25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Nadir Bey’le Tarabya’da! Tarabya’da bekliyorlar! Arad çoktan sofrayı düzenlemiştir... Şu ağustos sıcağında deniz kıyısında dostlarla buluşmak, günün sorunlarını ordan burdan konuşmak, dertleşmeye benzeyen tartışmalarla, iki kadeh rakı, birkaç mezeyle bir güzel günü yaşamak... Nadir Nadi’li toplantılardı... İlhan, Turhan, Yaşar, Ali, Gürbüz, Merih, Sami, derken Melih, Mücap, Coşkun, Uğur, Ekmekçi... Cumhuriyet Üniversitesi’nin perşembe toplan- tıları adını vermişti sevgili Dündar Akünal... Es- ki yazıyla not ederdi küçük defterine. Konuş- maları, gülüşmeleri, arada çıkan ufak ufak çekiş- meleri... Bugün perşembe! Yine bir ağustos perşem- besi! Ama 1989’un perşembesi değil, 2009’un tadı tuzu olmayan bir perşembesi.. Ne yapıp da uçup gitmeli Tarabya’ya, Arad’ın evinin altında- ki küçük meyhaneye... Yerindedir o, bekler dost- larını! Ama bizler nerdeyiz ki? Nadir Bey çoktan çekip gitmiş! Daha başkaları da! Dündar, Şan- ver, Yavuz, Çamlı, Tokar, Madanoğlu, Ek- mekçi, Kurtböke.. Yirmi yıl mı geçti? Ama ben niye bu perşem- beyi o perşembeyle karıştırıyorum? Takvimleri geriye çevirerek o güzel günlere, saatlere koş- mak istiyorum? Yolun sonuna gelmenin belirtisi mi? Anılardan daha güçlü yaşantıların özlemi mi? Nadir Nadi’yi bir 20 Ağustos’ta yitirdiğimizi anımsamak mı? Tarabya’da, gazetede, odasın- da, evinde, Boğaz’a bakan balkonunda, bir bar- dak viskiyle!.. Hep gidilecek! Yolun uzağı yakını yok! Tarabya’da çekilen birkaç fotoğrafa bakıyorum. Ne kadar coşkulu imişiz, ne kadar bütünleşmiş dostlarmışız, Cumhuriyet’in anlamını, değerini, bizlere, ülkeye yaşattığı değişik bir mutluluğun tadını duyan, duyuran insanlarmışız!.. İsterdim, Tarabya’da o meyhanenin denize bakan bir sandalyesinde oturup o yılların gerisinde kalan bir perşembeyi, birçok perşem- beyi yeniden yaşasam... Agop Arad’ın, Sami’nin, Melih’in coşkulu konuşmalarının yankısını duyar gibi olsam!.. Berin Nadi senin ardından ne demişti: “Sen gideli kâh bir gün kâh bin yıl gibi. Bu yalnızlıkta tek dayanağım elli yıllık onurlu yaşantımız. Bütün varlığını adadığın Cumhuriyet’i senin izinde olan arkadaşlarınla, aynı amaçta yürütmek çabasın- dayız. Bize yardımcı ol Nadir’ciğim.” Nadir Bey’in Cumhuriyet’i yaşıyor, yaşayacak. İlhan’ıyla, Turhan’ıyla, Balbay’ıyla, tüm yazarları, yöneticileri, çalışanlarıyla! Evet, okuyucularıyla da!.. Tehlikeli dönemeçler vardı. Düşmanlıklar vardı. İhanetler vardı. Ama Berin Hanım’ın içten- likli davranışı, Nadir Bey’in bizlere bıraktığı e- manet tüm gücüyle, canlılığıyla, etkinliğiyle yaşıyor, yaşatılıyor... Uçup gitsem Tarabya’ya! Orda bulsam tüm dostları bir içki masasının başında, dertleşirken, tartışırken, günün sorunlarını konuşurken, bir kadeh rakı da ben içsem, Nadir Bey’in, Melih’in, Uğur’un, Ekmekçi’nin hiçbir zaman yitip git- meyecek seslerini dinlesem!.. Demirtaş Ceyhun’un Anısına… C umhuriyet-karşõtõ güçler, yarõm yüzyõldõr “sandıktan çıktık” “millet bizi seçti” söyleminin arkasõna gizlenerek, Cumhuriye- tin altõnõ oyuyorlar. Geçenlerde yitirdiğimiz yazar-düşünür Demirtaş Ceyhun, bu dü- şünsel sahteciliğe inatla karşõ çõkanlarõn ba- şõnda geliyor, “Kurucu İrade” savõnõ öne çõkarõyor, bu konuda sessiz kalan kamu hu- kukçularõna sõk sõk sitem ediyordu yazõla- rõnda. Anayasacılık ve ‘Kurucu İrade’ D. Ceyhun’un son kitabõnõn büyük bö- lümü “Anayasa Yasa mıdır- (Cumhuri- yet Yayınları)” “Kurucu İrade” ve Cum- huriyet tartõşmalarõ hakkõndadõr.. Aslõnda Kurucu İrade, kamu hukukunun da, devletle özel olarak ilgilenen siyaset bi- liminin de en çok ilgilendiği konularõn başõnda gelir. Kurucu İrade tartõşmasõnõn Türk düşüncesinde zayõf kalmasõnõn nede- ni, aktarmacõlõk zaafõdõr. 19. yüzyõlõn sonunda Batõ karşõsõnda ye- nilen Osmanlõ’ya çare arayan aydõnlarõnõn Batõ’nõn anayasal metinlerine sarõlarak çö- zümler üretmeye çalõştõklarõnõ biliyoruz. I. Meşrutiyet bu çabanõn ürünürür. Ancak ay- dõnlar bu çareyi geliştirirken öze ilişkin bir büyük yöntem hatasõ yaptõlar. İçeriğini iyi irdelemeden anayasalardan aktarmacõlõk yaparken, Batõ’daki birkaç yüzyõllõk bir bü- yük birikimi, özellikle Aydõnlanma dü- şüncesini apartacaklarõnõ sandõlar. Batõ’dan aldõklarõ kavramlarõn çoğunu da, derinle- mesine irdelemeden aktarmaya çalõşarak so- runlarõ hafifleteceklerine derinleştirdiler. “Constitution” anayasa (Kanun-u Esa- si) olarak Türkçeye aktarõldõ. Oysa Batõ dil- lerinde “constitution” çok farklõ bir anlam taşõyordu. Ceyhun şöyle anlatõyor: “Constitution frenkçede (Batı dille- rinde) bir yasa değil, Katolik Kilise- si’nin teokratik devletlerine karşı yüz- yıllar boyu verilmiş kanlı mücadelelerin sonunda kurulan laik (seküler) devlet- lerin kuruluş sözleşmesi anlamına gel- mektedir. Yani meşruiyetin kutsal güç- lerden ve hanedandan alınıp Meclis’e devredildiği, kuvvetler ayrılığı ilkesine da- yalı, teokratik devletin seçeneği olarak bu- lunmuş devlet türünü tanımlamaktadır.” (D. Ceyhun, Anayasa Yasa mõdõr, s. 43) Gerçekten Batõ dillerinde karşõlõğõ “olu- şum/ kuruluş olan Constitution” sözcü- ğünün tercih edilmiş olmasõ da anlamlõdõr. Tarihsel olaylar bu sözlüğe içerik kazan- dõrdõ. İlk anayasa olan ABD anayasa met- ni, temsilcilerin bir araya gelmesi ile (Con- vention) oluşan ve yoktan bir devlet kurma iradesini ilan eden bir kurucu sözleşmedir. 7 maddeden oluşan bu metnin devlet kur- ma iradesidir. İnsan haklarõ, ek maddeler olarak anayasaya yani kurucu metne ek- lendi, demokratik toplumun temelleri atõl- dõ. Onu izleyen Fransa Anayasasõ da aynõ şekilde oluştu. Kendilerini yetkili ilan eden temsilciler Meclis Çatõsõ altõnda (Assamblée National) bir araya gelerek, Meclis’i Kurucu Meclis’e dönüştürdüler, krallõğõ ve kilise- yi yõkma ve insan haklarõna dayalõ yeni bir demokratik düzen kurma iradesini oluş- turdular. Yazõlõ bir anayasaya sahip olma- yan İngiltere’de kurucu iradenin oluşu- munun (Magna Charta, Bill Of Rights, To- lerance Act, Chartist Act vb.) yüzyõllara yay- dõğõnõ biliyoruz. Kurucu İrade Nedir? Kurucu İrade bir toplumu yeni baştan kuran iradedir: Anayasa hukukçusu Soy- sal’a göre, “Anayasa sözünde ‘temel kuruluş’ an- lamı var. Anayasa öyle bir yasa ki, dev- letin temel yapısını ve bu yapının baş- lıca işleyiş kurallarını gösteriyor” (M. Soysal, Anayasanõn Anlamõ, s.6) Siyaset bilimci Münci Kapani tahlili da- ha da ileriye götürüyor. Kapani’ye göre egemenliğin modern karşõtõ “Kurucu İk- tidar” kavramõdõr. Kapani ayrõca kurucu iktidar – kurulu iktidar ayrõmõ yapõyor. “Kurulu iktidar (ki bundan özellikle devletin siyasal organları olan yasama ve yürütmeyi anlamak gerekir) kayna- ğını ve yetkilerini anayasadan alır ve bu yetkileri gene anayasa tarafından çi- zilmiş olan sınırlar içinde kullanır. Her istediği kanunu çıkaramaz, her istedi- ği emri veremez. Kendisini bağlayan hu- kuk kuralları (anayasa kuralları) buna engel olur. Kurucu iktidar ise kurulu ik- tidardan farklı olarak devletin temel hu- kuk düzenini yaratırken, iradesini sı- nırlayan üstün pozitif hukuk kuralları ile bağlı değildir. Bu bakımdan (Kurucu İrade’nin) ta- mamen bağımsız ve sınırsız bir irade- ye sahip olduğu söylenebilir.” (M. Ka- pani, Politika Bilimine Giriş, Bilgi Yay. s. 63) Kapani kurucu iktidarõ da ikiye ayõrõyor “Asıl kurucu iktidar” ile “tali kurucu ik- tidar” (ya da değiştirici kurucu iktidar) arasõnda fark gözetiyor. İkincil ya da değiştirici kurucu iktidara yürürlükteki anayasada değişiklik yapmak hakkõnõ teslim ederken hukuki yönden tam ve mutlak bir hareket serbestisine sahip bu- lunamayabileceğine, iradesine bir sõnõr konmuş olabileceğine dikkat çekiyor. Ve ekliyor: “Muhakkak olan, kurulu ikti- darın (siyasal iktidar) ‘egemen’ bir ik- tidar olmadığıdır.” (Kapani, age, s.64) Türkiye bir Kurtuluş Savaşõ ile kuruldu, kurucu iktidar o süreçte oluştu. Bu “Kurucu İrade’yi” (kurucu söz- leşme) Meclis çoğunluğu ile yok etmeye çalõşmak, hem işin doğasõna, hem vicda- na hem de Anayasa Hukuku’nun ruhuna aykõrõdõr. Cumhuriyet ve Kurucu İrade Cüneyt AKALIN Türkiye bir Kurtuluş Savaşõ ile kuruldu, kurucu iktidar o süreçte oluştu. Bu “Kurucu İrade’yi” (kurucu sözleşme) Meclis çoğunluğu ile yok etmeye çalõşmak, hem işin doğasõna, hem vicdana hem de Anayasa Hukuku’nun ruhuna aykõrõdõr. SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Depreme Hazõrlõk Önlemleri S ayõn Prof. Dr. Semih Tezcan’õn 18 Ağustos’ta bu sayfada çõkan “Dep- reme nasıl hazır olunur” ya- zõsõnõn yetkililerin dikkatine gelmiş olmasõ ümit edilir. 1. ve 2. derecedeki deprem bölgele- rinde P25-Hõzlõ Değerlendirme yöntemini kullanarak göçer nitelikli olanların bulunup fişlenmesi fikrine katõlõrken, bu tür önlemlerin en kõsa za- manda alõnmasõnõn insani bir borç olduğu da unutulmamalõ- dõr. Verilen bilgilere göre fiş- lemeyi gerçekleştirmek için 600 milyon TL’ye gerek vardõr. Bu para halen halktan deprem fonu olarak toplanmõştõr. Şim- di yaklaşõk 24 milyar TL’dir ve devamlõ büyümektedir. Sayõn Tezcan’õn verdiği bil- giler, İstanbul’da bir milyon bi- na olduğu ve 1999 depreminde stokun ancak yüzde 6’sõ yõkõl- dõğõna göre, olasõ bir deprem- de 60 bin konutun göçeceğini göstermektedir. Bunu fazla- sõyla 100 bin olarak kabul eder- sek, öncelikle sorunumuz bu yapıların yenilenmesini sağ- lamaktır. Bu yapõlarõn çoğun- luğunun, konutlarõnõ kendi kay- naklarõyla yaptõramayacak ki- şilere ait olduğu görülmektedir. Alõnacak önlemlerin vatandaşa yük olmadan yapõlandõrõlmasõ kaçõnõlmaz bir milli sorumlu- luktur. İstanbul’da yaygõn olarak uy- gulanan ‘kat karşılığı’ yönte- miyle, göçer nitelikli olduğu fişlenmiş yapılarda: 1) İmkânõ olan yerlerde, İmar Kanunu’nda belirlen- miş kat sayısı ikiye katlandõ- ğõnda, bu yapõlarõn yenilenme- si hiç kimseye yük olmadan ba- şarõlabilir. 2) İmkân olmayan yerlerde mevcut kata yüzde 50 ilave yapõlmasõna, örneğin 4 katlõ yapõya 2 kat ilavesi hakkõ ta- nõnmalõ, geri kalan bir katõn (4+2=6/2=3) sakinlerine de benzeri bir konutu almasõ için deprem fonundan yardõm ya- põlmalõdõr. 3) Bunlarõn ikisinin de uy- gulama imkânõ olmayan geri kalan yerlerde ise, daire sa- kinleri, fondan ödeme yapõlarak derhal hazõr konutlara yerleşti- rilmelidir. 4) Zeminin kötülüğü nede- niyle inşaatõn akõlcõ olmadõğõ yerlerde, yapõlarõn tümü kaldõ- rõlõp arazi Hazine’ye devredi- lerek sahipleri, bugünkü kriz nedeniyle iflas etmek yerine maliyetine satõlmaya hazõr olan bitmiş konutlara derhal yer- leştirilmelidir. Bu hem müte- ahhitleri batmaktan kurtaracak hem de sorunu çözecektir. Ha- zine’ye devredilen inşaat yapõ- lamaz alanlar da şehrin içinde çok gereken ormana dönüştü- rülmelidir. 5) Girişimin sömürü haline gelmemesi için, İstanbul Bele- diyesi başkan adayõ Sayõn Kı- lıçdaroğlu başkanlõğõnda, par- tiler arasõ bir yönetim kurula- bilir. Yüz bin binanõn yeniden ya- põlmasõnõn ve batmakta olan iş sahiplerinin kurtarõlmasõnõn ekonomiye yapacağõ olumlu etkiyi de küçümsememek ge- rekir. Bazı şeyler olmazsa olmaz sınıfına girer. Uygar bir top- lumda insan hayatõnõn değeri de bu sõnftadõr. Bir hayatõ korumak için değer biçmek ve değmez diyebilmek, hiçbir insanoğlu- nun yetkisinde olmamalõdõr. Okuyanõ ve yazanõ bile, di- reksiyon başõna geçtiğinde, ne kendi hayatõna ne de başkala- rõnõn hayatõna değer vermeyen bir toplulukta belki bu ve ben- zeri kaçõnõlmazlarõ kulak arka- sõna atanlar bol olacaktõr. Ancak, bir toplumun aydõn- larõna düşen görev, şayet varsa, 10 yõl uyumak değil, hiçbir zaman peşini bõrakmadan ge- rekenin hemen yapõlmasõnõ sağ- lamaktõr. Aksi, insanlõktan uzaktõr. Turgut A. KARABEKİR Y. Mimar - Yazar Bir toplumun aydõnlarõna düşen görev, şayet varsa, 10 yõl uyumak değil, hiçbir zaman peşini bõrakmadan gerekenin hemen yapõlmasõnõ sağlamaktõr. Aksi, insanlõktan uzaktõr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle