04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 2008 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Şu günlerde Abdurrahman Şeref Bey’in “Tarih Söyleşileri”ni okumakta- yım. İlginç bir rastlantı, tam da günümüz- de yaşadıklarımıza benzer bir olayla kar- şılaşmaz mıyım? Abdülhamit’in saltanat yıllarında ge- çen oldukça gülünç, aynı zamanda tehlikeli sonuçlar doğuran bir olay!.. Zamanın Romanya Elçisi Mösyö Bratianu, Boğazkesen’de bir ev kira- lamış, Beyoğlu’nda cadde üstünde bir ev! Orasını elçilik binası yapmış, dostla- rını, arkadaşlarını devletin büyüklerini davet eder ağırlarmış. Yıl 1879!.. Eski Sadrazam Sait Paşa da bu da- vetlere çağrılırmış, ama elçiliğin bulun- duğu yerin yakışıksız olduğunu düşüne- rek gitmezmiş... Bir gece yarısı sabaha karşı konağın kapısı çalınır, alelacele uyandırılır... Bu vakitsiz saatte gelen Mabeyn ileri gelenlerinden Memduh Paşa’dır. Eski Sadrazam Sait Paşa ya- ka paça arabaya sokulup Yıldız Sarayı’na götürülür... ‘Ne ver, ne yok, istenen ne- dir?’ diyemeden Padişah Abdülhamit’in huzuruna çıkarılır. Padişahın yanında karasakallı biri durmaktadır. Padişah, Memduh Paşa’ya dönerek, “Bu akşam beni tahttan indiriyorlarmış...” der. Mem- duh Paşa, “Efendim kimin haddine” de- se de, padişah yanındaki sakallıyı gös- terir, “Öyle diyor” der, sonra Memduh Pa- şa’ya “Siz gidip biraz dinlenin” der. Ya- nındaki karasakallıya dönüp, “Siz eliniz- deki listeyi okuyun” diye buyurur. Sakallı da, hazırladığı listede adı geçenlerin pa- dişahı tahttan indirmek için Romanya El- çiliği’nde sık sık toplandıklarını söyler... Sadrazam Sait Paşa da listede imiş! Sa- it Paşa sorar: “Dediklerin doğru mu, hangi kanıtların var?” Karasakallının bu- na verdiği yanıt: “Ben abdestli biriyim, de- diklerime Allah şahidimdir.” Padişah yine de bu karasakallı kışkır- tıcının sözlerine kapılarak, Saffet Pa- şa’yı sadrazamlıktan alır, yerine Hay- rettin Paşa’yı tayin eder. Karasakallı jurnalcinin listesinde es- ki Sadrazam Sait Paşa’nın da adı ol- duğu için ne olur ne olmaz diye... Pa- dişah da onu İstanbul’dan uzaklaştırıp Paris Elçiliği’ne gönderir. Uydurma, ya- kıştırma da olsa karasakallının ileri sürdüğü liste sonuç vermiştir... Günümüzde de bir dava var! Adına Ergenekon diyorlar. Yüze yakın ünlü ün- süz vatandaş bir yıldır hapislerde. Kim bi- lir hangi “karasakallıların” gizli suçlama- larına uğramışlar! Şimdi bir de ‘gizli ta- nıklar’ ortaya çıktı. “Sanıklar” bu gizli ta- nıkların anlattıklarına göre yargılanacak- mış. Hiç gizli tanık olur mu? Adı üstün- de “tanık” kişinin, kimliği, neyin nesi ol- duğu anlaşılmalı ki, dediklerine inanılsın... Abdurrahman Şeref Bey’in “Tarih Söy- leşileri” yüz elli yıl önce yaşanmış öykü- leri anlatmış. Geleceğin tarihçileri de bugünleri yazacak. Karasakallı jurnalci- leri, gizli tanıkları, iki bin beş yüz sayfa- lık iddianameleri!.. PENCERE Eşref Saati?.. Gazetelere dün göz atarken Vatan’ın sürman- şetini gördüm, seçim yoklaması yapılmış... Sonuç: AKP yüzde 41.. CHP 13.. MHP 8.. imiş... Gerçek mi?.. Derken Hürriyet’in 1’inci sayfasından bir haber: “İmam savaşını cemaat kazandı..” Ne olmuş?.. İstanbul Müftülüğü Efdelzade Camii’ne bir imam atamış... Cemaat demiş ki: - Alın bu imamı, istemiyoruz... “Selefi cemaati” dediğini de yaptırmış.. Peki, bu ne anlam taşır?.. Artık Türkiye’de tarikatlar ve cemaatler toplu- munun dünya görüşü ağır basıyor... Kuran ve hafız kursları.. Fethullahçı okullar.. Nakşi örgütlenme devleti ele geçirdi, geçire- cek... Ortadoğu’da petrol coğrafyası üzerine em- peryalizmin hırslarıyla İslamcı, Humeynici, Vahabi, Suudi, Arap, El Kaideci, Şii ve aklınıza ne gelir- se dinciliğe dayanan binbir tevatür üzerine, bir- birine zıt görünen, ama, bir noktada ve amaçta birleşen güçlerin ortak bir noktası var... Nedir o?.. Bunların tümü, İslam dünyasında Aydınlanma’ya -demek ki Atatürk devrimine- karşıtlıkta bulu- şuyorlar. Türkiye’de İslamcı devlet için eşref saa- tinin geldiğine inananların bini bir para... Avrupa mı?.. Zaten ekonomik açıdan elinin altındaki Türki- ye’yi dışlamaktan özel zevk çıkarıyor... Amerika mı?.. Haydi canım sen de... İslamcılar diyorlar ki: “- Eşref saati geldi...” - Peki, ne olacak?.. “- Karşıdevrimi sandıktan çıkarıyoruz...” - Nasıl?.. “- Karşıdevrimin içeriği antidemokratik, yönte- mi demokratik olacak...” - Ne demek o?.. “- Atatürk devriminin yöntemi antidemokratik, içeriği demokratikti... Biz ılımlı İslamcılar şimdi ter- sini hayata geçiriyoruz; yöntem demokratik; ama, içerik antidemokratik...” Amerika, Avrupa, İslamcı coğrafya zevkten dört köşe olmuş, tırnaklarını birbirine sürtüyor... Gerçekten Atatürk’ün Aydınlanma devriminin sonu geldi mi?.. Diyorlar ki: - Eşref saati geldi... İslam coğrafyasında nazar boncuğu gibi duran laik Türkiye Cumhuriyeti’nin icabına bakmak için sanki herkes seferber olmuş... Peki, ne diyelim?.. Diyebiliriz ki: - Eşref saati ilginç bir saattir, akrebiyle yelko- vanıyla kimin için çalıştığı son dakikaya dek pek belli olmaz... 1919’daki olay sakın 21’inci yüzyılda da yine- lenmesin?.. 20, 21, 22 derken 23 tazelenip gün- deme girmesin?.. Biliyorum şimdi Ergenekon savcıları nefesleri- ni tutmuş, bu satırları okuyorlar... Boşuna okumasınlar... Biz “karşıdevrim darbesine karşı” laik Türkiye Cumhuriyeti’nin eşref saatinden söz açıyoruz... Eşref saati onların değil bizim bileğimizdedir.. Bu bilek bükülemez... D il bir iletişim aracõ ol- duğu gibi söz sanatla- rõnõn da temel yapõ ta- şõdõr. O insanlõk tarihi ile bir- likte ortaya çõkmõştõr ve insan topluluklarõ var olduğu süre- ce de yaşamasõnõ sürdürecek- tir. Bu nedenle dilin uluslarõn yücelmesinde ve ulusal bi- lincin canlõ kalmasõnda çok önemli bir yeri vardõr. Bu ko- nuda Atatürk şöyle der: “Ulusal duygu ile dil ara- sında bağ çok kuvvetlidir. Dilin ulusal ve zengin ol- ması, ulusal duygunun ge- lişmesinde başlıca etkendir, yeter ki dil bilinçle işlensin.” Ne var ki özellikle 12 Eylül darbesinin ardõndan Ata- türk’ün bu önemli ve yol gös- terici görüşleri göz ardõ edil- di. “Ulusal bir dil oluşturma programı” rafa kaldõrõldõ. Mustafa Kemal’in “Türk di- lini yabancı dillerin boyun- duruğundan kurtarmak” amacõyla kurduğu, üzerine titrediği, yaşayabilmesi için İş Bankasõ senetlerini bağõşladõğõ TDK, sahte Atatürkçüler ta- rafõndan işlevsiz duruma ge- tirildi. ABD’nin “bizim oğ- lanlar” (our boys) dediği kar- şõdevrimci generaller, kültür emperyalizminin değirmenine daha iyi su taşõyabilmek için, “ilk icraat!” olarak TDK ve Türk Tarih Kurumu’nu or- tadan kaldõrdõlar. Atatürk’ün Dil Kirlenmesi... Ali ERALP EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Karasakallılar Her Dönemde Var! Arkası Sa. 7, Sü. 3’te
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle