19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2010 PAZARTESİ CMYB C M Y B Görünmeyen boyutlara yolculuk J ules Verne romanlarõnõ hepi- miz biliriz: “Ay’a Seyahat”, “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah”, “Arz’ın Merkezine Seya- hat”... Bu romanlarda anlatõlan ve ya- zõldõğõ dönem açõsõndan “bilimkur- gu” diye nitelenebilecek birçok olay 20. yüzyõlda gerçek oldu: İnsan uza- ya çõktõ, Ay’da yürüdü, bugün Dün- ya yörüngesinde insan yapõmõ sayõ- sõz uydu dolaşõyor, denizlerin altõn- da Kaptan Nemo’nun Nautilus’undan çok daha gelişkin denizaltõlar cirit atõ- yor. Bildiğim kadarõyla, “Arz’ın Merkezi”ne henüz gidilmedi, ama Marmara Denizi’nde dolaşan araş- tõrma gemileri meşhur fay kõrõğõnõ araştõrabiliyorlar. Diğer yandan, bilimkurgu sinema- sõnda görülen çeşitli öğeler, Uzay Yo- lu’nda Kaptan Kirk ile Mr. Spock’õn birbirlerini ekranda görerek bağlan- tõ kurmalarõ, Jurassic Park’õn “klon- lama yöntemi”, fantastik öğeler ol- maktan çõktõlar, olağan hayatõn bir parçasõ haline gelmeye başladõlar. BİLİMDEN SANATA Bilimdeki gelişmeler sanatõ da çe- şitli şekillerde etkiliyor. Yukarõda saydõğõm ve daha çok bi- limkurgu biçi- minde yansõ- mõş örnekler, çarpõcõ olsa da daha yüzeysel bir etkilenme- nin izlerini taşõ- yor. Bilimdeki gelişmeleri, daha çok yeni araştõr- malar/buluşlar/ürünler düzeyinde iz- leyen sanatçõlarõn bu yenilikleri ken- di hikâyeleri içine yerleştirmeleri veya bunlardan yeni hikâyeler türet- meleri sonucunda şekilleniyorlar. Jules Verne kendi devrinin bilimsel gelişmelerini Nautilus’taki o sayõsõz ayrõntõyõ anlatabilecek kadar takip ediyor etmesine, ama onun bu “bi- limkurgusal” gerçekliği anlatõrken kullandõğõ üslup ve kurgu ile Emile Zola romanlarõndaki “natüralizm” arasõnda pek bir fark yok aslõnda. Ay- nõ şeyi, bilimkurgu sinemasõ örnek- leri için de söylemek mümkün. Ge- nellikle klasik “aksiyon” filmi kur- gularõnõ pek zorlamõyorlar. Buna karşõlõk, bilim-sanat ilişki- sinde çok daha derinden işleyen ve çok daha dönüştürücü bir etkileşim kanalõ daha var. Umberto Eco’nun da dediği gibi, “Her dönemde çeşitli sanat biçimlerinin yapılanma tar- zı (...) bilimin ya da en azından çağ- daş kültürün ger- çeğe bakış tarzını ortaya koyar”. Bu tarz etkileşimler- de kabaca şöy- le bir süreç gözlemleni- yor: Bilim alanõnda tam bir altüstlük yaratan ve bakõş açõsõnõ, düşünce tarzõnõ değiştiren, örneğin görelilik kuramõ, kuantum fiziği gibi devrim- ler, belirli bir zaman farkõyla düşün- sel alanõ da etkiliyorlar. Felsefe ala- nõnda, sonra edebiyat alanõnda ve di- ğer sanat dallarõnda karşõlõklarõnõ buluyorlar. Daha doğrusu düşünce bi- çimindeki değişim çeşitli alanlara doğru yayõlarak yansõrken yarattõklarõ ek çağrõşõmlarla da zenginleşerek, ye- ni bir düşünsel iklim oluşturuyorlar. Bilimin gerçeğe bakõşõ ve görüşü değişirken sanat da bu değişimi ye- ni bir yaratõm ve yorum malzemesi olarak alõyor, kendini ve gerçeğe bakõşõnõ yenilemekte kullanõyor. Böy- lelikle oluşan genel düşünsel iklim, hiç kuşkusuz yetişen yeni bilim in- sanõ, filozof, sanatçõ kuşaklarõnõ et- kiliyor, bakõş açõlarõnõn hiç değilse ha- reket noktalarõnõ oluşturuyor, etkile- şim süreci deyim yerindeyse bir sar- mal halinde akõp gidiyor. ODYSSEUS GİBİ... Bugün CERN’de (Avrupa Nükle- er Araştõrma Merkezi) bilim insanlarõ yüksek enerjili parçacõk çarpõş- malarõ yarata- rak, oluşacak mikro kara de- likleri incele- meye uğraşõ- yorlar. Bu ekipte yer alan Dr. Melahat Bilge Demirköz, “Bilim ve Tek- nik Dergisi”nin Ocak 2010 sayõsõn- daki yazõsõnda, yapõlan deneyin çok ilginç bir yönünü şöyle anlatõyor: “Sorun şu: Yerçekimi neden bu ka- dar zayıf? Doğanın diğer kuvvet- lerinin yanında çok zayıf kalan yerçekimi, bazı kuramlara göre kuvvetini sadece bizim bildiğimiz boyutlara değil, var olup da bizim göremediğimiz boyutlara da yay- dığından dolayı bu kadar zayıf. Eğer bu kuramlar doğruysa, mik- ro kara delikler çok kısa bir süre için oluşabilirler ve bozunumlarıyla doğada görmediğimiz kaç boyut ol- duğu konusunda da bize bilgi ve- rebilirler.” Doğanõn görünmeyen boyutlarõna yolculuk... İnsana baş döndürücü ge- liyor. Böyle bir bilimsel bilgi ortaya konduğu zaman, gerçeğe bakõşõmõzõn değişmemesi, felsefenin, edebiya- tõn, sanatõn belirli bir zaman dilimi içinde bundan etkilenmemesi, yara- tõcõlõk sarmalõna yeni halkalar ek- lenmemesi mümkün mü? O doymak bilmez merakõnõn pe- şinde, bilmediği denizlerde, bir salõn üstünde tek başõna dev dalgalarla bo- ğuşan Odysseus gibi sürüp gidiyor in- sanõn macerasõ... [email protected] CERN’de 16 Aralık 2009’da yapılan proton çarpışması deneyinin ekrana yansıyan görüntüsü. Kültür Servisi - Charlie Chaplin’in ünlü karakteri Şarlo, Hint - Fransõz ortaklõğõyla çizgi film karakteri olarak hayata dönüyor. Altõ yaş ve üzeri çocuklarõ hedefleyen televizyon çizgi dizisinin daha sonra 3D ve bilgisayar oyunu versiyonlarõnõn da hazõrlanmasõ planlanõyor. Charlie Chaplin’in yetmişe yakõn sessiz filminden esinlenerek hazõrlanan bu kõsa çizgi filmlerde konuşma olmayacak, her bir film, Chaplin’in kendine özgü, çocuksu şiirsel dünyasõnõ yansõtacak. İlk etapta her biri altõ dakikalõk 104 bölüm hazõrladõklarõnõ anlatan DQ Entertainment yöneticileri, seneye yayõna başlayacaklarõnõ duyurdu. Şarlo çocuklar için dönüyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle