Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
9 EYLÜL 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 9
6 yıl önce “Yolsuzluklara damardan
girip önleyeceğiz” diyen Başbakan ne-
den bu kadar kızgın acaba? Gazete
sahiplerini ilçe kongrelerinde yuhla-
tacak öfkenin ardında ne yatıyor?.. Bi-
raz olsun ülkenin gündemine odakla-
nabilen en sıradan yurttaş bile bu sal-
dırgan politikanın ardında son iki ay-
da patlak veren AKP’yle ilişkili dört yol-
suzluk olayının durduğunu kolaylıkla
görebiliyor.
1 milyon dolarlık rüşvet olayı nede-
niyle AKP’li Şaban Dişli, Erdoğan’ın
yardımcılığı görevinden istifa etmek zo-
runda kaldı. Deniz Feneri Derneği do-
landırıcılığıyla ilgili iddianame iktidar
partisine ve Başbakanlığa kadar uzan-
dı. AKP Batman İl Başkanı Ömer El bir
çete ile birlikte ihaleye fesat karıştırmak
suçundan aranıyor! Gaziantep’te ise
AKP’li Büyükşehir Belediyesi’nin par-
tili işadamlarına üç günde 73.5 milyon
YTL rant sağladığı iddiaları savcılıkta!
Erdoğan işte bu yüzden öfke saçı-
yor! Ülkenin başbakanı en yakınında-
ki yardımcısına, il ve belediye baş-
kanlarına uzanan rüşvet ve yolsuzluk
dosyalarının, merhamet vurguncuları-
nın üzerine gideceğine medyayla po-
lemiğe giriyor. Hürriyet yazarı Mehmet
Y. Yılmaz dün, Erdoğan’ın kızgınlığı-
nın altında “hile” ve “numara” yattı-
ğını belirterek “Almanya’daki Deniz
Feneri davasında paraların din-iman
adına hortumlandığı, aralarında Recep
Bey’in yakın tanışlarının da bulunduğu
din kardeşleri tarafından yutulduğu
gerçeğini saklamak için bu numaralar
çok hafif. Vatandaşlardan hortumlanan
paraların bir bölümünün Başbakanlığa
gönderildiği Alman savcının iddiana-
mesinde yer alıyor” demişti.
Hürriyet’in eski dinci yazarı bile dün-
kü köşesinde Erdoğan’a “Ne kadar
çılgınlaşırsan çılgınlaş. Artık Çakırcalı Efe
havası basmaktan vazgeçmelisin Baş-
bakan” diye isyan etmişti!
Yandaş medyanın gücü AKP yöne-
tici ve yandaşlarının karıştığı yolsuzluk
ve vurgun olaylarını gizlemekte aciz ka-
lıyor! Parti yolsuzluk sarmalında freni bo-
şalmış kamyon gibi baş aşağı gidiyor!
Farların ampulü de patladığı için di-
reksiyondaki, içinde ilerlediği karanlık-
ta avaz avaz bağırıyor!..
Devekuşu ve Hain!
“K
asımpaşalı Başbakan’ı da öncelikle lâf altında kalmama iddiası ve ‘Üs-
tüme gelmeyin, yakarım’ kültürü yönetiyor! Deniz Feneri soruşturması
ile ortaya çıkan dolandırıcılık, AKP’nin başına gelen en yıkıcı felâket-
tir. Kızılay’a İslamcı alternatif yaratmak için örgütlenmiş, iktidar tarafından özel
statü verilecek kadar kollanmış olan bu kuruluş, partiye yandaş medya yarat-
mak amacıyla yağmalanmıştır. Özgür bir medya bunu değilse neyi haber ya-
pacaktır? Ama Türkiye’de devletten aldığı gücü hoyratça kullanan bir zihniyet
işbaşındadır. Bu zihniyet, hükmettiği medya uzuv-
larını susturmuş, geri kalanları da susturmak için
baskıya başlamıştır.”
Güngör Mengi, Vatan
“D
eniz Feneri’nde yolsuzluk iddiaları ada-
let terazisinde tartılacağına, konu siya-
si zemine kaydı. Bir medya patronunun
açıktan hedef alınması, yaşadığımız tecrübelerin
ışığı altında söyleyebiliriz, hiç ‘hayırlı’ olmamıştır.
Ayrıca, basın özgürlüğünü zedeleyen bir yönü de
vardır. Çünkü, siyasi iktidarın, bazı yayınların ya-
pılmasını önlemeye çalıştığı izlenimi doğabilir. Öte
yandan, medya sahiplerinin, devletle ilgili işleri ol-
maması gerekir tezinin haklılığı da, bu ilişkilerde
bir kere daha su yüzüne çıkmıştır. Unutmayalım
ki, geçmişten bugüne kadar basın yayın gücünü
ellerinde bulunduranlar, kendi çıkarları için iftira at-
maktan kaçınmamıştır.”
Nazlı Ilıcak, Sabah
e-posta: mfarac cumhuriyet.com.tr
MED CEZİR
MEHMET FARAÇ
Öfkenin Dört Nedeni!
Cuma günkü Med Cezir’de Deniz
Feneri vurgunu konusunda “M. Şev-
ket Eygi, Fehmi Koru ve Hasan Kara-
kaya neden susuyorlar” denilmişti
ya?.. Koru ve Karakaya, Zaman, Ye-
ni Şafak, Star, Bugün ve Sabah’ta ya-
zan prangalı yoldaşları gibi devekuşu
taklidi uğruna başlarını halen kumdan
çıkaramadılar! Eygi ise cumartesi
günkü köşesinde “Saçı bitmedik ye-
timlerin haklarını yemek” başlığı altın-
da isim vermeden son günlerde AKP’li-
lerin de karıştığı yolsuzluklara şöyle
gönderme yapmıştı:
“Sayın Başbakan ‘Saçı bitmedik
yetimlerin hakkını yedirmeyeceğiz’
dedi. Kendisini candan kutluyorum.
İhalelere fesat karıştırmak saçı bitme-
dik yetimlerin hakkını yemek demektir.
Resmi işlerden komisyon almak. Ema-
netleri layık olmayanlara vermek. Ha-
ram yollarla, siyasî nüfuzla mala mül-
ke sahip olmak... Oğullarına, damat-
larına yasa ve ahlâk dışı zenginlikler te-
min etmek... Bunları zimmetlerine ge-
çirenler yüce İslâm dini tarafından ha-
in ilan edilmiştir. Müslüman bir ülkede
saçı bitmedik yetimlerin hakları yeni-
yorsa, orada durum çok fena demek-
tir.”
Yerel seçimler yak-
laşıyor. Başbakan Er-
doğan’ın “Gâvur İz-
mir” diye aşağıladığı bir kentin bele-
diye başkanlığı koltuğunu ele geçir-
mek için aylar önce çevresine talimat
yağdırdığı biliniyor. AKP’li bakanlar
CHP’li belediye yönetiyor diye Tür-
kiye’nin üçüncü büyük kentinde bir ta-
raftan içme suyu yatırımlarını engel-
liyor diğer yandan su kirli iddiasıyla
milleti galeyana getirmeye çalışıyor!
Oysa Nevşehir, Aksaray, Niğde, Van,
Afyonkarahisar ve Kars’ta da AKP’li
belediyeler yurttaşlara arsenikli su içi-
riyor!
Aslında İzmir kavgası Ankara’daki
su rezaletini örtbas etmek için uydu-
rulmuş suni bir gündemdi. Başbakan
işte o gündemin yaratıcısı olan ve BO-
TAŞ borcu için uğruna özel yasalar çı-
karttığı Melih Gökçek’in ramazanın
ilk günü verdiği iftar yemeğinde yine
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yük-
lenmişti. Vay efendim “İzmir Beledi-
yesi olarak bir barajı ben bitirdim di-
yebiliyor musun?..” CHP’liBaşkan
Aziz Kocaoğlu Erdoğan’a “Üç barajın
kaynağı hazır. Bakanlık engelliyor”
diye yanıt vermişti. Ancak bu kez dev-
reye Ankara ve İstanbul’a kanalizas-
yon suyu pompalanmasını yalnızca
seyretmekle yetinen Çevre Bakanı
Veysel Eroğlu girmiş, Kocaoğlu’na
“‘Beceremiyoruz’ desin, biz yapalım”
diye seslenmişti. Konu beceriyse
eğer, milyonlarca İstanbullu belediye
başkanıyken kentin su sorununu çö-
zemeyen Erdoğan ve o dönemdeki
yardımcısı Eroğlu’na gülüyordur her-
halde!.. “İstanbul 50 yıl susuzluk çek-
meyecek” sloganıyla başlatılan ve 1
milyar 114 milyon YTL harcanan
Melen Çayı projesi fiyaskoyla so-
nuçlandı!.. İstanbul’un su rezervi yüz-
de 20’lere düşerken, bu kenti neden
halen son 6 yılda halkın 670 milyon
YTL’sini toprağa gömen “lale” devri
özentisi bir belediye başkanı yöneti-
yor! İstanbul’un kuruyan barajlarında
su arayan koyunlar acaba neden
“Meeeeelen” diye bağırıyor!
Meeeeelen!..
6EylülCumartesiAkşamGazetesi
Deniz Feneri vurgunu dün ne yazık
ki manşetlerden inmişti. Gazetelerin ta-
mamında Erdoğan-Aydın Doğan tar-
tışması vardı. Hürriyet, Doğan’ın “Bi-
at etmeyiz” sözünü manşete çıkarmıştı.
Milliyet, Doğan’ın Erdoğan’a yönelik
“Ne biliyorsan hemen açıkla” sözleriyle
meydan okumuştu. Doğan Grubu’nun
Radikali patronun sözünde manşet ya-
pacak bir bölüm bulamamış, Ermeni
Dışişleri Bakanı’nın sözlerini büyütm-
üştü! Vatan, “Herkes Sabah gibi olsun
istiyor” diye başlık kullanmıştı. Deniz
Feneri yolsuzluğu yerine, dosyada adı
geçenlerin tekziplerini yayımlayan Sa-
bah gazetesi, Erdoğan’ın “Hilton için
niye bana geldin” sözünü manşete çek-
mişti. Dindarların merhametinin talan
edilmesine karşı mide bulundarıcı bir
suskunluk sergileyen gerici basın ise
Erdoğan’ın sözlerini fırsat bilip Doğan’ı
hedef almıştı. Yeni Şafak’ta “Bizi izle-
meye devam edin” başlığı vardı. Zaman
“Aydın Doğan’a bir hafta süre verdi”,
Vakit “Hodri meydan”, Star ise “Açık-
lamazsan açıklarım” başlıklarıyla çık-
mıştı. Dünkü gazetelerin başlıkları ki-
min Erdoğan ve AKP’ye biat ettiğini ki-
min etmediğini çok net kanıtlamıştı! An-
cak biat etmeyenler Erdoğan’ın gün-
dem değiştirme tuzağına düşmekten
de kurtulamamıştı!
Tuzağa Düşen Gündem!..
Tunceli’de ‘bağımsız yargı’ uyarısı
Haber Merkezi - Adli yõlõn başlamasõ
dolayõsõyla yurdun çeşitli yerlerinde tö-
ren düzenledi. Tunceli Baro Başkanõ Öz-
gür Ulaş Kaplan, yeni adli yõlõnõn baş-
lamasõ nedeniyle düzenlenen törende
yaptõğõ konuşmada, siyasal iktidarlarõn
ve yürütme organõ temsilcilerinin sürekli
olarak yargõya müdahale girişimlerinde
bulunduklarõnõ belirtti. Kaplan, yasama
faaliyetlerinin, siyasi partilerin kendi çõ-
karlarõ doğrultusunda yürütüldüğünü
söyledi. Kaplan, “Yargının, bağım-
sızlığı itibarıyla bir müdahaleye ma-
ruz kalması, adaletin tarafsızlığına
gölge düşürecektir” dedi. Tunceli
Cumhuriyet Başsavcõsõ Zekeriya Be-
yazıt ise yargõ erkine güvenin tesis edi-
lemediği ülkelerde toplumlarõn barõş
ve huzurunun bozulduğunu, devletin
devamlõlõğõnda büyük zorluklarla kar-
şõlaşõldõğõnõ ifade etti.
İzmir Cumhuriyet Başsavcõsõ Emin
Özler, törende yaptõğõ konuşmada, İz-
mir Adalet Sarayõ’nõn Haziran 2004’te
hizmete girdiğini, 10 yõl boyunca binayla
ilgili sorun yaşamayacaklarõnõ düşü-
nürken koridorlarõn bile odayla doldu-
ğunu bildirdi. Özler, 1 Ocak-5 Eylül
2008 tarihleri arasõnda adliyeye 78 bin
89 olay intikal ettiğini, 33 bin 444 da-
va açõldõğõnõ belirtti.
İzmir Barosu Başkanõ Nevzat Erde-
mir de konuşmasõnda, “sözde” yargõda
reform yapõlmasõnõ öngören bir taslağõn
gündeme getirildiği, taslağõn Türk hu-
kukçularõnõn görüşüne sunulmadan,
“AB sömürge müfettişlerinin” onayõ-
na sunulduğunu söyledi. Anayasa Mah-
kemesi’nin, çoğunluk partisinin laiklik
karşõtõ eylemlerin odağõ haline geldiği-
ne hükmettiğini söyleyen Erdemir,
“Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı-
na rağmen Türkiye’deki rejimi de-
ğiştirme ve dönüştürme faaliyetleri
hızla devam etmektedir” dedi. İstan-
bul Barosu Başkanlõğõ’nca yapõlan ya-
zõlõ açõklamada, yeni adli yõlõn gerçek-
ten “adil” olmasõ istendi. Toplumsal ya-
şamõn yurttaşlar için hakça bir alan
oluşturmasõnda, “hukuk devleti” ilke-
sinin vazgeçilmez önemi olduğuna dik-
kat çekildi.
İzmir Barosu Başkanõ Erdemir: Hukuk onu çiğneyenlere de lazõm olacaktõr
‘Birliğin güvencesi laikliktir’
Yargõtay Başkanõ Gerçeker, adli yõl açõlõş konuşmasõnda totaliter
sisteme kayõş ve sõnõrsõz iktidar anlayõşõ tehlikesine dikkat çekti
Genel Başkanõ Deniz Baykal ile yük-
sek yargõ temsilcileri katõldõ. Törene
AKP hakkõnda kapatma davasõnõ açan
Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ Ab-
durrahman Yalçınkaya katõlmadõ.
Yargõtay Başkanõ Gerçeker’in konuş-
masõnda öne çõkan mesajlar şöyle:
Devlet inançlara tarafsızdır: Laik bir
devlette din, kişilerin özel yaşamõ kap-
samõnda vicdani bir inanç konusudur.
Dinsel kurallar devlet ve kamusal ku-
rumlarõn çalõşmalarõna dayanak oluştu-
ramaz. Devlet tüm dini inançlar karşõ-
sõnda tarafsõzdõr. Laiklik ile din ve vic-
dan hürriyeti kavramlarõ bu noktada ke-
sişirler. Ülkemizde milli birliğin, tek mil-
let, üniter devlet ilkesinin en önemli gü-
vencesi laik Cumhuriyet olmuştur. La-
ik devlet, hukuk düzenini dini kuralla-
ra değil aklõn gereklerine dayandõrõr.
İktidar sınırsız değildir: Anayasal
demokrasi, çoğunluk tarafõndan seçilmiş
iktidarlarõn karşõsõnda azõnlõkta kalan-
larõn haklarõnõ anayasal güvence ile ko-
ruyan bir demokrasi sistemidir. Her or-
gan kendisine verilmiş olan yetki ve gö-
revleri anayasa, yasa ve hukukun üs-
tünlüğü kurallarõna uygun olarak kul-
lanmak zorundadõr. Aksi yaklaşõmlar,
yasama organõnda çoğunluğa sahip bu-
lunan ve aynõ zamanda yürütme erkini
de elinde bulunduran siyasal gücün,
bir yandan yasalarõ yürürlüğe koyarak,
diğer yandan ise devleti yöneterek top-
lum düzenini, örgütlü çõkar çevrelerinin
hizmetinde bir totaliter sisteme, de-
mokrasinin kendisiyle özdeşleştirilme
noktasõna kadar varan sõnõrsõz bir ikti-
dar anlayõşõna götürme tehlikesini oluş-
turmaktadõr. Demokrasiyi, çoğunluğun
herhangi bir konu üzerindeki iradesinin
sõnõrsõz olduğu bir yönetim biçimi ola-
rak gören bir düşünceyi kabul etmek
mümkün değildir.
Bağımsızlık ayrıcalık değildir: Yar-
gõlamayõ yapan makamõn, hiçbir dõş
etken olmadan yasalarla belirlenmiş
hukuk kurallarõ çerçevesinde özgür ola-
rak karar verebilmelidir. Bunun için el-
bette yargõ organõ da bağõmsõz olmalõ-
dõr. Bu bağõmsõzlõk bir ayrõcalõk olma-
yõp, Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi ile
de temel ilke olarak kabul edilen adil
yargõlanma hakkõnõn sağlanabilmesi
için gerekli bir müessesedir. Yargõnõn
toplumdaki saygõnlõğõ kendisine duyu-
lan güvene bağlõ olup, yargõyõ güveni-
lir kõlan en önemli nitelik ise tarafsõz-
lõktõr. Bağõmsõz olmayan bir yargõnõn ta-
rafsõz olmasõ ise düşünülemez.
Anayasa nasıl yapılmalı: Yeni bir
anayasa hazõrlanõrken, toplumu doğru-
dan etkileyecek, bütün bireyleri ve ku-
rumlarõ bağlayacak yeni kurallar ko-
nulmak istenirken daha şeffaf davra-
nõlmasõ, daha geniş kesimlerin katõlõ-
mõnõn sağlanmasõ da gerekmektedir.
Ancak ne yazõk ki geçmiş günlerde
gündeme getirilen gerek anayasa deği-
şikliği paketi gerekse Yargõ Reformu
Stratejisi Taslağõ incelendiğinde içe-
rikleri itibarõyla, birçok yönü ile yargõ ba-
ğõmsõzlõğõnõ daha da geriye götürecek,
yargõyõ yasama ve yürütmenin daha
çok etki alanõna sokacak düzenlemeler
bulunduğu görülecektir. Anayasanõn
başlangõç hükümlerinin anayasa metni-
ne dahil olmaktan çõkarõlmasõ, böylece
başlangõç kõsmõnda yer alan Cumhuri-
yetin temel ilkeleri ile sõkõ sõkõya bağlõ
olan temel değerlerin korunmasõnõn za-
yõflatõlmõş hatta kaldõrõlmõş olmasõ an-
lamõna gelir. Yapõlmak istenilen dü-
zenlemelerle yürütme erkinin, yasama
erkindeki etkinliğini de kullanarak yar-
gõ erki üzerindeki etkinliğini arttõraca-
ğõ muhakkaktõr.
Ergenekon davası: Yargõnõn hiç de
hak etmediği birtakõm haksõz eleştiri ve
ithamlarla karşõ karşõya kalmasõ, huku-
kun üstünlüğü ve yargõ bağõmsõzlõğõnõ sa-
vunmanõn dõşõnda bir düşüncesi bulun-
mayan bizleri fazlasõyla üzmektedir.
Yaşanan son olaylar, hukuk devleti il-
kesinden uzaklaşmanõn yarattõğõ boşlu-
ğun mafya türü çeteleşmelerle nasõl
doldurulduğunu çok açõk bir biçimde
göstermiştir. Devleti kurtarma düşüncesi
ile olsa bile yanlõşõ yanlõşla düzeltme ol-
gusunun topluma ne denli zarar verdi-
ği de bu olaylarla açõkça ortaya çõkmõştõr.
Kimin suçlu, kimin suçsuz olduğunu tes-
pit etmek ve suçlu görülenlere yasala-
rõn öngördüğü yaptõrõmlarõ uygulamak
yargõya ait bir görevdir. Herkesin, hu-
kuk devleti olmanõn doğal sonucu olan
bu kurala saygõlõ olmasõ gerekir. Dile-
rim ki mümkün olan en kõsa sürede, hu-
kuki süreç içinde, yanlõşlar doğrular bir-
birine karõştõrõlmadan, hukuk siyasal-
laştõrõlmadan, yargõlama tamamlana-
rak, gerçek ve doğru bir çözüme ulaşõ-
lõr, gerçek suçlular cezalandõrõlõr. Böy-
lece hukuk devleti olmanõn hukukun üs-
tünlüğü ilkesinin anlamõ bir kez daha or-
taya konulmuş olur. Burada şunu da be-
lirtmek isterim ki; elbette herkes gibi, her
kurum gibi, ne kadar sorunu olsa da yar-
gõ da eleştirilebilir. Yanlõş görülen ka-
rarlarõ tartõşõlabilir. Ancak, bu eleştiri-
ler demokratik anlayõş içerisinde, hakaret
ve iftira boyutuna varmadan iyi niyetli
ve yapõcõ yönde olmalõdõr.
Özok: Defolu demokrasi
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanõ
Özdemir Özok, hâlâ parti kapatma da-
valarõ açõlõyor olmasõnõn “eksik defolu
demokrasinin” bir sonucu olduğunu be-
lirterek “AKP siyasi varlığını sürdü-
rebilmek için bu karardaki gerekçe-
leri dikkate almak ve bundan böyle,
karara esas olan eylem ve söylemler-
den ve bunların benzerlerinden özen-
le kaçınmak durumundadır. İktidar
partisinin kurucu üyesi olan ve Cum-
hurbaşkanlığı kurumunu temsil eden
Sayın Cumhurbaşkanı’nın eylem ve
söylemleri karar gerekçesinde yer
alırsa, Cumhurbaşkanlığı kurumu
yeni tartışmaların odağı haline gele-
bilecektir” dedi.
Özok, üniversite rektörleriyle ilgili
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün seçi-
minin yeni tartõşmalara neden olduğu-
nu belirterek “Sayın Cumhurbaşka-
nı’nın rektörleri atama yetkisi konu-
sunda hiçbir tereddüt taşımamakta-
yız. Ancak önceki cumhurbaşkanla-
rı da yetki kullanımında objektif de-
ğillerdi gerekçesiyle yerel ve genel se-
çimlerde AKP listelerinden aday olan-
larla, hızını alamayarak artık AKP ile
özdeşleşmiş, ‘Her şey Türkiye için,
durmak yok, yola devam’ yazılı kutla-
ma pastası kesecek kadar gözü kara
sayın hocaların seçilmesini doğrusu
özerk ve özgür üniversitelerin geleceği
bakımından hiç şık ve etik bulmuyo-
ruz” diye konuştu.
Baştarafı 1. Sayfada
MEHMET KARAKUŞ
(1938 - 1998)
Seninle yaşadõğõm kõrk yõl,
bir bahar gibiydi.
Senin insanlõğõn yüce bir
değer gibiydi.
Sensiz geçen yõllar, ruhumda
yanan cehennem gibidir...
HATİCE KARAKUŞ
İstanbul Haber Servisi - KESK’e
bağlõ Büro Emekçileri Sendikasõ
(BES), yargõ işkolunun gerçek yükü-
nü çeken, sağlõksõz koşullarda dağ gi-
bi yõğõlan dava dosyalarõ altõnda kalan
büro emekçileri için “Yargıda ada-
let ve herkese insanca yaşam” baş-
lõklõ protesto eylemi yaptõlar.
Sultanahmet Adliyesi önünde top-
lanan BES’liler, “Nitelikli kamu hiz-
meti, insanca yaşama hakkı herke-
se” pankartõnõ açarken “Yargıda
adalet istiyoruz”, “Sadaka değil
toplusözleşme”, “İnsanca yaşamak
istiyoruz” sloganlarõ attõlar. BES İs-
tanbul 2 Nolu Şube Başkanõ Nevin
Kaplan, adli yõlõn açõlõş gününde hü-
kümet ve adalet bakanlõğõnõn yargõ hiz-
metlerinin yürütülmesi konusunu bir
bütün olarak ele almasõ gerektiğini be-
lirterek, “Yargı emekçilerinin eko-
nomik ve sosyal sorunlarının çözü-
mü için adil bir düzenleme yapıl-
ması gerekiyor” dedi.
‘Yargıda adalet ve herkese insanca yaşam’