19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 11 OCAK 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 İlhan Selçuk’la demokrasiyi, siyasi partileri, askeri ve sivil vesayeti, Cumhuriyet’in yayın çizgisini konuştuk bu hafta... Sanayileşmemiş bir İslam ülkesinde, Bilimsel Devrim’in ürettiği Aydınlanma felsefesine, iktidar-asker ve medya ilişkisine de değindik... İlhan Ağabey’e sordum: “Cumhuriyet’in hem imtiyaz sahibi hem de başyazarı olarak, askeri darbelere ve baskıcı otoriter tek partili rejimlere nasıl bakıyorsunuz?” İlhan Ağabey koltuğunda oturuyordu ve kucağından günlük gazeteler vardı... İlhan Selçuk: “Artık askeri darbeler dönemi kapandı. Ben bunu yazılarımda da belirtmiştim. Türkiye ‘darbe olacak mı, olmayacak mı’ tartışmalarını yapmamalı. O dönem kapandı. Türkiye’nin demokrasiyi ve özgürlükleri geliştirmesi gerekir. AKP, demokratik açılım dedi ama bugüne değin yaptığı bir şey yok. Önce şu Seçim ve Partiler Yasası değiştirilsin.” İlhan Ağabey ardından ekledi: “Temel hak ve özgürlüklerin olmadığı, basının teksesli hale getirilmek istendiği bir ülkede demokrasiden ve özgürlüklerden söz edilemez. Biz Cumhuriyet gazetesi olarak ne askeri vesayeti ne de sivil vesayeti sahipleniriz. Askeri vesayeti ortadan kaldıralım derken, bir bakarsınız sivil baskıcı bir rejimin vesayeti altına girmişiz. O zaman ne yapacağız? Biz demokrasiden ve özgürlüklerden yana tarafız. Cumhuriyet Vakfı senedinde her şey yazılı. Cumhuriyet’in anayasası bu. Laik demokratik Cumhuriyet, üniter devlet yaşayacak. Cumhuriyet öyle kolay kurulmadı. Aydınlanma Devrimi’nin ışığında yürüyeceğiz. Demokrasimiz ancak öyle gelişebilir.” Bu haftaki sohbetimiz çok uzun sürdü. Karşılıklı şakalaştık. Yaşamdan söz ettik, eski anılarımızı anımsadık... İlhan Ağabey’e sordum: “Erken seçim olursa nasıl bir politika izleyeceğiz?” Selçuk: “Biz tüm partilere eşit uzaklıkta duracağız. AKP’li bakanlarla da görüşeceğiz, Başbakan Erdoğan’la da, Cumhurbaşkanı Gül’le de. CHP lideri Baykal’la da ve MHP lideri Bahçeli’yle de.. BDP’lilerle de... Biz ne bir siyasi partiyiz, ne de demokratik kitle örgütüyüz. Haberde yayın çizgimiz belli. Temel hak ve özgürlükleri savunuyoruz. AKP’ye karşı muhalif çizgimizi koruyacağız. Irk ayrımcılığına karşıyız. Daha demokratik ve daha özgür bir Türkiye’den yanayız. Yunus Nadi’nin 1924 yılında yayımladığı yazısında değindiği gibi, Cumhuriyet ne hükümet gazetesidir ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnız Cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkmaya çalışan her kuvvete karşı mücadele edecektir.” İlhan Ağabey, “Bizim yaşamımız demokrasi ve çağdaşma yoludur” dedikten sonra önemli bir noktanın da altını çizdi: “Ülkemizde her anlamıyla gerçek bir demokrasi kurulması için, Cumhuriyet gazetesi tüm varlığıyla çalışacaktır. Atatürk devrim ve ilkelerinin açtığı ‘aydınlanma’ yolunda, aklın bağnazlıktan, bilimin dinden bağımsızlaşması, laiklik ilkesinin toplumca benimsenmesi için çaba gösterecektir. İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Bildirgesi’ni, demokrasinin evrensel anayasası olarak benimseyen Cumhuriyet, amaçlarına ancak Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü kapsamında ulaşılacağını temel ilke sayar. Ayrıca şunu belirteyim: Atatürkçülük ve ulusalcılık adı altında şoven milliyetçilik yapılıyor. Bu yanlış; Atatürk’ün milliyetçiliği şovenizm değil, kültür milliyetçiliğidir. Bir de ‘sandıkla gelen sandıkla’ gider. Türkiye’nin geleceği asker-sivil baskıcı rejimlerde değil, demokrasidedir. Bugün yaşadığımız sorunlara sınıfsal temelde bakmak zorundayız.” İlhan Ağabey, Türkiye’de ve dünyadaki tüm olayları yakından izliyor... Gazeteleri ve dergileri okuyor, köşe yazılarını hiç kaçırmıyor... Bu arada bir espri patlatıyor: “Yılbaşında televizyonları seyredince Türkiye’ye irtica- mirtica gelmez dedim, ortalık ayağa kalktı... Bak Hikmet, kimse asker darbe yapacak diye siyaset yapmasın. Artık Türkiye’de askeri darbeler dönemi kapanmıştır. Ben Türkiye’nin zaman yitirmeden demokratikleşmesini istiyorum. Demokrasi ve özgürlükleri kim genişletirse ona gönülden destek veririm. Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasından, ülkemize barış ve huzur gelmesinden, akan kanın durmasından yanayım. Türkiye kendisiyle yüzleşmeli. Başta söylediğim gibi, askerin de sivil rejimin de vesayetine giremem, giremeyiz Cumhuriyet olarak.” Sohbetimiz uzadıkça uzuyor... İlhan Ağabey her geçen gün iyileşiyor... Gözleri pırıl pırıl ve aydınlık... Kız kardeşi Ülfet Ertel kahve sunuyor... Onun da gözlerinde bir mutluluk çiçeğinin açtığını görüyorum... İlhan Selçuk daha sonra şöyle diyor: “TEKEL işçilerinin haklı direnişlerini alkışlıyorum. Onlara selam gönderiyorum. Örgütlü bir toplum olmalıyız. Demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur bu. Temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gerekir. Gazeteciler, yazarlar, bilim insanları düşüncelerinden ötürü hapis yatmamalı. İdeolojileri ne olursa olsun, onlar özgürce yazmalı ve konuşmalı. Bak, az daha unutuyordum, Tayyar Eraslan’a selam söyle, kendine iyi baksın!” Dışarıya çıkıyorum... Otomobile binip gazeteye dönerken Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bir şiiri geliyor aklıma: “Milyarları saysın çelik dev ne çıkar Yaşamam tek Kocaman bir gözüm, kocaman bir ağız İşte akar düşüncemde gece su İşte akar yüreğimde su çiçek.” Bu hafta İlhan Selçuk’la sohbetimizin bir bölümünü yazdım... Devamı önümüzdeki pazartesi... İlhan Ağabey’in önemli mesajları var... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA İlhan Selçuk: ‘Ne Askeri ne de Sivil Vesayet!’ [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ 2009 yõlõna ilişkin raporunda çarpõcõ veriler En fazla şikâyet sağlõktan FIRAT KOZOK ANKARA - 2009 yõlõnda insan haklarõ ihlali iddiasõyla Başbakanlõk’a yapõlan başvu- rularda ilk sõrayõ sağlõk ve has- ta hakkõ alõrken, onu yaşam ve çevre hakkõ izledi. En fazla şi- kâyet özel sektörden gelirken, sağlõk kurumlarõ ve belediyeler de yurttaşõn “insan hakları ihlal ediliyor” dediği yerlerin başõnda geldi. Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ’nõn 2009 yõlõ insan haklarõ ihlal iddialarõna ilişkin ra- poru 2009 yõlõna ilişkin çarpõcõ veriler ortaya koydu. Rapora göre, 2009 yõlõnõn ilk 10 ayõnda Başbakanlõk’a 1806, il ve ilçe in- san haklarõ kurullarõna da 2 bin 105 olmak üzere toplam 3 bin 911 kişi ihlal iddiasõyla başvu- ruda bulundu. İhlal edildiği ileri sürülen hak konularõnda ilk sõrayõ “sağlık ve hasta hakkı” aldõ. Toplam 413 kişi bu iki konuda ihlal başvu- rusu yaptõ. 272 kişi “yaşam hakkı”, 163 kişi de “çevre hak- kı” konusunda Başbakanlõk’a şi- kâyette bulundu. 147 kişi “di- lekçe hakkı”, 93 kişi “kötü muamele yasağı”, 74 kişi “tu- tuklu ve hükümlü hakkı”, 63 kişi “çalışma ve sözleşme hak- kı”, 54 kişi “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”, 51 kişi “eği- tim ve öğrenim hakkı”, 40 ki- şi de “ayrımcılık yasağı” ko- nularõnda insan haklarõnõn ihlal edildiği gerekçesiyle şikâyet di- lekçesi verdi. Yoğun kuyruklara tepki “Sağlık ve hasta hakları” ile ilgili başvurularda şikâyet ko- nularõ, “doktor ve hemşirelerin hastalara gerektiği kadar özenli davranmamaları, yan- lış tedavi sonucu gerçekleşen olumsuzluklar, hastanelerde- ki yoğun kuyruklar, hastane- lerdeki araç gereç eksikliği ve kötü tedavi koşulları” olur- ken; “tutuklu ve hükümlü hak- ları” ile ilgili şikâyetler “tutuklu ve hükümlülerin daha iyi ya- şama isteği, özellikle yetersiz gıda ve sağlık imkânlarıyla ilgili sıkıntılar, iletişimde kar- şılaştıkları sorunlar, ayrım- cılıkla ilgili konular ve af ta- lepleri” gibi konulardan geldi. “Çevre hakkı” konusunda en fazla şikâyet edilen konu “baz istasyonlarının yaydığı radyasyon” olurken, bunu “kuraklık ile birlikte gelen su sıkıntısı ve içme sularının ka- litesinin giderek düşmesi, kentlerde yaşanan trafik ve araba park yeri sorunları, yerleşim yerlerine yakın eğ- lence merkezlerinden ve kah- vehanelerden kaynaklanan gürültü kirliliği” izledi. Başvurularõn yoğun olduğu diğer konular bazõ bölgelerde kõz çocuklarõnõn okula gönderilme- mesi, haksõz işten çõkarõlmalar, işyerlerinde ve okullarda mezhep ya da etnik kökenlerinden ötü- rü yapõlan ayrõmcõlõklar oldu. Rapora göre, en fazla şikâyet edilen kurumlarda ilk 3 sõrayõ özel sektör, sağlõk kurumlarõ ve belediyeler aldõ. Toplam 399 kişi özel sektörün politikala- rõndan yakõnõrken, 299 kişi sağlõk kurumlarõnõ, 137 kişi de belediyeleri Başbakanlõk’a şikâyet etti. Yurttaşlar baz istasyonlarõndan hastane kuyruklarõna, park yeri sorunlarõndan etnik ve mezhepsel ayrõmcõlõğa kadar birçok konuda Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ’na ihlal başvurusu yaptõ. ABDULLAH ÖCALAN Terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan, “İşte şubat ayõ yaklaşõyor. PKK engellemek istese bile halkõn tepkisinin önüne geçemez” diye konuştu. ANKARA (ANKA) - Terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öca- lan, barõşçõl süreç geliş- tirilmezse “katı milli- yetçi Ergenekoncu çiz- ginin” Kürt-Türk çatõş- masõnõ yaratacağõnõ ileri sürdü. Öcalan, “İşte şu- bat ayı yaklaşıyor. PKK engellemek istese bile halkın tepkisinin önüne geçemez. Ben burada görüşlerimi ile- tiyorum. Ben konuş- mazsam çatışmalar olur, kan gövdeyi gö- türür” şeklinde konuştu. Fõrat Haber Ajansõ’nõn haberine göre, Öcalan avukatlarõ aracõlõğõyla yaptõğõ değerlendirmede, Cumhurbaşkanõ Abdul- lah Gül’ün bir TV prog- ramõnda “demokratik açılım açısından önem- li bir çözüm fırsatının heba edildiğini; ancak henüz geç olmadığını” belirttiğini anõmsattõ. Öca- lan, Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül’e seslenmek istediğini belirtti. Öcalan, çözümde sa- mimi, ciddi olmalarõ ha- linde, bu sürenin iyi de- ğerlendirilmesi gerekti- ğini ifade etti. Öcalan, “Yok biz tasfiyeyi, im- hayı dayatacağız diyor- sanız, PKK kendini çok iyi bir şekilde koruya- bilir, yaşatabilir, bu sa- vaşı uzun süre yürüte- bilir. Bunun önüne geç- mek için diyalog yolunu başlatmalısınız. İşte Sön- mez Köksal da söylü- yor, diyaloğun bin bir türlü yolu var; illa be- nimle olmayabilir, doğ- rudan olmayabilir. Ye- ter ki ciddiyet olsun. Benim rol almam iste- niyorsa bu koşulların değiştirilmesi gerekiyor. Bu esaret koşullarında ben bir şey yapamam” diye konuştu. BDP’nin siyasetteki sol boşluğu doldurmasõ ge- rektiğini söyleyen Öcalan, “BDP’nin antifaşist tüm sol kesimleri, radikal demokratları kapsama- sı lazım. Demokrat Müslümanlar da yer alabilir. Türkiye’nin so- runlara yaklaşımında üç temel çizgi var; biri katı milliyetçi Ergene- koncu çizgi, ikincisi AKP, ABD, kısmen Av- rupa ve Talabani ile Bar- zani’nin içinde olduğu yumuşak tasfiye çizgisi. Üçüncüsü ise radikal demokratların çizgisi” dedi. Öcalan, “BDP Tür- kiyelileşmeli, Türki- ye’nin tüm sorunlarını ele alan bir perspektifle çalışmalarını yürütme- lidir. Daha önce de söy- lemiştim, feminist çev- reler, çevreciler demiş- tim. Çeşitli kesimlerden bahsetmiştim. BDP çok renkli olmalı, Türki- ye’nin renkliliğini yan- sıtmalı. Ben bunun için üç ilkeden bahsetmiş- tim; demokratik cum- huriyet, demokratik va- tan, bunun içinde Kür- distan da var, inkâr edil- miyor” diye konuştu. Sarıgül, İzmir mitingine ilişkin Cevahir Otel’de basın toplantısı düzenledi. TDHlideriMustafaSarõgül,17Ocak’taİzmir’de ‘İlkseçimdeiktidardayõz’ İstanbul Haber Servisi - Partileş- me çalõşmalarõnõ sürdüren Türkiye Değişim Hareketi (TDH) lideri Mustafa Sarıgül, 17 Ocak’ta İz- mir’de düzenleyecekleri mitingde, partisinin kuruluş dilekçesini vere- cekleri günü açõklayacaklarõnõ söy- ledi. Genel başkan seçildikten son- ra Şişli Belediye Başkanlõğõ’ndan istifa edeceğini belirten Sarõgül, “Türkiye’nin bir seçim daha yor- gun iktidar ve çözüm üreteme- yen muhalefet arasında sıkışıp kalmasına seyirci kalmayacağız” dedi. Sarõgül, tabandan tavana yol alan hareketlerinin, Türkiye’nin değişim özlemi ve beklentisini kar- şõlayacağõnõ söyledi. TDH’nin ilk seçimde iktidar olacağõnõ belirten Sarõgül, İzmirlilere “İzmir’e parti içi demokrasiyi, lidere değil hal- ka bağlı demokrasiyi anlatmaya, yüzde 30 kadın kotasını anlatma- ya gidiyoruz” diye seslendi. HARİRİ GELDİ Lübnan’la vize kalkıyor ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) - Lübnan Başba- kanõ Saad Hariri, 2 günlük Türkiye ziyareti kapsamõn- da dün Ankara’ya geldi. Zi- yaret sõrasõnda iki ülke ara- sõnda vize zorunluluğunu kaldõran bir anlaşmanõn im- zalanacağõ bildirildi. Hariri bugün Başbakan Tayyip Erdoğan ile bir araya gelecek. Görüşme- lerde Lübnan’daki durum ve Ortadoğu sorununun ele alõnmasõ beklenirken Lüb- nanlõ An Nahar gazetesi, zi- yaret sõrasõnda Lübnan İçiş- leri Bakanõ Ziya Barud’un, karşõlõklõ olarak vize zorun- luluğunun kaldõrõlmasõna ilişkin bir anlaşmayõ imza- layacağõnõ duyurdu. Lüb- nan Savunma Bakanõ Elias Murr’un Türk mevkidaşõ ile iki ülkenin ordularõ ara- sõnda eğitim ve uzman de- ğişimi de öngören bir an- laşmaya imza atacağõ da bildirildi. Hariri İstanbul’da da Türkiye-Lübnan İş Kon- seyi toplantõsõna katõlacak. CHP’li Günday’a saldırı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ankara Umum Otomobil- ciler ve Şoförler Odasõ’nõn genel kurul toplantõsõna katõlan CHP Çorum Milletvekili Derviş Gün- day, bir grubun saldõrõsõna uğradõ. Toplantõda konuşturulmayan Gün- day yumruklanõrken ceketinin düğ- meleri de koptu. Günday, “Bunun arkasında AKP, Belediye Baş- kanı Melih Gökçek var” dedi. Atatürk Kapalõ Spor Salo- nu’nda, çalõşma raporu okunurken salona tribün kapõsõndan CHP Çorum Milletvekili Günday gir- di. Bu arada salondan “yuh” ses- leri yükselirken, bir grup da Gün- day’a yaklaşarak ceketinden çe- kiştirdi ve yumruk attõ. Çõkan ar- bedede hafif bir şekilde yüzünden yaralanan ve ceketinin düğmele- ri kopan Günday, koruma altõna alõndõ. Günday, VIP salonuna alõ- nõrken “Bir milletvekilini ko- ruyamıyorsunuz, ben milletve- kiliyim, haberiniz yok salona gi- rişimden” diye emniyet görevli- lerine tepki gösterdi. Emniyet yetkilileri ise protokol kapõsõ ye- rine tribün kapõsõndan girdiği için kendisini göremediklerini ve ya- nõnda yer alamadõklarõnõ söyledi. Genel kurulda oda başkanlõğõ için şu anda bu görevi yürüten Mehmet Yiğiner ile İzzet Yıldı- rım ve Zafer Şener yarõşõyor. ‘Esnaf sessiz sakin’ Salonda adaylardan Yõldõrõm da protesto edildi ve bir grup õslõk ça- larak konuşmasõnõ engellemeye çalõştõ. Yiğiner, katõlõmcõlarõn Gün- day’õn salona girmesine tepki gös- terdiklerini ifade ederken “De- mek ki arkadaşların, geçmişte Günday’a karşı birtakım sıkın- tıları olmuş” açõklamasõnõ yaptõ. Günday, olaydan sonra sorula- rõmõzõ yanõtlarken “Oradaki esnaf kesimi sessiz, sakin, çünkü yap- tıklarımı bilirler. Ben kayıp eş- ya bürosu kurdum, sağlık mer- kezi açtım, şehir rehberi basıp dağıttım, esnaf kefalet koopera- tifleri kurdum, ücretsiz hukuk bürosu oluşturdum, ücretsiz am- bulans servisleri kurdum, sünnet şölenleri yaptım. Bu saldırı, yüzde yüz AKP’nin, Gökçek’in müdahalesidir” dedi. ‘Yargõ ve yargõçlar kafes içinde’ Haber Merkezi - Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can, yargõçlarõn toplum ile ilişki kurmasõnõn mümkün ol- madõğõnõ anlatõrken, “İlişki kur- maya çalışanlara soruşturma açılıyor. Yargı ve yargıçlar adeta kafes içinde” dedi. Kayseri’de düzenlenen bir konferansa katõldõktan sonra ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Can, “Yargıda kamplaşma var mı” şeklindeki bir soruyu şöyle yanõtladõ, “2 yargıcın bulun- duğu yerde siyaset vardır. Çünkü 2 tane insan vardır. Her insanın kendi politik ve felsefi düşüncesi vardır. 2’nci olarak yargı ile toplum ara- sında çok ciddi mesafe ortaya çıktı. Yargı toplumun adeta dışındadır. Sosyalleşme im- kânları itibarıyla mesela yar- gı mensupları lojmanlarda oturuyor. Yargıcın toplum ile ilişki kurması çok mümkün değil. İlişki kurmaya başla- dığında Adalet Bakanlığı ta- rafından soruşturma açılıyor. Yargı ve yargıçlar kafes içine alınmış durumda. Ardından da bunlardan adalet dağıt- masını istiyorlar.” ‘Bakış değişir’ Can, ‘kafes içine’ alõnanlarõn adalet dağõtmasõnõn mümkün olmadõğõnõ kaydederek, “Her insanın iç dünyasında endişe ve korkuları vardır. Düşman ve dost tasavvurları vardır. Kafes içine aldığınız anda ne olur? Hiç kimseyi tanımadan dost ve düşmanı anlayamaz. Düşünün bu yargıçlar parti ve dernekleri kapatacak, toplu- lukları şu ya da bu yönden mahkum edecek. Ondan son- ra da mahkûmiyetin adil ol- masını bekliyoruz. Hangi ko- nu olursa olsun yargıcın olay- lara bakış açısı vardır. İşte bu bakış kafes içindeyse farklı- laşır, toplum içindeyse daha farklıdır” dedi. Can, “Parti kapatmaya kar- şı olduğunuz için mi AKP’nin kapatılmaması yönünde ra- por verdiniz” sorusunu ise ya- nõtlamayacağõnõ söyledi. ‘Konuşmazsam kan gövdeyi götürür’ CHP Millektvekili Derviş Günday, “Bunun arkasõnda AKP, Belediye Başkanõ Melih Gökçek var. Yandaşlarõ toplamõşlar, toplama insanlar yuh çekti” dedi. Osman Can, panelin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can, yargõnõn toplumdan uzaklaştõrõldõğõnõ ve toplumla arasõnda bir mesafe oluşturulduğunu söyledi AnkaraUmumOtomobilcilerveŞoförlerOdasõGenelKurulu’ndakonuşturulmadõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle