Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2010 CUMARTESİ
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
‘Hepimiz Katiliz’
Yoksa Değil miyiz?
“Hepimiz Katiliz”, aynı zamanda hukukçu olan
Fransız sinemacı Andre Cayatte’ın 1950’li yıllarda
çektiği siyah beyaz bir film.
Türkiye’de kurulmuş ilk sinema kulübü olan
Galatasaray Lisesi Sinema Kulübü’nün getirttiği ve
Tevfik Fikret salonunda izlediğim yapıtta
çocukluğundan itibaren ölüm ve cinayetten başka
bir şey görmeyip sonra cinayet işlediğinde
toplumun hesap sorduğu bir delikanlının öyküsü
anlatılmaktaydı.
Göreli yarım yüzyılı geçmiş, birçok sahnesi hâlâ
gözümün önünden gitmediğine göre film beni çok
etkilemiş olmalı.
Ne garip Mehmet Ali Ağca, Papa’yı vurduğu
zaman da, aklıma aynı film gelmişti.
Nedeni de, o cinayet üzerine kimilerinin şu
şekilde haykırmalarıydı:
- Bu adam Türk değil, Türk olamaz!
Oysa Mehmet Ali Ağca halis muhlis Türk’tü ve
dahası Türk toplumunun, tesadüfi olmayan tipik
bir ürünüydü.
Öyle ya o sıralarda, Ağca ve benzerleri, Türk
devletinin kimi zaman müsamahası kimi zaman da
teşvikiyle adam öldürmekte ve kurulu düzen onları
korumaktaydı, o zaman bu adamın Türk, daha da
beteri Türkiye’nin tipik bir ürünü olduğunu
söylemek neden yanlış olsundu ki?...
Ama Ağca bu kez cami olmasa bile, Vatikan
duvarına işeyince, hemen koro başladı: - Bu adam
Türk değildir, Türk olamaz!
Şok çabuk geçti, faşolar sevgili evlatlarını
bağırlarına bastılar ve aziz idollerinin çıkışında
sloganlarını attılar:
- Türkiye seninle gurur duyuyor.
Bir ülke bir katil ile neden gurur duyardı?
Gerçekten Türkiye’de Ağca ile gurur duyan
insanlar var mıydı? Var iseler ne kadardılar ve
kimlerdi?
Ağca ile gurur duymak, toplumsal bir hastalık
mıydı, yoksa kişisel bir illet mi?
Bütün bunları, araştırmaya da fazla olanak
yoktu. Öyle ya! Sokaktan insanları çevirip şu
soruyu soramazdınız ya:
- Efendim Mehmet Ali Ağca ile gurur duyuyor
musunuz?
En hafifinden adam sizi şöyle tersler,
- Git işine kardeşim! İşin mi yok senin? derdi,
Ya da biraz kafası bozuksa şunu duymanız
şaşırtıcı olmaz:
-Dalga mı geçiyorsun yahu! Sen beni ne sandın?
Mamafih, toplumun Ağca ile ne kadar iftihar
ettiği, onu ne kadar benimsediği konusunda bir
mihenk taşı geçti elimize.
Fatih Aksoy diye biri, Ağca’ya bir dans
yarışmasında, jüri üyesi veya yarışmacı olmasını
önermeye hazırlanıyormuş, Milliyet Caddesi’nde
(sokak adresi değil, gazete ilavesi) Ali Eyüboğlu
imzasıyla çıkan yazıyı okudum. Akşam da, Fatih
Aksoy’un Saynur Tezel ile yaptığı konuşmayı Sky
TV ekranından izledim. Bana abuk sabuk gelen
ama meraklısının izlediği programlar yapan
Medyapım şirketinin ortağı olan Fatih Aksoy
Saynur Tezel ile konuşurken, olayı son derecede
doğal karşılıyor ve arogan bir biçemle yılların
habercisine şunu söylüyordu:
- Ağca şimdi sizin programınıza çıksa ne kadar
memnun olurdunuz.
Hani adama sormuşlar, kişiyi nasıl bilirsin, diye o
da yanıtlamış, kendim gibi diyerek. Neyse ki,
Saynur Hanım ağzının payını verdi “delikanlı!”nın.
Her neyse, ben bu Fatih Aksoy’un da,
Medyapım’ın da adını kazıdım beynime, artık bu iki
adın herhangi birini gördüğüm programları asla
izlemem. Onlarla iş ilişkim olsa keserim. Çünkü
ben bu zillete layık görmüyorum kendimi.
Tabii, şirketin ticari ilişkilerini etkilememek için
kimseye herhangi bir davranış biçimini önermek
gibi bir niyetim de yok.
Ama kendisi istese de, istemese de, Fatih Bey
de, Medyapım da artık bir turnosol kâğıdı işlevini
yüklenmişlerdir.
Onların mazhar olacakları itibar, Ağca’nın
karşısında toplumun tavrının ne olduğunun da
ipucunu verecek.
Bakalım Andre Cayatte’ın dediği gibi, hepimiz
katil miyiz, yoksa, çoğunluğumuz bunca pisliğe
rağmen hâlâ temiz mi kalmışız?
Bakalım toplumda, Ağca TV kameları önünde
ölümcül dansını yaparken onu, “takıver de
tabancanın tekini, dönüver de meydan senindir
aman” diye tempo tutarak izleyecek kişiler var mı,
varlarsa ne kadarlar?
asirmen@cumhuriyet.com.tr
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
Adaylara harcama sõnõrõAYŞE SAYIN
ANKARA - Cumhurbaşkanõnõn
halk tarafõndan seçilmesine ilişkin
usul ve esaslarõ düzenleyen yasa ta-
sarõsõnda, cumhurbaşkanõ adaylarõnõn
“limitsiz harcama” yetkisine sõnõr-
lama getirilmesi planlanõyor.
TBMM Anayasa Komisyonu’nda
alt komisyona sevk edilen Cumhur-
başkanlõğõ Seçim Usul ve Esaslarõ’na
ilişkin yasa tasarõsõnõn en tartõşmalõ
bölümünü, adaylarõn “maddi yardım
ve bağış alabileceklerine” ilişkin hü-
küm oluşturuyor. Parlamenter sistemi
benimseyen Türkiye’de yetki ve
sorumluluğu sõnõrlõ olan ve daha çok
“simgesel” anlam taşõyan Cum-
hurbaşkanlõğõ için adaylarõn
ABD’deki “Başkanlık seçimle-
ri”ndeki benzer yöntemle, bağõş ve
maddi yardõm alabilmelerinin, cum-
hurbaşkanõnõn tarafsõzlõğõnõ gölge-
leyebileceği eleştirileri yapõlõnca,
alt komisyonda bu konuda yeni dü-
zenleme yapõlmasõ gündeme geldi.
Mevcut tasarõya göre, cumhurbaş-
kanõ adayõ olanlar seçim kampanya-
larõ dönemi boyunca bir “seçim he-
sabı” açtõracak ve bu hesaplar de-
netime açõk olacak. Ancak cumhur-
başkanõ adaylarõnõn halkoylamasõ
kampanyasõ boyunca yapacaklarõ har-
camalarõn miktarõyla ilgili tasarõda bir
hüküm bulunmuyor.
Harcamalarda bir sõnõr bulunma-
masõ, yapõlan kampanyalarõn harca-
malar açõsõndan aşõrõya kaçõlabilece-
ği ve bunun da maddi gücü yüksek
olan adaylara avantaj sağlayabilece-
ği endişesine yol açtõ.
Cumhurbaşkanlõğõ makamõnõn şai-
be götürmeyecek kadar hassas bir ma-
kam olduğunu, alõnacak yüksek ba-
ğõşlarõn tarafsõzlõğõ gölgeleyebilece-
ğine dikkat çeken bazõ komisyon
üyeleri, “Harcamalara sınırlama
konularak, oluşabilecek tartışma-
ların da önüne geçilmiş olur. Böy-
lece cumhurbaşkanlığı makamı da
yıpratılmamış olur” görüşünü dile
getirdiler. Önümüzdeki hafta ilk top-
lantõsõnõ yapacak olan komisyonda ko-
nunun masaya yatõrõlmasõ bekleniyor.
Bu çerçevede, adaylarõn harcamala-
rõna “limit” getirilmesi planlanõyor.
FIRAT KOZOK
ANKARA - Radyo ve Televiz-yon Üst Kurulu
(RTÜK) tarafõndan hazõrlanan yasa taslağõna tar-
tõşma yaratacak bir madde eklendi. Taslağõn
“Siyasi Reklam” başlõklõ maddesine göre,
radyo ve televizyonlar Yüksek Seçim Kurulu
tarafõndan ilan edilen seçim döneminde,
yayõn yasaklarõnõn başlayacağõ tarihe kadar
siyasi parti ve aday reklamlarõ yayõmlayabi-
lecek. Böylece siyasi partiler ve adaylar te-le-
vizyonlardan reklamlarõnõ yayõmlatabilecekler. Hal-
koylamasõyla seçilecek olan çumhurbaşkanõ da seçim
süresince ekranlardan reklam kampanyasõ yürütebi-
lecek. Ancak cumhurbaşkanõ adayõnõn arkasõnda bir
siyasi parti desteği olmadan bu maddi gücü nasõl
sağlayacağõ merak konusu. Taslağõn madde ge-
rekçesinde, söz konusu düzenleme ile hem si-
yasi parti ve adaylarõn propagandalarõnõn hal-
ka ulaşmasõnõn hem de medya hizmet sağ-
layõcõ kuruluşlarõnõn gelir elde etmelerinin
temin edileceği belirtildi.
Bazõ üst kurul bürokratlarõ siyasi reklam-
larõn hangi kurallara göre yayõmlanacağõna iliş-
kin henüz bir mevzuat olmadõğõnõ, bu durumun karõ-
şõklõklarõ beraberinde getireceğini belirtiyor.
RTÜK’TE SİYASİ REKLAM TARTIŞMASI
‘İktidar komplo peşinde’ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - CHP Ge-
nel Başkanõ Deniz Bay-
kal, “İddialar ciddiyse
Genelkurmay Başka-
nı’nı görevden al” çağ-
rõsõyla ilgili olarak yö-
neltilen “Siz yapar mıy-
dınız” sorusuna “Evet,
hiç tereddüt yok. Baş-
bakan Türkiye’yi bir-
birine soktu. Yani bunu
gerektirecek ciddiyette
bir şey varsa yapması
gereken iş derhal o ge-
rekli kararı almak” ya-
nõtõnõ verdi. Baykal,
“Muhalefet darbe pe-
şinde değildir. İktidar
komplo peşindedir,
komplocudur” dedi.
Baykal, önceki gün 32.
gün programõna katõla-
rak Mehmet Ali Birand
ve Rıdvan Akar’õn so-
rularõnõ yanõtladõ. “Biz
daha yaşanmış olan
darbelerle hesaplaşma-
dık” diyen Baykal, şöy-
le konuştu: “Orduda
gerçekten yanlış bir tab-
lo var ve bu tablo Ge-
nelkurmay Başkanı’nın
doğrudan ya da dolay-
lı sorumluluğu altında
ise dışarıdan suçlamak,
kurumu suçlamak, ko-
mutanları ve kurumu
güç bir tabloyla karşı
karşıya bırakmak çok
daha yanlıştır. Derhal
gereğini yaparsın.”
‘Ben yapardım’
Baykal, “Siz yapar
mıydınız” sorusuna
“Evet hiç tereddüt yok.
Tamamen böyle yapar-
dım” yanõtõnõ verdi. Dar-
beler döneminin kapan-
dõğõnõ vurgulayan Baykal,
“Türkiye’de darbe teh-
didi, tehlikesi yoktur.
Ama Türkiye’de ikti-
dar komplo peşindedir.
İktidar komplocudur
ve bu da sorunun, sı-
kıntının özüdür” görü-
şünü dile getirdi. Baykal,
referandum tartõşmala-
rõyla ilgili olarak da “Re-
ferandumun kendisi
millete karşı bir tuzak-
tır. Ama o tuzağı ku-
ranlar o tuzağın içine
düşebilirler. Bu bir ple-
bisiter demokrasi yön-
temidir malum refe-
randum. Ama bu ikti-
dara yönelik bir plebi-
site dönüşebilir. İktida-
ra karşı olup olmamaya
göre bir karar götüre-
bilir” dedi.
‘Görev duygusu’
“Bu, son seçiminiz mi
olacak” sorusuna Baykal,
“Bunu yani ben cevap-
layamam tabii. O bi-
zim kontrolümüz dışın-
da bir tablo. Ama bu-
nunla şunu sormak is-
tiyorsan, Deniz yorul-
dun mu diye soruyorsan
yani bu bekleyiş içinde
olanları mutlu edecek
bir açıklama yapmama
imkân yok. Ben çok bü-
yük bir görev duygusu
içindeyim. Hepimize
çok büyük görev düş-
tüğüne inanıyorum”
karşõlõğõnõ verdi. Baykal,
“Sarıgül alıyor mu siz-
den” sorusu üzerine ise,
“Kravatın çok güzel”
demekle yetindi.
Cumhurbaşkanõnõn halk tarafõndan seçimini öngören tasarõda bir dizi değişiklik planlanõyor
CHP lideri Baykal, Türkiye’de darbe tehdidi olmadõğõnõ belirterek ‘Muhalefet darbe peşinde değildir’ dedi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkan Yar-
dõmcõsõ Tunca Toskay, anayasa değişikliği için partilerarasõ uz-
laşmanõn zorunlu olduğunu belirterek “İktidar, zorlayarak, hat-
ta referanduma götürerek bir anayasa değişikliği yapma-
ya kalkarsa, Türkiye’de demokrasi krizi çıkar” dedi.
Toskay, “‘Benim çoğunluğum var 330’un üzerinde, ben ora-
dan bunu geçiririm, 367’yi bulamadõğõm için götürür referan-
duma bunu oradan geçiririm, anayasa değişikliği yaparõm’ der-
seniz Türkiye’yi siyasi krize sokarsınız ” görüşünü dile ge-
tirdi. Anayasa Mahkemesi’nin, askerlerin sivil mahkemelerde
yargõlanmasõna ilişkin düzenlemeyi iptal eden kararõna değinen
Toskay, “Herkesin, Anayasa Mahkemesi’ni siyasallaştır-
mayacak şekilde davranması lazım” dedi. Toskay, Anayasa
Mahkemesi kararlarõna saygõlõ olmak gerektiğine işaret etti.
OKTAY EKİNCİ
Başta Başbakan olmak üzere
merkezi ve yerel yöneticilerin sert
“eleştiri”ler yönelttikleri “kent ve
çevre davaları”, Mimarlar Odasõ
seçimlerinde de “yönetimleri de-
ğiştirme gerekçesi” yapõlõyor...
Doğaya ve kente karşõ “suç” ni-
teliğindeki imar uygulamalarõna
açõlan davalarõn “gelişmeyi engel-
lediği”ni öne sürmeye başlayan ki-
mi mimarlar, meslek odasõnda “de-
ğişim” için aday oluyorlar. Huku-
ka aykõrõ ve sadece rant amaçlõ
projelerin “yargı” yoluyla durdu-
rulmasõna “hizmetlerimizi engel-
liyorlar” diyen siyasilerle “benzer”
açõklamalar yapan “değişimci” mi-
marlar, Mimarlar Odasõ’nõn toplum
ve ülke yararõna hukuk mücadele-
sini “meslekle ilgisi olmayan ça-
lışmalar” olarak tanõmlõyorlar.
Bu eleştiriye karşõ, aynõ davala-
rõn öncelikle “mimarlık etiğinin ve
mimarlığın sosyal sorumluluk-
larının savunulması” amacõnõ ta-
şõdõğõnõ belirten “demokrat-top-
lumcu” mimarlar ise oda çalõşma-
larõndaki çevre ve kültüre verilen
önceliği “değiştirme”nin, “mi-
marlığın yağmaya tutsak kılın-
ması”na göz yumma anlamõna
geldiğini söylüyorlar.
‘Şube’lerde seçimler...
Mimarlar Odasõ şubelerinde baş-
layan “genel kurullar süreci”nde,
geçen dönemlerdeki “toplum ya-
rarına değil, meslek çıkarına
öncelik verilmesi”ni savunan ik-
tidar yandaşõ gruplarõn yerini, bu
kez “çalışma anlayışında deği-
şim” isteyenlerin aldõğõ gözleni-
yor. Odanõn geçen haftalarda An-
talya, Gaziantep, Giresun, Mer-
sin, Adana, Elazığ, Malatya,
Kayseri ve Kocaeli şubelerinde
yapõlan genel kurullarõnda, mi-
marlõğõn, kentlerin ve çevrenin
“birlikte savunulması”nõ ve ül-
kede imar yağmasõ yerine “mi-
marca” bir yapõlaşma düzeninin
sağlanmasõnõ amaçlayan “kamu
yararı taraftarı” mimarlar yeni-
den seçildi.
Bugün ise Diyarbakır, İzmir
ve Muğla şubelerinde yapõlacak ge-
nel kurullar için özellikle “İzmirli
mimarlar” arasõndaki “seçim ya-
rışı” medyada da ilgiyle izleniyor.
Çünkü İzmir’de odanõn toplum çõ-
karõna çalõşmalarõna “alternatif” bir
programla aday olduklarõnõ söyle-
yen “Değişim ve Gelişim Grubu”,
yönetime geldikleri takdirde artõk
dava açmayacaklarõnõ ve “uzlaş-
ma”yõ yeğleyeceklerini belirtiyor.
İzmir’de ‘saf’laşma
Geçenlerde Kültürpark’ta bir ba-
sõn toplantõsõ düzenleyen Değişim
ve Gelişim Grubu’nun “mevcut
oda yönetiminin kentin gelişme-
sinde rol oynayacak bütün pro-
jelere karşı dava açtığı”ndan ya-
kõnmasõ, aynõ davalardan şikâyetçi
olan kimi “yatırımcı”lardan destek
bekledikleri şeklinde yorumlanõ-
yor. Oda’nõn “özerkliği” açõsõndan
da “sakıncalı” görülen bu gibi ör-
gütlenmelere karşõ yeniden aday ol-
duklarõnõ belirten Mimarlar Odasõ
İzmir Şube Başkanõ Hasan Topal
ise şunlarõ vurguluyor: “Bugüne ka-
dar kararlılıkla sürdürdüğümüz
kamu ve toplum yararı mücade-
lesi nedeniyle haksız eleştirilere
maruz kaldık. Ancak onurlu ve
düzeyli bir mimarlık ve kentleş-
me mücadelesi veren mimarlar
bundan vazgeçemezler...” Ba-
kalõm İzmirli mimarlarõmõz “mi-
marlığın kente ve çevreye uyum-
lu katılımı”nõ savunan 55 yõllõk oda
politikasõnõ mõ; yoksa son yõllarda-
ki “uygunsuz katılım”larõn sağla-
dõğõ haksõz çõkarlarla “uzlaşma”yõ
öngören “politika değişikliği”ni
mi seçecekler? Mimarlar Odasõ’nõn
yurt düzeyindeki şube kongreleri
mart ayõnda tamamlandõktan sonra
Merkez Genel Kurulu ve MYK
seçimleri ise nisanda yapõlacak...
Mimarlar ‘dava’larõnõ savunuyor
Oda çalõşmalarõnda ‘değişim’ isteyen mimarlar ‘kent ve çevre dava’larõnõ eleştiriyor.
Davalar, oda seçimlerinde de ‘yönetimleri değiştirme gerekçesi’ olarak gösteriliyor
MHP:
Hükümet
zorlarsa
kriz çıkar
‘PKK’nin sözcüsü
olmaya soyunmayın’
ANKARA (ANKA) - İmralõ Yüksek Güven-
likli F Tipi Cezaevi’nde ağõrlaştõrõlmõş ömür bo-
yu hapis cezasõnõ çeken terör örgütü lideri Ab-
dullah Öcalan, cezaevi şartlarõnõn düzeltilmesi
için 12 Ocak’tan bu yana diğer 5 mahkûmla or-
tak görüşe çõkmama eylemini sona erdirdi.
Öcalan eylemin sona ermesi nedeniyle 4’ü
PKK’li, 1’i TİKKO üyesi olan 5 mahkûm ile bir
saat görüştüklerini açõkladõ.
Terör örgütü liderinin avukatlarõ aracõlõğõyla
BDP’ye de ilginç uyarõlarda bulunduğu ortaya
çõktõ. Örgüte yakõnlõğõyla bilinen internet sitesi-
nin haberine göre, Öcalan’õn “Tekrar ediyorum
ve uyarıyorum; aynı hatalara düşmemek
önemlidir. İşte ‘PKK’nin sözcüsü olmak’ falan
deyip partiyi kapatıyorlar. PKK yasadışı si-
lahlı bir örgüttür. PKK der ki ‘Ben devletle
sorunlarõmõ silahla çözüyorum’. PKK’nin kendi
gücü, oluşumu, daha ağırlıklı olarak dağda ve
kırsalda bir yapılanması var. PKK’nin sözcü-
lüğü söz konusu değildir” dediği ileri sürüldü.
PARTİ KAPATMA SÜRECİ
Erdoğan
hissetmemiş
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Tayyip Erdoğan, Yargõ-
tay Cumhuriyet Başsavcõsõ Abdur-
rahman Yalçınkaya’nõn siyasi parti-
lerin kapatma davasõ açõlõp açõlmaya-
cağõnõ “hissedeceği” yönündeki söz-
lerine ilişkin olarak, “Bugüne kadar
siyasi parti liderlerinin böyle bir
hissiyatı olduğunu duymadım. Or-
tada hiçbir şey yokken ‘hissederler’
denilirse o ülkede demokrasi çarkı
sağlıklı çalışmaz” dedi.
Erdoğan ile Bulgaristan Başbakanõ
Boyko Borisov, görüşmelerin ardõn-
dan ortak basõn toplantõsõ düzenledi.
Şubatta doğalgaza zam yapõlacağõ ha-
berlerini yalanlayan Erdoğan, “Yapı-
lırsa ben açıklarım” diye konuştu.
‘Başımızın çaresine bakarız’
Erdoğan, Bulgar bir gazetecinin
Türkiye’nin AB sürecine ilişkin soru-
su üzerine, sudan bahanelerle siyasi
şartlar geliştirilmek suretiyle Türki-
ye’nin önünün kesilmeye çalõşõldõğõnõ
söyledi. Erdoğan, “Ancak biz sabırlı-
yız. Ta ki AB Türkiye’ye ‘Biz seni
almayacağõz’ dediği ana kadar. Bu
kararı verdikleri anda başımızın ça-
resine bakarız” dedi. Erdoğan, “Tür-
kiye, Trakya Bulgarlarının malvar-
lığıyla ilgili tazminatı ne zaman
ödemeyi düşünüyor?” sorusuna da
“Konu yargıda. Karara uyarız” de-
di. Borisov da, göç eden Bulgar yurt-
taşlarõ için Bulgaristan’õn Türkiye’den
tazminat talep edeceğiyle ilgili olarak
“Mağdurların sorunlarının çözümü
için çalışılıyor” ifadesini kullandõ.
‘Partilerin
fiilleri ölçüttür’
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Yargõtay Cumhuriyet Başsav-
cõsõ Abdurrahman Yalçınkaya,
“Her parti için kapatma davası
açılıp açılmayacağı kendi fiille-
riyle ölçülür” dedi.
Yargõtay Başsavcõsõ Yalçõnkaya,
Yargõtay Birinci Hukuk Dairesi
Onursal Başkanõ Orhan Uzgören
için Yargõtay’da düzenlenen cenaze
töreninin ardõndan gazetecilerin so-
rularõnõ yanõtladõ. Bir gazetecinin
sorusu üzerine Yalçõnkaya, her par-
ti hakkõnda soruşturmanõn mümkün
olduğunu, soruşturmalarõn gizli yü-
rütüldüğünü söyledi.
Yalçõnkaya, “Her parti için ka-
patma davası açılıp açılmayacağı
kendi fiilleriyle ölçülür. Bunu
partiler zaten hisseder” dedi. Baş-
ka bir soru üzerine Yalçõnkaya, te-
lefon dinlemeleriyle ilgili inceleme-
nin devam ettiğini belirtti.
BAŞSAVCI YALÇINKAYA
ÖCALAN BDP’Yİ UYARDI