Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
30 OCAK 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Bu Kafayla...
Bu kafayla, Türkiye’yi AB üyeliğine, hele de
gerçek demokrasiye taşıyacak iktidarı unutun, en
geri örneği ile liberal demokrat, sandık demokrasisi
düzeni bile ayakta kalmaz. Olsa olsa emperyal
çıkarların hizmetinde, sadık kaldığı sürece, arka
bahçede tutmak üzere kullanılacak, içerde insan
hakları, demokrasi, sosyal devlet, hukuk ilkelerini
giderek daha keyfi, baskıcı, ayaklar altına alan, tek
parti rejimi, sivil diktatörlük modelinin adım adım
icraatları gündeme gelir.
TEKEL işçileri, direnişlerinin 46. gününde. Umut
bağlanan Başbakan Erdoğan/Türk-İş Başkanı
görüşmesinde, teknik çalışma için görevlendirilen iki
sorumlu bakan, yanlarında arabulucu üçüncü bakan
dün gazetecilerin karşısına çıktılar. “Merhamet
etmekle kabahat işledikleri” sözünden sözde geri
adım atmışlardı. Bu kez “Sosyal devlet müflis devlet
değildir” sloganı ile, asgari ücretlileri öne sürerek,
4/C statüsünde çalıştırılan başka özelleştirilmiş
işyeri işçilerinden dem vurarak... TEKEL işçilerinin
özlük hakları korunarak verilecek bir iş için direnme
isteklerini kırmaya çalıştılar.
Sanırsınız ki ortada yasal hukuk düzeni içinde bir
çalıştırma hakkının geliştirilmesi gündemde. Sıkı
durun, Özal’ın kamuda işçi ya da memur hakları ile
çalıştırmadan sıyırtmak üzere keşfettiği sözleşmeli
çalıştırma, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO)
reddettiği ve Türkiye’ye hesap sorduğu bir
uygulama. Demokratik düzenlerde kamu çalışanları,
ağırlıkla işçi, sınırlı, yani kamu erkinin doğrudan
kullanıldığı alanlarda memurdurlar. Sözleşmeliye
üst, siyasal danışmanlık görevlerinde yüksek
ücretler ve geçici çalıştırma algısı içinde ancak izin
verilebilir. Sendikal haklar sorumluluğundan
sıyrılma, memur güvencesinden kaçınma gerekçeli
genel uygulamaya ise hesap sorulur.
Erdoğanizm, Özalizmin en alt çalışan haklarını
ihlal suçu ile sürekli ILO’da hesap verdiği sözleşmeli
çalıştırmayı, öğretmenler için bile çok yaygın,
geçerli, genel uygulama halinde katlama suçu
işlemekle yetinmedi. 4/C statüsü ile daha vicdansız
bir uygulamaya geçti. Geçici statüdeki bu çalıştırma
ile sadece bir yılın 1-2 ayı gasp edilmek, çalışanı
sigortasız bırakmakla yetinilmiyor, kıdem, özlük,
tazminat hakları yok edilip üstüne iş güvencesi
ortadan kaldırılıyor. Yasayla yasadışı, iş güvencesiz
çalıştırma modeli garabeti yaratılmış oluyor.
İşçilerin sendikal, toplusözleşmeli çalışma
haklarında, sosyal devlette dünya çapında bir geriye
gidiş yaşandığı tartışılmaz. Yine de yaşanan büyük
piyasalar krizinin ardından, ABD’sinden AB’sine,
bütün dünya ülkelerinde alınan ekonomik önlemlere
bir göz atmakta yarar var. Gelir dağılımı paylaşım
kaygısı olmayan, sosyal devlet ülkelerinden en
uzakta kalan liberal demokrat modellerde bile,
krizden çıkış önlemlerinin odağında işsizlik
patlamasını durdurma, en aşağıda kalanların
gelirlerini arttırarak piyasaları canlandırma...
önlemleri ağırlıktaydı. Erdoğanizm “kriz bizi teğet
geçti” masalına sığınarak liberal demokrat
modellerin aldığı bu önlemleri es geçti.
Yine liberal demokrat çizgideki ülkelerde, krizde,
kamu çalışanlarının işlerini kaybetmeleri gündeme
gelmedi. Özelleştirmelerde zaten işletme, işçisi ile
birlikte üretime devam etmek üzere ancak el
değiştirdi. Kamu işletmesini satın alan patronlar
uzun dönemli daha az işçili, verimli çalışma
yöntemlerini seçseler dahi, kitlesel işçi atmaktan
kaçındılar, olayı zamana yaydılar. AB ülkelerinde
kapanmak zorunda kalınan büyük işletmelerde
devlet, belediyeler devreye girerek işsiz kalacak
işçilere yeni iş olanaklarını, kamusal çözüm
reçeteleri ile yarattılar...
Çocuğu direniş sırasında ölen Batmanlı Hüseyin
Akdeniz’in yaşamöyküsü durumu ne kadar da
çıplak özetliyor.. Çocuğunu toprağa verip direniş
çadırına dönmüş. Arkasında aynı hastalıktan 2
çocuk, toplam 7 çocuk, 8 can daha var. Yaşayarak
benzer uygulamalarda 4/C’de güvencesiz
çalıştırılanların nasıl sokağa düştüklerini iyi biliyor.
Batman’da onun yaşındakiler değil, gençlerin bile
sigortalı iş bulma şansları hiç yok. Çalışılmış yıllar,
özlük, emeklilik hakları... hepsi uçup gidecek.
Ankara’nın soğuğunda çocuğunu mezara bırakıp
direnmekten başka çaresi var mı?
Erdoğanizm, küresel saldırı artı 12 Eylül düzeni ile
dibe vurmuş sendikal örgütlülük, sınıf bilincinin
üzerine aşiret tarikat düzeninde, cemaat sarmalında
sadaka dağıtarak oylarını çaldıkları işçileri,
sendikacıları, biraz daha korkutarak istediğine razı
edeceğine güveniyor. Bugüne kadar bunu başarmış
olmayı, başaracağının garantisi sayıyor.
TEKEL direnişini AB ülkelerinde stadyumlara
taşıyan dünya sendikacılık hareketinin desteğini de
hafife alıyor. İşçi ses çıkaramadığında zaten sesini
çıkaramayan sendikal hareketin örgütlü ve moral
değer çöküşünü garanti sayıyor.. En önemlisi,
kaybedecek bir şeylerin kalmadığı noktalardaki
sınıfsal direniş refleksini, dayanışma gücünü
görmemekte inat ediyor. Tehdit aracı olarak
kullandığı asgari ücretli, sigortasız, işsizin TEKEL
işçisinin yanında durmalarını atlıyor..
soner@cumhuriyet.com.tr
Richard Morningstar, ‘Şah Deniz gazõ için anlaşmanõn gecikmesi bizde hayal kõrõklõğõ yaratõyor’ dedi
Türkiye ve Azerbaycan’a uyarõ
WASHINGTON (AA) - ABD’nin
Avrasya Enerji Özel Temsilcisi Ric-
hard Morningstar, “Türkiye ile
Azerbaycan’ın, Şah Deniz gazının
alımı ve transit koşulları konusun-
da anlaşma sağlayamamalarının
hayal kırıklığı yarattığını” söyledi.
ABD’li düşünce kuruluşu Amerikan
Gelişim Merkezi’ndeki konferansta
konuşan Morningstar, Hazar Deni-
zi’nden Avrupa’ya doğalgaz taşõn-
masõ için yeni bir koridorun (Güney
Koridoru) açõlmasõnõ destekledikleri-
ni belirterek bunun Nabucco ve Tür-
kiye-Yunanistan-İtalya Doğalgaz Bo-
ru Hattõ’nõ içerebileceğini kaydetti.
Her iki projenin de gaz kaynaklarõ-
nõn çeşitlendirilmesi ve Avrupa’ya
yeni tedarik rotalarõnõn açõlmasõ açõ-
sõndan stratejik önem taşõdõğõnõ dile ge-
tiren Morningstar, “Güney Koridoru,
Kafkasya ve Orta Asya ülkelerine ti-
cari fayda sağlayabilir, ayrıca Av-
rupa ile çıkarlar temelinde uzun va-
deli bir ortaklık yaratabilir” dedi.
Bu maksatla iki alan üzerinde yo-
ğunlaştõklarõnõ ifade eden Morningstar,
bu alanlarõ, “Türkiye ve Azerbaycan
arasında Şah Deniz gazı konusunda
bir anlaşmaya varılması ve Orta As-
ya ile Ortadoğu’daki üretici ülkele-
rin koridora gaz tedarik etmesini
desteklemek” olarak sõraladõ. Mor-
ningstar, şöyle devam etti:
“Açık konuşmam gerekirse, Gü-
ney Koridoru konsepti, ondan en
çok yararlanacak ülkelerin ticari açı-
dan mantıklı ve karşılıklı çıkar sağ-
layan anlaşmalara varamamaları
halinde yaşayamaz. Her iki ülke de
ABD’nin iyi dostu ve aralarındaki
görüşmelerde herhangi bir tarafta
yer almıyoruz. Ancak (anlaşmaya
varmada) gecikmenin daha da sür-
mesi, Güney Koridoru’nun bu kilit
parçasını hayata geçirmede fırsat
penceresini kapatabilir.”
Morningstar, bir anlaşmanõn Türki-
ye’nin de Azerbaycan’õn da çõkarõna ol-
duğunu vurgulayarak “İki tarafın bir
anlaşmaya varacağına inanıyoruz,
umuyoruz bu kısa zaman içinde
olur. Böylece Güney Koridoru’na
olan güven zarar görmez” dedi.
Bir gazetecinin, “Türkiye ile Azer-
baycan arasındaki bu durumla,
Türkiye-Ermenistan normalizas-
yon sürecinin birbiriyle bağlantılı ol-
duğuna” dikkati çekerek “ABD,
Türk-Ermeni uzlaşması uğruna Gü-
ney Koridoru’ndan vazgeçebilir
mi” sorusu üzerine Morningstar, “Saf
değiliz. Ermenistan ve Yukarı Ka-
rabağ’daki gelişmeler, Türkiye ile
Azerbaycan arasındaki ilişkilerin
bir parçasını oluşturuyor” dedi.
“Ancak biri için diğerinden vaz-
geçilebileceği fikrini” reddettiğini
söyleyen Morningstar, “Güney Ko-
ridoru hem Türkiye hem Azerbay-
can’ın çıkarına. Her iki ülkeye de şu-
nu söylüyoruz: İkinizin arasındaki
ya da Ermenistan, Avrupa veya
ABD ile aranızdaki konular ne olur-
sa olsun, bu sizin çıkarınıza. Bir an-
laşmaya varmanız çıkarınız için
önemli, eğer varamazsanız, 2010
sonunda ya da bir noktada şirketler
kontratlarını kaybedecekler. Dola-
yısıyla konuya kendi çıkarlarınız açı-
sından bakın ve kararınızı verin.”
Morningstar, İran gazõnõn Güney
Koridoru’nun bir parçasõ olmasõndan
mutlu olmayacaklarõnõ da söyledi.
Avrupa’nõn ihtiyacõ için İran’dan doğalgaz alõnmasõnõ hoş karşõlamayacaklarõnõ
açõkça belirten Morningstar, “ABD, Türk-Ermeni uzlaşmasõ uğruna Güney
Koridoru’ndan vazgeçebilir mi” sorusu üzerine “Saf değiliz. Tabii ki Ermenistan ve
Yukarõ Karabağ ile ilgili gelişmeler, bugün Türkiye ile Azerbaycan arasõndaki
ilişkilerin bir parçasõnõ oluşturuyor” dedi.
BAŞKAN DEĞİŞMEDİ
Reklamcõlar yeni
yönetimi belirledi
Ekonomi Servisi - Reklamcõlar Der-
neği’nin 26. ve Reklamcõlõk Vakfõ’nõn
20. Olağan Genel Kurulu’nda yeni dö-
nem yönetim kurullarõ seçildi.
Reklamcõlar Derneği başkanlõk
görevini sürdüren Yiğit Şardan, küre-
sel krizle zorlu bir yõl olan 2009’da med-
ya -reklamveren- ajans dayanõşmasõna
iyi örnekler sergilediklerini söyledi.
Reklamcõlõk Vakfõ’nõn yeni dönem
başkanõ Ahmet Akın da, günümüzde
vakõflarõn sektörlerine kazandõrdõklarõ
en önemli katkõnõn, üniversite sonrasõ
mesleki eğitime destek vermek oldu-
ğunu vurguladõ.
Reklamcõlar Derneği’nin 2010’da
görev yapacak Yönetim Kurulu; Yiğit
Şardan (Güzel Sa-
natlar Saatchi&Sa-
atchi), Asbaşkan
Aytül Özkan
(Ogilvy&Mather),
üyeler Demet Özer
(Mindshare), Fa-
ruk Bil (Kanga-
roo), Hakan Birgül
(Manadigital),
Oğuz Yavuz
(OMD), Tankut
Karahan (Pars McCann Erickson), İl-
kay Gürpınar (TBWAİstanbul), Alper
Üner (Grey Worldwide İstanbul), Ar-
mağan Birkiye (Propaganda), Aslõ Ble-
da (Medina Turgul DDB), Mete So-
ğuksu (Zenith Optimedia), Muharrem
Ayın (Starcom MediaVest Group),
Oğuzhan Akay (Movida Plus MAP)
isimlerinden oluştu.
Reklamcõlõk Vakfõ yönetiminde yer
alan isimler de şöyle: Başkan Ahmet
Akın (Markom Leo Burnett), Yiğit Şar-
dan (RD Başkanõ), Tahir Sümer
(TBWAİstanbul), Doğan Yarıcı (Ken-
di Ajansõ), Faruk Atasoy (Birikim
FCA!), Zeynep Necipoğlu (Elan Al-
tavia), Ömer Uçman, (Ankara Rek-
lamcõlar Derneği), Meltem Vardar
(Publicis Yorum), Yelda Aktuna (Gü-
zel Sanatlar Saatchi & Saatchi), Feza
Turunçoğlu (Lowe), Murat Türkay
(İzmir Reklamcõlar Derneği), Metin
Aroyo (Piramit).
TESİD’in 21. Genel
Kurulu yapõldõ
Ekonomi Servisi - Türk Elektronik
Sanayicileri Derneği’nin (TESİD) 21.
Olağan Genel Kurulu Toplantõsõ’nda
Nortel Netaş Genel Müdürü Müjdat
Altay Başkanlõk görevine getirildi.
TESİD üyeleri toplantõda, Türki-
ye’nin 2023 hedefine ulaşmasõ açõ-
sõndan büyük öneme sahip olan elek-
tronik sanayinin, halen 10 milyar do-
lar tutarõnda üretim ve 5 milyar dolar
tutarõnda ihracat hacmine sahip oldu-
ğu belirtildi. Altay, “Türk
elektronik sanayi dün-
ya ölçekleriyle kar-
şılaştırıldığında
maalesef henüz iste-
nilen boyuta ulaşa-
madı. Ancak sektör
son derece dinamik
bir yapıya sahip.
Katma değeri yük-
sek, inovatif ve
AR-GE çalışmalarına dayanan, ile-
ri teknolojiler kullanarak tasarım ve
üretim yapan firmalar sayesinde,
elektronik sanayimiz dünya ticare-
tindeki payını artıracaktır” dedi.
Türk elektronik sanayi üretiminde
en büyük payõ yüzde 37 ile tüketici
elektroniği alõyor. Telekom ekip-
manlarõ yüzde 17, savunma elektro-
niği ise yüzde 9’luk bir paya sahip.
Kõzõnõ toprağa verdikten sonra eyleme dönen baba Arslan “Başbakan’õn vicdanõ sõzlõyor mu?” dedi
TEKEL’de gergin bekleyiş
Türk-İş’in açõklamasõnõ
tatmin edici bulmayan emekçiler
‘46 gün yetmedi mi, ek süre
nedir?’ diyor. İşçiler bu işin artõk
Türk-İş’i aştõğõ ve haklarõnõ
almadan gitmeyecekleri
konusunda hemfikir.
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Türk-İş Genel Mer-
kezi’nin önünde, özlük haklarõ için
mücadele eden TEKEL işçilerinin ey-
lemi bugün 46. güne ulaştõ. Eylem-
lerini Batman çadõrõnda sürdüren
TEKEL işçileri ise, arkadaşlarõ Hü-
seyin Arslan’õn 14 yaşõnda yaşamõ-
nõ yitiren kõzõ Mizgin Arslan için yas
tutuyorlar. Kõzõnõ Batman’da topra-
ğa verdikten sonra, hakkõnõ aramak
için yeniden Ankara’ya dönen işçi
Hüseyin Arslan, “Başbakan’ın vic-
danı sızlıyor mu” diye soruyor. Hü-
seyin Arslan, yaşadõklarõnõ şöyle an-
lattõ: “Kızımın acısı taze olmasına
karşın eyleme geri döndüm.
Çünkü biz özlük hakları-
mızı istiyoruz. Çünkü benim
geride 7 çocuğum daha var.
Hakkımızı almadan da ke-
sinlikle burayı terk etmeye-
ceğiz. Mizgin’in hastalığı ile 7
aylık olduğu günden bu yana
ilgileniyordum. Bir Başbakan
düşünmez mi? Yüreği hiç yan-
mıyor mu? Asker gibi çadır-
larda nöbetleşe uyuyoruz. Ama
utanmıyoruz. Bizi bu hale geti-
renler utansın. Ankaralılara te-
şekkür ediyoruz. Çünkü onlar her
zaman bizim yanımızdaydı.”
İzmir’deki TEKEL işyerinde çalõ-
şan Hüsniye Bayram ve Yasemin
Çelenk kardeşler de, kalp krizi ge-
çiren babalarõnõn ölüm haberini ey-
lemlerine devam ederken öğrendi. Kõz
kardeşleri, ilk olarak günlerdir birlikte
eylem yaptõklarõ, yemeklerini, giye-
ceklerini paylaştõk-
larõ arkadaşlarõ te-
selli etti.
Erdoğan ve
Türk-İş Yönetim
Kurulu’nun önce-
ki gün yapmõş ol-
duğu görüşmeden
çõkan sonucu “tatmin edici” bul-
mayan işçilerin görüşleri de şöyle:
Cenap Saray: Durumumuz Baş-
bakan’õn iki dudağõnõn arasõnda. Öz-
lük haklarõnõzõ kabul edeceğiz ya da
etmeyeceğiz, bu kadar.
Ramazan Özbek: Başbakan süre
istiyormuş. Yeteri kadar süre geçmedi
mi? “Haydi, fabrikalarınız ka-
pandı, gidin evinize” desinler daha
iyi. Zaten bu iş artõk Türk-İş’i de
aştõ. Biz kendi kendimizle bu işi
yönlendiriyoruz.
Muharrem Aslan: Bu durum
böyle kalmayacak. Eninde so-
nunda düzelecek. Ancak hü-
kümet bizim isteklerimizi
gönüllü olarak kabul etme-
yecek. Ben hükümetin sa-
mimiyetine inanmõyorum.
Mehmet Ali Şahin: Kaç
gündür burada çektiğimiz
sõkõntõyõ biliyoruz. Başba-
kan’õn şöyle bir düşüncesi
var: İlla benim dediğim ola-
cak. Bugüne değin de hep bu
düşünceyle hareket etti. Diren-
meye devam edeceğiz.
Bilgisayarda yeni
tehdit ‘Zimuse’ solucanı
Ekonomi Servisi - Doğu Avrupa’daki bazõ mo-
tosiklet kulübü üyelerine zarar vermek amacõyla ya-
zõlan ‘Zimuse’ solucanõ, hedefinin dõşõna taşarak hõz-
la dünyadaki tüm bilgisayarlarõ tehdit etmeye başladõ.
Dünyanõn önde gelen antivirüs yazõlõm kuruluş-
larõndan ESET’in yaptõğõ tespitlere göre solucan ya-
yõlabilmek için iki yöntem kullanõyor. Kendi kendine
açõlabilir ZIP dosyasõ ya da IQ testi olarak legal in-
ternet sitelerinin içine gizleniyor ya da USB bellek-
ler gibi çõkarõlabilir medyalar aracõlõğõ ile yayõlõyor.
VakıfBank’tan ‘hızır’ gibi kredi
Ekonomi Servisi - VakõfBank, müşterilerine
sunduğu sõnõrsõz hizmetlerine devam ederek ‘Hı-
zır 7/24’ü uygulamaya koyuyor.
‘Hızır 7/24’ ile maaşõnõ VakõfBank’tan alan/al-
mayan ve Bankomat-724 hesabõ kredili olan/ol-
mayan tüm bireysel müşteriler, nakit ihtiyaçlarõ-
nõ ATM üzerinden kredili hale getirebiliyor ve
anõnda karşõlayabiliyor.
Ekonomi küçüldü, açõk yarõya indi
Ekonomi Servisi - Türkiye İsta-
tistik Kurumu (TÜİK), 2009 dõş ti-
caret verilerini açõkladõ. Verilere gö-
re, 2008’de 132 milyar 27 milyon
dolar olan Türkiye’nin ihracatõ, bu
yõl 102 milyar 165 milyon do-
lara geriledi. İthalat ise 201
milyar 964 milyon dolar-
dan 140 milyar 775 mil-
yon dolara indi.
Dõş ticaret açõğõ 69
milyar 936 milyon do-
lardan 38 milyar 611
milyon dolara geriler-
ken, ihracatõn ithalatõ
karşõlama oranõ yüzde
65.4’ten yüzde 72.6’ya
çõktõ.
Türkiye’nin ihracatõnõn,
aralõkta, 2008’e göre yüzde
30.3 artarak, 7 milyar 722 mil-
yon dolardan 10 milyar 62 milyon
dolara yükselmesi dikkati çekti.
Aralõkta ithalat da yüzde 31.4 arta-
rak, 11 milyar 405 milyon dolardan
14 milyar 989 milyon dolara çõktõ.
Geçen yõl, önceki yõllara göre,
ekim hariç, her ay yüzde 5.2 - 41.1
düzeyinde azalan ihracatõn aralõkta
yüzde 30.3 artmasõ, Türkiye’nin
hedeflenen 100 milyar dolarlõk ih-
racatõ gerçekleştirmesini sağladõ.
Geçen yõlki 140 milyar 775.4
milyon dolarlõk ithalatõn 21
milyar 442.2 milyon dolarõ
sermaye malõ, 99 milyar
401.5 milyon dolarõ ara
malõ, 19 milyar 260.5
milyon dolarõ tüketim
malõ oldu.
Geçen yõlki ithalatõn,
yüzde 15.2’sini serma-
ye malõ, yüzde 70.6’sõ-
nõ ara malõ, yüzde
13.7’sini de tüketim mal-
larõ oluşturdu.
Verilere göre, geçen yõl
Türkiye’nin AB ülkelerine
ihracatõ yüzde 25.8 azalarak
63.3 milyar dolardan 47 milyar do-
lara geriledi. Türkiye’nin toplam ih-
racatõ içinde AB ülkelerinin payõ,
yüzde 48’den yüzde 46’ya indi.
Serbest bölgelerden ihracat da
yüzde 35 azalõşla 1 milyar 956.4
milyon dolar düzeyinde oldu.
İthalatõn
yüzde 30
azalarak
yaklaşõk 141
milyara düşmesiyle
Türkiye’nin dõş
ticaret açõğõ da
yüzde 45 düşüşle
38 milyar
dolara
geriledi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - TE-
KEL’in özelleştirilme-
sine karşı işçilerin sürdürdüğü eylemlere Alman-
ya’dan destek geldi. Almanya Demokratik
İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) Ham-
burg teşkilatı öncülüğünde Sol Parti Ham-
burg Eyalet Meclisi üyesi Mehmet Yıldız,
Sol Parti Avrupa Parlamentosu üyesi
Sabine Wils, Almanya Gıda Sen-
dikası Hamburg Şube Başkanı
Lutz Tillack, Alman sendikacı
Gerald Kemkski, yazar Kadriye Bakşi ve sanatçı Le-
man Stehn’den oluşan bir grup Türkiye’nin Ham-
burg Başkonsolosluğu önünde bir basın açıklaması
yaptı. Öte yandan, DİSK bugün Türk-İş Genel
Merkezi önünde eylem yapan 3 bin işçiye öğle ye-
meğinde “Dayanışma Sofrası” kuracak.
Destekler sürüyor
Televizyon yöneticileri
toplantõsõna katõlan Maliye Bakanõ
Şimşek, bütçeden ne kadar kaynak
aktarõlabileceğini pazartesi Başbakan’a
sunacağõnõ söyledi. İki seçenek üzerinde
duruluyor: 4C kapsamõndakilerin özlük haklarõ
ve çalõşma koşullarõnõn iyileştirilmesi. Sigorta
sürelerinin uzatõlmasõ ya da geçici işçilerin DSİ,
Karayollarõ, Belediyeler ve Orman
Bakanlõğõ’nda kadrolu olarak çalõştõrmak.
Ayrõca, NTV’ye konuyla ilgli
değerlendirmelerde bulunan Devlet Bakanõ
Hayati Yazõcõ, çalõşmanõn pazartesine
kadar tamamlanabileceğini ya da
daha da uzayabileceğini ifade
ederek “Kimse pazartesiye
odaklanmasõn” dedi.
İKİ SEÇENEK GÜNDEMDE
Yiğit Şardan.
Müjdat Altay.
Fotoğraf:NECATİSAVAŞ
Hüseyin Arslan
ŞOK, BİR GÜN DE 11 MAĞAZA AÇTI
Geçen yıl 350 yeni mağaza açan
Şok, dün de 11 mağazayı birden
hizmete açtı. Böylece Şok’un top-
lam mağaza sayısı önce 1010’a, bu-
gün açacağı mağazalarla birlikte
1015’e çıkacak. Dün hizmete açılan
marketlerin 3’ü İstanbul’da yer
alırken, 8’i Anadolu’nun değişik il-
lerinde tüketicilerle buluştu. 2009’u
62 ilde 980 mağaza ile kapatan Şok,
2010 sonunda faaliyet gösterdiği il
sayısını 68’e çıkarmayı planlıyor.
Şok, bu yıl 350 mağaza açmayı he-
defliyor. 2009’da mağazalarındaki
farklı görevler için yaklaşık 3.000
kişiye istihdam sağlayan şirket, bu
yıl da 4 bin 140 kişiye daha istih-
dam sağlamayı planlıyor.