19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada göre yanıtlanması gereken ilk soru şudur: Devlet sırrı nedir? Belli değil... Yasalarımızda nelerin devlet sırrı olduğuna ilişkin bir düzenleme yer almıyor. Bu durumda ikinci sorunun yanıtı çözüme yardımcı olabilir: Bir belgenin ya da bilginin devlet sırrı olup olmadığına kim karar verir? Yasalarımızda bunun da yeri yok! Belli değil... Hal böyle olunca “sır” tanımı da herkesin özel sırrı oluyor. İşine gelirse “Devlet sırrı ne demek, Türkiye’de artık her şey şeffaf olmalı”, işine gelmezse “Devletin hiç mi sırrı olmayacak, bu kadarı da fazla”... Zaten ne çekiyorsak “doğru çokluğundan” çekiyoruz. Bilimde yanlış çok, doğru tektir. Ancak biz doğruyu da demokratikleştirdik. Çok seçenekli hale getirdik. Siz amaçlarınızı söyleyin, biz o yönde bir doğru üretiriz. Konunun genel doğrulara ilişkin bölümünü bir yana bırakalım, gazeteciliği ilgilendiren bölümünü sütuna yatıralım. Gazeteciler, gizli, sır tartışmalarını da içeren bir bilgi-belge yayımladığında ne olur? Bize göre bunun tek doğru yanıtı vardır: Başarı olur! Aynı zamanda dava konusu olur... Geçmişte Cüneyt Arcayürek’ten Fikret Bila’ya, Uğur Mumcu’dan Uluç Gürkan’a kadar pek çok gazeteci bu tür davalarla karşı karşıya kaldı. Tümünde yargı, basın özgürlüğü ve gazetecinin toplumu bilgilendirme görevi yönünde karar verdi. ABD’de ise gazeteci-devlet sırrı ikilemi en çok Vietnam Savaşı sonrasında yaşandı. Amerika’nın toplum psikolojisinde devlet yönetimine kadar her şeyini etkileyen Vietnam Savaşı ile ilgili çok tartışma yapıldı. Kimi gazeteciler gelinen noktanın nedenlerini ortaya koyan çok ciddi belgeler yayımladılar. Davalar açıldı... Orada da yargı, gazetecilerden, toplumun bilgi edinme hakkından yana karar verdi. Hiçbir gazeteci o dava nedeniyle hüküm giymedi. Hukuk biliminin bugünkü eğilimi şu yönde: Bilgi akışının böylesine hızlı olduğu bir dönemde, sır kavramı ikincil kalır... Bir bilgi alenileşmişse sırdan söz etmemek gerekir... Konunun “kozmik oda” merkezli boyutuna gelirsek... Buna girmeden önce sır sözcüğünün sırlarını açalım... Huyum yeşersin, gündeme yerleşen sözcükleri iyi bilsem de sözlüğe bakmadan edemem. Sır sözcüğünün anlamları şunlar: 1- Gizli tutulan şey. 2- İnsanoğlunun yeterince açıklık getiremedikleri. 3- Bir işin, dikkat, yetenek, deneyim, sezgi yardımıyla kavranabilen en ince yanı. 4- Bir amaca ulaşmak için kullanılan gizli yöntem. 5- Nesnelere parlaklık veren, dış etkilerden koruyan, sızmaları önlemek için sürülen vernik. 6- Aynaların arkasına ve kaplama metal eşyanın yüzüne sürülen ince metal tabaka. Kozmik oda tartışmalarına sır tariflerinden hangisi uyuyor? Gelişmelere bakıyorum, yukarıdaki anlamların tümünün kullanılabileceği çok anlamlı bir dönemdeyiz... Devletin sırları tek tek dökülüyor mu demeli? Bunca küpün yanına bir de sır küpü ekleniyor mu demeli? Ankara’da kuvvetler ayrılığı ilkesi sırra kadem basıyor mu demeli? Belki de işin sırrı “kozmik” sözcüğünde... Herkes kozunu paylaşıyor... Taraflar elindeki koz miktarına göre oyununu oynuyor... İşte size “Türkiye demokrasisi” sözlüğündeki kozmik sözcüğünün anlamı: Koz miktarının kısaltılmışı! [email protected] SAYFA 11 OCAK 2010 PAZARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Ocak CELAL ÜSTER “İshak”õn yazarõ, şair, sinema insanõ, senarist, gazetemiz yazarõ Onat Kutlar, Taksim’deki bir kafede terörün kör bom- balarõndan birinin patlamasõ sonucunda, tam 15 yõl önce bugün yaşamõnõ yitirdi- ğinde yalnõzca 59 yaşõndaydõ. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakülte- si’ndeki öğrenimini yarõda bõrakarak, 1961’de felsefe okumak üzere Paris’e git- tiğinde, edebiyatõmõzõn kült kitaplarõndan birine dönüşecek olan “İshak”õ çoktan yayõmlamõş (1959), bu yapõtõyla Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü almõştõ (1960). Adnan Özyalçıner, Orhan Duru, Erdal Öz, Ferit Edgü, Demir Özlü’nün de ilk öykü kitaplarõnõn yayõmlandõğõ, edebi- yatõmõzda ’50 Kuşağõ’nõn cisimlendiği yõl- lardõ. Doğan Hõzlan’õn deyişiyle, “za- manaşımına uğramayacak, eskimeye- cek, havı dökülmeyecek bir tutku”nun bir araya getirdiği, “edebiyatı sevmede ona olağanüstü, tapınırcasına saygı göstermede” yazõya geçirmedikleri “bir kutsal yemine sadık kalan” yazarlarõn oluşturacağõ ’50 Kuşağõ’nõn... Kutlar’a göre, “İshak”, bir Anadolu kentindeki gerçeklerin ne yorumuydu, ne de sorunlarõnõn çözümü. Küçük, al- çakgönüllü kesitlerdi bu öyküler. An- tep’te o yõllarda çarşõlar uzun, bedes- tenler karanlõktõ... Terziler Marx okur- ken ellerine iğne batõrõr, otuz yaşõnda li- se kasketli milliyetçi öğrenciler Mare- şal’in ölüm yõldönümlerinde pavyon basmaya giderlerdi... Akşam gelince gaz lambasõ õşõğõnda ayaklarõnõ tandõra sokarak Antarktika haritasõ çizen ço- cuklar, gündüzleri arka sõralarda Kan Kalesi ve Pardayanlar okurlardõ... ‘Hoşnut değildik o karanlıktan’ Yõllar sonra, 1977’de “İshak”õn ye- ni basõmõna yazacağõ önsözde, “Hoşnut değildik o karanlıktan” diyecekti Kutlar. “Kaçıp kurtulmak isterdik... cami avlularına yığılmış kuru ve küflü peksimetleri askerlerle birlik- te suya batırıp kemiren kör hasırcı- lara bakar, isyan ederdik. ‘İshak’ta, bu utangaç ve bilinçsiz başkaldırıştan izler bulacaksınız...” Oysa daha 1950’lerin ikinci yarõsõn- da, “insanın yozlaştırılmasına ve ki- şi özgürlüklerinin baskı altında tu- tulmasına karşı çıkmak amacıyla” ya- yõmlanan a dergisi’nin genç yazar ve şa- irleri arasõndaydõ Kutlar. Asım Bezir- ci, Edip Cansever, Demir Özlü, Ülkü Tamer, Hilmi Yavuz, Adnan Özyal- çıner, Kemal Özer, Doğan Hızlan, Er- dal Öz, Cemal Süreya, Konur Ertop, Ergin Günçe, Önay Sözer, Selahattin Hilav’la birlikte... Kutlar, Paris’ten döndükten sonra, 1960’larõn ortalarõna doğru, Türk Sine- matek Derneği’nin kurucularõ arasõnda yer alacak, Bomonti’deki Kervan Sinema- sõ’nõn kõrõk dökük koltuklarõnda başla- yacak bu olağanüstü sinema şöleninde, kuşaklarõ, Ayzenştayn’õn, Bergman’õn, Yeni Dalga’nõn, sinema sanatõnõn tüm us- talarõnõn başyapõtlarõyla tanõştõracaktõ. Sinematek, yalnõzca dünyanõn en güzel filmlerinin gösterildiği bir ortam yarat- makla kalmayacak, evrensel bir kültür dünyasõnõ taşõyacaktõ zihinlere. Uluslararasõ İstanbul Sinema Günle- ri’yla çocukluk çağõnõ yaşayan, giderek boy atõp serpilerek Uluslararasõ İstanbul Film Festivali’ne dönüşen sinema şen- liğinin de baş mimarõydõ Kutlar. Pek çok dergide yayõmladõğõ sinema yazõlarõ ise “Sinema Bir Şenliktir”le kitaplaşacak, sinema tutkusu günümüzün pek çok yö- netmeni ve izleyicisinin yüreğinde bu ki- tapla yer edecekti. Yalnõzca İstanbul Film Festivali mi? Kutlar, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfõ’nõn yöneticileri arasõnda bulunduğu yõllarda pek çok kültür projesinin yaratõcõlõğõnõ üst- lenecek, bugün Türkiye’nin sanat ve kültür dünyasõnda başrollerden birini oynayan İKSV’nin derin birikimine say- makla bitmez katkõlarda bulunacaktõ. Ömer Kavur’un “Yusuf ile Ke- nan”õnõn, Ali Özgentürk’ün “Hazal”õnõn ve Ferit Edgü’nün “O” adlõ yapõtõndan Erden Kıral’õn uyarladõğõ “Hakkâri’de Bir Mevsim”in, alõşõlmõş kalõplarõ yerle bir eden senaryolarõnda da Kutlar’õn im- zasõ vardõ. Uçsuz bucaksõz bir kültür birikimini, eleştirel bir bakõşõ ve sevecen bir hoşgö- rüyü gerektiren deneme türünün de us- talarõndandõ. 1984’te “Yeter ki Karar- masın”, 1986’da “Bahar İsyancıdır” di- yecekti. Yine 1980’lerde “Pera’lı Bir Aşk İçin Divan” ve “Unutulmuş Kent” ki- taplarõyla, çağdaş şiirimizin benzer- sizleri arasõndaki yerini alacaktõ. ‘İshak’ yeniden Geçen yõlõn sonlarõnda, ya- yõmlanõşõnõn 50. yõlõnda, “İs- hak”, okurlarõyla yeniden bu- luştu. Ama “İshak” bu kez yal- nõz değildi. Kutlar’õn kadim dostu Ferit Edgü, onun “İshak”ta yer almayan iki öyküsü ile 1980’den sonra yazdõğõ üç öyküyü, dosyalarda kalmõş adsõz anlatõlarõ “Karameke” adõ altõnda bir kitapta toplamõştõ. Gazetemizde yayõmlanan yazõlarõ ise, ölümünün ardõndan “Gündemdeki Konu” ve “Gündemdeki Sanatçı” adlõ kitaplarda bir araya gelmişti. Onat Kutlar’la birlikte, yal- nõzca bir yazarõ, bir şairi, bir si- nema insanõnõ mõ yitirdik? Yok- sa bu dünyayõ değiştirmek, yaşa- dõğõmõz hayatõ güzelleştirmek için pek çok alanda uğraş veren bir kültür insanõnõ mõ? ŞULE KÖKTÜRK Avrasya Kamuoyu Araştõrmalarõ Merkezi’nin (AKAM) yaptõğõ araştõrmaya göre, Alevilerin yüz- de 89’u AKP’nin “Alevi açılımının” samimi ol- madõğõnõ düşünüyor. Alevi yurttaşlarõn yüzde 56.7’si “Cemevlerinin ibadethane sayılması” istemine öncelik verirken yüzde 24.6’sõ “Diyanet İşleri Bakanlığı’nın Kaldırılması”, yüzde 16.5’i “Zorunlu din derslerinin kaldırılması, Alevi inancının müfredata alınmasını” istiyor. AKAM’õn 6-8 Ocak’ta, Adana, İstanbul, İzmir, Ankara, Sõvas, Tokat, Çorum, Malatya, Erzin- can ve Tunceli’de Alevi olduğunu ifade eden 1860 kişi ile yüz yüze görüşerek yaptõğõ “Aleviler Nasıl Yaşıyor Ne İstiyor Araştır- ması”nõn sonuçlarõ açõklandõ. Araştõrmada, “Sizce Alevilere Karşı Fiili Ayrımcılık Yapı- lıyor mu” sorusu yöneltilen Alevilerin yüzde 33.9’u “evet sürekli”, yüzde 36.4’ü “evet ba- zen” yanõtõnõ verirken yüzde 29.7’si ayrõmcõlõk yapõldõğõnõ düşünmediğini söyledi. Alevilere karşõ ayrõmcõlõk politikasõnõn AKP döneminde de sürdüğünü ifade eden Alevilerin oranõ ise yüz- de 81 iken, “Alevi Açılımı”nda AKP’nin sa- mimi olmadığını” söyleyenlerin oranõ yüzde 89. Komşum ayrımcılık yapmıyor Sünni komşularõndan ayrõmcõlõk görmediğini ifade eden Alevilerin oranõ yüzde 90.5’i buluyor. Sünni komşularõnõn “bazen” ayrõmcõlõk yaptõğõ- nõ söyleyen Alevilerin oranõ ise yüzde 7.9. Araş- tõrmada Alevilere açõlõmdan ne bekledikleri de so- ruldu. Bu soruya katõlõmcõlarõn yüzde 56.7’si “Ce- mevlerinin ibadethane sayılması”, yüzde 24.6’sõ “Diyanet İşleri Bakanlığı’nın Kaldırılması”, yüzde 16.5’i “Zorunlu din derslerinin kaldı- rılması, Alevi inancının müfredata alınması” yanõtõnõ verdi. “Alevilikle ilgili aşağıdaki ifadelerden han- gisine katılıyorsunuz” sorusu yöneltilen katõ- lõmcõlar, yüzde 57.8 oranõnda “Alevilik İslam di- ninin bir mezhebidir” dedi. Katõlõmcõlarõn yüz- de 35.3’ü “Alevilik İslam dininin Anadolu kültürü ile yoğrulmuş halidir”, yüzde 3.1’i “Alevilik kültürel bir olgudur, dini inanç de- ğildir” yüzde 2.4’ü ise “Alevilik İslamdan farklı bir dindir”, yüzde 1.4’ü ise “Alevilik bir tarikattır” ifadelerine katõldõğõnõ söyledi. Alevilik derneklerinin, oy kullanma tercihlerini ne dere- ce etkilediği de sorulan katõlõmcõlarõn yüzde 86.5’i “Hiç etkilemiyor” dedi. “Kısmen etkili- yor” diyenler yüzde 9.4, “çok etkiliyor” di- yenler ise yüzde 4.1 oranõnõ oluşturdu. Aleviler CHP’ye yakın Alevilere kendilerini hangi siyasi partiye ya- kõn hissettiği sorulduğundaysa bunun yanõtõ bü- yük oranda CHP oldu. CHP’ye yakõn olduğunu söyleyenlerin oranõ 81.3 iken “AKP’ye yakın his- sediyorum” diyenlerse ankete yansõmayacak kadar küçük kaldõğõ için yüzde 0.6’lõk “diğer” bölümünün içine alõndõ. Alevilerin yüzde 7.1’i kendilerini Demokrat Parti’ye (DP), yüzde 5.6’sõ DSP’ye, yüzde 3.3’ü MHP’ye, yüzde 2.1’i ise Ba- rõş ve Demokrasi Partisi’ne (BDP) yakõn olduğunu söyledi. “‘CHP Alevileri temsil etmiyor, yeni bir partiye ihtiyaç var”’ cümlesine katõlõyor musunuz” sorusu yöneltilen Alevilerin yüzde 80.9’u bu soruya “Hayır katılmıyorum” derken yüzde 19.1’i yeni bir parti kurulmasõnõ istedi. Oturduklarõ çevrede cemevi olup olmadõğõ sorulan katõlõmcõlarõn yüzde 62.1’i olmadõğõnõ söyledi. Hangi sõklõkla cemevine gittikleri sorulan katõ- lõmcõlarõn yüzde 45.3’ü aralõklarla gittiğini söy- lerken, yüzde 23.1’i çok seyrek gittiğini, yüzde 18.9’u düzenli olarak gittiğini, yüzde 12.7’si ise hiç gitmediğini belirtti. Araştõrmaya katõlan er- keklere sorulan “Ne sıklıkla namaz kılıyorsu- nuz” sorusuna ise yüzde 76.8 oranõnda “hiç kıl- mıyorum”, yüzde 2.1 oranõnda “vakit namaz- larını kılıyorum” yanõtõ geldi. AKAM’nin yaptõğõ araştõrmaya göre Aleviler sünni komşularõndan ayrõmcõlõk görmediklerini belirtti AKP açõlõmda samimi değil ‘İshak’õn yazarõ, şair, senarist, kültür insanõ Onat Kutlar’õ 15 yõl önce bugün yitirmiştik Kör bir bombanın bizden aldığı İKİNCİ ERGENEKON DAVASINA BUGÜN DEVAM EDİLİYOR İstanbul Haber Servisi - Gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’õn tutuklu bulun- duğu, gazetemiz yazarlarõndan Prof. Dr. Erol Manisalı, emekli orgeneraller Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Tuncer Kılınç ve Kemal Ya- vuz’un tutuksuz yargõlandõğõ ikinci Ergenekon davasõna bugün devam edilecek. Davaya bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Köksal Şengün, geçen duruşmada Mustafa Balbay’õn da aralarõnda bulunduğu 8 sanõğõn tahliye edilmesi yönünde oy kullandõ, ancak tahliye talepleri oyçokluğuyla reddedildi. 20 Temmuz 2009’da başlayan ve 7 Eylül’deki du- ruşmada 3. iddianame kapsamõ birleştirilerek görülen ikinci Ergenekon davasõnda 45’i tutuk- lu toplam 108 kişi yargõlanõyor. Silivri Cezaevi Yerleşkesi yanõndaki duruşma salonunda 4 ay- da gerçekleştirilen 28 duruşmada emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Mustafa Balbay, Birol Ba- şaran ve Tuncay Özkan’õn sorgu ve savunma- larõnõn alõnmasõ tamamlandõ. Oslo B -10 Helsinki B -9 Stockholm B -5 Londra K 3 AmsterdamK 1 Brüksel B 0 Paris K -1 Bonn K -2 Münih B -1 Berlin K -1 Budapeşte K 3 Madrid B 4 Viyana K 0 Belgrad B 10 Sofya B 8 Roma Y 11 Atina Y 16 Zürih K -1 Moskova PB -10 Aşkabat PB 9 Taşkent B 4 Bakû B 10 Bişkek B 2 Tiflis B 7 Kahire B 23 Şam B 20 İstanbul Y 15 Edirne Y 14 Kocaeli Y 19 Çanakkale Y 17 İzmir Y 19 Manisa Y 19 Denizli Y 19 Zonguldak PB 19 Sinop PB 18 Samsun PB 20 Trabzon PB 20 Giresun PB 20 Ankara PB 15 Eskişehir PB 12 Konya PB 15 Sıvas PB 10 Antalya PB 21 Adana PB 20 Mersin PB 19 Diyarbakır B 13 Şanlıurfa B 15 Mardin B 13 Siirt B 11 Hakkâri S 8 Van S 6 Kars S 4 Ülkemizin kuzey, iç ve batı kesimleri parçalı çok bulutlu, Marmara, Ege ile An- talya’nın batı ilçeleri sağanak ve gökgü- rültülü diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yurdun doğu kesimlerinde gece ve sabah saat- lerinde buzlanma ve don olayı ile birlikte sis görülecek. Hava sıcaklığı mevsim nor- mallerinin üzerinde seyredecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle