03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 NİSAN 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER DTP’ye ek süre ? ANKARA (ANKA) Anayasa Mahkemesi, Demokratik Toplum Partisi’ne (DTP) 1 aylık ek savunma süresi verdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın DTP hakkında Anayasa Mahkemesi’ne açtığı kapatma davasına ilişkin esas hakkındaki mütalaasını vermesinin ardından dosya DTP’ye gönderildi. DTP, 12 Mart tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak ek savunma süresi istedi. DTP’nin talebini görüşen Anayasa Mahkemesi, 1 aylık normal sürenin sonunda kullanılmak üzere 1 aylık ek süre verdi. Böylece, DTP 12 Mayıs tarihine kadar savunmasını hazırlayıp Anayasa Mahkemesi’ne sunabilecek. 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA AKP yönetimi, parti içindeki fire ve toplumda gerginliğin artması riskini göze alamıyor ‘Halkoylaması’ korkusu EMİNE KAPLAN ‘Laikçi Şebeke’ Ne Demek? Yazısının başlığı şuydu: “Laikçi ‘şebeke’ ve ulusalcılık, Türkiye’yi bitiriyor...” Yazı şöyle başlıyordu: “Türkiye’de iki iktidar var: Biri, görünen iktidar; diğeri görünmeyen iktidar’dır. Görünen iktidar, hükümettir. Görünmeyen iktidar ise, gayrı Türk ve gayrı müslim unsurlardan oluşan laikçi ‘şebeke’ ile laikçi ulusalcılardır.” (Yeni Şafak 31 Mart 2008) Kimin yazısı bu? Yeni Şafak yazarı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yusuf Kaplan’ın... Yazıyı okuyunca tüylerim diken diken oldu... Yazı ırkçılık ve faşizm kokuyor... Bu coğrafyada yaşayan laik kesimin özbeöz Türk ve Müslüman olmayanlardan oluştuğunu öne süren yazarın amacı nedir? Acaba Ali Bayramoğlu ve Etyen Mahçupyan, Yusuf Kaplan’ın yazısını nasıl değerlendireceklerdir? Laikçi şebeke ne anlama geliyor? Arapça kökenli şebeke kelimesinin Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde siyasi anlamı şu: “Birbirine bağlı ve gizli olarak çalışan kimselerin meydana getirdiği örgüt, teşkilat...” Yusuf Kaplan, yazısında “laik ve ulusalcı”, yani “yurtsever” olmayı gizli örgüt gibi göstermiyor mu? Çünkü yazısı “teknik” değil, “siyasi” içerikli... Yazar, Türkiye’nin tümlüğüne karşı tavır alıyor, “gayrı Türk ve gayrı müslim”lerin bürokraside “çeteleştiğini” vurguluyor. Yazının içeriği ırkçılık, ayrımcılık ve dinci faşizm değil de nedir? Suç işliyor Yusuf Kaplan... Irkçılığın daniskasını yapıyor; toplumu Türk olanlar olmayanlar, Müslüman olanlar ve olmayanlar olarak ikiye bölüyor... Yusuf Kaplan’ın yazısının bir bölümü tüyler ürpertici: “Türkiye’de gerçek iktidarın, siyasi iktidar değil; aksine gayrı Türk ve gayrı müslim laikçi ‘şebeke’ ile laikçi ulusalcılardan oluşan siyaset dışı bürokratik güç ve çıkar odakları olduğu gerçeğini en iyi şekilde, medyanın durumuna baktığımız zaman görebiliriz. Çağımızda en etkili güç aygıtı ve üreticisi medyadır. O yüzden medya, her yerde gücün medyası olarak iş ve işlev görür. Türkiye’de de gerçek güç ve çıkar odakları merkez medyalara hâkimdir.” ??? Ulusalcılığın eşanlamı yurtseverliktir... Laiklik olmadan demokrasi olmaz... Neden yazıyorum bunları? Yusuf Kaplan’ın “Laikçi ‘şebeke’ ve ulusalcılık, Türkiye’yi bitiriyor” yazısının özelliği, Tolga Şardan’ın Milliyet’teki haberinden sonra yayımlanmasıydı... Habere göre Emniyet Genel Müdürlüğü, geçen yıl hazırladığı kurum bilgilendirme toplantısında, son olarak Ergenekon operasyonuyla birlikte sık sık kullanılmaya başlayan “ulusalcılık” akımını “aşırı sağ faaliyetler” kapsamında değerlendirmişti... İçişleri’ne sunulan raporda, ulusalcılık Terörle Mücadele Harekât Dairesi Başkanlığı çalışmaları kapsamında değerlendiriliyordu... Melih Aşık da köşesinde soruyordu: “Nedir ulusalcılık? ‘Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur’ sloganının tek sözcükte ifadesidir. Sömürüye, esarete, mandaya, işbirlikçiliğe karşı olmaktır. Ulusun çıkarlarını onur ve haysiyetini her şeyin üzerinde tutmaktır. Atatürk milliyetçiliğidir. Laik ve demokrat olmaktır.” Ben biraz daha genişleteyim... Dağlarımızı, ovalarımızı, göllerimizi, ırmaklarımızı, koylarımızı, büklerimizi çokuluslu altın avcılarına, Dubai şeyhlerine peşkeş çekenlere karşı durmaktır ulusalcılık!.. Yurtsever ya da ulusalcı olmak askeri darbelere, cuntalara karşı demokrasiyi, özgürlükleri ve evrensel hukuku savunmaktır!.. Ulusalcılık, yani yurtseverlik etnik milliyetçiliği, ırkçılığı, faşizmi desteklemek değildir. ??? Son yıllarda “ulusalcılık” ve “yurtseverlik” devlet içinde örgütlü çetelerle, mafyayla birlikte terazinin aynı kefesine konuldu... AKP’ye muhalefet eden yazarlar, çizerler, aydınlar, bilim insanları “ırkçılık” yapmakla suçlandı, eleştirildi. Marksizmi bilen, ulusalcılığın, yurtseverliğin ne olduğunu anlar. Yusuf Kaplan’ın yazısını bu kapsamda değerlendiriyor ve onu şiddetle kınıyorum... Öğretmene para cezası ? İZNİK (AA) Bursa’nın İznik ilçesinde, öğrencisini dövdüğü öne sürülen ilköğretim okulu öğretmeni, 5 bin YTL para cezasına çarptırıldı. Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Elbeyli beldesindeki bir ilköğretim okulunda 3 ay önce 7. sınıf öğrencisi S. G’yi (13), kulaklarını çektikten sonra dövdüğü iddiasıyla hakkında dava açılan öğretmen L. A’nın (35) yargılanmasına, İznik Sulh Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. “Darp” suçundan tutuksuz olarak yargılanan L. A, mahkemece 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, hapis cezasını daha sonra 5 bin YTL para cezasına çevirdi. ANKARA Parti içindeki fire ve toplumda gerginliğin artması olasılığı nedeniyle halkoylamasını göze alamayan AKP hükümeti, anayasa paketini tek başına getirmek yerine diğer partilerin de destek verebileceği bir paket üzerinde duruyor. Pakette, Türk vatandaşlığı tanımının yeniden yapılması, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması, dernekler ve örgütlenme özgürlüğü ile kadın haklarına ilişkin düzenlemelerin yer alması bekleniyor. AKP, hafta başında yapılacak Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında dava süreciyle ilgili olarak yol haritası belirlemeye hazırlanırken TBMM’deki bütün partilerin üzerinde uzlaşabileceği geniş kapsamlı bir anayasa paketinden söz ediliyor. AKP’de, “Anayasa değişikliği yaparak ? Kapatma davasından kurtulabilmek için yapılacak sınırlı anayasa değişikliği planının ortaya çıkaracağı riskleri göze alamayan AKP’nin, diğer partilerden de destek almayı umduğu anayasa paketinde, Türk vatandaşlığı tanımının yeniden yapılması, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması, dernekler ve örgütlenme özgürlüğü ile kadın haklarına ilişkin düzenlemelere yer vermesi bekleniyor. siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıralım, davadan böylece kurtulalım. Halkoylamasını da göze alalım” seslerininin yerini, “Halkoylaması riskli, gerginlik daha da artabilir” uyarıları aldı. Parti içinde sadece siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak bir anayasa değişikliğine karşı çıkan milletvekilleri bulunuyor. AKP yönetimi, bu nedenle anayasa paketinin tek başına getirilmesini iki açıdan riskli görüyor. AKP’nin 340 milletvekili bulunuyor, ancak TBMM Başkanı Köksal Toptan oy kullanamıyor. Bu nedenle AKP’nin hiç fire vermeden TBMM Genel Kurulu’na getirebileceği milletvekili sayısı 339. Ancak parti içinde halkoylamasına gidilecek bir anayasa değişikliğine karşı çıkan milletvekili sayısının 1520 dolayında olduğu belirtiliyor. AKP içinde 10 dolayında fire olması durumunda paketin 330 oyun altında kalması ve anayasa değişikliğinin reddedilmesi riski bulunuyor. AKP, olası bir halkoylamasında toplumda gerginliğin daha da artacağı, bunun da partiye zarar vereceği kaygısını taşıyor. AKP, bu nedenlerle halkoylamasına gidecek bir anayasa değişikliğini göze alamıyor. AKP, diğer partilerin de destek verebileceği bir anayasa değişikliği üzerinde duruyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, bu paketin 2030 madde olabileceğini söyledi. Bu pakette, Türk vatandaşlığı tanımı, din ve vicdan özgürlüğü, dernekler, örgütlenme özgürlüğü, siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması ve kadın hakları gibi AB’nin de istediği temel düzenlemelerin yer alması bekleniyor. Türk vatandaşlığı tanımı için 1924 Anayasası’nda yer alan düzenleme tartışılıyor. Bu çerçevede, “Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır”, “Vatandaşlık temel bir haktır. Kanunun öngördüğü esaslara uygun olarak bu sta tüyü kazanan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” ve “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese, din ve ırk farkı gözetilmeksizin Türk denir” ifadeleri üzerinde duruluyor. Ancak MHP ve CHP’nin böyle bir düzenlemeye destek vermemesi olasılığı nedeniyle yeni tanımın pakette yer almasının zor olacağına dikkat çekiliyor. AKP’nin üzerinde durduğu düzenlemelerden birisi de anayasanın “din ve vicdan özgürlüğü”nü düzenleyen 24. maddesinde değişiklik yapılması. AKP, bu maddede yapılacak değişiklik kapsamında din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını tartışıyor. Akademisyenlerin hazırladığı anayasa taslağında, bu yönde bir öneri yer almış, ancak AKP içinde yapılan toplantılarda seçmeli din dersi düşüncesine karşı çıkılmıştı. DENGİR MİR FIRAT: Anayasa değişikliğini ben duymadım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, anayasa paketiyle ilgili çelişkili açıklamalar yapıyor. Fırat, Anayasa Mahkemesi’nin AKP ile ilgili iddianameyi kabul etmesinin hemen ardından “Anayasa değişikliğini ben duymadım. Gazetelerden okuyorum. Böyle bir şey konuşmadık. Bir siyasi parti oturur, heyetleri vardır, o heyetler bir araya gelir konuşurlar, karar verirler. ‘Bunu, şunu yapalım’ Bir karar çıkar. Ondan sonraki süreçtir. Şu anda maşallah medya neredeyse metinleri dahi yazıyor. Benim görmediğim, bilmediğim metni, bazıları yazmaya başladı’’ demişti. Bu açıklamasını izleyen günlerde anayasanın 90. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti’nin kabul ettiği uluslararası antlaşmaların yasa hükmünde olduğunu, siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili Venedik kriterlerini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) aracılığıyla Türkiye’nin kabul ettiğini belirten Fırat, 90. maddenin yeterli olduğunu, anayasa değişikliğine gerek olmadığını ileri sürdü. Fırat, “Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf. AİHS, AB’nin de kabul ettiği Venedik Komisyonu kriterlerini kabul ediyor. Bu kriterlere göre bir siyasi parti; ırkçılığı, terörü, yabancı düşmanlığını, şiddeti, şiddet çağrısını veya hoşgörüsüzlüğü teşvik etmesi halinde kapatılabiliyor. 2001 yılında, daha partimiz iktidara gelmeden anayasanın 90. maddesi değiştirilmiş” dedi. Ancak anayasanın 90. maddesi AKP’nin iktidara gelmesinden sonra değiştirildi ve “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletler arası antlaşma hükümleri esas alınır” hükmü eklendi. Fırat, önceki gün yaptığı açıklamada ise anayasa paketinden vazgeçildiği iddialarına “Başlamadık ki vazgeçelim” dedi. Fırat, anayasa paketinin referanduma götürülüp götürülmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine ise referandumdan korkulmaması gerektiğini söyledi. Fırat, acil bir ihtiyaç olması halinde de önce 2030 maddelik bir anayasa değişikliğini uzlaşmayla Meclis’ten geçirebileceklerini bildirdi. Danimarka’da öldürülen Türk ? SİVASLI (AA) Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da 21 Mart günü uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybeden 16 yaşındaki Türk genci Deniz Özgür Uzun, Uşak’ın Sivaslı ilçesine bağlı Tatar beldesinde toprağa verildi. Uzun için Yunus Emre Camisi’nde düzenlenen cenaze törenine, ailesi ve yakınlarıyla birlikte Uşak Valisi Kayhan Kavas, Danimarka’nın Ankara Büyükelçisi Jesper Vahr, Uşak İl Emniyet Müdürü Cafer Şahin ve diğer yetkililer ile vatandaşlar katıldı. Öğle namazının ardından kılınan cenaze namazında, Büyükelçi Vahr’ın da saf tutması dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılan ve Turkcell’in ana sponsorluğunda yürütülen “Gönül Köprüsü Projesi’’ dün MEB Şura Salonu’nda düzenlenen toplantıyla tanıtıldı. (Fotoğraf: AA) MEB’nin ‘Gönül Köprüsü’ projesinin tanıtımında konuştu Erdoğan’dan ilkokul öğrencisine tasavvuf dersi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ilköğretim öğrencilerine seslenirken kalabalık içerisinde Allah’ı unutmamak anlamına gelen “kesrette vahdet” kavramını anımsatarak “Bizim medeniyetimizde ‘kesrette vahdet’ denilen yani ‘çoklukta birlik’ denilen anlayışı ülkemizde egemen kılalım istiyoruz” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılan ve Turkcell’in ana sponsorluğunda yürütülen “Gönül Köprüsü Projesi’’ dün MEB Şura Salonu’nda düzenlenen toplantıyla tanıtıldı. Toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, proje çerçevesinde ilköğretim 7. ve 8. sınıf ile ortaöğretim 1. ve 2. sınıflarda okuyan yaklaşık 100 bin öğrencinin doğudan batıya, batıdan da doğuya gideceğini söyledi. Erdoğan, kendisinden önce söz alan Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv’in Bill Gates örneğine Fatih Sultan Mehmet’le yanıt verdi. Erdoğan, “Bakın bir Bill Gates, 21 yaşında bu işe soyundu. Ama unutmayın, Fatih Sultan Mehmet de, 21 yaşında İstanbul’u fethederek, bir karanlık çağı kapattı, bir aydınlık çağı açtı” dedi. Eğitimin toplumsal kamplaşmaları önleme konusunda da çok büyük rol oynadığını belirten Erdoğan, “Terörün kaynağını kurutmak, sosyal ve ideolojik kamplaşmaların önüne geçmenin tek yolu gelecek nesilleri ayrılıklar değil, müşterek bir yapı etrafında birleştirmektir” diye konuştu. Farklılıkları zenginlik olarak kabul ettiklerini söyleyen Erdoğan, “Bizim medeniyetimizde ‘kesrette vahdet’ denilen, yani ‘çoklukta birlik’ denilen anlayışı biz ülkemizde egemen kılalım istiyoruz. Bunun gayreti içerisindeyiz. Bundan dolayı hiçbir şeyi yadırgamadan ve insanı olduğu gibi kabul etmek ve insan olduğu için ona saygı göstermek, sevgi göstermek. İşte aslolan budur” dedi. Bir tasavvuf terimi olan, “kesrette vahdet”, “Halkın içinde, kalabalığın ortasında, tek ve bir olan Allah’ı unutmamak, Onu hatırlamak ve zikretmek” anlamına geliyor. Topuz’dan orman sorusu ? ANKARA (ANKA) CHP Muğla Milletvekili Fevzi Topuz, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği iki ayrı soru önergesinde, turizme tahsis edilen orman arazilerini sordu. Topuz, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Anayasa Mahkemesi’nin “kamu yararı” için dahi ormanların tahsis edilemeyeceği, “asıl kamu yararının ormanların korunması olduğu”nu ortaya koyan 2007 tarihli kararını hatırlatarak bugüne kadar kaç turizm yatırımı için orman arazisi tahsisi yapıldığını sordu. AKP’nin paketine destek için 301. maddenin değişmemesi ve bireysel sorumlulukta ısrar edecek hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 MHP’nin şartı dokunulmazlık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hakkında kapatma davası açılması üzerine, parti kapatmaya karşı “anayasa değişikliği” önerisini gündeme getirip, bu konudaki hazırlığını da tamamlayan MHP, iktidar partisinin “AB soslu” yeni paket hazırlığına ise soğuk bakıyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti kapatmayla ilgili anayasa değişikliği konusundaki “kırmızı çizgiler”ini geçen grup toplantısında net olarak ortaya koydu. Bölücülük suçlarından parti kapatmanın korunması, parti kapatma sonucu doğuracak bireysel suçlarda dokunulmaz ? Siyasi parti kapatmayla ilgili anayasa değişikliğini “AB paketi” adı altında gündeme getirmeye hazırlanan ve muhalefetle de uzlaşma arayacağını söyleyen AKP’nin girişime MHP sıcak bakmıyor. MHP, “kırmızı çizgisi” olarak nitelendirdiği 301’in kaldırılmasına karşı kampanya başlatmaya hazırlanırken, parti kapatmayla ilgili anayasa değişikliği konusunda dokunulmazlığın kaldırılmasını da önkoşul olarak gösteriyor. lığın “otomatik” olarak kalkması, bu konuda yapılacak anayasa değişikliğinin referanduma sunulmaması konusunda sonuna kadar ısrarlı olma kararında olduğu mesajı veren Bahçeli, AKP’nin bunun dışında getireceği önerilere “kapısını kapalı tutacağı” mesajı verdi. Hakkındaki parti kapatma davasından kurtulabilmek için formül arayışına yönelen AKP’nin “uzlaşma arayışı” çerçevesinde kapısını çalacağı partilerden biri olan MHP, bu partiyle yaptığı “türban ortaklığı”nın tersine, parti kapatma konusunda “mesafeli” durmayı tercih ediyor. Türban konusundaki tavırlarının doğru olduğunu, ancak AKP’nin YÖK Yasası’nın ek 17. maddesi değişikliği konusunda kendilerine verdiği sözü tutmayarak “güvenirlilik” sınavını geçemediğine dikkat çeken MHP kurmayları, parti kapatmayla ilgili paketin içine aralarında “Türklüğü aşağılama” suçuyla ilgili TCY’nin 301. maddesinin de bulunduğu değişikliklerin alınmasını ise “kabul edilemez” olarak nitelendiriyorlar. AKP’nin, 2001 yılında yapılan anayasa değişikliğinde MHP’nin parti kapatmada “odak olma” halinin mahke me kararıyla saptanması yönündeki önerisini yeniden gündeme getirerek bu partiyi sıkıştırma taktiği izlemesi de MHP’nin sert tepkisine yol açtı. MHP’den üst düzey bir yönetici, o günkü koşulların çok farklı olduğunu, koalisyon olarak o önerinin verildiğine dikkat çekerek, MHP’nin kendi önerisinin “bireysel sorumluluktan yana” olduğuna dikkat çekti. Odak olma halinin mahkeme kararıyla saptanması için de dokunulmazlığın kaldırılması gerektiğini belirten MHP kurmayı, AKP’nin artık dokunulmazlık zırhına sarılmaktan vazgeçmesi gerektiğini söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle