03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 NİSAN 2008 CUMARTESİ HAZIRLAYAN: FİGEN ATALAY e.posta: [email protected] [email protected] faks:0212 343 72 64 HAFTANIN SÖZÜ Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamızdır. Okula gitmeyen 5 çocuktan 3’ü kız! lköğretim çağındaki her üç çocuktan biri yoksul. Okulöncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklar yetersiz besleniyor. Türkiye’de kadınerkek arasındaki eğitim süresi farkı giderek artıyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG), her yıl hazırlamayı hedeflediği “Eğitim İzleme Raporları’’nın ilkini tamamladı. “Eğitim İzleme Raporu 2007’’de yoksulluk, sağlık, toplumsal cinsiyet ve çocuk işçiliği gibi konularla kaliteli eğitime erişim arasındaki çarpıcı bağlar ortaya konuluyor. Raporda ayrıca, eğitimin yöntemi, içeriği ve ortamına ilişkin gelişmeler inceleniyor ve eğitim politikaları ile ilgili öneriler sunuluyor. Rapor, zorunlu eğitimin beş yıldan sekiz yıla çıkarıldığı 1997 yılı ile 2007 arasındaki dönemin tamamına bakıyor. Rapor’daki tespitler şöyle sıralanıyor: İlköğretim çağındaki her üç çocuktan biri yoksul hanede yaşıyor: İlköğretim çağında olmasına rağmen okula devam et Eğitim Reformu Girişimi, Türkiye’de eğitimin 10 yılını inceledi. Üç çocuktan biri yoksul Hint Atasözü Çanakkale Savaşları Nerede Oldu? Adana Valisi ili içindeki liseleri geziyor. Bir lisede 2. sınıf öğrencilerine soruyor: Çanakkale savaşları nerede oldu? Bir de şaşırtmaca veriyor: Kars ile Sarıkamış arasında mı? Kars ile Erzurum arasında mı? Öğrenciler önce şaşırıyolar,sonra kendi aralarında tartışıyorlar. Sonra birisi soruyu yanıtlıyor: Kars ile Erzurum arasında bir yerde. Kendi ülkesinin tarihinden habersiz gençlerin yetiştiği lise eğitimi. Bütün olgunluğun altyapısının oluşması gereken lise döneminin eğitimi. Elbette bütün liselerimiz, bütün öğrencilerimiz bu acınacak bilgi düzeyinde değil. Pek çok iyi yetişmiş gencimiz yıllardır eğitim sisteminden yakınıyor. Bu sorunun yükünü bütünüyle öğrencilere yüklemek de yanlış. Ama yıllardır anlatmaya çalıştığım bir gerçek var. Eğitimimiz kültürden kopuk. Genel kültür dediğimiz,olgunlaşma bilincinin altyapısını oluşturan temelden yoksun bir eğitimi sürdürüyoruz. Tarih bilinci oluşmuyor. Coğrafya anlamsız bir ezber dersi durumunda. Matematikgeometri baş belası sayılıyor. Fizik konularının neyi anlattığı düşünülmüyor. Kimya ile uygarlık arasındaki bağ kimsenin umuru değil. Biyolojinin neyi anlattığı ve neden anlattığı belirsiz. Müzik varla yok arasında. Resim kültürü verilmiyor. Varsa yoksa testler. Bıkkın öğrenciler. Sınavlara endekslenmiş yıllar. Ondan sonra kendi tarihinin en önemli olaylarından haberi olmayan öğrenciler. Ülkenin asıl felaketi budur. Düşünmeyi öğretmeyen bir eğitim, bilginin sadece hamallığını yaptırır. NE’yi değil, NEDEN’i ve NASIL’ı öğretemiyorsanız boşuna. Ne kendi tarihinizi bilirsiniz. Ne dünya uygarlığını. Yapıp yapacağınız, gençlerimizin emeklerini, hayallerini, yıllarını heba etmektir. İ meyen her beş çocuktan biri, okula devam etmemesinin esas nedenini, ‘okul masraflarını karşılayamamak’ ya da ‘çalışmak zorunda kalmak’ olarak belirtiyor. Okulöncesi eğitim ve ilköğretim çağındaki çocuklar yetersiz besleniyor. Okula gitmeyen her beş çocuktan üçü kız çocuğu. Türkiye’de kadınerkek arasındaki eğitim süresi farkı artıyor. Engellilerin eğitim hakkı gerçekleşemiyor. 78 bin çocuğun tarım işçisi olduğu tahmin ediliyor. Okulöncesi eğitime erişimde iller arasında uçurum var Bu konuda iller arasında büyük farklılıklar bulunuyor. Okulöncesinde 4872 ay yaş okullaşma oranı, örneğin Ağrı’da yüzde 12.6 iken, Amasya’da bu oran yüzde 74.7. Öğrenmeöğretme sürecinde anahtar, öğretmene yatırım. İller arasındaki uçurum öğretmen başına öğrenci ve derslik başına düşen öğrenci sayıları için de geçerli. Eğitim hizmetleri, dezavantajlı çocukların özel koşullarına yanıt verebilecek biçimde geliştirilmeli ve çeşitlendirilmelidir. İlköğretimde ortalama başarıyı arttırmak ve dezavantajlı çocukların ilköğretime daha iyi bir konumda başlamasını desteklemek amacıyla, okulöncesi eğitime erişim, öncelikli olarak dezavantajlı kesimler için olmak üzere tüm çocukları kapsayacak biçimde yaygınlaştırılmalıdır. ÖNERİLER Yeni öğretim programlarında öngörülen yapılandırmacı yaklaşımın tüm sınıflarda etkili bir biçimde uygulanmasının önkoşulu öğretmenlerin, okul yöneticilerinin ve müfettişlerin uygun yaklaşımı benimsemesi, gerekli becerileri kazanması ve öngörülen davranış değişikliğini gerçekleş tirerek sürdürebilmesi için desteklenmesidir. İlköğretim okullarındaki öğrenme ortamlarının niteliğine ilişkin olarak yaşanan sorunların aşılması için okullara işletme ve bakım masraflarını karşılamak üzere merkez tarafından doğrudan bir bütçenin düzenli olarak aktarılması gerekir. Eğitim sisteminin iyi yönetişim ilkeleri doğrultusunda güçlendirilmesi gereklidir. Burslu öğrenciler için konser... Marmara Universitesi Burs Komisyonu, dar gelirli öğrencileri yararına konser düzenliyor. Sanatçı Atilla Atasoy’un 18 Nisan’da Aya İrini Konser Salonu’nda vereceği konserin tüm geliri burslu öğrencilere verilecek. GENÇLERİN KÖŞESİ Zeynep Oral. MEF Okulları’nda Kitap Fuarı MEF Okulları’nca, “Herkes İçin Kitap’’ adı altında düzenlenen “Kitap Fuarı ve Söyleşi Günleri’’ne 33 yayınevi ve 32 yazar katıldı. 31 Mart4 Nisan 2008 tarihleri arasında düzenlenen fuar etkinlikleriyle, öğrencilerin, Türk ve dünya yazınının roman, öykü, tiyatro, deneme gibi birçok türüyle tanışmaları ve okuma alışkanlıklarının pekiştirilmesi amaçlanıyor. ERDAL ATABEK Azalan Sevgi ve Toplum Bir ülkeyi oluşturan en önemli unsur, ülkenin toplumudur. Toplumda huzur olabilmesi için bireyler sevgi, eşitlik ve hoşgörü içinde yaşamalıdırlar. Bu kavramlardan birinin eksikliği, toplumda geri dönülemez hasarlara yol açar. Sevgi, insanların doğasından gelen bir duygudur. Her anne çocuğunu sever, her çocuk oyuncağını sever, her Türk Ata’sını sever. Her insan sevgiyle doğar. Fakat sahip olduğu bu sevgiyi zamanla köreltebilir, hatta yok edebilir. Kişi, sahip olduğu sevgiyi yok ettiğinde önce kendi özsaygısını yitirir, ardından topluma zarar vermeye başlar. Çünkü kendini sevmeyen insan başkasını sevemez. Sevgisiz insan önce kendine zarar verir. Kendine verdiği bu zarar, bir yerden sonra sıradanlaşır. Şimdi sıra, çevresine zarar vermeye gelmiştir. Çevresindeki insanları birer birer kaybetmeye başlayınca, sıra topluma zarar vermeye, huzuru kaçırmaya gelir. İnsanları kimlikleri ve düşündükleri yüzünden ayırmaya ve ayırdıklarına zarar vermeye başlar. 1970’lerden beri kaybettiğimiz gazetecilerimiz ve yazarlarımız, toplumdaki sevgisizliğe örnek olarak verilebilir. Zarar verdiği insanlar sayesinde amacına ulaşır, toplumsal huzuru bozmuş olur. Huzuru bozulmuş olan toplumdaki bireyler yavaş yavaş sevgilerini yitirmeye başladıklarında, onarılamaz hasarlar ortaya çıkmış olur. O toplum yavaş yavaş kendini kemirmeye, kendini yok etmeye başlar. Ve, sonunda yok olur. Sevgi olmadan saygı, güven, bağlılık ve inanç da gelişemeyeceği için toplumlar dış güçlere karşı dayanıksızlaşır. Bu tarz sevgisiz toplumlar, tarihin sayfalarına gömülmeye mahkumdurlar. Toplumda sevgi olabilmesi için önce yöneticilerin halkı sevmesi gerekir. Bu sevgiyi gören halk karşılıksız bırakmayacak ve ülkesi için güzel şeyler yapmaya başlayacaktır. Bu duruma en güzel kanıtı, Cumhuriyet dönemimiz verir. Toplumumuzun her alanında sevgi olabilmesi için, her aile sevmeyi bilen ve anlayabilen insanlar yetiştirmelidir. Toplumumuzdaki bölünme, şiddet ve geriye dönüş isteği, ancak sevgi dolu kişilerle engellenebilir. Beykent Üniversitesi’nde sempozyum Beykent Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından, İstanbul’un kültür başkenti oluşunu tüm dünyaya duyurma çalışmaları çerçevesinde düzenlen “1. Uluslararası Türk Edebiyatı’nda İstanbul” konulu sempozyum bugün sona eriyor. Yurtiçi ve dışından yaklaşım 90 bilim adamının katıldığı sempozyumda, farklı açılardan Türk edebiyatının her türüne konu olmuş olan “İstanbul”, çok boyutlu olarak ele alınıp değerlendiriliyor. Sempozyum çerçevesinde Beykent Üniversitesi Grafik ve Masaüstü Yayıncılık Programı öğretim görevlileri tarafından hazırlanan “İstanbul” konulu karma sergi, Beykent Üniversitesi Taksim Kampusu Necati Abacı Sanat Galerisi’nde 15 Nisan 2008 tarihine kadar açık olacak. Bilgi’de geleceğin habercileri seçilecek Bilgi Üniversitesi Televizyon Haberciliği ve Programcılığı Bölümü’nce lise öğrencileri arasında düzenlenen “Haber Yazma Yarışması’’ için son başvuru tarihi 2 Mayıs 2008. Yarışmada dereceye giren öğrenciler, 7 Haziran 2008 Cumartesi günü ödüllerini alacaklar. Kategoriler arasından seçilecek en başarılı haberin sahibi, ÖSS sonucunda İstanbul Bilgi Üniversitesi Televizyon Haberciliği ve Programcılığı Bölümü’ne kayıt hakkı kazanırsa, öğrenimi boyunca yüzde 100 karşılıksız burs ile ödüllendirilecek. İstanbul Ideatrophy’de Boğaziçi şampiyon Unilever’in her yıl üniversite öğrencileri arasında düzenlediği “Unilever IdeaTrophy’’ fikir yarışmasında bu yıl birinciliği Boğaziçi Üniversitesi’nden “Deatrophy’’ takımı, ikinciliği Bilkent Üniversitesi’nden “Ideagens’’ takımı, üçüncülüğü ise Boğaziçi Üniversitesi’nden “CreativeCube’’ takımı kazandı. Üniversite öğrencilerine gerçek bir iş deneyimi yaşatan ve “Bu bir oyun değil, gerçek’’ sloganıyla yedi yıldır düzenlenen yarışmanın bu yılki ana teması “keşfet’’ olarak belirlenmişti. Liseliler 2010’a katılıyor! Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi, Kültür Yönetimi ve Sanat Yönetimi bölümleri son sınıf öğrencileri tarafından yürütülen Liseliler 2010’a Katılıyor! projesine başvuran tüm lise öğrencileri biraraya geldi. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında, farklı tür ve semtlerdeki liselilerden proje fikirleri üretmelerini bekleyen üniversiteliler, Ocak 2008’de başladıkları lise ziyaretleriyle İstanbul’daki 40 liseyi ziyaret ederek 2886 liseliye ulaştı. Tanışma toplantısına, 26 farklı okuldan 94 öğrenci katılarak, proje fikirlerine göre eşleşti. Kentsel Dönüşüm, Kültürel Miras ve Müzecilik, Müzik ve Opera, Görsel Sanatlar, Sinema ve Belgesel, Gösteri Sanatları, Mimarlık ve Kentsel Tasarım, Edebiyat gibi başlıklar altında 15 farklı grup oluşturuldu. Oluşturulan proje grupları üniversitelilerin yanısıra, akademisyenlerden oluşan bir kadro tarafından da desteklenerek çalışmaya başladılar. Bu çalışma süreci, 25 Mayıs 2008 tarihinde tamamlanacak. Gülin Okan Hüseyin Yıldız Anadolu Lisesi BİZE YAZIN İstediğiniz konuda yazacağınız yazıları bekliyoruz. [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle