Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
ha sık vurguluyoruz. Ancak şu da bir gerçek:
Türkiye’de fiili olarak başbakanlık sistemi var.
Erdoğan’ın son günlerdeki tutumu bunun somut
göstergelerinden biri. Başbakan, “her şeye ben ka-
rar veririm, ne diyorsam kanun odur” felsefesini öy-
lesine içine sindirmiş ki, bunu açığa çıkaran eylem-
lerini son derece doğal bir davranışmış gibi anlatı-
yor.
Önceki iktidarlarda da yaşadığımız, ne yazık ki son
derece bulaşıcı bir hastalık var:
Dönem zengini üretmek!
Aynı durumu AKP iktidarında da yaşıyoruz... An-
cak bu kez, öncekilerden farklı olarak gelecek dö-
nemlerin de zenginlerini yaratma, mevcutları yıkılmaz
kaleler haline getirme, kontrol dışı hiçbir ekonomik
güç bırakmama arayışını görüyoruz.
AKP ile birlikte önemli bir ileri adımla daha karşı
karşıyayız:
Dönem medyası yaratma...
Yine eski iktidarlar sırasında başbakanlar, medyayı
tümüyle kendi kontrolleri altında tutmayı çok ister-
lerdi. Bunun için de ihaleden nevaleye, akla gelen gel-
meyen her türlü yöntemi denerlerdi. Bazı liderler ken-
dilerine ait bir yayın organı edinmeyi bile düşündü.
Ancak AKP bütün bunların ötesine geçti:
Doğrudan kendisine bağlı bir medya yelpazesi üret-
ti...
Dönem medyası dedik ama bu tanım da tam an-
latmıyor. Şöyle bir şey:
Nasıl ki, partilerde gençlik kolları, kadın kolları var...
Nasıl ki, bunların başına genel başkan atama yapı-
yor ve alttan genel başkancıklar yetişiyor... O zaman,
benzer uygulama medyada da olmalı... İktidarın med-
ya kolları kurulmalı...
Kutlamak gerekir ki, AKP bunu başardı. Son de-
rece sistematik işleyen, her biri farklı işlevler üstle-
nen bir medya kolu oluştu. Örneğin; gündemden hiç
düşürülmemesi gereken bir konu varsa nöbetleşe
manşete taşıyorlar. Bütün gazetelerin irili ufaklı
başlıklarla aynı gün işlemesi gereken konu varsa, onu
da önce yine medya kolunun uzantılarından biri olan
dergiye veriyorlar. Herkes o dergiden alıp kullanıyor!
AKP, medya kollarını oluştururken iki yöntem iz-
ledi:
1- Kendisine ait girişimcilerin yeni medya organ-
ları yaratmasını sağlamak.
2- Medyayı birbiriyle çatıştırıp güçsüzleştirmek ve
tek tek satın almak.
Deniz Feneri soruşturması gösteriyor ki, böyle bir
medya yaratmak için her türlü yöntem kullanılmış. Bu-
na sanırım şu tarif yakışır:
Hedefe ulaşmak için her şey sevaptır...
Makyavel bunların yanında aklı evvel kalır, pes eder
seslenir:
“Beni çırak olarak alır mısınız; bir şeyler öğrene-
yim...”
İkinci yöntemi de ustalıkla kullandılar. Medya
grupları, karşı tarafın aleyhine olan durum benim le-
himedir, ilkesini benimsedi. Birbirine vurdukça vur-
du... AKP de seyrettikçe medya gücüne güç kattı.
Erdoğan’ın Doğan Grubu’na yönelik tutumunu al-
kışlayan, AKP’nin doğrudan kontrol etmediği yayın
organları da var. Oysa medya gücü bir bütün olarak
ne kadar bağımsız olabilirse, işlevini o kadar sağlıklı
yerine getirebilir.
Medya medyayla kırdırılıyor ve başbakanlık sistemi
bütün diktatoryal gücüyle yerleşiyor!
Bütün bunlar iyi de... Anadolu’da bir söz vardır:
İtaat eken isyan biçer!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Çankaya’dakinin gazetecilere söylediklerine
bakarsanız; Erivan’dan, Lozan’da yeni Türkiye’yi
Batı’ya kabul ettirip uluslararası bir anlaşma im-
zalayan İsmet Paşa yurda dönüyor sanırsınız.
Bir afra tafra; muhalefetin ve sağduyu sahibi ki-
şilerin uyarılarına kulakları tıkalı.
Çankaya’dakine Batı’dan gelen övgüler, destek
yeterli... Arkasını sıvazlayan demeçlerle kendin-
den geçmiş, “Dünya gözünde olumlu bir imaj çiz-
dik” diyor.
Gözü ve kulakları Batı’dan gelecek tepkilere o
kadar çevrili ki; yaptığı açıklamadaki sözcükler ile
AB Dönem Başkanı (Ermeni lobisinin etkisinde-
ki) Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin verdiği de-
meçteki sözcükler aynı: “Bu ziyaretim takdirle kar-
şılanacak ve cesaret olarak görülecektir”.
Geçen hafta Güncel’de ülkeyi ilgilendiren bir ol-
dubitti olmamasına karşın Çankaya’nın Başkan
Bush’u aramasındaki nedene değinirken; cum-
hurbaşkanı seçilir seçilmez Beyaz Saray’da ka-
bul gördüğünü ve bu sırada Başkan Bush’a Er-
menistan sorununu çözmeyi vaat ettiğini yazdık.
Bu bir varsayımdı ama; pazar günü Cumhuri-
yet’te iç sayfalardaki bir haber varsayımı doğru-
ladı.
2 Eylül akşamı Başkan Bush’la görüşüyor;
“maç nedeniyle Erivan’a gideceğini” söylüyor.
Başkan Bush’tan, “Seninle gurur duyuyorum, se-
ni bunun için alkışlıyorum” diye karşılık görüyor.
Çankaya’dakinin Beyaz Saray’ı aramasındaki
hikmet böylece ortaya çıkıyor. Bush’a Ermenis-
tan konusunda verdiği sözü yerine getirdiğini bil-
diriyor ve ABD’nin övgüsünü kazanmanın kıvan-
cı ile Erivan yolunu tutuyor.
ABD yıllardır Ankara’yı Ermenistan ile -sanki Tür-
kiye yaratmış gibi- sorunları çözmeye zorluyor. Sı-
nır kapısının açılmasını istiyor.
AB, özellikle Fransa, sözde Ermeni soykırımı so-
rununda geri adım atmamızı dayatıyor.
Batı’daki ağız birliğine ve medyamızın oldubit-
ti maşallah’a gelen yayınlarına karşın; ortalıkta
olumlu olan veya olup bitecek hiçbir şey yok!
Haberlerde -üstelik ünlü barışsever yazarların
köşelerinde- değinilip geçilen üç beş satır Erivan’ın
acil beklentisini açığa çıkarıyor.
Uygun ödünler vererek hemen her ulusal so-
runun çözümlenmesini isteyen Hasan Cemal,
Cumhurbaşkanı Sarkisyan’a “somut olarak ne
beklediğini” sormuş. “Hiç beklemeden iki nokta-
yı belirtti” diyor:
“Sınırların açılması, diplomatik ilişkilerin kurul-
ması!”
Çankaya’daki AKP’linin Erivan’a gideceğini
açıkladığı gün Le Figaro sınır kapılarının açılma-
sının zorunlu olduğuna işaret ederken, “Ermenistan
perişan, yoksul bir ülke” diye yazıyordu.
Nüfusun büyükçe bir kısmı göç etmiş. 60 bin ci-
varında Ermenistan vatandaşı Türkiye’de çalışa-
rak ailesini geçindiriyor.
Sınır kapısını açmak Ermenistan için yaşamsal
koşul. Elbette öncelikle ve ivedilikle sınır kapısı-
nın açılmasını isteyecek.
Diplomatik yollardan görüşmelere devam iste-
ği ise asıl amacı örtmeye çalışan bir öğe. Kapıla-
rı açtır, sorunları diplomatik yoldan zamana yay!
Satır aralarındaki bir başka gerçek gözlerden
uzak tutuluyor. Gazetecilere, halk, Ermeni gaze-
teciler, “Bir ziyaretle soykırımı unutturacağınızı san-
mayın” diyor.
Çankaya’daki diplomatik zafer ve uluslararası
onur kazanmış gibi, karşılığı nedir veya nereye ka-
dar gider hesabı yapmadan beş saatliğine Erivan’a
gidiyor.
Çankaya’daki şu güvenceyi verebilir mi:
Ermenistan hükümeti ve halkı soykırım iddia-
larından, hemen bütün ülkelerde soykırımı söz ko-
nusu ederek Türkiye aleyhine girişimlerden vaz-
geçeceklerini söyleyebilir mi?
Dış politika, iç politika gibi tek başlıydı. Ama Çan-
kaya’daki RTE’nin elinden dış politika oyuncağı-
nı alıyor.
İşbirliği platformu ile ön plana çıktığını sanıyordu
RTE. Çankaya’daki ne diyor; “Ziyaretimin Kaf-
kaslar’daki psikolojik duvarı kırdığına inanıyo-
rum”.
Uçaktaki demecinde “önüne böyle sorunlar gel-
diğinde harekete geçeceğini” söylüyor.
RTE, sen Aydın Doğan’la, basın özgürlüğü ile
uğraşacağına içine bak!
AKP, iki başlı bir iktidar izlenimi vermeye baş-
ladı ve birisi, birinin altını oyuyor!
[email protected]
SAYFA 9 EYLÜL 2008 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 29
Edirne PB 32
Kocaeli PB 29
Çanakkale PB 29
İzmir B 32
Manisa B 34
Aydın B 35
Denizli B 36
Zonguldak PB 25
Sinop Y 28
Samsun Y 25
Trabzon Y 28
Giresun Y 25
Ankara PB 31
Eskişehir B 30
Konya B 31
Sıvas PB 28
Antalya B 31
Adana PB 35
Mersin PB 32
Diyarbakır PB 36
Şanlıurfa PB 37
Mardin PB 33
Siirt PB 35
Hakkâri PB 25
Van PB 25
Kars PB 24
Oslo Y 14
Helsinki Y 14
Stockholm Y 13
Londra Y 18
Amsterdam Y 24
Brüksel Y 24
Paris PB 25
Bonn Y 25
Münih PB 24
Berlin PB 24
Budapeşte B 28
Madrid Y 30
Viyana B 25
Belgrad PB 26
Soyfa PB 28
Roma B 26
Atina B 30
Zürih PB 27
Moskova Y 27
Aşkabat PB 31
Astana B 25
Taşkent A 32
Bakû PB 28
Bişkek B 31
Tiflis PB 31
Kahire B 32
Şam B 32
Yurdun kuzey kesimle-
ri ile Doğu Akdeniz par-
çalı ve çok bulutlu, Or-
ta ve Doğu Karadeniz
kıyıları ile Sinop, Artvin
ve Ardahan çevreleri
sağanak ve gök gürül-
tülü sağanak yağışlı,
diğer yerler az bulutlu
ve açık geçecek. Hava
sıcaklığında önemli bir
değişiklik beklenmiyor.
IŞIL ÖZGENTÜRK
Kahve Sohbetleri
basõna özgürlükçü, işinize gelmediği zaman basõn özgür-
lüğü sözcüğünü bile unutursanõz, kimselerin size güveni kal-
maz. Şimdi basõnõn kendine güveni yeniden oluşturmasõ için
özellikle radikal adõmlar atma zamanõdõr. Özellikle büyük
medyanõn. Hükümet tarafõndan bizzat desteklenen medya
sanõldõğõ kadar etkili değildir. İktidar gider onlarõn da işi
biter. Bu her zaman böyle olmuştur. Ayrõca o kadar taraf
belli etmek, sizi her zaman marjinal bir yayõn organõ ya-
par, ağzõnõzla kuş tutsanõz kimseyi ikna edemezsiniz.
Medya için ağõr suçlamalardan biri de bazõ köşe yazar-
larõnõn hiçbir zaman işsiz kalmayacaklarõna dairdir. Med-
yanõn yakõn tarihini incelerseniz, bir medya kuruluşundan
atõlan kişinin hemen diğer, karşõt medya grubu yazarõ ya-
põldõğõnõ, daha sonra da işten atõldõğõ medya grubuna geri
döndüğünü örnekleriyle görürsünüz. İnsanlar aptal değil,
bu cambazlõklarõn nedeninin birtakõm çõkar ilişkileri ol-
duğunu anlamadõklarõnõ mõ sanõyorsunuz?
Ayrõca üç gün iktidarõ eleştireceksiniz, dördüncü gün Baş-
bakan’la özel sohbetleriniz yayõmlanacak, dördüncü gün
ne yapacağõnõz belli olmayacak? Evet, ne yazõk ki durum
bu. Sadece Türkiye değil, bütün dünya gücün kişisel ya da
grup çõkarlarõ için kullanõldõğõ kötü bir dönemden geçiyor.
Üstelik sadece medyanõn değil, bürokratlarõn da, asker-
lerin de gücü kötüye kullandõklarõ kötü bir dönemden... Ör-
neğin Bulgaristan Avrupa Birliği fonlarõnõ öylesine yanlõ
kullanmõş ki işin içinden çõkamayan Bulgar yargõçlar, AB
yargõçlarõndan resmen yardõm istemişler. Perulular yol-
suzlukta öylesine bunalmõşlar ki bir Japonu başkan yap-
mõşlar, “Bu adam Japon, onurlu olur” diye. En büyük
soygunlar da onun zamanõnda yapõlmõş; adamõ ülkesine yol-
lamõşlar, yardõmcõsõ da hapiste... Bu her zaman olacak ama
bu gücün kullanõmõnõ nispeten azaltmak mümkün. De-
netleme bunun için vardõr. Denetleme gücü yüksek oldu-
ğu için gelişmiş ülkelerde rüşvet ya da gücün çõkar için kul-
lanõmõ ortaya çõkarõlõr. Ve hiç kimsenin gözünün yaşõna
bakõlmaz. Ancak Pakistan gibi ortaçağ aşiretlerinin ve bi-
at kültürünün egemen olduğu bir ülkede adõ yüzde ona çõk-
mõş biri başkan seçilebilir.
Türkiye Ergenekon ve Deniz Feneri davalarõyla önem-
li bir aşamaya gelmiştir. Şeffaflõk ve denetim mekaniz-
malarõnõn sadece medyada değil her alanda devreye girmesi
hepimiz için hayõrlõ olacaktõr. İnsanlar kendilerine fayda
da sağlasa yolsuzluğu sevmezler, içlerine yediremezler. He-
pimiz hatõrlayalõm, Ecevit neden Ecevit olmuştu.
Baştarafı Arka Sayfada
Şehitler toprağa verildi
Yurt Haberleri Servisi -
Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde
önceki gün PKK tarafõndan dü-
zenlenen saldõrõda şehit olan 3
asker ve 3 geçici köy korucusu
dün memleketlerinde düzenle-
nen törenlerle toprağa verildi.
Şemdinli kõrsalõnda PKK’li-
lerle yaşanan çatõşmada şehit dü-
şen Üsteğmen Murat Ergül
için memleketi Kõrşehir’de tö-
ren düzenlendi. Şehidin babasõ
Hüseyin Ergül, “Vatan sağ
olsun, acımız büyük ama bu
vatan için nice canlar gitti,
bundan sonra da gidecek. Şu
mübarek günlerde sabırlı ol-
mamız gerekir. Hep birlikte
sabredeceğiz” dedi.
Şehidin annesi Halime Ergül
de, gözyaşlarõ dökerek teröre la-
netler yağdõrdõ. Acõlõ anne, “Oğ-
lum Murat’ın muradını gö-
remedim. Gitti yavrum. Allah
bu teröristlerin belasını ver-
sin” diye ağõtlar yaktõ.
Hakkâri’deki görevine 11 ay
önce başlayan şehit Üsteğ-
men’in Beden Eğitimi Bölü-
mü’nü okuduktan sonra söz-
leşmeli subay olarak Türk Si-
lahlõ Kuvvetleri’ne katõldõğõ be-
lirtildi. Şehit asker, Cacabey
Camisi’nde kõlõnan namazõn ar-
dõndan Ahmet Tozluklu Şehit-
liği’nde toprağa verildi.
Aynõ çatõşmada terhisine 45
gün kala şehit olan piyade er Sı-
racettin Aktaş (21) da Şanlõ-
urfa’nõn Birecik ilçesine bağlõ
Mezra Beldesi’nde toprağa ve-
rildi. Beldede çiftçilik yapan
baba Cuma Aktaş, oğluyla en
son 25 gün önce bir komutanõ-
nõn cep telefonu aracõlõğõyla
görüştüklerini belirterek, “Oğ-
lum, ‘Operasyondayõz. Bizim
ne zaman geleceğimiz belirsiz.
45 günüm var ama ben memle-
ketime yetişeceğimi zannetmi-
yorum’ dedi. Vatan sağ ol-
sun” diye konuştu.
Anne Emine Aktaş ise Türk
bayrağõna sarõlarak, “Şehitler
ölmez vatan bölünmez, Kah-
rolsun teröristler” diye slogan
attõ. Şehidin kardeşi Şemsettin
Aktaş’õn da 3 ay önce askere
gittiği, vatani görevini Muğ-
la’da yaptõğõ belirtildi. Şehidin
cenazesi düzenlenen törenle
belde mezarlõğõnda toprağa ve-
rildi.
Piyade Komando Er İbra-
him Kaçar’õn Osmaniye’de ya-
şayan ailesi de acõ haberle sar-
sõldõ. Şehidin annesi Havva
Kaçar (50), babasõ Osman Ka-
çar (59), ağabeyleri Battal (27),
Ali (28), Yunus Kaçar (24), ab-
lasõ Meryem Kale (32) ve kar-
deşi Meltem Kaçar (14) acõ ha-
beri aldõktan sonra fenalõk ge-
çirdiler.
Baba Osman Kaçar, oğluyla
en son önceki gün görüştüğünü
ifade ederek, “Oğlum telefon-
la arayarak operasyona çı-
kacağını söyledi. Kendisine
başarılar diledim. Bugün de
şehit olduğu haberini aldık.
Vatan sağ olsun” dedi.
Şemdinli kõrsalõnda şehit olan
geçici köy korucularõ Mehmet
Gürdal, Rahmi Töre ve Reşit
Töre için dün Şemdinli İlçe
Jandarma Komutanlõğõ’nda tö-
ren düzenlendi. Şemdinli Dev-
let Hastanesi morgundan alõnan
köy korucularõnõn Türk bayra-
ğõna sarõlõ cenazeleri askerlerin
omzunda tören alanõna getirildi.
Saygõ duruşu ve İstiklal Mar-
şõ’nõn okunmasõyla başlayan
törende konuşan İlçe Kayma-
kamõ Hakan Şen, “Aileler, if-
tar için bekledikleri korucu-
ların ölüm haberiyle sarsıldı.
Şehitlerimizin kanları yerde
kalmayacaktır. Ramazan
ayında bile hain saldırılarını
gerçekleştiren teröristlere ge-
reken cevap verilecektir” de-
di.
Törenin ardõndan korucularõn
cenazeleri, ilçeye 30 kilometre
uzaklõktaki Çubuklu köyünde
toprağa verildi.
Metrobüsün yeni güzergâhı sorunlarla açıldı
Marmaray’da işçilere gözdağı
İstanbul Haber Ser-
visi - Yenikapõ’da
Marmaray ve metro
projeleri kapsamõnda
yürütülen arkeolojik
kazõlarda görev alan
arkeolog Enis Tartan,
Hüseyin Yıldırım ve
sanat tarihçisi Özlem
Duran Yakutlu’nun
finansal sorunlar ve
kadro daraltma gerek-
çeleri ile işten çõkarõl-
masõ protesto edildi.
İşten çõkarõlan arkeo-
loglar, 2 ay boyunca
maaşlarõnõ alamadõklarõ
için iş bõrakma eylemi
yaptõklarõna dikkat çe-
kerek bu işten çõkarma-
larõn diğer çalõşanlara
“gözdağı verme” ama-
cõ taşõdõğõnõ belirttiler.
Yenikapõ’da arkeolo-
jik kazõnõn yapõldõğõ
şantiye önünde işten
çõkarõlan arkeologlar
adõna ortak açõklama
yapan Hüseyin Yõldõ-
rõm, Anadolu Metro
Ortaklõğõ’nõn yükleni-
cisi olduğu Yenikapõ
Metro Projesi’nde çalõ-
şan arkeolog ve işçile-
rin 2 ay boyunca maaş-
larõnõ alamadõklarõ için
8-9 Ağustos’ta iş dur-
durduklarõnõ anlattõ.
Maaşlarõn ödenmesin-
den sonra işbaşõ yap-
tõklarõnõ, ancak 4 Eylül
2008 günü serbest ar-
keolog Enis Tartan ve
sanat tarihçisi Özlem
Duran Yakutlu ile bir-
likte işten çõkarõldõğõnõ ifade eden Yõldõrõm,
“Burada İstanbul’un 8000 yıllık tarihi
gün ışığına çıkarılmış, şu ana dek bulu-
nan 32 batık ve 20 bin eser de Dünya
Kültür Mirası’na armağan edilmiştir.
Ancak her şey toz pembe değil. Çalışan-
lar bilimsel sorumluluk olarak İstanbul
Arkeoloji Müzeleri’ne, özlük hakları ba-
kımından taşeron firmalara bağlıdırlar.
Meslektaşlarımız müze ya da üniversite
çalışanı olmadığı için ‘serbest arkeolog’
olarak nitelendirilmekte. Serbest arkeo-
log, yasalarla tanımlanmadığından gö-
rev, yetki ve sorumluluk karmaşası ya-
şanmakta ve çoğu zaman taşeron firma
ile yüklenici firmalarla karşı karşıya
kalmaktadırlar” dedi.
Yõldõrõm, şirket yetkililerinin işten çõkar-
malara resmi olarak finansal sorunlarõ ba-
hane gösterdiğini, ancak sözlü olarak ken-
dilerine iş durdurma eylemi yüzünden çõ-
karõldõklarõnõn açõklandõğõnõ söyledi. Yõldõ-
rõm, işten çõkarmalarla birlikte 40 bin met-
rekarelik alanda çalõşan 200 işçiyi denetle-
yecek arkeolog sayõsõnõn 6’ya düştüğüne
vurgu yaparak şu an çalõşan meslektaşlarõ-
nõn kapasitelerinin üzerinde bir iş yükü ile
karşõ karşõya olduklarõnõ yeterli bilimsel
çalõşmanõn yürütülemediğini ifade etti. Ey-
leme, Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi,
KESK Yapõ-Yol Sen, DİSK Sine-Sen,
Umut Kooperatifi, Çağrõ Merkezi Çalõşan-
larõ Derneği de destek verdi.
İstanbul Haber Servisi - İs-
tanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
(İBB) E5 Karayolu üzerindeki
trafik yoğunluğunu azaltmak
amacõyla Zincirlikuyu’ya kadar
uzattõğõ yeni güzergâhõnda ilk
seferlerine dün başlayan metro-
büs hattõndaki eksiklikler İstan-
bullulara zor anlar yaşattõ. Dü-
zenlenen sõk seferler arasõnda
senkronizasyon sağlanamamasõ
nedeniyle araçlar duraklarda yõ-
ğõldõ. Metrobüslerin hepsinin
Zincirlikuyu’ya kadar gitmeme-
si Cevizlibağ durağõna gelindi-
ğinde büyük karmaşaya neden ol-
du. Duraklarõn inşaatlarõnõn ta-
mamlanmasõ nedeniyle de yurt-
taşlar kum tepelerinin, demirlerin
üzerinden atlayarak işlerine git-
tiler.
Avcõlar-Topkapõ arasõnda Ey-
lül 2007’den bu yana hizmet ve-
ren metrobüs hattõ dün itibarõyla
Zincirlikuyu’ya kadar uzatõldõ.
Geçen yõl Avcõlar’daki dönüş
rampalarõ tamamlanmadan hiz-
mete sokulduğu için trafik sõkõ-
şõklõğõna neden olan metrobüs bu
yõl da yeni seferlerine sorunlarla
başladõ.
Geçen yõl olduğu gibi bu yõl da
okullarõn açõldõğõ gün yeni gü-
zergâhõnda hizmete sokulmasõ
ve ulaşõmõn ücretsiz olmasõ ne-
deniyle metrobüs hattõndaki yol-
cu yoğunluğu duraklarda uzun
kuyruklar oluşturdu. Duraklarda
dakikalarca metrobüs bekleyen
yurttaşlar dolu araçlarla karşõ-
laştõlar. İncirli, Zeytinburnu ve
Merter’de dolu olduklarõ için
durmayan metrobüsler, yolcula-
rõn tepkisine neden oldu. Yeni du-
raklarõn inşaatõnõn bitmemesi de
sõkõntõlara yol açtõ. Özellikle du-
raktan çok şantiye alanõna ben-
zeyen Mecidiyeköy noktasõnda,
İstanbullular, çimento çuvallarõ,
kum tepeleri, inşaat demirleri
arasõnda yürümek zorunda kal-
dõlar. Ayrõca yapõlan yoğun se-
ferlerin organize edilememesi
nedeniyle metrobüsler sabah sa-
atlerinde adeta konvoy oluştur-
dular. Duraklarda aynõ anda 8-9
aracõn beklemesi, bu araçlarõn uy-
gun noktaya gelip yolcularõ in-
dirip bindirmesi sõrasõnda met-
robüsler dakikalarca bekledi.
Yeni güzergâhta iki farklõ nu-
marayla hizmet veren metrobüs-
ler ilk gün nedeniyle kargaşaya
yol açtõ. Avcõlar-Topkapõ ara-
sõnda hizmet veren metrobüsün
78T, Avcõlar-Zincirlikuyu ara-
sõnda hizmet veren hattõn ise 78
numaralõ olduğunun yeteri kadar
duyurulmamasõ nedeniyle Ce-
vizlibağ durağõnda büyük yo-
ğunluk yaşandõ. İki farklõ hat ol-
duğunu bilmeyen yolcular Ce-
vizlibağ durağõna geldiklerinde
metrobüslerin Zincirlikuyu’ya
kadar gideceğini düşünerek araç-
lardan inmediler. Şoförlerin uya-
rõsõ üzerine araçlarõ terk eden
yüzlerce yolcunun Zincirliku-
yu’ya devam eden diğer metro-
büslere binmesi ile sorun çözül-
dü, ancak o sõrada Cevizlibağ du-
rağõnda mahşer yerini andõran
bir kalabalõk büyük kargaşaya ne-
den oldu.
YENİKAPI KAZISINDA KEPÇE TARTIŞMASI - Arkeologlar Derneği ve kazı ekibinde gö-
rev yapan arkeologlar, kazının bir an önce bitirilmesi için baskı uygulandığını ve çalışma sa-
hasına kepçelerle girildiğini öne sürerken, kazı ekibinin başında bulunan Arkeoloji Müzesi Mü-
dürü Dr. İsmail Karamut ise alanda çalışan kepçelerin kazı sonrasında çıkan balçığı yükle-
mek amacıyla kendileri tarafından sokulduğunu, kazının erken bitecek olması nedeniyle bu-
radan maaş alan arkeologların kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini belirtiyor.