25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Yeşim Dincer den "Ecinniier in Gölgesinde' 'Hiçbir edebi eser boşluktan doğmaz' Roman ve öykü eleştirmeni Yeşim Dinçer, Ecinniler'in Gölgesinde isimli kitabında, Dostoyevski'nin ünlü romanının gölgesinde yazılan Türk ro- manlarını inceliyor. Kaan Arslanoğlu'nun intihar, Orhan Pamuk'un Kar ve Leyla Erbil'in Mektup Aşklan romanlarını çaiışmasının odağına ko- yan yazar, bu üç romanda Ednnilef'm izlerini ararken, eserlerin ortaya koyduğu meseleleri de irdelemekten sakınmıyor. Bunu yaparken, tüm kitap boyunca, Dostoyevski'nin fikirlerini. roman karakterlerini ve ya- şamını da göz önünde tutuyor. Yordam Kitap'tan yayımlanan, Din- çer'in bu özenli çalışması, sözü edilen eserler hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyenler için şüphesiz ki ayrı bir değer taşıyor. !~1 ASİI ULUŞAHİN I m | n baştan haşlarsak, m ı böyle bir çalışma mm m ' yapma fıkri nasıî I / doğdu? - Fethi Naci'yle Bema Moran, Huzur hakkında yaptıkları değer- lendirmelerde Tanpınar'da ciddi bir Dostoyevski etkisinden söz et- mekteydi. Bu konuyu daha ayrıntı- lı işlemeye niyetlendiğim sırada, belleğimin bir köşesinde gizlenen, Dos- toyevski'yle ilintili öteki yazarları da bir bir anımsamaya başladım. Oğuz Atay, Rus yazarı ne çok sevdiğini defalarca yazmıştı. Yakup Kadri'nin Hüküm Ge- ces/nde anlattığı idam gecesi, bizzat Dostoyevski'nin başından geçmemiş miydi? Başkaları da vardı: Değişik za- manlarda okuduğum Kaan Arslanoğlu, Leyla Erbil, Orhan Pamuk. Bir kitabı dolduracak kadar çoktu. - Kitabm hazırhk aşamasmdan söz edcbilir misiniz? Nasıl biryöntem izle- diniz? - Kitabı yazmaya başladığımda, çalış- mamı Ecinnilerle sınırlamayı aklımdan geçirmiyordum. Fakat sonra, bir eksen etrafında ilerlemenin hem kitabm yazıl- masını hem de okunmasını kolaylaştıra- cağını gördüm. O ana dek yazdıklarımı çöpe atarak nihilistler hakkında yazılan ilk romana, Turgenyev'in BabaJar ve Oğullar'ına geri döndüm. Söze buradan başladım. Gerek Ba- . balar ve Oğullar, gerekse Ecin- niier benim defalarca okudu- ğum, sevdiğim romanlardı. Ecinniier, gelmiş geçmiş politik romanların en ünlüsü ve en iyi- lerinden biriydi. Ne var ki kap- samı böyle sınırlayınca ilk dü- şündüğüm yazarları, Tanpınar'ı, Atay'ı ve Yakup Kadri'yi çalış- mama alamadım. - Türk yazınmda, genel olarak, Dosto- yevski'nin etkisi nedir sizce? Türk oku- ru ve yazarı sizce Dostoyevski'yi benim - semiş midir? - Yazarlarımız ve okurlanmız Dosto- yevski'yi okumuş, samimiyetinden etki- lenmiş ve meselelerini benimsemişlerdir kuşkusuz. Bunda, tıpkı Rusya gibi geç kapitalistleşen ya da modernleşen bir ülke olmamızın da payı var mı? Hiç yoktur diyemeyiz ama Dostoyevski, ba- sit bir Doğu-Batı karşıtlığı üzerinden okunamayacak, bununla sınırlandırıla- mayacak kadar çok boyutlu, evrensel bir yazar. Kitabımın giriş bölümünde de değindiğim gibi, modern edebiyatın ta- mamının Dostoyevski'nin ayak izlerini takip ettiği söyleniyor ki ben de katılı- SAYFA 4 yorum bu saptamaya. "MESELESİ OLAN YAZARLAR" - Ecinniler'in evrensel ve zamansız ol- duğu savından yoîa çıkıyorsunuz. Ki- tapta da söz ediyorsunuz ancak sizce bu romanın, evrensel ve zamandan bağım- sız olmasını sağlayan özellikleri neler- dir? - 1905 devriminden sonra Dostoyevs- ki'ye "Rus devriminin kâhini" denilmiş ve Ecinniier rejim karşıtlarının gözde romanlanndan biri olmuştu. Gorki gibi sosyalist bir yazar da aynı kabulden yola çıkarak bu romanı sahiplenmedi. Bence Ecinniier, herhangi bir dönemi ya da rejimi değil, politikayla etik arasındaki ilişkiyi anlatmaktadır. Henüz okuma- yanlara tuhaf gelebilir ama Ecinniler'in Gölgesinde, Ebu Garib tutukevinde ya- Şanan çirkinlikleri anarak sonlanıyor. Dostoyevski karakterlerinden biri, "ben bir sosyalist değilim, bir düzenbazım" diyordu. Siz onun yerine rahatlıkla Bush'un suretini koyabilirsiniz: "Ben bir muhafazakâr değilim, bir üçkâğıtçı- yım. Irak hakkında söylediğim yalanlar- la hepinizi uyuttum." - Arslanoğlu, Erbil ve Pamuk, ortaya koydukları eserler, yazm anlayışları, R- kirleri bakımmdan yakın bulunamaya- cak üç isim. Onîarın Dostoyevski ve Ecinniier bağlamında buluşmalannı na- sıl yorumluyorsunuz? Leyla Erbil, Orhan Pamuk, Kaan Arslanoğlu Haklısınız, ilk bakışta Kaan Arslanoğ- lu, Leyla Erbil ve Orhan Pamuk'un bir aradalığı zor gibi görünüyor. Bence on- ları buluşturan ortak payda, Türk ede- biyatında "meselesi olan yazarlar" liste- sine dahil olmaları. Dünya görüşleri bir- birine benzemese de "siyaseten doğru- culuk" adına "orta yolcu" bir tutum iz- lemekten kaçınmalan. "Mesele"nin ya- pıtlarına yansıması ne şekilde olmuştur, ele aldığım romanlar özelinde ben de bunu irdelemeye çalıştım zaten. - Hemen önsözde, bu kitabı yazmak- taki amacınızın bir intihal tartışmasına zemin bazırlamak olmadığını söylüyor- sunuz. Buna karşm, herhangi bir tedir- ginlik duyuyor musunuz? Örneğin, sözünü ettiğiniz yazarlardan çalışma- nızla ilgili herhangi bir tepki aîdınız mı? - Böyle bir tepki almadım henüz. Fakat içim son derece rahat. Ne yap- maya çalıştığım bunu başarıp başara- madığım bir yana- kitabı okuyan her- kes tarafından anlaşılacaktır sanıyorum. Hiçbir edebi eser boşluktan doğmaz. Dostoyevski gibi büyük bir yazar bile Schiller, Balzac, Gogol gibi başka bü- yük yazarlardan öğrenmiş, etkilenmiş ve esinlenmiştir. ilk hacimli yapıtlarının kurulumunda Dickens'ı örnek aldığı söylenir sözgelimi. Suç ve Cezanm. Ras- kolnikov'u ile Balzac'ın Rastignac'ı, ha- yalleri ve hakikatleri bakımından oldu- ğu kadar isimleriyle de andınrlar birbir- lerini. - întihar, Mektup Aşkları ve Kar ro- manlarını hem biçim hem içerik anla- mmda inceliyorsunuz. Kar romanı, kita- bınızda en geniş alana sahip. Bu onun Ecinniier ile fazla "benzerlik " gösterme- sinden mi kaynaklanıyor? - Bu tamamen Orhan Pamuk'un me- tinler arasında gezinmeyi sevmesinden, bunu irdelemeye hevesli eleştirmenlere de fazlasıyla malzeme sağlamasından kaynaklanıyor. (Benim kaynaklarım ara- sında yer almıyor ama, J^ar'ın başında alıntılanan dört epigraf üzerine Bilkent Üniversitesi'nde bir yüksek lisans tezi yazıldığını biliyor muydunuz?) Dostoyevski ile aralarındaki ede- bi rekabet ortadayken, Kar'da Turgenyev'e yapılan gönderme- leri atlayamazdım. Babalar ve Oğullarin yazarı, Ecinniier de de hayli gülünç bir karikatür olarak çıkıyor karşımıza. Tüm bu bağlantıları tasvir ve hikâye etmek, en önemlisi de doğru bir bağlama oturtmak için daha "geniş bir alan" gerekti. Orhan Pamuk Karda Turgenyev'in lirizmi ile Dostoyevski'nin dinamizmini bağdaştır- maya çalışmış benim görebildiğim. Ce- sur, fakat hallolmamış bir çaba. Liriz- min öne çıktığı yerlerde hareket yavaşlı- yor; hareket başlayınca da lirik ton sili- niyor. ERGENEKON VE KAR - Nesnel bir tutum içinde olmanıza karşm, sizin Ecinniier ve diğer üç roma- na bakışınızı görebiliyoruz. Bu bağlam- da, Kar ile ilgili bölümü eserden bağım- sız bir roman eleştirisi olarak da okuya- bilirmiyiz? - Her bir bölüm kendi bütünlüğünü korusun; ayrı ayrı da okunabilsin iste- dim. Okurlar kendilerine ilginç gelen Yeşim Dinçer, Dostoyevski gibi büyük bir ya- zann bile Schiller, Balzac, Cogol den etkilen- diğini belirtiyor. herhangi bir bölümden başlayarak oku- yabilirler kitabı. - Ülkemizde bu tür edebiyat inceleme- leri sık karşımıza çıkmıyor. Siz bu alanda çahşmalaryapmayı sürdürmek istiyor musunuz? - Edebiyat üzerine yazmayı sürdürece- ğim elbette. Yeni bir kitaba başlamak için gereken motivasyonu ve enerjiyi bu- lamazsam, dergi sayfaları ne güne duru- yor? Yönümü biraz da bu kitabın göre- ceği ilgi ve alacağım tepkiler tayin ede- cek. - En başta söz ettiniz ama, ben kitabı ilk elime aldığımda, pekiya Oğuz Atay diye düşünmüştüm. Siz de kitabınızm sonunda Atay ile Dostoyevski ilişkisinin çok daha kapsamlı olması ncdeniyle kita- ba dahil edilmediğini söylemişsiniz. Me- sela iîeride böyle bir çalışma yapmak is- ter misiniz? - Oğuz Atay'ın Dostoyevski'ye olan sevgisi ve hayranlığı besbelli. Tutunama- yanîar'da, Dostoyevski'yi okul arkadaşla- rından biriymiş gibi resmeden bir tablo- ya duyduğu özlemden söz eder. (Tur- gut'la Selim de Dostoyevski gibi mühen- dislik okumuşlardı.) Böylesine kapsamlı bir etkiyi Ecinniierle sınırlamak, Yeraî- tmdan Notlar ile Budala dan söz etme- mek olmazdı. Kitabımın sonunda bu ak- rabalığa değinmekle yetindim. Dosto- yevski'nin gölgesinde Oğuz Atay'ı oku- mak kadar Oğuz Atay'ın kılavuzluğunda Dostoyevski'yi okumak da keyifli ve il- ginç olabilir. - Son bir soru: Kar romanmdaki Sunay Zaim ve Doğu Perinçek benzerüği ve yıl- lar sonra Perinçek'in Ergenekon kapsa- mında tutuklanması gerçekten de çok il- ginç değil mi? - Hayat, sanatı taklit ediyorsa, taklit için bu olayı seçmesi hayli ilginç. Benim yaptığım, kurgusal bir karakter olan Su- nay Zaim'le Doğu Perinçek arasındaki benzerliğe işaret etmekti sadece. Bunu ilk fark eden de ben olmadım üstelik. Aslına bakarsanız, Ergenekon savcıları- nın Kar romanını okuyup okumadığını ben de merak etmiyor değilim. • Ecinniler'in Gölgesinde/ Yeşim Dinçer/ Yordam Kitap/190 s. C U M H U R İ Y E T K\JAP SAYI 1 0 1 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle