Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
‘Araf’ turneye çıkıyor
Kültür Servisi - Kürt aydõnõ Musa Anter’in
yaşamöyküsünü konu alan ‘Araf’ adlõ
Kürtçe tiyatro oyunu, geçen hafta Anter’in
doğum yeri Nusaybin’de Mitanni Kültür
Merkezi Tiyatro Salonu’nda sahnelendi.
Metnini Cihan Şan’õn kaleme aldõğõ,
yönetmenliğini ise Aydõn Orak’õn yaptõğõ
oyunun Nusaybin’deki gösterimi büyük bir
kalabalõk tarafõndan izlendi. Müziklerini
Efkan Şeşen, video yönetmenliğini Hüseyin
Karabey, õşõk tasarõmõnõ ise Ahmet Çay’õn
yaptõğõ oyun İstanbul da dahil olmak üzere
Türkiye’nin birçok yerinde sahnelenmişti.
‘Araf’, Nusaybin’den sonra Avrupa
turnesine çõkacak.
Altın Portakal’ın ilk ‘ödüll’leri
ANTALYA (Cumhuriyet) - 46.
Uluslararasõ Antalya Altõn Portakal Film
Festivali’nin ‘Onur Ödülleri’, ‘Yõldõrõm
Önal Anõ Ödülü’ ve ‘Emek Ödülü’nün bu
yõlki sahipleri belli oldu. Bu yõl, 14.’sü
verilecek Onur Ödülleri’nin yeni sahipleri
yazar Vedat Türkali, yönetmen Ülkü
Erakalõn, müzik teorisyeni, bestekâr Yalçõn
Tura ve sinema sanatçõsõ Sevda Ferdağ
olacak. “Yõldõrõm Önal Anõ Ödülü” ise Erol
Günaydõn’a verilecek. 50 yõllõk sanat yaşamõ
boyunca çok sayõda filmde ve tiyatro
oyununda rol alan Günaydõn, ödülünü,
ödülün geçen yõlki sahibi Müşfik
Kenter’den teslim alacak. 2006 yõlõndan
itibaren, kamera arkasõnda çalõşan, başarõlõ
işlere imza atmõş kişilere SİNE-SEN
işbirliği ile verilen “Emek Ödülü”nün bu
yõlki sahibi ise set işçisi Halil Dede.
Pantomimci Mehmet Fıstık öldü
Kültür Servisi -
Almanya’da
yaşayan
pantomim
sanatçõsõ, tiyatro
yönetmeni ve
eğitmeni
Mehmet Fõstõk
(65) önceki gün
aniden
fenalaşarak
kaldõrõldõğõ
Trier
Hastanesi’nde yaşamõnõ yitirdi.
1979’dan bu yana Almanya’da yaşayan
sanatçõnõn ölüm nedeni oksijen yetersizliği.
Frankfurt’taki Güneş Tiyatrosu; Fõstõk’õn
ölümünün ardõndan yaptõğõ açõklamada
sanatçõnõn 8 yõldan bu yana bir ‘ahõr’dan
yarattõğõ tiyatro salonunda her yaştan
seyirciyle ‘sessiz tiyatronun senfonisi’ni
yazdõğõnõ belirtti. Fõstõk’õn cenazesi dün
doğum yeri olan Muğla’da toprağa verildi.
Sakıncalı Piyade Kadıköy’de
Kültür Servisi - Uğur Mumcu’nun yazõp
Rutkay Aziz ile birlikte oyunlaştõrdõğõ
‘Sakõncalõ Piyade’nin bugün 21.30’da
Selamiçeşme Özgürlük Parkõ’nda
yapõlacak gösterimine Ali Sirmen ve Ataol
Behramoğlu da katõlõyor. 20.30’da birer
konuşma yapacak Sirmen ve Behramoğlu,
etkinlik kapsamõnda kendi kitaplarõnõn
yanõ sõra Uğur Mumcu ile Mustafa
Balbay’õn kitaplarõnõ da imzalayacaklar.
Mehmet Ulay’õn hem yönetmenlik hem
oyunculuk yaptõğõ oyunda ise Recep
Yener, Şahin Çelik ve Misak Toros rol
alõyor. (0 212 621 45 52)
60 yıl sonra Agatha Christie
Kültür Servisi - İngiliz polisiye roman
yazarõ Agatha Christie’nin yazlõk evinin
tavan arasõnda ortaya çõkan ‘The Capture of
the Ceberus’ adlõ romanõn yayõn haklarõnõ
satõn alan İngiliz Daily Mail gazetesi,
romanõ bugün yayõmlamaya başlõyor.
Yazõldõktan 60 yõl sonra Christie hayranõ
yazar John Curran tarafõndan gün õşõğõna
çõkarõlan kitap, dedektif Hercule Poirot’nun
bilinmeyen bir macerasõnõ konu alõyor. John
Curran, aynõ yerde ayrõca Christie’nin diğer
romanlarõnõn kaleme alõnmadan önceki
planlarõnõn ve bazõ romanlarõnõnsa değişik
versiyonlarõnõn bulunduğunu açõkladõ.
Mersin’de yeni müdür Alptekin
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Mersin
Devlet Opera ve Balesi (MDOB) Müdür
ve Sanat Yönetmenliği’ne, kurumun
kuruluşundan bu yana solist sanatçõ olarak
görev yapan Hasan Alptekin getirildi.
Alptekin, İ. Selman Ada’dan boşalan yere
atandõ. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet
Konservatuvarõ Opera-Şan Bölümü’nden
1991’de mezun olan Alptekin, kõsa bir
süre İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde
çalõştõktan sonra Mersin’de açõlan sõnavõ
kazandõ, bu kurumda solist sanatçõ olarak
göreve başladõ. Alptekin, aynõ zamanda
Mersin Üniversitesi Devlet
Konservatuvarõ Şan Bölümü’nde öğretim
görevlisi olarak çalõşõyor.
Nezih Tavlaş’õn ‘Foto Muhabiri’ adlõ kitabõnda tüm bir yaşamöyküsü anlatõlan Ara Güler:
‘Fotoğraf yalan söylemez’CEREN ÇIPLAK
A
ra Güler, Güler Apartma-
nõ’nda kendi kurduğu özel mü-
zede, girişin hemen solunda bü-
yük boy asõlmõş Salvador Dali’nin o
perdeli ve kõlõçlõ fotoğrafõna selam ve-
riyor... Sonra da merdivenlerden ağõr
ağõr çõkarak birinci kattaki dairesine gi-
dip fotoğraf çekiyoruz. Güler, kendi
çektiği İngiliz devlet adamõ Winston
Churchill’õn fotoğrafõnõ eline alõyor.
Kendi tarihinin içinde yürür gibi “Be-
ni böyle çek” diyor.
Nezih Tavlaş’õn, tam da Ara Gü-
ler’in doğum gününde piyasaya çõ-
kan “Foto Muhabiri” adlõ kitabõ, 81
yaşõndaki fotoğraf ustasõnõn hayatõ-
nõ anlatõyor. Fotoğrafevi tarafõndan
yayõmlanan kitap, Ara Güler’in doğ-
duğu günden bugüne kadar tanõk ol-
duğu olaylarõ kronolojik bir sõrayla
sunuyor. Kitabõn sonunda Güler ile
yapõlan bir söyleşi ve aile albümün-
den fotoğraflarõ da yer alõyor. Ki-
taptan elde edilen telif geliri ise
Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derne-
ği’ne bağõşlanacak.
Ara Güler’in yaş gününü pasta ke-
serek kutladõktan sonra röportaja baş-
lõyoruz... Soruyorum, Ara Güler’den
cevap almak her zamanki gibi kolay ol-
muyor...
- Doğum fotoğrafçısı, moda fo-
toğrafçısı gibi pek çok fotoğrafçı sı-
fatı türüyor... ‘Foto muhabiri’, bun-
lara ne diyor?
- Doğum fotoğrafçõsõ diye bir şey
yok. Kendilerine bir iş yaratmõşlar. Mo-
da fotoğrafçõsõ para kazanmak için fo-
toğraf çeken, mal satmaya çalõşan fo-
toğrafçõdõr. Ben dünyanõn tarihinin
bir parçasõnõ yapõyorum. O hiçbir şey
yapmadan cebini doldurmaya bakõyor.
Ha kuyudan su içmiş, ha fotoğraf
çekmiş...
- Siz hep insan odaklı, belge nite-
liği taşıyan fotoğraflar çektiniz. Hiç
farklı denemeler de yaptınız mı?
- Ben gazeteciyim. İş için manken
fotoğrafõ bile çekmişimdir. Ben, ha-
ber için, gazetecilik için çekerim.
- “Siyah - beyaz fotoğraf deyip geç-
meyin, arasında binlerce renk var”
demişsiniz. Çok güzel bir tarif bu...
- Çünkü bin çeşit siyah beyaz var. Bu
iki renk çok tehlikeli. Siyah ve beyaz
aslõnda binlerce renktir.
- Bunu fotoğrafta ışığın önemi
yüzünden söylüyorsunuz sanırım...
- Işõk olmayan yerde hiçbir şey ol-
maz. Işõk fotoğrafõn ana unsuru. Işõk ol-
duğu için fotoğraf olur. Fotoğrafõ in-
san beyni çekiyor, makine değil.
- Bu kitabın sizi ne kadar yansıt-
tığını düşünüyorsunuz?
- Nezih, bir buçuk senedir benimle
konuşuyor. Bu kitap, bir hayatõ anla-
tõrken Türkiye’nin tarihini de ortaya çõ-
karõyor. Yine de eksik... Bu kadar mõ
şimdiye dek yaptõğõm röportajlar?
- Sanat tarihçisi Romeo Martinez,
size; “Sen sanatçı diye bir sürü ada-
mın fotoğrafını çekiyorsun. Chaplin,
Einstein ve Picasso’yu yan yana ge-
tirip fotoğraflarını çekersen asrın fo-
toğrafı olur ve bu iş burada biter”
demiş. Siz hangi üç kişiyi yan yana
getirirdiniz?
- Üç tane çok, bir tane bile söyle-
yemem ya da bugün gene aynõ adam-
larõ söylerim sana. Devir bitti. Bir
Mozart daha çõkar mõ? Pis bir ceha-
letin içindeyiz... Öyle adamlar var ki
her şeyi kapsar Picasso gibi.
- Dünyaya dikdörtgen bir pence-
reden bakıyorsunuz, 81 yıla dönüp
baktığınızda ne görüyorsunuz?
- Bütün kitaplarõmõ görüyorum.
Görsel sanatlarda her şeye dört köşe
çerçeve içinden bakõlõr. Oysa fotoğraf,
15. asõrdaki meydan tiyatrosu gibi ol-
malõ.
- Fotoshop hakkında ne düşünü-
yorsunuz?
- Fotoğrafõ değiştirmek güzel bir şey
değil. Yalan fotoğraf yaratõyorsun o za-
man. Yalan olmayan şey fotoğraftõr.
Hayatta olanõ bir yerinden yakalayõp
ölümsüzleştiriyorsun. Geçmişten ko-
parõyorsun. Gerçeği donduruyorsun, o
da artõk hayatõn devamõnõn bir foto-
kopisi olarak kalõyor.
Fotoğrafevi tarafõndan yayõmlanan
kitap, Ara Güler’in yaşadõklarõnõ
kronolojik bir sõrayla sunuyor. Ünlü
fotoğrafçõnõn doğum gününde çõkan
kitabõn geliri Çağdaş Yaşamõ
Destekleme Derneği’ne bõrakõlacak.
Yüksel Arslan’õn ilk retrospektif sergisi 13 Eylül’de santralistanbul’da açõlõyor
Benzersiz bir hayal dünyası
Kültür Servisi - 20. yüzyõlõn ye-
tiştirdiği en benzersiz sanatçõlardan
Yüksel Arslan’õn ilk retrospektif ser-
gisi 13 Eylül’de santralistanbul’da
açõlõyor. Arslan’õn, dünya ve Türki-
ye’deki koleksiyonlardan derlenen
500’den fazla resmiyle, bu resimlere
eşlik eden ve onun düşünce, hayal, re-
sim dünyasõnõ biçimlendiren unsurla-
rõ açõklayan yardõmcõ metin, fotoğraf
ve kayõtlarõn yer alacağõ sergi 21
Mart 2010’a kadar açõk kalacak. Kü-
ratörlüğünü Levent Yılmaz’õn yaptõ-
ğõ serginin ana sponsorluğunu Garanti
Bankasõ üstlendi.
Eyüp’ün Bahariye semtinde doğan
Arslan, aslõnda bu sergiyle yõllar son-
ra mahallesine de dönüyor. Fransa’da
Türk Mevsimi’nin düzenlendiği bir
dönemde, Fransa’da yaşayan Türk
sanatçõ bu sergi ile beraber İstan-
bul’a taşõnõyor.
1960’lardan beri Paris’te yaşayan
sanatçõnõn sanatõnõ ve düşünce dün-
yasõnõ, sanatçõnõn etkilendiği kay-
naklarõn izini sürerek izleyiciye
göstermeyi amaçlayan sergide bu
doğrultuda “Tanıklıklar“ başlõklõ bir
panel ve sergi boyunca Cevat Ça-
pan, Mete Tunçay, Ferda Keskin
gibi isimlerin katõlacağõ “Çarşam-
ba Konuşmaları” düzenlenecek.
Eyüp’te bir fabrika işçisi baba ve ev
kadõnõ annenin oğlu Yüksel Arslan’õ
benzersiz bir sanatçõ yapan ayrõntõ-
lardan biri de kullandõğõ doğal boya-
lar. Doğal boyalarõ halõ ve kilim için
iplik boyayan kadõnlardan öğrenir
Yüksel Arslan. Kadõnlar kök boyala-
rõ, taşlarõ, toprağõ gösterirler, ardõndan
Mauduit adlõ yazarõn kitabõ sayesin-
de mağara devrinin boya tekniğini öğ-
renir. Kan, sperm, yumurta akõ, idrar,
bal kullanmaya başlar.
ARTURE ÖNCESİ VE SONRASI
Doğal renklere olan ilgisini şu söz-
lerle anlatõr Arslan: “Yapay renkle-
re duyduğum nefret, beni doğal
renkler aramaya ve kişisel bir tek-
nik bulmaya zorladı.“ 1955’te açtõ-
ğõ ilk sergisinde bütün eserleri satõlan,
Gerçeküstücülük’ün Papasõ André
Breton tarafõndan 1959 Gerçeküstü-
cülük sergisine davet edilip Türki-
ye’nin özel şartlarõ yüzünden katõla-
mayan Arslan, 1961’de Paris’e gider.
Paris’te Arslan ne “Art” yani “Sanat”,
ne de “Peinture” yani “Resim” olan
bir tür geliştirmiştir. Bu türe bir de ad
takar: “Arture”. Resim ile yazõ, resim
ile şiir arasõnda bir yerdedir “Arture”.
“Yüksel Arslan Retrospektifi”,
sanatçõnõn 1950’li yõllardan bugüne Ar-
ture öncesi ve Arture sonrasõna ait eser-
lerini kapsõyor. Sergi; “Artur(c)”,
“Kapital”, “Kapital’in Güncelleşti-
rilmesi“, “Etkiler”, “Autoarture”,
“İnsan”, “Yeni Etkiler” dizilerinden
çalõşmalarõnõ ve bu dizilerini oluştu-
rurken yaptõğõ binlerce deseninden
seçkiyi, sanatçõnõn kendi sanat anla-
yõşõnõ ve entelektüel dünyasõnõ biçim-
lendirmede önem taşõyan kişilerle il-
gili dokümanlarõ (mektup, belge ve fo-
toğraflarla Edouard Roditi, Jean
Dubuffet, Roland Topor, Orhan
Duru, Ferit Edgü ile olan yakõnlõk-
larõ...) ilk kez bir arada sunuyor. Ars-
lan’õn çalõşma / yaşam mekânõnõn çok
kapsamlõ fotoğraflarõ da sergi kapsa-
mõnda ziyaretçilerle buluşuyor.
1969’dan bu yana ülkesine hiç dön-
memiş olan Arslan, sergi açõlõşõnda, ya-
ni tam 40 yõl sonra yeniden İstanbul’da,
Türkiye’de bugüne dek yapõlmõş en
kapsamlõ retrospektif sergiye ev sa-
hipliği yapan santralistanbul’da olacak.
Küratörlüğünü Levent
Yõlmaz’õn üstlendiği sergi 21
Mart 2010’a kadar açõk
kalacak. Sergi boyunca
Yüksel Arslan üstüne
‘Çarşamba Konuşmalarõ’ adlõ
bir panel düzenlenecek.
Yüksel Arslan’ın “Arture” dizisinden bir çalışma.
Bombanõn üstüne
giden adam
“Çocukluğumda, yazlarõ adada
otururken Põrasa adõnõ taktõğõmõz,
arkadaşlarla ortak bir teknemiz
vardõ. Onunla çoğu zaman
adanõn arka sahiline gider,
arabacõnõn hanõmõ Rum madamõn
evinin önündeki patates tarlasõnõ
kestirmeden geçer, yüksek bir
yere çõkar ve günbatõmõnõ
bekleyerek, kõzõl güneşin denize
değdiği anõ yakalar, işte bir sanat
fotoğrafõ denilen şeylerden
çekerdim. Halbuki 400 milyon
seneden beri güneş hep böyle
batõyor ve ben sanat yapõyordum.
Türkiye’deki fotoğraf anlayõşõ,
benim Põrasa adlõ teknem,
madamõn patates tarlasõ ve
romantik güneş batõşlarõnõn
arasõnda sõkõşõp kalmõştõr.”
“Foto muhabiri bomba
patladõğõ zaman bombaya doğru
giden adamdõr. Halbuki
fotoğrafçõ bombadan kaçar gider.
Fotoğrafçõ yoktur; benim için
yalnõzca foto muhabiri vardõr.”
Persepolis 2.0,
Tahran’ı
kızdıracak
Kültür Servisi - Henüz
yirmili yaşlardaki iki
İranlõ genç, Marjane
Satrapi’nin ödüllü çizgi-
romanõ “Persepolis”in
çizimlerini kullanarak
hazõrladõklarõ, son
seçimler sonrasõ
meydana gelen ‘kanlı’
ayaklanmalarõ konu alan
“Persepolis 2.0” ile
Tahran rejimine meydan
okuyor. Şangay’da
yaşayan ve isimlerini
açõklamak istemeyen
gençlerin Satrapi’den
onay alarak hazõrladõğõ
10 sayfalõk çalõşmada,
orijinal eserdeki siyah-
beyaz çizimler
kullanõlarak, Mahmud
Ahmedinejad’õn
seçimlerdeki şaibeli
galibiyeti ve bu sonuç
neticesinde ülkeyi
sarsan, Tahran
hükümetinin acõmasõzca
önlemleriyle durdurulan
kitlesel ayaklanmalar
anlatõlõyor.
‘www.spreadpersepolis.c
om’ adresinden
ulaşõlabilen çalõşmanõn
son sayfasõnda,
ayaklanmalarda Tahran
polisinin kurşunuyla 26
yaşõnda yaşamõnõ yitiren
ve direnişin simgesi
haline gelen Neda’nõn
ölümü tasvir edilmiş.
Ayrõca, aynõ sayfada
“İranlılara destek olun,
bu mesajı tüm dünyaya
yayın” diye özel bir not
düşülmüş. İranlõlardan
sayõsõz teşekkür mektubu
alan gençler, birkaç hafta
önce kurduklarõ sitenin
daha şimdiden 100
binden fazla kişi
tarafõndan ziyaret
edildiğini belirtiyor.
ASLI KAYABAL
M
ilano’da geçtiğimiz günlerde ha-
yata veda eden yazar, çevirmen,
gazeteci ve eleştirmen Fernanda
Pivano’nun (92) ölümünün ardõndan İtal-
yan yazar Cesare Pevase ile 1940’lõ yõllarda
yaşanan gizli bir aşk öyküsü ortaya çõktõ.
Ernest Hemingway’den William Bour-
rough’a, Allen Ginsberg’den Bob Dylan’a
Amerikan edebiyatõnõn ve kültürünün belli baş-
lõ isimlerinin kitaplarõnõ İtalyancaya kazandõran
Pivano, Torino’daki D’Azeglio lisesinde Ce-
sare Pavese’nin öğrencisiydi. 20 Ağustos
2009 tarihli La Repubblica gazetesinde ya-
yõmlanan habere göre Pavese, sonraki yõllar-
da Edgar Lee Masters’in ‘Spoon River’ an-
tolojisini İtalyancaya mükemmel bir çeviriy-
le kazandõran Pivano’ya delicesine âşõk ol-
muştu. Pavese, Pivano’ya iki kez evlilik tek-
lifinde bulundu ve reddedildi. Sonrasõnda
“Çalışmak Yorar” kitabõnõ Pivano’ya adadõ.
1950’lerde Cesare Pavese’nin yazdõğõ mek-
tuplarõ yayõma hazõrlayan İtalo Calvino ve Lo-
renzo Mondo, Pivano’dan Pavese’nin ona
yazdõğõ aşk mektuplarõnõ rica etti. Ancak Pi-
vano mektuplarõ paylaşmak istemedi, bir an-
lamda mektuplarõ sansürledi.
Önümüzdeki günlerde Fernanda Piva-
no’nun avukatlarõ yazarõn mektuplarõn ya-
yõmlanmasõ konusunda bir not bõrakõp bõ-
rakmadõğõnõ açõklayacak. Eğer sonuç olum-
suz olursa, edebiyat dünyasõ Pivano’nun
yaklaşõk 70 yõl boyunca sakladõğõ bu aşk öy-
küsünün hikâyesini okurlarla paylaşabilmek
için bir çözüm arayacak.
Cesare Pavese’nin gizli aşkõ Fernanda
Fernanda
Pivano
Cesare Pavese
“Ekmek ve tabanca”, Kaleiçi, Ankara 1970
Fotoğraf:Ceren Çıplak
Araf’ta
Aydın
Orak
oynuyor