22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ 14 HABERLER K enan Elbasan çevreci bir girişimci. Türkiye’nin ta- hõl ambarõ diye bilinen Çukurova bölgesindeki tarõm atõk- larõnõ yenilenebilir enerjiye dönüş- türüyor. “Tarımsal atıklar gerek- tiği gibi değerlendirilemiyor. Tar- lada bırakılıyor ve anız yakımı ile yok ediliyor. Oysa ekonomiye ka- zandırmak mümkün” düşünce- sinden yola çõkarak Osmaniye’de 1.5 milyon dolarlõk bir yatõrõm gerçek- leştirdiklerini söyleyen Elbasan ta- laşla sõkõştõrarak ürettiği briket ve pe- let odunlarõ ‘Doğaç’ markasõ ile sattõklarõnõ belirtiyor. “Yerfıstığı kabuğu, pamuk, ayçiçeği ve soya sapları, çeltik ve buğday samanı, ağaç kabukları ve orman atıkla- rını belli bir basınç altında talaş ile birlikte presliyoruz ve istediği- miz şekil ve kalınlıkta üretiyoruz” diyor. Elbasan, işletme mühendisi. Ku- rucusu ve ortağõ olduğu Amir Dõş Ti- caret Tarõm ve Yem Sanayi’nde mõsõr ve soya alõmõ yapõp işlerken ta- rõmsal atõklarõ değerlendirme fikri- nin oluştuğunu anlatõyor. Avru- pa’da katõldõğõ fuarlarda ise briket ve pelet odun fikrini geliştirmiş. Pelet odunlarõn çaplarõ 8-10 mm boylarõ ise 2-3 cm. Briket odunlar ise 30 cm çapõnda 80 cm boyunda. “Ürettiğimiz odunların akredite analizleri yapıldı. Normal odunlar 3500-4000 kalori enerji veriyor bi- zimki ise 4700 kalori” diyen Elba- san, her iki tarz odunun da evlerde õsõnmada, sanayide buhar kazanlarõ ve elektrik üretiminde kullanõlabil- diğini anlatõyor. “Önce Düzce’de deneme üretimine başladık, ar- dından Osmaniye’de fabrikayı kurduk” diyen Elbasan, Düzce’de ayda 500 ton, Osmaniye’de ise ay- da 2.500 ton odun ürettiklerini bu sa- yõyõ 4 katõna çõkarmayõ hedefledik- lerini belirtiyor. Daha çok kömür yakma yasağõnõn olduğu Antalya, Aydõn, Muğla gibi bölgelerde alternatif bir enerji kay- nağõ olabileceğini vurgulayan El- basan, bu amaçla önce Adana ve çevresinden başlayarak tanõtõm kam- panyalarõna başladõklarõnõ, 5’er ki- loluk paketleri bedava dağõtarak deneme yaptõracaklarõnõ söylüyor. Elbasan’õn özellikle vurguladõğõ husus bu tarz çevreci enerji kay- naklarõnõn devlet tarafõndan da des- teklenmesi. “Karadeniz Bölge- si’nde ciddi miktarlardaki fındık ve çay atıkları da bu şekilde eko- nomiye kazandırılabilir. Finlan- diya, İsveç gibi ülkelerin tarımsal atıklarını enerjiye dönüştürecek üretimleri devlet desteği ile de son derece gelişmiş halde” diyen Elbasan, kendilerinin de pelet sobasõ üretimini araştõrdõklarõnõ, termo- statlõ ve son derece güvenli olan bu sobanõn özellikle İtalya’da yaygõn kullanõldõğõnõ belirtiyor. Geçen günlerde Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Dr. Alpaslan Korkmaz ile “Bu anlayışla nasıl yeni yatırım yapılır?”ı enine bo- yuna konuştuk. Ajansın kurulma amaçlarını, ken- disinin neden bu görevi üstlendiğini, göreve geldi- ği günden bugüne değin neler yaptığını yerli ve ya- bancı doğrudan yatırımlara ajans olarak nasıl kat- kıda bulunduklarını anlattı. Ajans Başkanı Dr. Alpaslan Korkmaz, Kayseri’den İsviçre’ye çalışmaya giden birinci kuşaktan işçi bir ailenin, orada doğan ve tüm eğitimi orada alan çocuklarından biri.. 37 yaşında. Önümüzdeki gün- lerde doçent olacak, beş dil bilen, akademik ka- riyeri uluslararası yatırım alanında olan ve bu alan- da iyi tanınan iyi yetişmiş biri.. Deyim yerindeyse başarılı bir gurbetçi çocuğu. Bir yandan İsviçre hü- kümetinde yatırımlar alanında en üst düzeyde gö- rev yaparken diğer yandan Neuchâtel Üniversite- si’nde akademik kariyerini yapıyor. Korkmaz ile yaptığımız sohbette kendisine yer- li ve yabancı yatırımcıların genelde karşılaştıkları bü- rokratik zorlukları sıralarken özelde de Ege Bölge- si’nde yaklaşık üç yıldır bürokrasi süreci bir türlü aşı- lamayan 20 milyon dolarlık bir marina yatırımın- da karşılaşılan tüm zorlukları adım adım anlattım. “Üç yılda bir kamu kuruluşu görüşünü veremezse yatırımcı nasıl yatırım yapabilir?” sorusuna ve üç yıl içinde bir türlü başlanamayan bir yatırım için oluş- turulan yabancı ortakların birer birer çekilmeleri- ne, bu koşullarda zorlukla temin edilen ancak bir türlü kullanma aşamasına gelemeyen finansman kredisine (teminat mektubu) ödenen faize ne der- siniz, diye sorduğumda Korkmaz’ın şaşırmadığını gördüm. Bu anlayışla yatırım yapılamayacağına ilişkin eleştirilerimi bir kez daha sıraladığım Korkmaz, “An- lattıklarınızı ben iki yıldır birebir yaşıyorum. Sizden farklı düşünmüyorum. Ülkemiz insanı olarak alış- kanlıkları çok kolay terk edemiyoruz, değişime, ge- lişime ve yeniliğe tepkili davranıyoruz, bunun ekip olarak bilincindeyiz ama umutluyum, mutlaka aşa- cağız. Aş ve iş konusunda atılacak her adımı mut- laka destekleyeceğiz” diyor.. Bir sürü rakam verdi, yapılanları bir bir anlattı.. Kendilerine iletilen sorunları çözebilmek için tüm sü- reci birebir izlediklerini söyleyerek “Sorunun çözümü için var gücümüzle çalışıyoruz, lütfen bize inanın” dedi... Görüşmemizden kısa bir süre sonra kendilerin- den istenen görüşe bir türlü cevap vermeyen ku- ruluşun genel müdürü telefonla arayarak sorunun çözümü için uğraştığını, kısa bir süre sonra olum- lu cevap verebileceklerini söyledi. Ajans uzman- larının yatırımın tamamlanma aşamasına kadar projeye destek vereceklerini söylemesi de gerçekten görülmedik bir gelişme. Olumlu bir adım olarak değerlendirdiğim bu ge- lişmeyi yatırımcılar adına da umudumuzun yeşer- mesi bağlamında görüyoruz.. Umudumuzun tükendiği yerde, umudumuzu ye- şertenlere destek vermek boynumuzun borcu. hilmideveli@hotmail.com Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı... S A T I R A R A S I HİLMİ DEVELİ Tarõm atõğõndan çevreci odun üretti YAHYA ARIKAN malicozum@ismmmo.org.tr YAŞAMDA MALİ ÇÖZÜM Malul Çocuğu Olan Kadõn Sigortalõya Erken Emeklilik E kim 2008’de yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Ya- sası ile bakıma muhtaç derece- de malul çocuğu bulunan kadın sigortalıya, belli koşulların sağ- lanması durumunda, erken emeklilik hak- kı getirildi. Yasada “Emeklilik veya yaşlılık ay- lığı bağlanması talebinde bulunan kadın si- gortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunan- ların, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları topla- mına eklenir ve eklenen bu süreler emekli- lik yaş hadlerinden de indirilir” hükmü yer alıyor. Bu kapsamdaki kadın sigortalıların emek- lilik talebinde bulunmadan önce kayıt ve tes- cillerinin yapılması sağlanacak, ancak açık- ta iken veya emeklilik/yaşlılık aylığı talebiyle birlikte bu haktan yararlandırılmasının is- tenilmesi halinde bunlar hakkında da aktif sigortalılar gibi işlem yapılabilecek. Çocuğunun, başka birinin sürekli bakı- mına muhtaç durumda malul olduğunun tespitini isteyen kadın sigortalılar en son ça- lışmalarının geçtiği sosyal güvenlik il mü- dürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine baş- vurabilirler. İlgili birimce çocukların sevk iş- lemleri 2009/67 sayılı genelge doğrultu- sunda yapılacaktır. Prim ödeme gün sayıları toplamına ek- lenecek ve emeklilik yaş hadlerinden indi- rilecek süre, başka birinin sürekli bakımına muhtaç olma halinin başladığı tarih ile so- na erdiği tarih arasında geçen veya bu sü- re içinde çocuğun yaşadığı süreye göre tes- pit edileceğinden, yaşlılık aylığı bağlanacağı tarihi beklemeden kuruma başvuran kadın sigortalıların çocuklarının sevkleri de sağ- lık hizmeti sunucularına yapılacaktır. Kadın sigortalının başka birinin sürekli ba- kımına muhtaç derecede malul çocuğunun birden fazla olması halinde her çocuk için ayrı ayrı sevk yapılacaktır. Kadın sigortalının kuruma başvurduğu ta- rihte aktif olarak çalışıp çalışmadığına ba- kılmayacak, ancak, 4-1/(a) bendine tabi (SSK’li) sigortalı olarak tescil edildikleri halde adlarına malullük, yaşlılık ve ölüm si- gortaları primi bildirilmemiş olanların ço- cuklarının sevkleri yapılmayacaktır. 5510 sayılı Kanun’da, emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan başka birinin sürekli ba- kımına muhtaç derecede malul çocuğu bu- lunanların, 01.10.2008 tarihinden sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte bi- rinin, prim ödeme gün sayıları toplamına ek- leneceği ve eklenen bu sürelerin emeklilik yaş hadlerinden de indirileceği öngörüldü- ğünden, ilave edilecek süre; Kadın sigortalının sigortalılık başlan- gıcının 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tari- hinden önce veya sonra olmasına, Çocuğun doğum tarihine, Ölmesi halinde ölüm tarihine, Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul durumda olma halinin baş- langıç ve bitiş tarihine, Çocuğun evli olup olmadığına, Kadın sigortalı boşanmış ise velayetin kadın sigortalıda olup olmadığına, Çocuğun, kadın sigortalı tarafından ev- lat edinilip edinilmediğine, Başka birinin sürekli bakımına muh- taç derecede malul çocuğun birden fazla olmasına, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre korunma, bakım ve rehabilitasyon hiz- metlerinden ücretli veya ücretsiz sürekli ve yatılı olarak faydalanıp faydalanmadığına, göre belirlenecektir. Kenan Elbasan’õn ürettiği briket ve pelet odunlar hem doğa dostu hem de ekonomik Özel okullarda öğretmenlik yapan ve özel okullar yönetmeliği gereği her sene belirli süreli sözleşme yapmak zorunda olan öğretmenlerin ve personelin, süre bitiminde tazminat hakkı doğar mı? Örneğin: Öğretmenimize sözleşmesi bitmeden 1 ay önce önümüzdeki sene için çalışıp çalışmayacağını yazılı olarak sorduk ve kendisi de çalışmayacağını bize yazılı olarak bildirdi. Bu durumda tazminat hakkı var mıdır? Öğretmenimiz bizimle 10 senedir belirli süreli sözleşmelerle çalışmaktaydı. Utku Turna Özel okullarda öğretmenlik yapan ve özel okullar yönetmeliği gereği her sene belirli süreli sözleşme yapmak zorunda olan öğretmenlerin 1745/14. maddede öngörülen nedenlerden birisi ile iş sözleşmelerini sona erdirmeleri durumunda kıdem tazminatı tüm süreler üzerinden ödenir. Ancak Yargıtay ilamında da belirtildiği gibi belirli sürenin sona ermesi kıdem tazminatı hakkı vermez. Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr ad- resine mail ata- bilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek ce- vaplanacaktır. Özel Okullarda Sözleşmeli Çalışanlar Kıdem Tazminatı Alır mı? KOBİ’lere uluslararası muhasebe standardı Hobisini ticarete dönüştürdü Uluslararasõ Muhasebe Stan- dartlarõ Kurulu’nun (IASB), Türkiye’deki KOBİ’lerin ulus- lararasõ standartlarda finansal raporlama yapmalarõna katkõ- da bulunacak uluslararasõ fi- nansal raporlama standartõnõ (UFRS) yayõmladõğõ bildirildi. Deloitte Türkiye’den yapõlan yazõlõ açõklamada, UFRS uygu- lamasõyla Türkiye’deki KO- Bİ’lerin uluslararasõ düzeyde kabul görmüş etkin bir rapor- lama sistemine geçeceği, böy- lelikle kurumun kendi faaliyet- lerini ve performansõnõ daha sağlõklõ bir şekilde ölçerken, fi- nansman ihtiyacõ için dõş kay- nak temininde de önemli bir re- kabet avantajõ sağlayacağõ be- lirtildi.Açõklamada, KOBİ’le- rin, uluslararasõ kabul görmüş standartlarda finansal raporla- ma yapmakla borçlanma mali- yetlerinin düşürülmesi, uluslar- arasõ şirket satõn alma/birleşme veya yeni işbirliklerinde avan- taj sağlamanõn yanõ sõra ser- maye piyasalarõna açõlmayõ ko- laylaştõracak ciddi bir ön ha- zõrlõk gerçekleştirmiş olacağõ vurgulandõ. KOBİ’ler için UFRS standart seti, özünde ka- muya karşõ hesap verme yü- kümlülüğü bulunmayan ve dõş kullanõcõlar için genel amaçlõ finansal tablo yayõmlayan işlet- meler için hazõrlandõ. Söz ko- nusu standart menkul kõymetle- ri halka arz edilmemiş olan ve finansal kurum niteliğinde ol- mayan işletmeleri kapsõyor. İsviçre’de uzun yõllar avukatlõk yaptõktan sonra Türkiye’ye dönen, İzmir’in Selçuk ilçesindeki çiftli- ğinde zeytinyağõ fabrikasõ kuran Atılay İleri, “Abu Hayat” markasõ adõ altõnda ürettiği zeytinyağõnõn ne- redeyse tamamõnõ İsviçre ve Fran- sa’ya ihraç ediyor. İsviçre’de her yõl düzenlenen “Naturel Sızma Zeytinyağı” ya- rõşmasõnda geçen yõllarda kazandõğõ üçüncülüklerin ardõndan, bu yõl da ikinciliği elde eden Atõlay İleri, “Ağaçlarımızda hiç ilaç kullan- mıyoruz, üretimimiz tamamen organik. Kalite için erken hasat önemli. 70 hektar arazide yetişen zeytinlerimizi ekim ayı sonu ve kasımda toplayarak sıkımları- mızı yapıyoruz. Bizim tesisimiz- de zeytin yeşilken toplanıyor ve toplama sırasında kesinlikle sırık kullanılmıyor, teker teker elle ayıklanıyor ve uluslararası ku- rallara uygun olarak zeytin ağaç- tan indikten en geç 6 saat sonra zeytinyağı olarak şişeye girmiş oluyor. Biz çoğu kez 4 saat için- de şişeleme işlemini tamamlamış oluyoruz” dedi. Zeytinyağõnõn kalitesini olumsuz etkileyen en önemli dört unsurun oksijen, õşõk, sõcaklõk ve su oldu- ğunu ifade eden İleri, İtalya ve İs- viçre’den alõnan makineler saye- sinde üretim esnasõnda yağ ile bu dört unsur arasõndaki bağlantõnõn kesildiğini kaydetti. İleri, “İyi üre- tim bir süreçtir, her aşamasının hatasız tamamlanması gerekir, biz dünyanın en kaliteli üç ürü- nünün içinde yer alıyoruz ve bu- nu da titizliğimize, bilgimize borçluyuz” diye konuştu. İki yõlda bir yaklaşõk 20 ton zey- tinyağõ ürettiklerini belirten İleri, kaliteden ödün vermemek için üre- tim miktarõnõ çok arttõrmadõklarõnõ, ancak aşamalõ olarak üretimi ço- ğaltacaklarõnõ belirterek, iç pazara verdikleri ürün miktarõnõ da arttõ- racaklarõnõ kaydetti. (AA) Eskişehirli sanayiciye yol haritası: SANGEM Eskişehir Sanayi Odasõ (ESO) bün- yesinde, sanayicinin sõkõntõlarõnõ belir- lemek ve sektördeki sorunlara çözüm önerileri getirmek amacõyla kurulan Es- kişehir Sanayi Geliştirme Merkezi (SANGEM) açõldõ. ESO Başkanõ Savaş Özaydemir, birkaç nedenden dolayõ açõlmasõ geciken SANGEM’in KO- Bİ’lerin sorunlarõnõ ve ihtiyaçlarõnõ belirleyip çözümler üretecek bir mer- kez olduğunu bildirdi. Küresel ekonomik krizle birlikte SANGEM gibi bir merkeze ihtiyaç duyulduğunu gördüklerini ifade eden Özaydemir, şöyle konuştu: “Sadece zorda olan değil, iyi durumda olan ve büyümek isteyen firmalar da merkezden yararlanabilecek. Kent- teki 500 sanayicinin yüzde 35’i kriz- le birlikte sıkıntıya girdi. Sanayici- lerimizin modern düşünmeye, global yapıya ayak uydurmaya ihtiyacı var. Söz konusu hizmetler tama- men ücretsiz, odamızın bünyesinde yapılacak.” İşletme Mühendisi Kenan Elbasan, kurduğu şirketle Çukurova bölgesindeki tarım atıklarını yenilenebilir enerjiye dönüştürüyor. Yerfıstığı kabuğu, pamuk, ayçiçeği ve soya sapları, çeltik ve buğday samanı, ağaç kabukları, orman ve tarım atıklarını belli bir basınç altında talaş ile birlikte presliyor ve istediği şekil ve kalınlıkta üretiyor. 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Ya- pılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkındaki Kanun’da, “Gelirlerinin en az üç- te ikisini nevi itibariyle genel, katma ve özel büt- çeli idarelerin bütçeleri içinde yer alan bir hiz- metin veya hizmetlerin yerine getirilmesini amaç edinmek üzere kurulan vakıflara, Mali- ye Bakanlığı’nın önerisi üzerine Bakanlar Ku- rulu’nca vergi muafiyeti tanınabilir” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm çerçevesinde, vakıflara vergi muafiyeti tanınmasının şartları, vergi muafi- yeti tanınan vakıfların yerine getireceği yü- kümlülükler, vergi muafiyetinin kaldırılması ve vergiden muaf vakıflarla ilgili uygulamada kar- şılaşılan sorunlar hakkında 03/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri No’lu Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanın- ması Hakkında Genel Tebliği’nde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Anılan tebliğe göre va- kıflara vergi muafiyeti tanınabilmesi için ge- rekli şartlardan bazıları şöyle:  Sağlık, sosyal yardım, eğitim, bilimsel araştırma ve geliştirme, kültür ve çevre koruma ile ağaçlandırma konularında faaliyette bu- lunmayı amaç edinmiş olmaları gerekir. Vak- fın bu faaliyetlerinin kamuya açık ve devletin kamu hizmeti yükünü azaltıcı etki yapacak dü- zeyde olması gerekir. Belli bir yöre veya bel- li bir kitleye hizmeti amaçlayan vakıflara ver- gi muafiyeti tanınması mümkün değildir.  Vakıfların, vergi muafiyeti talebinde bu- lunmadan önce kuruldukları tarihten itibaren en az bir yıl süre ile faaliyette bulunuyor ol- ması ve bu süre içindeki faaliyetleri ile dev- letin kamu hizmeti yükünü azaltıcı etki sağ- lamış olmaları gerekir.  Bilanço esasına göre defter tutmaları, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bi- rinci sınıf tüccarlarca tutulması gereken def- terleri aynı Kanun’da belirtilen süreler içinde tasdik ettirerek kullanmaları gerekir. Vakfa ait veya bağlı iktisadi işletme bulunması halinde iktisadi işletmeler için ayrıca defter tasdik et- tirilecektir.  Vergi muafiyeti talebinde bulunan va- kıfların vergi muafiyeti talebinde bulundukları tarihte en az (2009 yılı için) 605.920 TL gelir getirici mal varlığına ve en az 58.240 TL yıl- lık gelire sahip olmaları gerekir. Yıllık gelirin tespitinde; genel, özel ve katma bütçeli ida- reler bütçelerinden yapılan yardımlar ile ba- ğış niteliğindeki gelirler dikkate alınmaz. Bu miktarlar, her yıl Vergi Usul Kanunu hüküm- lerine göre o yıl için belirlenen yeniden de- ğerleme oranı ile çarpılmak suretiyle yeniden tespit edilir.  4962 sayılı Kanun’un 20’nci maddesi hükmüne uygun olarak yıl içinde elde edilen brüt gelirlerin en az üçte ikisinin sağlık, sos- yal yardım, eğitim, bilimsel araştırma ve ge- liştirme, kültür ve çevre koruma ile ağaçlan- dırma faaliyetlerinden oluşan amaçlara har- canacağının vakıf resmi senedinde yazılı ol- ması ve son bir yılda bu koşulu fiilen yerine getirmiş olması ve vergi muafiyetinin devamı süresince de bu şarta uyulması gerekir.  Vakfın vergi muafiyeti talebinin Maliye Ba- kanlığı’nca ilk değerlendirmesi yapıldıktan son- ra vakfa vergi muafiyeti tanınıp tanınamaya- cağı konusunda Vakıflar Genel Müdürlü- ğü’nün ve vakıf resmi senedinde amaç edi- nen konulara göre ilgili kuruluşların görüşle- ri alınır. Bu kuruluşlardan olumlu görüş gel- mesi halinde vakfın kurulduğu tarihten bugüne kadarki faaliyet ve çalışmaları bakanlık mer- kezi denetim elemanlarınca incelenerek dev- letin kamu hizmeti yükünü ne ölçüde azalt- tığı ve adı geçen Genel Tebliğ’deki şartları ta- şıyıp taşımadığı tespit edilir. KAMU HİZMETİ VEREN VAKIFLAR VERGİ MUAFİYETİNDEN YARARLANIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle