23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2010 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Hepimiz Katiliz’ Yoksa Değil miyiz? “Hepimiz Katiliz”, aynı zamanda hukukçu olan Fransız sinemacı Andre Cayatte’ın 1950’li yıllarda çektiği siyah beyaz bir film. Türkiye’de kurulmuş ilk sinema kulübü olan Galatasaray Lisesi Sinema Kulübü’nün getirttiği ve Tevfik Fikret salonunda izlediğim yapıtta çocukluğundan itibaren ölüm ve cinayetten başka bir şey görmeyip sonra cinayet işlediğinde toplumun hesap sorduğu bir delikanlının öyküsü anlatılmaktaydı. Göreli yarım yüzyılı geçmiş, birçok sahnesi hâlâ gözümün önünden gitmediğine göre film beni çok etkilemiş olmalı. Ne garip Mehmet Ali Ağca, Papa’yı vurduğu zaman da, aklıma aynı film gelmişti. Nedeni de, o cinayet üzerine kimilerinin şu şekilde haykırmalarıydı: - Bu adam Türk değil, Türk olamaz! Oysa Mehmet Ali Ağca halis muhlis Türk’tü ve dahası Türk toplumunun, tesadüfi olmayan tipik bir ürünüydü. Öyle ya o sıralarda, Ağca ve benzerleri, Türk devletinin kimi zaman müsamahası kimi zaman da teşvikiyle adam öldürmekte ve kurulu düzen onları korumaktaydı, o zaman bu adamın Türk, daha da beteri Türkiye’nin tipik bir ürünü olduğunu söylemek neden yanlış olsundu ki?... Ama Ağca bu kez cami olmasa bile, Vatikan duvarına işeyince, hemen koro başladı: - Bu adam Türk değildir, Türk olamaz! Şok çabuk geçti, faşolar sevgili evlatlarını bağırlarına bastılar ve aziz idollerinin çıkışında sloganlarını attılar: - Türkiye seninle gurur duyuyor. Bir ülke bir katil ile neden gurur duyardı? Gerçekten Türkiye’de Ağca ile gurur duyan insanlar var mıydı? Var iseler ne kadardılar ve kimlerdi? Ağca ile gurur duymak, toplumsal bir hastalık mıydı, yoksa kişisel bir illet mi? Bütün bunları, araştırmaya da fazla olanak yoktu. Öyle ya! Sokaktan insanları çevirip şu soruyu soramazdınız ya: - Efendim Mehmet Ali Ağca ile gurur duyuyor musunuz? En hafifinden adam sizi şöyle tersler, - Git işine kardeşim! İşin mi yok senin? derdi, Ya da biraz kafası bozuksa şunu duymanız şaşırtıcı olmaz: -Dalga mı geçiyorsun yahu! Sen beni ne sandın? Mamafih, toplumun Ağca ile ne kadar iftihar ettiği, onu ne kadar benimsediği konusunda bir mihenk taşı geçti elimize. Fatih Aksoy diye biri, Ağca’ya bir dans yarışmasında, jüri üyesi veya yarışmacı olmasını önermeye hazırlanıyormuş, Milliyet Caddesi’nde (sokak adresi değil, gazete ilavesi) Ali Eyüboğlu imzasıyla çıkan yazıyı okudum. Akşam da, Fatih Aksoy’un Saynur Tezel ile yaptığı konuşmayı Sky TV ekranından izledim. Bana abuk sabuk gelen ama meraklısının izlediği programlar yapan Medyapım şirketinin ortağı olan Fatih Aksoy Saynur Tezel ile konuşurken, olayı son derecede doğal karşılıyor ve arogan bir biçemle yılların habercisine şunu söylüyordu: - Ağca şimdi sizin programınıza çıksa ne kadar memnun olurdunuz. Hani adama sormuşlar, kişiyi nasıl bilirsin, diye o da yanıtlamış, kendim gibi diyerek. Neyse ki, Saynur Hanım ağzının payını verdi “delikanlı!”nın. Her neyse, ben bu Fatih Aksoy’un da, Medyapım’ın da adını kazıdım beynime, artık bu iki adın herhangi birini gördüğüm programları asla izlemem. Onlarla iş ilişkim olsa keserim. Çünkü ben bu zillete layık görmüyorum kendimi. Tabii, şirketin ticari ilişkilerini etkilememek için kimseye herhangi bir davranış biçimini önermek gibi bir niyetim de yok. Ama kendisi istese de, istemese de, Fatih Bey de, Medyapım da artık bir turnosol kâğıdı işlevini yüklenmişlerdir. Onların mazhar olacakları itibar, Ağca’nın karşısında toplumun tavrının ne olduğunun da ipucunu verecek. Bakalım Andre Cayatte’ın dediği gibi, hepimiz katil miyiz, yoksa, çoğunluğumuz bunca pisliğe rağmen hâlâ temiz mi kalmışız? Bakalım toplumda, Ağca TV kameları önünde ölümcül dansını yaparken onu, “takıver de tabancanın tekini, dönüver de meydan senindir aman” diye tempo tutarak izleyecek kişiler var mı, varlarsa ne kadarlar? [email protected] İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] Adaylara harcama sõnõrõAYŞE SAYIN ANKARA - Cumhurbaşkanõnõn halk tarafõndan seçilmesine ilişkin usul ve esaslarõ düzenleyen yasa ta- sarõsõnda, cumhurbaşkanõ adaylarõnõn “limitsiz harcama” yetkisine sõnõr- lama getirilmesi planlanõyor. TBMM Anayasa Komisyonu’nda alt komisyona sevk edilen Cumhur- başkanlõğõ Seçim Usul ve Esaslarõ’na ilişkin yasa tasarõsõnõn en tartõşmalõ bölümünü, adaylarõn “maddi yardım ve bağış alabileceklerine” ilişkin hü- küm oluşturuyor. Parlamenter sistemi benimseyen Türkiye’de yetki ve sorumluluğu sõnõrlõ olan ve daha çok “simgesel” anlam taşõyan Cum- hurbaşkanlõğõ için adaylarõn ABD’deki “Başkanlık seçimle- ri”ndeki benzer yöntemle, bağõş ve maddi yardõm alabilmelerinin, cum- hurbaşkanõnõn tarafsõzlõğõnõ gölge- leyebileceği eleştirileri yapõlõnca, alt komisyonda bu konuda yeni dü- zenleme yapõlmasõ gündeme geldi. Mevcut tasarõya göre, cumhurbaş- kanõ adayõ olanlar seçim kampanya- larõ dönemi boyunca bir “seçim he- sabı” açtõracak ve bu hesaplar de- netime açõk olacak. Ancak cumhur- başkanõ adaylarõnõn halkoylamasõ kampanyasõ boyunca yapacaklarõ har- camalarõn miktarõyla ilgili tasarõda bir hüküm bulunmuyor. Harcamalarda bir sõnõr bulunma- masõ, yapõlan kampanyalarõn harca- malar açõsõndan aşõrõya kaçõlabilece- ği ve bunun da maddi gücü yüksek olan adaylara avantaj sağlayabilece- ği endişesine yol açtõ. Cumhurbaşkanlõğõ makamõnõn şai- be götürmeyecek kadar hassas bir ma- kam olduğunu, alõnacak yüksek ba- ğõşlarõn tarafsõzlõğõ gölgeleyebilece- ğine dikkat çeken bazõ komisyon üyeleri, “Harcamalara sınırlama konularak, oluşabilecek tartışma- ların da önüne geçilmiş olur. Böy- lece cumhurbaşkanlığı makamı da yıpratılmamış olur” görüşünü dile getirdiler. Önümüzdeki hafta ilk top- lantõsõnõ yapacak olan komisyonda ko- nunun masaya yatõrõlmasõ bekleniyor. Bu çerçevede, adaylarõn harcamala- rõna “limit” getirilmesi planlanõyor. FIRAT KOZOK ANKARA - Radyo ve Televiz-yon Üst Kurulu (RTÜK) tarafõndan hazõrlanan yasa taslağõna tar- tõşma yaratacak bir madde eklendi. Taslağõn “Siyasi Reklam” başlõklõ maddesine göre, radyo ve televizyonlar Yüksek Seçim Kurulu tarafõndan ilan edilen seçim döneminde, yayõn yasaklarõnõn başlayacağõ tarihe kadar siyasi parti ve aday reklamlarõ yayõmlayabi- lecek. Böylece siyasi partiler ve adaylar te-le- vizyonlardan reklamlarõnõ yayõmlatabilecekler. Hal- koylamasõyla seçilecek olan çumhurbaşkanõ da seçim süresince ekranlardan reklam kampanyasõ yürütebi- lecek. Ancak cumhurbaşkanõ adayõnõn arkasõnda bir siyasi parti desteği olmadan bu maddi gücü nasõl sağlayacağõ merak konusu. Taslağõn madde ge- rekçesinde, söz konusu düzenleme ile hem si- yasi parti ve adaylarõn propagandalarõnõn hal- ka ulaşmasõnõn hem de medya hizmet sağ- layõcõ kuruluşlarõnõn gelir elde etmelerinin temin edileceği belirtildi. Bazõ üst kurul bürokratlarõ siyasi reklam- larõn hangi kurallara göre yayõmlanacağõna iliş- kin henüz bir mevzuat olmadõğõnõ, bu durumun karõ- şõklõklarõ beraberinde getireceğini belirtiyor. RTÜK’TE SİYASİ REKLAM TARTIŞMASI ‘İktidar komplo peşinde’ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - CHP Ge- nel Başkanõ Deniz Bay- kal, “İddialar ciddiyse Genelkurmay Başka- nı’nı görevden al” çağ- rõsõyla ilgili olarak yö- neltilen “Siz yapar mıy- dınız” sorusuna “Evet, hiç tereddüt yok. Baş- bakan Türkiye’yi bir- birine soktu. Yani bunu gerektirecek ciddiyette bir şey varsa yapması gereken iş derhal o ge- rekli kararı almak” ya- nõtõnõ verdi. Baykal, “Muhalefet darbe pe- şinde değildir. İktidar komplo peşindedir, komplocudur” dedi. Baykal, önceki gün 32. gün programõna katõla- rak Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akar’õn so- rularõnõ yanõtladõ. “Biz daha yaşanmış olan darbelerle hesaplaşma- dık” diyen Baykal, şöy- le konuştu: “Orduda gerçekten yanlış bir tab- lo var ve bu tablo Ge- nelkurmay Başkanı’nın doğrudan ya da dolay- lı sorumluluğu altında ise dışarıdan suçlamak, kurumu suçlamak, ko- mutanları ve kurumu güç bir tabloyla karşı karşıya bırakmak çok daha yanlıştır. Derhal gereğini yaparsın.” ‘Ben yapardım’ Baykal, “Siz yapar mıydınız” sorusuna “Evet hiç tereddüt yok. Tamamen böyle yapar- dım” yanõtõnõ verdi. Dar- beler döneminin kapan- dõğõnõ vurgulayan Baykal, “Türkiye’de darbe teh- didi, tehlikesi yoktur. Ama Türkiye’de ikti- dar komplo peşindedir. İktidar komplocudur ve bu da sorunun, sı- kıntının özüdür” görü- şünü dile getirdi. Baykal, referandum tartõşmala- rõyla ilgili olarak da “Re- ferandumun kendisi millete karşı bir tuzak- tır. Ama o tuzağı ku- ranlar o tuzağın içine düşebilirler. Bu bir ple- bisiter demokrasi yön- temidir malum refe- randum. Ama bu ikti- dara yönelik bir plebi- site dönüşebilir. İktida- ra karşı olup olmamaya göre bir karar götüre- bilir” dedi. ‘Görev duygusu’ “Bu, son seçiminiz mi olacak” sorusuna Baykal, “Bunu yani ben cevap- layamam tabii. O bi- zim kontrolümüz dışın- da bir tablo. Ama bu- nunla şunu sormak is- tiyorsan, Deniz yorul- dun mu diye soruyorsan yani bu bekleyiş içinde olanları mutlu edecek bir açıklama yapmama imkân yok. Ben çok bü- yük bir görev duygusu içindeyim. Hepimize çok büyük görev düş- tüğüne inanıyorum” karşõlõğõnõ verdi. Baykal, “Sarıgül alıyor mu siz- den” sorusu üzerine ise, “Kravatın çok güzel” demekle yetindi. Cumhurbaşkanõnõn halk tarafõndan seçimini öngören tasarõda bir dizi değişiklik planlanõyor CHP lideri Baykal, Türkiye’de darbe tehdidi olmadõğõnõ belirterek ‘Muhalefet darbe peşinde değildir’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkan Yar- dõmcõsõ Tunca Toskay, anayasa değişikliği için partilerarasõ uz- laşmanõn zorunlu olduğunu belirterek “İktidar, zorlayarak, hat- ta referanduma götürerek bir anayasa değişikliği yapma- ya kalkarsa, Türkiye’de demokrasi krizi çıkar” dedi. Toskay, “‘Benim çoğunluğum var 330’un üzerinde, ben ora- dan bunu geçiririm, 367’yi bulamadõğõm için götürür referan- duma bunu oradan geçiririm, anayasa değişikliği yaparõm’ der- seniz Türkiye’yi siyasi krize sokarsınız ” görüşünü dile ge- tirdi. Anayasa Mahkemesi’nin, askerlerin sivil mahkemelerde yargõlanmasõna ilişkin düzenlemeyi iptal eden kararõna değinen Toskay, “Herkesin, Anayasa Mahkemesi’ni siyasallaştır- mayacak şekilde davranması lazım” dedi. Toskay, Anayasa Mahkemesi kararlarõna saygõlõ olmak gerektiğine işaret etti. OKTAY EKİNCİ Başta Başbakan olmak üzere merkezi ve yerel yöneticilerin sert “eleştiri”ler yönelttikleri “kent ve çevre davaları”, Mimarlar Odasõ seçimlerinde de “yönetimleri de- ğiştirme gerekçesi” yapõlõyor... Doğaya ve kente karşõ “suç” ni- teliğindeki imar uygulamalarõna açõlan davalarõn “gelişmeyi engel- lediği”ni öne sürmeye başlayan ki- mi mimarlar, meslek odasõnda “de- ğişim” için aday oluyorlar. Huku- ka aykõrõ ve sadece rant amaçlõ projelerin “yargı” yoluyla durdu- rulmasõna “hizmetlerimizi engel- liyorlar” diyen siyasilerle “benzer” açõklamalar yapan “değişimci” mi- marlar, Mimarlar Odasõ’nõn toplum ve ülke yararõna hukuk mücadele- sini “meslekle ilgisi olmayan ça- lışmalar” olarak tanõmlõyorlar. Bu eleştiriye karşõ, aynõ davala- rõn öncelikle “mimarlık etiğinin ve mimarlığın sosyal sorumluluk- larının savunulması” amacõnõ ta- şõdõğõnõ belirten “demokrat-top- lumcu” mimarlar ise oda çalõşma- larõndaki çevre ve kültüre verilen önceliği “değiştirme”nin, “mi- marlığın yağmaya tutsak kılın- ması”na göz yumma anlamõna geldiğini söylüyorlar. ‘Şube’lerde seçimler... Mimarlar Odasõ şubelerinde baş- layan “genel kurullar süreci”nde, geçen dönemlerdeki “toplum ya- rarına değil, meslek çıkarına öncelik verilmesi”ni savunan ik- tidar yandaşõ gruplarõn yerini, bu kez “çalışma anlayışında deği- şim” isteyenlerin aldõğõ gözleni- yor. Odanõn geçen haftalarda An- talya, Gaziantep, Giresun, Mer- sin, Adana, Elazığ, Malatya, Kayseri ve Kocaeli şubelerinde yapõlan genel kurullarõnda, mi- marlõğõn, kentlerin ve çevrenin “birlikte savunulması”nõ ve ül- kede imar yağmasõ yerine “mi- marca” bir yapõlaşma düzeninin sağlanmasõnõ amaçlayan “kamu yararı taraftarı” mimarlar yeni- den seçildi. Bugün ise Diyarbakır, İzmir ve Muğla şubelerinde yapõlacak ge- nel kurullar için özellikle “İzmirli mimarlar” arasõndaki “seçim ya- rışı” medyada da ilgiyle izleniyor. Çünkü İzmir’de odanõn toplum çõ- karõna çalõşmalarõna “alternatif” bir programla aday olduklarõnõ söyle- yen “Değişim ve Gelişim Grubu”, yönetime geldikleri takdirde artõk dava açmayacaklarõnõ ve “uzlaş- ma”yõ yeğleyeceklerini belirtiyor. İzmir’de ‘saf’laşma Geçenlerde Kültürpark’ta bir ba- sõn toplantõsõ düzenleyen Değişim ve Gelişim Grubu’nun “mevcut oda yönetiminin kentin gelişme- sinde rol oynayacak bütün pro- jelere karşı dava açtığı”ndan ya- kõnmasõ, aynõ davalardan şikâyetçi olan kimi “yatırımcı”lardan destek bekledikleri şeklinde yorumlanõ- yor. Oda’nõn “özerkliği” açõsõndan da “sakıncalı” görülen bu gibi ör- gütlenmelere karşõ yeniden aday ol- duklarõnõ belirten Mimarlar Odasõ İzmir Şube Başkanõ Hasan Topal ise şunlarõ vurguluyor: “Bugüne ka- dar kararlılıkla sürdürdüğümüz kamu ve toplum yararı mücade- lesi nedeniyle haksız eleştirilere maruz kaldık. Ancak onurlu ve düzeyli bir mimarlık ve kentleş- me mücadelesi veren mimarlar bundan vazgeçemezler...” Ba- kalõm İzmirli mimarlarõmõz “mi- marlığın kente ve çevreye uyum- lu katılımı”nõ savunan 55 yõllõk oda politikasõnõ mõ; yoksa son yõllarda- ki “uygunsuz katılım”larõn sağla- dõğõ haksõz çõkarlarla “uzlaşma”yõ öngören “politika değişikliği”ni mi seçecekler? Mimarlar Odasõ’nõn yurt düzeyindeki şube kongreleri mart ayõnda tamamlandõktan sonra Merkez Genel Kurulu ve MYK seçimleri ise nisanda yapõlacak... Mimarlar ‘dava’larõnõ savunuyor Oda çalõşmalarõnda ‘değişim’ isteyen mimarlar ‘kent ve çevre dava’larõnõ eleştiriyor. Davalar, oda seçimlerinde de ‘yönetimleri değiştirme gerekçesi’ olarak gösteriliyor MHP: Hükümet zorlarsa kriz çıkar ‘PKK’nin sözcüsü olmaya soyunmayın’ ANKARA (ANKA) - İmralõ Yüksek Güven- likli F Tipi Cezaevi’nde ağõrlaştõrõlmõş ömür bo- yu hapis cezasõnõ çeken terör örgütü lideri Ab- dullah Öcalan, cezaevi şartlarõnõn düzeltilmesi için 12 Ocak’tan bu yana diğer 5 mahkûmla or- tak görüşe çõkmama eylemini sona erdirdi. Öcalan eylemin sona ermesi nedeniyle 4’ü PKK’li, 1’i TİKKO üyesi olan 5 mahkûm ile bir saat görüştüklerini açõkladõ. Terör örgütü liderinin avukatlarõ aracõlõğõyla BDP’ye de ilginç uyarõlarda bulunduğu ortaya çõktõ. Örgüte yakõnlõğõyla bilinen internet sitesi- nin haberine göre, Öcalan’õn “Tekrar ediyorum ve uyarıyorum; aynı hatalara düşmemek önemlidir. İşte ‘PKK’nin sözcüsü olmak’ falan deyip partiyi kapatıyorlar. PKK yasadışı si- lahlı bir örgüttür. PKK der ki ‘Ben devletle sorunlarõmõ silahla çözüyorum’. PKK’nin kendi gücü, oluşumu, daha ağırlıklı olarak dağda ve kırsalda bir yapılanması var. PKK’nin sözcü- lüğü söz konusu değildir” dediği ileri sürüldü. PARTİ KAPATMA SÜRECİ Erdoğan hissetmemiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, Yargõ- tay Cumhuriyet Başsavcõsõ Abdur- rahman Yalçınkaya’nõn siyasi parti- lerin kapatma davasõ açõlõp açõlmaya- cağõnõ “hissedeceği” yönündeki söz- lerine ilişkin olarak, “Bugüne kadar siyasi parti liderlerinin böyle bir hissiyatı olduğunu duymadım. Or- tada hiçbir şey yokken ‘hissederler’ denilirse o ülkede demokrasi çarkı sağlıklı çalışmaz” dedi. Erdoğan ile Bulgaristan Başbakanõ Boyko Borisov, görüşmelerin ardõn- dan ortak basõn toplantõsõ düzenledi. Şubatta doğalgaza zam yapõlacağõ ha- berlerini yalanlayan Erdoğan, “Yapı- lırsa ben açıklarım” diye konuştu. ‘Başımızın çaresine bakarız’ Erdoğan, Bulgar bir gazetecinin Türkiye’nin AB sürecine ilişkin soru- su üzerine, sudan bahanelerle siyasi şartlar geliştirilmek suretiyle Türki- ye’nin önünün kesilmeye çalõşõldõğõnõ söyledi. Erdoğan, “Ancak biz sabırlı- yız. Ta ki AB Türkiye’ye ‘Biz seni almayacağõz’ dediği ana kadar. Bu kararı verdikleri anda başımızın ça- resine bakarız” dedi. Erdoğan, “Tür- kiye, Trakya Bulgarlarının malvar- lığıyla ilgili tazminatı ne zaman ödemeyi düşünüyor?” sorusuna da “Konu yargıda. Karara uyarız” de- di. Borisov da, göç eden Bulgar yurt- taşlarõ için Bulgaristan’õn Türkiye’den tazminat talep edeceğiyle ilgili olarak “Mağdurların sorunlarının çözümü için çalışılıyor” ifadesini kullandõ. ‘Partilerin fiilleri ölçüttür’ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Yargõtay Cumhuriyet Başsav- cõsõ Abdurrahman Yalçınkaya, “Her parti için kapatma davası açılıp açılmayacağı kendi fiille- riyle ölçülür” dedi. Yargõtay Başsavcõsõ Yalçõnkaya, Yargõtay Birinci Hukuk Dairesi Onursal Başkanõ Orhan Uzgören için Yargõtay’da düzenlenen cenaze töreninin ardõndan gazetecilerin so- rularõnõ yanõtladõ. Bir gazetecinin sorusu üzerine Yalçõnkaya, her par- ti hakkõnda soruşturmanõn mümkün olduğunu, soruşturmalarõn gizli yü- rütüldüğünü söyledi. Yalçõnkaya, “Her parti için ka- patma davası açılıp açılmayacağı kendi fiilleriyle ölçülür. Bunu partiler zaten hisseder” dedi. Baş- ka bir soru üzerine Yalçõnkaya, te- lefon dinlemeleriyle ilgili inceleme- nin devam ettiğini belirtti. BAŞSAVCI YALÇINKAYA ÖCALAN BDP’Yİ UYARDI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle