23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 Cumhuriyel HFTA 22 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ Ben resim çiziyordum babam onlara eskiz dedi "Donna Kişot Okuma Klübü" Paris Moda Haftasfnda "yeni bir yetenek" olarak lanse edilen ünlü modacı Cengiz Abazoğlu yeteneğini ailesinin keşfettiğini anlattı. Abazoğlu babasının tekstilci olmasının modaya yönelmesinde büyük payı bulunduğunu söylüyor. Cengiz Abazoğlu için "Hayatımda gördüğüm işine en aşık insan" descm yanhş olmaz. O, şu an q|Kjpıvy| hemTürkiye'de, hem OİNtlVI j e yurtdışmda ismi DÖNM EZ bilinen ve sayılan modacılardan. Geçen ay Paris Moda Haftası'nda 2010/11 kış koleksiyonunu sergiledi. Abazoğlu başarısını sporcu disiplinine ve mesleğine tutkun olmasına bağhyor. Biz de Paris sonrasında Abazoğlu'yla buluştuk ve Türkiye'deki moda anlayışı ve geleceği hakkında konuştuk. - Öncelikle Paris'i soralım size, nastldı? Paris tahminimden daha da güzel geçti. Bu ikinci gidişim. Gerçektcn rüya gibi geçti diyebilirim baştan sona. Çok olumlu eleştiriler aldım. Oradaki federasyonun da 'yeni bir yetenek' diye lanse etmesi çok mutlu etti beni. Çok etkilendiler. Çünkü benden yaklaşık iki saat önce Dior'un defılesi vardı, şapkalann üzerine kuş kanatları oturtmuştu. Benim de açılış kıyafetimde kadının gücünü temsil etmesi kartallar vardı. O kuşu orada görünce çok etkilendiler. Çünkü Galliano'nun Dior'a yaptığı koleksiyonlar her zaman insanlan etkiliyor. Hep beklcniyor bu sezon ne yaptı diye. Dolayısıyla aynı şekilde düşünmek, aynı şekilde başa yerleştirmek orada benim açımdan çok kuvvetli oldu. Çünkü onu çok gözlerinde büyütüyorlar. Sıfırdan hayal kurmak - Sizden de bekleyecekler? Orada sürekliliğe çok önem veriyorlar. Bir önceki defılede 'Güzel bir koleksiyon, umarız devamı gcliı" yorumlan yâpılıyorken, 13y*sT>nra kış koleksiyonuınu sununca onlar da etkilendi. Şimdi ocak ayında tekrar gideceğim yaz koleksiyonumu sunmaya. Bu üçüncüden de sonra artık kabul ettirmiş olacağım kendimi. Çünkü önemli internet sitelerinde fashion show diye girdiğinizde Chanel ve Christian Lacroix'nın arasında duruyorum. Kendi kendime bugünü de gördüm ya tamam artık gerisi önemli değil dedim. - Ne hissediyorsunuz peki? Sıfirdan bir hayal kuruyorsunuz. O kumaşlar, balenler, telalar, boncuklarla bir eser meydana getiriyorsunuz. 30-35 parçalık koleksiyonda bir clbiseden öbür elbiseye geçerken bir yumuşaklıkla birbirine bağlantısı oluyor. Bu anlamda koleksiyon yapmak, bir bütünlüğü yakalamak çok zor. O on iki dakikada siz orada oturan, yıllardan beri yüzlerce tasarımcının koleksiyonunu profesyonelce izleyen o gruba, hikâyenizi sesinizle müziğinizle, ışığınızla koleksiyonunuzla vermelisiniz, bir büyü ortamına sokmalısınız, oradan çıktığı anda da sizinle ilgili güzel cümleler kurdurtmahsınız. Bu o kadar zor ki... - Peki, siz kendi yeteneğinizi nasıl keşfettiniz? Beni ailem keşfetti. Çocukluk yıllanmda yaptığım resimler benim için kız resimleriydi. Fakat babam tekstilci olduğu için onları birer eskiz ve tasanm olarak gördü. Tabii ki kendisi de tasanmcılarla haşır neşir olarak kumaş üretimi yaptığı için bilinçliydi. Benim resme karşı bir ilgim vardı, babam tekstilci olmasaydı onlara resim olarak bakacaktı, beni de güzel sanatlann resim bölümüne yollayacaktı. 10-12 yaşında kol kalıbı nasıldır, beden kalıbı nedir bilirdim. Ben bir fırmada yardımcı tasanmcı olarak işe başladım. Ona izin verdi. Siz devamlı çıtamzı yükseltmek için çaba harcar, sebat eder, direnir, inamrsanız muhakkak bir noktaya gelirsiniz. Yeteneğin önünü tıkasanız bile o muhakkak çatlağını bulur. - Siz de 12 yaşında başladığınıza göre çok mutlu olmalısınız? Ben hobimi meslek haline dönüştürmüş ender şanslı kişilerden biriyim. Ben evdeyken de yine moda dergisi karıştırıyorum. Fashion Tv izliyorum, bu benim yaşam biçimim. - Sıkılmıyor musunuz? Asla. Bir tek sokakta olduğum zaman ya da bir restoranda, devamlı elbisede bir gözüm var ve devamR Tıaifaanyor. Bende müdahale etme istcği uyandınyor. Devamlı o omza bakıyorum. Bu kadının etek boyu 2 cm daha kısa olsa bacağını daha güzel gösterecekti diyorum ve odaklanıyorum. Artık çözümü buldum. Nefes ahp kafamı başka yere çeviriyorum. Ama 'artık defıle görmek istemiyorum' dediğim olmadı. Senaryo oluşturuyorum - öfiümüzdekf Ç yaptınız? Önümüzdeki kış koleksiyonumda hazır giyimde ince yünlüler krepler yumuşak dokulu kumaşlan tercih ettim, vücudu sımsıkı saran hatlar değil de sıyınp giden küçük clbiseler hazırladım. 196O'lı yıllardan esinlendim. Küçük detaylar ince fıtiller, kordonlar, mat malzemeyle yaptığım metallerle kanşık işlemeler kullandım. Gece koleksiyonunda uçuşan malzemeler kullandım, baton yakalar, küçük kollar, belirginleşmiş beller. Sade bir koleksiyon diyebilirim ama minimal degil. O sadeliğin içinde farklı detaylar kullandım. Haute couture için tamamen gece kıyafetleri hazırladım balolan hayal ederek. - Her koleksiyon için başka bir şey düşünüyorsunuz galiba? Ben bir senaryo oluşturuyorum kafamda. 2010 yazında bir anne kız hayal ettim o anne kızı seyahate gönderdim, öğlen yemeğine, akşam üstü kokteyle gittiler, eğlenceye gittiler, o kızın nişan töreni oldu. Bir senaryo içinde günlere böldüm. Bazen 2 gün kapandığım oluyor. Amargi'nin düzenlediği edebiyat okumaları atölyesi için kayıtlar başladı. "Geçen bir yıl boyunca Küçük Hanımefendi'nin sergüzeştini takip eden ettik" diyerek anlatıyor atölye katılımcıları etkinliği, "Hanımefendi nihayet evine döndü, ama Virginia vVoolf'tan aldığı esinle olsa gerek, dönüşmüş olarak. Şimdi kitaplardan zırhları, kelimelerden mızrakları ile Yeldeğirmenlerine karşı savaşan bir Donna Kişot o. Artık macera daha da hızlanacak. Uzun bir tarihin hikâyesini anlatacak bize". Sözünü ettikleri tarih; "Kadınların 'Edeb'i Tarihi". Fikir vermesi için, biraz ipucu verelim, işte atölyede okunacak kitapların listesi: Paul ve Virginie-B.S. Pierre, Uğultulu Tepeler-Emily Bronte, Northanger Manastırı-Jane Austen Kara Kitap-Suat Derviş, Emile- Jean Jacques Rousseau, Aile Mutluluğu-Tolstoy, Yürümek-Sevgi Soysal, Bir Kadının Penceresinden- Oktay Rifat, Evde Kalmış Kız- Balzac, Genç Kızlar-Henry De Montherlant, Effi Briest-Theodor Fontane, Moll Flanders- Daniel Defoe, Indiana-George Sand, Bir Kadının Portresi-Henry James, Adsız Sansız Bir Jude-Thomas Hardy, Yalnız Bir Avcıdır Yürek- Carson McCullers, ölmeye Yatmak- Adalet Ağaoğlu, Insancıklar- Dostoyevski, Küskün Kahvenin Türküsü-Carson McCullers. Soluğuna güvenenlere çağrıları belli: "Yakın gözlüklerini alıp sabır, merak ve ısrarla donanıp (disiplin de şart tabii!) Amargi'nin kapılarını çalsınlar". Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Aslı Güneş'in sorumluluğunda, llkay Ertem'in koordinatörlüğünde yürütülecek atölye sonunda yazılacak yazılar kitaplaştırılacak. Son başvuru tarihi 7 Eylül olan atölyenin kapıları, 5 Ekim'de açılacak; Amargi Feminist Kitabevi: (0212)251 01 54 Yaz •f İstanbul'un sokak modasını çok beğeniyorum - Istanbul'u nasıl göriiyorsunuz? lstanbul'da öncelikle sokak modasını çok beğeniyorum. O kadar hoş kombinler var ki sokakta. Türkler modayı seviyor bence. Anadolu'ya baktığınızda yemenisiyle yeleği altında şalvan bir sürü rengi bir arada bulunduruyor ve hepsi uyumlu. Kimi insan modayı çok abartıyor, onu bir yaşam biçimi haline getiriyor, çocuğunun eğitiminden bile daha önemli oluyor o gün giyeceği giysi. Ben bunlara karşıyım ama bunu hayat içinde mutluluk veren eğlenceli bir hale dönüştürürlerse bence hoş olabilir. - Peki Türkiye'de moda algısı gelişti mi sizce? Buradan da önemli tasarımcılar çıkacak mı? Kendi ülkemiz açısından önem taşıyor çünkü dünyada büyük moda evleri var ve zincirlere üretim yapan bir konumumuz da var. Tek problem şurada: Markalanmızın kendi ülkemizden çıkma probleminin ve sanayinin tasanmcıyla yan yana durma fikrinin henüz oturmadığını düşünüyorum. - Aslında modacılara destek veriliyor, bir araya geliyorlar. Ben bu anlamda çok fazla vizyon sahibi kişlerin bir araya toplandıklannı düşünmüyorum. örnekleri de var, AB'de bireysel destekler yapıhnıyor, haksız rekabet doğurduğu için. Ama burada desteklenip beş yıl boyunca başka moda haftalannda koleksiyonlannı sergileme firsatı bulmuş kişiler var. Bir koleksiyonun ortalama üç bin euro bütçesi var ve beş yıl boyunca 10 koleksiyon üç milyon euro eder. Öyle bir firsat tanındığında bu firsatı tanıyaülar finali bir kontrol etmez mi? Üstünden iki yıl geçmiş, dört sezon demek bu. Devam edememişler moda haftasında koleksiyon sergilemeye. Bunu neden yapamadın diye sorgulanmaz mı? Bizde kontrol mekanizması da yok. Önce bizim değişmemiz lazım. Maalesef Türkiye işin hammaliyesini yapmaktan bir nokta daha ileriye gidemeyecektir önümüzdeki en az 30 yıl boyunca; - Neden? Dün lhracatçılar Birliği'nin bir dergisi elime geçti; bir veri vardı. 30 yıl sonra Türk tekstili şuraya çıkacak, ihracatımız bu noktaya çıkaracak... Tam 20 yıl sonrası için verilen rakam Almanya'nın 10'da l'i değil. - Peki nasıl gelişeceğiz sizce? Sıkıldık parası olmayan turist ağırlamaktan diyor otelciler. Bravo! 2010 yılında mı aklınız başınıza geldi? Siz zengin turisti nasıl getireceksiniz? Modanız olacak, yabancı markalar onun zaten ülkesinde var. Siz kendi modanızı, kültürünüzü, değerlerinizi iyi tanıtacaksınız. Siz o tepedekileri getirmeyi becerirseniz alttakiler onlann peşinden gelir. Siz buna sırhnızı dönemezsiniz, Turizm önemlidir ama otelin içinde lüks butikleri, takılan olmazsa o kadını mutlu edemezsiniz. oyunları açıkhavada Istanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın gelenekselleşen 'Yaz Oyunları' başlıyor. Her yıl Yaz Oyunları'nda müzikallerle seyircinin karşısına çıkan I.B.B. Şehir Tiyatroları, bu yıl da sezon içinde beğeniyle seyredilen müzikalleri sergileyecek. Musahipzade Celâl'in yazdığı ve Engin Alkan'ın yönettiği 'Istanbul Efendisi', bu akşam saat 21.00'de Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde seyirciyle buluşacak. Oyunda, kızına uygun bir damat adayı bulmak için, dönemin batıl inançlarına bel bağlayan bir babanın gülünç durumu anlatılıyor. Bol şarkılı ve çalgılı müzikalde Sezai Aydın, Sevil Akı, Çağlar Çorumlu, Volkan Ayhan, Zafer Kırşan, Hüseyin Tuncel, Arda Aydın, Emrah özertem, Tuğrul Arsever ve Cihan Kurtaran gibi yetenekli oyuncular rol alıyor. 26 Ağustos'ta sahnelenecek Lüküs Hayat ise Türk toplumunda yaşanan Batılılaşma sürecinin tam ortasına düşmüş insanların gülünç ama düşündürücü öyküsünü buluşturacak tiyatroseverlerle. Ekrem Reşit Rey'in yazdığı, Haldun Dormen'in yönettiği oyundaki karakterlere Zihni Göktay, Şenay Saçbüker, Savaş Barutçu, Ayşegül Işsever, Münir Kutluğ, Derya Kurtuluş, Cem Karakaya, Aslı Aybars, Ali Gökmen Altuğ, Irem Arslan Aydın ve Uğur Arda Aydın hayat veriyor. Müzikleri ise ünlü besteci Cemal Reşit Rey imzasını taşıyor. Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nin son oyunu 29 Ağustos'ta sahnelenecek olan Kabare olacak. Joe Masteroff'un yazdığı Yücel Erten'in yönettiği Kabare, bir kabare aktristi ile Amerikalı bir yazarın kısa ömürlü aşkını ve onları kuşatan büyük toplumsal kaosu aktarıyor. Masteroff'un yazdığı kült müzikaller sınıfında yer alan Kabare'de Mert Turak, Senan Kara Tutumluer, Can Başak, Ergun Üğlü, Selma Kutluğ, Hakan Arlı, Işıl Zeynep Tangör, Tolga Coşkun, Eraslan Sağlam ve özge Midilli oynuyor. (Bilgi için 0 212 232 16 52)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle