. Genelkurmay’da kritik arama HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasında, Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların verildiği iddia edilen Ataşehir’deki Pınar Sitesi’nden ta nıkların dinlenmesine devam edil di. Sitede market işleten Mehmet Ö, kendisine gösterilen fotoğraf lar ve salondaki sanıklar arasında siteye gidip gelen kimseyi gör mediğini söyledi. 21 Ekim’de Osman Yıldırım’ın saldırısına uğrayan İşçi Partisi (İP) Genel Partisi Doğu Perinçek, röntgen lerinin sorunlu olması nedeniyle duruşma sırasında yeniden has taneye sevk edildi. Davanın dün yapılan 163. otu rumunda Mahkeme Heyeti Baş kanı Köksal Şengün, ilk olarak sanık Alparslan Arslan’ın arka daşı Recep Özkan’ın dairesinin bulunduğu söz konusu sitede market işleten Mehmet Ö’yü kürsüye çağırdı. Mehmet Ö, Öz kan’ı hukuk öğrencisi olarak bil diğini belirterek kendisine göste rilen fotoğraflardan yalnızca Öz kan’ı tanıdığını ifade etti. Daha önceki tanıklarda olduğu gibi tanık Ö’nün de Ağustos 2009’da yapılan tespit çalışması sırasında verdiği ifadenin olma dığı, dosyada yalnızca bir ifade nin yer aldığı anlaşıldı. Şengün, ta nığın polise verdiği ifadede Al parslan Arslan’ın ev arkadaşı Or han Kadı’yı yüzde 10 veya yüz de 20 oranında benzettiğini anım sattı. Kadı’yla ilgili tanık Ö., “Recep’in arkadaşı olarak bili yorum. Bir kez marketten alış veriş ederken fiyat üzerine tar tışmıştık” diye konuştu. Daha sonra tanık Ö’ye 18 sanığın fo toğrafları gösterildi ve salondaki sanıklara bakması istendi. Tanık Mehmet Ö, “Tanıdığım hiç kim se yok” dedi. ‘Bir yumruk da bize gelmiş çok değil’ Hastaneye götürülen Perinçek 16.30 sıralarında salona döndü. Perinçek, avukatları aracılığıyla gönderdiği açıklamada şunları söyledi: “ABD ve Haçlı gericilik, Türkiye’yi parçalıyor, Cum huriyeti yıkıyor, Danıştay yar gıcı’nı katlediyor. Bir yumruk da bize gelmiş, çok değil. Ar kasındaki gücü biliyoruz.” ‘Tanıdığım kimse yok’ Terörist Özgün tutuklandı HATAY (Cumhuriyet) Hatay’ın Dörtyol ilçesinde 17 Eylül’de İl Jandarma Komutanlı ğı’na bağlı ekiplerin “dur” ihtarına uymaması üzerine çıkan çatışmada yaralı olarak yakalanan “Özgür” kod adlı terörist Şahabettin Özgün’ün (30) parmak izi incelemesinden, Hatay, Şırnak ve Bitlis’te çeşitli olaylara karıştığı belirlendi. Öz gün, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Semra Özal ifadeye gelmedi İstanbul Haber Servisi 8’inci Cumhur başkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili soruştur ma kapsamında, talimatla ifadesinin alınması için Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne çağrılan eşi Semra Özal sağlık sorunları nedeniyle adliyeye gelmedi. Özal’ın ifade vermek için gelecek hafta adliyeye gelmesinin beklendiği bildirildi. ‘Bekleme yeri mezbaha gibi’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Te rör örgütü PKK’nin kent yapılanması KCK TM davasının 5. oturumunda, iddianame özetinin okunmasına devam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yoklama ile başlayan oturumda sanıklar, hâki me yine Kürtçe yanıt verdi. Sanık avukatların dan Sedat Yurttaş, müvekkillerinin sabah 1, öğlen 2 ve akşam 2 saat olmak üzere toplam 5 saat boyunca, adliye içindeki bekleme salonla rında tutulduklarını, buranın son derece kötü koşulları bulunduğunu söyledi. Sanıkların bek lediği yerin “mezbaha” olduğunu iddia eden Yurttaş, iyileştirme yapılmasını talep etti. Tu tuklu sanıklardan kapatılan DTP’nin Diyarbakır İl Başkanı avukat Fırat Anlı da, araç sorunu nun olduğunu belirterek bu yüzden sabah 06.00’da kaldırıldıklarını söyledi. Savcı İsmail Aksoy, davanın bir numaralı sa nığı olan Sabri Ok’un örgütün KCK Türkiye yapılanmasından sorumlu olduğunu, tüm örgüt sel çalışmaları, telefon, eposta ve kuryelerle yönlendirdiğini ifade etti. Ok’un talimat verme siyle BDP’nin kurulduğunu savunan savcı, KCK operasyonunun başlamasıyla birlikte, ka patılan DTP’nin, Ok’u “parti danışmanı” ola rak gösterdiğini, ancak KCK ve PKK adına di rekt talimat verdiğini belirtti. Savcı, ABD Başkanı Barack Obama’ya Tür kiye ziyareti sırasında Ahmet Türk’ün verdiği mektubu Ok’un kaleme aldığını savundu. Sanıklara destek eylemi İHD öncülüğünde, Diyarbakır Demokrasi Platformu üyeleri de sanıklara destek vermek için adliye yanındaki belediye binasına yürüdü. Grup, duruşma bitimine kadar burada bekledi. ‘Şantaj ve casusluk’ çetesine yönelik operasyonda Elektronik Sistemler Komutanlığı’nda da aramalar yapıldı. 31 asker ve 4 TÜBİTAK görevlisinin gözaltına alındığı operasyon 9 ilde eşzamanlı yürütüldü KCK DAVASI’NDA 5. DURUŞMA TÜB TAK’TAN AÇIKLAMA Operasyon sürerken TÜBİTAK’tan yapılan açıklamada, “4 personele ilişkin olarak mahkeme kararı ile personelin çalış ma alanlarında arama ya pılmıştır. TÜBİTAK her düzey personeli ile 278 sa yılı Kanun ile görevlerini layıkıyla yerine getirme misyonu ile hareket et mekte olup kurumumu zun gerekeni yapacağın dan kuşku duyulmaması gerektiğini kamuoyunun bilgisine sunarız” denildi. 1. Ergenekon davasında tanıkların ifadelerinin dinlenilmesine devam edildi Tanık olarak dinlenen Alparslan Ars lan’ın Üsküdar’daki evinde Orhan Ka dı ile birlikte kaldığı ev arkadaşı Fet hullah Kaya arkadaşları aracığılıyla ta nıştığını anlattı. Kaya Danıştay’a silahlı baskın gerçekleştirilen 17 Mayıs 2006 tarihine ilişkin özetle şunları anlattı: “Sa at 11’e çeyrek kala televizyonda son dakika olayın anlatıldığını gördüm. Alparslan Arslan adına daha önce sahte kredi kartı, sahte kimlik çı karmışlardı. Ben yine öyle bir durum zannettim. Hatta ilk anda görüntü lerinden de tanımadım. Memleketim Kırıkkale’ye gidecektim. Ankara’ya geldiğimizde Arslan’ın avukatı gi dersem kaçak durumunu düşeceği mizi, eve dönüp ifade vermemiz ge rektiğini söyledi. O gece Ataşehir’de bir evde kaldık. Ben de gazetelerden okudum Yıldırım’ın keşfe gittiği ev dir diye düşündüm. Sonra bizim eve gittiğimizde polisler bizi karşıladı.” Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in “Al parslan Arslan’ın ev arkadaşısınız. Cumhuriyet Gazetesi’ne bombaa atıl dığı tarihlerde bir değişiklik görme diniz mi? Türban, domuza başörtü sü karikatürü, Danıştay’ın türban ka rarı ya da Vakit Gazetesi’nin ‘İşte o hakimler’ başlıkları haberlerinden bahsetti mi” sorusunu “Türban beni hiç ilgilendirmez” diye yanıtladı. Cumhuriyet’e atılan bomba Kaya, üye hakim Hasan Hüseyin Özese’nin “Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalarla ilgili ne biliyorsu nuz” sorusunu Kaya “Hiçbir malu matım yok. Ben bu tip mevzularda hiç konuşmam, ‘provakosyan’ der, ge çeçrim” diye yanıtladı. Başkan Şengün’ün Kaya’nın ifade siyle ilgili sorusu üzerine Arslan “Söy ledikleri doğrudur da diyemem, be nim söylediğim de doğrudur diye mem. Ben bütün ifadelerimde yanıl ma payı bırakmıştım” dedi. ARSLAN’IN EV ARKADAŞI: PROVOKASYON DER GEÇER M
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle