02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 2008 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Suçluların Telaşı İçindesiniz...’ Türkiye1960’ta, çok partili rejimin 14. yılını yaşı- yor. Bu dönemin dördüncü yılında, demokrasi va- at ederek hükümet olmuş olan Demokrat Parti eko- nomik ve sosyal sorunların ağırlığı altında ezilmiş, demokrasi vaatlerini unutmuş, anayasayı ve rejimi çiğneyerek, kendi partisinin milletvekillerine yargı yet- kisi tanıyarak “Tahkikat Encümeni”ni kurdurmuş, meçhul bir istikamete doğru yürümektedir. Başbakan Adnan Menderes rejimin bütün un- surlarıyla kavga halindedir. Bir gün profesörlere “ka- ra cüppeliler” diyerek üniversiteye saldırmakta, bir başka gün zaten bağımsızlığı olmayan, üyele- rinin resen emekliye sevk edilebildikleri yargıyı he- def almakta, sıkça basın ile kavga etmektedir. Menderes, parlamentodaki çoğunluğu sayesin- de, muhalefetin bütün taleplerini geri çevirmekte, CHP’nin taleplerini elinin tersiyle itmektedir. Mu- halefet iktidar ilişkileri, öyle bir hale gelmiştir ki, Kur- tuluş Savaşı kahramanı ana muhalefet partisi lide- ri İsmet İnönü taşlı sopalı fiili saldırılara uğramak- ta, iktidar mensupları, gerekirse İsmet Paşa’nın hap- se atılabileceğini de belirtmekte, 80’ini aşmış Hü- seyin Cahit Yalçın içeri tıkılabilmektedir. Meclisin gürültülü, gürültülüden öte kavgalı otu- rumlarından birinde, DP’nin yaygaraları karşısında İsmet İnönü Menderes ve taifesini uyarır. - Suçluların telaşı içindesiniz... Başka bir oturumda İnönü bu takımı bir kez da- ha uyaracaktır: - Sonra sizi ben bile kurtaramam. Nitekim, “suçluların telaşı içinde olanları” sonra İsmet Paşa bile kurtaramayacak, Türkiye çok acı günleri ve olayları yaşacaktır. Keşke öyle olmasaydı. Olmaması Menderes’in elindeydi ama hırs ve öfke gözünü kararttığı için Ad- nan Bey hiçbir şeyi görecek halde değildi... Son günlerde, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’ı televizyon ekranında her gördüğümde aklıma İnönü’nün, “Suçluların telaşı içindesiniz” uyarısı ge- liyor. Recep Tayyip Bey’i her gördüğümde, sanki o da suçluların telaşı içindeymiş izlenimine kapılıyo- rum. Başbakan son günlerde, medya imparatoru Ay- dın Doğan’ı hedef almış durumda. Bu tavrının nedeni, Almanya’da görülmekte olan Deniz Feneri e.V. davasıyla ilgili haberlerin Sayın Do- ğan’ın sahibi olduğu gazetelerde önemiyle orantı- lı bir biçimde yer alması. Deniz Feneri, Türk kamuoyunda uzun süredir bi- linen bir olay. İnsanların dinsel inançlarının sömü- rülmesi yoluyla hortumlanan paraların insani yardım yerine AKP’ye yakın kuruluşlara, medya organları- na nasıl aktarıldığı yazıldı, çizildi, ekranlarda bel- geleriyle anlatıldı. Tıpkı YİMPAŞ olayında olduğu gi- bi, bir bölümü de, bu hortumlamadan yararlanmış olan AKP yandaşı medya bu olayları görmezden gel- di, iktidara yakın çevreler iddiaları duymamayı ter- cih ettiler, genelde de, o zamanki Kanaltürk, Ulu- sal Kanal ve Cumhuriyet dışındaki yayın organları Deniz Feneri logosuyla yürütülen bu utanç verici do- landırıcılık olayına yeterli önemi vermediler. Ama dava Almanya’da görülmeye başlanınca, Ay- dın Doğan Medyası da, bunu ekranlarına ve sü- tunlarına taşıdı. Bu da Başbakan’ı çileden çıkardı. Çünkü Alman mahkemesine intikal etmiş belgelerde, mahkeme önünde verilen ifadelerde, Başbakan’a yakın kuruluş ve kişilerin ve bizzat Başbakan’ın adı geçmeye baş- ladı. Kanal 7 ile Tayyip Erdoğan ilişkileri ortaya dö- küldü. Ayrıntılara girmeden belirteyim, son zamanlarda, dudak uçuklattıracak yolsuzluk iddiaları ile AKP’nin, yakın kuruluşlarının adının birlikte anıldığı ilk olay de- ğil bu. Gazetelerde belirtilen hususlar, bu gazetelerin özel haberleri de değil. Almanya’da yargı önünde orta- ya dökülenleri naklediyorlar. Zahit Akman’ınkine benzer kimi tekziplere de, yine Alman mahkeme- lerinde ortaya sürülenler ve kendi kişisel açıkla- malarıyla yanıt veriyorlar. Başbakan’ı bunca sinirlendiren olay, artık mızrağın çuvala sığmayacak hale gelmesi, AKP’nin yolsuz- lukla anılmasının önüne geçilememesidir. Başbakan bu durumda medyayı ve Aydın Doğan’ı tehdide kadar varıyor. Bu durum demokrasiyle bağdaşmaz. Tayyip Er- doğan’ı destekleyen lümpen liberaller acaba hâlâ demokrasi rüyaları görüyorlar mı? Aydın Doğan medyasında da, demokrasi etike- ti altında, partisini laiklik karşıtı eylemlerin odağı ha- line getirmiş olan ve kapatılmaktan İtilaf Devletle- ri’nin desteği ile kurtulan Tayyip Erdoğan’a destek vermiş bir sürü lümpen liberal vardı. Ama öyle görünüyor ki, Tayyip Bey desteğin bu kadarını yeterli görmemiş, kendi piyonları dışında- ki basın organlarında da, Alman mahkemelerinde AKP ile bağlantılandırılan olayların tümden gör- mezden gelinmesini istemişti. Bizler bu olaylar patlak vermeden önce de, Baş- bakan’ın Aydın Doğan ve medyasından, kendisine zamanında sağlanmış olan ve bazı köşelerde hâlâ devam eden desteği yeterli bulmadığı için şikâyetçi olduğunu biliyorduk. Ve yine biliyorduk ki, bu kavga er veya geç pat- lak verecektir. Sonunda kavga patlak verdi. Başbakan esip kü- fürmeye başladı. Kavgayı izledikçe, birçok davasında dokunulmazlık zırhı arkasına saklanmış olan Başbakan’ın, İsmet İnö- nü’nün deyimiyle, suçluların telaşı içinde olduğu iz- lenimine kapılıyorum. Bilmem haksız mıyım? [email protected] İzvestiya’nõn, iki ülkenin Boğazlar’õn yönetimini ortaklaşa üstlenebileceğini ileri sürmesi tartõşma yarattõ Moskova tehlikeli oynuyor BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Moskova’da ya- yõmlanan İzvestiya gazetesinin Türkiye ile Rusya’nõn Montrö An- tlaşmasõ’ndan çekilerek ve bu an- laşmanõn yerini alacak ikili bir anlaşma imzalayarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarõnõn yönetimi- ni ortaklaşa üstlenebileceğini ile- ri sürmesi tartõşmalarõ da berabe- rinde getirdi. Rusya’õn 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi’ni tartõşmaya açma ça- balarõ Ankara’da rahatsõzlõk yarattõ. Çünkü, Montrö’ye taraf herhangi bir devletin sözleşmeden çekil- mesi durumunda işleyecek süreç yine sözleşmenin içinde düzenle- niyor. Taraflar önce diplomatik yollardan çözüm arayõşõ başlatma ardõndan da yine taraf ülkelerin ka- tõlacağõ bir konferansa katõlma yü- kümlülüğü altõnda bulunuyor. 28. maddeye göre sözleşmenin süresi 20 yõl olarak belirlenirken yi- ne aynõ maddede “Bununla bir- likte, işbu sözleşmenin 1. mad- desinde doğrulanan geçiş ve gi- diş ve geliş özgürlüğü ilkesinin sonsuz bir süresi olacaktır” de- niliyor. Bu tarihin dolmasõndan sonra ise sözleşmeye taraf herhangi bir ül- keye “fesih beyanında bulun- ma” yetkisi tanõnõyor. Anlaşmada, “İşbu sözleşme, işbu madde hü- kümlerine uygun olarak sona erdirilmiş olursa Bağıtlı Yüksek Taraflar, yeni bir sözleşmenin hükümlerini saptamak üzere kendilerini bir konferansta tem- sil ettirmeyi kabul etmektedir- ler” deniliyor. ‘İzlenecek süreç’ Montrö’nün 29. maddesi ise söz- leşmeye taraf herhangi bir ülkenin fesih beyanõnda bulunmasõndan sonra izlenecek süreci belirliyor. Bu maddeye göre sözleşmenin yü- rürlüğe girmesinden sonraki her beş yõllõk dönemin sona ermesin- de, taraf ülkelerden herhangi biri sözleşmenin bir ya da birkaç hük- münün değiştirilmesini önerme hakkõna sahip bulunuyor. 29. maddede, “...bu öneriler üzerinde diplomasi yoluyla bir sonuca varmak olanağı buluna- mazsa, Bağıtlı Yüksek Taraf- lar, bu konuda toplanacak bir konferansta kendilerini temsil et- tireceklerdir. Bu konferans, an- cak oybirligiyle karar alabile- cektir; 14. ve 18. maddelere (Bo- ğazlardan geçen yabancı savaş gemilerinin ve taraf devlet ol- mayan ülkelerin Karadeniz’de bulunan deniz gücüne getirilen tonaj sınırlamalarını düzenle- yen maddeler) ilişkin değişiklik durumları, bu hükmün dışında kalmaktadır. Bu durumlar için Bağıtlı Yüksek Taraflar’ın dört- te üçünden oluşan bir çoğunluk yeterli olacaktır. Bu çoğunluk, Türkiye’yi de içine alarak Ka- radeniz kıyıdaşı Bağıtlı Yüksek Taraflar’ın dörtte üçünü kap- samak üzere hesaplanacaktır” deniyor. Rusya’nõn Montrö Sözleşmesi’ni tartõşmaya açma çabalarõ Ankara’da rahatsõzlõk yarattõ. Çünkü, Montrö’ye taraf herhangi bir devletin sözleşmeden çekilmesi durumunda işleyecek süreç yine sözleşmenin içinde düzenleniyor. AZERBAYCAN BM’de üçlü toplantõ hazõrlõğõ Ankara, Azerbaycan ile Ermenistan’õ kõsa süre içinde masaya oturtmak için çalõşmaya başladõ. Ermenistan tarafõnõn öneriye “olur” dediği belirtildi MAHMUT GÜRER ANKARA - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün ziyaretinin ar- dõndan Ankara, Azerbaycan ile Ermenistan’õ kõsa süre içinde ma- saya oturtmak için çalõşmaya baş- ladõ. Ermenistan tarafõnõn söz ko- nusu öneriye “olur” dediği belir- tilirken, Gül’ün bu hafta içinde ger- çekleştirmesi beklenen Bakû zi- yaretinde konuyu, Azerbaycan Cumhurbaşkanõ İlham Aliyev’e ileteceği belirtildi. Gül’ün Ermenistan ziyaretinde gündeme gelen Karabağ sorunu konusunda Türkiye Minks Grubu önerileri dahilinde yeni bir plan ha- zõrlõğõ yaptõ. Söz konusu durum, Gül-Sarkisyan görüşmesinin ar- dõndan, Dõşişleri Bakanõ Ali Ba- bacan ve Ermeni mevkidaşõ Ed- ward Nalbantyan arasõnda ko- nuşuldu ve Erivan yönetiminin olumlu tepkisi ile sonuçlandõ. Türkiye bu kapsamda, sürecin 23 Eylül-1 Ekim tarihleri arasõnda New York’ta gerçekleşecek BM Genel Kurulu’nda Türkiye, Er- menistan ve Azerbaycan’õn cum- hurbaşkanlarõ ile dõşişleri bakanlarõ aynõ masaya oturacak ve Karabağ sorununun çözümü için kapsamlõ görüşmeler yapõlacak. Aliyev ve Sarkisyan geçen ay- larda bir araya gelmiş ve görüş- meleri sürdürmek üzere sözleş- mişlerdi. Ancak Azerbaycan’da ekim ortasõnda gerçekleştirilecek seçimler nedeniyle yeni bir bu- luşma, Azerbaycan seçimleri son- rasõna bõrakõlmõştõ. Cumhurbaşkanõ Gül’ün Azer- baycan’a yarõn 14.00 sularõnda gitmesi bekleniyor. Azerbaycan tarafõnõn Türki- ye’nin erken görüşme teklifine sõ- cak bakmadõğõ belirtiliyor. Aliyev yönetiminin buluşmayõ seçim son- rasõna bõrakmak istediği vurgula- nõyor. Minsk Grubu tarafõndan Nisan 2004’te taraflara yapõlan öneri- lerde şunlar yer alõyordu: * Ermeni birlikleri ilk olarak Dağlõk Karabağ dõşõnda işgal et- tikleri diğer yedi kentin beşinden çekilecek, * Ermenistan daha sonra Dağlõk Karabağ ile Ermenistan arasõnda koridor olan Laçin ve Kelbe- cer’den de çõkacak, * Bölgeye uluslararasõ barõş bir- likleri yerleştirilecek, * Ermenistan-Azerbaycan, Azer- baycan-Nahçõvan arasõnda ileti- şim hatlarõ açõlacak, * Bölge mayõnlardan temizle- necek ve göçmenler evlerine geri dönecek, * Dağlõk Karabağ’õn statüsü BM’de yapõlacak görüşmelerin ardõndan belirlenecek. Hollanda İstihbarat Servisi teşkilat hakkõnda rapor hazõrladõ: MilliGörüşyasaklansõn YUSUF ÖZKAN AMSTERDAM - Hollanda İs- tihbarat Servisi’nin (AIVD), Mil- li Görüş Teşkilatõ hakkõnda; “aşı- rı şeriatçı terör örgütleri ile bunları finanse eden kişi ve ku- ruluşlarla yakın ilişkide olduğu” yönünde bir rapor hazõrladõğõ öğ- renildi. Özgürlük Partisi (PVV), Milli Görüş’ün Hollanda’da bir an önce yasaklanmasõnõ, ülke gene- lindeki onlarca camisinin de ka- patõlmasõnõ istedi. Ülkenin en çok satan gazetele- rinden De Telegraaf, AIVD’nin hazõrladõğõ gizli raporda, Milli Görüş “tehlikesine” dikkat çek- tiğini bildirdi. İstihbaratõn rapo- runda, Milli Görüş’ün, aşõrõ şeri- atçõ terör örgütleri ve bunlarõ fi- nanse eden kişi ve kuruluşlarla ya- kõn ilişkide olduğu vurgulandõ. Raporda, Hollanda’da 100’e ya- kõn cami ve örgütü bulunan Milli Gürüş’ün, Müslüman Kardeşler, Hamas ve Hizbullah gibi örgütlerle ilişkilerine dikkat çekildi. Raporda, Necmettin Erba- kan’õn yeğeni, eski Milli Görüş Başkanõ Sabri Erbakan’õn eniş- tesi olan İbrahim El Zayat da, “örümcek ağının başı” diye ta- nõmlandõ. Almanya İslam Ce- maati’nin (IGD) Mõsõr kökenli başkanõ Zayat’õn, Hollanda’da ge- niş bir faaliyet alanõ yaratmak ve “nüfuz” oluşturmak için Milli Görüş’ten destek aldõğõ belirtildi. Milli Görüş, bir süre önce de Amsterdam’da yapõmõna başla- nan Wester Moskee adlõ cami ile ilgili yolsuzluk iddialarõ ile gün- deme gelmişti. Milli Görüş’e ait cami derneğinin yeni yönetimi, es- ki başkanõn 3 milyon Avro’yu zimmetine geçirdiğini saptayarak mahkemeye başvurmuştu. Özgürlük Partisi (PVV) Millet- vekili Hero Brinkman, Hollan- da’da Milli Görüş’ün faaliyetleri- nin acilen yasaklanmasõ çağrõsõn- da bulundu. Bu örgüte ait camile- rin de kapatõlmasõnõ isteyen Hirsch Ballisteyen Brinkman ve partisi, konuyu parlamento gündemine taşõdõ. PVV’li milletvekili, Adalet Ba- kanõ Hirsch Balin’e başvurarak, AIVD raporunun da õşõğõnda Mil- li Görüş hakkõnda parlamentoda genel görüşme istedi. Brinkman, “Milli Görüş’ün Hollanda genelindeki faaliyetleri derhal yasaklanmalı ve onlarca camisi kapatılmalıdır” dedi. CHP’li Meclis üyesi Salim Büyükkaya ile eski CHP’li bağımsız üye Mustafa Nadir Mayalar AKP’li Seyhan Belediye Başkanı Azmi Öztürk’e bir soru önergesi verdiler. Öztürk’eilaçveçimbedelleriileişçitazminatlarõnõsordular AKP’li başkana önerge ADANA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP’li Meclis üyesi Sa- lim Büyükkaya ile eski CHP’li bağõmsõz üye Mustafa Nadir Mayalar, AKP’li Seyhan Be- lediyesi Başkanõ Azmi Öz- türk’e sinek ilacõ ve çim alõm bedelleriyle, temizlik işlerin- den çõkarõlan işçilerin tazmi- natlarõnõ sordu. Büyükkaya ve Mayalar verdikleri so- ru önergelerinde, “Meclis üyelerinin bile bilgisi olmayan bu konuda halkımız da aydınlatılmalı” dedi. Seyhan Belediye Meclisi’nin oturumlarõnda ko- nuyu sõk sõk dile getiren Bü- yükkaya ve Mayalar, AKP’li Başkan Öztürk’ün yanõtlamasõ istemiyle verdikleri soru öner- gesinde, şunlarõ sordular: “Bir dönem büyük tartışma yaratan sinekle mücadele ilaç- larının alımları ile park bah- çelerin çim tohumu ihtiyacı- na yönelik yapılan alımlar ile temizlik şantiyesinden çı- karılan işçilerin durumu ve bunlara ödenen tazminatların belediye kesesinden çıkıp çık- madığı belirsizdir. Seyhan Belediyesi’nin 2007 ve 2008 yılları için sinekle mücadele kapsamında yaptı- ğı tüm ilaç ihaleleri ve doğ- rudan alımlarında; alım ta- rihleri, ilaç cins, miktar ve fi- yatları, firmalardan yeterlilik belgesinde istenen şartlar ve kaç firmanın katıldığı, kaza- nan firmanın veya firmaların isimleri ile bu firmalara han- gi tarihlerde tutarlarıyla bir- likte ne şekilde ödeme yapıl- dığı, aynı zamanda; doğrudan alımlarda her alım için veri- len teklifler, kazanan firma- lar, fiyatları ve ödeme tarih- leri açıklanmalıdır. Yine; 2007 ve 2008 yılları içinde Park ve Bahçeler Mü- dürlüğü’nde kullanılmak üze- re yapılan çim tohumu alım ihalelerinde; alındığı tarih- ler, cins, miktar ve fiyatları, firmalardan yeterlilik belge- sinde istenen şartlar, kaç fir- manın katıldığı, kaza- nan firmanın veya fir- maların isimleri, bun- lara hangi tarihlerde tutarlarıyla birlikte ne şekilde ödeme yapıldı- ğının yanı sıra; her alımdaki çim tohumla- rı nerelere ve toplam kaç metrekare alanın çimlendi- rilmesinde kullanılmıştır?” CHP’li Meclis üyesi Büyük- kaya ve Mayalar Seyhan Bele- diyesi’nin temizlik işleri şanti- yesinde çalõşõrken işten çõkarõ- lan işçiler, açtõklarõ davalar ve bu davalarõn sonuçlarõyla ilgi- li olarak da çeşitli sorular yö- nelttiler. Seyhan Belediyesi CHP’li Meclis üyesi Büyükkaya ile eski CHP’li bağõmsõz üye Mayalar, verdikleri soru önergelerinde, “Halkõmõz aydõnlatõlmalõ” dediler. TÜRKİYE-ERMENİSTAN Diplomasi bir işe yaramamış Ermenilerin, 4 ay önce Türk Dõşişleri Bakanlõğõ ile yapõlan gizli görüşmelerde, “Tezlerimizden vazgeçmiş değiliz” dediği ortaya çõktõ. BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Cumhurbaş- kanõ Abdullah Gül’ün Eri- van ziyareti sonrasõnda “Söz- de soykırım konusunu hiç açmadılar. Bırakın açmayı, en ufak ima bile olmadı. Dolaylı bile söylenmedi. Üstü kapalı söylenebilirdi, ama o da olmadı” yönün- deki sözlerine karşõn, Erme- nilerin 4 ay önce Türk Dõş- işleri Bakanlõğõ ile yapõlan ve resmi temaslar için zeminin oluşturulmaya çalõşõldõğõ giz- li görüşmelerde, “Tezleri- mizden vazgeçmiş değiliz” dediği ortaya çõktõ. Türk ve Ermeni dõşişleri bakanlõklarõ arasõnda 7 yõldan bu yana İsviçre ve Avustur- ya’da yürütülen ‘sessiz dip- lomasi’nin son halkasõnõ yak- laşõk 4 ay önce yapõlan gö- rüşmeler oluşturdu. 2008 yõ- lõ başõnda Ermenistan’da Serj Sarkisyan’õn cumhurbaş- kanlõğõna seçilmesinden son- ra Gül’ün göndermiş olduğu kutlama mesajõnda ilişkilerin geliştirilmesi olanağõnõn gün- deme taşõnmõş olmasõndan dolayõ, 2008 yõlõ içinde ya- põlan gizli görüşmelerin ana eksenini de üst düzey resmi temaslar için zemin hazõr- lanmasõ oluşturdu. Başba- kan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn diyalog için kapõlarõn açõk olduğunu söylemesinin sonrasõnda Sarkisyan’õn Gül’e davet göndermesi gün- deme geldi. Ancak Türk ve Ermeni diplomatlar arasõnda 4 ay önceki görüşmede Ermeni he- yeti, ilişki- lerin nor- malleşmesi için Türki- ye’nin ortaya koyduğu ko- şullarõ yerine getirmeyecek- leri mesajõnõ verdi. Üst düzey resmi temaslar için bunu zo- runlu görmedikleri değer- lendirmesinde bulundu. Er- meniler, “Önkoşulsuz dip- lomasi istiyoruz” talepleri- ni yinelediler. Bu bilginin Ankara’da değerlendirilme- sinden sonra Erivan’a “davet gelmesi durumunda Cum- hurbaşkanı Gül’ün buna olumlu bakacağı” sinyali verildi. Bunun üzerine Sar- kisyan, maç için Ankara’ya resmi davet gönderdi ve Gül de bu davete icabet etti. Türkiye, kõsa bir süre ön- cesine kadar Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilme- si için “Türkiye’nin kara sı- nırının tanınmasını, ba- ğımsızlık bildirisi ve ana- yasada Türkiye’nin top- rak bütünlüğünü hedef alan düzenlemelerin kal- dırılmasını, Ağrı Dağı’nın ulusal sembol olarak kul- lanılmasından vazgeçilme- sini, sözde soykırım iddia- larının kabulu için ulus- lararası kampanyada des- tek sağlanmamasını” ön- koşul olarak Erivan yöneti- minin önüne koyuyordu. An- cak bu yaklaşõm Gül’ün zi- yareti sonrasõnda fiilen orta- dan kalkmõş oldu. Abdullah Gül ‘Büyükşehir bir şey yapmıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çankaya Belediye Başkanõ Muzaffer Eryılmaz, “Ankara Anakent Belediyesi’nin Çankaya’da yaptığı bir şey olmadığını” vurguladõ.Eryõlmaz, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, “Ankara Anakent Belediye Bakanı Melih Gökçek’in, Kızılırmak suyunun tehlikeli olduğunu kabullenmesi üzerine, Kızılırmak suyu için arıtma tesisi kurulacağına ilişkin açıklamada bulunduğunu” dile getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle