Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
22 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Açılımın Öteki Yüzü...
Hasan Pulur ustamın kulakları çınlasın. Bazı kişi-
lerin sabit fikir haline dönüştürdüğü takıntılarını de-
ğerlendirirken Kırkağaçlı Ahmet’in kenef davasını an-
madan geçmez.
1970’lerden bu yana süren takıntılarımızdan biri de
toprak reformudur.
Baktım ki önemli bir fırsat olduğu söylenen açılım
gündemde duruyor. Çok başarılı olacağına inanılan
bu açılım kapsamına güney ve güneydoğunun baş-
ta gelen sorunlarından olan toprak dağılımını da ala-
bilirler umuduna kapıldım.
Böylece dağdan tıpış tıpış inmeleri beklenenlere iş-
güç sağlamanın yolu da bulunabilir diye düşündüm.
Tabii andığım yörelerin sorunu yalnız topraksızlık de-
ğil. Bir de “şıhlık” gerçeği var. Ama içinde bulundu-
ğumuz ortamda bu sorunun da çözümlenmesini is-
temek akla durgunluk getireceğinden, yok saymak zo-
runda kaldım.
Toprak reformu konusu 1965’ten bu yana ya yok
sayılıyor ya da tarım reformu kapsamında arazi top-
lulaştırmasına indirgeniyor.
Önceki yazıda, içinde bulundukları tarım bölgele-
rinin örnek illeri olarak Ağrı ve Bingöl’deki toprak da-
ğılımını özetlemiştim.
Bugün de Amasya, Malatya, Sıvas, Tokat ve Tun-
celi’nin de bulunduğu sekizinci bölgenin örnek ili Adı-
yaman’ın verilerini aktarmaya niyetlendim.
Hemen belirtmeliyim ki söz konusu veriler bir hay-
li eski.
Ama geçmişi bilmeden ileriye bakmak da olanak-
sız. Türkiye’nin toprak alanı artmadığına ve artan sa-
dece nüfus olduğuna göre topraksızlık sorunu, hem
de artarak sürüyor demektir.
Araştırmanın yapıldığı dönemde Adıyaman’ın köy-
lerindeki çiftçi ailelerinin sayısı 42 bin 234. Bunlardan
14 bin 478 ailenin (yüzde 34) toprağı yok. 10 bin 172
aile tarım işçiliği, 4 bin 193 aile ortakçılık, 113 aile de
kiracılıkla geçimini sağlamaya çalışıyor. Toprağı olan
ailelerin yüzde 54.9’u da 10 dönüme kadar olan ara-
zileri ekip biçiyor. İlin 2 köyü ise tümüyle ailelere ait.
Yine yıllar önceki verilere bakınca zamanın, büyük
topraklı ailelerin çıkarına işlediği görülüyor.
Örneğin Çiftçiyi Topraklandırma Yasası Tasarısı’nı
inceleyen TBMM Komisyonu’nun 1945’te saptadığına
göre 500 dönümden fazla toprağa sahip olanların sa-
yısı 6 bin 182.
1963’teki tarım sayımı sonuçlarına göre de sayıla-
rı 15 bin 352’ye yükselmiş.
“Acaba bugün ne kadar” sorusuna yanıt aranacak
tek kaynak Türkiye İstatistik Kurumu. Ama onun 17
Aralık 2008 günü açıkladığı haber bülteninde konuyla
ilgili hiçbir veri yer almıyor.
Zaten kurallar ve ölçütler o kadar sık değişiyor ki
geçmişle bugünü karşılaştırma olanağı da giderek or-
tadan kalkıyor.
Ancak nüfus artışını göz önüne alarak kestirimler
yapabilmek ve dengenin daha da bozulduğunu söy-
lemek gerekiyor.
Topraksızlığın tetiklediği kente göç de hesaba ki-
taba gelmeyen bir nitelik kazanmıştı.
1960’larda Kerim Esmer’in Sular İdaresi Genel Mü-
dürlüğü döneminde İstanbul’a yapılması planlanan ba-
rajlarla ilgili uluslararası bir projede, şehrin 2020’de-
ki nüfusunun 4 milyon olacağı kestiriminin yer aldı-
ğını anımsamak, sanırım yeterli olur.
Kente göç nedenlerinin yüzde 57.2’sinin fakirlik ve
topraksızlık olduğunu Devlet Planlama Teşkilatı (DTP)
açıklamıştı... Terör de nedenler arasına katılınca ipin
ucu büsbütün kaçırıldı. Köye dönüş özendiriliyor ama
dönenlerin nasıl geçineceğini düşünen pek çıkmıyor.
Bu yazı da olmayacak duaya amin demek gibi ol-
du. Ama açılımın pek kolay olmayacağını bir başka
yüzüyle de anımsatmak istedim.
oerinc@cumhuriyet.com.tr
Kayõp MİT’çi Tarõk Ümit’in amcasõ, Veli Küçük’ün sorgulanmasõ gerektiğini söyledi
‘Kaybolduğu gece Şahin’leydi’
İstanbul Haber Servisi - Ka-
yõp MİT’çi Tarık Ümit’in am-
casõ Cemalettin Ümit, yeğeni-
nin kaybolduğu gece İbrahim
Şahin’le görüştüğünü ileri sür-
dü. Tarõk Ümit’in arabasõ bu-
lunduktan sonra Tarõk Ümit’in
kõzõ ve damadõyla birlikte göz-
altõna alõndõğõnõ, Veli Küçük’ün
talimatõyla serbest bõrakõldõk-
larõnõ iddia etti.
Cemalettin Ümit’in 4 Kasõm
2008’de Organize Suçlarla Mü-
cadele Şubesi’nde bilgi sahibi
olarak alõnan ifadesi de iddia-
namenin 142. klasöründe yer al-
dõ. Tarõk Ümit’in 1995’te ra-
mazan ayõnõn arifesi olan 2 Mart
gecesinde, Hakkı Yaman ile
görüştükten sonra annesinin ya-
nõna giderken yol üzerinde Eren-
köy’deki Divan Pastanesi’ne
hediye almak için uğradõğõnõ
belirtti. Ümit’in burada ortak ta-
nõdõklarõ Baha Şen’le karşõlaş-
tõğõnõ, bir süre sonra yanlarõna
Ayhan Akça ve Ziya Bandır-
malıoğlu’nun geldiğini kayde-
den Ümit, “Bir süre pastanede
oturup, görüşmüşler. Baha
Şen’in ifadesine göre Tarık
Ümit, yanında oturanlardan
birine ‘diğeri nerede’ diye sor-
muş. Ben Tarık’ın İbrahim
Şahin’i kastettiğini düşünü-
yorum. Baha pastaneden ay-
rıldıktan sonra Tarık, Ayhan
ve Ziya, Tarık’ın Kızıltop-
rak’taki evine gitmişler. İb-
rahim Şahin de onları Ta-
rık’ın evinde bekliyordu. Çün-
kü bu şahıslar daha önce Ta-
rık’ın evine gidip gelirlermiş”
diye konuştu.
Tarõk Ümit ve beraberindeki-
lerin, o gece, beyaz bir Opel
araçla evden ayrõldõklarõnõ, yol
üzerinde bir süre sonra bir mi-
nibüse bindiklerini anlatan Ümit,
ramazan ayõnõn birinci gününün
gecesinde Tarõk Ümit’in araba-
sõnõn Çerkezköy civarõnda bir
köy yolunda terk edilmiş olarak
bulunduğu haberinin geldiğini
anlattõ. Hemen arabanõn bulun-
duğu yere gittiğini, jandarmaya
haber verdiğini söyleyen Ümit,
“Yapılan tetkik sonucunda
Tarık’ın arabasına ait plaka-
nın bir bayan üzerine kayıtlı
olduğunu öğrendik. Orada iş-
lemleri yapan jandarma bir
süre sonra şahsımıza karşı ta-
vır değiştirdi. Daha sonraki
araştırmalarımda bahse konu
plakanın Emniyet Genel Mü-
dürlüğü’nce Mehmet Ağar
imzası ile verildiğini tespit et-
tim” dedi. Tarõk Ümit’in kõzõ,
damadõ ve kendisinin olayla il-
gili gözaltõna alõndõklarõnõ ancak
İzmit’te İl Jandarma Komutanõ
olan Veli Küçük’ün talimatõyla
bõrakõldõklarõnõ söyledi.
‘İşin peşini bırak’
Bu bilgileri hiçbir zaman açõk-
lamayacağõnõ gayri resmi bir ka-
naldan öğrendiğini söyleyen
Ümit, şöyle devam etti:
“Tarık’ın kaybolmasıyla il-
gili jandarma tarafından gö-
revlendirilen Ahmet Altıntaş,
Ziya Bandırmalıoğlu ve Ay-
han Akça’yı Ataköy’de bir
polis karakolunda sorgula-
mış. Bu sırada Ankara’dan
kim olduğu belli olmayan bir
şahıs tarafından Ziya ve Ay-
han’ın bırakılması ve kendi-
leriyle uğraşılmaması talima-
tının gelmesi üzerine şahısla-
rı bırakmış. Ahmet bana cid-
di bulgulara ulaştığını söyle-
diği sırada tayini Diyarba-
kır’a çıktı. Tayin dönemi de-
ğildi. Veli Küçük orada görev
yapıyordu.”
Ahmet Altõntaş’õn ifade ver-
mek istediğini, ancak can gü-
venliği nedeniyle İstanbul’a ifa-
deye gönderilmediğini söyle-
yen Ümit, Veli Küçük’ün tayi-
ni Giresun’a çõktõktan sonra
Ahmet Altõntaş’õn aynõ ile tayi-
ninin çõktõğõnõ belirtti. Daha
sonra İstanbul’a gelip ifade ve-
ren Altõntaş’õn kendisine söyle-
diğinin dõşõnda açõklamalarda
bulunduğunu söyleyen Ümit,
“İstanbul İl Jandarma’dan
konu ile ilgili verileri istedim.
Bana yardımcı olunmadı. Ay-
nı günün akşamı Giresun’da
olan Ahmet Altıntaş bu işin
peşini bırakmamı istedi” dedi.
‘Sorgulanmalı’
Tarõk Ümit’in ‘betona gö-
mülerek denize atılması’ gibi
bilgileri gayri resmi kaynaktan
edindiğini ifade eden Ümit, dos-
yayõ Veli Küçük kapattõrdõ yö-
nündeki beyanlarõn kendisine ait
olmadõğõnõ, ancak Altõntaş’õn
tayininin Küçük ile paralel sey-
retmesinin dikkate değer oldu-
ğunu ifade etti. Küçük’ün Tarõk
Ümit’in kaybolmasõnõn araştõ-
rõlmasõ sürecindeki pozisyonu-
nun sorgulamaya değer oldu-
ğunu söyledi. Ümit, Tarõk
Ümit’e ait bir ses bandõnõ, ilgi-
li DGM’ye sunduğunu, mahke-
menin kaset çözümünü yaptõğõ-
nõ ancak işleme almadõğõnõ be-
lirtti. Ümit, kasetin ve çözümü-
nün ilgili mahkemede olabile-
ceğini de sözlerine ekledi.
KOD ADININ MEHMET OLARAK, ERSEVER TARAFINDAN VERİLDİĞİNİ İDDiA EDEN PKK İTİRAFÇISI ADİL TİMURTAŞ:
GAZETEMİZ YAZARI
Manisalõ
yazõlarõyla
suçlanõyor
İstanbul Haber Servisi - 3. Ergenekon id-
dianamesinin delil klasörlerinde gazetemiz ya-
zarõ Prof. Dr. Erol Manisalı’nõn, evinde bulu-
nan, gazetemizin 1999 yõlõnda yaşadõğõ eko-
nomik krize karşõ alõnmasõ gereken ekonomik
önlemleri içeren “Cumhuriyet gazetesi için ye-
niden yapılanma” raporu ve “İşbirlikçilere
halkın tokadı” başlõklõ yazõsõnda yer alan
“şimdi sıra sizde” ifadesi suç delili sayõldõ.
Suç delilleri arasõnda gösterilen “Cumhuri-
yet gazetesi için yeniden yapılanma” başlõk-
lõ belgede, gazetenin 7 Mayõs 1924’te nasõl ku-
rulduğu, tarihi gelişimi, Cumhuriyet Vakfõ’nõn
ilkeleri, gazetenin yönetim organlarõ anlatõldõ.
Cumhuriyet gazetesinin yayõn ilkelerinin sõra-
landõğõ belgede “Yeniden Yapılanma” başlõ-
ğõ altõnda günümüzdeki medya sektörünün
durumu analiz edildi. Sektöre hâkim olan İs-
lamcõ ve tarikatçõ basõn, Doğan ve Bilgi grubuna
ait TV, radyo, dergi ve gazeteler sõralandõ. Med-
ya sektörü içindeki Cumhuriyet gazetesinin ye-
rinin irdelendiği bölümde, “2000’li yıllarda
medya sektörü son derece hareketli bir gö-
rünüm sergiliyor... Promosyon bölümleri ha-
ber bölümü kadar önem kazandı. Basının bu
durumu kamuoyunda güvenilirliğinin sar-
sılmasına yok açmıştır. Bütün bu karmaşa
içinde Cumhuriyet gaze-
tesi ağırbaşlı tutumu ve
Atatürk ilkelerine olan
yılmaz bağlılığıyla güve-
nilirliğini korumasını bil-
miştir. Ancak Cumhuri-
yet gazetesinin 2000’li
yıllara sağlam bir yapı
kazanarak girmesi ge-
rekmektedir” denildi.
Manisalõ’nõn köşesinde
16 Nisan 2007’de yayõm-
lanan “İşbirlikçilere hal-
kın tokadı” başlõklõ yazõ-
sõ da delil olarak nitelendi.
14 Nisan’daki Cumhuriyet mitingi ile ilgili ya-
zõnõn “Atatürkçü, laik ve Cumhuriyetçi ol-
duğunu söyleyen siyasi partiler ‘ulusalcõ ve
antiemperyalist zeminde’ bütünleşmeli”, “Ay-
nı şey sivil toplum örgütleri için de geçerli”,
“Türkiye’nin mi yoksa emperyalizmin mi ya-
nındalar” ve “Halk ulusalcı, laik ve antiem-
peryalist cephede ağırlığını koydu” cümle-
lerinin altõ çizilerek “şimdi sıra sizde” cüm-
lesinin üzerine doğru bu satõrlardan ok işaret-
leri çõkarõldõ.
Manisalõ ile ilgili deliller bölümünde 6 Ocak
2004 tarihli ve Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan imzalõ Personel ve Prensipler Genel Mü-
dürlüğü’nün “Kamu yönetiminde yeniden
yapılanma çalışmaları” konulu genelgesi de
bulunuyor.
Sadece Veli Küçük, Doğu Perinçek ve
Tuncay Güney’de ele geçirilen 29 Ekim 1999
tarihli “Ergenekon Analiz, Yeni Yapılanma
Yönetim ve Geliştirme Projesi” dokümanõn
da Manisalõ ile ilgili delil klasörlerinde bulun-
masõ dikkat çekti.
Manisalõ’nõn hastanede aldõğõ raporlar, la-
boratuvar sonuçlarõ, gazetemizde İlhan Sel-
çuk ve Mustafa Balbay ile çekilmiş fotoğ-
rafõ, 14 Nisan tarihindeki Cumhuriyet mi-
tinginin videosu, katõldõğõ konferans ve pa-
nellere çekilmiş kendisine ait fotoğraflar
delil dosyasõnda yer aldõ.
JİTEM adõnõ Cem Ersever koydu
İstanbul Haber Servisi - PKK itirafçõsõ Adil
Timurtaş, Ergenekon sanõğõ Adil Serdar Sa-
çan’õn 2000 yõlõnda kendisinden Yeşil’i bulma-
sõnõ istediğini, Yeşil’i ararken Silopi’de gördüğünü
ifade etti.
Timurtaş, Diyarbakõr DGM’den yazõ alõnarak
Diyarbakõr Cezaevi’nden izinli gösterildiğini, sü-
rekli Siirt Tugay Komutanlõğõ’nda kaldõğõnõ söy-
leyerek İbrahim Şahin’le birlikte Siirt, Şõrnak,
Cizre Silopi’de operasyonlar yaptõklarõnõ, çok sa-
yõda PKK komite üyesini yakaladõklarõnõ ifade et-
ti. Tugay Komutanõ Hasan Kundakçı’nõn
1986’da yüzbaşõ Cem Ersever’e ‘bu şahsa sa-
hip çık’ diyerek kendisini teslim ettiğini söyle-
yen Timurtaş, Şahin’in başõnda bulunduğu 10-15
kişilik özel harekât grubuyla birlikte, toplam 30-
40 kişilik gruba kendi aralarõnda isim aradõkla-
rõnõ ifade etti. Timurtaş, “Cem Ersever bu gru-
bun adı JİTEM olsun, hepimize ve milletimi-
ze hayırlı olsun diyerek JİTEM ismini koydu.
Benim adım Mehmet kod olarak, Ersever ta-
rafından verildi” dedi.
BOTAŞ kuyuları
Cezaevinde bulunduğu 1989 yõlõ Mayõs ayõn-
da Ersever’in kendisini dõşarõ çõkararak Silopi BO-
TAŞ’a getirdiğini anlatan Timurtaş, şöyle devam
etti:
“BOTAŞ tesislerinde askerlerle birlikte bi-
zim eski JİTEM grubundan Astsubay Şaban,
Astsubay Reşo, Teğmen Sarı Sinan, iki tane uz-
man çavuşla birlikte Cem Ersever’in tim ko-
mutanlığında kaldık. Zaman zaman Cudi
Gabar Dağları ve Suriye hudut boyunda ope-
rasyonlar yaptık. Bu arada milis olanlardan
yakalayıp BOTAŞ’a getirip burada sorgu ya-
parak bırakıp gittiğimiz oluyordu. Serbest bı-
rakmadıklarımızı Binbaşı Cemal Temizöz’e tes-
lim ediyorduk. Toplam 15-20 kişiyi bu şekil-
de Temizöz’e teslim ettik. BOTAŞ’ta görev ya-
parken benimle çalışan subay ve astsubayla-
rın maaşını Binbaşı Arif Doğan’ın getirdiğini
gördüm. Ersever, bu şahsın grup komutanı-
mız olduğunu söyledi.”
Ersever’le 1993 yõlõ sonlarõna doğru JİTEM’de
Diyarbakõr grubunda çalõşmaya devam ettikleri-
ni ifade eden Timurtaş, Vedat Aydın öldürül-
düğünde, 20’ye yakõn JİTEM grubu olarak bil-
gi almak için yürüyüşe katõldõklarõnõ ifade etti. Ay-
dõn ve Musa Anter cinayetlerini yapmadõğõnõ söy-
leyen Timurtaş, Ersever’in talimatlarõnõn dõşõna
çõkmadõğõnõ ifade etti.
İstanbul’a geldiğinde tanõştõğõ Hayrettin Er-
tekin’in kuyumcu dükkânõna gittiğini, Erte-
kin’in kendisine Yaşar Büyükanıt, Hasan Kun-
dakçı, Abdülkadir Aksu, Murat Aksu ile gö-
rüştüğünü söylediğini anlattõ.
‘Yazanlar ve sızdıranlar 2.5 aydır
neden bulunmadı?’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin, Başbakan Tayyip
Erdoğan’õn yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru
önergesinde Albay Dursun Çiçek tarafõndan
yazõldõğõ ileri sürülen İrticayla Mücadele Eylem
Planõ belgesinin fotokopisi ile ilgili tartõşmalara
dikkat çekerken “TSK’yi yõpratmak amacõyla bir
örgüt tarafõndan yazõldõğõ ve aynõ amaçla bir
gazeteye servis edildiği açõk olan fotokopi yazõ ile
ilgili dosya neden Ankara Başsavcõlõğõ’na
gönderildi? Sadece sorgu hâkimi, Ergenekon
savcõlarõ ve Emniyet’in elinde bulunan bu fotokopi
yazõyõ bir gazeteye servis yapanlarõ bulmak için
Ergenekon savcõlarõ 2.5 aydan beri neden hiçbir
şey yapmadõ?” sorularõna yanõt istedi.
Küçük’e soruşturma
İstanbul Haber Servisi - Silifke Atakent
Belediye Başkanõ Fevzi Doğan’õn 26 Mayõs
2005’te bombalõ saldõrõyla öldürülmesine ilişkin
Veli Küçük ve Yusuf Kõlbaş hakkõndaki
soruşturma yetkisizlik kararõyla Silifke
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na gönderildi. Savcõ
Zekeriya Öz’ün verdiği yetkisizlik kararõnda,
şüpheli Yusuf Kõlbaş’õn savcõlõğa gönderdiği
mektupta, Fevzi Doğan’õ Küçük’ün talimatõ ve
azmettirmesiyle öldürdüğünü söylediği belirtildi.
Okkır’ın ölümü soruşturuluyor
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Bölge İdare
Mahkemesi, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda
tutuklu bulunduğu cezaevinde kansere yakalanan
ve tahliye edildikten 5 gün sonra yaşamõnõ yitiren
işadamõ Kuddusi Okkõr’õ “usulüne uygun muayene
etmedikleri ve muayene sonuçlarõnõ uygun
kaydetmedikleri” öne sürülen yedi doktor
hakkõnda soruşturma açõlmasõna izin verdi.
Mahkeme, Bayrampaşa Devlet Hastanesi’nde
görev yapan doktorlar M.Y, E.E, R.K, Ö.A,
F.M.V, S.Ö.Y ve O.G. hakkõnda hazõrlõk
soruşturmasõ yapõlmasõna yeterli bilgi ve belgenin
dosyada mevcut olduğu görüşüne vardõ. Dosya
Eyüp Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na gönderdi.
DSP milletvekili Recai Birgün’ün iddiasõ:
İstanbul Haber Servisi - DSP İzmir millet-
vekili Recai Birgün, Bülent Ecevit’in Başkent
Üniversitesi ile bütün ilişkilerini kestikten son-
ra normal hayatõna geçip, görevine başladõğõnõ söy-
ledi. Birgün, 29 Nisan 2009’da Ergenekon so-
ruşturmasõ kapsamõnda tanõk olarak verdiği ye-
di sayfalõk ifadede Bülent Ecevit’in başbakan ol-
duğu dönemde, 4 Nisan 2002’de
rahatsõzlandõğõnõ, tedavisi için Baş-
kent Hastanesi’ne gittiklerini belirt-
ti. Tahlil sonucu eve geldiklerini 3
gün sonra sõrtõnda bir acõyla tekrar
hastaneye gittiklerinde, kaburga kõ-
rõğõ için bir şey yapõlamayacağõnõn
söylendiğini anlattõ. Birgün, “Has-
tanede ciddi biçimde yorulmuştu.
Çok tetkik ve tahlil yapıldı. Has-
tane çıkışında Mehmet Haberal,
mutlaka gazetecilere birkaç şey
söylemesi gerektiğini söyledi. Baş-
bakanımız hazırlanan kürsüde
konuşamadı, boğazı düğümlendi.
Haberal’a sorduğumuzda endos-
kopi yaptık, boğazını uyuşturduk,
olur böyle şeyler dedi” dedi.
Ecevit’in eve gelince sõrtõnda bir
yanma hissettiğini, hastaneye git-
tiklerinde omurgasõnõn çöktüğünün
söylendiğini belirten Recai Birgün,
şöyle devam etti:
“Hastalığı Türkiye’nin ekono-
misinin speküle edilmesine sebep
gösterilince, bu durumdan rahat-
sız oldu. Doktorların felç olursun
demesine karşın ‘benim bu ülkeye
bir can borcum var canõmõ da veririm’
diyerek basının karşısına çıktı.
Kalın korse giydirilmişti. Çok ıs-
rar etmesine rağmen doktorlar
Bakanlar Kurulu’na katılmasını
engellediler. Devlet yönetiminde
otorite zaafiyeti gibi haberlere çok
üzülüyordu. Doktorlar her gün
eve gelip aynı kontrolleri yapıp, du-
rumu tehlikeli gösteriyorlardı.”
Kemal Derviş kayboldu
Tetkik için hastaneye çağrõldõklarõnõ, parti yet-
kililerinin ‘iş göremez raporu verilecek’ uyarõ-
sõ üzerine gitmediklerini söyleyen Birgün, Ecevit
istirahatteyken ekonomiden sorumlu Devlet Ba-
kanõ Kemal Derviş’in 13 gün ortadan kayboldu-
ğunu, Başbakan’õn dahi kendisinden haber ala-
madõğõnõ belirtti. Birgün, “Nerede olduğu, ne yap-
tığı bugün dahi hâlâ sırdır” dedi.
Ecevit’in o tarihte kendisine askerlerin de ‘çe-
kil’ baskõsõ yaptõğõ yönündeki haberi doğruladõğõnõ
ancak isim vermediğini belirten Birgün, hükümet
ortağõ Devlet Bahçeli’ye de “Hükümetten çe-
kilmezsen DSP’ye yapılan operasyon senin
partine de yapılıp, partin ikiye bölünecek” di-
ye baskõ geldiğini söyledi. Bahçeli’nin Ecevit’in
‘Erken seçim intihar olur’ deme-
sine karşõn Ecevit’ten habersiz erken
seçim kararõ aldõğõnõ ilan ettiğini an-
lattõ. Seçim kararõ alan kişilerin dü-
şündükleri sonucu elde edemeye-
ceklerini anlayõnca kararõ iptal etmek
istediklerini, ancak Ecevit’in bu gi-
rişime engel olduğunu belirtti.
Pamukbank’a el
konulması istendi
Emekli MGK Genel Sekreteri
Tuncer Kılıç’õn Oran’daki konu-
ta gelip, askerler olarak DSP’nin
yönetiminin kendilerinin oluştur-
duğu bir gruba devredilmesini is-
tediklerini iddia etti. Evde konuş-
malarõ duyabilecek mesafede dur-
duğunu kaydeden Birgün, Ecevit’in
siyaset yapmak isteyenlerin parti-
ye üye olabileceğini, delegeler se-
çerse yönetime katõlabileceklelrini
kibarca anlattõğõnõ kaydetti. Birgün,
“Kendi yaşadığımız ve gördü-
ğümüz kadarıyla beyefendinin
doktorların anlattığı kadar ağır
bir hastalığı yoktu” dedi.
Bülent Ecevit’in Haberal’õ 2000
yõlõndaki Cumhurbaşkanlõğõ se-
çimlerinde aday gösterdiği konu-
sunu duymadõğõnõ, Rahşan Ec-
evit’in böyle bir şey olmadõğõnõ
söylediğini belirtti. Birgün, Türk si-
yasi tarihinde daha önce görülme-
dik bir şekilde Başbakan’õn gör-
evini yapmamasõ için her türlü
psikolojik baskõ ve entrikanõn uy-
gulandõğõnõ dile getirerek, Bülent
Ecevit’in BDDK’nin 2002 yõlõnda Pamukbank’a
el koymasõ yönünde yazõlõ talimat vermesinin is-
tendiğini, Ecevit’in yetkisinin olmadõğõnõ söy-
leyip yazõyõ imzalamadõğõnõ, talebe çok kõzdõğõnõ
anlattõ. Recai Birgün’e BDDK Başkan Yar-
dõmcõsõ Ali Vural ve Başbakan Yardõmcõsõ
Mesut Yılmaz arasõnda geçtiği ileri sürülen gö-
rüşmeye ilişkin notlar soruldu. Bu notlarõn Er-
genekon davasõ sanõğõ Hikmet Çiçek’e ait
flash diskte bulunduğu kaydedildi.
Ecevit’e ‘çekil’
baskısı yapıldı
Bülent Ecevit.
Recai Birgün.
Cem Ersever.