19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 OCAK 2010 PAZARTESİ 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI İktidar Karteli Şu bir haftalık yazmama tatilinde gazeteleri okumak mı iyiydi okumamak mı, tam bilemedim, çünkü bizim milletin olağanüstü zamanlarda aldıkları pozisyonlar bir beyin kirliliği yaratıyor, bu kirlilikten kaçmanın bir yoludur okumamak. Ama yine de gözucuyla her şeyi izledim. Sabah’ın başyazarının kendi gazetesinde yayımlanan söyleşisini okuyunca; çok ayıp, iktidara dayanıp meslektaşlarına saldırmak olur mu, dedim. Arkadaşamız liberal, hatta “toplum mühendisliği”ne şiddetle karşı olduğunu yazar, özgürlüklerden yanalığını vurgular. Diyor ki Doğan Medya için, “bazı sütunlarda meslektaşlarımız çok ağır eleştiriler getiriyorlar... demokratik açılım konusunda sabotaj niteliğinde yayınlar yapıyorlar...” İktidara “ağır eleştiri”, demokrasilerin olmazsa olmazlarından değil mi? Kürt açılımı veya diğer iktidar politika ve uygulamalarını beğenmemeyi, yanlış bulmayı ve gerektiğinde ağır eleştirmeyi, üstelik hukuki sonuçlar doğurabilecek “sabotajcılık”la suçlamak ayıp değil mi? Doğan Medya’nın iktidara karşı tam susturulup susturulamadığına ise seçim döneminde izleyeceği politikalara bakarak karar vereceklermiş! Ama şimdiden, Doğan Medya’da susturulması ve seslerinin kesilmesi gereken “sabotajcılar”ın icrai sanat eylediklerini de ihbar ediyorlar! Artık “Kartel Medya”dan değil “İktidar Karteli”nden bahsetmeliyiz! AKP iktidarı basın özgürlüğünü boğuyor, merkez medyayı iktidar yandaşı yapıyor.. bütün dünya bunu eleştiriyor... Durum böyleyken, İktidar Karteli’nin yazarları da, eleştirel duran gazete ve yazarları hizaya getirme görevini üstleniyor. Ne ayıp! AKP’nin tek lider-tek parti diktatörlüğüne yöneldiği çoktan ayan-beyan açığa çıktı. Hukuk yandaş olacak, eğer yandaş değilse darbecidir, Kemalisttir, kafalar kesilmeli, sepete düşürülmeli! Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun çalışmaları Adalet Bakanlığı tarafından tam esir alınmış durumda! Çalışamıyor, yüksek yargıya onlarca hâkim aylardır atanamıyor. Bakanlık pazarlıkta, üçte birini biz atayalım! Yandaş yazarlar o kadar kendilerini teslim etmişler, gözlerini bağlamışlar ki, hukukun böylesine esir alınmasına ses çıkarmıyorlar. Ordu üzerinde komploların bini bir para! Biri bitiyor, diğerini tezgâha koyuyorlar... “Darbe yapacaklar” tezgâhının sonu gelmiyor.. Generaller neredeyse kendilerini asacaklar Kızılay ve Taksim meydanlarında, vallahi yok, diye! Bir rezil, korkmayın, silkeleyin, armutlar oldu, diye yazıyor! Tezgâh şu: İktidar ortakları, ordu üzerinden kendi diktatörlüklerini adım adım kuruyor! “Darbe yapacaklar” yalanlarıyla beslenen ve semiren bir otoriter iktidar ve kurduğu rejim var karşımızda! “Darbe yapacaklar” diye bağırdıkça, hukuka, yargıya, muhalif medyaya, iktidara tapınmayan iş çevrelerine her yapılan hukuksuzluk, adaletsizlik, hoşgörülüyor! Bazıları açıkça yazıyor: İyidir, normaldir; hukuka, adalete sığınmasınlar, kaçacak yerleri kalmasın! Tam bir polis devletine gidiyoruz! Muhalif olan herkesi dinliyorlar. Televizyon satın alıyorsunuz, içine monte edilmiş gizli kamera ve ses kayıt cihazı var! Doğrudan uydudan polis merkezlerine aktarıyor her şeyi! Ama arkasını, kafasını iktidara dayamışların sesi soluğu çıkmıyor! Diktatörlüğe gidiyoruz, demeye başladı bazı namuslu ve cesur aydın ve yazarlar! AKP ile demokrasiye gitmediğimizi artık bizim dışımızda da pek çokları yazıp çizmeye başlayınca yandaşlar telaşlandı. Hasan Cemal “demokrasiye gitmiyoruz” diyenlere balans ayarı çekmeye soyundu: Hey ne yapıyorsunuz, çizgiden sapmayın, yola gelin, duvar çökecek, yanlış yerde durmayın, altında kalırsınız! Ama galiba geç kaldı! Tek tek ağaçlara bakılıyordu, ama şimdi arkada koskoca bir ormanın varlığı görülmeye başlandı! Ordu darbe marbe yapmayacak ama AKP otoriter rejimini kurma yolunda dörtnala gidiyor! İşte, esas olan tehlikeli gidiş bu! Türkiye’de beklenmedik, istenmedik olaylara yol açabilecek olan da, bu pervasız tek parti rejimi gidişi.. Altında kalınacak esas tehlike... DENİZ TATARER TEMUR İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) itfaiye hizmetlerini ihale ettiği Deniz Feneri e.V davasõna adõ karõşan Beyaz Holding’in alt kuruluşu Lapis-Makro şirketinin itfaiyecile- re dayattõğõ iş sözleşmesi, personelin can ve iş güvenliğini yok sayõyor. İş sözleşmesi ve teknik şartnameye göre itfaiyeci “yeterli ışıklandırma olmayan” alanlardaki yangõ- na müdahale ederse ya da “elektrik çarp- ması” sonucu ölürse tazminat hakkõ bulun- muyor. Sözleşme şartlarõna ve işyeri kural- larõna uymayan personel ise “daimi” olarak “çaycı, komi, garson” ve benzeri görevlere sürgün edilmekle tehdit ediliyor. 7 Aralõk’tan bu yana İBB’nin itfaiye hiz- metlerini taşeronlaştõrmasõnõ protesto eden ve Saraçhane Parkõ’nda kurduklarõ “Demokrasi Çadırı” önceki gece zabõtalarca dağõtõlan it- faiyecilere yönelik baskõlar sürüyor. 31 Aralõk’ta İBB’nin iştiraklerinden Bimtaş AŞ ile sözleşmeleri fiilen biten itfaiyeciler, ye- ni şirket Lapis-Makro tarafõndan dayatõlan sözleşmelerdeki şartlar nedeniyle yaşam ve ça- lõşma haklarõndan feragat etmek zorunda bõ- rakõlõyor. İBB’den ihaleyi alan Lapis-Makro or- taklõğõ olmasõna karşõn itfaiyecilere dayatõlan iş sözleşmesinde yalnõzca “Makro” şirketinin adõnõn geçmesi de dikkat çekiyor. Sözleşmeye göre personel “işyerindeki ay- kırı davranışları” nedeniyle şirketin “her- hangi bir projesinde”, “temizlik görevlisi, çaycı, garson” olarak görevlendirilebilecek. İBB ile şirket arasõndaki sözleşmenin süre- sinden önce feshedilemesi halinde ise işçile- rin tazminat hakkõ bulunmuyor. Personelin, üc- ret artõşlarõ da işverenin insafõna bõrakõlõyor. Sözleşmenin son bölümünde de itfaiyecilerin Bakanlõkca tanõnan “toplusözleşme hak- kı”ndan vazgeçmesi isteniyor. Eğitimler durdu Eyüp’te geçen yõl araç bakõmõ sõrasõnda elektrik çarpmasõ sonucu bir itfaiye erinin öl- mesine neden olan 6x6 itfaiye araçlarõnõn eği- timcisi Murat Dayanır ise görevinin önemi ne- deniyle amirlerinden “imza at” baskõsõ gör- düğünü söyledi. Kendisine sunulan sözleşme- de, “Elektrik çarpması veya herhangi bir motorlu aracı kullanırken, yaralanma va ka- zalarda şirket sorumlu değildir” ibaresinin konulmak istendiğini de söyleyen Dayanõr, söz- lerini şöyle sürdürdü: “Benim çalıştığım araçlar zaten elektrikle çalışıyor. Bu araç- lardan 90 tane var ve bu araçları tam do- nanımlı olarak kullanabilen tüm arkadaş- lar iş bırakmış durumda. Bu araçların eği- timini ben verdim. Bu yüzden amirlerim ‘Sen imza atarsan herkes atar’ diye baskı kur- mak istediler. Kendi canımı koruyamazken, başkalarının canını hiç koruyamam.” Paravan şirket Üniversite mezunu ve 2 çocuk babasõ olan Hasan Kılıç ise ihaleyi alan Lapis-Makro or- taklõğõnõn “paravan” bir şirket olduğunu id- dia ederek şu eleştiride bulundu: “Şirket, be- lirtilen iki adreste de bulunmuyor. Adresin birinde Tekel bayisi, diğerinde ise ayakkabı tamircisi var. İBB’nin resim evraklarında ihaleyi Lapis şirketinin aldığı yazıyor ancak İş değil ölüm sözleşmesi 7 Aralõk’tan bu yana eylem yapan itfaiyeciler, kendilerine dayatõlan sözleşmeleri imzalamamakta kararlõ bize dayatılan sözleşmede yalnızca Makro şirketinin adı var. Sahip kim, çalışan kim belli değil. Sözleşmede ‘Yeterli õşõklandõrma olmadan yangõna girmemem gerekir’ diye bir madde var. Yangında aydınlık yer var mı?” ‘Çaycı da itfaiyeci olacak’ İtfaiyede şoför olarak çalõşan Sedat Çom, itfaiyecilere yönelik baskõlarõn sendikalõ olduklarõ dönemde başladõğõnõ belirtti. Çom, “Sendikalı olduğumuz için sahte belgelerle iş akdimizi bi- tirdiklerini söylediler. Bugün de bi- zi çaycılıkla tehdit ediyorlar. Bu söz- leşmelerle çaycıları da itfaiyeci ya- pabilirler” dedi. İtfaiye eri Ahmet Muştu ise “Sen- dikamız olduğu halde bizi bölebili- yorlarsa, sendikasız olsaydık sesimizi hiç duyuramazdık. Yapılmak istenen de bu. Örgütsüz taşeron işçiler. Bize ‘Siz ölene kadar itfaiyedesiniz’ diyen amirlerimiz şimdi taşerona imza at diyorlar” diye konuştu. Sendikalõ olduğu için kendisine uzun süre görev verilmediğini söyleArna- vutköy’de görevli Murat Sarı ise “Şimdi de sözleşmeyi imzalamadı- ğım için görevden çektiler. Bize ilk işe başladığımızda ‘Akõllõ adam itfaiyeci olmaz’ dediler. Biz akılsız değiliz ama garibanız. Sonuna kadar da emeği- mize sahip çıkacağız. Bana 11 aylık iş sözleşmesi garantisi veriyorlar. 12’nci ayda ölürsem ne olacak” dedi. Bunlar Başbakan’ın kadrosu Cafer Acar ise tek isteklerinin “iş ga- rantisi” olduğunu söyledi. Acar, şöyle devam etti: “Başbakan’a memleketi- mizi, dinimizi, namusumuzu teslim et- tik. Hukuk devletine olan inancımızı yitirdik. İtfaiyeci ile yapılan sözleş- mede ‘sizi garson yaparõz’ diye bir ibare varsa, orada güven içinde çalı- şılmaz. Sözleşmeyi imzalayanlar bile görevlerine kendilerini veremiyor. Biz oyumuzu Başbakan’a verdik, ne yazık ki bunu bize yapanlar Başba- kan’ın kadrosu.” ‘Baskılar tehdide dönüştü’ 5 yõldõr Büyükçekmece İtfaiye Gru- bu’nda görevli olan Şenol Karlankış, İBB’nin, itfaiye personelinin canõ üze- rinden kâr elde etmeye çalõştõğõnõ ifade etti. Karlankõş şunlarõ söyledi: “Grup amirleri tüm personeli ‘Bu sözleşmeye imza atarsan çalõşõrsõn, yoksa seni işten çõkarõrõz’ diye tehdit ediyor. İBB, elindeki parayı bize maaş olarak vermesi gerekirken araya başkaları- nı koyuyor. İBB’den kişi başına 3-4 bin TL para çıktığı söyleniyor ancak bize ödenen 1300 TL. Gerisini ara- cılar alıyor. Belediye neden bizim üzerimizden kâr güdüyor, bunu an- lamak mümkün değil. Haklarımı al- madan evime gitmeyeceğim.” Basõn dünyasõnda vahim tablo: 37 basõn çalõşanõ hapiste, binlerce gazeteci işsiz 10 Ocak’a buruk kutlama 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Adana’da da düzenlenen tören ve etkinliklerle anıldı. ÇGC Başkanı Cafer Esendemir ve TGS Başkanı Mustafa Gümüşdamla’nın anıta çe- lenk bırakıp, saygı duruşu ve İstik- lal Marşı’nın okunmasının ardından Basın Anıtı’ndaki meşale yakıldı. MURAT KIŞLALI ANKARA - Türk-İş Başkanõ Mustafa Kumlu, hükümetin, Uluslararasõ Çalõşma Örgü- tü’nün (ILO) asgari ücretin tespitine dönük an- laşmasõna uymadõğõnõ belirterek “Konfederas- yonumuz, hükümetin asgari ücret belirlemele- rindeki tavrını ILO’ya bildirecektir” dedi. Türk-İş Genel Başkanõ Kumlu, Cumhuriyet’e yaptõğõ açõklamada “Hükümet tarafından önce- den belirlenmiş ve işveren kesimince benim- senmiş olan asgari ücret, bu yıl da komisyon iradesini yok sayan bir anlayışla karara bağ- lanmıştır. Komisyon toplantılarına, hüküme- tin yaklaşımını protesto eden konfederasyonu- muz temsilcileri katılmamıştır” dedi. Türkiye’nin, ILO’nun 26 sayõlõ “Asgari Ücret Tespit Usulleri İhdasına İlişkin Sözleşmesi”ni imzaladõğõnõ anõmsatan Kumlu, “Hükümet bu sözleşmenin gereklerini yerine getirmemekte, sözleşme ihlal edilmektedir. Konfederasyonu- muz, hükümetin asgari ücret belirlemelerin- deki tavrını bu yıl da ILO’ya bildirecektir. Asgari ücret belirlemelerindeki dayatmacı yaklaşıma karşı yapılabilecek hukuki girişim- ler gündemimizdedir ve konu Türk-İş yöneti- minde değerlendirilecektir” diye konuştu. SELDA GÜNEYSU ANKARA - Medya kuruluşlarõnda ça- lõşan binlerce gazeteci “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü”nü buruk kutladõ. Türkiye Gazeteciler Sendikasõ (TGS) Ge- nel Başkanõ Ercan İpekçi, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nedeniyle Cumhuriyet’e yaptõğõ açõklamada, TGS’nin 2009 yõlõ araştõrma sonuçlarõnõ an- lattõ. İpekçi, araştõrmaya göre, bugün ara- larõnda gazetemiz Ankara Temsilcisi Mus- tafa Balbay’õn da bulunduğu 37 gazete- cinin hapiste olduğunu, 2009 yõlõnõn eylül ve aralõk aylarõ arasõnda 7 gazete ve der- giye birer aylõğõna kapatma ve toplatõlma kararõ verildiğini dile getirdi. ‘Medyadan tasfiyeler başladı’ “Gazeteciler hakkında açılan davala- rın sayısı ise yanıtını veremeyeceğimiz ka- dar çok” diyen İpekçi, bazen gazetecilerin cezalarõnõn 5 yõl süreyle ertelendiğini, bu er- telemelerin “basın özgürlüğüne sansür ge- tirmediği” şeklinde yorumlandõğõnõ ancak bu yorumlarõn tamamen yanlõş olduğunu kaydetti. İpekçi, “Deniyor ki, ‘Aaa, ne gü- zel. Ceza 5 yõl süreyle ertelendi.’ Ancak bu erteleme gazeteciyi zora sokmayacak diyemiyoruz; çünkü gazeteciler bu beş yıl süreyle aslında sansüre uğruyorlar. Teh- dit altında kalıyor. Bu bir şekilde gaze- teciye ‘yazma’ demektir. Medyadan tas- viyeler başladı. 2010 gazeteciler için zorlu bir yıl olacak. Gazeteciler bu yıl de- mokrasi kavgası verecekler. Çünkü bu- gün örgütsüz bir yapıdalar. Bunun sebebi de medya patronlarıdır. O medya sa- hiplerinin yürüttüğü ‘sendikasõzlaştõr- ma’ nedeniyle zor durumdalar. Medya patronlarının sömürüleri karşısında ga- zeteciler şu anda şaşkın” dedi. ‘İktidar bütün gazete ve TV’ler benim olsun diyor’ Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ge- nel Başkanõ Ahmet Abakay, 1961’de, Türkiye’de basõn çalõşanlarõnõn, çalõşma ko- şullarõnõ iyileştiren bir hak sahibi oldukla- rõnõ dile getirdi. Abakay, “Aradan yarım asır geçti, bugün gazeteciler hem gazete patronlarının ekonomik krizi bahane ederek toplu işten çıkarmalarına maruz kalıp taşeronlaşma baskısı altında çalı- şırken, hem de AKP itidarının bütün ga- zeteler-TV’ler benim olsun anlayışı kar- şısında görev yapıyor. Bu kez saldırı hem basın patronlarına, hem çalışanlara yö- nelmiş durumdadır. Medya çalışanları- nın artık özel kutlama yapacak günleri geride kalmıştır. Açılım meraklısı ikti- darı, basın, düşünce ve ifade özgürlüğü konularında da açılıma davet ediyoruz. Hükümet medyayı ele geçirdi. Artık ta- rafsız haber yapmak çok zor. Gazeteci- lik öğrencileri de yarından umutsuz.” ‘Gazeteciler endişeli’ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu’ndan yapõlan açõklama- da da şunlar kaydedildi: “Özlük hakları- nın giderek yok edilmesiyle başlayan sü- reç, gazetecilerin sendikal örgütlenme hakkını da ellerinden almıştır. Mes- leklerini yerine getirmeye çalışırken haksız eleştiri ve suçlamalara, tehditle- re, kaba kuvvet saldırılarına, zaman za- man da can güvenliklerine yönelik gi- rişimlere muhatap olan gazeteciler, bu yıldönümünde de yasalar tarafından ko- runmamanın endişesini yaşamaktadır.” ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Liderlerin 10 Ocak Çalõ- şan Gazeteciler Günü nedeniyle yayõmladõklarõ mesajlara basõn ve ifade özgürlüğü damga vurdu. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, yayõmladõğõ mesajda, şef- faf, demokratik, açõk bir toplu- mu yaşatan en önemli unsur- lardan birinin özgür ve tarafsõz basõnõn varlõğõ olduğunu belirt- ti. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan, basõn mensuplarõnõn, görevlerini çağdaş imkânlarla ve daha verimli şekilde yerine ge- tirebilmelerine büyük önem ver- diklerini bildirdi. CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, mesa- jõnda gazetecilerin bu anlamlõ günlerini “buruk kutladıkla- rını” belirterek “İlk CHP ik- tidarında, kaybettikleri hak- larını kazanacak, 10 Ocak’la- rı yeniden Çalışan Gazeteciler Günü değil, Çalışan Gazete- ciler Bayramı olarak kutla- yacaklardır” dedi. Anadolu Ajansõ, TRT ve RTÜK’ten sorumlu Devlet Ba- kanõ Bülent Arınç “Gazeteci- lerin, görevlerini çalışma barışı içinde sürdürmeleri, mesleki bakımdan kendilerini geliştir- meleri ve yeni durumlara, ye- ni şartlara uyum sağlamaları, hepimizin ortak amacı olmalı- dır” değerlendirmesini yaptõ. DP Genel Başkanõ Hüsamet- tin Cindoruk “Basın özgürlü- ğünün çok büyük bir siyasal baskı altında bulunduğunu” vurgulayarak “Pek çok basın emekçisi, kamu vicdanını sız- latan, hukukiliği kanıtlana- mayan gerekçelerle tutuklu bulunuyor” dedi. İstanbul Ba- ğõmsõz Milletvekili Ahmet Tan da “Çalışan Gazeteciler Günü, adı ‘AK’ olan bu iktidarın elin- de bir kara mizaha dönüşm- üştür” dedi” dedi. Gazetecilerden destekANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TEKEL işçilerinin başkentteki eylemi bugün 28. günü- ne girdi. İşçileri dün “10 Ocak Çalışan Gaze- teciler Günü” nedeniyle, kendilerine “G-9 Ga- zeteciler Platformu” adõnõ verdikleri ve arala- rõnda Türkiye Gazeteciler Sendikasõ (TGS) Ge- nel Başkanõ Ercan İpekçi ve Çağdaş Gazeteci- ler Derneği (ÇGD) Genel Başkanõ Ahmet Aba- kay’õn da yer aldõğõ gazeteciler ziyaret etti. TEKEL işçilerinin eylemi, çeşitli sivil toplum örgütlerinin destek ziyaretleriyle sürüyor. Türk- İş Genel Merkezi önünde, sloganlar atan ve yer yer halaylar çeken işçilerin alana astõklarõ “Ye- timin hakkı Bilal’in gemiciğinde saklı” ve “Tayyip Erdoğan geçmişini unutma, işçiye sa- hip çık” yazõlõ pankartlar dikkat çekti. Dünkü eylemde Dikmen halkõ, işçilere yemek getirdi. Emekçi Hareket Partili kadõnlar da dün işçilere destek ziyaretinde bulundu. ‘Sizden güç almaya geldik’ İşçilerin eylemine dün gazetecilerden de des- tek geldi. “G-9 Gazeteciler Platformu” işçileri destek ziyaretinde bulundu. Gazeteciler alanda işçiler tarafõndan “TEKEL basınla gurur du- yuyor” sloganlarõ eşliğinde karşõlandõ. “G-9 Gazeteciler Platformu” adõna konuş- ma yapan gazeteci Doğan Tılınç, “1961’de ga- zeteciler yasal haklarına kavuşmuşlardı. An- cak, her iktidar o hakları bir bir gazetecile- rin elinden aldı. Biz bugünü yıllardır kutla- mıyoruz. Biz 10 Ocak’ı ‘Mücadeleyi yükselt- me günü’ olarak alıyoruz. Gazeteciler günü- nü kutlayacak bir şey olarak görmüyoruz. Kendimizi de işçilerden ayrı kabul etmiyoruz. Biz bugün buraya sizlere güç vermek için de- ğil, sizden güç almaya geldik.” dedi. Eylemi desteklemek amacõyla küçük bir kõz çocuğu ile geldiklerini anlatan Tõlõnç, “Küçük bir kız çocuğu ile geldik çünkü sizin müca- delenizin onun geleceğine yönelik olduğunu biliyoruz” görüşünü dile getirdi. Tõlõnç’õn bu sözleri işçiler tarafõndan sõk sõk “Basın bura- da, Kanal 7 nerede”, “Basın, TEKEL el ele, mücadelede” sloganlarõyla kesildi. İpekçi de eylemin bütün emek dünyasõnda çok önemli bir yer tuttuğunu kaydetti. Öte yandan ADD Genel Başkanvekili Saim Sezen de işçi- lerin mücadelesini “kahramanca bir mücade- le” olarak nitelendirdi. İşçileri ayrõca Avrupa Ga- zeteciler Federasyonu üyesi bazõ gazeteciler ve CHP’li Bayram Meral de ziyaret etti. TGS’lilerle birlikte işçilerin yanına gelen küçük kız, ilgi odağı oldu. (NECATİ SAVAŞ) G-9 Gazeteciler Platformu TEKEL işçilerini ziyaret etti İtfaiyecilerin Saraçhane Parkı’nda kurdukları ‘Demokrasi Çadırı’ zabıtalarca dağıtıldı. Özgürlük mesajlarda kalıyorADANA’DA TÖREN KUMLU: ASGARİ ÜCRET ILO’YA AYKIRI Türk-İş de davaya hazırlanıyor [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle