18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
O K U R L A R A Hikmel Denizer öyküleri, birer yolculuk... Sadece bir başlangıcı değil, sonu da olan bir hayatta, hayattn anlamı kadar huzurun sır- larını da arayan bir yolcu- luk... Denizer in öyküle- rinde onunla birlikte, tar- lalarda sokaklarda, park- larda, kule diplerinde, sı- ntrlan artık kaybolmuş semtlerde geziniriz; Yeni- kapı'da, Kadıköy'de, Ba- kırköy'ün bir yerinde, ar- tık suyu akmayan çeşmele- rinin, yarı viran hanların, sahibini tamtan mezar taş- larının, doğa gizlediği için bakmadan önünden geçti- ğimiz nesnelerin, kısacası bir nesneler töreninin içi- ne çekiliriz. Denizer'le 'Is- Itkla Çalman öyküler'de- ki usta işi öykülerini ko- nuştuk. Petroviç, günlerini varoş- lardaki bir apartmanda bekçilik yaparak geçiren, başvurduğu yayıncılar ta- rafından üst üste reddedil- miş bir yazardır. Aktl has- tanesinde aklını yitiren ressam kardeşi gibi dâhi- likle delilik arasındaki in- ce çizgide gidip gelir... Vla- dimir Makanin, büyütecini Rusya'ntn yeraltt dünyast- na tutuyor. Yaşadıklartm, hissettiklerini ve bu bula- ntk dünyaya dair notlannı bir kitapta toplamtş: Un- derground-Ya Da Çağtmt- zın Bir Kahramam. Kitabt Yusu/Çopur tanıtıyor. 'Saçları Deli Çoruh' aldığı yada geri alınan ödülleriy- le gündeme geltniş bir ya- ptt. Ne olursa olsur iyi bir kitapla karşı karşıyayız. Kevser Ruhi, okuru öykü metinlerinin içindeki kur- maca oyunlarına çağırıyor; dili imgelerle genişletip yeni anlamlarla çoğalttyor; hepsinden önemlisi, insa- nın dramatik durumlanna odaklanarak, yaşamdan beslenen ve yaşamın sa- natsal anlamda dönüştü- rülmesi sürecine katkıda bulunan öyküler yazdığım kanıtlıyor. Kitabt Hülya Soyşekerci değerlendirdi. Bol kitaplı günler... TURHANGÜNAY e-posta: [email protected] [email protected] Yüksel Pazarkaya'dan 'Kış öyküleri' Biryolculuktan kalanlar Yüksel Pazarkaya Türk yazınının yüz aklarındandır. Yapıt- larıyla bambaşka duyarlılıklarla bu- juşturmuştur bizle- ri. Kış öyküleri' baş- ka duyarlıklara gö- türüyor okurunu. a GünayCüNER Z aman, an olur bir arpa boyu yol; an olur bir yorgun ömürdür. Dönüşsüz sulann aynasındayız. Gördüğümüz aynı yüz değil. Yüksel Pazarkaya şi- irlerinde, ilk öyküleri olan Oturma Izni'nde belirgin nitelik olan felsefesel bakışı zaman kavramı odağında yeni öyküleriyle sürdürü- yor. Bütün bir yeryüzü. Gündelik yaşamıyla, ya- bancılaşmasıyla, tüketilen değerleriyle bütün bir yeryüzü. Âşk, bağlılık, savruluş, savaş, kıyım, hastalık.. .Hep sıla duygusuyla var olmak, yol, yol- culuk, karşılanan konuklar, konuk olunan dostlar, uçakta, gökyüzünde, trende, ormanlar, ülkeler, kentler, kasabalar, dağlar, tepeler, dereler, ırmaklar arasında geçen saatler, günler... Özellikle Rilke'den çevirilerini sürdürürken, ye- ni çalışmasında zaman olgusunu sorun alarak, yer- yüzünün, günlük yaşamın dinginliği içindeki devi- nimini, evrensel bir bakışla öyküleştirir Pazarkaya: Güz Öyküleri, Kış Öyküleri, Bahar Öyküleri... Takvime, süremlere, zamana yayılan öykülerde bir maraton koşusuna tanıklık edilir. Eylülden, güzden başlayarak her güne bir öykü. Yalın, yakın, içten söyleyiş; farklı bir Türkçe tadıyla. Yazar kuşatıa bir yaklaşım içindedir. Yeryüzü kü- çücük bir top gibi her noktasına ulaşılabilen bir yer olur. Algı dünyası işlekleşir okurun. Ve bir o kadar çağımızın insan durumlan. Yine yabancılaşma, insa- nın insana ettikleri, reva gördükleri... Başta Alman toplumu olmak üzere, lkinci Dünya Savaşı'nın, Na- zi zulmünün Avrupa'ya; günümüze etkileri, süreğen izleri, yansımalan. Albenili görüntüler içinde ilkel- likler; basit gibi görünenin ardındaki derinlikler, varsıl dünyalar, güçlüklere karşın dolu yaşamlar... Ancak sevidir ki birey özünü müthiş bir doygunluk (muduluk bu olsa gerek) içinde duyumsar. Işte sürem öykülerinden olan Kış Öyküleri'nde bir yolculuktan kalanlar: "Sen de gelirsen giderim oraya, diyorsun bir ya- şam boyu. Sen gelmezsen, ne işim var benim orada. Yarımını bulan insan oldun o günden beri, hani yolların kesiştiği. Ne bereketli sevda. Çünkü besle- yen ırmakları bolca. Cicim aylarına bağımlı değil bu sevda. Tersine yıllandıkça ballanan... "(s.75) Dil işçiliğine yalınlık tutkusu içinde yaslanır ya- zar. Dil yurttur. Sevdayla bağlı olunandır. Vazgeçil- mezdir: "Her şey kendini yaşıyor ve bütünü. Her şey ken- dini yazıyor ve bütünü. Önce havaya yazıyor, hava yazısı oluyor. Sonra suya yazıyor, su yazısı oluyor. Sonra ruha yazıyor, ruh yazısı oluyor. Sonra uzaya yazıyor, boşluğa. Uzay yazısı oluyor, boşluk yazısı... Ve hiçe yazıyor her şey kendi kendini. O zaman var oluyor. Hiçe yazıyor, oluşun yazısı oluyor. Her şey oluşu yazıyor kendi yazısıyla ve hiç olu- yor. .. Bir şey hiç olunca, başka bir şey oluyor. Bir şey olunca, başka bir şey hiç oluyor. Öluşu arayan hiçi, doluyu arayan boşu buluyor..." (s. 94) Ve dosduk. O kişiyi kişi kılan duyarlılık, incelik. İnsan insanla çoğalır, yenilenir, yaşam sevince ke- ser, dil coşkusu içinde: "Rakılarımızı tınlattık, mer- haba, sağhkla deyip. Koyduk ayağımızı üzengisine söyleşi atının ve yaylandık üstüne. Bu at ne hızlı, bu at nasıl da göz açıp kapayana varır sıcak sılalara, ki arınmıştır artık her türlü insan ve çevre kirinden, unutulmuştur bozuk düzen. Aydınlığında toz kalk- maz. Yoktur zaten uzaklığında. Yaşanmışın, yaşan- mamışın düşleminde bir masal ülkesi." (s. 134) Tarihte olduğu kadar günümüzde de karabasan- lar içinde bırakdır halklar. Sömürgenlerin çıkar hır- sıyla saldırılannın sonucu; acı sözcüğünün anlat- maya yetmediği yokluklar, hiçlikler... Işgal askeri- nin dönüşündeki içine düştüğü durumu şöyle anla- tır Pazarkaya: "O da artık geldiği gibi dönmüyor. Içine bir ömür yuvasını terk etmeyecek karabasan- lar, korkular, gündüz düşleri yuvalanmış olarak dö- nüyor. Eskisi gibi gülemeyecek, eskisi gibi ağlaya- mayacak, eskisi gibi sevemeyecek, eskisi gibi söve- meyecek. Gündüzleri erinç, geceleri uyku nedir, eskidi gibi bilmeyecek." (s. 161) Evet, yazın üstün dil işçiliğiyle at başı; insanlığm düşürüldüğü durumlarla, kadının, çocuğun, eme- ğiyle yaşayanın aşağılanmasıyla, onurunun incitil- mesiyle, giderek şiddete uğramasıyla çok ilgilidir. Tarihte de böyledir, gelecekte de yazının bu işlevi sürecektir. Yüksel Pazarkaya Türk yazınının yüz aklarından- dır. Yapıdanyla bambaşka duyarlılıklarla buluştur- muştur okuru. Oturma Izni'ndeki (1977) ilk öykü- leri bugün yazılmış gibidir. O denli diri, yalın, ev- rensel. Ben Aranıyor (1995) Türk romanının çıtası- nı yükselten bir nitelik taşır. Berna Moran Türk Romanına Eleştirel Bakış adlı yapıtmm üçüncü cil- dinde, 1980 sonrası Türk romanı bağlamında üze- rinde durmayı planladığı yazarlar arasında Yüksel Pazarkaya'yı da belirtir. Sürem bakışlı son öyküleri de göçerliğin tüm insanlığın evrensel ve tarihsel durumu, izleği, anlağı olduğunu gösteriyor. Yüksel Pazarkaya ellinci sanat yılına ulaşıyor. Ba- şarı, özveri, bilinç, emek dolu elü yıl. Ne mudu. Nice yıllara, esenlikle. Türk yazınının ak saçlı bilge gezginini saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. • Kış Öyküleri/ Yüksel Pazarkaya/ Cem Yayın- evi/ 192 s. TAP Imtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına ilhan Selçuk 0 Genel Yayın Yönetmeni: Ibrahim Yıldız 0 Yayın Yönetmeni: Turhan Günay 0 So- rumlu Müdür: Miyase llknurOGörsel Yönetmen: Dilek AkıskalıOYayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.Oldare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- Istanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64 0 Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt - ISTANBUL. 0 Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür özlem Ayden/ Reklam Mü- dürü: Eylem ÇevikOTel: 0 (212) 25198 74-75-0 (212) 343 72 740 Yerel süreli yayın 0 Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1018 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle